ucansahin

Alman devleti resmi olarak mesela okullardami "almancilik" yapiyor demek istiyorsunuz yoksa bazi Alman'larmi kendilerince reklam yapiyor diyorsunuz? Alman okullarinda bizdeki gibi benzer ant icme varmi? Varsa bunu her ögrencimi söylemek zorunda?

CHP'yi konusurken onun genel baskanini ve tutumunu, izledigi politikayi ve parti icerisindeki gücünü konusmamak gercek CHP'yi seven ve yüceltmek isteyenlere haksizlik olur bence. CHP icrisinde ve secmeninin büyük kesminde ilerici ve demokrat insanlarin varligi kesin. Ama eger bu insanlar seslerini cikartmiyorlarsa, Baykal ve onun gibilerinin önünü kesemiyorlarsa, CHP'yi gercekten arzu edilen ve özlemle beklenen halkin partisi yapmak icin ugrasmiyorlarsa neden elestirilmesinki? Partiler yaptiklariyla ve önde gelen politikacilariyla taninir ve anilir. Baykal CHP'nin genel baskani ise, hemde yeni degil, üst üste o kadar secim kaybetmesine ragmen hala oturuyorsa ve karsisina dogru dürüst bir muhalefet ve genel baskani adayi cikmiyorsa, demekki parti icerisindeki söz edilen ilerici ve demokratik kesim ya cok az yada korkak. CHP'nin yükselmesini isteyenlerin önce Baykal ve cevresini tasviye etmesi gerkli. CHP'nin de elestirilmesinden cekinmemek gerek. CHP elestirilemeyecek bir ziz icerisinde degil. Dogru isler yaparsa kimse elestirmez. Sadece parti icerisinde dogru insanlarin olmasi yeterli olmuyor, o insanlarin yanlislara parmak basmasi ve dogru yolu göstermesi ile olur. Böyle bir durum CHP'de malesef yasanmiyor. O halde CHP'nin elestirilmesini icimize sindirecegiz.

Malesef önceki olaylarida katarsaniz sayi dahada fazla. Ama devlet bazi ser uclarin ekmegine yag sürecek sekilde politika ve kanun uygularsa yasanan sonuc kacinilmaz. Kürt'ler 85 yildir mücadele veriyorlar, onlarin hakli davalarini PKK ve benzeri terörö örgütleri ve olaylar gölgelendirmistir, ama Kürt'ler yilarca demokratik ortamda mücadelelerini vermislerdir. Kürt'ler derken tabii siz sadece PKK'yi anlamiyorsaniz. PKK'nin olusumunda ve gelismesinde devletin büyük katkisi olmustur. Baskici ve inkarci politikasina önceden son verseydi, PKK gibi örgütler gene olusabilirdi, ama asla bu gücüyle ve ömrüyle olmazdi. Simdi ise neredeyse direktiyon devletin elinden cikmis durumda. Yapilan yanlislardan dolayi devleti ve devlet görevlilerini elestirenleri ve hatta onlara karsi suc duyurusunda bulunanlari ölümle tehdit eden terörö örgütü icin "keske gercek olsa" gibi söyzlerde bulunarak aslinda sizin mücadele anlayisinizin PKK'ninkinden hic te farkli olmadigi gözler önünde iken bizimkini sorgulamaniz biraz abest oluyor. Daha da arastirdigimiz zaman devleti her alanda hakli görüp ve ona karsi gelenlerin öldürülmesini dahi vatanperverlikle alkislayan yorumlariniz ortada. Önce kendi demokratik mücadele anlayisinizi sorgulayin ve sonra bakalarininkine bakin.

Kürt'ler bu haklarini uzun süren mücadele sonucunda aldilar. Kimse onlara imtiyaz falan tanimiyor. Madem imtiyazdan bahsediyoruz neden 85 yil bekledik? Ben burada politik cevap vermiyorum, bildigim dogrulari dogrudan söylüyorum.

Laz'larin, Cerkez'lerin, Kürt'lerin,..... varligini ve bununla birlikte bu insanlarin kültürlerini ve dillerini gelistirmek istemelerini öne sürmek "sorun yarat" oluyor. Bu insanlarin varligini kabul ediyorsak neden dillerini gelstirme talepleri bölücülük oluyormus? Biz Türk'ler azinlik oldugumuz baska ülkelerde kendi dilimizi gelistirme talebinde bulunurken gayet dogal oluyor.

Olayin sizin acikladiginiz gibi oldugunu bilmeyen yokta, etnik milliyetcilik iisn icerisinde olunca resmi ideoloji ve onun savunuculari herkesi zorla "TÜRK" ilan ediyorlar. Türklük etnik bazda degilde vatandaslik bazinda diyorlar ama ant icerken, marslar söylenirken etnik bazda türklügü ön plana cikaiyorlar.

