berceste tarafından postalanan herşey
-
cuma namazı kılmayın "genelde"
su sorularıma bir cevap alabilsem ya kursatotçu..Gerçekten çok merak ettim cevaplarını...
-
İÇGÜDÜLER VE DÜŞÜNMEYE ELVERİŞLİ OLAN VE OLMAYAN ALANLAR
Erdoğan bu noktada haklı olabilirsin fakat bu haklılıgın da yapılan karikatürleri küçük görmeni gerektirmez.Madem sartsız saygı istiyorsun sende her müslüman gibi bu duruma üzülmelisin.İnansan da inanmasan da... Sonuçta ortada bir saygısızlık ve bir inanca hatta bundan daha öte o inancın Peygamberine karsı yapılan bir haksızlık var. Bu arada hep budist tapınaklarını örnek veriyorsun acaba siz çıkıp tepki gösterdiniz de biz mi duymadık hı?
-
EN MUHTEŞEM HİTABET ÖRNEĞİ
bu şiiri çok severim...gerçekten çok güzel..
-
cuma namazı kılmayın "genelde"
Sen ne diyorsun kardeşim ya ! Biraz mantıklı düşün ve konus...Katillere hiç kızmayalım o zaman biz yaa nede olsa Allah ilham etmiş!!! Sen ne dediğinin farkındamısın??!! Madem senin dediğin gibi neden cennet ve cehennem var ?
-
cuma namazı kılmayın "genelde"
O zaman sen söyle bakalım bir katile de öldürme istegini Allah mı veriyor?
-
cuma namazı kılmayın "genelde"
Bu konular bir hadisle ayeti alıpta yorum yapılacak hele de önüne gelenin yorum yapacagı konular değildir asla..Ve hepimiz biliyoruz ki kader mevzusu çok derin ve ince bir konudur... Ben mutezile değilim Elh... bak kardeş..Rabbim her insana akıl,irade vermiştir..Ve bizden istedigide bunları hakkıylla Rabbimizin istedigi dairede kullanmamızdır... Hayatta Rabbim yapacagım herseyi bilir.. Bu noktada kaderde zaten ayrılır.. 1.Yazılan ve önüne geçilemeyen kader 2.Kişinin dularıyla vs.değiştirebilecegi kader.. Hayatmızda dogum , ölüm ve önemli mevzular vardır ki onları Rabbimin istegiyle olur .Bizim irademiz dısında olur.Fakat geri kalan çoğu seyi bizler irademizle yaparız ama tabi ki Rabbimiz izin verirse olur.Ama irade eden bizizdir.. Mesela benim suan bilgisayar basında oturupta klavyeden yazmak benim istek ve irademdir..Ama Rabbim izin veriyor ki bunu yapabiliyorum..Rabbim izin vermese bir nefes bile alamam..Ki oturup yazı yazayım vs.. Fakat benim yapacaklarım Rabbimin istemesiyle değil izniyle olur..Ben birseyi yapmaya irademle karar veririm ve Rabbim izin verirse tabi ki yapabilirim..Rabbin izin vermesiyle bizim iradelerimiz karıstırmamak lazım...
-
EN MUHTEŞEM HİTABET ÖRNEĞİ
Allah razı olsun suheda..Bende seni , burada ki arkadasları ve tüm inananları Allah için seviyorum...Zaten en güzel sevgi de Allah için olan sevgi değil mi Rabbim tüm inananların işlerini hayra tebdil etsin inş...
