Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

FUZULİ

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1.980
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    5

FUZULİ tarafından postalanan herşey

  1. Şairlik de bir nevi deliliktir, çoğunluğun dışında daha yoğun yaşamaktır acıyı, sevinci,hasreti, yalnızlığı; duyguların normal sınırlarının dışına taşmasıdır, hayatı normal yaşamamaktır ve tercihsizdir, delilik gibi.
  2. Türkiye'deki sosyolojik,kültürel, düşünsel, etnik farklılıkların farkında olduğumu düşünüyorum; Türkiye de bunun farkında.Sorunlarımızın temel noktaları bunlar.
  3. Anlıyorum, siz olması gerekenlerden bahsediyorsunuz ki demokrasi de bir devlette tartıştığımız sorunları çözüme götürecek nitelikleri barındıran bir değer de gelin görün ki teoride olan, olması istenenle, gerçeklikte yaşanan teorideki ilkesel gerçekliğin dışında değişkeni bol olan bir gerçek hayat var. Türkiye'de Kemalist kesimin demokrasi, cumhuriyet algısıyla muhafazakâr kesimin demokrasi, cumhuriyet algısı bir mi; devlet sisteminin değerleri bağlamında ayrışan bu iki kesim ayrılıkçı Kürt hareketine karşı devletin bütünlüğü, birlikteliği konusunda hemfikir olabiliyor. Ayrılıkçı Kürt hareketi hangi değerle bağlanacak bu sisteme, kabullenecek bu devleti, millet algısını?
  4. Bahsettiğiniz ailenin dağılma olasılığı bir arada kalmak için bütün çabayı gösterse de bir arada kalma olasılığından daha çok yüksek.Bir gerçeklik var, babanın çocuklarını kendi anlayışında, kendi değerlerinde görme anlayışı, önce baba bundan vazgeçeçek de sonra zaten bu şartlarda birbirleriyle anlaşması, bir arada yaşaması zor olan çocuklarıyla kimsenin mutsuz olmadığı bir aile tesis edebilsin.
  5. Şimdi bu noktada bu ortak değeler neler olmalı, sorusu gerçekte var olan bir devlet ve işleyen sistemleri, değeleriyle bir devlet ve değerleri üzerinden cevaplanacak soru olmaktan çok, bu devlet en başta milletiyle birlikte hangi nitelikleri taşımalıydı şeklinde hayâli fikir üretmekten öteye geçmez. Bir milletten bahsediyorsak orada o milleti oluşturan etrafında toplandığı, hayatında yaşadığı değerlerden behsediyoruzdur.Dediğim gibi bizdeki sorun üst noktada ortak değerler etrafında birleşmiş devlet yönetimini,kültürel, dini değerlerini herkesin kabul ettiği bir millet olamamak. Dini değeleri ön planda tutan bu bağlamda farklı bir felsefe ve değeler üzerine kurulan devleti kabulllenmeyen büyük bir kesim var; buna mukabil yeni sistem değerlerini benimseyen, inanç algısı, yorumu farklı olan devletin kurucu ideolojisini(!) savunan bir kesim var; başka bir noktada millet kavramı üzerinde kendini Kürt olarak tanımlayan,Türk milleti tanımıyla kavgalı daha da ötesinde kendi devletinin peşinde olan, silahla mücadele eden bir kesim var, bütün Kürtleri kastetmiyorum tabi ki. Bu sorunları aşabilecek bir yöntem bulmak gerçekten zor, bu sorunlar temelinde ortak değerler üretmek gerçekten çok zor görünüyor.
  6. Önce devleti oluşturan bütün kültürel,devlet sistemi değerleri bağlamında herkesin hem fikir olması gerekiyor.Bu nasıl olacak, ya devleti halkın tamamı kurmuş olacak ya birilerinin kurduğu devletin değerlerini kabul etitireceksiniz ki bu gerçekleşmiyor,taşıma suyla değirmen dönmüyor. Ortada yönetim biçimi, yönetim felsefesi üç aşağı beş yukarı belli bir devlet ve bu devletin halkı var.Toplumda devlet yönetimi, devletin temsil ettiği değerler,ırka dayalı bir millet-devlet konulasrında derin ayrışmalar varsa mevcut devletin bu derece kutuplara ayrılmış kesimleri kucaklaması çok zor, önce bu konualrda bütün milletin ortak değeler etrafında hemfikir olması lazım, yoksa ülkemizde gördüğümüz ayrışmaları, kısır tartışmaları,egemenlik mücadelelerini, bölünme çabalarını görmek zorunda kalıyoruz.
