Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Featured Replies

Gönderi tarihi:
Tamamdır demirefe, şimdi anladım ne demek istediğini...

Örneğin kuantumda "dolanıklık ilkesi" diye bir ilke keşfedildi. İnanılmaz ama, iki fotonun spinleri aynı olacak şekilde üretildikleri zaman, biri üzerinde yapılan ölçüm sonucu spin yönü belirlendiğinde, diğeri de nerede olursa olsun, aynı spini kazanıyor. Kuantumbilimciler, uzaklığın hiç bir etkisini göremedikleri için, iki fotonun evrenin iki ucunda bile olsalar, bu durumun değişmeyeceği sonucuna varıyorlar.

 

Spin ise, şu an flaş belleklerde kullanılan, yani şimdiden teknolojiye, yani bilimin pratiğine yansımış, son keşfedilen bilgi saklama yöntemi, cebimize atıp gigabitlerce bilgiyi taşıyoruz. Şu an için foton spini kullanılamıyor, flaş bellekte kullanılan elektron spini. Ancak gelecekte fotonik bilgisayarların, elektronik bilgisayarların yerini alacağı öngörülüyor.

 

Ve bu dolanıklık ilkesi, tüm evren boyutunda geçerli, düşünebiliyor musun? Kuantumun şimdiden getirmeye başladığı açılımlar beni derinden ürpertiyor. Bir nokta daha: Hawking son kuramlarında karadeliklerde evrensel bilginin korunup korunamayacağını sorguluyor. Fakat felçli vücudu yerinden kıpırdayamazken, nasıl ve ne ölçüde kuram geliştiriyor bilemiyorum. Bazıları onun bir tür bilimopeygamber olduğunu ve bir teknodinin ilk öncüsü olduğunu iddia ediyorlar. ?

 

Beni bu iddialar ilgilendirmiyor. Sanırım Hawking'i de... Benim merak ettiğim şu: Acaba bin yıl sonrasının Hawking'i ne tür kuramlar geliştiriyor olacak? Peki ya bir milyon yıl? Abartı mı? Asla değil. Güneşin daha bir milyar yıl dünyaya hayat vereceği hesaplanıyor!

 

Tüm bunlardan nereye varabiliyorsun? Sence evrenin bilinci kalıtlaması diye bir şeyden söz edilmesi olanaksız mı? DNA canlılığı kodluyor ve canlılar evriliyor. Ya evren? ler? Sahi "ler" eklenebilir mi?

  • Cevaplar 84
  • Görüntü 11,9b
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:
Tüm bunlardan nereye varabiliyorsun? Sence evrenin bilinci kalıtlaması diye bir şeyden söz edilmesi olanaksız mı? DNA canlılığı kodluyor ve canlılar evriliyor. Ya evren? ler? Sahi "ler" eklenebilir mi?

 

Tüm bunlardan oldukça ilginç düşünce kapılarının ağzına varıyorum ki içerisi çok derin :)

Konu hakkında çok iyi bilgim yok. Ancak oldukça ilgimi çekti. Üzerinde araştırma yapacağım vaktim el verdiğince.

 

Özellikle şu spinler... Kafamı kucalayan nokta, spinlerin büzülmesi ya da patlamalar gibi büyük olaylar esnasında kendilerini koruyup koruyamdıkları. Her neyse, diyelim ki bu tür bir bilgi aktarımı söz konusu. Peki hangi bilgi? Hangi anın bilgisi? Hangi dönemnin kodları? Sürekli gelişmekte olan bir bilgi birikimini düşünelim, gerekirse maddenin kendi içinde depoladığını kabul ederek. Bu bilgi nasıl tekrar gün yüzüne çıkıp kodları çözülmekte? Madde tarafından yorumlanmakta ve işlenmekte? Bir önemli nokta daha, bu bilginin kodlandığı (aktarılacağı) şartlar ve okunduğu/yorumlandığı/işlendiği (yani aktarılmış olan) şartların benzerliği? Konu beni de ürkütü. Fazla derinlere gitmemekte fayda var. Nihayetinde tartışmak için yeterli bilgi birikimine ben de sahip değilim...

 

Saygılar...

Gönderi tarihi:
Konu beni de ürkütü. Fazla derinlere gitmemekte fayda var.