-
kurtler ne ıstıyor
Merak ediyorum da sen ne kadar kürt tanıdın da böyle konusuyorsun? Büyük sehirlere gelen kişiler zaten belli amaçlarla buradan alıp götürülüyor ve kullanılıyor..Daha gecen günlerde diyarbakırda bile bes milyon için çocuklar molotof kokteyl atmıslar bunlar ne yaptıklarını bilmeyen saf cocuklar ve asıl sorun cahillikleri..sen bu cahil insanları alıp ta kürtlerin hepsi böyle diyemezsin.. Ben diyorum ki belli müddet doğuda yasadım ve etrafımda bir tane türk yoktu..Fakat ister inan ister inanma kardes o senin devle düşmanı dediğin insanlar televizyonda bir askerin sehit oldugunu görünce aglıyor ve istiklal marsınıda duygulanarak okuyordu... bu demek değil ki pkkyı destekleyen yok var tabii ki ama bunlar bir avuc kişi olmaz.Zaten Allah askına ya biraz akıllı düşünmek lazım bütün kürtler pkklı olsaydı Türkiyenin durumu çok farklı olurdu.Gördügünüz belli kitleler tarafından kullanan insanlar bütün kürtlerle genelleyemezsiniz.. Git bakalım doguya böyle ithaf ettiğin insanlarla bir otur kalk , tanı sonra konus! Kardeşim tutturmussunuz bir milliyetçilik...Milliyetçilik nedir peki? farklı milletlere karsı olmak mı? Milliyetçi dediğin vatanını ve vatanında yasayan her ırkı sever! bunun aksi milliyetçilik derseniz komik olur...Bir hatırlayın bakalım Çanakkale savasında bile kendi canını tehlikeye atarak düşman askerleri kurtaran da bizim askerlerimizdi..Onlar savas sırasında düşman askeri düşünürken artık tanımadıgımız bir yıgın insana çirkin iftiralar atılıyor..neden peki? Vatan askından !Ne yazık..
-
kurtler ne ıstıyor
Bu tartısma cok anlamsız bir yere sürüklenip gidiyor... Ben terör yuvası olarak adlandırılan sehirleri görmüş bir kişi olarak sunu söylemek istiyorum ki Kürtlerde kürdistan hayali,ortalığı karıstırma vs..bir istek yok gayet türkiye sevdası ile dolular bu olayları meydana getirenler ise bir avuç insan sadece.. Bunların hepsi bir oyun kanmasın kimse yaa... Ama bu oyunlara kanıp hala birbirlerine sataşanlara da denecek söz yok...
-
cuma namazı kılmayın "genelde"
Yazınızı okudum..hayretler içeriside kaldım ne diim yani.. Siz nereden biliyorsunuz ya kimin inanıp inanmadıgını?Bir kere siz bu genellemelerle yanlışın içine düşmüşsün..kimseyi genelleyemezsin ki sizin bu yaptıgınızda bir haktır siz suan butun hocaların da hakkına giriyorsunuz..madem bu kadar hassassınız birde bunu düşünün derim... Cuma namazı kılmayın demekte kimsenin harcı değildir böyle ince mevzularda kim oluyorsunuz da fetva vermeye kalkıyorsunuz!! Aaa pardon ya türkiyede herkes hoca..herkes doktor... maşallah çok kültürlü bir topluma sahibiz ne diim..
-
bir ayet meali de siz yazın
'' İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir. '' (Bakara/177)
-
En Sevdiğim Şiirler
Beklenen Ne hasta bekler sabahı, Ne taze ölüyü mezar, Ne de şeytan bir günahı, Seni beklediğim kadar. Geçti istemem gelmeni, Yokluğunda buldum seni; Bırak vehmimde gölgeni, Gelme, artık neye yarar? NECİP FAZIL KISAKÜREK
-
EN MUHTEŞEM HİTABET ÖRNEĞİ
Bu paylaşımın için çok teşekkürler suheda Veda hutbesini her okuduğumda dikkatimi çeken hep su olmustur ki Peygamberimiz (sav) hayatı boyunca islam adına yaptıgı onca fedakarlık ve verdigi mücadeleden sonra herseye ragmen dönüp soruyor ashabına INSANLAR! Yarin beni sizden soracaklar,ne diyeceksiniz! diyerek... Ve yaptıgı onda hizmete ragmen geleceginden endişe içinde görevimi hakkıyla ifa ettim mi diye düşünüp sızısını tasıyor yüreğinde... Acaba bizler bu yolun neresindeyiz ki , bu kadar rahat hiç düşünmeden yaşıyoruz bu hayatta... Efendimizden daha iyi bir mertebe de miyiz ki dönüp hiç bakmıyoruz hayatımıza... ne yapmalıyız? neler yaptık? bu yolun neresindeyiz? Selametle...
