Zıplanacak içerik

Yayamaz Kayımca

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Yayamaz Kayımca tarafından postalanan herşey

  1. Yayamaz Kayımca şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Metin Turan’ın Doğal Olmayan Ölümü Üzerine Tuzla tersanelerinde işçiler ölüyor sapır sapır. Onca ölümden sonra Çalışma Bakanı Faruk Çelik bir gün çıkıp geliyor Tuzla tersanelerine; “önlemler yerinde, her türlü önlem alınmış” diyor, su serptiğini düşünerek meraklıların içine. Sonra usulca çekip gidiyor. Ama ölümler durmuyor bir türlü, Bakan tekrar çıkıp geliyor; “yok yok önlemleri beğenmedim” diyor bu sefer. Bakanın gözleri görüyor ve kulakları duyuyor, Bakan bakıyor önce yaşayanların suratına, sonra tersanelerin karanlığına, ve takdiri ilahi dercesine uzaklaşıyor. Bu arada 4 Şubatta Tuzla Şahin Çelik tersanesinde çalışan 19 yaşındaki Metin Turan denize düşerek hayatını kaybetti. Metin’in ölü bedenini suyun üzerinde bulmuşlar sabah. Nasıl kaybetti o gencecik yaşında hayatını acaba Metin? Metin akşamın karanlığında geminin dış bordasına asılı bir iskelede, raspalıyordu metalin tenini. Fazla mesaiye kalınmıştı o akşam ve geminin yüzeyinde raspa çalışıyordu Metin. Raspa gidip geldikçe kesif bir koku yayılıyor olmalı etrafa. Belki bu koku aklını bulandırıyor ve hayal kuruyordu Metin usulca, evde olmayı düşlüyor olsa gerek sıcak bir evde, belki de sevdiğinin yanında. Efkâr bu ya, sonra bir sigara yakmış olmalı, sigarasını yakarken aydınlanmıştır kederli suratı gecenin ıssızlığında. Geminin buz gibi teni, soğuk rüzgâr, karanlık, hayaller ve umutlar, derken yorgun bedeni kayıvermiş olmalı iskelenin üzerinden, belki de bayılmıştı soğuktan Metin. Düşerken ne düşündü kim bilir? Belki yüzmeyi bile bilmiyordu? Fırsatı olmamıştı öğrenmeye. Denizin karanlık soğuk suyuna değince vücudu kendine gelmiş olmalı, düşünmüştür hızlıca Metin olup biteni, anlamıştır öleceğini belki, sonra bir acı yutkunmuş mudur dersiniz suyun içinde? Belki çocukluk günleri, belki de memleketinin sokakları geçmiştir aklından hızlıca. Ne acı bir duygudur ölmek o yaşta, yaşamanın ne demek olduğunu bilemeden ölmek, göçüp gitmek bu dünyadan böyle pisipisine. Çırpınırken suyun içinde çaresizliğin acısı ile ağlamıştır belki de, gözyaşlarını bırakmıştır denizin derinliklerine… O gece arkadaşları, giderken fark ediyorlar Metin’in ortalıklarda olmadığını. Her tarafa bakıyorlar ama bulamıyorlar genç işçiyi. Ertesi sabah, ailesi Metin’i soruyor tersaneye gelip, ne diyeceklerini bilmiyor arkadaşları. Tersane yönetimi polise haber veriyor ve bu sefer denizde aramaya başlıyorlar delikanlıyı. Genç bedenin nihayet su yüzüne çıkmış olduğunu görüyorlar. Tersane yönetimi Metin’in cesedinin üzerine ip attırıp boynuna geçirttiriyor, Metin’in ölü bedeni bile patronların barbarlığından kurtulamıyor anlayacağınız. Sonra boynundan ip ile bağlanmış Metin’i sanki bir malzeme çuvalıymış gibi yukarıya çekiyorlar. İşçiler şaşkın bakışlarla izliyor bu dehşet veren manzarayı. Genç işçinin çilesi böylede sona ermiyor ne yazık ki. Yukarda tersanenin köpekleri saldırıyor cesede acımasızca. Kurtarıyorlar cesedi köpeklerden zorla. Tersane yönetimi cesedi yukarı çekip öylece asılı bırakıyor havada, savcı gelene kadar. Metin’in bedeni vincin uçunda ve havada, bir suçlu gibi sallanıyor. Sanki patronlar