Aynen öyle... Şöyle söyleyeyim: Relativite kuramının bile bazı ipuçlarını elimizde tutuyoruz henüz. Aynen karanlıkta filin kuyruğunu tutmak ve fil hakkında yargıya varmaya çalışmak gibi. Bu kuram kütleçekim hakkında ilginç bir açılım yapsa da zaman kavramını açılımlayamıyor. Faraza karadelik içinde, ya da mümkün olsa evrenin dışında, evrenlerarası ortamda zaman işler mi, neye göre? (şayet varsa böyle bir ortam!) Ben var olduğuna inanıyorum. Bir canlı varlık gibi Big-bang ile doğan, genişleyerek yaşayan ve toplam entropi sonucu termodinamik dengeye ulaşarak ölecek olan evrenin, bir evrenler neslinin üyesi olduğunu, canlıların moleküler düzeyde bir genetik kodlama sistemi (DNA) olduğu ve bununla ölüp yeniden doğarken evrildikleri gibi, evrenin de, aynen DNAnın proteini kodladığı gibi, kuantum ölçekteki dalgalanmaların enerjinin tekrar maddenin temel yapıtaşlarını oluşturacak kodları saklayabildiğini düşünüyorum. Tabii ki çok uçuk bir düşünce. Evrenin sınırlarını bilmediğimizi düşünürsek de evrenler!? in kanıtı yok.

 

Ancak felsefe, (bilim yoluyla) bilinenler yardımı ile, bilinmeyene yapılan kuramsal bir yolculuktur ve önünde hiç bir engel, sınır yoktur. Yeter ki bilinenlerle aradaki mantıksal bağ kopmadan ilerlensin. Bu yolculuk bilimin sınır taşları olan evrim, genetikten başlayıp kuantum, relativite, paralel evrenler, sicim kuramı ve G kuramı gibi çok uçlara doğru açılım yapan kuramların ötesinde başlar, bu alanda bilim biter, felsefe başlar. Aklın ürpermesi ve kaybolmaktan korkması doğaldır, bilinenlerle bağlantı koparılmazsa niye sakınca olsun? Işıklara doğru geri dönersin.

 

Bilimi açılıma zorlamak için bu yolculuklar gereklidir. Felsefe bilimi doğurduğu gibi, halen öncüsü ve teşvikçisidir. Determinist ilke yoluyla bilim ve felsefe arasında sıkı bir bağ ve iletişim vardır.

 

Bu ikisi din ile bağını tümden koparmamıştır. Efsanelerden gerçeğe giden bir yol olduğu halen bazı felsefeciler tarafından kabul ediliyor. Örneğin Adem efsanesinin insanın rahat ve konforu tepen maceracı yapısının bir simgelemesinden ibaret olduğu örneğini verdiğim gibi. Ve Havva efsanesi türün cinsellik eğilimlerinin belirleyici gücünü, ya da İblis, aslında insan aklının şüpheci ve karşılaştırmacı, kıyasçı, yani mantıkçı yanını simgeler. Tüm bunların cennet kavramından dışlanma sonucu doğurması efsanesi, insanın doğa olayları, ölüm karşısında hissettiği karmaşa duygusunu temsil eder.

 

Dinler tüm bu duyguları pratiğe dökmeyi amaçlayan, esasen bu duygulardan (belki bazen iyi, bazen kullanma amaçlı) yararlanmayı öngören kültürel yapılanmalardır. Din bir kültürel araçtır ve her yönde kullanıma çok uygun bir araçtır. Bu aracı kullanmanın erkler için her zaman vazgeçilmez bir cazibesi olmuştur. Bu eğilimi ancak bilim engeller ve sınırlar. Başörtünün, aslında bu simge altında dine kulak verilmesi gerektiği fikrinin, bilimin önce kalbine sokulmasının amaçlanması hiç masum bir hareket değildir. Belki büyük ölçüde bilinçsizce ama, bana inanın bilinçaltı, bilinçten çok daha güçlü bir yönlendirici ve yöneticidir...

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Konu felsefeye kaydı, ben yine konuya dönmek istiyorum:

 

Burada ben laiklik vurgusu yapmaya çalışıyorum. Açıkça söylüyorum: Bu başlıkta ve bütün dini başlıklarda ne kadar dini eleştirsem, hiç bir zaman "din yasaklansın" savı öne sürmüyorum. Bu, hiç bir parlementonun yetkisinde olan bir şey değildir. İstediğimiz kadar eleştirelim, hiç bir parlemento "kutsal kitapların geçerli ve doğru olduğuna inanmayı" yasaklayamaz. Asla böyle bir görüş savunmuyorum, savunana da destek vermem. Ama dinsiz olduğunu, tanrıya inanmadığını söyleyenin bunu söyleme hakkını sonuna kadar savunurum, o ayrı. Tanrıya inandığını söyleyenin de bunu söyleme hakkını sonuna kadar savunurum. Tek şartı, bu gerekliliğin resmen devlet nezdinde tanınmasını istememesi. Buna da aynen "din yasaklansın" diyene karşı çıktığım gibi karşı çıkarım.

