Φ evaporit Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2008 Bir anı ile başlayalım konumuza... Yıllar öncesi bildiğim tanıdığım çok Marksist arkadaşlarımız vardı... Dini pek bilmezlerdi, ama o zamanlar ne zemin kaypaktı ve ne de insanlar çamurdu... Marksistler de bildiğimiz dostlardı işte... Tanrının ''Dost edinmeyin'' diye uyardıklarından değildi bunlar... sözüne güvenilir, özü ile sözü bir insanlardı... Yaşar, Tuncer ve Yahya.... Akşamları çay sohbetlerinde tanımıştım bu arkadaşları ve hoş değerli çocuklardı... vatansever, dürüst, alınterini önemseyen, emeği kutsalı bilen hatırnaz insanlar...Anadolu insanının oldum olası o paylaşımcı ve sevecen tavrına hep hayran olmuşumdur... dünyada bir başka yerde de görmedim, işitmedim... sıcak kanlı, dost insanlar.. memleket çocuğu işte... Neyse uzatmayım, o soğuk uzun kış akşamlarını, küçük bir sobanın başında sabaha eklemenin keyfini hiç unutamam... Yahya iyi bir ideologdu, süper bir kafası vardı... muhteşem bir zekası... Tuncer ise saf ve temiz çocuğu masum Anadolunun... Yaşar ise, militan bir arkadaş... Her sabahı Devrim tadında bekler, ipi elinde dolanırdı... biz bu dostların arasında o zamanlar sizin bugün kullandığınız dinci tabiri ile hiç bulunmamıştık... Derdimiz ortaktı... sıkıntılarımız aynı idi... cebimizde olan da, olmayan da bilinirdi.... Onlar ''Proleterya'' diye tanımlardı, biz ''Mustazaf'' derdik... Onlar memleket sevdalısı çocuklardı... biz Hakikat... Biz onları anlıyorduk, onlar bizi çok zaman anlamakta zorlanırdı... ama önemsemezdik bunu... çünkü önemli olan birlikte içtiğimiz çay idi... belki de çayhane idi kimbilir... ''Din halkların Afyonudur'' derlerdi ... ama bizim neden uyuşmadığımızı çözemezlerdi... Onlara Marksın bu tespitini yaparken, Hristiyanlığı ve özellikle de ''Ortodoksluğu gözlemleyerek yaptığını anlatıp dururduk... Marks islamı ve müslümanları hiç tanıma fırsatını bulmamıştı... O sadece ortaçağ avrupasının karanlık ilişkilerini ve sanayileşmenin getirdiği emek sömürünü görmüştü... Artı emek kavramını burada yazmıştı.... Kilisenin ise, zenginler sınıfından bir sınıf olduğunu, sömürü merkezi olduğunu(Katolik) ve kralların ve soyluların ise toplumdaki kötülüğün merkezinde kiliselerle kolkola gezdiğini (Ortodoks) gördüğünde bu tespiti yapmıştı... Din (Hristiyanlık) insanları harekete geçirip, bütün zulüm ve baskı sistemlerine karşı başkaldırmayı öngörmüyor... Aksine ''Öteki yanağını çevirmelerini'' öğütlüyordu...Böyle bir dinin insanlığa kurtuluşu ve hakikati gösterme ihtimali yoktu... İnsanlara zulme boyun eğmeyi ve itaati öğreten bu din insan değerini korumaya yetmeyecekti... çünkü çok kez zulüm merkezleri ile işbirliği halinde idi.... Marks'ı zaman içerisinde farklı yorumlayan çok arkadaş çıktı... Kimi Marksı o günün koşullarında anlamayı, kimi o toplumun koşullarında, kimi ise olduğu gibi anlamayı seçti... Olduğu gibi anlamayı seçenler, ''Din Afyon ise, bütün dinler, bütün kutsal olanlar da afyondur'' deyip kapattılar defteri... Asya Tipi Üretim Tarzında yorumlayanlar, gelenek anlamında kabul edip dışlamadılar dini ve dindarları... Bir kısmı da, Nasreddin Hocanın dediği gibi, kırpılıp kırpılıp, yumuşadı ve ortadan kayboldu... Onlar müslümanları müşteri olarak görüyor şimdi... İslam hep halkların kardeşliğini ve özgürlüğünü savundu... Eski Marksist Dostlarımızın ''Muhammed gerçek bir efsane lider...Medine Devleti İdeal Bir Sosyalist Model'' diye tanımladıkları şey insanlığa ait bir değer olmuştu... Şimdikilerin, islam ve muhammed hakkında söylediklerini duyabilselerdi eğer sanırım çok kızarlardı... çünkü hedeflenen ''Halkların kardeşliği'' bugün kuru gürültü sloganlarda kalmışsa da o gün yaşanmış bir gerçekti... Hepimize ait olması gereken bir gerçek... İslamın Özgürlük ve kurtuluş çağrısı, bütün halkların kurtuluşu için ortak bir ses, ortak bir umuttur... Modern Dünyanın çağdaş dayatmaları karşısında İslamdan başka direnen ve insanlığa çıkış yolu gösteren başka bir şey kaldı mı ??? selam ile, geldi geçti, bir kaç günlük fasıldı.... Kaydını düştüler mühür basıldı.. Ondan geriye kalan boynu bükük ve sefil, bahçeye diktiği üç-beş karanfil... Alıntı
