misafirceylan tarafından postalanan herşey
-
Türkiye'yi kemiren ihanet: ALLAH İLE ALDATMAK... Allah ile aldatmanın rantından en büyük terör örgütleri bile yararlanıyor.
öncelikle yetişkin ve kültürlü insanlar olarak şu ayrımı beyinlerimizin en ücra kösesine bşi yerleştirelim... islamiyet ayrı şey müslümanlık ayrı şeydir... müslüman demek iman eden kişi demektir...iman etmeden sadece namaz kılan oruç tutan kimseye müslüman denmez... iman etmiş ancak namaz kılmayan oruç tutmayan kişi yine müslümandır...müslüman kişi islamiyetin bütün hasletlerini taşımayabilir..o taşımıyor diye islamiyete taş atmak neden???? islamiyet nasıl yaşanması nasıl davranılması gerektiğini bildirir... inanıp inanmamak yapıp yapmamak insana kalmıştır... mesela yasalar oluşturuyoruz kanunlar çıkarıyoruz ve bir devletin düzenini kurmaya o devlette insanları nasıl daha huzurlu yaşatırız die ortam oluşturmaya çalışıoruz..bu kanunlarda hırsızlık yapmayın şu kadar yıl hapis ile cezalandırılırsınız diye hükümler var...ancak insanlar hala hırsızlık yapmakta...şimdi napalım bu insanlar hırsızlık yapıyor die kanunlar yoktur kanunlar saçmalıktır mı diyelim..ve ya gerçek kanun sahte kanun die ayırt mı edelim arkadaşlar... hz. MUHAMMED 40 yaşından sonra değil ilk doğduğu günden beri zaten çok büyük bir sahsiyetti...çok dürüst ve asla yalan konuşmazdı .. hatta karsısında olup Ona ve ümmetine türlü türlü işkence eden müşrükler bile O'NA MUHAMMED-ÜL EMİN yani güvenilir kişi demişlerdi ve hiç bir müşrik karşısına geçipte "sen evvel zamanda yalan söyledin" diyememiştir...o zaten çok büyük bi insandı 40 yaşından sonra sadece peygamberlikle süslenmiştir bu karakteri...peygamberliğinde gördüğü saygıyı gençliğindede bütün arap yarımadasında görmüştür.. madem kitap tavsiye etmek moda olmuş ben en kısa zamanda hz. peygamberin hayatını anlatan bir kitap okumanızı tavsiye ediyorum... zira isim ve yayın evi vermiyorum Türkünden yabancısına Müslümandan hristiyanına bi çok kişi bu muhteşem hayatı kaleme almıştır.. dilediğinizi okuyabilirsiniz... saygılar dualarımdasınız...
-
Allah'ın Varlığına Dair -Önyargısız Araştırma-
hakkında ileri geri fikirler ortaya attığınız ayeti kerime: TEVBE SURESİ 9.AYET: Ey müminler! Babalarınızı, kardeşlerinizi, imana karşı küfrü benimseyip sevdikleri takdirde kendinize dost edinmeyiniz. Yani başkaları ve yabancılar şöyle dursun, velileriniz olan öz babalarınızı, öz kardeşlerinizi bile kâfirliği müminliğe tercih edip de sevgi duydukları takdirde, hele hele küfürden vazgeçme ümidi kalmadığı takdirde onları kendinize dost edinmeyin, sırdaş tutmayın, onları veli tanımayın, sizin üzerinizdeki velayet haklarını kabul etmeyin, ve onu kullanmalarına izin vermeyin, onların emirlerine uyup da küfre hizmet etmeyin, küfre yardımcı olmayın ve dikkatinizi çekmek istediğim bölüm ayetin nuzul sebebi.... Bu ve bundan sonraki âyetin Mekke fethinden önce, bu akrabalık bağlarını hicrete engel zannedenler hakkında veya dinden dönüp tekrar Mekke'ye dönen dokuz kişi hakkında nâzil olduğuna ilişkin iki rivayet varsa da bunlar nüzûl tarihi hakkındaki esas rivayetlere aykırı bulunduğundan delil olarak kabul edilmeye layık görülmemiştir. Bundan dolayı Cessas'ın "Ahkam-ı Kur'ân"da