 

Tüm toplumun dinsizlerden oluştuğu, ilaç için bir tane dindar bulunmadığı bir toplumda yaşamak istemem. Tüm toplumun dindarlardan oluştuğu, ilaç için bir tane dinsiz bulunmadığı bir toplumda yaşamak da istemem. Fifti fifti olursa iyidir. Ama inanın bana ikincisi çok daha büyük bir kabustur. Tüm fertleri dindar olan bir toplumun neler yapabileceğini düşünmek bile istemem. Tümü dinsiz olan toplumdan çok daha vahim sonuçlar ortaya çıkacağı kesin. Üstelik öyle bir toplumda ilaç için olsun, bir dindar bulabileceğin kesindir. Ama diğerinin hiç garantisi yok!

 

Bunu birlikte götürebiliriz arkadaşlar, laiklik budur. Tüm söylediğim de budur. İnanın dindarların toplumsal bazda ahkam kesme hevesi olmasın, dine hiç karşı olmam, eleştirmem de. Sanırım herkes de benim gibi olur yani, kimse Pol Pot rejimi özlemezdir diye düşünüyorum...

Gönderi tarihi:
Bunu birlikte götürebiliriz arkadaşlar, laiklik budur. Tüm söylediğim de budur. İnanın dindarların toplumsal bazda ahkam kesme hevesi olmasın, dine hiç karşı olmam, eleştirmem de. Sanırım herkes de benim gibi olur yani, kimse Pol Pot rejimi özlemezdir diye düşünüyorum...

 

Halkın oylarıyla yönetilen bir devletten, halkın oylarından uzak yaptırımlar uygularsanız bir yerlerde hukuksal yanlış vardır.

 

Ya halkın oylarıyla seçtirmeyeceksiniz ya da ülkeyi halkın dışındaki bir hukuk sistemiyle yöneteceksiniz

 

Halkın oylarıyla gelmiş bir iktidarı, hukuksal sistemle çökertebiliyorsanız

 

İkisinden birinde bir yanlış vardır. Önce bu yanlışı bulup düzeltmek gerekiyor

 

Eğer bu yapılanlardan sonra halkın oylarıyla tekrar seçim olursa, halk hukuka en büyük darbeyi katlanarak bindirecektir.

 

Bu iktidarın oylarını arttırmaktan başka bir şey değildir.

 

Halktan kopuk hukuk sistemi olmaz, bunu hiçkimse başaramamıştır. Bir yerlerde gelip patlıyor işte !

 

saygılar

Gönderi tarihi:
Ya halkın oylarıyla seçtirmeyeceksiniz ya da ülkeyi halkın dışındaki bir hukuk sistemiyle yöneteceksiniz

Çok az konuda ya pozitif ya negatif mantığını kullanabiliriz. Örneğin bir insanın hayatta veya ölü olduğu, HIV testi, gece veya gündüz olduğu gibi.

 

Karmaşık olgularda bu mantığı kullanamıyoruz. Demokrasi de öyledir. Ya yardan geçeceksin ya serden mantığı ile demokrasi olmuyor. Bazen yardan, bazen serden geçmek, ya da ne yardan ne serden geçmemek durumları olabiliyor.

 

Demokrasi geldi, tamaaam. Bitti. Sihirli değnek değdi, her şey düzeldi diye bir şey olamıyor. Kesintiye uğruyor, başarılamıyor, çabalar yetmiyor, tatile çıkıyor, sürekli yaşatmak ve geliştirmek için bir çaba, hem de elbirliği ile toplumsal bir çaba gerekiyor.

 

Çok başka tehditler de gelişebilir. Güçlü bir mafya örgütlenmesi de demokrasiyi esir alıp kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilir. Demokrasi her an tehdit altında olan bir kavramdır. Var, her şey mükemmel, ortalık güllük gülistanlık; yok, kendini köprüden at daha iyi... Böyle bir şey yok.