Misafir maraba Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2008 Dini pek bilmezlerdi,.......... insanlar çamurdu... .......... onlar bizi çok zaman anlamakta zorlanırdı... ama önemsemezdik bunu... .......... çözemezlerdi... .......... Marks islamı ve müslümanları hiç tanıma fırsatını bulmamıştı... .......... Böyle bir dinin insanlığa kurtuluşu ve hakikati gösterme ihtimali yoktu .......... bu din insan değerini korumaya yetmeyecekti... çünkü çok kez zulüm merkezleri ile işbirliği halinde idi. .......... ''Halkların kardeşliği'' bugün kuru gürültü sloganlarda kalmışsa da .......... Modern Dünyanın çağdaş dayatmaları .......... İslamdan başka direnen ve insanlığa çıkış yolu gösteren başka bir şey kaldı mı ??? Polemikten uzak yazıları var diyen sayın Gecekuşu'nun kulakları çınlasın. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2008 İslamın Özgürlük ve kurtuluş çağrısı, bütün halkların kurtuluşu için ortak bir ses, ortak bir umuttur...Modern Dünyanın çağdaş dayatmaları karşısında İslamdan başka direnen ve insanlığa çıkış yolu gösteren başka bir şey kaldı mı ??? evaporit İslam, insanlığın, insan olmanın merkezi değildir, bu değerler dinlerle ölçülmez, her dinin kendine has bir tutumu vardır, o ayrıdır. İnsalığın ve insan olmanın temelinde "hukuk" mantığı yatar. Bu mantığı ne kadar iyileştirirseniz o kadar az sorun olur. Ama hiçbir zaman sorunsuz olmaz. Bütün insanların İslama geçmes,i sorunları ve felsefeyi çözmez. Daha doğrusu çözdüğü görülmemiştir. Müslümanlar problemsiz mi şu an ? tabiki değil, birbirlerini yemekteler deyim yerindeyse, hatta bir çok sorunun temelinde dinler çatışması yatar ! saygılar Alıntı
Φ evaporit Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2008 Sevgili Maraba, Keşke bu yaptığın alıntıları, bilinen grubun tetikçi gazetecilerinin mantığı ile bölüp parçalamasaydın..hiç yakışık almamış... Ben bu yazıyı kaleme alırken hem dostum dediğim insanları hatırlamak ve onları anmak.... hem de bu başlığın sonun da birlikte farklı bir pencereye seyahati amaçlamıştım... İslam Marksizme yönelik bir eleştiri değildir... Kapitalizme yönelik bir eleştiri de değildir... İslam yeryüzü kaynaklı hiç bir ideolojiye cevap değildir... onlarla aynı kulvarda değildir çünkü... Hitap ettikleri insan duyuları farklıdır çünkü... İslam bir dindir... Diğerleri ise birer ideoloji, fikir... İslam bir tezdir... diğerleri antitezdir... Marksizm Sanayi toplumunun doğurduğu sınıfsal çatışmalardan doğmuştu... Kapitalizme karşı ezilmiş halkların cevabı idi... Ama kendisi de çocuklarını yemekten geri durmamıştır.... halkların kardeşliği için, 4 milyon insan cesedi üzerine kurulan bu düzen, görülmemiş bir baskı ve faşizme rahmet okutan iişkencelerle uzun süre ayakta kalmaya dirense de, bu insan doğasına aykırı bir düzendi ve sonunda büyük bir gürültü ile çöktü...Kremlin Sarayının bahçesine inen o küçücük uçak, O zavallı halkların üzerinde ceberrut bir dev yükselen ihtişamın göstermelik olduğunu kanıtladı... Takke düşmüştü... Marksizm bizatihi, Amerika tarafından ayakta tutuluyordu... Çünkü bu korku ile dünya halkları iki süper güç arasında pay edilmişti... Yalta ve Malta