zikrettiği üzere, müminler münafıklardan ayırdedilmek için bununla emrolunmuşlardır. Çünkü münafıklar, kâfirlerle dostluk ilişkilerine giriyor ve buluştukları zaman onlara saygı gösteriyor ve ikram ediyorlardı, onlara velayet ve taraftarlık izhar ediyorlardı. Allah Teâlâ da bu âyetteki emrini mümin ile münafıkın farkına alâmet kılmış ve böyle yapmayanın nefsine zulmetmiş ve böylece cezaya hak kazanmış olduğunu haber vermiştir. Ancak şunu da unutmamak lazım gelir ki, Allah, kâfir olan anaya, babaya ihsanı ve belli ölçüler içinde yakınlığı dahi emreylemiştir. Nitekim Lokman Sûresi'nde beyan buyurulduğu gibi: "Biz insana, anasıyla babasına itaat etmesini emrettik... Bununla beraber ananla baban, bilmediğin bir şeyi Bana şirk koşman hususunda sana baskı yaparlarsa onlara itaat etme. Fakat onlarla dünyada iyi geçin..." (Lokman 31/14, 15). Aynı şekilde Nisâ Sûresi'nde "Allah'a ibadet edin, hiçbir şeyi ona ortak koşmayın, anaya babaya iyilik edin." (Nisa, 4/36) ve En'âm Sûresi'nde "De ki: "gelin size Rabb'inizin neleri haram kıldığını ben okuyayım: Ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya babaya iyilik edin.". (ELMALILI HAMDİ YAZIR TEFSİRİ) umarım faydalanmışsınızdır... lütfen diyoruz tekrarlıyoruz araştırma yapmadan konuşmak insana zarar verir.. islamiyette iman ikiye ayrılır.. 1. taklidi iman(sadece cevrenin yönlendirmesi ve telkini ile kazanılan imandır ki çok yetersizdir...) 2.tahkiki iman ve imanın en efdalı TAHKİKİ İMANDIR.. insanın sadece çevresinden örendikleriyle değil kendisi araştırarak öğrenerek anlayarak kavrayarak ve sorgulayarak elde ettiği iman dir... bu neye inanırsanız inanın böyledir... iki dinle bir söyle.......
-
Allah'ın Varlığına Dair -Önyargısız Araştırma-
hımmmm ilginç anlamsızlıktan bahsedecekseniz eğer ,kendi düşüncelerinizin de bu kategoride olmaması gerekir.. bi önceki açıklamamda dediğim üzere bir ayeti kendi kendinize yorumlayamazsınız ...A olayı için inen bir ayeti kerimeyi B olayına istinaden yorumlamaya kalkarsanız böyle durmlara düşebilirsiniz.. bir ayetin ne demek istediğini anlamak istiyorsanız eğer ilk önce o ayetin nüzül sebebine yani hangi olay veya soruya binaen indiğini bilmemiz gerekir.. bunun yanı sıra bu ayetlerin geniş anlamlarınıda okumanız yararınıza olacaktır... size dikkatle "KURANDAKİ bu iki ayeti nasıl yorumluyorsunuz" konusunu okumanızı tavsiye ederim...
-
Allah'ın Varlığına Dair -Önyargısız Araştırma-
evet islamın temelinde yatan insan sevgisi ve insan hakları Madde 1 Tüm insanlar özgür; onur ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdanla donatılmış olup birbirlerine karşı bir kardeşlik anlayışıyla davranır. Kur'an 5/51- Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez. 9/23 Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin. İçinizden kim onları dost edinirse, işte onlar, zalimlerin ta kendileridir. bakınız yam yam bir önceki "KURANDAKİ bu iki ayeti nasıl yorumluyorsunuz" konusundada bu ayetlerin nasıl yarumlandığını paylaşmıştık bu ayetlerin insanlar arasında ayrımcılığa sebebiyet vermediğini çok net bir sekilde açıklamış ve tezinizi çürütmüştük.. lütfen dikkatlı olalım aynı yemeği ısıtıp ısıtp ortaya koymayalım.. kimse yemiyo artık...
