Zıplanacak içerik

Butterfly effect

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Butterfly effect tarafından postalanan herşey

  1. bile bile vücuduna metrelerce uzunluğunda bişeyin gezmesine izin vermek ... yok yokk benimm yapabileceğimm bişey değil... Allah akıl fikir vrsin ne diyeyim...
  2. Bir dönem yediğini çıkarmak modaydı. Zayıf kalabilmek adına her şeyi yiyip ardından boğaza parmak sokma yöntemiyle yediklerini kusmanın ötesinde şimdi yepyeni bir yol var. Üstelik bu çok daha korkunç! ""Divanın mide bırakmayan formülü Hollywood kadınları, eski yöntemlere dönüş yapıyor şimdi yeniden. İtalyan gazeteci Alfonso Signorini’nin ülkemizde Çok Gururlu Çok Kırılgan adıyla yayınlanan ve efsane diva Maria Callas’ın yaşamını anlatan romanında küçüklüğünden beri fazla kilolarıyla başı dertte olan operacının yaptığı diyet yeniden gündemde. Callas’ın doktoru ona iki yöntem öneriyor: Yemek sırasında iştahının kesilmesi için kokain kullanmak ya da tenya yumurtası yutmak. Callas her ne kadar zor olsa da ikinci yolu seçiyor. Ve 3 ay boyunca bedeninde yaşayacak olan tenya yumurtalarını şampanyayla birlikte yutuyor. Sonuçta Callas, 1 ayda 16 kilo kaybedip yepyeni bir forma kavuşuyor. Yeniden trend mi oldu? Tenya yumurtası yutarak zayıf kalmayı başaran ünlüler, bu sayede her şeyi istedikleri kadar yiyebiliyor. Sırları ürkütücü, hatta dehşete düşürücü. Ama güzel olmak uğruna yapılmayacak şey yok şu dünyada belli ki! Ve bu gelenek daha böyle de gidecek gibi görünüyor. Biraz önce kuzenim bizdeydi yemekte... Konu zayıflamaya geldi.. Ben herzamankii gibi yakındımm.. Uygar"da ciiddiye almadı.. ben hep böyle balık etli kalıcamm ) ama nisan"a kadar versem bi 5 kiloo diye konuşurken kuzenim haftaya sana bişey getircem ne dlduğunu sormadan içeceksin ve 5 değil 10 kilo vereceksin dedi.. sormadan olur mu ? meğer tenyaymış ilaç... yokk dedim yaa ben kendimi böyle de seviyorum ..
  3. Butterfly effect şurada bir blog başlığı gönderdi: Butterfly effect's Blog
    ‘’Hoş geldin ‘’ dedin ve girdin hayatıma.. Birinin bana bukadar hoş gelebileceğini ummadığım biranda… İyi ki geldim, iyi ki geldin… ‘’Siz gelmezseniz ben de gelmem ‘’ demiştin Bolu’ya… O uzun ve beyaz yolculuk benim geleceğimmiş meğer… Daha üç gün önce tanımadığım biriyken ‘Bir daha Bolu tabelasını gördüğüm yerde sana evlenme teklifi edeceğim ’’dedin… 14 Şubat’ta teklifin geldi ve bir aya kalmadan karın oldum.. Tostoy ‘’ Aşkla kutsanmış evlilik gerçek evliliktir ‘’ demiş.. Bugün bir yılımız doldu.. Ve kalbimde olan gerçek biliyorum, yazarken, çalışırken hep seni düşünüyorum ilk gün gibi.. Sen müvekillerinle konuşurken onların dertlerine çare olurken nasıl gurulanıyorum bi bilsen ‘ işte benim kocam ‘’ diyorum… Hala uzun geliyor aslında kısa olan ama her defasında uzun gelen işten sonra sana kavuşmam için katetmem gereken yol.. . Ben söz verdim , sen söz verdin... Kırıklıklarını ve kırgınlıklarını alacağız birbirimizin, Yan yana duracağız her şeye karşı .. Sözümü tuttum , sözünü tuttun… Ben senin vicdanın oldum; sen benim her şeyim ... Senin bakışların benim ışığım.. Ellerim ellerin oldu, ellerin ellerim… Yerim senin yanın, yerin benim yanım… Duamdır kayda geçsin… Sen varsan ben olayım , yoksan ben de yokolayım . Tahir ve Zühre gibi aynı yerde uyuyalım …
