Zıplanacak içerik

lena

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

lena tarafından postalanan herşey

  1. Okudum bu linki, birde 2012 için h. akdoğanın kongeresi var burdan türkçe okuyabilirsiniz. http://www.siriusufo.org/istanbul2009/tr/leir.asp
  2. Ben pes etdim nasa resmen böyle bir gezegen olmadığını açıkladı, demekki geçmiş medeniyetler tufanlar fasarya fantaziden ibaretmiş.
  3. Bilimin bizden sakladıklarına daha alışamadınızmı, casini şimdi setrun yörüngesinde beklemede. 30 kilo plutonyumla birlikte uzaya fırlatılan Cassini isimli uzay aracı neyin nesi? Bu konuda NASA yetkilileri konuşmasa da, ABDli bilim adamları, uzaya fırlatılan nükleer başlıkla ilgili olarak Cassiniyi durdurun diye bir kampanya başlattılarsa da, kimse olup bitenler arasında bu sesi duymadı.. Cassini projesine karşı çıkanlar şunu soruyorlardı: Uzayda birilerini mi bekliyorsunuz? Niçin bu denli etkili bir nükleer maddeyi uzay aracına yüklediniz? Aynı günlerde aynı soru, ABD Savunma Bakanlığına da yöneltiliyordu, çünkü ünlü Yıldız Savaşları projesine yeniden start verilmiş, üstelik bütçesi çok daha yükseltilmişti. Bu ilginç silahları uzaya yerleştirerek kiminle savaşmaya hazırlanıyorsunuz? diye soruyordu bilim adamları, Beklediğiniz birileri varsa, bunu biz de bilelim! Bir internet yorumcusu,bu ilginç gelişmelere başka kuşkuları da ekliyor.. NASA, son üç ay içinde iki gelişmiş aracını art arda Mars dolaylarında yitirdi. Hiçbir açıklama yok, sorulara verilen elle tutulur yanıtlar yok. Bu araçlara ne oldu? Hiç kimse bilmiyor. Ancak, eğer mayıs ayı dolaylarında Mars yakınlarından geçip Satürne doğru yola devam edecek olan, plutonyum yüklü Cassininin de başına bir şey gelirse, işler iyice ilginçleşeceğe benziyor diyor ve bir başkası ekliyor Dünyada bundan böyle hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.. Bu konularla ilgilenen tek rahip Impe değil.. Son günlerde en çok konuşulan, üzerinde eser verilen konu bu ABD de.. Yeni uzay dinleri icad ediliyor. Yeni teoriler ortaya atılıyor. Kehanet, din, bilim ve siyaset insanların üzerinde en çok kafa patlattığı konular arasında yer alıyor. Nereden geldik, nereye gidiyoruz, zamanın ve mekanın neresindeyiz, mikro kozmos ve makro kozmos arasında savrulan düşünceler, yeni çözümlemelerden çok, bir savruluşun, korku ve paniğin, buna dayalı yeni bir mitolojik çağın başlangıcında bulunduğumuzun sinyalini verir gibi. Selâm ve dua ile.. Ünal ÇINAR [email protected] [email protected]
  4. Bu link tam tamamını anlatıyor. ***
  5. Hindistandaki bir tapınakda mu hakkında bir kaç tane kil tablet var arayın bulursunuz.
  6. lena şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Bilim Dünyası
    Bunlar dünyadaki virüsler evrim geçirerek ölümcül olabiliyorlar, fakat uzaylı genel korumalıdır, asıl mikroplar uzaydan atmosferden giriş yapar mekan ve ortam elverişli ise yaşama geçer dünya ve güneş 10 senede bilyon kilometre yol alıyor bir sene sonra nasıl bir uzay ortamından geçeceğiz bilemeyiz.
