Gönderi tarihi: 21 Ekim , 2007 17 yıl Terörle mücadelede bugün geldiğimiz kabul edilemez durum, tamamen bu hükümetin aymazlığı ve korkaklığı, hatta belki de bilinçli pasif kalma stratejisinin sonucudur. Bu hükümet Türkiye’nin itibar ve caydırıcılığını sıfırlayan bir aymazlık ve daha kötüsü bilinçli bir Türkiye’yi zayıflatarak kendi istedikleri yönde dönüştürme stratejisi gütmektedir. Terörle mücadelede zafiyet daha ABD Irak’ı işgal edeceğinde Türkiye gelişmelere seyirci kaldığında ortaya çıkmıştı bile. O günkü pasif siyaset bu olacakların habercisiydi. O süreçte her ne şekilde olursa olsun, Türkiye etkili bir oyuncu konumuna yakışır bir pozisyon almalıydı. Fakat hükümetin derdi bu değildi. Hükümet aldığı desteği nasıl yapıp da rejimi sarsma gücüne dönüştüreceğinin hesapları içindeydi. Milli hassasiyetleri dini hassasiyete dönüştürmenin hesaplarını yapıyorlardı. “ABD bebekleri bombalıyor.. Siyonist emeller…” türü şeytan taşlayarak ucuz din simsarlığı yaptılar. İnsanların acılarını sömürmek başkadır, yapılabileceklerin neler olduğuna bakıp yapmak başkadır. Bunlar zaten hepimizi kahreden Bosna katliamlarını da marka dolara tahvil edip plastik leğenlere gözyaşlarıyla atılan paraları kucaklayıp kucaklayıp taşıyıp götürmüşlerdi. Herhalde bunların vicdanlarını yatıştıracak bir parçasını gerçek acı sahiplerine ulaştırmışlar, ama büyük kısmını asıl merkezi ele geçirmek için Türkiye’de değerlendirmişlerdir! Öyle ya, merkezi laik düzenden kurtarmak hepsinden önemli! Merkez kurtarılınca ecdadın fütuhatları gibi on Bosna geri alınır! Bunlar ulusal hassasiyetleri törpüleyip Türkiye’yi ne Avrupa’ya, ne Araplara yakınlaşabilen, (ABD yi zâten saymıyorum, o zaten Siyonist şeytan!) ortada cascavlak kalmaya iten bir ihanet planına ya bilmeyerek, ya bilerek âlet oluyorlar. Bu hayalci ve safça değilse akıl dışı, o da değilse tezgah maşası yaklaşımlarla bu duruma geldik. Sınır ötesi yapacaksan bu aylar önce davul dümbelekle ilan edilmez. Asker hışım gibi, atmaca gibi saldırıp kaçan düşmanı deliğine kadar kovalar ve orada nefesini keser, işini bitirir. Biz gidip Irak kentlerini bombalayacak değiliz. Sonra da sıcak takip için sınırı geçmek zorunda kaldığının bilgisini ilgili yerlere diplomatik kanaldan bildirirsin. Bu budur! Bu hükümetin yaptığı gibi korkaklık değilse acizlik, o da değilse dış emeller maşalığı yapma ile bu devletin kararlılığı ve caydırıcılığını sıfırlayarak terörle mücadele olmaz! Hiç kusura bakmayın, ne ABD ne Irak hükümeti ne Kürt bölgesel yönetimi bizim için kalkıp PKK hainleri ile savaşmaz. Bu bizim işimiz ve kimseyi dinlememiz, onay almamız gerekmez! Dememiz gereken: Gölge etmeyin, başka ihsan istemez! Gider, *****, kimseye de hesap vermeyiz. İran bizden daha haysiyetli ve mağrur şu anda, yazık! Bu hükümet Irak işgal edildiğinden beri seyrederek bu ülkeyi görülmemiş bir acizliğin içine itmiştir. Bundan sonra atılacak her adım zor ve sancılı olacaktır. Neden: Bu hükümetin aciz politikasıdır! Üç çapulcu sınırı geçip eylem yapsın, sonra sınırı aşıp beriden nanik yapsın! Yazıklar olsun bizi bu acizliğe sürükleyenlere! Ve aslında yazıklar olsun bir ekonomiyi düze çıkaramayıp, bir yolsuzluğu banka hortumlamayı engelleyemeyip bizi, bu ülkeyi, bu din simsarlarından medet umar hale getirenlere! Millet ne yapsın, umut olmayınca mecburen nerde umut görünüyorsa oraya oy verecek. O yolsuzluk rezaletleri olmasa, şimdi kimse Tayip Erdoğan’ın adını bilmiyor olacaktı! Adı sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski başkanı olarak belki bazen hatırlanıyor olacaktı. Bir su müdürünün yediği nane, ülkenin başına patladı ya, hayret ki hayret. Demek bir iş karıştıracağında, ne yaptığına, geleceği nasıl etkileyebileceğine dikkat etmek lâzım. İş nerelere geliyor nerelere… Espri filan yapmıyor, gülmüyorum da… Sadece bize, gencecik vatan evlatlarının ana babalarına bu acıyı yaşatanlara lanet ediyorum. Biz bu topraklara çok can verdik. Daha da vereceğiz. Mehmetçiğimiz biterse ki bitmez, halk olarak savaşmayı da biliriz. Vatan sağolsun… Biz çok ihanet tuzakları gördük, hiç birine pabuç bırakmadık. Yine bırakmayacağımızdan özellikle hainler emin olsunlar. Boşa kürek çekiyorlar. Kararlılık seli onları hakettikleri uçuruma sürükleyip boğacaktır! Biz ölmeyi biliriz! Kalleşçe vurup korkakça kaçanlar düşünsün! Nerede şu laik devlet için savaşırken ölenler şehit olmaz diyen külahımın hocaları nerdeler? Niye çıkıp ahkam kesmiyorlar artık bol keseden, fetva biçip cennet cehennem dağıtmıyorlar artık, nereye gittiler? Birazcık utanıp sıkıldıklarını ummak isterdim, ama sanırım borazancıbaşıları iktidarda olduğu için artık düdük öttürmelerine gerek kalmadı, ondan susuyorlar!
Gönderi tarihi: 21 Ekim , 2007 17 yıl Hükümet kanadından yapılan açıklamaları hayretle izliyorum ve iddia ediyorum ki Türkiye tarihinde bu kadar aciz, bu kadar dirayetsiz, bu kadar gölgesinden korkan, bu kadar ülkemizi aciz konuma düşüren bir hükümet daha olmamıştır. Bu hükümet bu bakımdan kıyaslansa kıyaslansa Damat Ferit Paşa hükümeti ile kıyaslanabilir. Türkiye 70 sente muhtaç denildiği dönemlerde bile bu kadar korkak ve aciz olmamıştı!
Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2007 17 yıl Hükümet yanlısı çevreler bir yandan "birlik beraberlik zamanı" deyip eleştirilerin önünü kesmeye ve muhalif sesleri akan kanı siyaseten malzeme yapmakla suçlayarak bastırmaya çalışıyorlar. Fakat diğer yandan kendi propagandalarını sürdürerek aslında malzeme etme işini kendileri yapıyorlar. "MİT başörtülüleri, gümüş yüzüklüleri izleyeceğine teröristleri izlesin" miş. "Saldırı yapılsa ne olacak, önlenebildi mi, kamplar bombalanırken teröristler yeraltında saz dümbelek çalmış" mış. Arkadaşlar bu sözler ve belaltına çalışmalar son derece yakışıksızdır. Bilinçli söyleniyorsa ihanet kokmaktadır. Bir kere bu askeri istihbarat işi. MİT ile doğrudan ilgisi az. Arazinin son derece engebeli olması ve yerel desteğin çok yüksek olması nedeniyle yiğitlerimiz alçakça bir pusuya düşürüldüler, evet. İstihbaratımızın daha uyanık olması gerekirdi, olmadı ne yazık ki. Bir zaaf ortaya çıktı, buna üzülüyoruz, olmamalıydı. Bu hainler arazi şartlarından yararlanarak bu tür eylemleri çok uzun sürede, yerel desteklerden tam yardım alarak planlıyorlar. Askerliğini yapmaya gelmiş toy delikanlı araziyi iyice bilmiyor, üstelik rutin keşif kollarını düzenli olarak çıkarmak zorunda. Hainler aylarca sivil köylü kıyafetleriyle gözetleme yapıyor ve inlere, mağaralara mühimmat depoluyor. Sonra yerel destekleri tam olarak üçer beşer kişilik gruplar halinde silahsız olarak sızıyor ve sakladıkları silahları alıp birleşiyorlar. Asıl olan hükümetin sınır ötesine kesin bir kırmızı çizgiymişçesine geçmeme korkaklığında direnmesidir. Biz bunu yaptığımız zaman teröristi cesaretlendirmiş oluruz. ORADA MEHMETÇİĞİMİZİ BİR TUZAĞIN İÇİNE ATMIŞLARDIR. Askerin hükümet izin vermediği zaman sınırı geçme yetkisi yoktur. Arkasında tam bir siyasi kararlılık olacak: "Seni vurup kaçan teröristi deliğine kadar izle ve işini bitir, oluşacak her türlü diplomatik sorumluluğu ben üstleniyorum" diyecek ve her türlü uluslararası tepkiyi kararlılıkla göğüsleyecek. Bu siyasi destek olmadan asker sınırı nasıl geçsin, çıkacak bir savaş sonucu divanı harpte yargılanır, ülkeyi savaşa sokma suçuyla! Bu kararlılık hükümetin olmalıdır ve bu yüzden ortaya çıkan durumdan asker değil hükümet sorumludur. Sıcak takip için izin almaya gerek yok. Uluslararası anlaşmalarla zaten mevcut olan bir hak. Bu hükümet Irak başbakanı Maliki'den sıcak takip için izin isteyip bir de üstelik izni koparamayarak Mehmetçiğimizin elini kolunu bağlayıp alçaklara yem olarak sunmuştur. Böyle bir acizlik ülkemiz adına utanç vericidir. Tüm sorumluluğu da hükümete aittir! Kimse derme çatma boş kampları bombalayıp dönelim demiyor. Kimse terör bir seferde biter de demiyor. BU ORDUMUZU PASİFİZE ETME SÖYLEMLERİ AÇIK İHANETTİR! Kararlı bir duruş ve askeri sıcak takip konusunda tam destekleme şarttır. Bunu zamanında sıklıkla yapmış olsak ve sınırı kırmızı bir çizgi olarak algılamasak, bu acıyı yaşamazdık. Saldırıp kaçan terörist deliğine kadar izlenir kardeşim. Bu budur. Buna ABD de engel olamaz! Bu kararlılığı veremedi hükümet! Madem ABD den bu kadar korkacaktın, 1 Mart tezkeresinde hiç boşuna efelenip mahallenin dayısı rolüne girmeseydin mâdem! O zaman dayı idiysen dayılığın zamanı şimdiydi. O zaman da kedi imişsin, tavrının içi boşmuş, şimdi de kedisin. Yazıklar olsun, sinek gibi vızıldayarak kedi bile vermeyeceğini söyleyenlere o kedinin münasip buldukları yerine konmasını söylememiz gerekirken üç tabansız hainden baskın yiyoruz, yazık!
Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2007 17 yıl Espri filan yapmıyor, gülmüyorum da… Sadece bize, gencecik vatan evlatlarının ana babalarına bu acıyı yaşatanlara lanet ediyorum. Biz bu topraklara çok can verdik. Daha da vereceğiz. Mehmetçiğimiz biterse ki bitmez, halk olarak savaşmayı da biliriz. Vatan sağolsun… Biz çok ihanet tuzakları gördük, hiç birine pabuç bırakmadık. Yine bırakmayacağımızdan özellikle hainler emin olsunlar. Boşa kürek çekiyorlar. Kararlılık seli onları hakettikleri uçuruma sürükleyip boğacaktır! Biz ölmeyi biliriz! Kalleşçe vurup korkakça kaçanlar düşünsün! bu böyle olmayacak..aslında ne olacak girsek ****** çıksak...sonra da özür dileriz gerekirse...
Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2007 17 yıl Tam da bunu söylemeye çalışıyorum sayın 4mevsim... Belirttiğim gibi sınırdan sızmaları önlemek zor. Çünkü anlattığım gibi küçük gruplar halinde yerel kıyafetle sızıyorlar. Yerel destek sayesinde silahlarını kolayca saklayabiliyorlar. Yanlışlıkla sivil vurulması askeri zor durumda bırakıyor. Askerimiz eli silahlı gruplara bile ilk ateşi açmıyor. Bu yüzden vurulan askerimizin çoğu ilk ateşte vuruluyor. Bu konuda bu kadar iyi niyeti dünyada gösterecek kimse yoktur. İsrail eylem yapan adamın evini basar, ailesini tutuklar ve evini buldozerle yıkar. Ateş açılan yeri sivil ayırt etmeksizin bombalar. Ama soykırımcı biz oluruz. Ancak zorlanacakları husus eylem sonrası kaçış. Bu anda sıcak takip yapılırsa silahlarını hemen bırakamazlar. Anında müdahale edilirse mecburen çatışarak çekilecekler. Sınırı aşmakla kurtulamayacaklarını bilseler, kesinlikle çaplı eylemlere girişemezler. Güvendikleri tek şey askerimizin sınırda durup takibi sürdüremeyeceği. Bu konuda ancak mayınlara güvenebilirler, fakat hava desteği ile bu da işlerine yaramaz. Sonuç olarak bu son olayın sorumlusu sıcak takip için izin dilenen hükümettir. Bunu söylemenin muhalefet yapmakla filan ilgisi yok. Dünyanın belli başlı adam gibi hiç bir hükümeti böyle bir durumda izin almaya uğraşmaz. Çünkü sıcak takip uluslararası bir hukuk gereğidir. "Mücadele ettik de terör bitti mi?" soruları bence ihanetle eşdeğerdir. Hayat bir mücadeleyken mücadele nasıl bitebilir? Gözümüzü açmalıyız: Bu örtülü bir savaş! Askerimiz bu güne kadar üzerine düşeni hakkıyla yapmıştır. Polis: "Yakalıyoruz da suç bitti mi, yine hırsızlık, cinayet oluyor dese, hukuk: "Hapse atıyoruz da suç bitiyor mu? Yine var" dese ne dersiniz? "İyi o zaman sen yakalama, sen de ceza verme!" der misiniz? Fakat mantığınız geri adım atma, verip kurtulmaysa, lakin açıkça dile getiremiyorsanız pasif siyaset yapar, eli kolu bağlar, seyre dalarsınız. Umarım ve dilerim mantık bu değildir. Bu mantıkla vereceklerinizin sonu gelmez. Yarın bayrağınızı, yarın egemenlik hakkınızı, yarın ülkenizi isterler... AKP yakın düşmanına karşı (laik Kemalist devlet) uzak düşman ile (AB ve ABD) geçici sandığı bir ittifak kurdu deniyor. Bu komplo teorisine hiç inanmak istemiyorum. Bu ihanet senaryosuna ihtimal vermek istemiyorum. Yine umuyor ve diliyorum ki gelişmeler bizi buna inanmaya zorlamaz... Son olarak bir Osmanlı paşasının "Osmanlı devleti iyice zayıfladı" denmesiyle "İçte, dışta bu kadar düşmana yine iyi dayandı" dediğini hatırlıyorum. Bizim torunlarımızın da bizi böyle hatırlamaması için gözlerimizi dört açmanın zamanı geldi, geçmeden kendimize gelmeliyiz! Sevr'i dayatanlar Sevr'in ölmediğine inanıyorlar. Öldüyse de diriltmeye çalışıyorlar. Bunu unuttuğumuz an bilincimizi yitiririz. Bu bilinci yok etmek için yıllardır sistematik olarak çalışılıyor. Lozan'ın zafer değil, hezimet olduğunu, Kurtuluş savaşımızın sözde kurtuluş, aslında Batı'ya teslim olma olduğunu, Atatürk'ün kurtarıcı değil Batı ajanı olduğunu yıllardır işleyip durdular. Bu propagandayı ancak din üzerinden yürütebilirlerdi ve öyle yaptılar. İlk kez meyvelerini alma umudu besler hâle gelebildiler. Fakat hep söylediğim gibi bu fırsatı onlara baş din simsarı bir zatın başlattığı yolsuzluk furyasını "biz de biraz nasiplenelim" diye sürdüren, ondan sonra gelenler altın tepside sunmuşlardır. Bu millet ezberden AKP ye oy vermedi. Denize düşen yılana sarılırmış. Sebep: Önlenemeyen yolsuzluk furyasıdır. Neredeyse banka boşaltmak, legal kılıflı banka soygunu bir hak, normal bir şey olmuştu yahu, hatırlayalım lütfen! Bu yönelişe karşı bulunan çare de 367 yeter sayısı gibi anlamsız bir karar! Ok yaydan çıktıktan sonra yakalamaya çalışırsan eline saplanır!
Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2007 17 yıl Terör örgütünün acınacak bir halde olduğunu düşünüyorum. Gelişmelerin başka açıklaması yok. Bu adamların herhalde dünya ile ilişkileri kesilip kamplarda beyinleri yıkanmış ve uyuşturucu verilmiş. Dünyadan haberleri yok. Çünkü sınırda onca asker teyakkuz halindeyken hâla yeni saldırılara kalkışmalarının ve bombalar altında kalmalarının başka açıklaması yok. Benim düşünceme göre bunların kamplarına sandık sandık Amerikan silahları getirildi ve "Amerika arkamızda, artık bağımsız devletimizi kuruyoruz" denildi. Bu kadar bol miktarda silahı görünce de bu zavallılar söylenene inandılar. Tamamının Amerikan M 16 larıyla ve taarruz tipi son model el bombalarıyla donatılmış oldukları görüldü. Zaten beyni yıkanmış dünyadan da haberi olmayan bir zavallı eline böyle bir tüfek aldı mı kendini tanrı gibi hissetmeye başlar. Bu tezgahı bunlara kim kurdu? Bunda herkesin bir parça parmağı olabilir. Başta örgütün çökmesini önlemeye çalışan kan tüccarı kendi yöneticileri. Bir parça K. Irak Kürt yönetimi bu yolla biraz tafra yapmak istemiş olabilir ve nihayet ABD Türkiye'yi Irak işgaline destek vermediği için cezalandırmak amacıyla göz yummuş olabilir. Bölgede çok miktarda silah dağıtıldığı ve bunların kimlere gittiğinin denetlenmediği biliniyor. Bütün bunlar birleşince piyonlar sürülmüşe benziyor. Keşke baskına uğrayan o birliğimiz daha uyanık olsaydı. Fakat içten de bilgi sızdırıldığı gibi söylentiler var. Bağrına kor düşen analara yazık, yoksa Türkiye için bu sivrisineklerin ısırması bir hiçtir...
Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2007 17 yıl Tüm gelişmeleri değerlendirip parçaları birleştirince bu işten tatsız kokular geliyor. Bir düşünelim. Hükümet 1 Mart tezkeresinin çıkmasını ister gibi görünse de kendi milletvekillerini grup kararı almayı bırakın, hiç ikna etmeye de çalışmayarak tezkereye hayır kararının çıkmasına çanak tuttu. Erbakan efendi hemen devreye girip tezkere geçerse milletvekillerinin bu vebalden yedi sülalelerinin kurtulamayacağını söyleyerek meşhur provokasyonlarından birini daha patlattı. Muhalefetin her kelimesine yanıt veren hükümetten çıt çıkmadı. Sonra da ABD Irak'a girdi ve ABD ile aramızın limoni göründüğü bir süreç başladı. Hükümet terörle ve K. Irak'la ilgili hiç bir şey yapmama stratejisini böylece başlattı. Sıcak takip olayı tamamen unutuldu. Orada koskoca ABD vardı, ne sınırı geçmesi? Ordumuzun eli kolu bir güzel bağlandı ve K. Irak yönetimi güçlendirildikçe güçlendirildi. Sonunda yemek pişti ve servise hazır hale getirildi. Artırıldıkça artırılan terör eylemleri ile yemek iyice ısıtıldı ve son olarak görülmemiş bir istihbarat zafiyeti tezgahlandı. Korucular satın alındı, askerliğini yapmakta olan ve ordudan ayrılmış olan terör yandaşları ayarlandı, belki teknik bir kaç ayar daha geçilerek bir istihbarat körlüğü sağlandı ve o kara gece tezgahlandı. Özal zamanında ve Bitlis Paşa'ya suikaste varan gelişmelerde de böyle yapılmıştı. Özal efendi "üç beş eşkiya" diye örgütün palazlandıkça palazlanmasına gözünü kulağını kapatmıştı. Ta ki iş Güneydoğu'da kalkışmaya, Diyarbakır'ı başkent ilan etmeye kadar varmıştı. Bu işte yine Türkiye Cumhuriyeti'nin yılmaz ve çelik bekçisi kahraman ordumuza bir itibar kaybı yaşatma sinsi tezgahı var. İçten ve dıştan servise hazırlanan bu acı lokma kahraman ordumuza haince yutturulmak isteniyor. Tüm amaç belli: Bu cumhuriyeti bu kahraman ordu kaya gibi, beton gibi sapasağlam durdukça zaafa uğratamayacaklar. İçten dıştan, ne yapsalar bu çelikten engeli aşamıyorlar. Bu ordunun itibar kaybına, halk nezdinde güven kaybına uğramasına ihtiyaçları var. Bu ülkenin AB'nin artan pazar taleplerine boyun eğmesi ve üstün önder Atatürk'ümüzün paçavra gibi yırtıp suratlarına fırlattığı kapitülasyonların, Sevr'in hortlatılması için, ABD'nin Kafkasya yeni enerji alanlarına Türkiye üzerinden rahatça girebilmesi için demokrasinin gelişmesi, asker vesayetinden kurtarılması yutturmacaları adı altında ordunun itibar kaybetmesi öncelikli amaçları! BU ORDU DEMOKRASİYİ KORUMAKTAN VE GELİŞTİRMEKTEN BAŞKA BİR ŞEYE HİÇ YELTENMEMİŞTİR! Dünyanın her yerinde örneklerini gördüğümüz gelip de gitmemeyi bu ordu hiç düşünmemiştir. Demokrasinin payandaya ihtiyaç duymaması ve korunmasına gerek kalmaması ordunun birinci amacıdır. Bu entrikanın Türk ordusunun itibarını hedef aldığı apaçık bellidir. Fısıltı gazetesi ordunun itibarını zedelemek ve milletinin ona olan güvenini sarsmak için harıl harıl yayın yapıyor. Acemi askerleri öne sürüp yem ediyorlar, ordunun savaş yeteneği bitmiş, üç çapulcu ile başedemiyor gibi dedikoduları yayıyorlar. İçteki dıştaki tüm hainler tüm yeteneklerini seferber etmiş durumdalar. Bunu söylerken ne AB, ne ABD düşmanlığı yapıyorum. Bu güçlerle tabii ki yerinde ve gerekli ittifaklar yapılacaktır. Ama onurluca, güçlü ve başı dik, haysiyetli biçimde. Bu ülkenin başını dik tutan ve onurunu yükselten en önemli değeri ordusudur. O yüzden bu ülkeyi ikinci sınıf, kullanılan, pastadan az paya razı olan zayıf bir müttefik haline getirmenin tek yolu bu ordunun itibarını aşındırmaktır. Kahraman ordumuz bu örümcek ağını da yırtacaktır! Bu işten alnının akı ve itibarı ile çıkacağına inanıyorum. Bu ordu büyük ve dünyada eşi benzeri olmayan bir ordudur. Kore'de Kunuri savaşında kat içinde katlardan oluşan karınca sürüsü gibi Çin ordusunu yarıp çıkan ve ABD'yi Vietnam'da uğradığı şokun bir benzerinden kurtaran bu eşsiz orduydu. Türk milleti bazı meziyetlerde üstün olmayabilir. Ama askerlik bu milletin ana meziyeti ve uzmanlık alanıdır. Bu işi dünyada biz yapamazsak yapacak kimse yoktur. Bu ulusa her yolla her entrika dayatılabilir ama askeri bir yenilgiyi kimse tattıramadı, tattıramaz. Bu halk ölür ama çizme altında inlemez! Ordumuzun yıpratılmak istenen itibarının bu tuzaktan tersine parlayarak çıkması için her an tekrar askerlik yapmaya hazırım! Benim gibi düşünen milyonlar var! Ölmeye herkes ölecek. Ne biz hainlerden sonra çok fazla, ne hainler bizden sonra çok fazla kalabilecekler. Ölmeyecek kimse yok! Amaç öncelikle onurlu yaşamak ve sonunda onurlu ölmek!
Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2007 17 yıl Benim şahsen genelkurmayımıza bu konuda güvenim tamdır. Ordumuz 1 Mart tezkeresi ile başlayan süreçten beri zincirlenip, kızdırılıp kızdırılıp sonra aniden arenaya sürülen bir kaplan gibi elbette ki davranmayacaktır. Bu tuzakta tezgahlanılabilecek en önemli risklerden biri, K. Irak'a yapılacak bir harekatta uçak veya helikopterlerimize ABD ordusu tarafından füze fırlatılması ve ordumuzun bir provokasyonun içine çekilmek istenmesi, hatta bir ABD-Türk çatışmasının kotarılması bile olabilir. ABD ordusunda bunu yapabilecek çok serseri kovboy bulabilirler. Sonra da "yanlışlık olmuş, hata olmuş" ayaklarına yatabilirler. Harekatı amacının dışına çıkan ve peşmerge ile, ABD ile karşılaşmaya dönüşen bir fiyaskoya dönüştürmeye çalışabilirler. Peşmerge hiç değil, ABD bile bizimle savaşa kalkışamaz, fakat önemli olan harekatı amacından saptırıp başarısızlığa uğratarak ordumuzun itibarını zedelemek istemeleri. "Türkler PKK diye girip peşmergeye saldırdılar" dedirtebilmek! Keşke yanılıyor olayım. Fakat tezgah bir yolla ordumuzun itibar kaybetmesi için düzenlenmişe çok fazla benziyor. Ancak ordumuz gereken soğukkanlılığı, akıllılığı ve öngörüyü gösterecek, azami dikkatle bu işten sıyrılacaktır. Genelkurmayımız Erdoğan'ın ABD gezisini bekleyeceğini söylemekte ve hükümetten tam bir irade görmedikçe harekat talebini dayatmamakta tamamen haklıdır ve esasen bu tavır, bu tuzağa düşmeyeceğinin en önemli göstergesidir. Ordumuzun yıllar süren siyasi pısırıklığın bedelini üstlenip akıl dışı ve tepkisel davranacağını sananlar gaflet içindedir. Önce hükümet yılların pısırıklığını atıp iradesini bir göstersin. Ordumuz üzerine düşeni fazlasıyla yapar. Bir olasılık da hükümetin bu iradeyi hiç göstermemeyi ve Irak'a girilmemesi olabilir. PKK ya biraz daha para akıtılıp gaz verilir, bir kaç eylem daha yapacak bir kaç maşa daha satın alınır. Para yetmezse uyuşturucu cesaret hapı verilip bir kaç zavallı daha eyleme sürülür. Fakat bu da tutmaz. Eğer ordu Irak'a girmezse bu tamamen hükümetin sorumluluğundadır. Ordumuz yığınağını yaptı ve hazır olduğunu gösterdi. Bakalım hükümet ne yapacak? Göreceğiz... Bu anlatımımdan tabii ki hükümet-ABD elele ordumuza tuzak kuruyorlar demek istemiyorum. Bu tür global tezgahlar çok çaplıdır ve bilinçli-bilinçsiz bir çok oyuncusu vardır. Çok farklı görünen bir çok amaç, farkında olarak olmayarak bir tezgaha hizmet edebilir. Unutmayalım, Taliban ve El Kaide'yi de ABD eğitmişti. Gün olur devran döner, keser döner, sap döner...
Gönderi tarihi: 2 Kasım , 2007 17 yıl Resim netleşti. Kapsamlı ve etkili bir K.Irak harekatı olmayacak. Hatta belki hiç olmayacak. Olursa da boş kamplara bir iki bomba sallamaktan öte gitmeyecek. "Türkiye aciz, Türk ordusu pasif, Türkler aciz ve korkak" yargısı iyice temellenecek ve kanıksanacak. Haketmediğimiz bu yafta alnımıza hiç bir hükümet döneminde böyle yapıştırılmamıştı. Yargımı tekrarlıyorum: Bu hükümet ancak Damat Ferit hükümeti ile kıyaslanabilir. Tüm amaç Türkiye Cumhuriyeti Ordusu'nu pasif, etkisiz, güçsüz gösterip itibarını zedelemek. Böylece cumhuriyeti zaafa uğratmanın ve Atatürk ilkelerini yok etmenin ilk adımlarını, en güçlü koruyucusunu pasifize ederek atıyorlar. "Bir terör belasını defedemeyen ordu başka ne işe yarar ki?" Fatura orduya kesilecek. "Acemi askerleri öne süren, savaş yeteneği olmayan bir ordu." Bu propagandaya hız verilecek. Ulusun milli hassasiyetleri de yıpranmış, orduya güveni azalmış olacak. Bir taşla iki kuş. Tezgahın şekli bu! Soğutulan anayasa talepleri de bir yol sonra yine ortaya sürülecek. Halkın hassasiyetleri uyuşturula uyuşturula adım adım hedefe ilerlenecek. Görürsünüz, bu rezil saldırının yıldönümünde kaç kişi şehitlerimizi hatırlayacak. Bu bir uyuşturma operasyonudur, adım adım uygulanıyor. Ordu kendi başına siyasi iradeyi hiçe sayıp savaşa girecek değil. Özal döneminde uygulanan PKK yı önemsemeyerek gelişmesine göz yumma poitikası yarım kalmıştı. Şimdi aynı politika yeniden tezgahlandı. Ah bir de Kürt "sorunu" ile din "sorunu" nu bir birleştirebilseler! "TC" diye her fırsatta aşağılamaya çalıştıkları Türkiye Cuhhuriyeti'nin sonu yakındır, balla kaymak olur onlara ama zamanı var... Biz uyudukça tilkide numara çok... Durum anlaşılmıştır! İlgilenenlere duyurulur...
Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2007 17 yıl Aradan geçen zaman içinde yorumlarımı haksız çıkaracak bir gelişme yaşanmadı. Olay son derece basit: Ordumuzu zaaf içinde gibi gösteren bir tezgah planlandı, oluşan tepkiler ABD ile görüşmeler, U2 casus uçakları, uydular gözleyecek, peşmergeler denetleyecek bilmem ne olacak gibi uyutmacalarla yatıştırıldı ve kış şartları geldi, zaten dağlarda operasyon yapacak kimse kalmadı, yılan kışı geçirmek için kovuğuna çekildi... Akıllarda ne kaldı; ordu baskın yedi, askerleri esir edildi, Türkiye bir şey yapamadı. Kış atlatılıp bahar gelince kaldığımız yerden devam... PKK gibi miadı dolmuş, hiç bir işlevi, etkinliği kalmamış ve bitmiş bir örgütü bu hükümetin pısırıklığı tekrar diriltti ya, helal olsun. Bu başarıyı Damat Ferit Paşa hükümeti bile gösteremezdi. Adamlar propagandasını yaptı, bir kış daha ideolojik eğitim yapıp mensuplarını yeni bir eylem dönemine hazırlayabilecekler. Bitmiş, tükenmiş bir örgüte ancak bu kadar doping sağlanabilirdi. Alkışlar AKP'ye... İplerin ucunda tam istendiği ve iplerin çekildiği gibi oynadı. Tepkileri uyutmayı da bildi. Medyanın tam desteğiyle, yok peşmerge Kandil yolunu denetime almış, kuş uçurmuyormuş, yok ABD casus uçaklarının arşiv görüntüleriyle bir iş yapıyorlarmış gibi şovlar... Yahu ABD'nin kendinin kaç askeri öldü, senin kaç askerinin öldüğünü düşünür mü? Ben yine bunlara değil, bu milleti bunlara mahkum edenlere kızıyorum. Koyunun olmadığı yerde keçinin Abdurrahman çelebi olması kaçınılmaz. Yalaya yuta, hortumlaya sövüşleye denize düşürüp yılana sarılttılar...
Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2007 17 yıl Baska hicbir Cumhuriyet hükümeti AKP nin bu ülkeye yaptigi ihaneti yapamazdi.AKP hükümeti,Orduyu aciz göstermis olmakla kalmadi; 1-Türkiyede Kürt sorunu vardir diyerek PKK yi mesrulastirdi.(Cünkü AB ondan bunu istemisti.) 2-AKP PKK yi mesrulastirmakla kalmadi,onlari siyasi yöndende muhatap olarak görüp Cumhuriyetin meclisine girmelerine önayak oldu. 3-AKP onlarin meclise girmeleriyle kalmadi,onlarin o meclis catisi altinda Türkiyenin bölünmesi icin acik acik konusmalarinada olanak sagladi. 4-AKP farkli bir amacla iktidara getirildigi ve farkli bir amacla Türkiyede Kürt sorunu vardir dedigi icin genellikle son secimde PKK yandaslarinin oylarininda bir kismini alarak konumunu güclendirdi. 5-AKP Erbakaninpartisinin devami oldugu aralarinda sadece nüans farklari olmaktan öte fazla bir fark olmadigi icin Türklügü tartisilir bir zemine cekerek dinci siyasetinide günisigina cikarmis oldu. Evet PKK simdi kovuguna cekildi ve birdahaki yil icin hazirlik ve güclenme dönemine gecti.Birkac ay sonra yine askerlerimiz sehit olacak yine mayinlar patlayacak,ve bizim yönetimin yetkilileri yine Amerikaya telefonlar gidip gelmelerle akil danisaklar,yine türbanla ilgili polemikler yapilacak ve Tayyip Erdogan yeni anayasasini cikarmis olmanin yargiyi,bütün kurumlari baski altina almis olmanin mutlulugunu yasayacaktir. saygilarla
Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2007 17 yıl Bütün bu gelişmeler, AKP nin planının, yakın düşmanına karşı (Kemalist laik cumhuriyet) uzak düşmanla (AB) ittifak yaptığı teorisini, bir komplo teorisi olmaktan çıkarıp gerçeğe yaklaştırıyor. İç ve dış emellerin önündeki kaya gibi tek engel, Türkiye Cumhuriyeti Ordusu'dur. Bu engelin yanından, kenarından geçmelerinin bir yolu yok. Tek yol, boyunu kısaltıp üzerinden atlamak. Bu yüzden bütün plan, ordunun itibarını aşındırmak, halkın gözünden düşürmektir. Bu uğurda bitmiş, tükenmiş bir terör örgütüne yeniden hayat vermeyi başarmak, en aciz bir hükümetin bile başarabileceği bir iş değildi. Bu ancak planlı bir çalışmanın sonucu olabilir. Hatta ben bu son gelişmelerle, ekonominin ateşinin (enflasyon) bir nebze düşürülmesinde dış sıcak para desteği kokusu almaya başladım. Planın yürümesi için bu hükümetin başarılı gösterilmesi zorunlu. İkinci önemli konu, yolsuzluklar. Herhangi bir hükümetin bu konuda karnesinin fazla kırık olmaması kesinlikle şarttı, bu olmadan bu hükümetin de harcanması işten değildi. Çünkü halkın en nefret ettiği şey buydu. Bu yüzden bir yolsuzluk kokusu çıkmamasına azami dikkat gösteriyorlar. Gemi, yumurta fabrikası bilmem ne var ama, sonuçta yatırım bunlar, yani bir banka hortumlanıp batırılmıyor en azından. Bu banka batırma işinin gerçekten üzerine gittiler, bu olayı bitirdiler. Çünkü bu olmadan halktan geçer not alınması imkansızdı. Çünkü plan, devleti tüm kaynaklarıyla ele geçirmek. Bankanın lafı mı olur? Gerçi zaten bu banka içi boşaltma bir furyaydı, bir dönemin banker furyası gibi, bir yerde bitmesi kaçınılmazdı zaten. Artık banka hortumlanıp batırılmıyor diye sevinememek çok üzücü, bunun acıyla farkındayım ve geçmiş dönemde bu konuda azami dikkat ve titizliği göstermeyip bu vurgunlara izin veren, yer yer kendileri katılanları asla affetmiyorum. Bu iktidarın fırsat bulmasının baş sorumluları onlardır. Düşünebiliyor musunuz, eski hiç bir parti meclise girememişti, halk öylesine öfkelenmişti. Bu tür komplo teorilerine prim veren bir yorum yaptığım için gerçekten üzgünüm, ama başka yol göremiyorum. Terörle mücadelede bu kadar bariz acizlik olamaz. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti, sıcak takip için Irak başbakanından izin dilenemez. Böyle bir şey mümkün değildir. Üstelik izni de vermeden sırıtarak ülkesine döndü adam! Arkasından o hain baskın tezgahlandı. Bunun en küçük bir kabul edilirliği yoktur! GAFLETTİR, DALALETTİR, HATTA HIYANETTİR.
Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2007 17 yıl Peki bu komplodan tarafların çıkarları ne? AKP'ninki belli, kendi ideolojisi doğrultusunda devleti ele geçirmek ve dine dayalı, daha doğrusu din sömürüsüne dayalı bir düzen kurarak muhaliflerine bir daha iktidar şansı vermemek. AB'ninki ise Türkiye'yi bölüp zayıf düşürerek güçlü bir ortak değil, zayıf bir pazar durumuna getirmek. Böylece Orta-Doğu, Kafkasya pazarlarına uzanmak için üzerinden geçebileceği bir köprü elde etmek. Bu köprü güçlü olursa Deli Dumrul uyanır, geçiş haracı ister. Zayıf olursa sesini çıkarmaz, komisyonunu alır, işine bakar. İkisi de gül gibi geçinip giderler... AKP bunun da sinyallerini veriyor. Atatürk'ü hiçe sayan Suudi kralın ayaklarına itibar halılarını zevk ve iştiyakla seriyor, terör umurunda bile olmadan. Alevileri dini bir cemaat olarak muhatap alma eğilimine giriyor. Yani Aleviler bir toplum kesimi değil, dini bir cemaat. O şekilde muhatap oluyor. Tüm amacı dini ön plana çıkarmak, din üzerinden gitmek, dinî rant yaratmak. Bu şekilde laik Alevi aydınlarını bypass edip Alevi halka hitap etmek ve onların dini duygularıyla oynamak istiyor. Daha ne diyeyim... Plan apaçık sırıtıyor...
Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2007 17 yıl Hâla haksız çıkmayı ve bir harekat yapılmasını bekliyorum. Anlaşılan daha çook bekleyeceğiz. Kar yağmış, çamurdan adım atmak bile zorlaşmış dağlarda. Harekat marekat başka bahara... Tezkere de çekmeceye konmak için çıkarılmış. Yahu zaten tezkereden bir şey bekleyene şaşarım. Niyet yok niyet, tezkere mi gidecek dosyasından çıkıp Irak'a? Hani ehliyet mi kullanacak arabayı derler ya. Peki akit gazetesinin komutanları hedef gösteren bulmacasını gördünüz mü? Komutanlar kral değillermiş. Özellikle Osman Pamukoğlu niye dahil edilmiş? Çünkü PKK ya en ağır darbeyi vuran paşa... Halbuki emekli... Ne kralı olacak? Bütün dertleri ordu... Şu ordunun itibarını kırmaya PKK yardımcı olsa Allah razı olsun diyecekler... Plan sırıtıyor dediğimde haksız mıyım?
Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2007 17 yıl Türk ordusu itibarını üç beş teröristin eline bırakacak değildi, korkak siyasetin de. Her yıl kış şartlarında alarm düzeyi düşürülmesine karşın, ilk kez bu zamanda en yüksek alarm düzeyinde kalarak bir yandan kar, bir yandan çamur içinde büyük fedakarlıklarla görevini yapıyor. Mehmetçiğin kararlılığı erteleme ve kış şartları ile uyutma oyununu bozacak gibi görünüyor. İşte budur! Hani nerde "Türk ordusu K. Irak'a girerse ortalığı kan gölüne çeviririz" diyen tabansızlar? Harekat bölgesini boşaltıyorlar. Hani nerede "sakın girmeyin!" diye uyarı üzerine uyarı yapan Amerika? "Türkiye bizden izin almak zorunda değildir" diyor. Bu iş budur. Demir yumruğu indirdin mi, ses seda kesilir. Başka da geçerli bir dil yoktur uluslararası arenada. Bu tamamen ordumuzun insiyatifidir, fedakarlığı ve yılmaz kararlılığıdır. Hükümetin olacak olsa çoktan yapılması gerekirdi. "Kış bastırır, bu iş de soğur" planı tutmamıştır. Hâla belli olmaz, kış şartlarının bastırmayacağı belli değil. Bu tür olumsuzluklarda özveri ordunun, vebal geciken hükümetin olacaktır.
Gönderi tarihi: 27 Aralık , 2007 17 yıl Türk ordusunun itibarını daha da geliştirdiğini, hükümetin ordu ile paralel görünüm çizip pasiflikten doğan olumsuz görünümden kurtularak artı puan kaydettiğini, seçimleri de aradan çıkararak güneydoğu oylarını harekat ile tehlikeye sokmadığını görüyorum. Bu iş PKK hariç herkesin işine yaradı. Barzani'nin bile ağladığına bakmayın. Timsah gözyaşlarıdır. Önemli bir sonuç da 1 Mart tezkeresi gibi olumsuzluklara rağmen ABD nin Türkiye'yi stratejik müttefik görmekte devam ettiğinin görülmesi oldu. PKK lılar artık bu ülkenin analarının babalarının askere gönderdiği gencecik fidanlarını öldürüp kaçmakla kalmayacaklarını anlamalı ve teröre son vermeli, hükümet yatırımları artırmalıdır... Hükümetin dini radikalizme ve etnitite söylemlerine prim vermemesini de diliyorum ama bu konuda fazla umutlu değilim. Bu eksantrik ağırlıklardan nema ummaya devam edecek sanırım. Bu halk her ne kadar çok sabırlı görünse ve uzun krediler açsa da balans sarsıntılarına duyarlıdır. Sarsıntılar da uyandırıcıdır...
Gönderi tarihi: 27 Aralık , 2007 17 yıl Iktidarin,ne yaptigini görmek icin eger zahmet etmiyorsak bu olanlari ona arti puan olarak yazmakta devam edenlerimiz olacak,öyle ya,*Bakin iktidar mehmetcikten yana,Türkiye'den yana olmasaydi askere git vur dermiydi,demezdi.!!*bu yanilgi ile gidersek yanilmaktan kendimizi kurtaramiyacagiz demektir. Ne diyor Cankaya'da oturan adam,*Ya Talabani gelir yada biz gideriz.*Kimsede sormaz ya arkadas Talabani niye gelecek veya siz niye Talabaniye gideceksiniz,nedir amaciniz?diye.Talabani arabulucu olurum diyor,peki neyin arabulucusu olacak acaba?bunu kim soruyor ona.Yani Talabaniden bahsedildiginde sanki eski bir teröristten bahsedilmiyormus,Irak'in bölünmesinde basrolü oynayan adamlardan biri degilmiscesine bir havalara giriliyor Türkiye'de. Önce askere git vur diyeceksin,arkasindan teröriste ananin yanina dön diye af ilan edeceksin,sonrada sana arti puan yazilacak!! AKP yani Tayyip Erdogan ve sürekasinin amaclari cok cok farklidir.Bu amaclarin neler oldugu azar bucuk sagdan soldan cikiyor ortaya.Tavsana kac Taziya tut hesabina döndü AKP nin isi,ve Tayyip Erdoganda isin farkindaki *Dünkü grup toplantisinda hakkinda cikarilan *Tayyip Erdogan Amerikaya birseyler taahhüt etti*söylentileri icin *TC nin basbakani S...... degildir diye aciklama yapma geregi duydu. Zaman, TC BASBAKANININ NE KADAR S........ veya S....... oldugunu bize gösterecektir. saygilarla
Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2007 17 yıl Fransiz Le Monde gazetesi,tarih 3 EKIM 2005, ....."ABD gizli servisi CIA,PKK nin lider kadrosundan Nizamettin Tas ile üc kez görüstü." 21 Ocak 2002, ...."PKK Baskanlik konseyinden,ABD disisleri bakanligina bir yazi gönderildi.Bu yazida ABD-PKK arasindaki görüsmenin ayrintilari vardi. PKK ile ABD arasindaki bulusma bir ortadogu ülkesinde gerceklesiyor.Amerika tarafinda PENTAGON,CIA görevlileri ve o ülkenin ABD elcisi,PKK tarafinda ise Baskanlik konseyi üyesi MUSTAFA KARASU bulunuyordu. Belgeden ABD nin bölgedeki yeni yapi icin PKK yi kolladigi anlasiliyor. Mektuptan satirlar; *Baskanlik konseyimiz, yetkili arkadasimizla yapilan ilk görüsme sonrasinda bilgi sahibi olmustur.Bircok konuda görüslerimizin örtüsmesi iliskilerimizin gelismesinde önemli bir zemin teskil etmektedir.Bölgede DEMOKRATIKLESMENIN saglanmasi icin ABD-AB ile hertürlü isbirligine haziriz. IHA iRAK temsilcisiSdik Kahraman'a mülakat veren OSMAN ÖCALAN söyle süylüyor; "ABD makamlari ile Disisleri bakanligi nezdinde yazismalarda bulunduk.PKK adina yazilan mektuplarin cogusunu ben yazdim.Hepsi kabul gördü.Mektuplarimiza cevap verildi.Zaman zamanda temaslarimiz olmustur onlarla.Bazi görüsmeler ABD li generallerle olmustur. Mülakat IHA iRAK TEMSILCISI SADIK KAHRAMAN 25 EKIM 2007 devam ediyoruz; 9 kisilik terörist grubu PKK nin lider kadrosundan OSMAN ÖCALAN'a iki uydu telefonu ve dizüstü bilgisayari götürmek isterlerken Suriye'de yakalanip Türkiye'ye teslim edildiler. Bu teröristlerin aralarinda bulunan PKK merkez komie üyesi ALI HAYDAR KAYTAN'in kardesi HAYATI KAYTAN itiraflarinda*ABD li görevlilerle Kandil dagi eteklerinde DOLE-KOGE kampinda gerceklestirilen gizli görüsmede,ABD nin PKK ya Küzey Irak'in Güneyine cekilmesini önerdigini ,böylelikle gizlenmelerinin daha imkan dahilinde olacagini*söyledigini anlatti. KAYTAN'in itiraflari devam ediyor; ...ABD,PKK ya yeni kurulacak Irak rejimi cephelerinde yer verecegini taahhüt etti,PKK lilara verdigi Irak kimligi ile Irak'ta saklanmalarini kolaylastirdi. Amerika,KYB ve KDP ye nasil bakiyorsa PKK yada öyle bakiyor. Amerikaya göre PKK tipki KYB ve KDP gibi siyasal bir yapidir,dosttur,verilen görevi basari ile yerine getiren bir müttefiktir.* Yani birilerinin iddia attigi gibi PKK nin ipi cekilmis degildir. Ama bunu idrak edemeyenler icin ipin cekildigi propagandasi yapilir ve Amerikanin yerle bir olan imaji düzeltilir. Olay bundan ibarettir. MUHARREM BAYRAKTAR-YENI MESAJ Yukaridaki alintidanda anlasilacagi gibi,ABD-AB-PKK isbirligi tüm hiziyla devam etmektedir,ve bizim yönetimimiz ise Amerikadan aldigi icazetler dogrultusunda teröristlere af getirmeye calismakta ve yurt disindada fereral sistemi arastirmaktadir.Federal sistemle Güneydogu, Kürtlere resmen ama farkli bir ifadeyle birakilacaktir.PKK nin ABD ile iliskisi oldugunu yazanlar anlatanlar cok oldu ama Amerikancilar AB ciler bunlari inkarla kalmadi ayni zamanda Türkiyeyi AB ye sokabilmek ugruna her ihanetide mesru saydilar.Türkiyenin önüne neden engeller cikarildigi AB nin Türkiyeden neler istedigi AKP nin de neden illede AB diye tutturup yasa üstüne yasa cikarttigi demokratiklesme adi altinda Türkiyenin altinin oyuldugunu anlayamiyorsak pes dogrusu. AKP nin basindaki adam degilmi *DEMOKRASI BIZIM ICIN BIR ARACTIR VEYA TRAMVAYDIR*diyen.E böyle söyleyen bir adamin hangi demokrasisine inaniyoruz da Türkiyeye demokrasi geldi diye zil takip oynamaya hazirlananlar oluyor. saygilarla
Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2007 17 yıl Sayın politika tüm endişelerinize katılıyorum. Baştaki yorumlarımda AKP yi iktidara taşıyan süreçleri bir parça irdelemeye çalıştım. Hiç bir süreç gereksiz nedenlerle işlemez. Her sürecin bir işleyiş mantığı vardır. AKP nedensiz, apansız iktidara gelmediği gibi, hop diye ortadan kaybolmaz. Süreçleri bir süre daha izleyeceğiz ve tabii bu arada irdeleyip eleştireceğiz. Özellikle anayasada yapılmak istenen aşındırma ve yozlaştırmalara şiddetle karşı çıkmalıyız. Bu cumhuriyetin kazanımlarını onu özümsememiş bir avuç fırsat yakalamış ve cumhuriyetin kuruluşunun kuyruk acısını çeken rövanşist güruhun eline terkedemeyiz. Fakat iktidar ince bir telde oynuyor ve kesin bir çizgisi yok diye düşünüyorum. Ömrünü uzatabilecek her ata oynuyor. Mavi boncuğu alan herkesin de memnun ve suskun kalması bir aymazlık ama, AKP yi iktidar yapan süreç işleyecek bir süre daha en azından. Siyasette bir boşluk doğmuş ve boşluğun negatif vakumu AKP yi şişirmiştir. AKP nin devam süreci sağlıklı bir alternatif doğmasını sağlayabilir. Bunu sağlayamazsak zaten siyaset sağlıklı bir raya oturamamış olacaktır. Ben AKP iktidarı bir an önce gitsin'den çok sürecini tamamlasın fakat bu ülkenin temel ilkelerine, acılı deneyimlerle geliştirdiği kazanımlarına zarar vermeme basiretini göstersin istiyorum. Bu konuda basiretsiz davranırsa her zaman olduğu gibi hepimiz, ülke zarar görecek. Polyannacılık belki ama, ben Erdoğan'dan büyük bir basiretsizlik beklemiyorum. Yanılmamayı umarım...
Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2008 17 yıl Bu kez Aktütün karakoluna saldırı yaşandı. Bu olay nasıl yorumlanmalı? Bu olay spontane kalkışılmış bir intikam eylemi değildir. PKK nın aldığı sert darbeler, olsa olsa önceden planladıkları bu baskından intihar pahasına vaz geçmemeleri için bileyici rolü yapmıştır. Yoksa bu eylem önceden planlıydı. Aslında sınırdaki tüm karakollara seri halde saldırılar planlanmıştı. Eğer ordu harekete geçip kamplarını darmadağın etmeseydi, PKK büyük bir saldırı potansiyeli hazırlamıştı. Kısa sürede bütün sınır karakolları arka arkaya şok saldırılara uğrayacak ve adeta sınırın bir anlamı kalmadığı, Türkiye'ye topyekün bir savaş açılmış paniği yaratılması planlanmıştı. Bu plan, orduya sınır kırmızı bir çizgiymişçesine sıcak takip yaptırılmamasıyla iyice olgunlaştırılmış, baştan beri söylediğim gibi bir ihanet tuzağı kurulmuştu. Yoksa ABD orada işgalden önce de vardı. Sıcak takip hakkını hiç bir şey iptal edemez. ABD ile çatışırız korkusu yaratmak için çuval geçirme olayı tezgahlandı. Maliki Türkiye'ye geldi, sanki sıcak takip için izin almak gerekiyormuş havası da uyandırıldı ve sınır, Türk askeri için iyice belirgin bir kırmızı çizgi haline getirildi. Sonra hazırlıklar tamamlandı. Ardı ardına gelecek karakol saldırıları ve her gün yirmişer otuzar şehit haberi ile ülkede bir panik ve yılgınlık havası estirilecekti. Bu ortamda "teröre karşı bir şey başarılamıyor, barış yapıp istediklerini vermekten başka çare yok" havası basılacaktı. PKK nın ve destekçilerinin, hamilerinin planları ordunun kamplara yıldırımlar gibi inmesiyle suya düştü. Fakat PKK intikam ve "bitmedim" mesajı vermek için, planını hazırlamış ve istihbaratını çoktan yapmış olduğu karakollardan en zayıf gördüğü birini seçerek sadece bu birine ağır kayıp verme pahasına saldırdı. Aktütün olayı budur. PKK bu olayda çok kayıp vermiş, cesetlerini dereye atarak gizlemiştir. PKK tabii ki öyle hemen çöküvermez. Ama önemli bir darbe almış ve daha önemlisi, planlar suya düşmüştür. Hükümetin iç ve dış akıldaneleri, hükümeti uyutmuş ve bu yolla, yani teröre taviz verme yoluyla tarihi bir başarı kazanacaklarına ikna etmişlerdir. Tezkere mecburen çıkarılırken bile, bu kadar başarılı bir harekat beklenmiyordu. Gerçekten ordu, beklenmedik başarılı harekatlar yaparak düşmana parmak ısırtmıştır. Kar üzerindeki harekat olağanüstü başarılı ve ordunun yüz akı olmuştur. Bu başarılı harekata katılmış olmak her asker için bir onurdur. Tavizler ne olacaktı? PKK nın tanınması ve legal siyasal bir parti olarak tanınması, siyasi suçlu olarak görülüp affedilmeleri, siyasal faaliyetlerine izin verilmesi. Ve tabii başına Öcalan'ın hapisten çıkarılıp geçmesi. Gölgesi DTP nin yerine aslının geçmesi. Bunu başarabilseler, silahlı mücadeleden gelen kadro büyük bir sansasyonla siyasete girer. Gördükleri rüya budur. Ordunun görevi, bunun bir rüya olarak kalmaya devam etmesidir. "Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz..."
Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2008 16 yıl Beş ay sonra yine "Aktütün" demekten ve bu başlığın bir kez daha güncellenmesinden son derece üzgünüm. Fakat Türkiye'de oluşan resim çok açık, net ve berrak. Mızrağın çuvala sığmasına imkan kalmadı. Sahneye konan oyun, o derece belli ki, görmemek için ya göz, ya beyin mahrumiyeti gerekiyor. Bu oyunu gizlemek için oluşturulan sanal hayalet görüntüye bir bakalım: Bazı mafya örgütlenmelerinin üzerine gitme (ki tabii gidilecek, bu adalet ve emniyetin görevi) bahanesiyle hayalet görüntü alabildiğine genişletiliyor ve ülkede her melanetin, bu arada PKK belasının da altında Ergenekon diye bir örgütün bulunduğu lanse ediliyor. Mafyanın devlette uzantıları tabii ki var, çünkü zaten mafyanın tanımı, devlet içinde uzantılara sahip olan çete demek. Bu uzantıları olmadığı zaman adi çete kapsamına girer. Bu mafyalaşmalar da tabii ki vardır, olacaktır, her zaman bunlarla mücadele edilecektir, edilmelidir. Bu anlamda hukuka niye çalışıyorsun diye tabii ki denemez. Fakat belirli çevrelerin amacı çok başka. Amaç, resmi alabildiğine genişletmek, görüşü kapayacak kadar tüm ülke ufkunu kaplatmak. PKK yı da Ergenekon kurdu, tarikatları da onlar tezgahladı, terörü de onlar yaptı... Neredeyse Kennedy suikastını bile yaptılar! Bu oluşturmak istedikleri sanal hayalet görüntü, tam da amaçlarına uygun. Amaç, Türkiye Cumhuriyeti Devletini yıkmak. Araçları, dini ve etnik ayrımcılık. Fakat bu ikisi ayrı ayrı bir türlü işlerine yaramadı. Kürt halkı kandırılabiliyorsa da, aslında etnik ayrıma karşı. Onlara daha cazip bir şey sunmak gerek. Dini ayrımcılığı da büyük çoğunluk dindar olsa bile benimsemiyor. Laik değerlerin farkında. İşte bu noktada akıllarına dahiyane!!! Bir plan geliyor. Kürt sorunu ve din sorununu birleştirmek. Dindarlara ve Kürtlere baskı yapıldığı yaygarasını bir arada, koro halinde seslendirmek! Dini örgütlerle yaygın olarak teröre başvuramıyorlar, bunu yaparlarsa destekçileri az. Çünkü dini terörden AB de ABD de hoşlanmıyor, onların da ortak sorunu. Üstelik dini terör ters geliyor, ters tepiyor. Dini kullanma, ılımlı İslam kuşağı oluşturma amaçlarına da ters düşüyor. Bu durumda, PKK nın taşeron olarak terör işini üslenmesi, daha uygun. Zaten açıkça “PKK haklı” demelerine de gerek yok. Destekler, hoşgörü gösterirlerse yeterli. PKK belli aralıklarla dürtüklenir ve ölmediğini kanıtlarsa, bu onlar için yeterli. Bu oyun üzerinde dıştaki Türkiye düşmanları ile içteki Cumhuriyet düşmanları ittifak etmişlerdir. İşte ortak düşmanları: Türkiye Cumhuriyeti! Biri bir kelimesine, diğeri öbür kelimesine düşmanlar. Hele bu iki kelime bir ayrılsın, cumhuriyet kısmının icabına İslam Cumhuriyeti yaparak bakarlar, Türkiye kısmını da münasip lokmalara ayırırlar! Dini devlet özlemcileri tabii ki bu parçalanmadan pay kapmakla yetinmek istemeyecekler. Onlar aslında tamamını istiyorlar. Ama oyuna geliyorlar. Özledikleri ayrışma olur ve devlet çökerse, ortalık yağma hasan böreğine döner! Tabii ki böyle bir ayrışma olmayacak. Biz buna izin verecek kadar derin uykuya dalmadık. Bu ham hayal. Ama ne oluyor? Bu ham hayal üzerinde çekişirken zaman ve enerji yitiriyoruz, gencecik canlarımızı kurban veriyoruz, toplum geriliyor, daha yaşamsal bir çok sorunun farkına varamıyor. İç Anadolu’muzu tehdit eden çok ciddi bir çölleşme sorunu var. Bu sorun, toprak kaybetmekten inanın bana kötüdür. Düşmandan toprağınızı geri alabilirsiniz, ama çölün elinden geri alamazsınız! Hangi teknoloji çölü yeşillendirebildi şimdiye kadar? Bu açıdan, PKK dan daha önemli bir sorundur. PKK ateş olsa, cürmü kadar yer yakar. Bir karış toprağımızı da dört çapulcuya kaptırmamız, söz konusu bile değildir. Ama kuraklık, açmış pençesini, topraklarımızı yutuyor. Yer yer toprağı erozyonun götürdüğü kum çölleri oluştu bile. Toprağın üzerindeki son örtü, çalı bitkiler son direnişçiler olarak kaldılar erozyona karşı. Onların da daha fazla dayanacak gücü kalmadı. Sadece erozyonla değil, alabildiğine otlatılan sürülerle de yok edilmeye doğru götürülüyorlar. Dünyaya bakın: Norveç, “yağmur ormanlarının katliamını durdurun” diye Brezilya’ya hibe olarak, karşılıksız para veriyor. Norveç nere, Brezilya nere? Dünya, yaklaşan felaketin