  4. Verilen tavizlerle gelinen durum ortada... ama çocuklarımızı kurtarma ihlimalimiz varsa bile recepleşen torunlarımız olacağını düşünmek gerçekten çok acı... Bugün bizi temsil edenlerin kabadayılığı ile övünen bu halden kurtulmak lazımm .. Mogollarin şarkisinda dediği gibi .... Derin uykudaydım sesine uyandım ter içinde kaldım uyku tutmadı yolun ortasında henüz onaltısında vuruyorlar oysa bişey yapmadı sanki onlar hancı halkına yabancı biz ise kiracıyız da evden atmalı birisi oy peşinde öteki rant işinde kıyamet değilse bile bişey kopmalı bişey yapmalı hey bişey yapmalı hey bişey yapmalı hey herkesin fikrince farkımız çok ince yutmaya gelince demir lokmayı hileli terazi han hamam arazi konuşanı asi deyip içeri tıkmalı faili meçhuller çöple beslenenler çalıp duran ziller uyandırmalı yolun ortasında henüz onaltısında insanım insanım diyorsa bişey yapmalı bişey yapmalı hey bişey yapmalı hey bişey yapmalı hey
  5. Etkili tabii.. suçlu hepimiziz... İnsanlarımızın uyum sağlamaları için onların eğitilmeleri gerekirdi evet .. ama eğitimin geldiği nokta da belli .. Üstelik bunu sadece bu döneme değil geçmiş dönemlere bakarakta görebiliriz.. Çocuklarımız kitap okumuyor.. çoğu okula bile gidemiyor.. Gidenlerin çoğu yanlı öğreniyor her şeyi.. Geçmişe bakarsak çok kitap okuyanların solcu kominist diye mimlendiği bir ülkede yaşıyoruz…. Ya şu ana .. kitap okuyan sayısı yok denecek kadar az.. otobüslerde ,(uzun süren yolculuklar..) plajlarda ( güneşin altında amaçsızca yatan ya da beachlerde etrafını seyredenler kastım) kimsenin elinde kitap yok gazete yerine magazin dergileri.. Onunda resimlerine bakılıyor.. Okumayan geri gider.. ve görüldüğü üzere artık çok gerilerdeyiz.. Dönemimiz kültürle eğlencenin eş tutulduğu bir dönem... Televole kültürü diye bişey çıkıyor karşımıza.. Ve çoğunluğumuz bundan rahatsız değil… Toplumun sürüklendiği nokta gerçekten çok sıkıntılı … Cumhuriyetin ilk dönemlerinde olduğu gibi bir kültür devrimine ihtiyaç var bence.. Ozaman halk evleri ,köy enstitüleri açılmış .. Şimdi de ne çok ihtiyaç var onlara… ama neyazık ki kimse ülkesine sahip çıkmıyor.. Gelen ağam gidem paşam.. günü kurtarıyor.. Ve bu recep modelleri ile kendini yoz, kültürsüz ve anormal hissetmiyor.. Evet anlatmak öğretmek , kötüyü iyiye yöneltmek lazımdı.. Ama tren kaçtı gibi hissediyorumm üzülerek .. Çünkü artık treni kaçırdığını düşünenlere anormal deniyor.. Gerçekten çok üzülüyorum geleceğimin geleceği nokta daha da korkutuyor beni.. Ne yapmalı , nasıl yapmalı ...