  7. lena şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Bilim Dünyası
    Ufo olayları tarih boyunca var olduğu biliniyor son bir kaç yüzyılda da devletlerin arşiflerinde de bulunmakda, sonra çeşitli forumda uzaylılardada var makinalarıda deyişik bu linkde bir dokumen var uso ve ufo hakkında inceleyin anlatılanları. TIKLA IZLE: UFOların üssü USOlar okyanuslarda! açılmıyacak galiba bu link -http://www.vanherbaryum.yyu.edu.tr/f/ufos/ufos.swf-
  8. lena şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Bilim Dünyası
    Sayın mehdi çok güzel anlatmışınız ve gerçekleri belirtmişiniz, bende ilaveten şu linki vereyim. TIKLA IZLE: UFOların üssü USOlar okyanuslarda!
  9. Belki evrende her saniye çarpışmalar oluyor fakat biz göremiyoruz tevekkel bir yaşantı.
  10. Bu derginin yazdıklarını da dikkate alalım. BUNU NE BİLİM İNKAR ETTİ NE DE DİN FOTONLAR VE MARDUK UN VARLIĞI KANTILANDI SORUN NE ZAMAN? SORUN HAZIRMIYIZ? HAYATI HAHA-HİHİ DİYE GEÇENLERE SAÇMA GELİR Foton Kuşağı Etkisi Karşımıza çıkan herhangi bir sağlam bilimsel veri yok. Tüm kaynaklarda bilimsel bir kanıtın öne sürülmediğinden bahsediliyor, zira geçerli kanıtlar da yok deniliyor. Elde olan tek şey birkaç bilim adamı ve astronomun tezlerinden ve araştırmalarından ibaret. Zaten bu konu üzerinde araştırmalar yapan bilim adamları da bulundukları yerlerden uzaklaştırılmışlar. Elde olan veriler, bilinen döngünün 26.ooo yıl olduğu, bu geçişin belirtisi olan Schumann Rezonansı'nın değişimi ve Foton Kuşağı içerisinde bulunan yıldızların varlığından ibaret. Açıkça bir kanıt ortaya konulamamış. Foton Kuşağı güçlü elektromanyetik radyasyona sahiplik eden yoğun bir uzay boşluğu ve bazı x-ışınlarını da içermekte. Galaksi içerisine akan manyetik bir ışık olarak ta tanımlayabiliriz. -http://www.indigodergisi.com/_derived/didem_foton_11.htm_txt_BE022966.gifEdmun-Halley tarafından keşfedildi Keşif, ingiliz astronom Sir Edmund Halley'in (1656-1742) günlerinde başlayan Pleiades çalışmalarıyla başladı. Halley, bu yıldız grubundaki 3 yıldızın Yunanlılar tarafından belirtilen yıldızlar arasında bulunmadığını ortaya çıkardı. Yunan astronomlar ya da Halley yanılmış olabilir miydi? 1991 yılında yayınlanan bir makalede sunulan diagrama göre 6 yıldız; Merope, Atlas, Teygeta, Electra, Coeleno ve güneşimiz Pleiades'in bir yıldızı olan Alcyone'nin yörüngesindeler.Daha sonra Halley şu sonuca vardı: Pleiades takımı belli bir hareket sistemiyle ilerliyordu. Bu tez, Frederick Wilhelm tarafından onaylandı. Pleiades, her yüzyıl için 5.5 saniye kesin bir hareketle döngüsüne devam ediyordu. -http://www.indigodergisi.com/half_frozen-a.jpg- Altı gün içinde Dünya'nın tamamen değişeceği iddia ediliyor Foton Kuşağının merkez alanına girilmesiyle birlikte yaşanılması beklenen fiziksel ilk etkileşimler ise şu şekilde sıralanıyor yayınlanan bir çok raporda: -http://www.indigodergisi.com/solarvoyager.jpg- 1. gün: 21 Aralık 2012'de kör bölgeye giriş, tüm canlıların beden tipinin değişmesi, hiçbir elektrik aygıtının çalışmaması, tam karanlık. 2. gün: Atmosfer basıncının düşmesi, herkesin kendisini şişmiş hissetmesi, Güneş'in yeterli ısıtamaması, dünya ikliminin soğuması (buzul çağı soğuğu). 3.