Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

anti madde

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    41
  • Katılım

  • Son Ziyaret

anti madde tarafından postalanan herşey

  1. Sayın TARAFSIZ, Kurandaki Tanrı insanları öldükten sonra hemen dirilteceğini söylemiyor ki, kıyamet gerçekleştikten sonra dirilteceğini vaat ediyor. İsra suresi 49. Dediler ki: "Biz bir yığın kemik, bir yığın ufantı olduğumuz zaman mı yeniden bir yaratılışla diriltilecekmişiz, biz mi?" 50. De ki: "(Şüphe mi var?) İster taş olun ister demir!" 51. "Yahut aklınızca, diriltilmesi daha da imkansız olan başka bir varlık olun, (yine de diriltileceksiniz.)" Diyecekler ki: "Peki bizi hayata tekrar kim döndürecek?" De ki: "Sizi ilk defa yaratan". Bunun üzerine başlarını sana (alaylı bir tarzda) sallayacaklar ve "Ne zamanmış o?" diyecekler. De ki: "Yakın olsa gerek!" Bu ayetler hakkında hiçbir bilimsel tanı konulamaz, çünkü zamanın ötesinde gerçekleşeceği iddia edilen bir olay hakkında ne gözlem yapılabilir ne deney.. Dolayısıyla, tartıştığımız konu ilelebet İNAN-ç düzeyinde kalacaktır. her neyse, "ölümden sonra hayat var mı" sorusunu öldükten sonra cevaplayabiliriz sanırım. Eğer varsa, bunu öldükten sonra görürüz, eğer yoksa bu sorunun cevabı sonsuza kadar bilinemez. Sayın Maraba, yüzbinlerce yıl boyunca insanın dirilmemesinin bilimsel bir kanıt olamayacağının nedenini üst kısımda açıkladım. Ayrıca, din ve bilim farklı temeller üzerinde kurulmuş, iki farklı yapıdır. Dinin, bilimsel bir şablon içerisine girmek gibi bir derdi yoktur. Eğer öyle olsaydı, ne Tanrının insanları yoktan var etmesi termodinamik yasalarıyla açıklanabilirdi, ne de peygamberlerin mucizeleri (eğer öyle birşey varsa) temel fizik yasalarıyla açıklanabilirdi. Din, inanç temeline dayanan; öğretilerini, düşünlerini ve ilkelerini deney ve gözlemlerle değil; düşünce, tasavvuf ve itikat yoluyla açığa vuran bir kavramdır. Dinsel öğeler dogmatiktir ve inaksaldır, bilimsel olan herşey de mutlak doğru değildir.
  2. Bence bu tartışma bir yere varmaz, ne müslüman arkadaşlar ölümden sonra yaşamın olduğunu kanıtlayabilir, ne de buna inanmayan arkadaşlar kendi savlarını kanıtlayabilir. Zaten, adı üstünde: İNAN-ç. O yüzden, Ölümden sonra yaşamın olup olmadığını tartışmak yerine, Kuranın ölümden sonraki hayat konusundaki açıklamalarının ne kadar mantıklı olduğunu tartışsak daha iyi sonuç alabiliriz.