  7. Bir devletin sınırları içindeki, o devletin kanunlarına, sistemine tabi olan herkes veya o devletle aidat duygusu içinde bağ kuran herkes.
  8. Sayın Evrensel -insan, egemenliğin kime, niye ait olduğuyla ilgili konu çerçevesini belirlediğiniz, sorularla da , görüş istediğiniz yazınız ziyadesiyle felsefi derinlikte ve kapsamı da o derece geniş bir zemini işgal edecek nitelikte olmuş. Şimdi egemenliğin devletler, toplumlar nazarında hangi niteliklerle, hangi değerler temelinde şekillendiğini devlet, toplum sistemlerinde nasıl yer aldığını anlatmak var olanın tesbitini yapmaktır ve çok uzun sürer bu. Ülkemiz bağlamında malumunuz egemenlik kayıtsız, şartsız milletin; demokratik bir rejim olan cumhuriyetle yönetildiğimiz için.Peki gerçekten egemenlik milletin mi, devleti bütün nitelikleriyle şekillendiren millet mi, her zaman böyle mi oldu, bazen farklı mı oldu?Peki bu noktada egemenlik milletindir kavramının niteliğinde milletin tamamının egemenliği mi geçerli, değil tabi ki malumunuz demokratik sistem, seçimler, en fazla oyu alanın yani sistem içinde egemenliği millet adına kullanma hakkını alan siyasi grubun sayısal çoğunluğunun egemenliği.Felsefi temelde devleti yönetecek olanı millet belirliyor, milletin çoğunluğu da hangi düşünceyi,siyasi grubu destekliyorsa egemen o oluyor, düşüncesi iktidarda olamaynları da sistem kendi içinde kurduğu demokratik, hukuk dahilindeki emniyet sistemiyle teorik olark koruyor. Yahu ben ne anlatıyorum Allah aşkına! Demokrasi güzeldir,cumhuriyet yararlı, insana yakışan bir sistemdir; kusurları yok mu, var, sonuçta sistemi yönlendiren insan, biziz, biz dört dörtlük hatasız canlılar olmadığımızdan sistemin nitelikleri iyi olsa bile bozabiliyor, kötüye kullanabiliyoruz. Türkiye'de demokrasi,hukukun üstünlüğü kültürü yok gördüğüm o, yavaş yavaşbir şeyler değişiyor, kafamızı çarpa çarpa, kıra döke, çok zarar verdik kendimize, bununda sayısız sebepleri var, başlamak için Osmanlı'ya kadar gidip günümüze kadar hem iç dinamikleri, hem dış dinamikleri konu bağlamında irdelemek gerekir. Muhabbetle...
  9. Delilik; olağan kabul edilmiş hâlin dışında bir hâlin içinde olma hâli.Kendi tanımıma göre akıllı değilim, bunun farkında olmak uzun zamandır deli ediyor beni!
  10. Kitap ilgimi çekti, fiyatına bakayım da listeme alayım dedim;googledan araştırdım, lakin kitap yok piyasada,bir yerde bir yoruma rastladım, belirli bir sayıda çıkmış, sonra baskı yapılmadı galiba,neden böyle yaptılar merak ettim şimdi...
  11. Bir Hâl-i Aşk Aşk üstüne,içimdeki yangın üstüne Ağlayan, feryad eden cümlelerle Çaresizliğimi, kadersizliğimi Haykırmak istiyorum haykırmak tek sebebi Beklentisiz öylesine Gecenin koyu sessizliğinde Gök gürültüsü derecesinde, şimşekler çakarcasına Bağıran biri var içimde Aşktan yana, yangınlar içinde Deli gömleğini giydirmiş gibi kader Kalbime, ruhuma, hisseden her yanıma,aklıma Aşka da takıldım, yüzüstü düştüm Bulandım toprağa, Taşa değdi yüreğim,kanadı, kan içinde Hangi cümle, nasıl anlatır ki bu hâli Yetmiyor işte, yetmiyor Aklım almıyor, bu nasıl bir işkence Bir delinin delice hisleriyle Dağınık cümleleriyle Bir aşk hâli işte,öylesine
