Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Kur'an-da ki Bilgiler, Hangisi ile Benzedir ya da Hangisinden kaynağını alır?  

20 üye oy verdi

  1. 1. Lütfen Açıklamalarınızı da yazınız...

    • Doğa'nın kendisinden...
      5
    • Kök-Tengri İnancı gibi Şamanist kaynaklardan...
      1
    • Zerdüştlük'ten...
      2
    • Yahudilik ve Hıristiyanlıktan...
      4
    • Eski Mısır İnancından....
      4
    • Sümer Dininden...
      6
    • Babil Dininden...
      3
    • Yukarıdakilerin Hepsi...
      8
    • Sadece Yerel Arap Kültürü'dür...
      3
    • Metafizik Bir Tanrı'dan alır...
      7


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
Yersoy..sen doğa de..ben Allah diyeyim..değişecekmi anlattıklarımızın manası..sen dört harfle ben beş harfle tanımılıyoruz işte

 

 

Soyut bir kavram yada tanımlama, nasıl oluyorda nesnel olan bir gerçeğe eşitleniyor sayın boşig?

 

Bu sorunun yanıtı aslında çok basit.

Ben buna da evrimci bir gözle bakıyorum... Düşüncenin/inançların evrimi...

 

İlk etapta doğa güçleri karşısında yaratılan tanrılar = TANRI

 

Bilginin gelişmesi ve doğal güçlerin anlaşılması sonucunda -->

 

İkinci etapta soyut hale gelen ve aslında herşeyi yaratan ve yöneten görünmez el = TANRI

 

Bilginin gelişmesi ve her şeyin maddeye bağlı olduğunun anlaşılması -->

 

Üçüncü etapta madde = TANRI

 

Bu reaksiyonun iç dinamiği bilgi birikimi ile ters orantılı olarak ilelemekte...

Diğer bir değişle açıklanamayan noktalar olduğu sürece yaratılan kavram = TANRI

 

Şimdi boşig'e bakalım:

 

"Tanrı" kavramının aslında "Soyut Olmayacak" bir şekilde "Doğa"yı nitelemesi için kullanıyorum.

Dikkat ederseniz bu ayrım olsun diye "Allah" adını hiç kullanmıyorum.

 

Yani gereksiz bir kavram kargaşası mı?

 

 

Bugün açısından ise Sayın Yersoy'un bana söylediği çok güzel bir söz bunu tanımlıyor:

"Eğer bir şeye Tanrı demek ihtiyacı hissediyorsan, Doğa'nın kendisine diyebilirsin..."

 

 

İşte bahsettiğim ve gelmek istediğim nokta ihtiyaç meselesiydi aslında...

 

Sevgili TengeriinBoşig,

Bu iki kavram arasında uçurum kadar farklar olduğunu da unutmamak lazım derim.

Dediğimiz gibi, "Tanrı demek ihtiyacı hissediyorsan" yani zihinlerde açıklanamamış noktalar kaldığı sürece...

 

İşte yukarıda çizdiğim reaksiyonun sondan bir önceki adımı...

  • Cevaplar 93
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Tanrı = Varlık

 

Eğer Tanrı herşeyin yaratıcısı ve sebebi ve hatta ezelden beri varsa bu ancak kainatın kendisiyle mümkündür, başka bir mümkünatı yoktur, bunu ayrıştıramayız çünkü o zaman soyutlaştırmış oluruz, eğer Tanrı (sebeb, sahip, yaratıcı) yok derseniz ! sonsuzluğun (uzay boşluğu, enerji) tesadüfen oluştuğunu anlatmış olursunuz.

 

saygılar

Gönderi tarihi:

Evrim geçiren bir kavramın son şekli belleklerde ve zihinlerde iz bırakır. Önceki biçimler etkisini yitirir. Yani "tanrı" dendiğinde cehennem, cennet, ceza, mükafat, imtihan, kulluk, acizlik, teslimiyet, bilinemezlik, bilmeye bile çalışılamazlık kavramları çağrışıyorsa, bu anlam öbeği bir "soyut atama"ya neden oluyor demektir.

 

Bir kavramı kullandığınızda, tüm bir anlamlar öbeğini harekete geçiriyorsunuz zihinlerde...

Gönderi tarihi:
Tanrı = Varlık

 

Eğer Tanrı herşeyin yaratıcısı ve sebebi ve hatta ezelden beri varsa bu ancak kainatın kendisiyle mümkündür, başka bir mümkünatı yoktur, bunu ayrıştıramayız çünkü o zaman soyutlaştırmış oluruz, eğer Tanrı (sebeb, sahip, yaratıcı) yok derseniz ! sonsuzluğun (uzay boşluğu, enerji) tesadüfen oluştuğunu anlatmış olursunuz.