-
KURAN'DAKİ BU İKİ HAYETİ NASIL YORUMLAYACAĞINIZI ÇOK MERAK EDİYORUM... Din anlayışıyla bir ülke yönetmeyi/sürüklemeyi destekleyenler sorum size...
öncelikle sarıgöl kardeşim yazıma yapılan cımbızlamaya tek tek cevap verdiğin çok teşekkür ederim.. Allah razı olsun ALLAH'In her yaptığında şüphesiz bir hikmet vardır o sorulara senin cevap vermen soru sahibini tatmin etmen açısından daha efdal olmuş kardeşim tekrar sağol... sevgili arkadaşım dipnot... "İslam dininde akıl ile inanç, daha doğrusu Tanrı ile akıl arasında kapatılmaz bir ayrılık olduğunu, İslamın akıl ile hep çarpışma durumunda olduğunu bilmeniz gerekiyor" demişsiniz... size çok kısa ve net bi sorum olacak eğer sonsuz ilim ve kudretiyle bu dünyayı ve bizleri yaratan yüce ALLAH'ımız ile yine ALLAH'ın bize nimet olarak verdiği akıl arasında kapatılmaz bir fark varsa akıl neye yakındır.... vereceğin cevabı duyar gibiyim akıl bilime yakındır... peki 1400 sene önce bu dünya, kainat ve insanlar hakkında bilimsel gerçeklerin açıkca ifade edildiği kuranı kerimi ve o bilimsel gerceklerin günümüzde yeni yeni gün yüzüne çıktığını nasıl yok sayacaksınız.Eğer ALLAH haşa sizin idda ettiğiniz gibi akıldan uzaksa szce bu bilimsel gerçekler 14 asır önce nasıl biliniyordu.... bu bilimin tamamıyle KURAN gerçeklerine dayandığının bilimn ve dinin aslında ayrılmaz iki unsur olduğunun açık ve net bir kanıtıdır.. diğer taraftan '' 'İnandım' diyen kişiyle inandığı konularda tartışmaya girmek kadar hatalı bir girişim olamaz. Çünkü o kişi 'inandım' demekle her türlü tartışmanın önünü kesmiş olmaktadır... demişsiniz peki inanmadım diyen kişi içinde aynı durum söz konusu olmazmı...olmazsa neden olmaz????? ve Xenomorph Müslümanlar arasında Barış, Anlaşma, Huzur olduğu zaman bunun nedeni İslamiyet oluyor. Ama savaş olunca bunun nedeni İslamiyet olmuyor. Güleyim mi ben buna? Güleyim tabi. Farkedemedin ama söyleyeyim yine, o tarafların hepsi Müslüman ve Müslümanın müslümanla savaşmasının yasak olduğunun farkında olan kimseler. Bana tarih dersi verme. müslüman lar arasında savas barış ve huzur ancak müslümanların islamıyeti her açıdan tam anlamıyla yaşamalarıyla olur.bu yüzden evet bizim huzurumuz bizim barışımız ancak islamiyetle olur. çünkü islam barış ve huzuru tavsiye eden bir dindir... insanlar islamiyetten uzaklaştıkları kendi nefsi duygularına ve hevalarına kapıldıkları zaman aralarına anlaşmazlık girmektedir.Kuranı kerimde insanı işte bu yüzden nefsine uymamak heva peşine düşmemek konusunda sıkça uyarmıştır..... kölelik hususuna gelince bu durum islamiyetten çok uzun zaman öncede var olan bir durumdur...ve günümüzde de hala var .köle deyince akla hemen ezilen sömürülen insan olarak değer verilmeyen mal olarak niteledirilen sınıf gelir...işte islamiyet bu düşünceyi kaldırmıştır..islam nazarında butun insanlar eşittir kölede padişahta...islam işte bu prensibi yerleştiriyor akılllara.ve islamın İslam?a saldıran önyargılı kişilerin sömürdüğü çağdaş köleler, emeği verilmeyen işçi - memur - köylüler ... bedeni kullanılan kadınları... bir tarafa bırakırsak ne İslam?