Misafir yersoy Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2007 ölümün gözü önünde BİR Özlemim senin ötendeki bende ve benim ötemdeki düşüncemde; Yüreğimde tuttuğum balıklar kadar temizdi bakışlarım geçmişe boş avucumdan. Ve iki satır için çekilen bunca eziyet iken parçayı geri almak, Ne mümkün seni geri getirmek düştüğün o pis çukurdan kafamdaki. Ellerin temizken yüzün gibi ve bedenin, sen bendesin – o çukurda aslında. Bir yumak dolusu sıcaklık sandığın o soğukluğum - belki de yakınlığım, Öyle yorgun ki kelimelerim; Öyle yorgun ki ellerim; Ne mümkün seni geri getirmek düştüğün o pis çukurdan kafamdaki. Öyle yorgun ki düşlerim. Öyle yorgunum ki… Ne mümkün beni geri getirmek… İKİ Farklı bir gündü yaşadığım; komik acılarla kıvranan komik beyinlerin kıyısında Gözlerinde tuttuğum balıklarım kadar ölüydü çevremdeki nefesler Yürürken durduğum kaldırımların son taşında – belki köşeden çıkıverir diye İki satır içindi gün ortası hayal ötesi umut kaçkını melankolik son tebessüm -tuttuğum balıklarımı yüzdürmek için gözyaşımda- Yeşili sevmeye çalışırken güneşi kızdırmış, affettirmek için ayı küstürmüş yıldızlardan medet uman bir bilmeceydi manzaraya bakışım. Çok iyi öğrenmiştim gün batımı sarısını Ağlayan sularda tuttuğum balıklarımı salıverip yakamoza kuru bir gölde Öyle yorgundu ki bakışlarım Öyle yorgundu ki gitarım Ne mümkün seni yine görebilmek adresini kaybettiğim kaldırımlarımda Öyle yorgunum ki Ne mümkün beni geri getirmek… ÜÇ Neden doğduğunu anlayamadığım şizofrenik bir güneşti şarkılarım akşamları Bütün notalarım tamdı – eksiksiz bir ezgiydim komik suratların arasında oysa Tuttuğum bütün balıklar ölüydü notalarımda Ölümden korkan ölüler korkacak başka şeyi olmayanlar ölümden korkarlar; unutulmasın… Öyle yorgun ki gecelerim Öyle yorgun ki dudaklarım Ne mümkün güneşi doğurmak; saygı duyarım geceme Ne mümkün geri getirmek uyandığını gördüğüm sabahı Ne mümkün geri getirmek beni Boş yastığın hala kirliyken; saygımdan kokuna. Balıklarım çoktan ölmüşken Ne mümkün sessizce ölmek: basitçe değil ağlayan cesetler gibi – çevremde Seni düşünerek- ölümün gözü önünde… Ulaşılmaza Sözcük mü gerekli, yoksa bir nota mı? Piyano tuşundan mı olsun, yoksa gitarın en narin telinden mi? Ya da sadece yürekten mi gelsin, en derinden; ya da gözyaşı? Hiç iç çektin mi? Bu kelime damlarken dudağından, burnunun üstü yanıp, gözlerin dolarken... Peşinden lanet okudun mu? “Lanet olsun!” nedir bilir misin? Hele de içi sensizlikle doluyken... Keşke lanet okuyabileceğim bir kaderim olsaydı. Keşke olsalardı... Belki o zaman kabullenirdim sensizliğimi, yüreğimin diğer yarısını bulduğumu sandığım o anın aldatmacasını... Bilir misin içindeki yağmuru dindirmeyi? O, habire şimşekler çakarken ulaşılmaz için; O, ıslatmak isterken ulaşılmazı; Delice! Söndürebilir misin o bebeğin tebessümünü ? O ki, kucak açmışken ulaşılmaza, çocukça beklerken çiçeğin rengini; Seni! Bilir misin derin olan zordur, zor olan derin. Öylesine derinki; belki imkansız! Boğulurken bulurum kendimi. buz tutmuş tek damla yaş, mor bir yürek, ardından yitik bir soluk ve işte gittin sonunda... Bir bilsen boğazımdaki o düğümü, “keşke” derken... Lanet olsun keşke...! Alıntı
