Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

made in turkey!

Φ Süper Üye
  • İçerik Sayısı

    3.974
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    4

made in turkey! tarafından postalanan herşey

  1. ÇOCUKSUN SEN...... Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen Kum taneleri var ya onlardan birindeyim Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum. Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil AHMET TELLİ bu dünya bize göre değilmiş....((
  2. türk dil kurumu beni uyardığın için sağol...yoksa türkçeden bihaberim ben....
  3. DÖRT KELEBEK...... Kelebekler insandan daha mutlu yaşadı ömrünü… İnsanoğlu ise onlarca yıla sığdıramadığı ömründen mutlu olmayı başaramadı… Doğum ile ölüm arasında sıkıştı kaldı insanoğlunun ruhu ve sonunda ölümün gideceğini bildiği için, hayatını keşmekeş içinde tüketti… Kelebekler ise anladı hayatın değerini… Sadece bir gün yaşadı kelebekler… Kendisini yaratan kudretin sanatının işlediği kanatlarını gün ışığıyla çırpmadan önce, günler boyunca bir koza içinde, karanlığın zulmetine katlandı… Bir kelebeğe dönüşmeden önce, ipek böceği olarak çektiği o zulmetin paha biçilmez hediyesini, ipek kozası olarak bıraktı insanoğluna… İnsanın paha biçemediği ipe, kelebeğin dünyaya geldiği yaşamın rahmi oldu… İnsanın onlarca yıl yaşadığı halde, değerini bilmediği, kısa bulduğu ömre inat, kanatlarındaki Tanrı fırçasından çıkma sanatı gösterdi insanoğluna, kısacık hayatının her anında… Sadece birkaç gün yaşadı kelebekler… Ve aşkın ne demek olduğunu, insandan daha iyi bildiler… Aşkın bir ateş olduğunu, yakıp kül ettiğini anladılar ve ateşe pervane oldular. Dört kelebeği öyküsüdür; Dört kelebek ateşin gerçek sırrına ulaşmaya karar verirler… İlk kelebek ateşin uzağından geçip gelir ve şöyle der; "Ateş aydınlatan bir şeydir." Bu gerçeğin tam bilgisi değildir… İkinci kelebek ise ateşe biraz daha yaklaşıp döner ve şöyle der; "Ateş ısıtan bir şeydir." Bu da gerçeği anlatmak için eksiktir… Üçünü kelebek ateşe iyice yaklaşır, alevler kanatlarına değer geçer ve döndüğünde, "işte ateşin gerçek bilgisi" der, "ateş yakıcı bir şeydir." Dördüncü kelebek bununla yetinmez. Ateşin çevresinde döner, dolanır, kavrulur ve birden bire ateşin içine dalarak bir an parladıktan sonra, alevlerin içinde görünmez olur… Ateşin gerçek bilgisini anlayan tek kelebektir o… Ancak bunun artık diğerlerine anlatacak durumda değildir. Anlatmasına gerek de yoktur… Hiç kimse ateşin ne olduğunu başkasının anlatmasından öğrenemez... Ateşe ancak dokunarak öğrenilir, onun ne olduğu… Hepimiz bu öyküdeki dördüncü kelebek olmayı düşlüyor ama ömrümüzü diğer üç kelebek gibi tamamlıyoruz. Sadece birkaç gün yaşadı kelebekler… Ömrünce gerçek aşkı bulunamayan insana inat; ateşin aşk olduğunu bilerek ve aşk için yanmayı bilerek... ********* erikler için sağol jön...... sewdiğim yeşil eriğim....
  4. geçerken uğradım sadece.......
  5. canım bircem durumları biliyorsun bende hep burda olmayı istiyorum ama inan mümkün olmuyor.....ama sürekli ankaraya gidip geliyorum oda en sewdiğim forumumdan ayrı bırakıyor beni....ama sağlık olsun gerisi gelir inşallah.... bu arada benim başlıkta dibe vurmuş yane.....
  6. bile bile kilit vurduğumuz kapıları umarım geç olmadan açarız sewgili erdal.......tabiki eskinin yerini yenisi alıyor ama biz hep eskiyi arıyoruz yinede.......yeni kapı ne kadar sıcak olursa olsun eski tadı wermiyor......
  7. mükemmel bir şiir.....olayı tam anlamıyla özetliyor....anlamsızlaştık tamamen...... geçikmeli teşekkürler.....)
  8. BELKİ YİNE GELİRİM Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü Bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse ama bir tufan az mı gelir yoksa yine de yırtılan ve parçalanan birşeyler olmalı mutlaka hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler Oysa ne kadar sakin bu sokaklar ve bu kent ne kadar dingin görünüyor bana şimdi gökyüzü Gidenler nerde kaldılar, özledim gülüşlerini bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki onlardı çocuklara ve aşka ölesiye bağlanan kadınları güzelleştiren herhalde onlardı "Tükürsem cinayet sayılır" diyordu birisi tükürsek cinayet sayılıyor artık ama nerde kaldılar, özledim gülüşlerini onların Uzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklara tek yaprak bile kımıldamıyor nedense ve tek tek söndürüyor ışıklarını varoşlar alnımı kırık bir cama yaslıyorum, kanıyor kanımın pıhtılarında güllerin serinliği ve fakat bir cellat gibi yetişiyor pusudaki Dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük Yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum okuduğum bütün kitaplar paramparça çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum sırnaşık aydınlar, arabesk hüzünler bir gazete sayfasında sereserpe bir yosma Sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor ve ne zaman yolum düşse vurulduğun yere kızgın bir halka oluyor boynumda o sokak Hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri ama içimde bir sırtlanın dalgın duruşu ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük İçimde zaptedilmez bir kırma isteği dizginlerini koparan bir at sanki bu soluksoluğa kalıyorum her sonbahar ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum bütün gençliğim böylece geçip gitti işte ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim Hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa birgün gelirsek hangi kent güzelleşmez şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye Devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün AHMET TELLİ..... BİRCE'ye sewgilerimle.........
  9. made in turkey!