  3. Sayın Muallim Ali, İslam alimlerinin ezici çoğunluğu çalışmalarını İslami felsefe, fıkıh, tefsir, gazel gibi dallarda yapmışlardır. Bizim tartışıtığımız teknolojiye yön veren matematik,doğa bilimler, aritmetik, tıp gibi dallarla uğraşan İslam alimleri ise iki elin parmaklarını geçmeyen marjinal bir kesimdir. Onlar da bu dallarda araştırma yapmaya Kuranın teşvikiyle değil, genellikle daha önce yaşamış Yunan, Romalı, Latin bilim adamlarının eserlerinden etkilenerek başlamışlardır. Ayrıca İslamın koyduğu sınır ve yasaklar yüzünden çalışmalarını belli şablonlar ve tabular içerinde sınırlandırmak zorunda kalmışlardır.Örnek verdiğiniz İbn Sina, Aristoteles ve Plotinos gibi Yunan filozoflardan etkilenmiş, "al-Qanun fi at-tibb" adlı kitabında Roma, Arap ve Yunan tıbbından bolca örnek vermiş, kendisinden sonra yaşayan Gazali, İbn Sina'nın İslami yorumlarını eleştirmiş ve kınamış, ve İbn Sinayı "dünyevi bir kişilik" ilan emiştir. Diğer örneğiniz Mimar Sinansa Hristiyan Ermenilerden devşirilmiştir, İslami kökenden gelmemektedir. Kısacası İslamda ilim deyince, akla bir tek dini ilimler gelir, diğer ilim dalları marjinal kesimler tarafından yürütülmeye çalışılmıştır. İkinci konuya gelirsek, Osmanlı bilimde önder ülke değildi; zira bilimde önder ülkeler teknolojiye ve bilime yön veren ülkelerdir, teknolojiyi ve bilimi takip eden ülkeler değil. Osmanlı da en parlak zamanında dahi teknolojiye yön verememiştir. Osmanlı eğer bilim dalında önder bir ülke ise, gözlemevlerinin "Allah'ın katını gözetlemek kimin haddine" denilip yıkılmasını, matbaanın şeyhülislam tarafından "şeytan icadı" olarak tanımlanıp yüzyıllar boyu ülkeye sokulmaması gibi onlarca örneğe nasıl açıklama getirirsiniz? Yıkılış dönemi esnasında Osmanlı devletinde okuryazarlık oranı %20 civarındadır. Ayrıca Osmanlıyı İslami devlet kategorisine koymuşsunuz ama Osmanlı, Muhammed'in katı kurallı, baskıcı, istilacı İslamını, Anadolu ve Balkan kültürüyle yumuşatarak kendisine yeni bir siyasi yol çizmişitir. Osmanlı, Muhammed'in "Haram aylar geçince kafirleri bulduğunuz yerde öldürün", "yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin" sözlerini "Ne olursan ol yine gel" felsefesiyle eritmiştir. Zira Osmanlı padişahlarının dahi Muhammed'in islamını ciddiye almadıklarının onlarca örneği var. Mesela, padişahlar kendi kanunnamelerini yayınlayarak ve örfi hukuku yürürlülükte tutarak "Allah'ın koyduğu hükümler dışında hükümler getirenler kafirlerin ta kendisidir" ayetine meydan okumuşlardır. sonuç olarak,Osmanlı devletinin gerçek bir İslam devleti olduğunu söylemek zor, bence İslamı daha çok politik amaçlar doğrultusunda kullanmışlardır. Muhammed'in yolundaki gerçek İslam devleti arıyorsanız, talibanın elindeki Afganistan'a, Suudlara, Vehhabilere, Somaliye bakabilirsiniz.
  4. İslamın insanları bilime ne kadar teşvik ettiğini görmek isteyenler Pakistan-Hindistan örneğine bakmaları yeterlidir. Bu ülkelerde yaşayan iki halk, sömürgeci güçlerin parçala yönet taktiği gereği 1947'de iki ülkeye bağımsızlığını verene kadar, iç içe yaşayan, aynı yaşam standartlarına sahip olan, ırkları, kültürleri aynı kökten gelen iki halktı. Aralarındaki tek fark din faktörüydü. Pakistan'da %97 oranında İslam, Hindistan'da %80 oranında Hindu dinleri hakimdi. Hindistan bağımsızlığını ilan ettikten sonra, liderleri Nehru ve Gandhi'nin önderliğinde, laik, çağdaş ve istikrarlı bir politikayla ekonomi ve teknolojilerini geliştirip hızla kalkındılar. Pakistan ise İslami temellere dayalı anayasa kabul etti, sürekli radikal İslamcı akımlar ve askeri darbeler arasında bocalayıp durdu, her geçen gün karanlığa daha da çok battı. Birisi Asyanın süper gücü olma yolunda ilerlerken, diğeri ikinci bir Afganistan olma yolunda hızla ilerliyor. Hindistanda okuma yazma oranı %61, Pakistan da ise %49. İşte İslamın yarattığı fark. İslamcı ülkelerde bırakın bilimsel gelişmeyi, okuma yazma oranları bile gülünç durumdadır. Bir kere günün yarısını Allaha ibadet ritüelleri ve zikir yaparak geçiren bir beyin, Allahın koyduğu yasaklar ve sınırlamalarla, fikir özgürlülüğünü ve objektifliğini yitiren bir beyin ne kadar sağlıklı bilimsel çalışma yürütebilir ki?