 

Tarafsız,

maddenin değişim sebebini Tanrı kavramında aramamak ve maddeyle sınırlı kılmak tesadüfçülüğü gerektirmez.

Tesadüf diye bir şey yoktur... Tesadüf konuda seninle aynı düşünüyoruz ancak hatırlatmak istedim... Diğer taraftan, değişim sebeplerini tanrı olarak görmek bizi yine o kurtulmak istediğimiz soyutçuluğa götürecektir...

 

Saygılar...

Gönderi tarihi:

Sayın Blimselci...

"Tanrı" kavramının aslında "Soyut Olmayacak" bir şekilde "Doğa"yı nitelemesi için kullanıyorum.

Dikkat ederseniz bu ayrım olsun diye "Allah" adını hiç kullanmıyorum.

.............

 

 

 

Gerçi aradan binlerce yıl geçti ve insanların "Tanrı" ifadesi artık soyuta çaldı.

Yani Soyut bir kavrama evrildi.Ama en temel kullanımı bu şekilde değildi aslında

Ve bende en öz kullanımını yapıyorum...

 

Bu geçmişe yönelik temeli idi...

 

Bugün açısından ise Sayın Yersoy'un bana söylediği çok güzel bir söz bunu tanımlıyor:

"Eğer bir şeye Tanrı demek ihtiyacı hissediyorsan, Doğa'nın kendisine diyebilirsin..."

 

Saygılarımla...

 

Bilimsel düşünen bir insan çözüm olarak metafizik tanımlara ihtiyaç duymaz sayın Boşig. Ne Yersoyun böyle bir önerisi, ne de senin "Allahın değil de Tanrının nesnellikle eş değer gösterilmesi" eşitlemenizi haklı çıkartmaz. Diğer bir anlamda bilimsel bir tanım, metafizik bir tanımla özdeşleştirilemez. Mümkünmü?

Gönderi tarihi:

yersoy

 

orada bir kelime kullandım 'eğer' diye, yani bir şart öne sürdüm bunuda değerlendiriniz

 

ayrıca benim vurgulamak istediğim madde değil, yani madde değişime uğrar devinir hatta bir insana dönüşür, bunun yaratıcısı Tanrı'dır demiyorum

 

dediğim şey, sonsuzluk diye bir kavram bir gerçek var, ve bu tesadüfen meydana gelmiş olamaz, çünkü başlangıcı ve sonu yoktur, yaratsanız yaratamazsınız, yok etseniz edemezsiniz, işte ben eğer illaki bir Tanrı var diyorsanız, bu söylediklerimin ta kendisi olabilir ancak diyorum

 

saygılar

Gönderi tarihi:
orada bir kelime kullandım 'eğer' diye, yani bir şart öne sürdüm bunuda değerlendiriniz

 

İtiraf edeyim yazıyı yazdıktan sonra tekrar okurken farkettim, acele işe şeytanlar mı karıştı ne :)

Ben de bu yüzden şaşırmıştım zaten... Sizin düşüncelerinizi bildiğim için...

 

Kusuruma bakmayın lütfen.

Saygılar...

Gönderi tarihi:
Bilimsel düşünen bir insan çözüm olarak metafizik tanımlara ihtiyaç duymaz sayın Boşig. Ne Yersoyun böyle bir önerisi, ne de senin "Allahın değil de Tanrının nesnellikle eş değer gösterilmesi" eşitlemenizi haklı çıkartmaz. Diğer bir anlamda bilimsel bir tanım, metafizik bir tanımla özdeşleştirilemez. Mümkünmü?

 

Peki o zaman şöyle düşünelim...

 

Diyelim ki:

Dinlerin ve Tanrı düşüncesinin Tarihsel gelişiminden bahsedeceğiz...

Ve bununla ilgili bir ders veriyoruz...

 

İlkel insanların Tanrı kavrayışının "Soyut - Metafizik" olduğunu mu söyleyeceğiz?

Yoksa "Doğa varlıklarını Tanrı olarak ulularlardı" mı diyeceğiz?

 

Hangisi daha doğru bir tanım olur?

Tabii ki ikincisi...

 

Peki bu ikinci tanım, "Tanrı" ifadesini "Doğa" ile eşdeğer tutmuyor mu zaten?

Ve bu tanımı bize yapan yine Dinlerin Sosyolojik olarak evrilmesini ortaya koyan buluntular değil midir?

 

Bakın açıkça ifade ediyorum:

Metafizik ve Soyut bir Güç'ün ya da Şey'in olduğuna, varlığına inanmıyorum...