-
sevgi okulları(türk kolejleri)
Benim burada anlatmak istediğim sudur ki artık hiç insanın kimsenin nasihatine ihtiyacı yoktur insan aldıgı bilgileri yaşamadan sırtında yuk olarak tasımak yerine yasamalı ki baska insanlarda örnek alsınlar..Yoksa kimsenin kimseye verdigi nasihatin bir faydası yoktur ve artık günümüzde de insanlar sadece bilgi sunumu değil bununla orantılı olarak o bilgilerin amel olarak hayat a yansımasını görmek istiyorlar.. Eger sizde bir kişiye bir fikri anlatmak ögretmek istiyorsanız en iyi yol bunu hal ve tavırlarınızla hayatta o savundugunuz ideolojiyi yasararak anlatırsınız..Yoksa gerisi yıgınla laf kalabalığıdır..Anlatmak istedigim öğrenenin değil öğretmek isteyenin sergilemesi gerektiği yoldur.. durum bundan ibaretti sizin anladıgınızı bilemem tabii.. Selametle...
-
incil reklamı
Kesinlikle katılıyorum... Ve günümüzde de anca para için hristiyanlığı seçenler var ve ben buna kendim çok şahit oldum malesef..Ve bunun yanısıra yurt dısında eğitim imkanı birde.. Ohh en ala...
-
sevgi okulları(türk kolejleri)
Çünkü yapılan hizmetin Vatana millete verdikleri ve kazandırdıkları ile değil kendilerine , ideolojilerine ne kazandırdığı ile değerlendiren bir kitle var ülkemizde... ve ne yazık ki bu insanlara da sorsan en iyi milliyetçiler ve Atatürkçüler kendileridir....malesef artık bu tabirler de ağızlarda sakız olmuş durumda...
-
Fareler ve insanlar
George ve Lennie çiftliklerde dolaşarak işçilik eden iki arkadaştır. George ufak tefek, canlı, yanık tenli, keskin bakışlı bir adamdır. Lennie ise iri bir insandır. Ölgün gözler düşük ama geniş mi geniş omuzlara sahiptir. George ve Lennie iki zıt kutup oldukları halde aralarında büyük bir dostluk vardır. Bu büyük dostlukta, birlikte hep çalışarak çiftlik ararlarken kat ettikleri yollar boyunca kendini göstermiştir. Birbirlerine çok bağlanmışlardır. George akıllıdır, işini bilir. Tabiatı sever. Lennie ise dev kuvvetine sahiptir. Fakat ruhen çocuktur. Halleri davranışları çocukçadır,aptalcadır...Ve hayalleri vardır bu iki arkadaşın.. fakat unuttukları bir şey vardır ki..Hayat bazen planladığımız gibi gitmez ve hayatımızda ki en değerli dediğimiz şeylerden vazgeçmek zorunda kalabiliriz... Aslında çoğu kişi okumuştur diye düşünüyorum bu kitabı..okumayanlar varsa şayet okusun derim ama...
-
sevgi okulları(türk kolejleri)
Yapmak zor ama yıkmak kolaydır..Bir binayı inşa etmek çok vakit alırken yıkmak günümüz de sadece bir kaç saniyemizi alır..
-
İslam Dininde Reforma İnananlar İçin
İslam asla reforma ihtiyaç duyan bir din değildir..Ki zaten bir dinde reform öngörülüyorsa o dini sorgulamak gerekir... Sizin reform olması gerektiğini savunduğunuz mevzular inanın ki zaten islamdan uzak ama malesef günümüzün taklidi imana sahip insanlarının sarıldığı bidatlardır..Bunada reform değil bidatları ayıklamak denmelidir..Ki gerçekten buda günümüz için elzem bir durumdur..Ve yapılması gerekmektedir..Çünkü islam ile yakından uzaktan alakası olmayan onca şey islama dayandırılmakta ve yanlış tanıtılmaktadır..Burada sorumlulukta inanan insanlara düşmektedir ki önlerine sürülen herşeye inanmamalı ve akl iradelerini kullanmalıve hazırcı olmamalıdırlar... Aksi halde belirtmeniz gerekir İslamda olupta çağa uymayan nedir????Eğer böyle bir fikriniz varsa lütfen belirtin???