Konferanslarında dünya halklarının iki güç arasında dengeli olarak paylaşıldığı apaçık bilinen bir gerçekti..., Oysa insanların özgürlük arayışında Marksizm sadece bir duraktı... tüm farklı fraksiyonları ile insanlığın gerçekliğe yürüyüşünde sadece bir durak olduğunu düşünüyorum... Belki burada yapacağımız değerlendirmeler neticesinde farklı bir pencere daha keşfederiz, ''Hakikat müslümanın peşinde olduğu tek şeydir... tıpkı o dostlarımızın da olduğu gibi'' her ne kadar Maraba zorlamış ise de yazdıklarım da umarım dostlarımızı ve anılarımızı rencide edecek çıkarımlara neden olacak hatalar yoktur... selam ile... Alıntı
Misafir maraba Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2008 Sevgili Maraba, Keşke bu yaptığın alıntıları, bilinen grubun tetikçi gazetecilerinin mantığı ile bölüp parçalamasaydın..hiç yakışık almamış... Elbette yakışık almayacak. Değerlendiren sensin, polemiğe sebep olan deyişlerini gösteren de ben. Tetikçilerin marjinal görüşlerden çıktığı biliniyordu. Sayenizde yanlış olduğu çıkıyor ortaya. Ben bu yazıyı kaleme alırken hem dostum dediğim insanları hatırlamak ve onları anmak.... hem de bu başlığın sonun da birlikte farklı bir pencereye seyahati amaçlamıştım... Dostluklar anılırken küçümsenerek anılmaz. Dostluk anlayışları farklı farklı demekki. Bu küçümsemeler, inançlıların "benimkisi en doğru" kompleksinden gelen bir yapı olmasın sakın? İslam Marksizme yönelik bir eleştiri değildir... Kapitalizme yönelik bir eleştiri de değildir... İslam yeryüzü kaynaklı hiç bir ideolojiye cevap değildir...onlarla aynı kulvarda değildir çünkü... Hitap ettikleri insan duyuları farklıdır çünkü... İslam bir dindir... Diğerleri ise birer ideoloji, fikir... Bunlar senin takdirin. Bizler öyle düşünmüyoruz. İnsanların ağzından çıkan her mülahaza bir insani fikirdir. İslamın bir din olduğunu biliyoruz. Dinlerinde ilk çağ mistisizmin devamı olarak biliyoruz. İslam bir tezdir... diğerleri antitezdir... Bu konuda yanılgın var galiba. Tez, insanlara has bir olgudur. Allahın emirleri (!) ne zamandan beri "tez" oldu. Tez, ispatı için insanların hazırladıkları doğa-insan yorumlarıdır. Antitez ise diyalektik karşıtıdır. Yani sentez oluşması için karşı sav. Gel sen yine şuna vahy diyiver. Günaha girme. Marksizm Sanayi toplumunun doğurduğu sınıfsal çatışmalardan doğmuştu... Kapitalizme karşı ezilmiş halkların cevabı idi... Ama kendisi de çocuklarını yemekten geri durmamıştır.... halkların kardeşliği için, 4 milyon insan cesedi üzerine kurulan bu düzen, görülmemiş bir baskı ve faşizme rahmet okutan iişkencelerle uzun süre ayakta kalmaya dirense de, bu insan doğasına aykırı bir düzendi ve sonunda büyük bir gürültü ile çöktü...Kremlin Sarayının bahçesine inen o küçücük uçak, O zavallı halkların üzerinde ceberrut bir dev yükselen ihtişamın göstermelik olduğunu kanıtladı...Takke düşmüştü... Marksizm bizatihi, Amerika tarafından ayakta tutuluyordu... Çünkü bu korku ile dünya halkları iki süper güç arasında pay edilmişti... Yalta ve Malta Konferanslarında dünya halklarının iki güç arasında dengeli olarak paylaşıldığı apaçık bilinen bir gerçekti..., Oysa insanların özgürlük arayışında Marksizm sadece bir duraktı... tüm farklı fraksiyonları ile insanlığın gerçekliğe yürüyüşünde sadece bir durak olduğunu düşünüyorum... Marksizmle bir alacak verecek var sende galiba eskilerden kalma sn. evaporit. Sadece şunu bilmeni isterim. Köleci, feodal zihniyet nasıl binlerce yıl insanları inletti ise. Emperyalizm pençesinde de insan değeri elbette zorlanacak. Belkide daha yüzlerce yıl. Ama sonunda galip geleceği kesin. Her ne kadar senin için "Modern Dünyanın çağdaş dayatmaları" da olsa. iNSAN DEĞERİ EN YÜCE DEĞERDİR. Belki burada yapacağımız değerlendirmeler neticesinde farklı bir pencere daha keşfederiz, ''Hakikat müslümanın peşinde olduğu tek şeydir... tıpkı o dostlarımızın da olduğu gibi''her ne kadar Maraba zorlamış ise de yazdıklarım da umarım dostlarımızı ve anılarımızı rencide edecek çıkarımlara neden olacak hatalar yoktur...... Vicdanına artık... Alıntı