ın ilk dönemlerinde ne de günümüzde köleliğin kökeni İslam değildir, varlığı da İslam?la devam etmemektedir. 1- Köleliğin bir vakıa, hayatın içinde var olduğu bir dönemde Hz. Resul şu prensipleri getirir : * "Kim kölesini öldürürse, hapseder, gıdasını keserse onu hapsedin, gıdasını *****." * "Hizmetçi ve köleleriniz sizin kardeşlerinizdir. Ona yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin... Eğer onlara zor işler teklif ederseniz derhal onlara yardım ediniz. " * "Sizden biriniz bu kölemdir, bu cariyemdir demesin. ?Kızım veya oğlum yahut kardeşimdir.? desin. Hz. Resul kölesi Zeyd b. Harise?yi serbest bırakır, fakat o köle (!) peygamberimizi terk etmez ve Hz. Resul?e hizmete devam eder. Hz. Resul zaman içinde Zeyd?i İslam ordusunun komutanı yapacak şekilde yetiştirir... 2- Kölenin de bir insan olduğu bilincine ulaştırılan topluma, ikinci merhale olarak savaşta esir edilen bu insanların hürriyetlerine kavuşmaları için çeşitli sebepler oluşturulur, ortaya atılır. Mesela: yeminini bozan, hataen adam öldüren, sevap için veya anlaşma ile köle azad etme ... gibi. islamın ilk yayıldığı yıllarda islamiyeti kabul etmek istemeyenlerin sebeblerinden biride sırf kendi makam ve mevkilerini kaybetme ve kölelerle eşit tutulma korkusu idi... Hiç kimse İslam adına köleliğin devamını savunamaz. bir dğer husus islam dini ben akıl diniyim deyip kestirip atmıyor bunu açıklıyor.örneğin kuranda bir varlığın yaratılışı anlatılırken sadece yarattık demiyor neden ve nasıl yarattığını da açıklıyor... işte akıl tamda bu noktada devreye giriyor...nasıl yaratıldı... tesadüfler sonucu değil...bir çok bilim adamınında savunduğu gibi bunca mucizevi yaratılmışı tesadüfle ilişkilendirip sıradanlaştıramazsınız...herşey tek tek ve akla mantığa uygun bir sekilde yaratıldı..kuran ve daha bir çok kitap bunu çok net özetlemekte...yahu gerçekten hiçmi okumuyorsunuz.. çok kısa bir örnekle 2004 yılı itibariyle bitkibilimciler yaklaşık 350 bin ayrı bitki türünün varlığını tespit etmiş bulunuyorlar. Bütün bu bitkiler, hem birbirinin aynısı hem de birbirinin gayrisidir. Hepsinin benzer atom, element, molekül ve hücrelerden yapılması aynı olduklarını gösterirken, hepsinin farklı bir şekli ve nispeten farklı bir DNA kodunun olması da ayrı olduklarını gösteriyor. şimdi bu kadar karmaşık bir yaratılışı akıldan uzak tesadüfler serisinin mi ortaya çıkardığını idda ediyorsunuz Bitki deyip geçmemeli. Bir bitkinin yaptığını hiçbir insan yapamaz. Yaptığı işe göre isimlendirme yapmak gerekirse, her bir yeşil yaprağa ?oksijen ve yemek fabrikası? demek daha uygun düşer. Her yeşil yaprağın milyonlarca yıldır yaptığını, insanoğlu ancak geçen asrın ortalarında bir nebze öğrenebilmiştir. Dr. Calvin, bir yaprağın birçok marifetinden birini açıkladığı için Nobel ödülü almıştır. Başka bir deyişle, asırlarca