"Tanrı" kavramını da "Doğa"yı niteler şekilde kullanıyorum.

 

Ha ama konuyu şuraya getirecekseniz eğer:

"Tanrı demek zorunda mısın kardeşim?" derseniz...

Bunu daha öncede söyledim:

"Tabii demek zorunda değilim..."

 

Ancak Tarihsel olarak bir "Tanrı" kavramı var ve ilk kavranışı "Doğa"yı niteler şekilde...

Yani her zaman tam olarak "Metafizik" bir anlam ifade etmemiş...

Ve itiraf etmeliyim ki benim "Tanrı" kavramı ile bir alıp veremediğim yok.

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:

"Tesadüf"ün tartışılması beni sevindirir. Yersoy'un dediği gibi tesadüf yoktur, "nedensellik örüntüsü" ve bu örüntünün aykırı, örüntüye uyumsuz etkenleri dışlaması vardır. Bu bir "doğal seçilim"e neden olur ve belli bir statüko oluşumu sağlar. Buna her ne kadar statüko desek de yavaşça değişen "dinamik bir statüko" dur, her ne kadar bu ifade kavram kargaşası yaratsa da... Statüko asla durağan, statik değildir. Tersine özünde değişim vardır. Değişim durdurulamaz ve geri döndürülemezdir. Asla hiç bir işleyiş tekrarlanamaz ya da sabitleşemez. Cennette hurilerle sonsuza kadar oynaşamazsınız, üzgünüm!

 

"Tanrı"nın kapsanamaz bir ezeliyete sahip olduğunun düşünülmesi yerine, nedensel statükonun kökeninde yatan "ilk neden"in ulaşılmazlığı sorunu determinist düşüncenin özünü oluşturan ilkelerden biridir. Panteizmi de dışlamaz. Aslında dışlama lüksüne sahip değildir.

 

Gazoz kabarcıkları gibi evrenlerin oluşup patlayarak yok olduğu "evrenlerarası" ortamda zaman yok mu, zaman evrene has bir olgu mu, evrenler etkileşir mi, evrenden evrene kalıtım ve evrenlerin evrimi var mıdır? Evrenlerarası ortama hakim bir olgu var mıdır? Bunlar çok kapsamlı sorular.

 

"Daha o konuyu işlemedik!!!"

Gönderi tarihi:
Peki o zaman şöyle düşünelim...

 

Diyelim ki:

Dinlerin ve Tanrı düşüncesinin Tarihsel gelişiminden bahsedeceğiz...

Ve bununla ilgili bir ders veriyoruz...

 

İlkel insanların Tanrı kavrayışının "Soyut - Metafizik" olduğunu mu söyleyeceğiz?

Yoksa "Doğa varlıklarını Tanrı olarak ulularlardı" mı diyeceğiz?

 

Hangisi daha doğru bir tanım olur?

Tabii ki ikincisi...

 

Peki bu ikinci tanım, "Tanrı" ifadesini "Doğa" ile eşdeğer tutmuyor mu zaten?

Ve bu tanımı bize yapan yine Dinlerin Sosyolojik olarak evrilmesini ortaya koyan buluntular değil midir?

 

Bakın açıkça ifade ediyorum:

Metafizik ve Soyut bir Güç'ün ya da Şey'in olduğuna, varlığına inanmıyorum...

"Tanrı" kavramını da "Doğa"yı niteler şekilde kullanıyorum.

 

Ha ama konuyu şuraya getirecekseniz eğer:

"Tanrı demek zorunda mısın kardeşim?" derseniz...

Bunu daha öncede söyledim:

"Tabii demek zorunda değilim..."

 

Ancak Tarihsel olarak bir "Tanrı" kavramı var ve ilk kavranışı "Doğa"yı niteler şekilde...

Yani her zaman tam olarak "Metafizik" bir anlam ifade etmemiş...

Ve itiraf etmeliyim ki benim "Tanrı" kavramı ile bir alıp veremediğim yok.

 

Saygılarımla...

 

Bilimsel tanımlar:

Madde=Varlık=Doğa.

 

Metafizik Tanımlar:

Allah=Tanrı=Yaratıcı ruh.

 

Bilimsel tanımlarda yeteri kadar netlik vardır. Maddenin tanımını yaparken hiçbir bilimsel disiplin (felsefe de dahil) varlık,doğa=Tanrı,ruh Yada yaratıcı tanımlaması yapmaz. Bu ister açıklama, ister ders olsun hep aynıdır. Bilimsel açıklamalar ve derseler yeteri kadar saflıkta bilimsellik ihtiva eder.