  6. Şaban’ın Recep’leşmesi Recep İvedik 2 filmini ilk üç günde 1 milyon üç yüz bin kişi izlemiş. Belli ki birincisi gibi, bu film de rekor kıracak. Bu olayı sadece bir sinema başarısı olarak değil, toplumun yüzüne tutulan bir ayna olarak görmekte yarar var. Türk toplumu, Recep İvedik’te kendisini seyrediyor. Özellikle büyük şehirlerde sokağa çıktığınızda karşılaştığınız on kişinin sekizi ona benziyor. Bu açıdan “toplumsal bir fenomen karşısındayız!” demek herhalde yanlış olmaz. *** Eskiden Kemal Sunal filmleri çok tutulduğu için, insanın aklına ister istemez Şaban tiplemesi ile Recep İvedik tiplemesini karşılaştırmak geliyor. Şaban, büyük göçün başlangıcında köyden şehre yeni gelen, alçakgönüllü gecekondu mahallelerinde oturan, başını döndüren şehir karşısında köy safiyeti taşıyan, etrafa şaşkın şaşkın bakan bir tipti. Şehrin katakullilerine aklı ermezdi. Yüksek binalara bakarken şapkası düşerdi. Gördüklerine hayran olurdu. Karşısına çıkan kızın yüzüne bakarken ağzını toplayamazdı. Şaban zamanla şehre alıştı. Oturduğu gecekondunun yerine kaçak bir bina dikti, altına da bir dükkân açtı. Akrabalarıyla birlikte siyasi bir partinin yandaşları arasına girdiği için himaye edildi. Artık kentlilere çekinerek bakmıyordu, eline para geçmişti. Kentli kızları aşağılıyor, sokakta karşısına çıkanlara amaçsızca kötülük ediyor, ikide bir “Haaayt ulan!” diye bağırıyor, milli maçlardan sonra silah sıkıyordu. Yüzünden o insani gülümseme silinmiş, tam tersine gördüklerini aşağılayan, hakaret eden bir nefret anlatımı yerleşmişti. Kentin yeni efendisiydi o ve eski efendileri aşağılama hakkına sahipti. Böylece Şaban Recep’leşti. Ve Türk toplumu kendi yüzünü Şaban’da değil, bu yeni Recep’te görmeye başladı. Çünkü Şaban’lar hızla azalıyor, Recep’ler ise her geçen gün artıyordu. İstanbul’un “kodamanlarını” önüne diziyor ve “Adam olun laaan!” diye bağırıyordu. *** Bu dönüşümü siyasi bir gelişme sananlar fena halde yanılır. Mesele kültürün değişimidir. Bu toplumun kültürü değişti, başkalaştı. Şaban’lar Recep’leştikten sonra, kendisine uygun yerel ve genel iktidarları elbette bulacaktı. Bir sonuçtu bu. Otuz yılı aşkın bir süredir, medya başta olmak üzere birçok kurum “Recep’leşmeyi”, yani lumpenleşmeyi destekledi. İstanbul’un sözüm ona “elit” leri, gazeteleri ve televizyonlarıyla Şaban’ın Recep’leşmesine müthiş destek verdi. Aydınlar lumpenlere bayıldılar, onları başlarına çıkardılar. Müzik müzik olmaktan çıktı, haykırışlar ve böğürtüler haline dönüştü; İstanbul;un görünümü değişti; televizyonlar insan soyuna yakışmayacak rezilliklere açtılar ekranlarını. Böylece cehenneme giden yolun taşlarını döşemiş oldular. Siyasi partiler ayrım tanımadan Recepleşen topluma kucak açtı. Kendileri de Recepleştiler. Sonuç ortada. Ey anlı şanlılar! Bundan sonra bu süreci tersine çeviremezsiniz. Biz size yıllar boyunca bu gözlemleri aktarıp; kültür, değerler, gelenekler falan dedikçe kös dinlediniz. Şimdi sizi de yutmaya başlayan ve sonunda yok edecek olan yeni toplum hepinize hayırlı olsun. ZÜLFÜ LİVANELİ /http:// haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=224336&Categoryid=4&wid=5 Kötü iyiyi kovuyor.. Cehalet kültürü kovuyor, kabalık nezaketi, bilgisizlik bilgiyi..
  7. HANİ Tunada Abdest Alacaktık Çin Seddinde Kılacaktık Namazımızı Eski Bir Türkmen Çadırından Uğurlayacaktık Fakir Soframızdaki Zamanı Sonra Bir Çamçak Kımızcasına Doyasıya Yudumluyacaktık Gün Batımını Altaylarda Toplanıp Bir Güz Gününde Sesimizi Dinliyecektik Viyana Kapılarında Hani Güneş Batmıyacaktı.. Tuğumuz Olacaktı,Gök Çadırımız Dağlar Yürüyecekti Ardımızdan Seferlere Romada Yapacaktık Son Düğünümüzü Kerkük Öyle Boynu Bükük Durmuyacaktı Tanrı Dağları Sessiz… Susuz Kalmıyacaktık Taklamakam Çöllerinde Saray Bosnada Yalnız... Hani Yaş Dökmeyecekti Ata Yadigari Bulutlar Kırımdan Gelecektikya Arapatlarla Mızrak Gibi Delecektik Kalbini Romanın Yine Tırmanacaktı Gemiler Dağlara Ve Yine Şahlanacaktı Kolbaşının Kır Atı Gafiller Bilmiyecekti Zevkü Sefayı Cenk Edecektik Allah Yoluna Şan Alacaktık Şannnnnnn..... Zamanmı Durdu Bilmemiçemedik Kımızımızı Kesmedi Kılıçlar Dalgalanmadı Gök Bayrak Bosnadan Geçemedik Tunayı Bir Bayrak Daha Dalgalansın Diye Bir Destan Daha Doğurdu Tunaya Akan Kanımız Derken Bir Esir Kampında Bölündü Rüyamız Gafiller Öğrendi Zevkü Sefayı Güneş Battı Bizden Habersiz Ardından Suyu Bitti Taklamakam Çöllerinin Ve... Dört Çobana Gülümsedik Yine Zorla.Yine Zorla.Yine Zorla . . .