  12. Başımızın üstünde yeri var, doğrudur hoş gelmiş, çok misafirperver bir milletiz ne de olsa, bize de yakışan bu...
  13. Bugün elektriğe de geldi...
  14. http://www.youtube.com/watch?v=v-13QwZs4AI&feature=relmfu
  15. Benzin ve zam, pahalı bir nükte...
  16. UNUTAMIYORUM Unut demek kolay gel bana sor bir de Unutamıyorum iste unutamıyorum Bir sey var şuramda beni kahreden Şuramda tam yüreğimin üstünde Çakılı duran bir sey var Elimde değil sokup atamıyorum Dalıp dalıp gidiyor gözlerim derinlere Kimi görsem biraz sana benziyor Seni hatırlatıyor su bulut su gökyüzü Su kayaları döven deniz Su hüzünlü melodi su napoliten şarki Bir zamanlar beraber dinlediğimiz Boyuna seni düşünüyorum durmadan usanmadan Simdi diyorum o ne yapıyor acaba O güzelim gözleri kime bakıyor O canim elleri nerde Oysa günler o günler değil Aksamlar o aksamlar değil Ve kalan simdi sadece özlemin gecelerde Durup durup seni büyütüyorum içimde Seninle acılar büyütüyorum Yeni yeni kederler büyütüyorum dayanılmaz Kirli sular yürüyor iliklerime Bir zehir karışıyor kanıma anlıyor musun Bir daha görsem seni diyorum bir daha görsem Bir gün olsun bir dakika olsun Unut demek kolay, gel bana sor bir de Hatırladıkça gözyaslarımı tutamıyorum Dilimin ucunda sen Basımın içinde sen Kader misin, ecel misin nesin sen Unutamıyorum iste unutamıyorum ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
  17. Sayın politka AKP'yi Kürt sorununu ve de PKK sorununu çözmek için ortaya koyduğu Demokratik açılım için vatana ihanetle suçlamak farklı düşünen bir bakış açısının nitelemesi.AKP PKK ile görüştü de gelin bu ülkeyi beraber bölelim diye mi görüştü, siz AKP'nin aklında verelim Güneydoğu'yu,Doğu'yu geriye kalan kısımda da iktidar oluruz anlayışının olduğunu mu düşünüyorsunuz?Demokratik Açılım BDP'nin şımarıkça konuşacağı bir ortam oluşturdu doğru, PKK'yla askeri mücadele anlamında zaafiyet de oluşturmuş olabilir, askeri mücadelenin yetkisinin azaltılması PKK'ya hareket alanı kazandırmıştır buna katılırım. Lakin AKP'nin bir BDP,PKK gibi ülkeyi bölüp bir Kürt devleti kurulması için BDP,PKK zihniyetiyle aynı zihniyeti taşıdığı düşüncesine katılmam. AKP bunu niye yapsın, niye istesin? Sosyal medyada yorumları takip ediyorum, PKK yanlıları AKP'ye oy vermiş, AKP'nin Kürt politkasını destekleyen Kürtleri Kürt halkına ihanetle, akılsızlıkla,satılmışlıkla suçluyorlar. Ne kadar ironik değil mi?AKP Kürt açılımı politikasını geliştirdiği için Türklerin bir kısmı tarafından vatana ihanetle suçlanıyor, AKP'ye destek veren Kürtler de PKK taraftarları tarafından kandırılmışlıkla, Kürtlere ihanetle suçlanıyor. BDP'nin Demokratik Açılım'ı desteklediğini,AKP'ye teşekkür ettiğini, politikalarının destekçisi olduklarını söylediklerini görmedim her seferinde de AKP'yi eleştiriyorlar, bu nedir şimdi? Şimdi siz buna da BDP esasında AKP'yi destekliyor da desteklemiyormuş gibi tavır alıyor dersiniz, evet PKK taraftarları da BDP'ye oy verin diyenler aynı zamanda bunlar AKP'ye oy vermeyi Kürtlere ihanetle suçlarken de esasında öyle demiyorlar da tam tersini söylüyorlardır büyük ihtimalle manasında yorumlamak lazım, hepsi anlaşmış ağzınızdan AKP'yi esasında desteklediğimizi kaçırmayın ağzınıza geleni söyleyin AKP'ye belli olmasın desteklediğimiz diye şeklinde. PKK AKP'nin Demokratik Açılım'ına karakollara saldırarak,araçları yakarak destek veriyor, AKP'nin siyaseti güçleniyor böylece yorumunu yapmak ne kadar akıl,mantık dahilindeyse AKP o kadar BDP,PKK'yla aynı çizgidedir. Muhabbetle...