tüm işçilere ibret olsun dermişçesine, işçiyi sallandırıyorlar saatlerce oracıkta. Bu manzaranın etrafında dönüp duruyor işçilerin bakışları, sonunda işçiler dayanamıyor artık ve gidip Metin’in aşağıya indirilmesini istiyorlar. Tersane yönetimi izin vermiyor ve güvenlik görevlileri işçileri durduruyor. Sonrasında tersane patronu “yüzmek için girmiş sonra da boğulmuştur” diyor. İşçilerin şaşkınlığı daha da artıyor, “gecenin o saatinde hem de böylesi bir soğukta, ne yüzmesinden bahsediyor bu adam” diye düşünüyorlar öfkeyle. Yaşanan vahşetin bu yalın hali bile, bu sistemde işçilerin ne durumda olduğundan, patronun gözünde işçilerin değerinin ne olduğuna kadar bir sürü gerçeği dışa vuruyor zaten. Onlar için bizler birer hiçiz, bir makineden ya da bir köleden hiçbir farkımız yok. Oysa bizler fabrikalarda onların istekleri doğrultusunda bir sürü fedakârlık yapmaktan vazgeçmiyoruz hâlâ. Ne için yapıyoruz tüm bunları? Bize kalan sadece yoksulluk, açlık ve ölüm. Ne zaman bitecek bu akıl tutulması? Çıkış yolu var. Yeter ki işçi sınıfının bir parçası olmanın haklı onurunu içimizde hissedelim. Bu onuru hissedebilmenin tek yolu ise, işçi sınıfının patronlara karşı verdiği mücadelenin bir parçası olabilmekten geçiyor.
  2. Yayamaz Kayımca şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Tersanelerde Ölüm Var!!! Şahin Çelik Tersanesinde Metin Turan İş cinayetine kurban gitti… Metin Turan'ın cenazesi denizden boynuna ip geçirilerek çıkarıldı. Patron; Ölen işçi için "Denize yüzmek için atladı" diyerek cenazeyle alay etti. METİN'İN HESABINI SORACAĞIZ! İŞ CİNAYETLERİNE KARŞI TUZLA GEMİ ÖNÜNDEYDİK! Tuzla tersaneler cehenneminde ölümlerin ardı arkası kesilmiyor. 14 Ocak günü SEDEF tersanesinde Onur Bayoğlu'nun iş cinayetine kurban gitmesinden sonra, 4 Şubat günü Akşam saatlerinde Şahin Çelik Tersanesinde raspa işçisi olarak çalışan Metin Turan öğleden sonra çalıştığı tamir gemisinden Denize düştü. Ancak 5 Şubat günü denizden çıkarılan metin TURAN'IN cenazesi Tuzla Devlet hastanesi morguna kaldırıldı. Samsun'dan tersanelere çalışmaya gelen TURAN 19 yaşındaydı ve Bekâr evlerinde yaşıyordu. Metin TURAN'IN cenazesi denizden çıkarıldıktan sonra tersane patronu TURAN'IN denize yüzmek için atladığını ve öyle öldüğünü söylüyor. Bu kadar alçakça bir açıklamanın ardında tersane işçilerinin suskunluğu yatıyor. Cesetlerimizle alay eden patronlardan hesap sormak hiç bu kadar acil olmamıştı. Murat TURAN'IN cenazesinin denizden çıkarılışından tutun da, patronun yaptığı soysuzca açıklamaya kadar yaşanan her şey çürümüş düzenin en pervasız halidir. Cenazelerimize saygı göstermeyen tersane patronlarından hesap sormak için Bu sabah yine Tuzla Gemi tersanesi önündeydik. Ancak asli hesap 30 bin tersane işçisinin öfkesinin açığa çıktığı gün sorulacaktır. İşte o zaman cenazelerimizle dalga geçen tersane patronları kaçacak delik arayacaklardır. O günü büyük bir sabır ve sebatla örüyoruz. Sabah'ın erken saatlerinde tuzla gemi tersanesi önündeydik. "Artık Yeter! İş cinayetlerine son! – TİB /DER" yazılı pankartı açarak ajitasyon konuşmaları eşliğinde işçileri eyleme çağırdık. Bir müddet sonra pankartın arkasında toplanan yaklaşık 40 işçi "metin turan aramızda" "direne direne kazanacağız" "kahrolsun ücretli kölelik düzeni" "artık yeter! Ölmek istemiyoruz!" sloganlarını attı. Polis'in de ilgi gösterdiği eylemde basın açıklaması metni TİB-DER başkanı Zeynel Nihadioğlu tarafından okundu. Açıklamada şunlara yer verildi. "Tersanelerde ölmeye devam ediyoruz. Teker teker işçi kardeşlerimizin cesetleri tersane kapılarından çıkıyor. 