  8. ''BENİM CANIM , SENİN CANIN OLDU .. SENİN CANIN BENİM CANIM . SU DÜNYADA İKİ AYRI BEDENDE BİR CANI KİM GÖRMÜŞTÜR... MEVLANA .. ''Gel, gel, daha yakın gel, bu yol vuruculuk ne zamana kadar sürüp gidecek? Mademki sen, bensin, ben de senim, Artık bu senlik ve benlik nedir? Biz Hakk'ın nuruyuz, Hakk'ın aynasıyız. Şu halde kendi kendimizle, birbirimizle ne Diye çekişip duruyoruz? Bir aydınlık, bir aydınlıktan neden böyle kaçıyor? Biz hepimiz, bütün İnsanlar, tek bir vücud halinde, olgun bir insanın varlığında toplanmış gibiyiz. Fakat neden böyle şaşıyız? Aynı Vücudun birer uzvu olduğumuz halde neden zenginler, yoksulları böyle hor görürler? Aynı vücutta bulunan sağ el, ne Diye kendi sol elini hor görür? Her ikisi de mademki senin elindir, aynı tende uğurlu ne demek, uğursuz Ne demek? Biz hepimiz, bütün insanlar hakikatta tek bir cevheriz. Aklımız da bir, başımız da bir. Fakat kambur felek Yüzünden biri, iki görür olmuşuz. Haydi, şu benlikten kurtul, herkesle anlaş, herkesle hoş geçin. Sen kendinde Kaldıkça, bir habbesin, bir zerresin, fakat herkesle birleştin, kaynaştın mı, bir ummansın, bir madensin! Bütün İnsanlarda aynı ruh vardır, fakat bedenler, tenler yüzbinlercedir. Nitekim dünyada sayısız badem vardır, ama Hepsinde de aynı yağ bulunmaktadır. Dünyada çeşitli diller, çeşitli lügatler var, fakat hepsinin de anlamı birdir, Çeşitli kaplara konan sular, kaplar kırılınca birleşirler, bir su halinde akarlar. Tevhidin ne Demek olduğunu anlar da, birliğe erersen, gönülden sözü, manasız düşünceleri ]söküp atarsan, can, mana gözü açık Olanlara haberler gönderir, onlara gerçekleri söyler."[/size]
  9. Aşk akıl ve can! Bu üçü üçgendir. Her derde çare, her yaraya merhemdir. Mevlana
  10. Butterfly effect şurada yorum gönderdi Butterfly effect'nın blog başlığı içinde Butterfly effect's Blog
    sanıyorum elif şafak'ı sevmiyoruz... ben yanii ben ne mi düşünüyorumm... mazerete ihtiyacım olmadığını düşünüyorumm .. mazerete ihtiyacı olan bişey yaşamıyorumm yaşatmıyorumm aşkımla bugünü yaşıyorum kah didişerek kah sevişerek... ayrıca bireyselleştirmek değildi derdim... ama madem sordunnn geçmişin geçmişte kaldığını kabul etmeli sindirmeli insan... zırt pırt çıkmamalı kendini hatırlatıp ben de burdayım unutma haa ceeeeee dememeliiii ... sadece hayatımızı renklendiyooo bu tür şeyler... ben daha çok kıskanıyorumm o daha çok üstüme düşüyooo... benim lafımm eskide kalıpp hala bi şekilde varlık ispatına girip kendini unutulmaz sananlara.. peki senin mazeretin nedir ?