  18. Ben de dinlemediğim, takip etmediğim hocayı savunuyor intibası verdim. Beş parmağın beşi bir değil beş hocanın da beşi bir değil gördüğüm kadarıyla... Faruk Hoca da gördüğüm, heyecanını kaybetmiş hoca, tek ses tonunda, uyku modunda, kendi aklının tonunda söylüyor söyleyeceklerini. O değil de çay demleyecektim, tüp bitmiş, komşudan bir çay demlemelik tüp mü istesem ne yapsam? Muhabbetle...
  19. Sayın Radya ailelerin çocuklarını herhangi bir inanç doğrultusunda yetiştirme konusu ilginç bir konu, ilginç olduğu kadar da basit esasında.İnanç konusu öncelikle kişisel hak ve özgürlükler konusu malumunuz, yani kişi istediği inancı taşımakta özgür.Aile bireyleri istediği inancı taşımakta özgür oldukları gibi çocuklarını kendi inançları doğrultusunda yetiştirmeleri özgürlükleri de var teorik olarak. Şimdi çocuktan bahsediyoruz birçok sorumluluğu ailesinde olan, reşit bir insan gibi özgür düşünce geliştiremeyen kişiliği oluşana kadar önce ailesi sonra bulunduğu çevre, kültür,aldığı eğitim tarafından kişiliği, inancı şekillenen bir bireycikten. Sen her şeyi öğrenmeye hazır bu çocuğa inanç bağlamında hangi inancı telkin edersen hangi inanç üzerine bu cocuğa eğitim verirsen bu çocuk büyük bir oranla o inanç doğrultusunda yetişecek, inancı da bu şekilde belirginleşecek,Çocuğun kendisine verilen inanç telkini, eğitimiyle ilgili eleştirel düşünce geliştirme imkanı bütün olası inançlar karşısında kendi aklına, anlayışına uygun olanı seçme durumu çocuk olması hasebiyle gerçekçi değil. Yani aile kendince doğru bulduğu,doğru bildiği bir inanç doğrultusunda çocuğunun yetişmesi hakkını çok doğal olarak kullanır, çocuğa bütün inançları seçenek olarak sunsan da çocuktur o, hangi inancı neye göre seçeceğinin zihinsel yapısı oluşmadığından anlamsız bir durum oluşur, aile çocuk yerine doğru(!) olanı seçer. Hani biz bilmeyiz büyüklerimiz bilir ya! Muhabbetle...
  20. Hoca ne diyor beni anlayan anlıyor, başka türlü anlamak isteyen de başka anlıyor, beni de kötü anlatıyor. Kim eğri kim doğru anlamadım şimdi.
  21. Özgürlükçü(liberal) yazarların siyasetüstü değerler çerçevesinde özgürlük,demokrasi,insan hakları konularıyla ilgili tarafsız ilkesel konuşmalarını televizyonlarda zevkle dinliyordum, evet diyordum, evet ilkesel olarak doğru söylüyorlar, herkes için demokrasi, her insanın özgürce,haklarının korunduğu,ayrım yapılmadığı bir düzende yaşaması, hukukun üstün olması, insanın değerli olması çok doğru... Bunlara kimsenin hayır diyeceğini zannetmiyorum, bu değerleri her kesimin savunduğuna tanıklık ettim, herkesin ağzından dökülen değerli cümleler bunlar. Ne hikmetse herkes aynı üstün değerleri savunup birbirine aynı zamanda düşmanlık yapabiliyor,herkes birbirini düşman olarak görebiliyor görüyor... Ben de özgürlükçü(liberal) yazarların çok kolay söylediği gibi kimse kimseye düşman olmasın, herkes huzurlu mutlu olsun,demokrasi hakim olsun, hukukun üstünlüğü hakim olsun,dostluk olsun, barış olsun, huzur olsun diyorum... O kadar kolay ki ütopik bu cümleleri dillendirmek ve o kadar havada kalıyor ki bu cümleler gerçekler karşısında.Gerçekte bu değerlerin görünür olmadığından değil,bunları söylüyor olmanın mevcut sorunları çözmede hiçbir gerçekliğinin olmamasından havada kalıyor. PKK sorunu Kürt sorunu...Ordumuz PKK'yla askeri mücadele yürütüyor yıllardır.PKK saldırıyor insanlar ölüyor, ordumuz karşılık veriyor