kralx tarafından postalanan herşey
-
Selamlar
kralx şurada cevap verdi: Rumeysa başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımO cavabın başındaki kısım banaydı, sonu sanaymış bende yeni farkettim.. olabilir insanız, hata yaparız... Saygılar..
-
EVRİM Mİ?
Topiç mi? Açalım arman ne demek hemen açıyorummm..
-
İtiraf ediyoruuum ..
Arada olur böyle hatalar..))
-
Kitap: AB YALANLARI VE GERÇEKLER
Bakalım daha neler olacak. AB ciler ne yapacak.. Çok ilginç bir kitaba benziyor.. Saygılar..
-
İtiraf ediyoruuum ..
arkadaşlar yukardaki iletim başka bölüme aitti yanlışlık olmuş.. Saygılar..
-
İlk öpücük
İlki sonu yok her öpücüğüm ilktir..)) ??? Gül bu konuda gerekli açıklama yapacam kızma, özel olarak..))
-
Selamlar
kralx şurada cevap verdi: Rumeysa başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımBen asterix değilim kralx im. Ayrıca, heralde yani kararını kendin verdin.. Benden söylemesi konu başka bir yere taşınabilir. Dinle ne alakası var.. Saygılar..
-
şu anda ne dinliyorsunuz
Metallerle ametallerle işim olmaz. Şuanda kafamı dinliyorum.. Saygılar..
-
Selamlar
kralx şurada cevap verdi: Rumeysa başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımSevgili Rumeysa aramıza hoş geldin ama, sanırım konuyu yanlış yere açtın, konu başka bir yere kaldırılırsa şaşırma. Muhtemelen, birbirimizi tanıyalım bölümüne yönlenir.. Saygılar..
-
Türk Siyaseti
Bu topraklar için kim canıyla ve şerefiyle mücadele etmişse o en büyüktür.. Şehitlerimiz daha da büyük.. Saygılar..
-
Allah ın varlığı neden bu kadar çok tartışılıyor?
Kişiliğime istediğinizi diyin ama dinime ve kutsal değerlerime hakaret yapmayın lütfen.. Saygılar..
-
Kitap araniyor
Kızma bacım.. Herkes görüşlerini ifade etmekte özgür değilmi, bari sen yapma , ayaklarıma prangalar bağlama. Ayrıca yazıyorum yazmasına da bende yaşamıyorum. Bunun çelişkisi ve sıkıntısı var içimde. Yazdıklarıma bakıpta beni hacı hoca sanmayın. Fundamantalist bir müslüman gibiyim.. Bende çaresizim. Ama napayım, bir şekilde yazıyorum buralara. İsterseniz semtinize bile uğramam.. Kırgınım zaten birde siz kırın.. Saygılar..
-
Gidişini Anlatıyorum
GÖZLERİN KAL DİYOR Buna nasıl ayrılık bu nasıl veda Gözlerin kal diyor dudakların git Bakışın anahtar gözlerin kilit Ellerin aç diyor dudakların git Ayrılık dönüşü olmayan nehir Yalnızlık yıkılmış bomboş bir şehir Kaç sevda kül oldu böyle kimbilir Gözyaşın kal diyor dudakların git. Gidersem bir daha dönmeyeceğim Kalırsam kalbime yenileceğim Çözemedim seni delireceğim Gözlerin kal diyor dudakların git Duvardan insin mi resimlerimiz Yabancı olsun mu isimlerimiz Ya o deli dolu gecelerimiz Anılar kal diyor dudakların git Bu romanda biter belki birazdan Ne aşklar yıkıldı gururdan nazdan Ağlıyor besteler yine hicazdan Şarkılar kal diyor dudaklar git Ahmet Selçuk İlkan
-
Iste Hizb-ut Tahrir Mucahidleri
İnsanlar açıkça ben müslümanım, ben ateistim, ben kafirim demedikçe sen bir yargıda bulunamazsın. Bana yaptığın gibi yani... Saygılar..
-
karçiçeg m
Cahillik işte affet. Bloguna bakmalıydım önce. Ama bakmıcam.. Söylemek istemedin madem, bende bakmam.. Saygılar..