Φ DeepBlue Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2008 ölümün gözü önünde BİR Özlemim senin ötendeki bende ve benim ötemdeki düşüncemde; Yüreğimde tuttuğum balıklar kadar temizdi bakışlarım geçmişe boş avucumdan. Ve iki satır için çekilen bunca eziyet iken parçayı geri almak, Ne mümkün seni geri getirmek düştüğün o pis çukurdan kafamdaki. Ellerin temizken yüzün gibi ve bedenin, sen bendesin – o çukurda aslında. Bir yumak dolusu sıcaklık sandığın o soğukluğum - belki de yakınlığım, Öyle yorgun ki kelimelerim; Öyle yorgun ki ellerim; Ne mümkün seni geri getirmek düştüğün o pis çukurdan kafamdaki. Öyle yorgun ki düşlerim. Öyle yorgunum ki… Ne mümkün beni geri getirmek… İKİ Farklı bir gündü yaşadığım; komik acılarla kıvranan komik beyinlerin kıyısında Gözlerinde tuttuğum balıklarım kadar ölüydü çevremdeki nefesler Yürürken durduğum kaldırımların son taşında – belki köşeden çıkıverir diye İki satır içindi gün ortası hayal ötesi umut kaçkını melankolik son tebessüm -tuttuğum balıklarımı yüzdürmek için gözyaşımda- Yeşili sevmeye çalışırken güneşi kızdırmış, affettirmek için ayı küstürmüş yıldızlardan medet uman bir bilmeceydi manzaraya bakışım. Çok iyi öğrenmiştim gün batımı sarısını Ağlayan sularda tuttuğum balıklarımı salıverip yakamoza kuru bir gölde Öyle yorgundu ki bakışlarım Öyle yorgundu ki gitarım Ne mümkün seni yine görebilmek adresini kaybettiğim kaldırımlarımda Öyle yorgunum ki Ne mümkün beni geri getirmek… ÜÇ Neden doğduğunu anlayamadığım şizofrenik bir güneşti şarkılarım akşamları Bütün notalarım tamdı – eksiksiz bir ezgiydim komik suratların arasında oysa Tuttuğum bütün balıklar ölüydü notalarımda Ölümden korkan ölüler korkacak başka şeyi olmayanlar ölümden korkarlar; unutulmasın… Öyle yorgun ki gecelerim Öyle yorgun ki dudaklarım Ne mümkün güneşi doğurmak; saygı duyarım geceme Ne mümkün geri getirmek uyandığını gördüğüm sabahı Ne mümkün geri getirmek beni Boş yastığın hala kirliyken; saygımdan kokuna. Balıklarım çoktan ölmüşken Ne mümkün sessizce ölmek: basitçe değil ağlayan cesetler gibi – çevremde Seni düşünerek- ölümün gözü önünde… Ulaşılmaza Sözcük mü gerekli, yoksa bir nota mı? Piyano tuşundan mı olsun, yoksa gitarın en narin telinden mi? Ya da sadece yürekten mi gelsin, en derinden; ya da gözyaşı? Hiç iç çektin mi? Bu kelime damlarken dudağından, burnunun üstü yanıp, gözlerin dolarken... Peşinden lanet okudun mu? “Lanet olsun!” nedir bilir misin? Hele de içi sensizlikle doluyken... Keşke lanet okuyabileceğim bir kaderim olsaydı. Keşke olsalardı... Belki o zaman kabullenirdim sensizliğimi, yüreğimin diğer yarısını bulduğumu sandığım o anın aldatmacasını... Bilir misin içindeki yağmuru dindirmeyi? O, habire şimşekler çakarken ulaşılmaz için; O, ıslatmak isterken ulaşılmazı; Delice! Söndürebilir misin o bebeğin tebessümünü ? O ki, kucak açmışken ulaşılmaza, çocukça beklerken çiçeğin rengini; Seni! Bilir misin derin olan zordur, zor olan derin. Öylesine derinki; belki imkansız! Boğulurken bulurum kendimi. buz tutmuş tek damla yaş, mor bir yürek, ardından yitik bir soluk ve işte gittin sonunda... Bir bilsen boğazımdaki o düğümü, “keşke” derken... Lanet olsun keşke...! Ben izlemeye devam ediyorum. Sizde yazmaya degil mi? Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Ben izlemeye devam ediyorum. Sizde yazmaya degil mi? Yazmaya devam etmiyorum da yazdıklarımdan koyalım bakalım sayfaya Kolay bir gülüştü, iken, zor bir gözyaşı olacak düşüşlerin perdenin arka yüzünden, gökyüzünden. Nasılda belirirdi hayaletlerin arasında suretin, boş ve boş iki kelimeydi beklenmedik umut. Ne zordu çıkarmak seni derinlerden içimde, yok ve yok olan varlığın, var olan yokluğundu sissiz. Berraktı resmin akan suyun aksinde kuru bir nehrin, kimleri, ne sandalları taşımışken geçmişe, an oldu kolay bir gülüştü, olmayan anlarda zor bir gözyaşı. Şimdi artık aksinde zamanın – ve