alarm zillerini çoktan duymuş, önlem almaya çalışıyor. Biz ne yapıyoruz? Üstümüze salınan, silahlandırılan, giydirilen, beslenen hainlerle ve gerçekte olmayan, sanal sorunlarla, başörtüsü sorunu, Kürt sorunu, uğraşıyoruz. Ve komedi: “PKK yı Ergenekon kurdurttu!” KUDDUSİ OKKIR DA FİNANSE ETTİ DEĞİL Mİ? PKK LILARI SİLAHLANDIRDI, YEDİRDİ, GİYDİRDİ ÖYLE Mİ? HAVAN TOPLARI, MAKİNALILAR ALDI, MİLİTANLARA DAĞITTI! BÖYLE HEZEYAN OLUR MU YAHU? Sadece bu kamuoyuna pompalanmak istenen cümle, bu hezeyan, amacın ne olduğunu deşifre etmeye yeter. Cambaza bakın cambaza! Neler de yapmış! Bakın bakın! Bakın da ne kirli emelleri, ne cukkalanan paraları, ne yandaş holdingleri, ne yandaş örgütlenmeleri görün! Ne de ülkeyi parçalamak için oynanan oyunları görün! Ortaya balondan bir heykel dik, şişir de şişir. “İşte işte! Hatta Roma'yı bile bunlar yakmışlardı! Ha, bize gelince, biz allah rızası için cukkalıyoruz, bizim yandaşlarımız allah rızası için dolandırıyor!” Bu amaç uğruna ezeli uzak düşmanla, (AB) geçici ve yakın hasımlarına (TC) karşı kirli bir ittifak kurmuşlardır. Hele bir TC yıkılsın, hesabı sonra görürüz diye düşünüyorlar. Anlamıyorlar ki ellerine geçecek hiçbir şey yok. AB bunları aç götürür, bir de üstüne susuz getirir. Yağma hasanın böreği mi var yahu? Anında kurtlar gibi kapışırlar, nerde o yoğurdun bolluğu? Sözümona akıllılar, hepsini istiyorlar. Dış güçleri kullanacaklar, sonra parsanın hepsinin üstüne yatacaklar. Akıl, fikir… Başka ne dileyeyim? Öyle bir şey olmaz, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır da, olursa görürsünüz kim kimi kullanmış, kim fena halde aldatılmış ve bakakalmış. Ama bunu göremeyecekler, çünkü böyle bir oyuna hiçbir şekilde izin verilmeyecek. Bu ülkenin aklı başında, Atatürk’ün izinde giden zinde gençliği, ayakta ve uyanıktır. Kanımız dökülüyormuş. Biz bu coğrafyaya geleli hep kanımız döküldü. Kaç can verdik, sayısını biz de unuttuk. Belki yarın ben de, en yakınım da bu vatan uğruna can veririz. Bu can zaten bu tende durucu değil. Yatakta ölmektense, yiğitçe, mertçe ölmeyi ben kendi adıma bin kere tercih ederim. Her vatan evladı da böyle düşünür. Bir bayram terörüne ellibeş kurban veren ülkenin bu haberi gazete köşelerinde geçiştirmesi de trajikomik doğrusu.. Yiğit askerlerimize hepimizin içi kan ağladı, ama bu trafikte can verenler de vatan evladı yahu! Yiğitler fidansa, bunlar içinde bebeler var, daha hayat nedir anlama fırsatı bulamamış! Benim sözüm bu oyuna alet olanlara. Bu oyunu tezgahlayanlar bu ülkede iki basamaklı bir sayıdan fazla etmez. Ön plana birkaç gözü yaşlı başörtülü, birkaç her terör ortamında yanlış davranışa maruz kalmış olabilecek mağdur atıp, duygu sömürüsü yapıyorlar. NİYE AĞZINI BAŞÖRTÜSÜ MAĞDURLARIYLA AÇAN, KÜRT HAKLARI İLE KAPATIYOR, BİR DÜŞÜNÜN… ÜSTELİK HER TÜRLÜ İBADETİN SONUNA KADAR SERBEST OLDUĞU, KÜRTLERİN HER MEVKİYE GELMELERİNE HİÇ BİR ENGELİN BULUNMADIĞI BİR ÜLKEDE!
Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2008 16 yıl Yeni Aktütün saldırısı, Mayıs’taki menfur saldırı ile aynı biçimde değerlendirilebilir. PKK “ölmedim” mesajı vermeye çalışıyor ve bu uğurda militanlarını ölüme sürüyor. Bu kez de ellerine geri tepmesiz toplar tutuşturulmuş. Verdiğimiz zayiat da büyük ölçüde bu geri tepmesiz toplarla açılan ilk ateşte oluştu. Burada bir not düşmek isterim ki, mevzilerimizin taş dizilerek yapıldığı söyleniyor. Böyle bir hata varsa, PKK nın bundan sonra da ağır silah kullanacağı hesaplanarak kum torbası ile veya hatta kalıcı mevzilerin beton ile yapılması gerekiyor. İkinci not, demokrasilerde hata yapanı eleştirmek doğaldır ve eleştirilmelidir. Bir kuvvet komutanı, güçleri operasyon yaparken karargahının başında olur ve hatta harekat üniformalarını giyer heyecanla. Bu bir hatadır ve ordumuzu yıpratmak isteyenlere böyle fırsatlar verilmemesi gerekir. Terörü rutin görmek ve heyecansız karşılamak hatadır. PKK nın zayiatı ise resmi rakamın elbette çok üzerindedir. Artık kesin biçimde ortaya çıktı ki bu, Türkiye’ye açılmış düşük yoğunluklu bir gerilla savaşıdır. Savaşta barışçıl önlem, af filan olmaz. Savaşta şahin olunur. Yapılacak tek şey, tepelerine binip, acıma söz konusu olmadan etkisiz hale getirmektir. Yeniden askerlik yapmayı doğrusu çok isterdim. Fakat muvazzafların askere tekrar çağrıldığı kadar vahim bir ortamı temenni etmemek gerekiyor. Amaç belli: Türkiye’yi bir iç kargaşaya sürüklemek. Aslında PKK dan en çok Kürt vatandaşlarımızın nefret etmesi gerekiyor, çünkü PKK nın amacı bir anti Kürt hareketi kışkırtmak ve bir Kürt katliamına zemin hazırlamak. Türkiye bunu yaptığı an terörle mücadelede haksız konuma düşecek. PKK nın tüm amacı budur. Yoksa iki uyduruk terör saldırısıyla koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devletine bir şey yapamayacağını bal gibi biliyor. Doğu ve Güneydoğudaki kültürel yapı, kışkırtma ve istismara son derece açık. Bir kere Kürt halkında bir kendini ayrı tutma geleneği var. İlla ki farklı kültür olduğunu aşırı biçimde vurgulama ve ön planda tutma merakı var. Bunu bir kültür zenginliğinden çıkarıp, illa ki bir ayrışma unsuru olarak ön plana çıkarmaya meraklılar. Böyle bir dışavurumcu, tepkisel doğal yapıları var. Din faktörünün kültürel yapıda çok önemli payı var. “Allah rızkını verir” deyip alabildiğine çoğalmak kültürel yapının en önemli parçası. “Peygamber ümmetinin çokluğu ile iftihar edecek” inancına en sadık halk Kürtler olsa gerek. Yapılan çocuk hırsız mı olmuş, kapkaççı mı olmuş, terörist mi olmuş, hiç önemli değil. “Kaderi neyse o olur!” Yap yapabildiğin kadar... Bunun da ötesinde, sayısal üstünlük sağlamak için özel bir gayret sarfetme de söz konusu. Şimdi tabii bu çarpık kültürel yapı, PKK yı besliyor. İnsan kaynağı olarak besliyor. PKK her zaman için ailesinin sınırsız ve sorumsuz yapıp yapıp dışarı başıboş saldığı işsiz gençler bulabiliyor. Çocuk yaşta Türk düşmanlığı ile doldurduklarını ve PKK yı kurtarıcı olarak gösterdiklerini biliyoruz. Yoksa okul çağına gelmemiş çocuklar bayrak yakmazdı. Bu işler apaçık ortada olan oyunlar. Halbuki Türk olmak bir ırksal kavram değildir, kesinlikle… Bu ülkeyi Türkler Bizans’ı yenerek bileğinin hakkıyla vatan yaptığı için, buna atama yapılarak ülkenin adı Türkiye olmuş. Kürtler bu işi yapsa Kürdiye olurdu, biz de kabul ederdik, “Kürdüz” derdik yani. Bunu Kürt ırkına mensubuz anlamına değil, Kürdiye Cumhuriyeti vatandaşıyız diye kabul ederdik. “Selçuklu Devleti” olunca bütün halk Selçuk beyin torunu, “Osmanlı” olunca bütün halk Osman beyin torunu mu oluyordu? Yoo, bunlar atamalardır. Eski dille izafelerdir. Çocuklara “oğlum, kızım” demekle annelerine yönelik bir ima yapıldığını iddia etmek kadar saçma ve yersizdir bu anlayışlar. Türk demek, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı demektir. TC anayasası da hiçbir etnik, dini, cinsi ayrım öngörmemiştir. Her vatandaş hür ve eşittir. Tüm amaçları, bu anayasal yapıyı yıkmak. “Sonrasına bakarız” gibi son derece kör, aymaz ve hain bir plan yürürlükte. İlk amaçları, zoru başarmak. Sonrası ne olur, belirsiz. Gerisi kolay diye düşünüyorlar. Artık Suriye Hatay’ı, kurulacak Kürdistan Güneydoğu’yu, Ermenistan Doğu’yu, Rusya boğazları, Yunanistan İzmir’i mi alır, iç Anadolu’da bir şeriat devleti mi