-
tarih anlamak
KIZILELMA ÜLKÜSÜNDEN TURAN GERÇEĞİNE Kendisini yeryüzünün yegane imparatoru ilan eden Sultan Süleyman’ı bu büyük dava uğrunda giriştiği hegemonya seferleri esnasında Protestan mezhebini neşre çalışan Luther’in vaizlerinde Türklere mukavemeti Allah’ın kuvvetlerine karşı gelmekle bir tuttuğu ve bir taraftan da Avusturya topraklarından birçok ailelerin muntazam ve adil bir idare altında insanca yaşayabilmek için Türk illerine=Turana hicret ettikleri ve hatta bu muhaceretler bir asır kadar devam ettiği için daha sonraları 1631 tarihinde Budin beylerbeyi Hasan Paşa tarafından Payatin Eszterhazy’ye zulümden vazgeçilip bu muhaceret cereyanına bir nihayet verilmesi hakkında ihtarnameler bile gösterildiği muhtelif vesikalarla sabittir. Tabii artık hükümdarlar hükümdarı ve insanlık haklarının muhafızı vaziyetine geçen Kanuni ile dünyada ondan başka imparator olamayacağını ilan eden hükümeti nazarında bütün yer yuvarlağı bir tek Kızıl-Elma ve onun bulunduğu coğrafyada Turan haline gelmiş demektir. Bu büyük fikir Kanuni’nin ölümü ile sönmüş değildir Ondan sonra da devam ettiği için, onun torununun torununun oğlu olan ve on yedinci asrın başlarında dört sene saltanat süren Genç Osman’ın Lehistan seferinde bile bu eski Türk ülküsünün başlıca etken olduğu çağdaş belgelere dayanarak yazılmış önemli bir eserle ortaya konmuştur. Birinci Ahmet, Birinci Mustafa ve İkinci Osman devirlerinde İstanbul’da bulunmuş üç Fransız elçisinin evrakına dayanan (Madame de Gomez)’in 1734’te ikinci cilt olarak çıkan (Histire d’Osman) ismindeki eserine göre, “Genç Osman” denilen dahi çocuğun Lehistan seferi Baltık denizine çıkmak, orada donanma kurup hem Akdeniz’den hem Baltık Denizinden Avrupa’yı abluka altına alarak İtalya üzerinden kıtanın ortalarına doğru yürümek imkanlarını temin için açılmıştır! Her halde bu heybetli proje, “sultan-ı alem”in yer yuvarlağına hala bir Kızıl-Elma nazarıyla baktığını gösterir. Eski Türk nesillerinin bir gün mutlaka varılacağından bahsettikleri Kızıl-Elma, Osmanlı çöküşünün başlarında artık unutulmaya başlamasından itibaren çürümeye yüz tutmuştur. Bilhassa azamet devrinde elde edilen Kızılelmaların çöküş devrinde birer birer elden çıkması, milli ideal sınırlarının nihayet devlet hududuyla birleştirmiş ve işte o iki hudut birleştiği anda Kızıl-Elma büsbütün çürüyüp gitmiştir! Artık Osmanlı İmparatorluğu’nun son gününe kadar yegane endişesi mevcudun muhafazasından ibarettir. İnsanlığın hayvanlıktan en büyük fakrı, ideal ihtiyacında gösterilebilir. İnsanın karnı gibi kafası da açıkır ve bu manevi açlığı ancak bir ideal doyurabilir. Memleketlerinde milli bir ülküden mahrum kalan bir çok insanların tıpkı ithalat eşyası gibi hariçten gelen ecnebi ideallerine sarılmaları işte bu tabiat kanununun en tabii neticesidir. Osmanlı idaresinin çöküş asırlarında ve bilhassa Tanzimat’tan itibaren hiç takdir edemediği gerçek hakikat budur. Bazen, Turancılık hareketi olarak da adlandırılan Türkçülük hareketinin gelişmesini tayin etmiş bulunan amilleri şunlardır: - XIX. Asırdaki çok çeşitli milli hareketlerin ortaya çıkışı (Rum, Alman, İtalyan, Islav, Ermeni, Arap): Bunların birçoğu doğrudan-doğruya Osmanlı İmparatorluğuna yönlendirilmiş bulunmakta idi. - Osmanlı İmparatorluğunun uğradığı hezimetler ve bunların neticesi olarak