Neyi anlatmaya calisiyorsunuzki? Mehmet Agar'in kökeninimi konusuyoruz burada? Siz mehmet Agar'inda aynen "bölücüler" gibi yargi önüne cikmasi tarafimisiniz yoksa hukuku sadece bir kesim icinmi uygulamak istiyorsunuz? Hic bir sahis, devlet brimi veya görevlisi sinirsiz hakka sahip olamaz. Olan ülkelerde zaten totaliter ülkelerdir.

Iste sizin gercek niyetiniz ortaya cikmistir. Devletin ve devletin destekleyicielerinin her türlü sucu yapmalari dogaldir ve bu suca karsi duranlarda ya bölücüdür ya da vatanhainidir ve cezalari ölümdür. Demokrasi ve insanhaklari anlayisiniz bu kadar acik ve net. Hukuka güvenen bir demokratin suc duyurusundan bu kadar korkmasi anlasilir degil.

Hukukun isledigi her ülkede vatandas asker dahi olsa isledigi suctan dolayi mahkemeye verebilir. Mahkemede sucunu sabit bulmaz ise sucsuzlugu kanitlanmis olur. Ülkemizde hukuka ve vatandasa saygi sadece kagit üzerinde ve bir takim cevreler icin gecerli oldugu icin bu tip tehditler her dönem yasandi ve yasanacakta.

Simdi Gökce Firat'tan bana ne oldu. Ama önceki yorumunuza bakalim ve görelim ne demissiniz; Bu yazinizdan cikan anlam dogrudan Firat Gökcek'in irkci yazisinin dogrulugunu kabul etmenizdir, aksi taktirde ici irkcilik ve nefret dolu bir iddaanin yanlisligini kanitlamami beklemezdiniz..

Bakin Mehmet Agar hala mahkemeye getirilemiyor; "ÇİLLER VE AĞAR KONUŞUNCA KÜRT KATLİAMI BAŞLATILDI 14:56 01 Ekim 2009 Emniyet eski Genel Müdürü, İçişleri ve Adalet eski Bakanı Mehmet Ağar'ın hakkında, "Cürüm işlemek suretiyle silahlı teşekkül oluşturmak" iddiasıyla açılan davanın Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 3. duruşması görüldü. Ağar'ın avukatlarına, savunmalarını hazırlamaları ve tanık listesi sunmaları için süre veren mahkeme, daha önce ihbar ve bilgi mahiyetinde mahkemeye dilekçe veren Yılmaz Vural adlı kişinin gerçek olup olmadığının araştırılması için yazılan müzekkerenin akıbetinin sorulmasını kararlaştırdı. Duruşma, 23 Aralık’a ertelendi. Duruşmaya Ağar katılmazken, müdahil olma talebi ile DTP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve güvenlik güçlerinin İstanbul Çiftehavuzlar'da 1992'de düzenlediği bir operasyon sırasında öldürülen Sabahat Karataş'ın yakını Reşat Karataş'ın avukatları duruşmaya katıldı. İŞADAMLARININ ÖLDÜRÜLMESİ Mahkeme heyeti, DTP’li Buldan'ın davaya müdahil olma talebinin daha sonra değerlendirilmesine karar verdi. Mahkeme heyeti, avukatların savunmalarını dinledikten sonra, söz hakkını DTP'li Buldan'a verdi. Buldan, katılma talebine ilişkin mahkemeye verdiği dilekçede, şunları kaydetti: “Ağar'ın Emniyet Genel Müdürü olduğu 3 Haziran 1994'te, Savaş Buldan ile arkadaşları Hacı Karay ve Adnan Yıldırım İstanbul'un orta yerinde kaçırılmış, Bolu-Yığılca'da Melen Çayı kenarında katledilerek infaz edilmişlerdir. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller ile Ağar'ın, kitle iletişim araçları vasıtasıyla kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda 'Kürt iş adamları listesi elimizde. Tümü hakkında gereği yapılacaktır' demişlerdir. Bu hukuk dışı söylem üzerine Savaş Buldan ve arkadaşlarının, haklarında, yargılamadan geçmiş hiçbir suç yokken, o söylemin gereği doğrudan yapılarak, katledilmişlerdir. Bu durumlar karşısında maddi ve manevi mağduriyetim tartışmasızdır" SAVCIDAN DEVRİMCİ SOL'A RED Reşat Karataş'ın avukatları da katılma talebine ilişkin dilekçelerini mahkemeye verirken, sözlü olarak taleplerinin gerekçelerini anlattı. Cumhuriyet Savcısı Kubilay Taştan, "Suçtan doğrudan zarar görme şartı gerçekleşmediği" gerekçesiyle katılma talebinin reddini istedi. Katılma taleplerinin, Sabahat Karataş ve Savaş Buldan yönünden yürütülen yargılama ve soruşturma dosyaları kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Taştan, yargılama konusuyla ilgili elinde bilgi ve belge olup açıklayacağını belirten Buldan'ın tanık sıfatıyla hareket edebileceğini kaydetti. Ağar'ın avukatları ise katılma taleplerinin reddini talep etti. Tekrar söz alan Buldan, katılma talebiyle ilgili bilgi ve belgeleri süre verilmesi halinde mahkemeye sunacağını bildirdi. Daha sonra mahkeme heyeti, Buldan'a bilgi ve belgelerini sunması ve beyanda bulunması için gelecek celseye kadar süre verilmesine, katılma talebinin ise daha sonra değerlendirilmesine karar verdi. BULDAN: BELGELERİ SUNACAĞIM Mahkeme çıkışında Buldan, Ağar'ın işlediği cinayetlerin ve yaşanan olayların açığa çıkması gerektiğini belirterek, sonraki celse elindeki bütün bilgi ve belgeleri mahkemeye sunacağını söyledi. Buldan, elinde bilgi ve belgeler bulunduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: "Mehmet Ağar, bu konuda hiçbir zaman işlediği cinayetleri inkar etmedi. 'Ben, devlet adına bin operasyon yaptım' dedi. Biz de bu konunun mağduru olduğumuz için elimizdeki bilgi ve belgeleri, o dönem söylenenleri, Susurluk Komisyonu'na verilen ifadeleri, mahkemeye sunacağım." BirGün" Mehmet Agar Türkiye'nin vatandasi degilmide yargilanmasina ragmen mahkemeye getirilemiyor? Onun ayricaligi ne acaba? Hukukun üstünlügü bu tip insanlara ayricalik taniyarakmi gerceklesir?