  11. Butterfly effect şurada bir blog başlığı gönderdi: Butterfly effect's Blog
    AŞK Aşk hem kendinle hem de karşındakiyle didik didik savaşmaktır… Dingin, sakin, barışçıl, uyumlu bir akış değil aşk, hani şu "karşılıklı sevgi ve saygı temeli"nde. Tam tersine yıkıcı aşkın kimyası, yaratmaktan ziyade yok etmeye, alan açmaktan ziyade işgâl ve ilhak etmeye yönelik, kimsenin muzaffer olmadığı bir savaş meydanı. Yani sadece ötekiyle değil, kendinle de didik didik savaşmak demek aşk. Aşk bu yüzden tekin olamaz. Ve tıpkı delilik gibi, o da yaptıklarından ve yapacaklarından sorumlu tutulamaz. Aşk öncesiz ve sonrasızdır. Dünsüz ve yarınsızdır. Aşık olduğumuz insanın ne eski aşklarının, ne de sabık aşıklarının varlığına tahammül edebiliriz. Eğer aşıksak, geçmişten zerre kadar hazzetmez, selef istemeyiz. Geleceğe gelince, aslında o da hiç gelmesin isteriz. Aşık olduğumuz insanın bizden sonra yaşayabileceği aşkları düşünmek bile istemez, hayali aşıklarıyla cenk ederiz. Eğer aşıksak, gelecekten zerre kadar hazzetmez, halef istemeyiz. Demek ki aşk tam da ‘‘şimdi’’ye, şu ana aittir. ‘‘Hep vardım’’ diyemez; ‘‘Hep var olacağım’’ diyemeyeceği gibi. Böyle tumturaklı konuşursa şayet, özünü inkár, ruhunu tard eder. O noktadan itibaren de artık kendisi değil, başka bir şeydir. Evlilik ya da ilişki olabilir; sevgi ya da arkadaşlık. Ama aşk değildir artık…. Elif Şafak’tan…. Aşk gerçekten tekin değil ve tahammülsüz eski aşklara … Tahammülsüz hala O’nun hayatında olduğunu sanıp şuanda yaşadıklarının pek de anlamı ya da eksik olduğunu düşünenlere… Aşık olan da rahatsız hep O’nu geçmişte varolduğu anlarda hapsedip varolanı hiçe sayanlara…. Bu yüzden aşık tekin değildir yaptıklarından sorumlu tutulmaz… en iyisi damarına, damarıma basmayın
  12. Butterfly effect şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Türk tiyatro sanatçıları biyografileri
    Tahsin Amca seni çok özliycez....
  13.  Hayatı Yönlendiren Öğretiler Hayatı etkileyen söylenmeyen öğretiler .. Gün içinde iletişim ve ilişkilerinizde dikkat edeceğiniz, bilmeniz gereken ufak tefek öğretiler hayatınızı kolaylaştırabilir. İşte kimsenin birbirine söylemediği ancak 'öyle gördüğü öğretiler'.. 1- İş arkadaşınızın aldığı ayakkabı, kıyafetin aynısı alınmaz. Alınsa bile işte giyilmez, pişti olursunuz. 2- Erkek arkadaşınız kazara gaz kaçırırsa duymazdan gelmelisiniz. 3- Banka kredisi gibi kefil gereken durumlarda arkadaşa kefil olunmaz. 4- Uzun zamandır görmesiğiniz yada aynı yerde çalışıp dışarıda karşılaştığınız biriyle göz göze geldiğiniz halde sizi görmezden geliyorsa sizinle konuşmak istemiyordur. 5- 'Birşey istemem' diyerek bir ikramı kabul etmediyseniz sonradan fikrinizi değiştirseniz bile bu söylenmez. Artık çok geç! 6- Arkadaşınızın bebeği ağladığında sinirlenilmez, bir şey yokmuş gibi davranılır. 7- Arkadaşınız olan arkadaşlarınızla karşılaştığınızda önce kız sonra erkek arkadaş öpülür. 8- Tuvalet kötü kokuyorsa bu o sırada burada bulunan arkadaşa yansıtılmaz. Hiçbir şey duymuyormuş gibi davranılır. 9- Arkadaş sevgilisi için kötü yorum yapılmaz. 10- İkram edilen bir pakette kalan son bisküvi ise yanilmaz. 11- Arkadaş ortamında bir şey anlatılırken hafif argoya kaçılabilir. 12- Düğüne giderken beyaz elbise giyilmez. Bu gelini kızdırabilir. .... 