devam eden gayretler sonucunda, ancak en zeki insanlar bir nebze yeşil otların ne yaptığını anlamışlar. Buna rağmen hiçbir bilim adamı bir otun yaptığını yapamaz. düşünün yüzlerce akıl sahibi yienliyorum akıl sahibi bilim adamı nın yıllarca uğraşıp açıklayamadığı bir yaratılışı akıldan yoksun tesadüfler serisimi haşa ortaya çıkardı yani..binlerce zzeki bilim adamlarının yıllardır urasarak açıklayamadığı bir yaprak...oysaki doğada milyarlarca yaprak var.ve sadece yaprak değil ağaçlar denizler hayvanlar.. Allah'tan başka hangi güç ve kudretin bunları yaratmaya gücü yeter söylermisiniz.... ve son olarak elbette eğlenin eğlenmek herkesin hakkı.. ancak şunu bilinki hiç bir müslüman yukarda dalga geçtiğiniz sebebler yüzünden Allah'a ibadet etmez...müslümanın tek amacı Allah'a layık kul olabilmek ve ONUN rızasını kazanabilmektir...o bize sayarak bitiremeyeceğimiz milyonlarca nimet vermiş zaten her nekadar inkar etseniz de sofranızda buluna her şey esiniz çoluğunuz çocuğunuz Allah'In size verdiği nimetlerdir...işte asıl kendi kandırma bu nimetleri ve onu vereni yok saymaktır... konudan fazlaca çıktık ben hala ayetlere geri dönmemeiz konusunda ısrarlıyım...neden başta savunduklarınızı unutturmak için farklı farklı koulara sapıyorsunuz arkadaşlar...
-
KURAN'DAKİ BU İKİ HAYETİ NASIL YORUMLAYACAĞINIZI ÇOK MERAK EDİYORUM... Din anlayışıyla bir ülke yönetmeyi/sürüklemeyi destekleyenler sorum size...
21. yüzyıl sevgili kardeşim biz inananlar için bu dünyada yaşadığımız butun sıkıntılar birer imtihandır sevgili kardeşim irak ve afganistan sence onların kanını döken bu insan *********** eşit şekildemi savasıyorlar ki ortda bana kalırsa bi savaş dahi yok bu bir katliam ...bir tarafta akıl almaz güçte nükleer silahlar bir tarafta masum savunmasız insanlar ...ayrıca ırakın kendi içindeki bölünmelerine hepimiz şahit oluyoruz... iç savaşları halledemeyen bi ülke elbetteki çok çabuk yıkılr islamiyet birlik dinidir tefrika dini değil yüce ALLAH KURANI KERİMDE iman edenlere birlik olun çağrısını sıkça yapmaktadır... baştata dediğim gibi bu savaşlar o ülkeler için bi imtihandır onlar birlik olup iman ipine sarılırlarsa elbette zafer müslümanların olacaktır... kaçıncı yüzyıldayız soruna da gereken cevabı verdim ancak eklemeler yapmak isterim islamiyet zaman kavramına sıkıtıralamayacak kadar evrensel bir olgudur islamiyet ister 21. ister 100. yüzyıl olsun her çağ insanının ihtiyaçlarını karşılayacak kadar mükemmel ve mucizevi bir dindir.. ve ben 21. yüzyılda islamiyeti yaşamaktan bir müslüman olmaktan gurur duyuyorum ve Yüce RABBİME beni imanla şereflendirdiği için şükrediyorum... çünkü bu devirde İSLAMİYETİ yaşamak KAHRAMANLIKTIR ve sanada çok dua ediyorum sevgili kardeşim umarım bu doyumsuz lezzeti sende son nefes gelmeden tadarsın selametle...
-
KURAN'DAKİ BU İKİ HAYETİ NASIL YORUMLAYACAĞINIZI ÇOK MERAK EDİYORUM... Din anlayışıyla bir ülke yönetmeyi/sürüklemeyi destekleyenler sorum size...