Madem bizler gercekten hukuk devletini savunuyoruz, her kim olursa olsun ister milletvekili, ister iktidar, ister devlet görevlisi ister normal vatandas herkesin yargiya saygili olmasini bekliyorsak neden acaba Mehmet Agar ve benzerleri hala mahkemeye cikartilamazken bu duyarliligi göstermiyoruz? Neden cifte sitandarla bakiyoruz olaya? Bu ülke gecmiste buna benzer sayisiz hukuk disi ve hukuka saygili olmayan bir devlet anlayisini gösterdigi gibi günümüzde de ayni tutum icerisinde. Hadin hodri meydan, madem gercekten tarafsiz olarak vatan ve milletin huzuru icin variz diyorsak DTP'lilerin yanisira gecmiste ve günümüzde mahkemeye getirilemeyen diger tüm milletvekili, polis, asker, bakan vs. yargi önünde hesap vermesini saglayalim. Hukuk sadece konu DTP olunca aklimiza gelmemesi gerekli. Hukuk herkes icin gecerlidir. Görelim simdi gercek hukuktan yana olanlari.

Gökce Firat tüm iddaalarinda neredeyse Nazi irkcilarini sollamis birisi iken sizin hala irkci söylemleri ciddiye alipta bizden yazilanlarin tersini kanitlamamizi istemeniz sizin "ben etnik-Milliyetcilik yapmiyorum" demenizin ne kadar samimi oldugunun bir göstergesidir. Gökce Firat aynen "bizim hocalarimiz" gibi yillardan beri "bilimsel" arastirmalar sonucu Kürtler hakkinda irkci görüslere sahip.

Bakin "Ulusalci" Gökce Frat Kürt vatandaslarimiz hakkinda Kurtulus savasi döneminde bilmedigimiz hangi tesbitlerde bulunuyor. Gökce Frat'in yazisini asagidaki Linkten okuyabilirsiniz. -http://www.turksolu.org/254/basyazi254.htm- Bularin tümü burada bizlere "demokrasi" ögretmeye calisiyorlar.

"Kürt acilimi" nin da aynen "Alevi acilimi" gibi icinin bos oldugu ortaya cikmaya basladi. Terörün önünü kesmek icin daga cikacaklarin cikma sebeblerini ortadan kaldiraklarina tam tersine daha da fazla gencin daga cikmasini gerektirecek operasyonlar yapiyor devlet. Burada AKP'yi elestirenlerin ne kadar haksizlik yaptigini görüyoruz. Kimse korkmasin AKP'de aynen diger iktidarlar gibi ne Kürt acilimi ne de Alevi acilimi yapmak istiyor. Amac insanlari her zamanki gibi aldatmak ve oyalamak. Kürt toplumunda ve Alevi toplumunda sorunlarina cözüm üretilecegine dair bir umut kalmadi. Bu umutsuzlugu son dönemlerdeki aciklamalarindan anliyoruz.