Φ evaporit Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2008 Sevgili Maraba, Yukardaki yazımda kullandığım ifadeleri o tetikçi gazeteciler kırpıp anlamını değiştirse idi... ve ben de onlara bir düzeltme mesajı gönderse idim... satacakları kalemlerinden başka şeyi kalmamış bu gazeteciler utanıp en azından bir özür dilerdi ve diretmezlerdi... bak ben ne yazmışım ; ''...o zamanlar ne zemin kaypaktı ve ne de insanlar çamurdu...'' bu o dönem insanlarına ilişkin bir tespit... bir fark ortaya koymak için... Sen ise bu cümleyi malum gazetelerden bile daha mahirce kırpıştırıp bak ne yapmışsın; ''insanlar çamurdu...'' Allah aşkına bu ne izan, ne mantık... Bu ne makas ki bütün anlamı ters yüz ediyor... Ve uyarıyorum... ''Sevgili Maraba, Keşke bu yaptığın alıntıları, bilinen grubun tetikçi gazetecilerinin mantığı ile bölüp parçalamasaydın..hiç yakışık almamış...'' Ama siz o gazetecilere bile rahmet okutacak tavırla ve öfke ile aynen devam ediyorsunuz ; ''Elbette yakışık almayacak. Değerlendiren sensin, polemiğe sebep olan deyişlerini gösteren de ben. Tetikçilerin marjinal görüşlerden çıktığı biliniyordu. Sayenizde yanlış olduğu çıkıyor ortaya.'' Şimdi ne demeli ve size nasıl anlatmalı ? sizin bu kadar önyargılı ve perdeli yaklaşmanız, yazılanları bile yanlış okumanıza neden oluyor desem de... bu okumayı da geride bırakmış bir durum... bu resmen hiddet ve öfkeden yaptığınızı bilemez hale geldiğiniizi gösteriyor... eleştirilerinizde cevap verilecek bir husus görmüyorum.... bu kadar kızacak ve izandan uzaklaştıracak ne var anlamış değilim... Daha Marksizmin Stalin dönemine bile giremedik, Troçkiyi konuşmadık... Marksizmin yöntem tartışmalarını da yapmadık.. Daha karpuz bile kesmedik...yazık oldu konuya... gerçekten yazık... selam ile.... Alıntı
Misafir maraba Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2008 Evaporit senle gerçekten ayrı dillerden konuşuyoruz. O zamanki arkadaşlarını "onlar anlamaz biz anlardık" şeklinde, şimdikilerini de "kaypak" ve "çamur" olarak nitelemen senin kişiliğini gösteriyor. Ben bunlardan bahsettim. Kendini bilen bir insan, burada, bizle muhatap olmayan şimdiki insanlara kaypak, çamur, ayrıca dost diye nitelediği birlikte yaşadığı insanlara, arkasından "anlamazlardı", "çözemezlerdi","ama biz anlardık"diye konuşmamalı. Şimdi o aydın insanlar yok aramızda. İstediğin kadar sallayabilirsin. Bu da senin kişiliğin. "Daha Marksizmin Stalin dönemine bile giremedik, Troçkiyi konuşmadık...Marksizmin yöntem tartışmalarını da yapmadık.. Daha karpuz bile kesmedik" Değil karpuz kesmeyi, daha nerede ne yaptığını bile bilmiyorsun. Burasının din tartışma başlığı olduğunu da unuttun galiba. Siyasetmi, dinmi tartışacağız? Marksizm politika/siyaset başlığında tartışılıyor. Haberin varmıydı? Sanmıyorum. Senin için tek pencere var Arapçılık misyonu. Çevrene bak. "Önyargılı, perdeli" yaklaşımına gelince; Daha tartışmanın başında, "arap kültürü taraflığı" ön yargısıyla başlayan ve bunu da bize vahy olarak dayatan birisimi önyargılı, yoksa benmi? Okuyan karar versin. Benden bu kadar. Alıntı