-4. gün: Atmosferin şafak vakti gibi sönük bir ışıkla aydınlanması, foton etkisinin başlaması, foton enerjili aygıtların çalışabilir hale geçmesi, yıldızların yeniden gökyüzünde belirmeleri. 5.-6. gün: 24 saatlik gündüz devresine giriş, kör bölgeden çıkıp ana foton kuşağına giriş, tüm canlıların güçlenip zindeleşmeleri, dünya ikliminin ısınması, foton ışınıyla çalışan gemilerin uzayda yolculuk yapmaya başlaması, telepati, telekinezi gibi psişik yeteneklerin ortaya çıkışı (uyanış, süperbilinç). Foton Kuşağı etkisine ilk kez Atlantis devrinde girildiği sanılıyor -http://www.indigodergisi.com/photon-image.gif- Kuşağın başlangıç noktası, küçük bir atom parçası ve onun yörüngesinde olan bir grup elektrondan ibaret. İngiliz fizikçi Paul Adrian Maurice Dirac, her bir partikül için bir anti-partikül bulunduğunu öne sürmüştü. 1932'de Carl David Anderson bu anti-partikülü buldu ve ona positron adını verdi. 1956'da anti-proton ve anti-nötron keşfedildi. Bir anti-partkül şekillendiğinde, sıradan bir partiküller evreninde meydana gelir ve bu, bir elektronla buluşup çarpışmasından önce bir anlıktır. Bu çiftin toplam kütlesi Foton formunda enerjiye dönüşür. Bu yeni ve önceden görülmemiş bir enerji kaynağı gücü sunar. -http://www.indigodergisi.com/PhotonBandNebula.jpg- 1961 yılında uydu kaynaklı araçlar tarafından bir foton kuşağı keşfedildi. Bu kuşağın gezegenimizden 400 ışık yılı uzakta olduğu açıklandı. Astronom Jose Comas Sola yedi yıldızlı Pleiades takımı üzerinde özel bir çalışma yaptı ve bir sistem oluşturduklarını keşfetti, ki bizim güneşimiz ve daha pek çok yıldız da bu sistemin parçalarıydılar ve her biri kendi gezegensel sistemlerine sahipti. Güneşimiz bu sistem yörüngesini 24.000 yılda tamamlıyor. Bu 24.000 yıl iki bölümde alınıyor; 10.000 yılı karanlık (ya da Galaktik Gece), 2000 yıl ise Foton Kuşağı'nın ışığında geçirildiği sanılıyor. Ve bazı bilim adamları tarafından, bulunduğumuz dönemin ışık bölgesine geçiş olduğu tahmin edilmekte. Tahmin edildiğine göre böyle bir olay dünyanın oluşumundan beri bir kez deneyimlendi ve bu tarihin de Atlantis devrine rastladığı öne sürülüyor. Foton Kuşağı temel olarak 3 elementi içermekte. İlki, Null Zone (sıfır bölgesi). Bu bölge, madde ve madde olmayan parçaların kuşağın proton parçalarını oluşturmak için çarpıştıkları bölge. Burası ayrıca Pleiades yıldız sisteminin elektromanyetik alanlarının etkisiz bırakıldığı yer. Bu süreç, bilinçlilik seviyelerimizi değiştirecek ve evren yapısına farklı bir açıdan bakmamızı sağlayacak. Diğer bölme ise foton ırmağı ile sıfır bölgesinin (null zone) iç kenarı arasında olan akım alanı. Bu bölgeye geçişle daha yüksek boyuta geçiş imkanına sahip olunacak. 2012'de Işık devrine geçiş yapılacağı söyleniyor Foton Kuşağı, Dünya ile çarpışmak üzere olan yoğun bir foton(ışık parçacıkları) enerji bandı olarak rapor ediliyor. Ulaştığında 5 günlük bir karanlık, elektriksizlik, yoğun ufo inişleri, insanlık için psişik yeteneklerin ortaya çıkması, insan bedeninde oluşan değişimler (transformasyonlar) ve daha pek çok değişim beklenmekte. Şu anda karanlık dönemin sonunda olduğumuz ve bu dönemin 2012'de son bularak 2000 yıllık ışık devrine geçiş yapılacağı söyleniyor. Yıldız aktivasyonu güneş sistemimizin Pleiades (Alcyone yıldızı), Sirius, Arcturus, Orion ve Andromeda ile aynı sıraya dizilmesi ile başlayacak. Yaşanılacağı tahmin edilen en büyük deneyim ise, bu kuşağa girildiğinde, şu anda bulunduğumuz 3. boyuttan 5. boyuta yükseleceğimiz. Bu sıçrayış elbette ki beraberinde bir çok farklılık ve mutasyonlar getirecek. Şimdiden deneyimlediğimiz olaylar da aslında bu sıçrayışı doğrular nitelikte: ciddi iklim değişiklikleri, kıta transferleri, v.s. Ayrıca bu kuşağa girildiğinde bilinçlilik boyutlarının her birine geçiş imkanına sahip olacağımız tahmin ediliyor. Şu anda küresel bilinç değişiminin sonuçlarını da birebir deneyimliyoruz aslında. Dünyayı kasıp kavuran savaş ortamı, toplumlar arası anlaşmazlıklar, politik sürtüşmeler ve olagelen olumsuzlukların da bu geçiş döneminde, ya da null zoneda bulunmamızdan dolayı olduğunu düşünebiliriz. Bütün canlılardaki değişim -http://www.indigodergisi.com/42-15241913.jpg- Yaşadığımız bu dönem ve beklenen değişimler kutsal kitaplarda, mitolojide ve bilim adamları tarafından da ayrıntılı şekilde incelenmişti. Raporlara göre, Foton Kuşağı'na girildiğinde, gökyüzü ateş gibi gözükecek, ancak soğuk olacak. Bu değişim ve yansımalar elbette ki içine girilen kuşağın etkileriyle birlikte ortaya çıkan kimyevi değişimler ve tranformasyonların sonucunda kendilerini açığa çıkaracaklardır. Kuşağa ilk önce güneşimizin girmesi halinde ani bir karanlığın olması da söz konusu, ki bu sürenin 110 saat kadar sürmesi tahmin ediliyor. Güneşsel radyasyon ve Foton Kuşağı'nın arasındaki etkileşim gökyüzünün yıldızlarla dolu gibi gözükmesine neden olacak. Dünya bu kuşağa girdikçe tüm moleküller uyarılmış olacak ve atomlar mutasyona uğrayacaklar. Bu duruma bağlı olarak fiziksel yapılarda (insanla birlikte hayvan ve bitki aleminde de) farklılıkların meydana gelmesi bekleniyor tabii ki. Null Zone ve Schumann Rezonansı Bu kuşağa girmeden önce, yani bu zamanda, Null Zone (sıfır bölgesi) denilen zaman deneyimlenmekte. Bu dönem boyunca sismik aktivite ve volkanik hareketlenme görülüyor. Ayrıca iklim değişiklikleri ve buna bağlı olarak şiddetli tayfunlar, fırtınalar ve hortumlar gözlemleniyor. Null Zone, bir başka deyişle, madde ve madde olmayan bütün partiküllerin yok edildiği yer. Oluşacağı beklenen bu foton etkisi çok önemli, zira bize yeni bir enerji kaynağı sunacak. Bu kaynak, doğal olarak fosil yakıtlara bir son verecek ve bunun sonucunda da tahmin edildiği üzere daha yaşanılabilir bir dünya oluşturulmuş olacak. Bu bölgeye geçişin kanıtı olarak gösterilen en güçlü kaynak ise Schumann Rezonansı. Dünya'nın kalp atışı olarak nitelendirilen bu titreşim daha önceki zamanlarda 8.1 iken günümüzde 12.1'e yükselmiş durumda, ve hızla yükselmekte. 13.0 olduğunda ise Null Zoneun tamamlanmış olacağı rapor ediliyor. Astrofiziksel hesaplamalara göre Foton Kuşağı'na saatte 208.800 km hızla gireceğiz. Kuşağın enerjisi fiziksel sonuçların yanında eterik ve spiritüel anlamda da kendini gösterecek. Bilimsel veriler, ciddi ve hızlı bir değişim olduğuna işaret ediyor Rus bilim adamları tarafından açıklanan değişimler de galaksinin merkezinden gelen enerjinin varlığını teyit eder yönde. Dr.Alexey N.Dmitriev'in çalışması gösteriyor ki gezegenlerin atmosferleri, gezegenlerin