 

Bilimsel ders vericiler de ayrıca, Tarih bilimine materyalist açıdan bakıyorlarsa, bilimsel tanımlarla, metafizik tanımları biribirinden net olarak ayırmalı, tanımları karıştırmaları gerekir. Tarih biliminde inançlar elbette vardır. Ama metafizik kavram olarak tanımlanırlar. Bilimsel tanımlardan kesinlikle ayrılırlar. Tarih bilimi Varlık=Tanrı tanımını yapmaz, yapamaz.

 

Bilimsel tanımları, metafizik kavramlarla açıklama hevesine kapılırsak eğer, yanlış yaparız. Bilimsel olabilmenin ilkelerini gözden geçirmemiz gerekir.

Gönderi tarihi:
Bilimsel tanımlar:

Madde=Varlık=Doğa.

 

Metafizik Tanımlar:

Allah=Tanrı=Yaratıcı ruh.

...

Bilimsel tanımları, metafizik kavramlarla açıklama hevesine kapılırsak eğer, yanlış yaparız. Bilimsel olabilmenin ilkelerini gözden geçirmemiz gerekir.

 

Peki Sayın Bilimselci...

 

İlk çağlardan, insanların Doğa Varlıklarına Tapınmaları kültünde (Yıldırımlar, depremler vs.) bu doğa varlıklarını nasıl adlandıracağız?

 

Diyelim ki "Tanrı" tanımını kullanmadık, kullanmayaım...

 

İnsanlar korkutuculuğundan dolayı "Şimşek"e ya da gök olaylarına bir ululuk yüklemişlerdir.

Bunu nasıl tanımlayacağız?

 

"Tanrı" kavramını "tam anlamı ile" Metafizik bir kavram olarak tanımlayacak isek eğer,

İlkel insanların tapınılarına "Tanrı" diyemeyiz, çünkü henüz o insanlarda "Soyut"u kavrayabilecek kavrayış ve edinim yoktu.

Her şey görebildiklerinden ibaretti...

"Soyut İlah" kavrayışı bu "Totem-Tanrı"lardan çok çok daha sonraki binyıllarda ortaya çıkmış bir kavrayıştır...

Öyle ise ilkel insanların tapınılarının "Soyut" bir anlam ifade etmediğini rahatlıkla söyleyebiliriz...

Hatta ve hatta "Soyut İlah" anlayışı belkide büyük oradan İbraniler (İbrahim Peygamber ile birlikte) ile birlikte ortaya çıkmıştır ve yerleşmiştir. Bu açıdan da insanlar ilk insanlarda beridir "Tek ve Soyut Tanrılı" bir dinle tebliğ edilmemişlerdir değil mi size göre de?...

 

Peki bu konuyu ele alırken o insanların kültlerindeki tapınılarına, ululadıklarına ne ad vereceğiz?

"Tanrı" demeyeceğiz de ne diyeceğiz?

Bu tanımlama sorunsalını nasıl aşacağız?

 

Ateizm açısından bu bir sorunsal yaratıyor olabilir ancak genel olarak Panteist açıdan "Tanrı" kavramı Metafizik bir anlamı karşılamıyor.

Gönderi tarihi:
İlk çağlardan, insanların Doğa Varlıklarına Tapınmaları kültünde (Yıldırımlar, depremler vs.) bu doğa varlıklarını nasıl adlandıracağız?

 

Diyelim ki "Tanrı" tanımını kullanmadık, kullanmayaım...

 

İnsanlar korkutuculuğundan dolayı "Şimşek"e ya da gök olaylarına bir ululuk yüklemişlerdir.

Bunu nasıl tanımlayacağız?

 

Boşig,

O insanlar tanımlayamadıkları doğa olaylarına (ya da doğaya) Tanrı deme ihtiyacı duymuşlar.

 

Bugün senin doğa hakkında tanımlayamadığın ve Tanrı kelimesi kullanma ihtiyacı duyduğun bir olgu var mı?

 

Dikkat edersen o insanlar şimşeğin tanımını bilmezken "ululuk" yüklemişler şimşeğe. Bilseler zaten "şimşek" derlerdi.

 

Ama biz bunu bugün bilmekteyiz. Bu iki durumu ayırmak lazım diye düşünüyorum...

 

Yani bu durumda "tanrı" nın soyut ya da somut olması, sanırım, pek de önemli değil.

 

Mühim olan yaratıcı/yönetici/cezalandırıcı/mükafatlandırıcı kavramlarının ona yüklenmiş olması.

 

Zaten bugün, bilgi birikimi sayesinde, bu kavramları yükleyecek bir şey kalmadığı için "Tanrı" kavramı soyuta evrilmiştir...