    Terazi Burcu Genel Özellikleri

    tamamen beni anlatıyor....9734 sayısınada bayılırım ...
  10. ben forumdaki eski dostlarımı çok özledim........
  11. çiçeim eski günlerin anısına yazıyorum buraya..... az sonra kahve içecem.........
  12. "özlüyorum seni...zamanla barışamadım.....geçip gidiyor ömür... günlere doyamadım..... yanıyorum ey yAr haberin yok.....saklıMDasın Ey yAr...." büyük harflere dikkat...
  13. ya canım inan o kadar karmaşık şeyler yaşıyorum....buraya uğmayı bile unutmuşum......ama inan hep aklımda benim ilk göz ağrım canım yuwam turkish mediam........ama elimden geldiğince daha sık uğrayacam....
  14. saklımdasın ey yar haberin yok...

  15. ya uzun zaman olmuş gelmeyeli bir geldim şaşırdım yaaa evin şekli şemali değişmiş....boya badana yapılmış tanıyamadım evimi......bide sanki eski hali daha sewimliydi.......:(ben eski ewimi istiyorum
  16. beni uykumdan eden kimdirrrrr...tiz cellat çağrıla kelleleri vurula....... inanın tebessüme çok fazla ihtiyacım var bu aralar.sizin yazılarını okuyunca çok mutlu oldum ve yüzümde gülümseme oldu...iyiki varsınız canlarım.......
  17. uzun zamandır foruma gelemiyordum pikniktende haberdaR olmadım....demekki kısmet değilmiş.......neyse artık başka bahara kaldı gelmem......
  18. durun peynirden benden gelsin.... ayrıca bu güzel şiirde benden size gelsin canlar...... ÇAY, SİMİT ve PEYNİR Basit yaşayacaksın, basit. Mesela susayınca su içecek kadar basit… Dört çıkacak, ikiyle ikiyi çarptığında. Tek düğmesi olacak elindeki cihazın; Tek bir düğme, tek bir cümle gibi… Sevince lafı dolandırmadan söylediğin “seni seviyorum” gibi. Basit, sıcak bir öpücük yetecek sana… Basit, sıcak bir öpücük; ve o öpücükle dolacak tüm günlerin, tüm düşlerin. O öpücük için yapacaksın hayatının kavgasını, Öpücük için yiyeceksin, hayatının dayağını. Kabak çekirdeği verecek, sana rakamların veremediği mutluluğu. El yazısıyla yazılmış, eğri büğrü bir mektup olacak, En değerli kağıdın, hep yanında taşıdığın, atmaya kıyamadığın. İki harekette giyiniverecek, iki harekette soyunuvereceksin. Kısacık olacak uyanman ve yola çıkman arasında geçen süre; Kısacık olacak sıcacık kollara dolanman ve Kendin bile anlayabileceksin yazdıklarını; bakışların bile anlatabilecek kendini Beklentilerin de basit olacak, Kaf Dağı’nın önünde bekleyecek mutluluklar. Bir ıslıkta bulabileceksin en uzun dostluk romanını; Ya da bir damla gözyaşı yaşatacak sana en ucuz romanını; Pankreasının sağlığına dua edeceksin kapatırken gözlerini. Zafer işareti yapacaksın tuvaletten çıkarken. Bir kaşarlı tost olacak aradığın, nasıl oturacağını bilemediğin sofrada, Parmakların en kıymetli çatalın, yine, aynı parmaklar çözecek en karmaşık denklemleri. İskender’in kılıcı duracak, avukat rehberinin yanında. Bir filarmoni orkestrası veremeyecek sana, kontraplak bir gitarda doğru basılmış bir fa diyezin mutluluğunu, Makyajı ilk “a”sına kadar bilmen yetecek, temizlik kokacak en pahalı parfümün. “Bilmiyorum” diyebileceksin bilmediğinde ve çok normal olacak “ bilmeyişin”. Tek dereden su getirmen yetecek, bir “istemiyorum” diyebilmeye, Ne durduğu fark etmeyecek abanın altında. Saatin, sadece saati gösterecek, Telefonunu sadece telefon etmek için kullanacaksın, Küçük bir not defteri olacak, “bilgini” en hızlı “sayan”. Basit yaşayacaksın, basit. Sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi basit… Çay, simit ve peynirle… NAZIM HİKMET
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.