  14. Butterfly effect şurada yorum gönderdi Radya'nın blog başlığı içinde RA'NIN RUH SESİ
    hoşbuldummm ....
  15. Butterfly effect şurada yorum gönderdi Radya'nın blog başlığı içinde RA'NIN RUH SESİ
    mrb Radya , güzel bi gün geçirdiğini umarımm .... benzer bişeyi biz de de yaşadıkk paylaşmak istedimm.. annem babama nerde benim sevgililer günü hediyem derken babam gerçekten aldımm almaz mıyımmmm diye ikna etmeye çalışıyordu.. çünkü bagajda ofise diye aldığım rengarenk çuha çiçekleri vardı... onlardan 2 tane kapıp anneme verdi... annemde yaavvv günahını almışım adamcağızınnnn diyerekk duygusallaştıı .... İyi ki varlarr ...
  16. dijital fotoğraf çerçevesi... ilk gününüzden bugüne kadar sıralı resimler..... (ben yapmıştımm yıldönümümüzde... gerçekten hoşş oluyooo ..)
  17. haklısın vakti gelince önünde bitiverir..) ama kötü bi haber geçenlerde bi arkadaşımın yeni doğan kız bebeği için sadece bebek hediyelikleri satan bi dükkanda nerdeyse herşey maviydi.. şöyle oldu : Ben: şunun pembesi var mı .. satıcı : yok.. ben : peki şunun ? satıcı: maaleseff ... ben : ama ayıp oluyoo .. ne alıcam ben şimdi derken satıcı : o kadar çok kız doğuyor ki... kalmadı.....dedi.... yaniiiiiiiiiiii populasyon dengeside bozuldu... bundan sonra daha da zor iyi erkek bulmak.......... )
  18. Konu biraz hüzünlüü ... kabul ediyorumm .. ama içim acıdı .. paylaşmak istedim... Dün akşam termal tatil için Denizli'ye gelen bi arakadaşımın annesi ve O'nun bir arkadaşı ile yemekteydik... Arkadaşımın annesi eşini 2 yıl önce kaybetti... Ama acısı ilk günkü gibi taze... kırk küsür yıldır hersabaha O'nunla uyanmış... günü O'nunla bitirmiş.. ... birbirlerini gerçekten çok sevmişler.. anladım kii ölse üzülmeyecek... kavuşmak derdi sevdiğine... Arkadaşınında eşi 12 yıl önce felç geçirmiş konuşamıyor , yürümekte sorun yaşıyormuş.. dr ların birkaç gün daha kalsanız iyi olur demesine rağmen eşinin O'nun yokluğuna üzüldğünü hissediyor kızlarının konuşmalarından ve dönme kararı alıyorlar erkenden.. eşlerinden öyle sevgi ile bahsediyorlarki... Uygar'la birbirimize baktık ve ikimizde korktuk diğerimizin ardında kalmaktan.... O dedi önce ben öleyim .. ben dedim önce ben... döneceğini bilsen bile zordur ayrılıklar.... ebediyen kaybetmek tarif edilemez bir acı..... hala içim acıyor ... yarım kalmak çok zor.... sizleri üzmek değil niyetim ama dedim ya paylaşmak istedim.... ebediyen kaybetmeden sevdiğinizi gösterin demek istedim belki de diğer yarım dediğinize.....
  19. otuzundan sonra aşık olunce böle oluyoo galiba.... abartıyı severim ) o t-hirtleri bulursam neden olmasın.. en son ikimzie kırmıız v yaka kazak aldıkkk onu koyarım olmasa .. hahaaaahaaa... saol ya güldürdünn ... ki pazar pazar hala ofisteyimm ... ihtiyaç durumuydu yanii.....
  20. gelecekte birgün gelecek )) 14/02/2009 a ne kaldı kii.. 14/02/08 benim için çok önemmlii bir tarihhhhh evlilik teklifini aldığım ve parmağıma O'nun yüzüğünü taktığım gün... O yüzden iyidir be 14 şubatlar ...)) Kapitalist düzenin getirisi kabul bu gün ama ... biçok gün var bunun gibi.... aslında sevginin günü de olmaz ya.... sadece bugünlerle mi sınırlı satışı artırmak adına yapılanlar sadece özel günlerin suçu mu sistemin değişmesi ,hangi türde olursa olsun çalışma şartlarının düzenlenmesi gerekmez mi... 14 şubat diye bigün olmasa kakao tarlalarında daha az mı çalışacak insanlar ya da daha az mı uğraşılacak o parlak taşlar için... bi de güllerin dramı var... sistemin baştan değişmesi lazım günlerin değil ... hem sadece maddi şeyler midir hediye, sevgiyi gösteren hayatınıza 'holgelmiş'' kişilerin içini okşayan.. bi şiir sizden ,içinizden çıkan ya da söz ... ne biiliyimm... sevginizi gösterin karşı taraf anlarrrrr seviyorsa gerçekten....