Cok dogru ve yerinde bir istek. Türkiye bir mozayiktir ve bizim zenginligimizdir. Laz dilini gelistirmek ve Lazca yer isimlerinin geri verilmesi gibi insancil bir istek olamaz. Bizler nasilki kendi dilimiz olan Türkcenin gelismesini sadece Türkiye'de degil dünyanin her bölgesinde gelismesini ve yayginlasmasini istiyorsak ve bu alanda calismalar yapiyorsak kendi ülkemizin vatandaslarinin dillerinide yasatmalarini cani gönülden desteklememiz gerekli. Ama korkarim gene bizimkiler bunu bölücülük ilan edip hak aramayi sadece kendileri icin kabul edecekler.

Önemli olan kimin sikayet ettigi degil, sikayetin icerigi ve dogrulugu. Varsa icerigine söyleyeceginiz buyurun dinleyelim. Hukuk devletini savunmak herkesin becerebilecegi bir yaklasim degildir. Hukuk sadece sivillere karsi degil devlet erkanina ve askere karsida gecerlidir. Söylemlerinde suc yoksa zaten haklarinda islem yapilmayacak, ama ya varsa?

"Dün izledim o programı, aralarında bizim hocalarımızdan da vardı" Bu yazinizdan mademki kendi hocanizdan bahsetmiyorsaniz, acaba bir camii hocasindanmi bahsediyorsunuz acaba? Gecmiste üniversitelerde Kürtlük hakkinda yapilan "bilimsel" calismalari kimse unutmadi. Benzeri hocalar simdi tv lerde gene "bilimsel" tezlerini vatandaslara sunmaktadirlar.

Siz tahminime göre "hocalarinizdan" duyduklariniza inanarak ve bilimsel kanit kabul ederek burada tartisiyorsunuz. Her hocaya inanmak dogruyu bulmaniza yardimci olmaz. Bir dönemler üniversitelerde bazi hocalar "Kürtce dili ve Kürt yoktur" gibi "bilimsel" arastirmalar yapmislardi, kitaplar yayinlamislardi, sempozyumlar düzenlemislerdi. Onlarin ögrencileride aynen günümüzdeki gibi hocalarinin "bilimsel" arastirma ve tezlerini kabul görüp, Kürt'leri ve dillerini inkar ediyorlardi, tez yazip büyük basari gösteriyorlardi.

Alinti yapmak ne zamandan beri tartisma uslubuna karsi oluyor? hemen hemen her arkadas her konuda alinti yaparken gayet dogal karsilanirken, nedense bazi basliklarda bazi sahislarin alinti yapmalari birden rahatsiz ediveriyor.

Sorunuzun muhattabi baskasiyken ben nasil cevap verebilirimki? Diger taraftan hic kimse durdugu yerde devlete karsi gelmez, daga cikmaz. Hadi daga cikanlarin az bir kismini gercekten terör ve bölücülük niyetli olarak kabul bile etsek digerlerini nasil degerlendirecegiz? 30 yili askin devlet dogru politika ürettigi iicnmi terörö örgütü her dönem daga cikacak insan bulabiliyor? Aslinda kendi sorunuzun cevabi benim bu sorularima verilecek cevabin icerisinde, ama tabiiki anlayana.

Siz hem soruyorsunuz hemde kendi sorunuza kendiniz cevap verir duruma düsüyorsunuz. Madem yanlisliktan, hatalardan bahsediyorsunuz ve bunun sebeblerini soruyorsunuz o halde bu hatalarin ve yanlislarin gercek sebeblerini dosgru arastiracaksiniz. Ben size sorunuzun muhattabini gösterdim, cevap falan vermedim. Siz daha beni dogru anlamamissiniz.

O hatalari yapana ve destekleyenlere soracaksiniz!!!

Bulgaristan veya Almanya'da yasayan Türk'ler Türk degilmi sizce?

Gercekten siz bu siteyi ciddiye aliyormusunuz ve yazdiklarina inaniyormusunuz? Eger öyleyse lütfen ayni sitenin diger görüslerineí de kaynak olarak göstermeniz gerekli. Mesela devlet hakkindaki görüslerini ve Ermeni soykirimi hakkindaki görüslerini. Isimize gelen tarafini kaynak gösterip gelemeyene yalan yanlismni diyecegiz acaba?