Allah'ta korkan bir insan nasıl bir ahlaka sahiptir?

Evrensel ahlak Felsefe de “ahlaki universalizm” olarak geçmektedir. Göreceli olduğu söylenen toplum ahlaklarındaki güzel ahlaki uygulamaların seçilmesi, ahlak bilimince kabulü ve tüm insanların benimsemesi “evrensel ahlak”ın oluşumunu sağlamıştır. Örnek olarak; Öldürmek, Tecavüz etmek, Hırsızlık, Aldatmak, Yalan Söylemek, Kişinin demokratik haklarına tecavüz. Normal bir insanın hürriyetini engellemek, laik olmak, insan sevgisi, vs. vs. tüm insanlık tarafından farklı değerlendirilmez. İşte bu ahlaki anlayış evrensel ahlaktır.

Altı çizilenler ahlaki değerler değildir. Tersine Ahlak kurallarıyla en çok çatışan siyasal değerlerdir. Tüm insanların bunları benimsediği gibi bir varsayım mantıklı olamaz. Dünyanın yarısı laikse ve yarısı laikliğe inanıyorsa. Yarısıda inanmıyor. Bırakalım tüm insanlığı ve evreni ülkemizde Laiklik herkesin benimsediği bir şey mi ? Kişinin cinsel tercihi en demokratik haklarından birisidir. Ama dünyanın her yerinde insanlar cinsel tercihleri yüzünden maddi ve manevi yaptırıma maruz kalırlar. Bir kısmı saygılı olmayı önerir bir kısmı ise şiddetle tersini söyler.

Her biri tüm insanlık tarafından farklı değerlendirilir. Şöyle ki "Cinayet" nedir bu? Adam öldürmek. Yasa'lar tüm dünyada yalnızca devlet ve onu temsil edenlerin zaruri hallerde insan öldürebileceğini söyler. Devlet haricinde kim insan öldürürse öldürsün bunu suç sayar yasalar (mazur görecek kimi halleri sıralar). Peki tüm insan toplulukları sivillerin cinayet işlemesine aynı gözlemi bakar ? kişinin ailesine küfüreden bir kişiyi öldürmesi normal ve olumlu karşılanabilir bir topluluğun ahlakında. diğer topluluğun ahlakına göre karşılanmaz. Ha keza "Namus Cinayeti" ülkemizin bir kısmında bu olumlu karşılanır ve bu cinayeti işleyen kişiye "namuslu, erkek adam" gibi olumlu sıfatlar yüklenir ki o cinayetlerin işlenmesinin sebebi bizahiti o topluluğun ahlak kurallarıdır. bir kısmında ise o kişiye "cani" denir. Kan Davası, linç tarzı eylemler bunlarda cinayettir ama tüm insanlık bu konuda aynı düşünmez. Onuru için cinayet işlemek, hakkını alamadığı için cinayet işlemek, haksızlığa uğradığı için cinayet işlemek. Her kültürde farklı değerlendirilir.

Evrensel ahlak Felsefe de “ahlaki universalizm” olarak geçmektedir. Göreceli olduğu söylenen toplum ahlaklarındaki güzel ahlaki uygulamaların seçilmesi, ahlak bilimince kabulü ve tüm insanların benimsemesi “evrensel ahlak”ın oluşumunu sağlamıştır.

Ahlaki üniversalizmi savunanlar. Ahlakın göreceli olduğunu reddederler. Ahlakın göreceli olduğunu kabul eden görüş tam zıttı olan görüştür. Etik biliminide reddederler. Etik bilimide Ahlaki Relativizme bağlı bir bilim dalıdır. Aristo'dan itibaren etik görecelilik ve toplumsallık üstünde durur. Aristo'nun insan varlığını toplumla açıklayan görüşlerinden itibaren etik relativizmden sapmamıştır.

Felsefede Ahlakın evrensel olmadığını savunanlar olsa da. Ahlak’ın objektifliğinin tesbiti ile evrensel ahlakı kabullenmek kaçınılmaz olmuştur. Ahlak felsefesinde evrensel ahlakı savunan fikir adamları ve filozoflar görüşlerini şu şekilde açıklamışlardır.

Aksine bilimin gelişimiyle Evrensel ahlakın mümkün olmadığı kesinleşmiştir ;

"Ahlaki relativizm, toplumda mutlak ve herkesin kabul edeceği ve her yerde geçerli olabilecek ahlak kuralları oluşturulamayacağını savunur. Relativistlere göre “doğru”, “yanlış”, “iyi”, “kötü” gibi ahlaki değerlendirmeler birey, grup ve toplumsal kültüre göre değişir. Bu nedenle ahlaki standartlar koymak doğru değildir. Ahlaki relativizm, “ahlaki plüralizm” olarak da adlandırılmaktadır. Bu doktrine göre toplumsal düzende bir değil, daima birden çok ahlak normları ve ilkeleri mevcuttur."

Relativizm yani görecelilik sosyoloji ve etik bilimlerinin temel dayanak noktasıdır. Altını çizdiğim cümle bilimsel bakış ve görüştür.

İyi ve kötü nün objektif yani her insan ve topluma göre aynı olduğu varsayımının dayanağı, tüm insanların doğuştan iyi ve kötü kavramlarına sahip olduğu varsayımına dayanır.

Steinbeck'in "birşeyi yaptıktan sonra iyi hissediyorsan o davranışın ahlakidir. Kötü hissediyorsan değildir" önermesindeki gibi.

Bilim artık bize öğretmiştir. İnsan sadece fiziksel yaşamını ve üremesini sağlayacak güdülerle doğar. Bunun haricindeki tüm değerler ve bilgileri toplumdan öğrenir. İnsanları toplumlarından ve çevresinden soyutlayıp birer birey olarak almak ve tümünün ortak "iyi kötü" kavramlarına sahip olabileceğini sanmak en azından bilimin katettiği mesafeden sonra imkansızdır.

İnsanların yasaların net bir hüküm bildirmediği her konuda lokal olarak farklı şeyler söylemektedirler. Kürtaj, cinsel tercihler gibi.