  21. forum sitesi sadece bu site.. Bunun dışında habergen.tr, gitarakor.com,facebook:), hi5, Xing.... off baya uuzunn yertsin di mi..
  22. Butterfly effect şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    ''Yoldaslar, ölürsem o günden önce yani, Oyle gibi de görünüyor- Anadolu'da bir köy mezarligina gömün beni ve de uyarina gelirse, tepemde bir de çinar olursa tas mas da istemez hani..'' Başka biirnin canına kıymadı, eline silah alıp kan dökmedi.... O bu vatana tutkuyla bağlıydı... memleketine , karısına, anasına..... Ve O bunlardan uzak bırakıldı.. en büyük ceza O'na sürgün edildi.. .. Düşünülebilirmiydi ki yıllarca O'na karşı savaşanlar, O'nu fişleyenler sonradan parti kurultaylarında O'nun şiirlerini okusun .... Şimdi de bir diğerleri itibarını iade ediyolar kendilerince... Ama isterdi be.. mezarı gelsin memleketine ... Bi çınar ağacın gölgesine... Ruhu huzur bulsun ... Ruhumuz huzur bulsun.... Biz Onu gerçekten sevenler... KÜÇÜK HESAPLARLA SEVİYORMUŞ GİBİ GÖRÜNENLERİN DEĞİL... Vasiyet'i Yoldaşlar nasip olmazsa görmek o günü Ölürsem kurtuluştan önce yani Alıp götürün Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni. Hasan beyin vurdurduğu Irgat Osman yatsın bir yanımda Ve çavdarın dibinde toprağa çocuklayıp Kırkı çıkmadan ölen şehit Ayşe öbür yanımda. Traktörlerle türküler geçsin altbaşından mezarlığın Seher aydınlığında taze insan yanık benzin kokusu Tarlalar orta malı kanallarda su Ne kuraklık ne jandarma korkusu. Biz bu türküleri elbette işitecek değiliz Toprağın altında yatar upuzun Çürür kara dallar gibi ölüler Toprağın altında sağır kör dilsiz. Ama bu türküleri söylemişim ben Daha onlar düzülmeden Duymuşum yanık benzin kokusunu Traktörlerin resmi bile çizilmeden. Benim sessiz komşulara gelince Şehit Ayşe’yle ırgat Osman Çektiler büyük hasreti sağlıklarında Belki de farkında bile olmadan Yoldaşlar ölürsem o günden önce yani -öyle gibi de görünüyor- Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni Ve de uyarına gelirse Tepemde bir de çınar olursa Taş maş da istemez hani... Nazım Hikmet Rân
  23. 8-9 saatlik bir yolculuk sırasında kulağıma fısıldanan ve hiç aklımda yokken ben'i biz yapan bir şiiir ... ve hikayesiyle kalbimi acıtan... Sezai Karakoç'un Geyve'li aşkı Muazzez Akkaya'ya yazılmışş bir şiir... Okul sırasında tanıdğı, sevdiği, karşılık bulamadığı ve mezuniyet merasiminde tüm okulun önünde okuduğu ,kıtalarının ilk harfleri sevdiğinin adının harflerini taşıyan bir şiir... Şiiri okuduktan sonra Muazzez Akkaya'nın' kabul ediyorum 'dediği ama Sezai Karakoç'un 'şimdi de ben kabul etmiyorum' dediği ve bunun üzerine Sezai Karakoç'un Muazzez Akkaya'yı bir daha göremediği çünkü red cevabının ardından Muazzez Akkaya'nın intihar ettiği bir şiir...
  24. benim alasım geldi biz de zaten bi örnek giyinme merakı var teeee başından beri..... şunun aynındann erkekk modeli varmıydıııı .... ))) nerden buluruz kii bunlarıı bilen var mı ...
  25. olur olur iki elin her bişeyi olur ...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.