14 Ocak'ta SEDEF tersanesinde onur bayoğlu'nu iş cinayetine kurban vermiştik, şimdi de Şahin Çelik Tersanesinde METİN TURAN'ı iş cinayetine kurban verdik. Samsun nüfusuna kayıtlı bekâr evlerinde yaşayan METİN TURAN iki gün önce çalıştığı tamir Gemisinde raspa yaparken denize düştü. Cesedi ancak bir gün sonra Denizden çıkarılabilen TURAN henüz 19 yaşındaydı. İşçi arkadaşlarının gözü önünde boynuna ip geçirilerek vahşiyane bir şekilde denizden çıkarılan TURAN uzayıp giden ölüm listesinde yerini aldı. Yaşanan bunca ölüme rağmen tersane patronları halen işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmasına kaynak aktarmamaktadır. Bu kokuşmuş ve çürümüş düzenin sahipleri tersaneler cehenneminde işçi kanıyla beslenmeye devam ediyor. Kanla beslenirken servetlerine servet katıyorlar. Biz ise bir lokma ekmeği bile zor kazanıyoruz. Gencecik yaşta ölümümüze sebep olanlar bu yaşananlara kader diyorlar. Tersanelerde her türlü haktan mahrum bir şekilde bizlerin kanını emenler bu yaşananlara "kaza" diyorlar. Oysa bu yaşananlar ne bizim kaderimiz ne de basit bir kazadır. Patronlar düzeninin işçi sağlığı ve güvenliği tedbirlerini almamasından kaynaklı işlenen bir cinayettir. Çürümüş düzenin sömürü çarkı bizi dişlileri arasında öğütmeğe devam ediyor. Tıpkı geçtiğimiz hafta Davutpaşa'da 22 işçi kardeşimizi öğüttükleri gibi. Tıpkı madenlerde, fabrikalarda kanımızla beslendikleri gibi. Kendi çıkarları söz konusu olduğunda masraftan çekinmeyen patronlar, söz konusu işçi sağlığı ve can güvenliği olduğunda kıllarını kıpırdatmamaktadır. Birçok tersane üretim sahasını genişletirken ve bu genişletmeye trilyonlar harcarken biz işçiler peş peşe ölmeye devam ediyoruz. Sigortalarımızı yatırmayarak zenginleştiler, Bizi düşük ücretlerle çalıştırarak zenginleştiler, kanımızı döktüler, daha fazla zenginleştiler. Oysa bizler gittikçe yoksullaştık, yanı başımızda yıllardır beraber çalıştığımız işçi arkadaşlarımız iş cinayetine kurban gitti. Fakat tüm bu yaşanan zulme, sömürüye sessiz kaldık. Bizler sessiz kaldıkça daha çok hakkımız gasp edildi, Bizler sustukça ölmeye devam ettik. Şimdi artık bu sessizliği bozmanın zamanı, şimdi artık bu katliamlara dur demenin zamanı. Uzayıp giden ölüm listesinde yer almamak için birleşmekten başka şansımız yok. Artık Yeter! Diye haykırmanın zamanı geldi." Denildi. Açıklama esnasında ve sonrasında sloganlar öfkeli bir şekilde haykırıldı. Açıklamada ayrıca bu Pazar yapılacak olan Taksim eylemine çağrı yapıldıktan sonra açıklama bitirildi. Eyleme tersane işçi kurulu temsilcisi destek verdi. TERSANE İŞÇİLERİ BİRLİĞİ DERNEĞİ
