Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Rochader

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    28
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Rochader tarafından postalanan herşey

  1. Linkesiz koalisyon olusamiyor. Kraft bakalim ne yapacak?
  2. durumunu güncellememiş

  3. Rochader

    Kriz Komplolari

    2000 li yillarin basinda karsilastigimiz bu kriz bugüne kadar görülen en büyük krizdir. Elbetteki her krizde oldugu gibi kriz mimarlari hortumlarini yavas yavas cikartiyor. Cöken finansal sistemlerini kurtarmak icin durmadan mali operasyonlar düzenlendi bu düzenlemelerden bu kriz tacirleri icin yepyeni kazanclar olusacak. Bu miktarlarin büyüklügü ile yolsuzlugun boyutlarini tahmin etmek mümkün. Bu mali operasyonlara Avrupa 2 trilyon dolar ayirdi. Almanyaya düsen pay 680 milyar dolar. Peki bu opersayonlar kimi kurtariyor? Kimlerin ekmegine yag sürülecek? Bu krizin komplocularindan bir ikisini bulmak icin su iki soruya verilecek cevaplar azda olsa yeterli olur; * Bazi ABD li sermaye merkezleri piyasadan cok miktarda parayi dis piyasaya kacirdimi? * Bu yolsuzluklara zemin hazirlayan batislardan ilki Lehman Brothersin batisimidir ve neden sirket varligi önce 613 milyar dolar dendi? Duyumlara göre bu Lehman Brothers iflas aciklamadan önce cok miktarda parayi ISRAILE aktarmistir. Lehman Brothersin 15 Eylülde battigi aciklandi. Yukarda ifade edilen 613 milyar dolarinda abarti oldugu artik biliniyor. Bu rakamlar icinde 4 ay önceki veriler kullanilmis. 19 Eylülde sirket varligi sadece 100 milyar dolar aciklandi..Geriye kalan para nereye uctu? Türkiyenin borcunu bilenlere bu paranin ne anlama geldigini anlatmaya gerek yok sanirim. SAYGILAR
  4. Rochader