Balkanların, Afrika’nın ve nihayet Asya’da Suriye, Arabistan, Irak ve Musul’un kaybolması. İmparatorluğun toprak parçaları birer birer elden çıktıkça, Anadolu’daki Türk unsuru, yalnız nüfus bakımından değil, aynı zamanda devletin emniyet ve selameti bakımından da istinad edilebileceği yegane temel unsur olarak gittikçe ehemmiyet kazanmış oldu. - Türkoloji'nin ilerlemesi: Türkiyat, Türk milletlerinin listesini verdiği gibi, bu milletlerin dil yakınlığının da ortaya koyup, eski Türklerin tarihini aydınlatmakta idi. - Rusya’da öncelikle bir Türk-Tatar İslam, münevver sınıfının teşekkülü ile 1905 hadiselerinin Rusya’daki Türk Medyasına verdiği hız. Ali Hüseyin-zade (Bakü), Yusuk Akçura (Kazan), ahmed Ağaoğlu (Karabağ) gibi şahsiyetler bu hareketi kuvvetle canlandırmakla kalmamış, hatta Türkiye’deki Türklerden gelen büyük desteğide yönlendirmişlerdir. XX. asrın başında Türkiye’de üç siyasi görüş mevcuttu: İslamcılık, Garpcılık ve Türkçülük. Bu görüşlerin serbestçe münakaşası (1902-1903 senelerinde) Kahire’de çıkan Türk adlı gazetede yapılmıştı. Türkçülük görüşü, Yusuf Akçuraoğlu tarafından temsil ediliyordu. Onun “Üç Tarz siyaset” adlı kitabı, bu harekete ait programın gelişmesinde mühim bir rol oynamıştır. Akçura, Osmanlılığı, Türklerin imtiyazlarını kısmak gayretinde bulunduğundan ve İslamların haklarını tanıyan Müslümanlığa karşı hareket ettiğinden dolayı tenkit ediyordu. Diğer taraftan da Pan-islamizm (İslamcılık) gayri müslimleri kızdırıp, bazı Avrupa devletlerinin mukavemetine maruz bırakıyordu. Müellif, en büyük engel olan Rusya’nın, diğer devletlerin yardımıyla bertaraf edilebileceğini düşünerek Pan-Türkizm’i ilan etti. Aynı Türk gazetesinde Akçura’nın tezi, Osmanlılık adına liberallerden Ali Kemal tarafından tenkit edildi ve Ahmed Ferid tarafından da hayalle uğraşmakla itham olundu; zira ona göre, İslamcılığın tatbik kabiliyeti yoktu. Pan-Türkizm ise, henüz ortada görünmüyordu. Temmuz 1908 ihtilalinin patlak vermezi üzerine önce Osmanlılık (yani, bütün unsurlar için maddi bir Osmanlı vatanı) fikri galebe çaldı; daha senesi dolmadan, İttihat ve Terakki Fırkası, Osmanlı imparatorluğunu teşkil eden unsurların uzlaşmaz temayüllerinin mevcudiyetine kanaat getirdi. Türkçülük hareketi hızla gelişmeye başladı. 24 Kanun-ı Evvel 1908 tarihinde İstanbul’da bütün Türk kavimlerinin ahval ve efalleri’ni tetkik etmek üzere Türk Derneği kuruldu; ancak bu cemiyetin alakası, hakikatte, Yeni Lisan, Genç Kalemler vb. mecmualarda münakaşa edilen lisan meselelerine inhisar etti; 1911 tarihinde, ilmi faaliyetin genişletilmesi maksadıyla (Turan Neşr-i Maarif Cemiyeti) adıyla Turancılık cemiyeti kuruldu ve Kanun-ı Evvel’de Yusuf Akçura tarafından idare edilen Türk Yurdu dergisinin birinci sayısı çıktı. 25 Mayıs 1912 tarihinde ise, Türk kültürü ile uğraşmak üzere Türk Ocakları kuruldu. Yorumsuz... Osmanlı şu anki Türkiyeden daha Türkçüydü.. Saygılar..
-
EVRİM Mİ?
Allahın varlığına bile inanmayan var. Cinlerin varlığına inanmayan olmazmı... Saygılar..
-
Yağmur altında dans
Ha unutmadan şunuda söylüyüm arkadaşlar. Bu yağmur altında dans meselesini çiftçimiz duymasın. Bizi buradan sopayla kovalarlar.. Bu şuna benziyor; siz üç arkadaş çöldesiniz, suyunuz bitti, artık ölecek duruma geldiniz, içinizden biri kalkıp diyorki, bir su bulsakta duş alsak.)) Saygılar..