  3. Yayamaz Kayımca şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Tuzla'da ölenlerin sayısı 100'e ulaştı Tuzla Tersaneleri'nde ölenlerin sayısı, işçi Kemal Turan'ın yaşamını yitirmesiyle, 100'e ulaştı AKP'nin göz yumduğu Tuzla Tersaneleri'ndeki ölü sayısı her geçen artıyor. Tuzla'da montaj yaparken yaralanan işçi Kemal Turan yaşamını yitirdi. Orhanlı'da Almar firmasında çalışan Ziyaddin Yaraşır ise, üzerine sac düşmesi sonucu kafasından ve göğsünden aldığı darbelerle ağır yaralandı. Tersaneler bölgesinde bulunan Kocatepe Tersanesi önünde 3 aydır almadıkları ücretleri için eylem yapan işçilere ise, tersane patronları ve taşeron firma sahipleri saldırdı. 3 işçi yaralandı. Ölenlerin sayısı 100'e ulaştı Tuzla Tersaneler bölgesindeki 47 tersaneden ruhsatlı sayısının parmakla sayılacak kadar az olduğu, incelenen belgelerde 11 bin işçinin sigortalarında problem olduğu tespit edilmesine, işçi barınaklarının ahırdan bozma olması Tuzla Kaymakamı Fahri Keser'in de Meclis Tuzla Komisyonu'na aktardığı ifadelere yansımasına rağmen AKP hükümeti bildiğini okumayı sürdürüyor. Bölgede yandaş sendikayla muhalif Limter-İş'i ortadan kaldırmayı hedefleyen, bu çerçevede toplantılara bile almayan Başbakan Tayyip Erdoğan'ın tutumu ölümlerin artmasına neden olan taşeron ve kuralsız çalıştırma sisteminin devamını sağlıyor. İlgisizlik ve duyarsızlığın sürmesi nedeniyle bir işçi daha yaşamını yitirdi. 9 Mayıs'ta GİSAŞ İskelesi açığında Zeeland adlı gemide montaj yaparken açık unutulan ambar kapağından 12 metre aşağı düşerek ağır yaralanan 47 yaşındaki Kemal Turan 53 gün süren yaşam mücadelesinden sonra hayatını kaybetti. Düşerken başını demire çarparak darbe alan, kollarında ve bacaklarında kırıklar oluşan Kemal Turan kaldırıldığı hastanede 2 gün kaldıktan sonra taburcu edilmiş, ancak 10 gün sonra durumu ağırlaşınca ailesi tarafından koma halindeyken yeniden hastaneye kaldırılmış ve komada ölüme 53 gün direnen Kemal Turan yaşamını yitirdi. 'Çözüm, talepleri kabul etmekten geçiyor' Limter-İş'ten yapılan açıklamada, 'Kemal Turan arkadaşımız Kocaeli'nin Gebze ilçesi Pelitli köyünde toprağa verilmiştir. 16 Haziran grevimizde taleplerimizi bir kez daha ortaya koyarak, çözümün taleplerimizi kabul etmekten geçtiğini söylemiştik. Tersane patronları ve hükümet çözümü başka yerlerde arayarak ve sorunu zamana yayarak hAla taleplerimize cevap vermemiştir. Kuralsız-yasadışı çalıştırma devam ettiği ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmadığı, taleplerimize cevap verilmediği koşullarda iş cinayetlerinin önüne geçmek mümkün değildir' denildi. Tuzla Orhanlı'da Almar firmasında çalışan Ziyaddin Yaraşır da üzerine sac düşmesi sonucu kafasından ve göğsünden aldığı darbelerle ağır yaralandı. Tuzla Devlet Hastanesi'nde ilk müdahalesi yapılan Yaraşır'ın durumunun ağır olduğu bildirildi. İşçilere taşeron saldırısı Öte yandan edinilen bilgiye göre Tuzla Tersaneler bölgesinde bulunan Kocatepe Tersanesi önünde 3 aydır alamadıkları ücretleri için dün sabah saatlerinde eyleme başlayan yaklaşık 15 işçi aralarında Kocatepe Tersanesi tersane patronu Ali Kocatepe ve oğlunun da bulunduğu taşeron firma sahiplerinin saldırısına uğradı. Saldırı esnasında 3 işçi hafif şekilde yaralandı. Polisin gelmesiyle birlikte olay son bulurken, işçiler tersane önündeki bekleyişlerini sürdürdü
  4. Sevgili LUCİFER'ra....................................................................... bak bakalım pastan nassılmış avatarına pek uymasada ehh idare et artık bakkkk buda hoş dimi ama bak ne zahmetlere girdim ben bu pastalar için ama afiyet şeker olsunnn Budaaa hediyennnnn...................... evet şimdide buyur bakalım masaya.......................... Niceeeeeeeeeeeeeeeee yıllar sevdiklerinle sevenelerinle.........................