haksızsınız ben ise sizin düşüncelerine son derece karşıyım ama okurum ve öğrenirim ben ve benim gibiler karsısında oldukları düşünceleri de okurlar çünkü biz neye neden karşı olduğumuzu çok iyi bilenleriz ve her zaman bilinmesini okunmasını destekleyenleriz .. mesela ben günlerdir yazılarınızı takip ediyorum ama sizin düşünceleriniz de ve sizin yazdıklarınızda benim mantığımı tatmin edebilecek hiç bir unsur bulamıyorum...ancak yinede okuyorum çünkü sizin düşüncelerinizde sahsım adına konuşayım benim için önem arz etmekte çünkü burada amaçsız bi tartışma yapmıyoruz... amaç doğruyu bulmaktır öyle değilmi...ancak saygı ve hoşgörü içerisinde.. *******...ve siz gerçekten okuyor biliyor olsaydınız önümüzde olan gümbür gümbür bu dünyanın butun ihtiyaçlarına karşılık tek bir seyin olduğunu bununda DİN olduğunun su götürmez bir gerçek olduğunu çok iyi bilirdiniz... hiçbir dinin aslı özellikle İSLAM DİNİ kimsenin beynini uyuşturmaz aksine insan çıkmazlara düştüğünde sıkışık bunalmış bi hayattan kurtaran tek unsurda DİN unsurudur.DİN akıl sahibi yineliyorum AKIL SAHİBİ insanları kendi istekleri ile bu dünyada ve ahiret hayatında mutluluğa ulaştıracak insanın her iki dünyasınıda düzene koymak için gönderilmiş esaslar bütünüdür. insanlar tarih boyunca bir dine inanma ihtiyacı duymuşlardır.çünkü en karanlık, teknolojiden en uzak çağlarda yaşayan insanlar bile bir YARATICI arayışı içinde olmuşlardır... ATATÜRK TÜRKİYESİNE gelince düşünüyorum acaba tek ATATÜRK ve vatan sever sizlermisiniz eğer bunuda idda ediyorsanız sevinerek söylüyorum ki yine HAKSIZSINIZ bizler sizlerden daha fazla ATATÜRKÜ VE VATANIMIZI seviyoruz. bu vatanın bayrağı kıpkırmızı nedenini elbetteki sizde çok iyi biliyorsunuzdur.. uğrında dökülen binlerce insanın kanı.. işte vatan uğruna canlarını kanlarını döken şehitlerimiz bu vatanı kurtarmaya giderken göklerde ALLAHU EKBER nidaları yükseliyordu... ne top ne tüfek bu vatanı kurtaran İMAN dır İMAN lütfen birazdaha mantıklı düşünelimmmmm ve önemle arz ediyorum dipnot lütfen açtığınız konuyu takip ediniz ortaya iki ayet atıp hakkında ileri geri konuştunuz. ben ve bir çok arkadaşım bunun öyle olmadığını size ıspatladık.Ancak bu ısapata karsı neden bu görmemezlik...
-
KURAN'DAKİ BU İKİ HAYETİ NASIL YORUMLAYACAĞINIZI ÇOK MERAK EDİYORUM... Din anlayışıyla bir ülke yönetmeyi/sürüklemeyi destekleyenler sorum size...
esselamün aleyküm konu başlığımız bakara suresi 120. ayet ve maide suresi 51. ayetleri idi arkadaşlar biz müslümanlar için herşeyin üstünde tutttuğumuz kuran ayetlerini hakkında yanlış anlamalara mahal verecek sekilde ortaya koyup bu iki ayeti kötü niyetli olarak göstermeye çalıştınız. ancak durumun öyle olmadığını yanlış kaynaklardan bilgi alarak tartışma konusu açtığınızı diğer arkadaşlarım gibi anlatmaya çalıştım. ama şimdi bakıyorum konu ayetlerden tamamıyla sapmış...acaba bu ayetleri tartışma konusu yapan arkadaşlarımız yanıldıklarını anladılardamı konuyu saptırmaya çalışıolar.. lütfen konumuza dönelim ve gerçekler kendini göstersin... selametle....
-
KURAN'DAKİ BU İKİ HAYETİ NASIL YORUMLAYACAĞINIZI ÇOK MERAK EDİYORUM... Din anlayışıyla bir ülke yönetmeyi/sürüklemeyi destekleyenler sorum size...