Misafir 4mevsim Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2008 Evaporit senle gerçekten ayrı dillerden konuşuyoruz. O zamanki arkadaşlarını "onlar anlamaz biz anlardık" şeklinde, şimdikilerini de "kaypak" ve "çamur" olarak nitelemen senin kişiliğini gösteriyor.Ben bunlardan bahsettim. Kendini bilen bir insan, burada, bizle muhatap olmayan şimdiki insanlara kaypak, çamur, ayrıca dost diye nitelediği birlikte yaşadığı insanlara, arkasından "anlamazlardı", "çözemezlerdi","ama biz anlardık"diye konuşmamalı. Şimdi o aydın insanlar yok aramızda. İstediğin kadar sallayabilirsin. Bu da senin kişiliğin. Değil karpuz kesmeyi, daha nerede ne yaptığını bile bilmiyorsun. Burasının din tartışma başlığı olduğunu da unuttun galiba. Siyasetmi, dinmi tartışacağız? Marksizm politika/siyaset başlığında tartışılıyor. Haberin varmıydı? Sanmıyorum. Senin için tek pencere var Arapçılık misyonu. Çevrene bak. Önyargılı ve perdeli yaklaşıma gelince, daha tartışmanın başında "arap kültürü taraflığı" ön yargısıyla başlayan ve bunu da bize vahy olarak dayatan birisimi önyargılı, yoksa benmi? Okuyan karar versin. Benden bu kadar. sayın maraba...yine maksudu terkedip işaret ettiğiniz polemiği kendiniz yapıyorsunuz gibi geliyor ..okuyan karar versin demişsiniz...okuyorum gün boyu yazılanları ve fikrin karşısında fikirle konuşmak yerine ...sus bakalım sen müslümansın ..ne bileceksin doğru konuşmayı tavrından başka bir şey göremiyorum... yazdığınız kısa ve öz... her iletinizde arap hayranlığı ve ortaçağ suçlamasından başka bir şey söylediğinize şahit olmadık...hangi fikri savunursunuz hayata ve varlığa dair topluma dair sunduklarınız nedir... bakın insan değeri diyorsunuz da...insan değeri dediğiniz şeyin altından dinin insana sunduğu mükerrem varlık olma ve ahlakı besleyen insana yaraşır olma olgusunu çekip aldığınızda sizin elinizde sadece düşünen hayvan olarak tanımlanan bir varlık kalacak....ötesi zaten görünen köy....anlatın bilelim...tüm dindar insanların tecrit edildiği hastalıklı kabul edildiği biir tek tip toplum mu...insana layık ama insana özgü olmayan yaşam şekilleri mi.....neyi savunduğunuz gerçekten anlaşılmıyor.... ciddi bir savununun ötesinde öfkeli bir dışlayış görünüyor... selamlar... Alıntı
Misafir maraba Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2008 sayın maraba...yine maksudu terkedip işaret ettiğiniz polemiği kendiniz yapıyorsunuz gibi geliyor ..okuyan karar versin demişsiniz...okuyorum gün boyu yazılanları ve fikrin karşısında fikirle konuşmak yerine ...sus bakalım sen müslümansın ..ne bileceksin doğru konuşmayı tavrından başka bir şey göremiyorum... yazdığınız kısa ve öz... her iletinizde arap hayranlığı ve ortaçağ suçlamasından başka bir şey söylediğinize şahit olmadık...hangi fikri savunursunuz hayata ve varlığa dair topluma dair sunduklarınız nedir... bakın insan değeri diyorsunuz da...insan değeri dediğiniz şeyin altından dinin insana sunduğu mükerrem varlık olma ve ahlakı besleyen insana yaraşır olma olgusunu çekip aldığınızda sizin elinizde sadece düşünen hayvan olarak tanımlanan bir varlık kalacak....ötesi zaten görünen köy....anlatın bilelim...tüm dindar insanların tecrit edildiği hastalıklı kabul edildiği biir tek tip toplum mu...insana layık ama insana özgü olmayan yaşam şekilleri mi.....neyi savunduğunuz gerçekten anlaşılmıyor.... ciddi bir savununun ötesinde öfkeli bir dışlayış görünüyor... selamlar... Bu arada unuttuğun birşey olmuş sayın 4 mevsim. Onu da ben hatırlatayım. Evaporit'e çiçek. Nasıl olsa beni yerme görevini yerine getirdin. Bari onu atlama. Hangi fikri savunduğumu defalarca bana söylemişken ne çabuk unuttun? Neyse, belli bir kültürü misyon edinmiş tartışmalara girmeye bir kez daha pişmanım. Bu son olsun. Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2008 sayın maraba...yine maksudu terkedip işaret ettiğiniz polemiği kendiniz yapıyorsunuz gibi geliyor ..okuyan karar versin demişsiniz...okuyorum gün boyu yazılanları ve fikrin karşısında fikirle konuşmak yerine ...sus bakalım sen müslümansın ..ne bileceksin doğru konuşmayı tavrından başka bir şey göremiyorum... yazdığınız kısa ve öz... her iletinizde arap hayranlığı ve ortaçağ suçlamasından başka bir şey söylediğinize şahit olmadık...hangi fikri savunursunuz hayata ve varlığa dair topluma dair sunduklarınız nedir... bakın insan değeri diyorsunuz da...insan değeri dediğiniz şeyin altından dinin insana sunduğu mükerrem varlık olma ve ahlakı besleyen insana yaraşır olma olgusunu çekip aldığınızda sizin elinizde sadece düşünen hayvan olarak tanımlanan bir varlık kalacak....ötesi zaten görünen köy....anlatın bilelim...tüm dindar insanların tecrit edildiği hastalıklı kabul edildiği biir tek tip toplum mu...insana layık ama insana özgü olmayan yaşam şekilleri mi.....neyi savunduğunuz gerçekten anlaşılmıyor.... ciddi bir savununun ötesinde öfkeli bir dışlayış görünüyor... selamlar... Sayın 4mevsim ben de okuyorum yazıları ve bir dayatma karşısında fikir görüyorum. Müslümanlar sütten çıkmış akkaşık olarak sunuluyorlar, acaba hangi hakla? Burada sayın maraba ortaçap karanlığına karşı gelecekteki aydınlığı savunuyor. İnsana yaraşır olma olgusu bir tek dinle mi elde edilir? Söylediğiniz şeye bakın... yani din çekilip alındığı zaman elde sadece düşünen hayvan kalıyor öyle mi? Bu düşünen hayvanlar da dinsiz olan insanlar. İnsan değerini bilmek için bir insanın dine değil, insana tapması lazım. Ama Müslümanlar anlatılan ve duyulan hikayelere öyle bir kaptırmışlar ki kendilerini, bu hikayelere kul olmak onlar için en yüce makam. Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2008 Sayın evaporit, yazınızı yazdıktan sonra şöyle bir okuyup konu başlığını da gözden geçirdiniz mi? Konunun başlığı ile yazının neden alakası yok? Şöyle söyleyeyim, Marks dini eleştirirken "halkların afyonu" der ve bunun altını felsefi, siyasal ve ekonomik olarak doldurmaya çalışır. Yani o cümle havada değildir. Siz şimdi kalkıp "marksizm halkların afyonu" dediğinizde bunu neye dayanarak ispatlıyorsunuz? Gerekçeniz ne? Alıntı
Φ evaporit Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2008 Sayın evaporit, yazınızı yazdıktan sonra şöyle bir okuyup konu başlığını da gözden geçirdiniz mi? Konunun başlığı ile yazının neden alakası yok? Şöyle söyleyeyim, Marks dini eleştirirken "halkların afyonu" der ve bunun altını felsefi, siyasal ve ekonomik olarak doldurmaya çalışır. Yani o cümle havada değildir. Siz şimdi kalkıp "marksizm halkların afyonu" dediğinizde bunu neye dayanarak ispatlıyorsunuz? Gerekçeniz ne? Evet şimdi böyle güzel sorular gelince, insan yazmaktan da hoşlanıyor... yoksa yukarıdaki yazılardan iki satır alıntı yapıp, altına ''bakalım ne çıkacak'' da diyebilirdiniz.. böyle yapmadığınız için ayrıca teşekkür ediyorum.. Sevgili yersoy, Modernitenin bir yaşam biçimi olarak bütün dünyayı kuşatıp, Marks ile Simith'in fikirlerinin kolkola ettiği günümüzde ideolojilerin tükendiği global bir süreç yaşıyoruz..... Modernitenin bir yandan bütün farklılıkları ortadan kaldıran totaliter özelliği, diğer yandan bütün toplum yapısını çözüp eriterek önce birey boyutuna indirgeyip, atomize varlıklar haline getiren, sonra da yok eden sosyal yapısı ile karşıkarşıyayız... Kapitalizmin üretim ve tüketim denkleminde basit bir eleman olarak yerleştirdiği insan figürü için , Marksizmin Üretim Araçlarına sahip olma ve Üretim sonrası dağılım fikri önceler bir kurtuluş olarak görüldü... Emeğini sömüren güçlere karşı sahici bir yöntem olarak