  5. üye bugün doğum gününü kutluyor! tersso(22), seth_(27), cici05(33), leventozgec(43), ülkem_için(27), L_U_C_İ_F_E_R(30) hepinize nice yıllar.....................
  6. Burdayımmmmmmm geldimmmmmmm asi kızzzzzz bende sizi ösledim ama geldim acemi av kat gitmiş Evren e çok slm söyle benden ben seni yanlız bırakıymıyım canım benimmmm efet bugün bayagı yogun yaşadım msn nede yasarım.tel bende elimde aldıgımda mesajları rötarlı aldım birsda yanıt alacaksınnn komacannnn öptümmmmmmm
  7. :D İşte saten bende sevgili Godziden başka bir dip not beklemezdim
  8. Düşüncelerin için sağolasın sevgili CYRANO....evet açıklama zamanı geldiiii şaka bir yana.....öncelikle ben ilk nete başladıgım da çok sevdigim bir aykadaşım ile 6 ay süre ile R leri kulanmama diye bir iddaya girdik ama kim bunu yazarsa yenilmiş olcaktı tabi ben uyus vatandaş kanıma dişime kattım ve ben kasandım getirisi kötü oldu çok ciddi anlamda yazıyoryum ben bu harfi resmen lügattan kaldırdım.çok ciddi konularda msn nede,sakin yazdıgımda düzelmeye başladı ama hızlı yazdıgımda kayboluyorlar inanın cebten mesaj yasdıgımda bile ben r siz ifadeler kulanıyordum rahmetli babamda başlayım senin yazacagın şeye diye tel açıyordu dogru düzgün söyle ne diyorsun diyordu!!neyse o günlerde ben nick alıcam nete tek nick kulanacagım diye ilginç birşey bulayım diye neler yapmıyoyum ki ...normalde gerçekten çok zıpır,serseri,uyus,şımarık,kaprisli ükela bir tipim sevdigim bir dostum bana msn nede sen ne arıyorsun ki bir numaralı yayamazsın ama bir okadarda karımca gibi her yönden toplıyıcısın r leride kulanamıyorsun senin nick YAYAMAZ KAYIMCA olsun dedi neden olmasın hoş ve ilginç dedim 8 seneyi attım bir kenara hala tek nickle ortalıklardayım.... Hııı unutmadan bende sevdigim saygı duydugum sizler gibi arkadaşlayın arasında olmaktan mutluluk duyuyorum.....
  9. Amannn acemi av kat nedemek sankim askerlik 12 ay süyecek gözümüzü kapatacagız açacagızz amann acemi av kat dönmüşşşşşş ben yemek herzaman yaparım nedemek yeterki onları yiyecek birileri olsunnnn Bekleniyorsunnnnnnn
  10. Öff ya acemi av kat mesajdada yasdıgım gibibu olarmı şimdi ama geldin ceeee dedin ve gittin hani sana simit aldım asiye ve kendime denise girecektik ben sizi bogacaktım neyse ama biz seni burada bekliyo olacagız tamamı.......sende kendine çok iyi bak..........