 

Kalan soru nedir bugün? İlk kavramı, ortaya çıkış kavramı, evrim kavramı, akıl ve düşünce kavramı, öldükten sonra korkusu... İşte bugünkü Tanrı/Tanrılar da bu bilgi eksikliklerini gideriyorlar.

Gönderi tarihi:

Buradan yola çıkarak,bilim adına yazılmış bütün kitaplar insanlığın VERİTABANINDA birikegelen bilgilerin derlenmiş halidir..aynı şey Din ve Kitapları içinde böyledir..dayı için yani biggrin..alıntı.dayı..

 

 

Bu bölüm kim vurduya gitmesin :D ..asıl başlık bu değilmiydi..başlığın sorusuna cevapta bu dayıdan.. :)

 

 

Bilimselci :)

 

İmanın şartı şurtu olmaz..Sevgide şartmı olurmuş :) şartlı şurtlu iman edenler korkularının ilahlarına iman eder.. :) dayı yüreğindeki Sevginin kaynağına Allah diyor..Allah modeli bu dayının :) çoklarının modeline uymaz :D

 

 

Sevginiz Sermayeniz Olsun..

Gönderi tarihi:
Peki Sayın Bilimselci...

 

İlk çağlardan, insanların Doğa Varlıklarına Tapınmaları kültünde (Yıldırımlar, depremler vs.) bu doğa varlıklarını nasıl adlandıracağız?

 

Diyelim ki "Tanrı" tanımını kullanmadık, kullanmayaım...

 

İnsanlar korkutuculuğundan dolayı "Şimşek"e ya da gök olaylarına bir ululuk yüklemişlerdir.

Bunu nasıl tanımlayacağız?

 

"Tanrı" kavramını "tam anlamı ile" Metafizik bir kavram olarak tanımlayacak isek eğer,

İlkel insanların tapınılarına "Tanrı" diyemeyiz, çünkü henüz o insanlarda "Soyut"u kavrayabilecek kavrayış ve edinim yoktu.

Her şey görebildiklerinden ibaretti...

 

Sayın boşig, Bilim tahlilini yaparken, somut materyaller üzerine çıkarımlar yapar. İlk insanlardan kalma olayların soyut yada somut değerlendirdiklerine dair kaynaklar varsa eğer, bilim bunlara ait tahlillerini yaparken materyalleri dikkate alacaktır elbette. Ayrıca bilim neyin somut, neyin soyut olgular olduğunu tahlil etmekten aciz değildir. İlkelidir.

 

Kaldıki söylediğin olguları da değerlendirmeye kalkarsak eğer (materyalsiz değerlendirme/felsefe), ilk insanların görsel olgulara yükledikleri doğa ötesi tanımlar, şimdiki sistemleşmiş bilimle elbette soyuta yöneliş olarak değerlendirilecektir. Zira o zamanın insanları dahi, olguların çözümsüzlüğünden dolayı uydurduklarının farkında olmalılar.

 

"Soyut İlah" kavrayışı bu "Totem-Tanrı"lardan çok çok daha sonraki binyıllarda ortaya çıkmış bir kavrayıştır...

Öyle ise ilkel insanların tapınılarının "Soyut" bir anlam ifade etmediğini rahatlıkla söyleyebiliriz...

Hatta ve hatta "Soyut İlah" anlayışı belkide büyük oradan İbraniler (İbrahim Peygamber ile birlikte) ile birlikte ortaya çıkmıştır ve yerleşmiştir. Bu açıdan da insanlar ilk insanlarda beridir "Tek ve Soyut Tanrılı" bir dinle tebliğ edilmemişlerdir değil mi size göre de?...

 

Peki bu konuyu ele alırken o insanların kültlerindeki tapınılarına, ululadıklarına ne ad vereceğiz?

"Tanrı" demeyeceğiz de ne diyeceğiz?

Bu tanımlama sorunsalını nasıl aşacağız?

 

Ateizm açısından bu bir sorunsal yaratıyor olabilir ancak genel olarak Panteist açıdan "Tanrı" kavramı Metafizik bir anlamı karşılamıyor.

 

Sayın boşig, bazı ideolojilerin oluşturdukları soyut bir tanrıyı, somut olarak tanımlamaları senin kafanı yoruyor olabilir. Ben bu konunun tartışılacak kadar önemini bile göremiyorum. Bilhassa seninle. Ayrıca Pantheistlerin, metafizik kavramları bilimsel olarak gösterme çabaları beni pek ilgilendirmiyor. Tartışmak gerekiyorsa metafizik nedir, bilim nedir tartışılabilir.