öncelikle ben bu iki ayet arasında bi çelişki görememekteyim aksine iki ayrı öğüt var bu ayetlerde? bakara suresi 120. ayette hristiyan ve yahudilere veli olunmamasını öğütlerken maide suresi 51. ayette de onlarıda kendinize evliya (veli) yapmayın öğüdü yer almaktadır ? ayrıca bi tartışmada söz konusu ayetse once o ayetin nuzul sebebi incelenir ..bilindiği üzere ayetler olay ve bir soru üzerine inmiştir. bir ayeti tartışma konusu yapmadan once iniş sebeblerini ve tefsirlerini incelersek eger durumun hiçde sizin bahsettiğiniz gibi bu ayetlerin düşmanlık öğütlediği ve çelişkili olmadığını göreceksiniz. kısa bi araştırma yapacak olursanız maide suresinin aslında yanlış bir tefsiriyle tartışma konusu açtığınızında farkına varırsınız.. Turk uleması bu ayeti kerimeyi meal ederken turkçede evliya kelimesi olmadığından dolayı evliya kelimesini dost olarak almış ve yanlışlık işte tamda burada meydana gelmiştir. sizin yazdığınız ve ayetin cokce bilinen mealınde EY inananlar! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. MAİDE (51)" şimdi ayetin gerçek mealine bakalım ey iman edenler yahudi ve hristyanların evliyalarını evliya edinmeyin.onlar kendilerinin evliyasıdır.(sonar gelen seriatı Kabul ettikten sonra evvelki seriattaki evliyalar senin seriatından lutfedilmiş evliyalar değildir.kendi evliyana tabi ol.geri döndüğünüz zaman evvelki seriata dönüşünle nefsine zulmetmiş olursunuz)ALLAH zalimler topluluğuna yol göstermez. fark çok büyük değilmi ayetde vurgulanan onları başınıza evliya yapıpta onların dinine uymayın? çünkü onlar müzslüman bir topluluğun başına evliya olduğunda elbetteki kendi dinlerinin hükümlerini yaşatmaya çalışıcaklardır .bu uyarıda kötü olan düşmanlık beslenmesine sebeb olabilecek bi unsur yoktur arkadaşlar? örneğin turk mutfagını düşünelim bu mutfağın başına fransız bi aşcı geçirsek turk yemeklerine bağlı kalamaz muakkak bu konuda kendi kültürünü konuşturur öyle dimi .. şimdi bu fransız aşcının turk mutfağına sokulmak istenmemesinde düşmanca bi tavırmı aramalıyız yoksa kulturumuzu mutfağımızı korumak adına yapılmış bi uygulama olarakmı görmeliyiz? bir diğer bakış açısındada MAİDE SURESİ 51 ayetini tefsir ederken hareket noktaları son derece ilginçtir. Ona göre: 1- Öncelikle, ayet?in anlamı apaçık olmalıdır, oysa bu ayet tevil ve yoruma açıktır. 2- İlgili ayet ?umumi? değildir, ?mutlak?tır; mutlak, sınırlanıp kayıtlanabilir, zaman büyük bir müfessirdir, kaydını ve sınırını ortaya koyduğunda ona kimse itiraz edemez. 3- Buradaki ?illet?, yani dost olmama nedeni, sadece Yahudilik ve Hıristiyanlık sıfatlarıdır.(yani dini anlamda hristiyan ve yahudileri evliya edinilmemesi) Yani, kişinin sadece, dostluğunu Yahudi ve Hıristiyan olmasına bina etmektir; oysa insanda başka çok sayıda vasıf vardır, o güzel vasıflarından dolayı dost olmakta bir sakınca yoktur. 4- İslamiyet Müslümanların ehl-i kitapla evlenmesine izin vermiştir, evlilik sevgi üzerine kurulan bir ilişkidir, eşi Hıristiyan veya Yahudi olan bir Müslüman?ın elbette onu sevmesi tabiidir. 5- Her Müslüman?ın tüm sıfatları Müslümancı olmayabileceği, her Müslüman olmayanın tüm sıfatları da kafirce değildir, Müslüman olanların bazı sıfatları kafirce olduğu gibi, Müslüman olmayanların bazı sıfatları da Müslümanca olabilir. Bir gayr-i Müslimin Müslümanca olan bir sıfatını sevmek, taklit etmek, sanatını almak neden caiz olmasın? 