  11. Hımmmmmmm bukadrcıkmı amann sende tamam yarın akşam hepisi hazır olacak Jön hemen gidiyom sabah başluım yapmaya akşama hazırlayım galibam tamam hazır olacak görecen
  12. Asi kızı, acemi av katı radya yı ,lotsoullü ,tengerin boşgi,obur godziyi ,sefimli rua yı herkesiiiiiiiiiii
  13. 4 üye bugün doğum gününü kutluyor! HaRuN_89(19), julyana(28), KropiX(20), curnavord(14) ...nice nice yıllar dilesem???
  14. Müsadenizle Ben anlıyorum. Sevginin yüceliğini. Ben biliyorum, En az kendimi. Ben görüyorum, Dünyanın halini. Ama ben sevemiyorum, Senin kötü erkekliğini. Benim senin yardımına ihtiyaçım varken, Sen beni çok üzüyorsun. Cennet, Annelerin ayakları altındadır. Bedenim anne olacaktır, Ama, Yüreğim bir bebektir. Duygularım taştan değil'ki Her gün sevgiyle dolu. Kişiliğin ve sözlerinle beni, İnciltiyorsun. Bana güven vermezken, Sana nasıl inanabilirim. Her gün çok değişiyorsun. Sevda sana yakışmıyor. Kötülüğü biliyor, ama, Sevgiyi hiç bilmiyorsun sen. Kendini sevmeden, Beni hiç sevemezsin. Bak bana bir çiçeğim, Beni güzel koklayıp, Solana kadar sevemeyecek, Bir erkeğe açamıyorum. Benim sevgim bir melek, Daha fazla sende kalırsa, Kirlendi demek. Müsadenizle, Benim yüreğinden gitmem gerek..... alıntı..
  15. nefis bir şiir emegine saglık büyük haz aldım okurken...sağol.... saglık
  16. Ne yazık ki, ülkemize demokrasi hiç uğramadı. Kurulduğundan bu güne kadar hep Emevi zihniyeti iktidara hakim olmuştur. Sivas katliamı devlet destekli yobaz maşalar tarafından yapıldığı artık gizlenemiyor. Bu konuda bir çok yazar ve uzman tarafından analizler yapılmıştır. Yine birçok Alevi kurum ve kuruluşları da bu türden açıklamaları vardır. Pir Sultan Abdal Derneği Mamak Şubesi’nin yayınladığı bir bildiride; "YAKAN DA YAKTIRAN DA DEVLETTİR". denilmektedir. Peki, devlet bu ve benzeri katliamları neden yaptırıyor? İşte, esas cevaplanması gereken soru da budur. Kendi yorumumla bu soruyu cevaplamaya çalışayım. Çünkü; Pir Sultanlar, her dönemde emekten, ezilenlerden, özgürlüklerden ve mazlumlardan yana tavır almışlardır. Pir Sultanlar, idam sehpasını tekmeleyerek her zaman egemen güçlerin korkulu rüyası olmuşlardır. Pir Sultanlar, Tarihte devlete ve onun egemen güçlerine karşı hep isyan etmişlerdir. Pir Sultanlar, canların birliğini, dirliğini ve iriliğini haykırarak devleti korkutmuştur. Pir Sultanlar, Seyit Rıza, Mazlum Doğan, Deniz Gezmiş ve arkadaşları gibi torunlarını yaratmıştır. Pir Sultanlar “Bir halkın türkülerini yapanlar yasalarını yapanlardan daha güçlüdürler...” bilinciyle hareket ediyorlar. Evet, Sivas vahşetinin devlet desteğinde yapıldığını anlamak artık sır değildir. O günkü devletin egemen güçlerinden Çiller-Demirel kliğinin ve onlara bağlı devlet yetkililerinin yaptığı açıklamaları göz önüne aldığımızda, bir çok ip uçlarını bulmak mümkündür. Örneğin; Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel; “Halkla güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmeyiniz” diyor, ilgilileri uyarıyordu. Başbakan Tansu Çiller ise, “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir” diyebiliyordu. Yani Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın “halkımız” dediği ellerindeki taş, sopa, zincir, benzin, çakmak ve kibrit ile