  5. Bence Sömürgeci güçler, İslam coğrafyasında , askeri yollardan işgal etmek istediği ülkelerde radikal İslamcı akımları, ekonomik yollardan işgal etmek istedikleri ülkelerde de liberal ılımlı İslamcı akımları desteklemekteler. Tabi bu durumun istisnaları olabilir, ama sömürgeci kuvvetlerin işgal politikası budur bence.
  6. İyi de, BlueWader, siz bu insanın yaratılışı, börtü-böcek hikayeleriyle kimseyi müslüman yapamazsınız ki, çünkü bu hikayeler Allah'ı değil Tanrıyı ispatlamaya çalışıyor, dolayısıyla bunları okuyan bir ateist en fazla deist olur. "Ayranın içindeki nokta büyüklüğünde ufak bir pislik, o ayranı içilmez yapar." derler ya, ben de içerisinde en ufak bir çelişki, en ufak bir mantık hatası olan dine ısınamam. İslamın içinde de pislikler vardır, kaldı ki bu pislikler nokta büyüklüğünde değil, öbekler halinde büyük kütleli pisliklerdir. Eğer bizi müslüman yapmak amacındaysanız, İslamın içerdiği çelişkiler ve mantık hatalarına tatmin edici, akılcı açıklamalar vermelisiniz, yani İslamın "içilebilir bir ayran" olduğunu bizlere göstermelisiniz. Saygılar..
  7. Her neyse, sonuç olarak söyleyeceğim şudur ki, şeytan diye bir mahlukat yoktur, benim gözümde şeytan denen mahlukat uydurulmuş hurafelerden ibarettir, çünkü şu ana kadar incelediğim hiçbir din şeytan hakkında beni tatmin edecek cevaplar veremedi. Bazı dinlerin şeytan diye adlandırdığı hadise, bana göre insanların kişiliklerindeki zaaflardır.
  8. Allahın savaş emretmediğine emin misiniz Sayın Warrior: " Hiçbir zulüm ve baskı kalmayıncaya ve din yalnız Allah'ın oluncaya kadar savaşın...(bakara 193)" Radikal İslamcıların bu ayeti yorumlamalarına bakarsanız bütün dünya üzerinde tek bir Tevhid bayrağı dalgalanana kadar cihadın devam etmesi gerekiyormuş, yani ABD ve diğer sömürgeci devletler İslam topraklarından çekilip kendi evlerine dönse dahi onlar açısından cihad devam edecek. Ayrıca şu beline bomba dolayıp sivillerin arasında patlatan insanlar bu eylemi kendi kafalarına göre veya cahillikten dolayı değil, direk İslam peygamberinin sünnetini örnek alarak yapıyorlar. Şöyle ki İslam peygamberi Taif şehrinin kuşatılması sırasında elindeki üç adet mancınıkla Taif şahrini taş yağmuruna tutmuştu. O zamanlar mancınıklar lazer güdümlü bir teknolojiye sahip olmadıkları için bu saldırılarda sivil halk, kadınlar, çocuklar, yaşlılar da hedef oluyorlardı. İşte İslam peygamberinin bu sünnetini örnek alan radikaller, sivillerin de canlı bomba eylemlerinde hedef alınmasına icazet veriyorlar.
  9. İyi de o gözü, kulağı , kalbi yaratan Tanrının Allah olduğuna nasıl kanaat getirebiliyorsunuz sayın Warrior. Dünya üzerinde Tanrı olarak kabul görülen bir tek İslamın Allahı mı var? Ya o dediğiniz uzuvları Lopar dinindeki Tanrı Luot-hozin yaratmışsa, veya Allebrogre dininin tanrısı Allabrorks, veya Yahudilerin tanrısı Yehova, hatta benim kendi kafamda oluşturduğum Tanrı modelinin yaratma ihtimali yok mu?? Şayet bu Tanrıların yaratma ihtimali yok diyorsanız, hepsini teker teker tetkik edip gerçek tanrı olmadıklarını, hepsinin insanların uydurduğu hurafelerden ibaret olduklarını kanıtlamanız gerekiyor. Ben şahsen İslamın tanrısını tetkik ettim, ve diyorum ki yok öyle bir Tanrı, bu organları Gallerlilerin tanrısı Tsernunnos'un dahi yaratmış olma ihtimali var ama İslamın Tanrısının yok.