-
sevgi okulları(türk kolejleri)
Kesinlikle doğru..insanlar okuduklarından duyduklarından ziyade temsil noktasında gördüklerinden ve his dünyalarını etkileyecek olayların tesirinde kalırlar...İnsanlara bu böyledir şöyledir diye dil dökmeye de çok fazla gerek bu noktada... İnsanlara islam böyledir vs... diye tarif etmektense hakkıyla yaşansa ve temsil edilse hiç bir tartışmaya ve ispata gerek kalmayacaktır... Ki, günümüzde de insanlar artık izahat , bilgi değil somut olarak bazı şeyleri görmek istiyorlar...Bizlerde dil dökmek yerine keşke hakkıyla yaşamayı ve bu bağlamda sözlerimizle değilde halimizle cevap versek islam adına..O zaman herşey daha farklı olacaktır..
-
Sizi en iyi hangi şarkı anlatıyor?
Dido - Thank you Şebnem ferah - deli kızım
-
AŞK ve Tasavvuf
Aşık ve maşuğun doruğa çıktığı noktadır din...Aşkın tarihçesi dine dayanır her ne kadar belli kitleler kabullenmesede...Ve Rabbimiz de sevgi ve aşk ile yoğurmamış mı bizleri? ama malesef dinin , islamın özünün aşk olduğu unutulmuş...unutmuşuz...unutturmuşlar... ve ezbere konusur olmusuz aşksızlıktan taş kesilmiş kalplerimizle...
-
KÜÇÜK PRENS
.............Çölün, kayaların ve karların arasında uzun bir süre yürüyen küçük prensin karşısına sonunda bir yol çıktı. Ve bütün yollar sizi insanlara götürür. Yol boyunca yürümeye devam etti küçük dostumuz. Karşısına bir gül bahçesi çıktı. “Günaydın” dedi güllere. Onlar da: “ Günaydın” diye karşılık verdiler. Küçük prens onları izledi biraz. Hepsi de kendi çiçeğine benziyordu. Şaşkınlıkla: “Siz kimsiniz?” diye sordu. “Biz gülleriz” diye yanıtladı çiçekler. “Ah!” diye haykırdı küçük prens. Ve birdenbire içine büyük bir üzüntü çöktü. Kendi çiçeğinin evrendeki eşsiz bir tür olduğunu sanıyordu. Öyle demişti çiçek. ve işte burada, küçük bir bahçenin içinde, aynı çiçekten tam beş bin tane vardı! “Eğer burada olsaydı, bana yine sitem ederdi” diye düşündü. “Sanki ölecekmiş gibi durmadan öksürürdü. Yalanını bu şekilde ört bas etmeye çalışırdı muhakkak. Ve ben de hastabakıcılık numarası yapardım. Aksi taktirde gerçekten de ölürdü. Altta kalmaktansa ölmeyi tercih ederdi.” Sonra kendi kendine : “Eşsiz bir çiçeğim olduğu için kendimi zengin sanmıştım. Oysa o sıradan bir gülmüş sadece. Peki yanardağlarıma ne demeli? Boyları sadece dizlerime geliyor ve birisi sönmüş durumda. Tüm bunlar beni hiç de önemli bir prens yapmaz. Kendini çimenlerin üstüne bıraktı ve ağlamaya başladı küçük prens. İşte o sırada bir tilki çıkıverdi ortaya. “Günaydın” dedi tilki. “Günaydın” dedi küçük prens kibarca. Ama etrafına baktığında kimseyi göremedi. “Buradayım! Elma ağacının altında.” “Sen kimsin? Çok güzel görünüyorsun.” “Ben bir tilkiyim.” “Gel, birlikte oynayalım. Öyle mutsuzum ki” dedi küçük prens. “Seninle oynayamam” dedi tilki, “ ben evcil bir hayvan değilim.” “Buna çok üzüldüm” dedi küçük prens. Ama biraz düşündükten sonra: ”Evcil ne demek?” diye sordu. “Anladığım kadarıyla burada yaşamıyorsun” dedi tilki, “kimi arıyorsun?” “İnsanları arıyorum,” dedi küçük prens, “ peki ama ‘evcil’ ne demek?” “İnsanlar,” dedi tilki, “tüfeklerle dolaşırlar ve avlanırlar. Tam bir baş belasıdırlar. Bir de tavuk yetiştirirler. Tüm işleri bundan ibarettir. Sen de mi tavuk arıyorsun?” “Hayır, ben arkadaş arıyorum. Ama ‘evcil’ ne demek?” “Bu pek sık unutulan bir şeydir. ‘Bağ kurmak’ anlamına gelir.” “Bağ kurmak mı?” “Evet. Örneğin sen benim için sadece küçük bir çocuksun. Diğer küçük çocuklardan hiçbir farkın yok benim için. Sana ihtiyacım da yok. Aynı şekilde, ben de senin için dünyadaki yüz binlerce tilkiden biriyim sadece. Bana ihtiyaç duymuyorsun. Ama beni evcilleştirirsen eğer, birbirimize ihtiyacımız olacak Sen benim için tek ve eşsiz olacaksın, ben de senin için.” “Anlamaya başlıyorum” dedi küçük prens. “Bir çiçek var. Sanırım o beni evcilleştirdi.” “Olabilir. Dünyada her şey mümkündür.” dedi tilki. “Ama bu çiçek dünyada değil.” Tilki şaşırmıştı. “Başka bir gezegende mi?” “Evet.” “Peki orada avcılar da var mı?” “Hayır, yok.” “Bu çok ilginç. Peki ya tavuklar?” “Hayır. Tavuklar da yok.” “Eh, hiçbir yer mükemmel değildir” dedi tilki içini çekerek. Sonra kendini anlatmaya başladı: “Yaşamım çok monotondur. Ben tavukları avlarım, avcılar da beni. Bütün tavuklar birbirine benzer. Bütün insanlar da öyle. Bu yüzden biraz sıkılıyorum. Ama beni evcilleştirirsen eğer, yaşamıma bir güneş doğmuş olacak. Senin ayak seslerin benim için diğerlerinden farklı olacak. Ayak sesi duyduğum zaman hemen saklanırım. Ama seninkiler, bir müzik sesi gibi beni gizlendiğim yerden çıkaracaklar. Şu ekin tarlalarını görüyor musun? Ben ekmek yemem. Buğday benim hiçbir işime yaramaz. Bu yüzden de bu tarlalar bana hiçbir şey hatırlatmazlar. Buna üzülüyorum. Ama sen beni evcilleştirseydin, bu harika olurdu. Altın renkli saçların var senin. Ben de altın renkli başakları görünce seni hatırlardım. Ve rüzgarda çıkardıkları sesi severdim. Sustu tilki ve uzun bir süre küçük prensi izledi. “Senden rica ediyorum. Lütfen beni evcilleştir!” dedi. “Elbette” dedi küçük prens. “Ama pek fazla vaktim yok. Yeni arkadaşlar edinmem ve birçok şeyi anlayabilmem gerekiyor.” “Sadece evcilleştirdiğin kişiyi anlayabilirsin” dedi tilki. “İnsanlarınsa hiçbir şeyi anlayacak vakitleri yoktur. Her şeyi dükkandan hazır alırlar. Ve arkadaşlar dükkanlarda satılmadığı için de, hiç arkadaşları olmaz. Eğer bir arkadaşın olsun istiyorsan, evcilleştir beni!” “Ne yapmam gerekiyor peki?” diye sordu küçük prens. “Çok sabırlı olman gerekiyor. Önce çimenlerin üstüne, biraz uzağıma oturmalısın. Ben gözümün ucuyla seni izleyeceğim, sen hiçbir şey söylemeyeceksin. Sözcükler yanlış anlamalara neden olurlar. Ama her gün, biraz daha yakına gelebilirsin.” Ertesi gün küçük prens yine geldi. “Her gün aynı saatte gelmelisin” dedi tilki. “Örneğin öğleden sonra saat dörtte gelirsen, ben saat üçte kendimi mutlu hissetmeye başlarım. Zaman ilerledikçe de daha mutlu olurum. Saat dörtte endişelenmeye ve üzülmeye başlarım. Mutluluğun bedelini öğrenirim. Ama günün herhangi bir vaktinde gelirsen, seni karşılamaya