MONA LİSA
Saçların başak kokusu, menekşede hüzün
Gündüzün ışığı parlar, atılan her düğümde
Sarıyordu etrafını nihavent sözün
Düşüncem utandı, seni düşündüğümde
Ortasında bir şamdan üstü mumlarla dolu
Bir masa hayal etmiştim seninle
Koklamak saçının tellerini nurla dolu
Boğum boğum istedim, sevginle
Masanın bir ucunda sen, bir ucunda ben ve aşk
Tutsaydım ellerini yanarken gece
Sonra seni düşledim aylak, başıboş
Sordum kendime bir sürü silik bilmece
Bir abide şeffafllığıyla duruşun
Uzaklardan bir ezginin dizelerini sundu
Kayboldu gerçekler, gerçek oluşun
Gözlerim seni yoksundu
Mona Lisa, dün gece yoktun
Ondan önceki gecede, tüm gecelerde
Yüreğimde bu acıyı bil ki sen soktun
Yüreğim sensizken kim bilir nerde
Mona Lisa duvarlarda isminin
Aynalarda gülüşünün kıvrımları var
Sen yokken beynimde gölge resmin
Sen varken gölgem resmini arar
Ancak tuhaftı gölgenin ardından bakmak
Başak endamının girmesiyle bu hal
Peşinde her zaman bir gölge olmak
Seni böyle düşlemek korkulu masal
Mona Lisa yıldızsın gecelerin yıldızı
Samanyolunun bütün ayrıntılarısın
Geçmişten izler taşıyabilir bu sızı
Seni sevdim çünkü sen yürek zarısın
Dağların soğukluğunu ne olur taşıma
Minicik bir kıpırtı, tüylerim diken diken
Sevemem derken tam da, niçin çıktın karşıma
Vakit bana geç belki, kime erken
Düşle gerçeğin seni bulutlara taşımasını
Durma artık öyle maverar gibi
Düşle, duruduramadığım geçen zamanı
Düşle; aşkı, sevgiyi tıpkı Vera gibi
Mona Lisa , nazlı gözlerinin
Buğulu katmerlerini üzerime akset
Ellerine dokunduğumda, soğuk ellerimin
Sıcak kalbimden geldiğini hisset
Senin uyuttuğun saatler, aşk gövdende
Sonsuzca mırıldanırken ben, yad kaldım
Uçurumların ufukta yürüdüğünde
Bizde yürüyelim uçuruma, adım adım.
.................................