acımasızlığının ötesinde Zor olan bir gülüş ve ardında kolay gözyaşları oldun hayaletinle birlikte. Hiç tanımamışken resmini, zor bir merasimdir tenindeki terim. Oysa bilen olmasın diye rengini çiçeğimin, hep dikeni vardı gerçek zamanda ve hep bir özlemi vardı, olmayan zamanların fısıltısıydı. Hep bir komediydi samimiyetler - sağlam maskelerdi; takanlar bile bilmedi kolaylığını zor sanılan görüntülerinin çıplaklığını. Haykırarak gülüşüm ondandır maskeli dostlara - bir küçük fiske… Haykırarak gülüşüm ondandır notalarına – sakın bırakma… Hepsi kolay, kolay da anlaması zordu bu dakikayı, boş ver zaten o da geçti. 23.01.04 03:42 Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Kanıyor hala yaraların Yitmek bilmedi nefesin Oysaki hayaletini bile öldürdüm Hala sıcak esmer tenin... 16.11.2003 Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Tam istediğiniz gibidir, Çürük bir ceset kokusudur o. Dökülür çürüdüğü yerden ki çürüktür kökünden... Garip bir hüzündür, Soğuk bakışlar ardındadır, kansız, İşte tam istediğiniz gibidir o. Kördür dudakları, elleri, kirlidir donuk gözbebekleri, Ve aynada aksi yoktur ya da aksinde anlam... Ve tek düze bir notadır duyulmayan. Artık sizin gibidir o! Sizin istediğiniz gibi... ************************ ************************ Alıntı
Φ Vampirr Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2008 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2008 Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda anladım. Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış, Kendi yolumu çizdiğimde anladım.. Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak,dinleyerek değil.. Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım.. Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış, Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım.. Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden, Neden hiç ağlamadığını anladım.. Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş, Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım.. Bir insanı herhangi biri kırabilir,ama bir tek en çok sevdiği, acıtabilirmiş, Çok acıttığında anladım.. Fakat,hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını, Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım.. Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet, Yüreğini elime koyduğunda anladım.. ''Sana ihtiyacım var, gel! '' diyebilmekmiş güçlü olmak, Sana ''git'' dediğimde anladım.. Biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş sevmek, Git dediklerinde gittiğimde anladım.. Sana sevgim şımarık bir çocukmuş,her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan, Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım.. Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş pişman olmak, Gerçekten pişman olduğumda anladım.. Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş, Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış, Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım.. Ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi, Beni af etmeni ölürcesine istediğimde anladım.. Sevgi emekmiş, Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş... Can YüceL Alıntı
Φ bursercan Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2008 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2008 sıırlere nedense bı kanım ısınmadı.nedenını de bılmıyorum.okumaktan yazmaktan hoslanmıyorum(senın sıırlerınde bahsetmıyorum vampıır yanlıs anlama ) ama yınede sıırın ıcın tesekkurler Vampırr... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.