    BENAZİR BUTTO ÖLDÜRÜLDÜ

    Hic bir cikar bir insanin canindan daha degerli degildir. Olayi yapanlari nefretle kiniyorum. Olaylarin sorumlulari hemen bulunmali yoksa cok zavalli insanin cani yanacak. Umarim ic savasa sürüklenmez. SAYGILAR
  5. Yazarin basligindan alinti; Bu daglarin ne kadar ise yaradigi 17 Agustos depreminde belli oldu. AKLIN ISYANI nindan (Alan Woods - Ted Grant) daglarin olusumu: Dağların Oluşumu ve Depremler Gençliğinde Darwin, denizden oldukça uzak bir bölgede bir deniz canlısının fosilini bulmuştu. Bu deniz hayvanlarının bir zamanlar oralarda yaşamış olduğu doğruysa dünya tarihine ilişkin mevcut teoriler yanlış demekti. Darwin heyecanla bulduğu fosili ünlü bir jeoloğa gösterdiğinde jeoloğun tepkisi şu oldu: “Ümit ederim bu gerçek değildir.” Jeolog, birilerinin deniz kıyısında yaptığı bir gezintiden sonra bu fosili orada düşürdüğüne inanmayı tercih etmişti! Sağduyu açısından kıtaların hareket etmek zorunda oluşu inanılmaz gözükür. Gözlerimiz bize bunun böyle olmadığını söyler. Bu tür bir hareketin hızı yılda 1-2 santimetredir. Bu nedenle gündelik amaçlarımız bakımından bu hareket hesaba katılmayabilir. Fakat milyonlarca yıllık daha uzun bir dönemde, bu çok küçük değişimler hayal edilebilecek en dramatik değişimleri yaratırlar. Himalayaların zirvesinde (deniz seviyesinden yaklaşık 8000 metre yükseklikte) denizde yaşayan organizmaların fosillerini içeren kayalar vardır. Bu, tarih öncesi bir denizin (Iethys) dibini teşkil eden kayaların 200 milyon yıllık bir dönemde yukarı doğru itilerek dünyanın en yüksek dağlarını oluşturdukları anlamına gelir. Hatta bu süreç birörnek ve düzgün bir süreç değildi, tersine, binlerce depremden, kitlesel tükenişten, sürekliliğin kırılışından, deformasyonlardan ve kıvrımlardan geçen muazzam ölçekli ani değişimler, ilerlemeler ve gerilemelerle yüklü çelişkilerle doluydu. Levhaların hareketine yerküre içindeki devasa kuvvetlerin neden olduğu aşikârdır. Gezegenin tüm şekillenişi, görünüşü ve kimliği bununla belirlenir. İnsanlık, volkanik patlamalar ve depremler sayesinde bu kuvvetlerin yalnızca çok küçük bir kısmını doğrudan tecrübe etmiştir. Yerküre yüzeyinin temel özelliklerinden biri de sıradağlardır. Peki nasıl oluşur bunlar? Bir top kâğıt alın, duvara dayayıp üstüne yüklenin. Kâğıt yaprakları basınç altında kıvrılıp deforme olur ve yukarı doğru “hareket ederler”, bu da kâğıt demetine eğrilmiş bir özellik kazandırır. Şimdi iki kıtanın bir okyanusu sıkıştırması durumunu düşünelim. Okyanus kıtaların birinin altına doğru itilir ve o noktadaki kayalar deforme olarak ve kıvrılarak dağları yaratırlar. Okyanusun tamamen yok oluşundan sonra iki kıta çarpışacak ve böylece kıtasal kütleler sıkıştırdıkça o noktadaki kabuk dikey olarak kalınlaşacaktır. Bükülmeye karşı direniş, büyük keskin eğilmelere ve faylara neden olur ve yukarı itiş ise sıradağların ortaya çıkmasına sebep olur. Avrasya ile Afrika levhalarının (veya Afrika’nın bir kısmının) çarpışması, Batıda Pirenelerden başlayıp Alplerden (İtalya ile Avrupa’nın çarpışması), Balkanlardan, Helenilerden, Toroslardan, Kafkaslardan (Güney Arabistan ile Asya’nın çarpışması) geçerek sonunda Himalayalara (Hindistan ile Asya’nın çarpışması) kadar uzanan bir dağ silsilesi yaratmıştır. Aynı şekilde Amerika’daki And ve Rocky dağları, Büyük Okyanus levhasının Amerika Kıtasının altına girdiği bölgede yer alırlar. Bu bölgelerin aynı zamanda yoğun sismik aktiviteyle karakterize olması şaşırtıcı değildir. Dünyanın sismik olarak aktif bölgeleri, tam olarak farklı tektonik levhalar arasındaki sınırlardır. Bilhassa dağların oluştuğu bölgeler, devasa kuvvetlerin çok uzun bir