Gönderi tarihi:
Sayın boşig, Bilim tahlilini yaparken, somut materyaller üzerine çıkarımlar yapar. İlk insanlardan kalma olayların soyut yada somut değerlendirdiklerine dair kaynaklar varsa eğer, bilim bunlara ait tahlillerini yaparken materyalleri dikkate alacaktır elbette. Ayrıca bilim neyin somut, neyin soyut olgular olduğunu tahlil etmekten aciz değildir. İlkelidir.

 

Kaldıki söylediğin olguları da değerlendirmeye kalkarsak eğer (materyalsiz değerlendirme/felsefe), ilk insanların görsel olgulara yükledikleri doğa ötesi tanımlar, şimdiki sistemleşmiş bilimle elbette soyuta yöneliş olarak değerlendirilecektir. Zira o zamanın insanları dahi, olguların çözümsüzlüğünden dolayı uydurduklarının farkında olmalılar.

 

 

 

Sayın boşig, bazı ideolojilerin oluşturdukları soyut bir tanrıyı, somut olarak tanımlamaları senin kafanı yoruyor olabilir. Ben bu konunun tartışılacak kadar önemini bile göremiyorum. Bilhassa seninle. Ayrıca Pantheistlerin, metafizik kavramları bilimsel olarak gösterme çabaları beni pek ilgilendirmiyor. Tartışmak gerekiyorsa metafizik nedir, bilim nedir tartışılabilir.

Sayın Bilimselci...

Daha önce de dediğim gibi, bu sadece konu alanından kaynaklanan bir tanımlamadır.

 

İnsanların ilk tapınılarının tamamen maddi varlıklar olduğundan ve onları Tanrı olarak tanımladıklarından eminim.

 

Yine daha önce söylediğim gibi, Varlık'a "Tanrı" adını verip vermemek o kadar çok önemli değil benim için.

Desem de olur demesemde, bunu biliyorsunuz...

Çünkü yine bildiğiniz gibi hiç kimseye:

"Doğa Tanrı'dır kardeşim, buna Tanrı diyeceksin, demek zorundasın..." gibi bir tavır takınmadım...

Benim Doğa'ya Tanrı demem içsel bir duygudan ibaret...

Doğa'nın mükemmelliğine ve güzelliğine, devinimine olan hayranlığımdan ibaret ama Tarih ile tutarlı olduğunu düşünüyorum...

O yüzden dediğiniz gibi sanırım aslında bunu tartışmanın pek bir manası yok,

Zira beni en iyi tanıyan arkadaşlarımdan biri olduğunuzu düşünüyorum.

 

Asıl konuya gelelim:

Sayın Bilimselci ile olan tartışmamızda da değindiğim gibi bugün elde edebildiğimiz tüm bilgiler kaynağını "Var Olan"dan almaktadır.

Böylelikle Kur'an-daki bilgilerin kaynağını da başka bir şey olarak düşünemiyorum...

 

İsterseniz tartışmaya buradan devam edelim...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:

 

 

 

 

Hiç bir şey kendi kendisinin nedeni olamaz. Çünkü, nedenin kendisi, oluşandan öncedir."

 

 

Kainat,Uzay,Madde “Cansız ve İradesiz”...

 

Sonsuzluk? Kime göre! İnsana göremi,yoksa sonsuzluğa karşı,sonsuzlukmu...

 

Sonsuzluk; kendi, kendinin “NEDEN’i” olabilirmi olabilirse “NEDEN,CANSIZ VE İRADESİZ”.

 

Devinim; Milyar kere,Milyar devinim olsun bunun bir “İLK;NEDEN’İ” nedir...

 

Kainat ve Dünya; yaşayan İnsan ve Canlılar “MADDE” ile bağlantılı fakat İnsan’da “İRADE VE BİLİNÇ” öbür canlılar’da tasarlanmış bir “YAŞAM” ...

 

“NEDEN” Tesadüf’en, olurmu? Olmaz ise veya olur ise; “MANTIK” en sebebi nedir veya “BİLİMSEL” olarak “KAİNAT,SONSUZLUK’UN” bu güne kadar verilmiş gerçeğe yakın cevabı nedir...

 

Şimdi buradan hareketle; “MADDE” İradesiz yani Bilinçsiz ama İnsan;İrade ve Bilinç sahibi o zaman “NEDEN”...

 

Şimdi konunun özü; Bilinç’siz bir şeyden “MADDE” Bilinç’li bir canlı “İNSAN” nasıl meydana gelir ve “NEDEN” i nedir...