kurulur, ne olur, “önümüzdeki maçlara bakacaaz!” hesabı… Hain ve alçak plan bu! Yalnız bu plana alet olan aymazlar bilsin ki, bu planda kendilerine biçilen mükafat son derece küçük. Dincilere iç Anadolu’da küçük, deniz çıkışı olmayan bir iç devlet, Kürtlere yine aynı deniz çıkışı olmayan bir uydu devlet, o da layık görür, ihsan buyururlarsa Avrupalı efendileri… Layık görmezlerse o da yok… Bu böylece biline: Avrupa Sevr hayalinden vaz geçmemiştir! Fakat bu kez planları biraz değişik: İstedikleri olduktan sonra, Türkiye Cumhuriyeti’ni biraz küçülmüş şekilde de olsa, kendi elleriyle ittikleri bataktan kendi elleriyle kurtarabilir ve o zaman Avrupa’ya tam uydu yapabilirler. Yeni Sevr planları eski Sevr kadar acımasız değil. Ayrıca belirteyim: Kürtlere bir devlet vermeyi düşündükleri belli. Dincilere ise başta bir parmak bal çalınır, ama sonuçta hava alırlar! Bu apaçıktır. Tekrar vurguluyorum: Tabii ki olmayacak. Havalarını alacaklar ama, amaçları kısmen yerine geliyor, enerji ve zaman kaybediyoruz, çağdaş uygarlık düzeyi hedefinden geri düşüyoruz. PLANI BİR KEZ DAHA DEŞİFRE EDİYORUM: KÜRT VE DİN SORUNUNU BİRLEŞTİREBİLMEK, BU İKİ YAPAY VE SANAL SORUNU TÜRKİYE’YE DAYATMAK!!! Bu amaç uğruna kiralık gazetelerinde din ve etnik ayrımcılık adına en büyük engel olarak gördükleri ordumuza ellerinden gelen yıpratmayı yapmaya çalışmaktalar. Taraflı tarafsız, vakitli vakitsiz bunu yapmak için tüm kiralık kalemleri kullanıyorlar…
Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2008 16 yıl Kamuoyuna bakıyoruz da PKK nın bu geri tepmesiz topları nerden bulduğunu hiç soran yok. Karakolun yerinin niye değişmediğinden tutun, niye sığınaklı karakol yapılmadığına dair yerli yersiz bir sürü soru uçuşurken, bunu kimse sormuyor. Yarın PKK omuzdan atılan uçaksavar da edinebilir. Bu gidişle gidişat o yönde. Yarın PKK helikopterimizi, uçağımızı da düşürebilir beyler, durun daha bakalım! Bizde bu uyku, bu kendi kendimizi yeme alışkanlığı varken... Hâla anlamadık... Bize savaş açıldı beyler, uyanın artık! Bu gaflet, dalalet, hatta hıyanet uykusundan uyanma zamanı geldi, geçiyor! Özel Harekatçılar niye geri hizmetlere, bakan başbakan korumalarına alındı? Çünkü bunlar PKK nın korkulu rüyasıydı. Onlarda yok öyle "teslim ol, silahını bırak" bilmem ne. Teröristi belirler, aynı onun yöntemiyle kıstırır ve kelime etmeden işini bitirir. Onlara da bu lazım. Yok ama tabii, cici demokrasiye bir şey olmasın, Mehmetçik versin canını... Aman teröristlerin insan hakları zedelenir. Teslim ol demeden ateş mi edilir, o teröristin hakkı. Mehmetçiğin insan hakkı filan yok ki, kınalı kurban oncağızlar... Aklımızı başımıza alacağız elbet. Çok geç olmadan alırsak iyi olacak yalnız... Ekranlara çıkartılmaktan usanılmayan sahte Ergenekon haberleri ile uyutuluyoruz, haberiniz ola... Yarın dilime almaktan bile çekiniyorum, "PKK F-16 düşürdü" haberini duyduğunuzda uyanmanıza kalmasın iş! Bu kafayla gidersek... O ZAMAN UYANABİLİRSENİZ NE ÂLA...
Gönderi tarihi: 14 Ekim , 2008 16 yıl Bu başlığı açtığımda, bu başlığın bu kadar anlam kazanacağı bir günün geleceğini doğrusu bu ölçüde tahmin edememiştim. Artık ihanet diz boyuna ulaştı! Apaçık, sırıtkan, pişkin ve hain yüzünü öylesine açıkça sergiledi ki, kanım dondu! Her günkü gibi bir haber sağanağının olacağı ve yağan bilgileri derlemekte zorlanmanın dışında bir enteresanlık olmayacağı düşüncesiyle televizyonu açtım. Fakat burada bir senedir deşifre ettiğim kirli ittifakın bu kadar açıkça sırıtacağını tahmin bile edemezdim. Önce karşı görüşleri dinleyeyim diye iktidar yanlısı televizyonu açtım. Spiker açıkça taraf olduğu belli olan gazeteden büyük bir iştah ile haber aktarıyordu. Genelkurmayın itibarını zedelemek için bu kadar aleni iftira edilmesi akıl ve sağduyuyu sıfırlayan değil, eksileyen bir akıldışılık düzeyine inildiğini gösteriyordu. Neymiş, Aktütün olayında PKK sadece 5 kayıp vermiş! E, bu kadarına artık ne desek hafif kalacağı için, en iyisi içinden bir şeyler söylemek! Onca keşif, gözlem yapan uzman asker, onca görgü tanığı susturulacak, güneş balçıkla sıvanacak da ölü sayısı abartılacak! Biz bu tür yalanları daha önce de çok duyduk. Askerimizin gerçekte örneğin on değil, atıyorum elli şehit verdiği ve bunun gizlendiği iddia edilirdi. E be kardeşim, bu şehitler kimsesiz, öksüz yurdundan alınma mı askere, öyle bile olsa hiç mi kimleri kimseleri yok, resmen şehit olduğu açıklanmadığı halde ortada görünmeyince "nerde benim çocuğum" diye sormayacaklar mı? Hadi onu geçtik, bu kadar asker bu naaşları görecek, susacak, anlatmayacak! Belki hafızalarını siliyorlardır ha? Bu mantıksız yalanın tutmayacağını anladılar, şimdi tersine PKK kayıplarını az gösterme yoluna gitmeye başladılar demek! Vah vaah! Yalandan bu kadar medet umacak kadar alçalmayı başardılar! Acınası bir zavallılık. Akıl almaz iftira ve yalanlar bitmedi! PKK Bayraktepe'yi işgal etmiş!!! İşte yalanın sunturlusu ve akıldan nasibi olmayanı bu kadar olur! Yahu, uyduracaksın madem, akıllı bir yalan uydur. Bunun yalan olduğu gün gibi ortada! Bir kere hiç bir terör örgütü toprak, tepe, mevzi filan işgal etmez. Terörün taktiği vur ve kaç'tır. Terör hızlı bir şekilde vurur ve hemen kaçmaya başlar. Düzenli ordu mu bu yahu, işgal edip stratejik yer tutacak da savaş sürdürecek? İnsan düşünür de biraz zeka eseri gösterir bir yalan uydurur, biz de "acaba?" deriz! Bitmedi! Saçmalardan seçmeler sürüyor: Aktütün karakoluna 11 havan isabet etmiş! Eh artık, içimden söylediklerimi dışa vurmama ramak kaldı ama, moderasyon var! Hangi tür yük canlısına hitap edenini seçsem daha uygun olur acep? Yahu böyle bir olayın gizli kalması, örtbas edilmesinin hiç imkanı var mı, bu iletişim ve bilgi çağında, yuh bu yalanı uyduran akıl yoksununa diyeyim artık, en hafifinden! Hadi bu haberleri tarafını açıkça belli etmiş gazete yazıyor da, bu hevesle aktaran televizyona ne demeli? İş gazetenin yazmasıyla kalsa iyi de, kirli ittifak tam burada sırıtıyor işte! Bu kadar haklı çıkmamdan nefret ediyorum. Bu televizyon "bizim" payesine mazhar olmuş malum televizyon... Ve yorum: İşte kirli ittifakın sırıtış anı: "Aktütün olayının OHAL gelmesini isteyen asker tarafından tezgahlandığı değerlendiriliyor" anlamına gelecek birtakım kelime hokkabazlıkları... Yarın ne olacağını ben söyleyeyim: Diyecekleri şu: "Asker OHAL istedi, kahraman başbakanımız aslanlar gibi direndi, olmaz dedi!" Vay be, küçük insanlar, küçük hesaplar böyle oluyor demek ki... Bir siyasi babalanma, milleti kandırma uğruna feda edilen değerlere bak! Ülkenin güvenliği, askerimizin yiğitçe akıttığı kanı, fedakarca verdiği canı! Yazıklar olsun!!! Bu kirli ittifakın bu kadar pespaye yüzünü bu kadar açıkça göstereceğini kesinlikle tahmin edemezdim. Ben bile kendi iddiamın bu kadar kesin doğrulanacağını düşünmemiştim, düşünemezdim! Bu artık her tür alt limiti aştı, onur, haysiyet dibe vurdu... Daha inebileceği bir derinlik kalmadı... Ey akıl, ey akıl, nerdesin? Genelkurmay OHAL istiyorsa, Aktütün'e de 11 havan isabet ettiyse, daha iyi ya, durum daha vahim olur, asker daha çok bastırır OHAL için yahu! Niye gizlesin?
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için şimdi oturum açın.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.