  10. Sayın Palam, sayın Maraba nın yazdıkları şeytan inanışları değil, direk Kuran ayetlerinden yaptığı alıntılardır. hayatında Kuranın mealini baştan sona bir kere okuyan kimse Marabaya hak verir, Kurandaki Tanrının kompleksli, egoist, sadist bir Tanrı olduğunu anlar. Kurandaki en çok açık veren konulardan biri de dünya öncesi yaşamdır. İslam peygamberi bu hayati konuyu iyice kurgulamadan üç beş ayetle geçiştirmeye çalıştırmıştır. Bu ayetleri akıllıca tetkik eden biri ayetlerdeki saçmalıkları tek tek görür, hülasa benim gibi dini konularda hiçbir otoritesi olmayan biri bile o beş ayetten rahat on tane çelişki çıkarabilir. İşin sırrı imtihan falan değildir. Allah insanların ve cinlerin bir kısmını cehennemi doldurmak için yarattığını açıkça söylüyor (hud 119). artık insanların cehennemlik olarak yaratılmaları kendisine ne çıkar sağlıyacaksa, hangi egosunu tatmin edecekse?.. Muhtemelen şöyle demiştir: "Yahu ben bu cehennemi boşuna mı yarattım. Hem sonsuz zaman nasıl geçecek, birkaç keriz şu cehenneme girsin de, bana da yeni bir eğlence çıksın".. herneyse, Allah insanları ve cinleri yarattıktan sonra senaryo yazmış, bu senaryoyu Levh-i Mafhuz da toplamıştır. Sonra da "cehennem için yaratılanlar, siz dünyada senaryom gereği kötü adam rolü oynayacaksınız..." demiştir. Zira Şeytan, putperestler, "kafirler", "münafıklar" ve de bendeniz, hepimiz Allahın seneryosunda figüranlık yapan kötü adamlarız... Tek suçumuz allah tarafından cehennemi doldurmak için yaratılmış olmamız. Bir de ben, İslamdaki şu "imtihan" olayını anlayamıyorum. İmtihanın adaletli olması için Tanrının insanlara hiç karışmadan doğal hallerini gözlemlemesi gerekiyor. Oysa İslamın Tanrısı, kiminin kalbini mühürlüyor, kiminin kulağını kapatıyor, kimini sapık yollara iletiyor... Yahu, insanların üzerinden bi elini ayağını çek te, onlara hiç karışmadan tamamen kendi hür iradeleriyle ve düşünceleriyle yaptıkları eylemlere göre hüküm ver.
  11. Bu saldırının arkasında Barzani yoktur, direk PKK nın eylemidir, zaten yılbaşı mesajlarında böyle bir eylem yapacaklarını belli etmişlerdi. TSK tarafından darbe üstüne darbe yiyen, kış koşullarında kırsal alanda eylem yapabilme kabiliyetini yitiren PKK, "çiçekler açana kadar" eylemlerini şehirlerde sürdürecektir, akılları sıra "yaptığınız operasyonlarla bizi yıldıramazsınız, bunun cezasını misliyle ******,biz güçlüyüz, istediğimizde Türkiye'yi kan gölüne çeviririz." mesajı vermeye çalışıyorlar. Ama bilmezlermi ki, Mehmet Akif'in deyimiyle, Türk gençliği vatanseverlik duygusuyla dolu tunçtan kale gibi göğsünü bu vatansız ****** "******** akınlarına" karşı siper etmeye devam edecektir. Bu arada saldırada hayatını kaybedenlerin yakınlarına baş sağlığı diliyorum.
  12. Şimdi her ne kadar ordunun içindeki küresel sermaye ile işbirliği halindeki bazı paşaların bu darbelerde büyük parmak izlerinin olduğu inkar edilmese de, Bizim ordunun dışındaki bazı şeyleri tetkik etmemiz lazım, paşalar darbeler sırasında kullanılan birer piyon idiler, Sonuçta ordu darbelere karışmasa, başka faktörler bu oluşumu tetikleyecekti, küresel sermaye ile uyumlu liberal ılımlı islamcı akımın önü er geç açılacaktı. Burada asıl irdelememiz gereken konu türkiyenin dışarıdan gelen bu yönlendirmelere karşı savunma mekanizmasının olmamasıdır. Yani ne güçlü bir derin devlet mekanizmamız var, ne iyi bir istibarat teşkilatımız var, be de iyi bir ulusal strateji uygulama planımız var. Bunların hiçbiri olmayınca, sömürgeci güçler Türkiye'deki siyasi akımları kolayca yönlendirebiliyor.