teröristler ölüyor.Herkesin dilinde bitsin artık bu ölümler söylemi.Bitsin de nasıl bitsin bu savaş bunu bitirecek olan adım ne? Savaş bitsin denildiğinde muhatap kim,askerimiz silahını bırakıp hiçbir şey yapmasın mı, silahı bırak dediğinde PKK silahını bıraktı mı?Askerimiz silahını bıraktığında mı bitecek bu savaş?Bu mudur bunun çözümü, PKK saldırılarını artırdığında, daha çok insanımız öldüğünde mi bitecek bu savaş? Her gün şehit gelirken BDP kalkıp bir de PKK'nın sözcülüğünü yaparken mi bitecek bu savaş, nasıl bitecek? Demokratik Açılım adı altında Kürtlerin haklarıyla ilgili çalışmalar yapılmışken, devamı gelecekken bunu yapan AKP vatana ihanetle etiketlenirken bütün bunlara rağmen BDP bütün gücüyle Kürt milliyetçiliği üzerinden PKK dilinden ağzına geleni söylerken PKK saldırılarına hız vermişken ne yapmalı, ne yapılmalı da bitmeli bu savaş?Bu durumdayken askeri önlemler artırılmamalı mı, silah mı bırakmalı ordumuz, BDP Doğu'da kendi meclisini mi kurmalı, kendi kanunlarını mı işletmeli böyle mi bitecek bu savaş? Evet barış olsun,demokrasi olsun,hukukun üstünlüğü olsun haydi herkes mutlu olsun, sorun kalmadı ortada... Muhabbetle...
  22. Eeee her insanın algı düzeyi, hitabet düzeyi ruh ve duygu hâli bir değil...
  23. Nefesimi Süreyim "Ayrılıklar uyandırmalı kör yüreğimi. Cehennem yangınlarından Ölmeden çıktıysa bedenim; artık Benim olmalıyım, benim. Yeter yüreğimi bir çift gözün Ateşine rehin verdiğim. Ateş artıyı Değildir karşılığımız. Pusatını dağ Sisinden alan, firarını mermisine Emanet eden bir namludur bu Eşkıya sevda ki; zulasında asılı Durur kefenlediği ölümü. Ellerinin çeliğine su verilmiştir ta Adem`den beri. Bilir ve intihar Cüretiyle yoklar yüreğinin tetiğini. Güneşin kızılca kıyametine çatar Kuruyan umut dallarını. Yanacaksa Cehennemden beter yanmalı! Kim anlar ki eşkıyanın sağlamlığını; Özleminin çiseyle yıkanmış şafak Değerini kim? Hani ellerine kuşlar İnerdi, kardan üşüyen kuşlar... Bahçen kuş sevinçleriyle inlerdi ay Şahrud. Eşkıya yüreğime çığ düştü Üşüyorum ha... Aç ellerini. " Geldim mutsuzluğumla Yürek susuzluğumla Koynuna al demiyom Şikte koyma beni Koynunda yatır demem Yeter bağışla beni Aç ellerin gireyim Sana ömrüm vereyim Kuruyan dudaklarına Nefesimi süreyim Kuruyan dudaklarıma Nefesini süreyim Dağlara küs olur mu Bahara yas olur mu İki can bir bedenken Ayrı yatmak olur mu İki yürek bir canken Ayrı düşmek olur mu Biliyorum suçluyum Kentin kirli suyuyum Sevmesini bilmiyorsam Geçmişin sonucuyum Aç kapıyı gireyim Sana ömrüm vereyim Kuruyan dudaklarına Nefesimi süreyim Kuruyan dudaklarıma Nefesimi süreyim Söz - Müzik: Tuncay Bozyiğit http://www.dailymotion.com/video/xceika_nefesimi-sureyim-seyduna-turkuleri_music
  24. Kimse kimseyi aldatmasın, kimse aldatılan olmasın, aileler dağılmasın, kimsenin onuru kırılmasın, ruhu yaralanmasın şeklinde beylik cümleler kurmak istiyorum.
  25. Arayış Bir tas zehir verin bana içeyim Tek unutmak için acılarımı Baksana; kırdılar kapılarımı Yağmalandı kalbim, ömrüm, herşeyim Kurşuna dizdiler anılarımı Yenik düştüm bu savaşta neyleyim Bir mezar nasılsa işte öyleyim Unuttum en güzel şarkılarımı Gündüzü yok upuzun bir geceyim Yitirdim umut kırıntılarımı Sevgimi, neşemi, bütün varımı Çaresiz bir yokluğun içindeyim Gömdüm içime yıkıntılarımı Arıyor bir yarım öbür yarımı Ümit Yaşar Oğuzcan
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.