zaman boyunca biriktiği alanlara işaret ederler. Kıtalar çarpıştığında farklı kayalar üzerinde, farklı yerlerde ve farklı biçimlerde etki eden kuvvetlerin biriktiğini görürüz. En sert maddelerden oluşan bu kayalar deformasyona karşı direnirler. Fakat belli bir kritik noktada, nicelik niteliğe dönüşür ve en sert kayalar bile kırılır ya da plastik deformasyona uğrarlar. Bu nitel sıçrama, tüm görkemli görünüşüne rağmen aslında yerkabuğunun yalnızca ufacık bir hareketini temsil eden depremlerle dışa vurulur. Sıradağların oluşması büyük kıvrılmalara, deformasyonlara ve kayaların yukarı hareketine sebebiyet veren binlerce depremi gerektirir. Bu noktada karşımıza, sıçramalar ve çelişkilerle dolu diyalektik bir evrim süreci çıkar. Sıkıştırılan kayalar, yeraltı kuvvetlerinin basıncına direnen ilk engeller olarak görünür. Fakat kırıldıklarında durum tam zıddına dönüşür, bu kuvvetlerin açığa çıkmasının kanalları haline gelirler. Yüzeyin altından işleyen kuvvetler, sıradağların ve okyanus kanallarının oluşumundan sorumludur. Fakat yüzeyde tam zıt yönde işleyen başka kuvvetler de mevcuttur. Dağlar sürekli olarak yükselmezler; çünkü ters etki yapan kuvvetlere de tabidirler. Yüzeyde dağlardan ve kıtalardan kopardıkları maddeleri gerisin geri okyanuslara taşıyan aşınma, erozyon ve taşınım söz konusudur. Sert kayalar yüzeylerini zayıflatan kar ve buz, yoğun yağış ve güçlü rüzgârların etkisiyle gün be gün parçalanırlar. Bir süre sonra bir nitel sıçrama daha olur. Kayalar yavaş yavaş sağlamlıklarını kaybederler, küçük parçalar kopmaya başlar. Rüzgârın ve suyun, bilhassa da nehirlerin etkisiyle milyonlarca tanecik yüksek irtifalardan havzalara, göllere ve esasen bu kaya parçacıklarının denizin dibinde tekrar bir araya getirildiği okyanuslara taşınırlar. Orada, üstlerinde gitgide daha fazla madde biriktikçe tekrar toprağa gömülürler ve yeni bir işlem başlar, karşıt uç; kayalar tekrar güç kazanmaktadır. Sonuç olarak, bir kıtanın altına tekrar gömülünceye dek okyanus yatağını izleyecek, orada eriyecek ve muhtemelen yeryüzünün başka bir yerinde yeni bir dağın zirvesinde bir kez daha ortaya çıkacak olan yeni kayalar oluşmaktadır SAYGILAR
  6. Zaman buldukca "Huy" ve "Davranis" üzerine makaleler arastirma yazilari okuyorum. Bugünlerde "Davranis" üzerine biraz okudum ve onlari burda sizlerle paylasayim; Davranislardan duyusal ve düsünsel olanlari incelemek pek mümkün degil ancak kaslarimizin ve salgi bezlerimizin gerceklestirdigi davranislar gözlemlenebiliyor. Öylese bizim icin önemli olan insanlarin ne duydugu ne düsündügü degil ne yaptigi önemlidir. Bu konuda bugüne kadar yapilan arastirmalar sonucunda anlasilmistirki insan davranisi ile hayvan davranisi arasinda bir asama ayriligi yoktur.Örnegin aniden yüksek bir ses karsisinda insan da hayvanda ürker. Iki davranista aynidir ve burda insanin zekali olusu bir rol oynamaz. Buda bize davranisin özdeksel algidan daha önemli oldugunu gösterir. Öyleyse davranis cevreye uymak icin yaptigimiz eylemdir.Bir hayvanin kizdigini onun davranislarindan anlayabiliriz ama onun bilincini inceleyemeyiz. Insanda bu bakimdan hayvandan hic farkli degildir sadece kizdigini degisik eylemler ile belli edebilir. SAYGILAR