  13. Şimdi birinci aykırı soruya değinmek istiyorum. Acaba ülkemizde "amerikan karşıtlığı" diye adlandırdığımız tutum gerçekten "amerikan karşıtlığı" mı, yoksa "Bush karşıtlığı" mı? Bence Bush karşıtlığı, iktidarı boyunca müslüman ülkelere karşı istilacı ve emperyalist bir tutum sergileyen Bush ülkemizde çok tepki toplamıştır, sonucunda da ABD karşıtlığı tavan yapmıştır. Halbuki Bush dünyayı askeri yollardan değil, ekonomik yollarla sömürmeye devam etseydi, ABd karşıtlığı bu kadar yüksek olmayacaktı. Nitekim Clinton dönemini hatırlarsak, deprem sonrası Türkiye'ye geldiğinde ne kadar çok sevilmişti. Toplumdaki ABD karşıtlığını, "bush karşıtlığı" değil de "ABD karşıtlığı" olarak değerlendirsek bile bu karşıtlığın çok yüzeysel olduğunu görürüz. Nitekim, insanlarımızn çoğu Coca-Cola içmemeyi, hamburger yememeyi ABD karşıtlığından ibaret görselerde, Gerçek ABD karşıtlığının, ABD'nin ana gücü olan küresel sermayenin yurdumuzda da egemen olmasını önlemek olduğunu bilmiyorlar. Yani can damarlarımız Türk Telekoma, Tüpraşa sahip çıkmıyorlar, bunların özelleştirmesini olumlu birer liberal adım olrak değerlendiriyorlar. Değinmek istediğim diğer nokta, ülkemizde "yahudi karşıtlığı" kısmen olsa da, "amerikan karşıtlığı" yoktur. Mesela hatırlıyorumda, Sivassporun yahudi futbolcusu Balili sırf dini bayramını kutlayacak olmasından dolayı bir maç oynamayacağı için ne tepkiler almıştı. Öte yandan ülkemizde oynayan ABD li basketbolcular Christmas ları için ülkelerine gidince hiç tepki almazlar. kısacası, görüşüm şöyledir, toplumumuzdaki ABD karşıtlığı genel olarak "bush karşıtlığına" dayanmaktadır, bu faktörün dışında kalan ABD karşıtlığı ise bilinçsiz ve yüzeyseldir. Ülkemizde Amerikan halkına yönelik bir karşıtlık ise hemen hemen yoktur. Saygılar
  14. Evet, kesinlikle 1 tane Kuran var. Sorun bence, bilimum ılıman İslamcı cemaatlerin Kuranı ,Anadolu ve Balkan kültürüyle yumuşatmaya çalışmasından kaynaklanıyor. Böylece kuranda değişik yorumlamalar ortaya çıkıyor. "yok efendim, o ayetteki "cihad" sözcüğü aslında kafirlere değil, kendi nefsine karşı olacak..." tarzında yüzlerce örnek verilebilinir.Radikal örgütlerin kuran yorumlamalarına bakarsak hemen hemen aynı şekilde yorumladıklarını görürüz.
  15. Yahu, nedir bu sizlerden çektiğimiz. Birisi kendisine inanılıp inanılmamasını en büyük dert edinmiş, diğeri de hiç işi gücü yokmuş gibi insanları kendi kötü emellerine alet etmek için var gücüyle çalışmakta.. Yeter artık bre, cennetinizi de, cehenneminizi de, hurilerinizi de alın, başka bir galaksiye ışınlanın, bir sorununuz varsa orada kendi aranızda halledin, insanları birer piyon asker olarak görmekten vazgeçin, artık insanoğlunu yalnız ve rahat bırakın, artık insanların psikolojisi sizin yüzünüzden bozulmasın, artık çocuklar sizin yüzünüzden yetim kalmasın... Neyse, konuya dönersek, Tanrı kavramına inanıyor olsam da, şeytan diye bir mahlukatın olduğuna hiç inanmamışımdır, bir kere hadi biz görmediğimiz için isyan ediyoruz diyelim, ya Tanrının yüceliğini, kudretini gören şeytan, O'na niye isyan ediyor?