hazırlanacağım zamanı asla bilemem. İnsanın gelenekleri olmalıdır. “Gelenek nedir?” “Bu da çok sık unutulan bir şeydir” dedi tilki. “Bir günü diğer günlerden, bir saati diğer saatlerden ayıran şeydir. Örneğin, şu benim avcıların da gelenekleri vardır. Perşembeleri kızlarla dansa giderler. Bu yüzden de Perşembe benim için harika bir gündür. Üzüm bağlarına kadar yürüyebilirim. Ama avcılar dansa herhangi bir gün gitseydi, benim için hiçbir günün özelliği olmayacaktı ve asla tatil yapamayacaktım.” Böylelikle küçük prens tilkiyi evcilleştirdi. Ve ayrılma vakti geldiğinde “Ah! Sanırım ağlayacağım” dedi tilki. “Bu senin hatan” dedi küçük prens. “Ben sana zarar vermek istemedim. Seni evcilleştirmemi sen istedim. “Doğru, haklısın” dedi tilki. “Ama ağlayacağını söyledin!” “Evet, öyle.” “O halde bunun sana hiçbir yararı olmadı.” “Hayır, oldu. Buğday tarlalarının rengini gördükçe seni hatırlayacağım. Şimdi git ve güllere bir kez daha bak. O zaman kendi gülünün evrende eşsiz ve tek olduğunu anlayacaksın. Sonra bana veda etmek için buraya geri döndüğünde, sana hediye olarak bir sır vereceğim.” Küçük prens güllere bir kez daha bakmaya gitti. “Hiçbiriniz benim gülüm gibi değilsiniz. Çünkü henüz hiçbiriniz evcilleşmediniz. Ve siz de hiç kimseyi evcilleştirmediniz” dedi onlara. “Siz tıpkı tilkinin benimle karşılaşmadan önceki hali gibisiniz. Dünyadaki binlerce tilkiden yalnızca biriydi o. Ama ben onunla dost oldum ve şimdi artık o özel bir tilki.” Güller bu duyduklarına çok bozuldular. “Evet, güzelsiniz. Ama boşsunuz. Sizin için kimse yaşamını feda etmez. Yoldan geçen herhangi biri, benim gülümün de size benzediğini söyleyebilir. Ama benim gülüm sizin her birinizden çok daha önemlidir. Çünkü ben onu suladım. Ve onu camdan bir korunakla korudum. Önüne bir perde gererek rüzgarın onu üşütmesini engelledim. Tırtılları onun için öldürdüm ( ama birkaç tanesini kelebek olmaları için bıraktım). Onun şikayetlerini ve övünmelerini dinledim. Ve bazen de suskunluklarına katlandım. Çünkü o benim gülüm.” Bunları söyledikten sonra tilkinin yanına döndü. “Elveda” dedi. “Elveda” dedi tilki de. “Ve işte sırrım: Bu çok basit. İnsan gerçekleri sadece kalbiyle görebilir. En temel şeyi gözler göremez.” “Temel olan şeyi gözler göremez” diye tekrarladı küçük prens. Öğrendiğinden emin olmak istiyordu. “Senin gülünün diğerlerinden daha önemli olmasını sağlayan şey, ona ayırdığın vakittir” dedi küçük prens. “İnsanlar bu en önemli gerçeği unuttular. Ama sen unutmamalısın. Evcilleştirdiğin şeye karşı her zaman sorumlusun. Gülüne karşı sorumlusun. “Gülüme karşı sorumluyum” diye tekrarladı küçük prens, öğrendiğinden emin olmak için. Sonra yoluna devam etti......................... ANTOİNE DE SAİNT-EXUPERY
-
bir ayet meali de siz yazın
GEVŞEMEYİN ÜZÜLMEYİN EĞER GERÇEKTEN İNANIYORSANIZ EN ÜSTÜN SİZSİNİZ!!! Ali-imran-139
-
F. GÜLEN HAREKETİ NEDİR?
ya tabi tabii... hatta birde bunların asıl niyeti misyonerlikti ya.. milleti hristiyanlaştırmak istiyorlar bunu da unutmayalım lütfen