oteldeki canlarımızı yakan saldırganlardır. Bu güne kadar olayın arkasındaki güçler ortaya çıkarılamamış ya da çıkarılmak istenmemiştir. Tıpkı Susurluk, Şemdinli olayları gibi üstü kapatılmıştır. Beş yıl önce Sivas katliamının değerlendirmesini yaparken, İnsan Hakları Derneği Eski Başkanı Değerli Akın Birdal’ın bir yazısından esinlenerek, şunları yazmıştım. “Örgütlenirsek eğer, savaşın değil barışın, ölümün değil yaşamın esas olduğu anlaşılır. Yaşam hakkı anlam bulur. Düşünce özgürlüğü özgürleşir, kimse söylediği sözden, yazdığı yazıdan, yaptığı notadan, konuştuğu dilden dolayı suçlanamaz. Cezaevlerinde tecrit ve ölüm oruçlarında ne kimse hunharca öldürülür, ne de ölüme terk edilir. Yani tek çözüm yolu, başta alevi-bektaşi örgütlemeleri olmak üzere emekten, özgürlükten, barıştan ve demokrasiden yana olan tüm örgüt ve kuruluşların birlikte mücadele vermeleri gerekir… Düşünün ki bir ülkenin aydınları ellerinde sazları, dillerinde türküleri ve kalemlerinden başka bir silahları olmayanlar barbarca katlediliyor. Sistemin tüm yetkili kurumları ve o günün iktidar sahipleri adeta alkış çalar gibi saatlerce hiçbir önlem almadan seyirci kalıp katliama ortak olmuşlardır. Tarihten bu güne katliamlarla, sürgünlerle, yasaklarla yok edilemeyen Alevilik, sistemin adeta korkulu bir rüyası olmuştur. Özellikle 12 Eylül cuntasıyla başlayan gericileştirme politikası kurumlaştırılarak devlet politikası haline gelmiştir. Bu politikaların boşa çıkarılması için Cumhuriyetimizin demokratikleşmesi gerekir. Bu da birlikte mücadele ederek gerçekleşebilir,” bu düşüncelerimi hala koruyorum. Pir Sultanları yakmak, ülkemizdeki kültürü ve bilimi de yok etmek demektir. Pir Sultanları yakmak, Türk’ün ve Kürd’ün yani tüm kültürlerin yakılması demektir. Pir Sultanları yakmak, barışın, dostluğun ve insanlığın yok edilmesi demektir. Pir Sultanları yakmak, var olduğu iddia edilen sözde laikliğin ve cumhuriyetin yakılması demektir. O nedenle, Pir Sultanlar yakmakla tükenmez. Cumhuriyetimizin demokratikleşmesi için Pir Sultanların da bu gün direnmesi gerekir. Bu da birlikte mücadele ederek gerçekleşebilir. Aksi halde, katliamlar devam eder. Alıntı..... ................................................................................ ............... ....................................................... ...............................................
  17. 4 üye bugün doğum gününü kutluyor! pericik(25), mobolla(40), MECAMEL(30), Macron(31) .....................nice yıllara....
  18. çıkss senin elinde bişeyler yapıpta gelecegin gün olmıyacak galibam bişeyler yapmasını bilmiyen biri geliyoo
  19. Nedemek efendim en büyük asker bisim asker ya ondan şey ettiydim aman sen aç kalma sen liste ap ben sana yapayım.... ben de bugün bişey almadım
  20. Depremi başka bişey düşünemez oldum..........
  21. Serserinin tekini
  22. Jöne 5 kutu hazır yemek Carl Sagan'ın Karanlık bir dünyada bilimin mum ışıgı adlı kitabını aldım
  23. Çıksss tutmadı..... Güzel bir çay molası isityorsun
  24. Hayır bilemedin 2 sindede şansım iyi Yeni uyandın
  25. Yayamaz Kayımca şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    seçim zamanları....

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.