kendileriyle birlikte büyük bir hızla değişim geçiriyor. Örneğin Mars atmosferi zamanla daha kalınlaşıyor; Ay, kendi atmosferini oluşturmakta. Ya da bu tarz bir değişimi kendi gezegenimizde görebiliyoruz: atmosferdeki HO(hidroksit) oranı daha önce hiç ölçülmediği kadar fazla. Bu oran küresel ısınma, florkarbon emilimleri ya da bu tarz oluşumlar sonucu oluşmuyor; sadece kendilerini gösteriyorlar. İyonosfer tabakasında plazma jenerasyonu, magnetosferde magnetik fırtınalar, atmosferde ise siklonlar aracılığı ile enerji boşalımları oluşumları gözlemleniyor. Daha önceden nadir rastlanan atmosferik yüksek enerji fenomenine artık daha sık ve yoğun rastlanmakta. Gaz-plazma zarfının maddesel birleşimi de transforme olmaktadır. Gezegenlerin manyetik alanları ya da parlaklıkları da hızla değişiyor, artıyor. Jüpiter, Venüs, Uranüs ve Neptün, bu sonuçların alındığı gezegenlerden. Rus Ulusal Bilim Akademisi Foton Kuşağı üstüne çalışmalar yapıyor -http://www.indigodergisi.com/N-150-0103.jpg- Dünyamızda eyleme geçmiş olan transformasyonlar ise aşikar. Gün be gün artan sismik aktivasyon, volkanik hareketlenmeler ve diğer bir çok doğal felaketler elbette ki gözlerden kaçmıyor. Dr.Dmitriev'in belirttiği ve dikkat çektiği nokta ise bu çeşit bir değişimin dünyada daha önce 10.000 yıl önce görülmesi. Burada göze çarpan ve bazı topluluklar tarafından ortaya atılan konu ise güneş ile dünyanın değişimleri arasındaki bağlantı. Maalesef bu tarz konularda çoğu bilgi ifşa edilmiyor. Bu tarz araştırmaların yapıldığı bir merkez de Sibirya'daki Rus Ulusal Bilim Akademisi. Burada yapılan çalışmalar sonucu edinilen bilgi ise şöyle: Şu anda Güneş Sistemi'nde yaşanılan enerjisel değişimin tek olası sebebi farklı-daha yüksek olan bir enerji alanına giriyor olmamız olabilir. Ve bu yüksek enerjiye geçişin sonucunda DNA spirallerinin kendileri de değişim geçirmekteler. Şimdiye kadar hayatımızda yer alan bilim araştırmaları sonucu elde ettiğimiz bilgilerle ortaya çıkarılan 2 sarmallı DNA yapısı hızla mutasyona uğramaktadır. Bu sıçrayışla da bu sarmalın 2'den 12'ye çıkacağı biliniyor. Bu enerji emiliminin Güneş Sistemi'ndeki tüm maddelerin özünü değiştireceği bekleniyor, ki bir bir de deneyimliyoruz çevremizde. Aslında tüm bunlar, hücresel ya da ruhsal boyutta olsun, bize pek yabancı değil. Çevremizde her an deneyimlediğimiz olayların dökümü sadece. Kainata dikkatlice baktığımızda ve onu içsel sesimizle dinlediğimizde bunlardan farklı bir şey duymayacağımız da aşikar. Hergün yaşadığımız ve gün geçtikçe artan doğal felaketler, politik sürtüşmeler, savaşlar, içsel değişimler binlerce yıldır beklenilen dönemin getirileri elbette. Bunların hepsi asırlardır bekleniyordu; kutsal kitaplarda olsun, kadim medeniyetlerin yazıtlarında olsun her zaman karşımıza çıktılar. Şimdi ise bu değişime tanık oluyoruz ve yeni dönemin getirdiği farklılıklara yaşamlarımızı adapte etmeye hazırlanıyoruz. Zira başka seçeneğimiz de yok; ya değişimi kabul edecek ve bir olacağız, ya da eski enerji ile birlikte savrulmayı göze alacağız
  11. Her zaman böyle olur herkez birbine sorar ne oluyor diye, olan bize olur büyüklerin bunkoloları var tam tesisatlı 300 sene dayanabilecek her şey düşünülmüş.