 

Ve DNA,HÜCRE; DNA, hücrenin ortasında yer alan çekirdekte titizlikle korunmaktadır. İnsanda (sayıları 100 trilyona varan) hücrelerin ortalama çapının 10 mikron (mikron=milimetrenin binde biri) olduğu hatırlanacak olursa, ne kadar küçük bir alandan söz edildiği daha iyi anlaşılır. Öyle ki yalnızca bu molekülü incelemek ve halen pek azı günışığına çıkmış sırlarını araştırmak için özel bir bilim dalı bile kurulmuştur: "Genetik"... 21. yüzyılın bilimi olarak kabul edilen Genetik, elindeki her türlü teknolojik olanaklara rağmen DNA'nın esrarını çözme konusunda henüz emekleme safhasındadır.

 

 

Peki aynı soruyu neden hücre için sormuyoruz? Disket içindeki bilgiler birileri tarafından oraya yazılmış ise, bundan çok daha üstün ve ileri bir teknolojiye sahip olan DNA, kim tarafından en mükemmel şekilde tasarlanıp, yaratılıp, kendisi de ayrı bir mucize olan minicik hücrenin içine özenle yerleştirilmiştir? Hem de binlerce yıl öncesinden günümüze kadar hiçbir özelliğini kaybetmeden. (Disketi yapan ve içine bilgileri yazan insanın beyninin de bu hücrelerden oluştuğunu unutmayalım). Bu satırları okumanız, görmeniz, nefes almanız, düşünmeniz, kısaca var olmanız ve varlığınızı sürdürmeniz için her an görev başında olan bu hücrelerin kim tarafından ve niçin yapıldığını sormaktan daha önemli ne olabilir sizin için?

Sizce hayatta en çok merak etmeniz gereken “NEDEN” nedir...

 

 

:)

 

 

Gönderi tarihi:
Buradan yola çıkarak,bilim adına yazılmış bütün kitaplar insanlığın VERİTABANINDA birikegelen bilgilerin derlenmiş halidir..aynı şey Din ve Kitapları içinde böyledir..dayı için yani

 

Demiş dayı... doğru demiş...

 

Ancak dikkatimi çeken birşey var ki Metafizik Tanrı'ya inanan arkadaşlardan hiç kimse açıklayıcı bir ileti girmemiş, polemik yaratmak ve konuyu dağıtmak dışında...

Gönderi tarihi:
Konu dışı ama, sormadan edemeyeceğim: Sayın Sevket63, Arapça dil bilginiz de Türkçe dil bilginiz kadar mı?

evet sayin muki,

 

Size tek bir sey soyliyeyim .

kur'ân, hz. muhammed'in hitabettiği toplumun anlayabilmesi için arapça indirilmiştir. eğer kur'ân, başka bir dille indirilmiş olsaydı, arap olan insanlara yabancı dille hitabedilir mi diye itiraz edilir ve zaten bu tanrı mesajından toplum yararlanamazdı.

Gönderi tarihi:
kur'ân, hz. muhammed'in hitabettiği toplumun anlayabilmesi için arapça indirilmiştir. eğer kur'ân, başka bir dille indirilmiş olsaydı, arap olan insanlara yabancı dille hitabedilir mi diye itiraz edilir ve zaten bu tanrı mesajından toplum yararlanamazdı.

 

Bizim itiraza hakkımız yok tabi...

Din sadece o topluma gelmiş tabi...

Tanrı mesajı sadece o topluma tabi...

Gönderi tarihi:
Hiç bir şey kendi kendisinin nedeni olamaz. Çünkü, nedenin kendisi, oluşandan öncedir."

 

sonsuz boşluk kendi kendisinin nedeni, çünkü yoktan varolmaz, sonsuz boşluk için "yokluk" kavramını bile uygulayamayız ! çünkü sonsuz boşluk daha önceden yoktu diyemeyiz ! eğer yoktu dersek ondan önce sonsuzluğu meydana getirecek bir boşluğa sığmak zorunda kalırdıki buda yokluk kavramını yanlışlar. (Örneğin, bir incir çekirdeğinin içinde yetişkin bir karpuz sığdıramayız, ama bir karpuzun içine incir çekirdeği sığdırabiliriz. Sığdırma kavramı kendinen daha büyük hacimle olur ancak)

 

Kainat,Uzay,Madde ?Cansız ve İradesiz?...

 

Ne yapmasını bekliyorusunuz ? gelip sizinle tavla oynamasını mı ? bize göre cansız olabilir ama hemen hemen herşeyinde hareket ve enerji halinde olduğunu unutmamalıyız. uzayın dünyayı döndürecek güneşi ısıtacak ellleri ve ayakları yok ! enerjisi var, onu bir insan gibi algılamanız yanlış !