  16. Sayın Evaporit, ikimiz de aynı Kurandan mı bahsediyoruz ? Hani şu içinde doksan üç kez savaş ve cihad sözcüğü geçen, içeriği "kafirleri bulduğunuz yerde boyunlarını vurun, ellerini ayaklarını çaprazlama doğrayın.." tipindeki ayetlerle dolu olan Kuran mı? Herneyse... Amacım kısırdöngü haline gelmiş "İslam şiddet dini mi" tartışmalarını yeniden alevlendirmek değil. Sadece konuyla ilgili kısa bir yazı yazmak istedim. Yazınızda önemli bir noktaya katılıyorum:Günümüz konjoktüründe "İslami terör" diye adlandırdığımız hareketin asal kaynağı Kuran değil, sömürgeci güçlerin soğuk savaş döneminden beri yapılandırmaya çalıştıkları yeşil kuşak projesinin bir planıdır. Ama bir şey daha eklemek lazım ki, Kuran ve İslam peygamberinin hayatı şiddetin dolaylı kaynağıdır, çünkü ne yazık ki teröre ve şiddete prim vermektedirler. Şimdi ilk olarak "din mi siyaseti etkiler, siyaset mi dini etkiler?" sorusunu cevaplandırmak lazım. Bana göre kesinlile siyaset dini etkiler ve kontrol eder. Yeşil kuşak coğrafyası içinde bulunan ülkelerdeki İslami akımların yakın geçmişini incelersek, bunların sömürgeci güçlerin planlarıyla paralellik içinde olduğunu görürüz. Mesela Iraktaki radikal örgütlerin yaptığı direnişin! sonuçlarına bakarsak, yaptıkları eylemlerde ölenlerin tamamına yakını Müslüman tebadandır, arada sırada dünya kamuoyunda oluşan "ABD radikal örgütlerle savaşıyor" imajını devam ettirebilmek için üç-beş ABD askeri de öldürülür, o ayrı... Bizi ilgilendiren konu Irak taki direniş hareketinin İran'ın nüfus bölgesini ve siyasal etkisini azaltmaya yönelik olduğudur. Irak'ta ölen her Şii İran'ın o coğrafyada etkisinin bir derece daha azalması demektir. Nitekim , Iraktaki radikal örgütler Şiileri "yahudilerin gizli kolu" ilan edip kanlarını dökmeye helal cevazatı veriyorlar, buna karşı tamamıyla sömürgeci devletlerin uydusu şeklinde çalışan Barzani ve Talabani güçlerine neredeyse hiçbir saldırı düzenlemiyorlar. Bu bölgedeki direniş! hareketlerinin sömürgeci devletler tarafından kontrol edildiğinin göstergesidir. Şimdi, işin ikinci kısmına gelelim. "İslami terör" denilen kavramın temel olarak sömürgeci güçler tarafından oluşturulmuş yapay bir kavram olduğunu söyledim. ama bu durumda İslamın hiç mi suçu yok. Elbette var, İslam terör ve şiddet konularında çok kolay istismar edilebilinecek bir din. Çünkü , bazı Kuran ayetleri ve peygamberin hayatı açıkça şiddete teşvik etmektedir. Peygamberlik hayatı boyunca otuz küsür savaş ve sefer düzenlemiş (üstelik çoğu saldırı amaçlı), toplu infazlar gerçekleştirmiş, suikastler düzenlemiş İslam peygamberi, kendisini birebir örnek alan günümüz müslümanlarının bir kısmına kötü örnek olmaktadır. keza Kuran ayetleri de aynı şekilde... "Zavallı, cahil" diye tanımladığınız radikal İslamcılar da aslında sizi ve beni İslami ilim konusunda beşe böler, onla çarparlar Bir kısmı kandırılmış olsa bile hiçbiri İslami ilim konusunda cahil değil. Bütün eylemleri peygamber sünnetine ve kuran ayetlerine göre. Mesela intihar eylemlerini ele alalım, İmam el-Mavsıli gibi birçok İslamcı, İslam peygamberinin taif seferi sırasında şehir halkına mancınıklarla saldırmasını örnek göstererek, intihar eylemlerinin sivillerin arasında yapılmasına cevazat vermişlerdir. Yani bizim terör diye adlandırdığımız eylem, onlar için cihadın bir parçası... Herneyse, düşüncelerim böyle, tekrardan saygılar...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.