-
karçiçeg m
Ok..)) sormadım farzet.. Saygılar..
-
Bilim Ateizmi Satıyo Galiba !
Neden böyle bir cümle yazdığınızı anlayamadım. Ne yapsaydı din, bütün mistik havasını atıp ekonomi, sanayi, tıp, mühendislik kurslarımı verseydi. Allah aşkına yapmayın. Din bilim' e ters değildir. Bilim de olacak din de. Aslında şoförlük, amelelik, maden ocağında işçilik falan da yapsın değilmi... Arkadaşlar, din insanları manevi yönden eğitir ve yaratanın belli bir amaç üzere yarattığı insanların dünyayla ilgili tüm ilişkilerini düzenler. Bu verilmiş bir vaadin gerçekleşmesi ve dünyada huzurlu bir yaşamı yakalamak içindir. Din herhangi bir ilaca itiraz etmez, herhangi bir vasıtanın icadına itiraz etmez. Bilakis bunları emreder.. sAYGILAR..
-
"Kadına Yönelik Şiddete Son!" Kampanyası başlamışt
Günümüzde ise; Topluma dayanan çalışmalar; %12 ile %25 kadının yaşamlarında bazı zamanlar zorla tam ya da tam olmayan cinsel ilişkiye girmek zorunda bırakıldıklarını rapor etmektedir. 15-49 yaş grubu kadınların onuncu sıradaki ölüm nedeni kişiler arası şiddettir. Fahişeliğe zorlama, seks ticareti ve seks turizmini gittikçe arttığı görülmektedir. Kadın ve çocuk ticareti ile ilgili veri ve istatistikler, 1995 yılında 500.000 kadının Avrupa Birliği ülkelerine seks ticareti için giriş yaptığını göstermektedir. Kadına karşı şiddet üzerine yapılan çalışmalar şunları göstermektedir: Kadına karşı şiddet uygulayanların neredeyse tamamı erkeklerdir; Kadınların tanıdıkları, bildikleri erkekler tarafından şiddete uğrama riski en yüksektir; Kadınlar ve kızlar aile içinde ve yakın tanıdıklar arasında meydana gelen şiddetin en sık kurbanlarıdır; Yakın ilişkilerdeki fiziksel istismar hemen her zaman psikolojik ve sözel istismar ile birliktedir; Vatandaşları korumaya yönelik kurulan sosyal kuruluşlar dayak yiyen kadınları ya suçlamakta veya görmezden gelmektedir. Yorumsuz.. Saygılar..
-
karçiçeg m
Doğum günün kutlu olsun.. Allah hayırlı ömür versin. Uzun ömür versin demiyorum, çünkü ecel vakti uzamaz...!! Umarım hep yüzün güler.. Bu arada sorması ayıp yaş kaç oldu. Eskilerin tabiriyle tevellüd kaç?..)) Saygılar...
-
bende geldimmm
kralx şurada cevap verdi: şilan başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımŞiir de güzelmiş, ismin de hoş geldin..
-
2. abdülhamit ulu hakan mıydı yoksa kızıl sultan m
Bu kitabı bulup okuyacağımı bildiririm sayın canuqur.. Saygılar...
-
ALLAH YOKTUR MU?
Nereye gidilmişse orada basit ve batıl da olsa bir dîne, bir tanrı fikrine rastlanmıştır. Geçmiş devirlerde çeşitli şekillerdeki putlara tapanlar, ateşi, güneşi, yıldızları kutsal sayanlar dahi bütün bunların üstünde büyük bir kudretin bulunduğuna, herşeyi yaratan, terbiye eden, esirgeyen bir varlığın mevcudiyetine inanmışlar, dış âlemde taptıkları şeyleri Ona yaklaşmak için birer vesîle edinmişlerdir." "Biz, bunlara, sırf bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye tapıyoruz." (ez-Zümer, 39/3) Cinsleri, devirleri ve ülkeleri ayrı, birbirlerini tanımayan toplumlarda inanç konusundaki birlik, dîn fikrinin umumî, Allah inancının da fıtrî olduğunu ispat etmektedir. Saygılar...