 

 

Şimdi buradan hareketle; ?MADDE? İradesiz yani Bilinçsiz ama İnsan;İrade ve Bilinç sahibi o zaman ?NEDEN?...

 

İnsanda cansız bir maddedir atomlara inersek, atomlarda akıl ve irade yoktur, ama insanı oluştururlar, atomlar bir kayayı oluştururlar, yani atomlar hem canlı hemde cansız maddeleri oluştururlar bir araya gelerek, yani birbirleriyle herhangi bir nedenden dolayı etkileşime girerek !

 

 

saygılar

Gönderi tarihi:
sonsuz boşluk kendi kendisinin nedeni, çünkü yoktan varolmaz, sonsuz boşluk için "yokluk" kavramını bile uygulayamayız ! çünkü sonsuz boşluk daha önceden yoktu diyemeyiz ! eğer yoktu dersek ondan önce sonsuzluğu meydana getirecek bir boşluğa sığmak zorunda kalırdıki buda yokluk kavramını yanlışlar. (Örneğin, bir incir çekirdeğinin içinde yetişkin bir karpuz sığdıramayız, ama bir karpuzun içine incir çekirdeği sığdırabiliriz. Sığdırma kavramı kendinen daha büyük hacimle olur ancak.

 

Sayın Tarafsız...

Aklınca Farabi'nin, işine gelen önermelerini önümüze sürmeye çalışan ama Farabi'yi hiç anlamamış kimselere neyi anlatmaya çalışıyorsunuz? :D

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:
sonsuz boşluk kendi kendisinin nedeni, çünkü yoktan varolmaz, sonsuz boşluk için "yokluk" kavramını bile uygulayamayız ! çünkü sonsuz boşluk daha önceden yoktu diyemeyiz ! eğer yoktu dersek ondan önce sonsuzluğu meydana getirecek bir boşluğa sığmak zorunda kalırdıki buda yokluk kavramını yanlışlar. (Örneğin, bir incir çekirdeğinin içinde yetişkin bir karpuz sığdıramayız, ama bir karpuzun içine incir çekirdeği sığdırabiliriz. Sığdırma kavramı kendinen daha büyük hacimle olur ancak)

 

 

 

Evvela verilen örnek yanlış ( İncir çekirdeğinin içine kim karpuzu yerleştiriyor) ki aslında İncir çekirdeğinden meydana gelen “İNCİR AĞACINI DÜŞÜNMEK” daha mantıklı ve bu güne kadar yapılmış en güzel “MANTIK” lı cevap “BİG BANG” teorisi gerisi teferruat...

 

Ne yapmasını bekliyorusunuz ? gelip sizinle tavla oynamasını mı ? bize göre cansız olabilir ama hemen hemen herşeyinde hareket ve enerji halinde olduğunu unutmamalıyız. uzayın dünyayı döndürecek güneşi ısıtacak ellleri ve ayakları yok ! enerjisi var, onu bir insan gibi algılamanız yanlış

 

 

 

İnsanlar “TAVLA” oynuyorlar ve “ÖZGÜR İRADELERİ İLE” üstelik CANLILAR ...

 

 

 

 

İnsanda cansız bir maddedir atomlara inersek, atomlarda akıl ve irade yoktur, ama insanı oluştururlar, atomlar bir kayayı oluştururlar, yani atomlar hem canlı hemde cansız maddeleri oluştururlar bir araya gelerek, yani birbirleriyle herhangi bir nedenden dolayı etkileşime girerek !

 

 

 

Zaten sorun burada “İNSANI MEYDANA GETİREN ATOMLAR CANSIZ” ama “İNSAN CANLI VE BİLİNÇ SAHİBİ”...

 

“NEDEN”...

 

Not.

Orta büyüklükteki bir protein molekülü, yaklaşık 300 amino asit içerir. Bunu kontrol eden DNA zincirinde ise, yaklaşık 1000 nükleotid bulunacaktır. Bir DNA zincirinde dört çeşit nükleotid bulunduğu hatırlanırsa, 1000 nükleotidlik bir dizi, 4 üzeri 1000 farklı şekilde olabilecektir. Küçük bir logaritma hesabıyla bulunan bu rakam ise, aklın kavrama sınırının çok ötesindedir.

 

Saygılar.

 

Gönderi tarihi:
Sayın Tarafsız...

Aklınca Farabi'nin, işine gelen önermelerini önümüze sürmeye çalışan ama Farabi'yi hiç anlamamış kimselere neyi anlatmaya çalışıyorsunuz?

 

ben düşüncemi söyleyeyimde , anlayan çıkar belki bir gün

 

saygılar

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.