 

Demokrasiyi tehdit eden unsurlar bellidir: Din devleti... Devleti ele geçiren büyük mafya örgütlenmeleri... Irkçı faşizm... Sınıf diktatörlüğü... Zümre (aile, aşiret) egemenliği... Askeri cunta... Polis devleti...

 

Hukuk devleti diye bir tehdit tanımlanmamıştır, bu olumlu bir etkendir çünkü. Bir yargıçlar devleti kurulduğunu ben bilmiyorum, örneği var mı? Yargının bağımsızlığı ve etkinliği, demokrasiyi daima geliştirmiştir. Ülkemizde demokrasiyi en ciddi tehdit eden, din devleti kurma özlemleridir. Bu tehdit devreye girdiği anda demokrasi otomatik biçimde tatile girer ve tehdit bertaraf edilir. Demokrasi yeniden, baştan formatlanır. Evet, zaman ve güç kaybedilir ama başka bir yolu yoktur.

 

Belki biz de bir gün bu tehdidin önemsiz olduğu ve diğer tehditlerle uğraştığımız günlere geliriz. Avrupa bunlardan geçti. Onlar döndü geldi, biz daha gidiyoruz, yoldayız. Bizim sadece Amerikayı yeniden keşfetmemize gerek olmaması, evrensel deneyimlerden yararlanabilme gibi bir avantajımız var, kullanabilirsek...

Gönderi tarihi:
Demokrasiyi tehdit eden unsurlar bellidir: Din devleti... Devleti ele geçiren büyük mafya örgütlenmeleri... Irkçı faşizm... Sınıf diktatörlüğü... Zümre (aile, aşiret) egemenliği... Askeri cunta... Polis devleti...

 

Hukuk bunların hepsinin üstüne çıkmayı başarmıştır, hemde halk iradesiyle birlikte, ben zaten halktan kopuk hukuk anlayışı olur ama benimsenmez demek istiyorum. Hepte öyle olmuştur.

 

Bu sistem bir rayına oturtulmalı, ama bu şekilde bir parti kapatma söz konusu olursa, yeni oluşumla birlikte milli görüş sistemi dahada güçlenerek gelecektir !

 

HADEP, DEHAP, FP, SP, REFAH, DTP, AKP vs. vs. vs.

 

kapatmakla sorunlar dahada büyüyor, dikkat ederseniz hiçbiri yok olmuyor, güçlenerek geliyorlar, halkın iradesi bir şekilde onları üste çıkartıyor !

 

dedim ya bir yelerde bir yanlış var bulup düzeltmek zorundayız, olan istikrara oluyor

 

saygılar

Gönderi tarihi:
* Türkiye aktif fayların yer aldığı topraklarda kurulmuş bir ülkedir.

* Fayların aktivitesini durdurmak imkansız olduğu için, onlarla birlikte yaşamayı, aktivitelerinin getirizi olan zararları en aza indirgemeyi öğrenmek ve buna göre yaşamak gerekir.

 

* Atatürk Cumhuriyeti, her fırsatta ülkeyi bölmek isteyen Kürt milliyetçilerinin ve yine her fırsatta laikliği ortadan kaldırmak isteyen - hem de hiç te azımsanamayacak sayıları ile- zihniyetlerin arasında kurulmuş bir sistemdir.

* Bu zihniyetleri ortadan kaldırmak, en azından kısa vadede (100-200 yıllık kısa vade) mümkün olmayan bir durumdur.

* Bu zihniyetlerin, her fırsatta ülkeye vermek istediği zararları en aza indirgeyerek onlarla birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz...

 

Yıllardır kapatılan partiler ve benzeri anti demokratik uygulamalar belki de bu yüzdendir.

 

Şimdi sorarım size:

* Aktif fayların üzerinde tedbirsiz yaşamanız mümkün mü?

* Aktif karşı devrimciler ile birlikte tedbirsiz yaşamanız mümkün mü?

Gönderi tarihi:
Şimdi sorarım size:

* Aktif fayların üzerinde tedbirsiz yaşamanız mümkün mü?

 

değil

 

* Aktif karşı devrimciler ile birlikte tedbirsiz yaşamanız mümkün mü?

 

değil

 

 

kapatmakla sorunlar dahada büyüyor, dikkat ederseniz hiçbiri yok olmuyor, güçlenerek geliyorlar, HALKIN İRADESİ bir şekilde onları üste çıkartıyor !

 

 

saygılar

Gönderi tarihi:

İletimi "AKP kapatma cezası" forumuna yazıyorum...

http://www.turkish-media.com/forum/index.p...mp;#entry679119

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.