duruyordu... Bu kurtuluş tecrübesi, insanoğluna önce stalin döneminde 4 milyon kişinin katledilmesine, 40 milyon insanın sürgün edilmesine neden olur... çünkü Marksizm de kendini koruma hakkına sahipti... kendi inananlarını dahi ortadan kaldıracaktı... Troçki ve arkadaşları gibi devrimi yapanlar da bundan nasibini alacaktı... Zaman içeirsinde üretimin planlamasın da hata yapılınca asyada sayısız insan açlıktan yok oldu... Üretim sonrası dağılım tam bir fiyasko idi... Bir Putu alaşağı eden halk kitleleri, indirdikleri putun yerine daha zalimini kendi elleriyle diktiklerini çok sonra anladılar.... İş işten geçmişti...Başlangıçta iyi niyetle ortaya atılan fikirler (adımlar), önce devrime sonra devlete dönüştüğünde, işin hiç de öyle olmadığı anlaşılmıştı... Marks, halkların harekete geçmesinin önünde engel olarak gördüğü, kiliseleri Afyon olarak niteledi... Çünkü kiliseler hem bizzat sömürü merkezi olmuşlar ve hem de sarayın destekçisi haline gelmişlerdi... Oysa şimdi Marksizm kendisi çöküp gitmiş ve o geniş halk yığınlarını bizzat kendisi suistimal etmişti... yıllarca boş bir umutla geniş halk yığınları aldatılmıştı...İspatını soruyor sayın Yersoy... Dünya halkları Marksizmin Uluslararası Emperyalizmle işbirliği yaptığını, Önce ''Yalta'', en son olarak da ''Malta'' anlaşmalarının açıklanmasıyla çok sonradan öğrendiler....Yıllarca uyutuldukları bir başka Afyonmuş işte... Bu gerçek açığa çıktıktan sonra çok Marksist gerçeği arama derdine düştü... Kimi hakikati buldu... kimi hala inat ediyor... Ama dedimya o dönem de sona erdi... geldi geçti... Şimdi dünya halklarının gündeminde tek sahici kurtuluş çağrısının olduğu görülüyor... İslam.... Alıntı
Misafir 4mevsim Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2008 Sayın 4mevsim ben de okuyorum yazıları ve bir dayatma karşısında fikir görüyorum. Müslümanlar sütten çıkmış akkaşık olarak sunuluyorlar, acaba hangi hakla? Burada sayın maraba ortaçap karanlığına karşı gelecekteki aydınlığı savunuyor. İnsana yaraşır olma olgusu bir tek dinle mi elde edilir? Söylediğiniz şeye bakın... yani din çekilip alındığı zaman elde sadece düşünen hayvan kalıyor öyle mi? Bu düşünen hayvanlar da dinsiz olan insanlar. İnsan değerini bilmek için bir insanın dine değil, insana tapması lazım. Ama Müslümanlar anlatılan ve duyulan hikayelere öyle bir kaptırmışlar ki kendilerini, bu hikayelere kul olmak onlar için en yüce makam. sayın muki... elbette sizin görüşünüzdür..ben kendime ait gördüklerimi söyledim... müslümanların süten çıkmış ak kaşık olduklarını sanmıyorum...bunun savunulduğunu da... toplumlara yön veren inandıkları değerlerdir..değerler insanlarda farklı şekillerde tecelli eder...hiçbir kanun hiçbir din hiçbir ideoloji insanların istisnasız şekilde tepelerinden yağlıboya kutusu boşaltırcasına tek bir renge boyama tek bir davranışa kilitleme gibi güçleri yoktur...müslümanlar da insan sa onların içinden de hertürlü insan çıkacaktır...diğer inançlara sahip olan her toplum gibi... insana yaraşır olma elbette dinin ortaya koyduğu değerle elde edilir...ama bu değeri dinsiz insanlar da benimseyebilir...kaynağın din oluşunun önemi olmaz... ama bu değerin dışına çıkıldığında din tekrar devreye girer... toplumdaki değişimler ,doğruya ya da yanlışa giden eğilimler 50-100 yıllarla ifade ediliyor..belki çok çok daha fazla... ben birkaç gence dükkanında bir müşteriye satış yapan bir esnaf diğer müşterisini yan dükkana gönderirmiş o da istifade etsin diye dediğim zaman gençler bana kahkahalarla gülmüşlerdi....amma da ......mış...rekabet ortamında kim müşteri gönderir diğerine...siz hangi asırdansınız dediler... evlilik ve aile kavramları namus anlayışı da birhayli değişmiş... belki de siz haklısınız ...ortaçağ mı bilmem ama sanırım ben bu asırda yaşamayı göze alamayabilirim...benim gibi biri için fazla realist ve materyalist... selamlar...sevgiler... Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2008 insan değeri dediğiniz şeyin altından dinin insana sunduğu mükerrem varlık olma ve ahlakı besleyen insana yaraşır olma olgusunu çekip aldığınızda sizin elinizde sadece düşünen "hayvan olarak tanımlanan bir varlık" kalacak.... Sizin inançlarınızı taşımayanları "Hayvan olarak tanımlanan bir varlık" olarak gördüğünüz yaklaşımınızı görmemezlikten gelip... Daha kibar bir yaklaşımla şunu sormak istiyorum... Siz inançlarınızı sorgulayıp, dini değerlerinizden sıyrıldığınızda insan olmaktan çıkıp… "Hayvan olarak tanımlanan bir varlık" olacağınızı mı düşünüyorsunuz? Ben eskimiş kirli elbiselerimi çıkarıp aynaya baktığımda yine beni görüyorum… Siz de giysilerinizi çıkarıp bir ayna karşısına geçip bakın bakalım ne göreceksiniz… Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2008 ben birkaç gence dükkanında bir müşteriye satış yapan bir esnaf diğer müşterisini yan dükkana gönderirmiş o da istifade etsin diye dediğim zaman gençler bana kahkahalarla gülmüşlerdi.... Sayın 4mevsim, böyle ütopik şeylerle kendinize eziyet etmeyin. Bakın böyle zihinden ütopyalar yaratıp sonra ütopyalar niye gerçek olmuyor diye hayıflanmak din öğretilerinin başta gelen sakıncalarındandır ve bir çok iyi niyetli, temiz düşünceli insanı balın arıyı çektiği gibi çeker. Düşünmezler ki bu balı zaten ben yaptım, bu balda benden aşkın bir özellik yok! İnsan da bütün canlılar gibi çıkarcıdır. Ancak insan uzun vadede çıkarlarını hesaplayabilir. Ayrıca tüm davranışlarını bilinci ile de geliştirmez. Bilinçaltının bazen bilinçten çok daha etkin bir yönlendirici olduğunu Bertrand Russell Sorgulayan Denemeler adlı kitabında açıklıyor. Russell bu kitabında örnek olarak da tam da bu esnaf davranışlarını verir. Bu tür esnaf ahlakı davranışları Osmanlıda Ahilik örgütü çevresinde oluşturulmuştur. Bir kere bu tür örgütlenmeler İslam dinine has değil. Hristiyanlarda da var. Gerçi Avrupalılar her zaman hırslı ve açgözlü olmuşlardır. Çünkü yaşadıkları kıta onları böyle koşullandırmıştır. Kaynakları az, küçük ve kalabalık bir kıta. Fakat Ahi örgütü kadar etkin ve yaygın olmasa da, bu tür örgütlenmelerin olduğunu Russell açıklıyor. Fakat açık bir kaynak veremiyor. Bu da bahsettiği örgütlenmenin Ahilik kadar yaygın ve etkin olmadığını kanıtlıyor. Sonuçta yine biz söylediklerini Ahi ahlakına uygulayabiliriz. Russell, Quakerler diye bir tüccar sınıfından bahsediyor. Bunlar özellikle düşük fiyat konusunda ahlaki ilkeler geliştirmişler. Russell bu davranışın tam bilinçli olmadığını, bu esnafın uzun vadede bu politikanın daha kârlı olacağını bilinçaltından öngördüklerini belirtiyor. Sonuçta esnaf örgütlenmeleri çıkar birlikleridir. Bu tür örgütlenmeler olmazsa veya ilkeli olmazsa uzun vadede yozlaşmaya ve çıkarların da zedelenmesine yol açılacağı bilinir. Yani insanlar değişmemiştir, Ahilik ve Lonca örgütlerine bağlı esnaflar da çıkar için örgütlenmişlerdir. Kısa vadedeki çıkarlarından feragat ederek uzun vadeli çıkarlarını güvenceye almışlardır. Zaman yozlaştı, inançlar zayıfladı diye düşünerek hayali ütopyaların özlemiyle geçmişe nostalji yaparak kendinize eziyet etmeyin, bu kendinize yapabileceğiniz en iyi niyetli kötülük olabilir. Zaman dejenere olmadı, bu yüzden kıyamet yaklaşmadı… Bu tür düşüncelerden sıyrılın. Beni dikkate alır, almazsınız, bunu bilemem. Benden samimi bir öneri… Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.