  12. Yanlız kıyam deyil bu günkü sabah gazatesi atmosferimizin uzaya kaçtığını bildiriyor, bu kafayla giderse bu dünya yönetimi yakında mars gezegeni gibi oluruz. İnsan çoğalmasını düzenli olarak 3 milyara indirseler sanayide o miktarda olur ozan tabakasıda ona göre düzelir, ama kahinler haklı galiba onlar kaderi görüyorlar, bence fazlalıkları satıp satıp yesek isabetli olur sonra satsakda alan olmaz, şimdiden başladı bile satan çok alan yok, ah şu 2012 yi bir görebilsem şuracık da 3 sene kaldı. Sat ye vakit daraldı.
  13. Allah ademe ne kadar öyretmişse o kadar biliyoruz.
  14. Temel kahvehaneye gitmiş arkadaşları demişki uy temel bu gün cuma namazına yeni hoca gelicekmiş sende gelirmisin, temel demiş ha ben burayayım zaten cideruz, hoca fetbah verirken demişki her mümün cuma namazını kaçırmazsa cennetde hurilerden biri verilir der, temel hemen ayağa kalkar hocam ha bizim hatunlara cennetde ne verilir, onlarada nurilerden biri verilir der, akşam namazında eve gelen temel bakarki fadime namaza durmuş popasına bir tekme atar kal deyrum saa, fadime derki ne oldi temel neden tekmeledun beni, temel de derki ula öteki dünyaya gidice orespimu olucaksın.
  15. Ağca ile mezarcı geldi ama yutturamadılar nedense.
  16. Burda anlaşma var amerikayla obamanın kazanmasında türkiyenin rolünü anlıyamıyormusunuz hayret.
  17. Birileri vardı o zamanlar ama kimlerdi, nedense bu günlerde bizleri terketmişler, yoksa başka bir fikrinizmi var.
  18. Biz ufocular duymayız ama siz yasin süresini 81 e kadar devam tesene yazmaya korkma ufo cu olmassın ama düşünürsün.
  19. Sizin bir kelamınız vardı görünen köy kılavuz istemez diye isabetli görüş deyilmiydi tabi yerinde bir söz, daha bilmediğimiz bizlere aktarılmayan o kadar çok kadastorofalar varki bir bilseniz, bende hepsini bilmiyorum ama tahmin etmemek için kör olmak lağzım.
  20. Ne ilgisi var şimdi bunun.
  21. Neydi o felaket hatırlıyamadım.
  22. lena şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Yemek Tarifleri
    Tbi boyayı hesaplamazsan, hangi şarap boya koymadan kırmızılaşırki.
  23. Şimdi ne yapmamız gerekiyor boşmu verelim yoksa tedbirmi almaya başlıyalım iki şık var.
  24. lena şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Çevre Bilimi - Ekoloji
    Doğanın dengesinin bozulması insanlarıda etkilemeye başladı bile domuz gıribi 150 can aldı maskeli yaşam başladı.
  25. Bu kadar korkmıyalım bizi idare edenlerde herhalde bizim kadar düşünüyorlardır.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.