6- Her cağın ilişkileri, kavramları cağının ruhundan etkilenir, cağın genel karakterinden anlam kazanır. Hz. Peygamber döneminde büyük bir dini inkılap gerçekleşti. Tüm zihinler dine kilitlendiğinden sevgiler, düşmanlıklar, dostluklar din eksenli idi. Böyle bir ortamda Müslüman olmayanlara sevgi ve ilgiden, doğal olarak bir nifak kokusu gelirdi. Ancak cağımızda egemen olan ilişkiler din merkezli değil, ekonomik, politik, ve bilimsel merkezlidir. Çağımızda tüm zihinler dünyasal gelişmelerle ilgilidir. Zaten Hıristiyan ve Yahudiler de geniş ölçüde dinlerinden uzaklaşmış, daha ziyade ekonomik ve bilimsel gelişmelere öncelik vermektedir. Dolayısıyla, onlarla dost olmak dinsel-merkezli değil ekonomik, politik ve bilimsel dostluktur. Ekonomi, politika ve bilim alanlarında dostluklar kurmak ise dünyanın imarı ve gelişmesine çalışmak ve küresel sulhu sağlamaktır, bu ise neden yasak olsun? Bakara suresi 120. ayetinin açık tefsirine göz atacak olursak Bakara 120- Kendi dinlerine uymadıkça Yahudi ve Hıristiyanlar senden asla razı olmayacaklardır. De ki: "hidayet ancak Allah'ın hidayetidir." Yemin ölsün ki sana ilim geldikten sonra şayet onların arzularına uyarsan Al¬lah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır. Ey Muhammed, sen kendi dininden çıkıp Yahudi veya Hıristiyan olma¬dıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden asla razı olmayacaklardır. O halde onların rızasını ve muvafakatini istemeyi bırak ta, seni üzerinde gönderdiği hakta Al¬lah'ın rızasını aramaya yönel ve onlara de ki: "Doğru yol, ancak Allah'ın yolu¬dur. Aramızda hakkı batıldan ayıran da budur. O hakle şimdi siz, Allah'ın kita¬bına ve açıklamalarına gelin. Bizden kimin hak kimin bâtıl üzere olduğu, hangi¬mizin cennetlik hangimizin cehennemlik olduğu ortaya çıksın. Ey Muhammed, eğer sen, onlann hallerini açıklamam ve haberlerini sana anlatmamdan sonra bu Yahudi ve Hıristiyanların jıeva ve heveslerine uyarsan, Allah'a karşı seni onun azabından ve intikamından koruyup yardım edecek ne dost ne de bir yardımcı bulabilirsin. Resulullah'ın, Yahudi ve Hıristiyanları birlikte razı etmesi mümkün değikli. Zira Yahudiler Hıristiyanlara karşı, Hıristiyanlar da Yahudilere karşıydı-lar.Resulullah Yahudileri tutsa Hıristiyanlar darılacak Hıristiyaları tutsa Yahu¬diler danlacaktı. Bu iki zıt gurup bir arada da bulunamayacağına göre her ikisi¬ni birden tutması da mümkün değildi. Bütün bunları birleştirecek ortak nokta, hepsinin Müslüman olmasıdır. Bu bakımdan hem Yahudi hem de Hıristiyanlar. Allah'ın doğru yolu olan ve kendilerine de birleştirecek olan İslam'a davet edil¬mişler, orada birleşmeye çağırılmışlardır. Yahudi ve Hıristiyanlardan her bir grup, sadece kendilerinin cennete gire¬ceklerini iddia etmişlerdir. Allah teala da onlara cevaben: "Cennete girmek ki¬şilerin isteklerine, heva ve heveslerine göre değil Allah'ın rızası ve iznine göredir." buyurmuştur. Zira doğru yol, Yahudilik ve Hıristiyanlık değil, Al¬lah'ın doğru olduğunu beyan ettiği yoldur. O yolu tutan cennete girebilir. O yol da İslamdır. Allah kalplerimize hidayet nasip etsin hidayete erdikten sonrada kaydırmasın biiznilALLAH selametle arkadaşlar