  7. Mehdi dediki; 1-Dünyayı Evangelist Amerika ve Siyonist İsrail yönlendirir... Herkes kendini dogru yapiyorum saniyor elbette mücadele edecek ele gecirmeye calisacaklar. Ne sandin meydani müslümanlarami birakacaklardi ? Adamlar hem inaniyor ama hemde teknigi ilerletiyor. Müslümanlar gibi sadece inanmiyorlar. 2-Evangelist Amerikayı ve Siyonist İsraili İlliminatusuyla yani on adamıyla Şeytan yönlendirir... Seytan müslümanlarida yönlendiriyor. Müslümanlarin oldugu yerlerdede hic huzur yok. Malatya olaylari, Trabzondaki olaylar,Hirant Dinkin öldürülmesi hep buna isaret. Seytan varsa eger müslümanlarada vesvese veriyor. 3-Ve İlliminatusuyla Evangelist Amerikayı ve Siyonist İsraili yönlendiren Şeytanıda biz yönlendiririz... Burda pek anlamadim siz kimsiniz ? Hem herseyi biz verdik dersiniz iyiyide kötüyüde biz yazdik(Kader) dersiniz sonrada cehenneme atarsiniz..cok celiskili degilmi ? 3-Şeytanın stratejisi zayıftır...Allah'ın stratejisi ise,bizler için hayırlı olandır.. Herseyi bilen Allah demekki stratejiylede calisiyor.. Kusura bakmayin ama yazinizdan anlasiliyorki siz bu dünyadan tamamen kopmussunuz..Allah yardimciniz olsun. O olmazsa haber verinde Zeusa bir danisalim.. SAYGILAR
  8. Mehdi dediki; Yani kisacasi Amerikali - Alman - Ingiliz yaratilistan yana olan bilim adamlarinin Türkce senfonisi. Ben onun en kücük bir Biyoloji bilgisi oldugunu bile sanmiyorum. Bir Prof Dr. Ali Demirsoyun eline su bile dökemez. Adna hoca ile refaha kavusacak bir Vatanda ben ilelebet cehennemlik olmaya raziyim. Evrim böyle söyletti. SAYGILAR
  9. Mehdi arkadas konuyu acti bizde elestirimizi sunduk ve ben HY diye birisi yok dedim varsa eger bize tanitmasini istedim. Mehdi kardesim yine kurandan ezbere bildigimiz ayetlerden yapistirmis gitmis. Bu konuda burda benim icin bitmistir. Devam edebilmek icin Mehdiden cevap bekliyorum. HY kimdir? Böyle birisi varmidir ? Varsa eger; Nerde ve Nezaman dogmustur ? SAYGILAR
  10. kontrsağduyu dediki; Arkadasim Ilhan Selcukun bu örnekte verdigin kisiler kadar Amerikanci oldugunu sanmiyorum. Bu yaziyi aldigin kaynakta yobazların Allahi.. SAYGILAR
  11. Mehdi dediki Kusura bakma ama HY diye birisi yok. Varsa tanit bize. Nerde ve Nezaman dogmus ? Evet buna neden bu kadar sasiyorsun burda adi gecen sözde peygamberlerin hepsi senin benim gibi normal insanlardi ve öldüler öldüklerinide suan bilmiyorlar. Bence sen fazla duygusal yasiyor ve gercek gercekleri göremiyorsun. Hitlerden Leninden bahsettin bize ne onlardan onlar ateistti diye her ateist onlar gibi olmak zorundami ? Burda yanlis sebep sonuc iliskisi kuruyorsun. Ne oldu sonuc ? Bunu sana sormak lazim. Allah o kadar peygamber gönderdi ben 103 bin diyeyim sen 124 bin de ne degisti insanlik cok mu iyi oldu ? Cokmu mutlusun o zaman burda neyin cabasindasin ? Neden hala inaniyorum diyorsun artik biliyorum desene. Buraya kadar hep yine tekrar ayni Kuran gibi. Son söz olarak diyorumki -Tek Tanrili dinlerde cok Tanrili dinler gibi zaman icinde kaybolacak en sonunda insanlik karsilikli saygi ve sevgi cercevesinde yasamayida ögrenecek. Karsilikli saygi ve sevgi dinlerin tekelinde degil. SAYGILAR
  12. Kim görmüş o cenneti, cehennemi? Kim gitmiş de getirmiş haberini? Kimselerin bilmediği bir dünya Özlenmeye, korkulmaya değer mi? Dert içinde sevinci bul da yaşa; Haksız düzende haklı ol da yaşa; Sonu nasıl olsa yokluk dünyanın, Varından, yoğundan kurtul da yaşa. Bulut geldi; lalede bir renk bir renk Şimdi kızıl şarap içmemiz gerek. Şu seyrettiğin serin yeşillikler Yarın senin toprağında bitecek. Ömer Hayyam
  13. arkadaş dünya için boş yere üzülme şu hurda dünya için gereksiz yere üzülme var olan zaten geçti yok da ortada yok şen ol da var için yok için üzülme Ömer Hayyam
  14. Cennette huriler varmış, kara gözlü İçkinin de ordaymış en güzeli Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz Bak bir yanda şarap, bir yanda sevgili.. Ömer Hayyam
  15. Insan huylarinin ve iralarinin bütününe insanin dogasi deriz(Fr.Nature humaine). Metafizik düsünceye göre insan dogasi dogustan gelen nitelikler ile olusur. Hatta hiristyan anlayis insanin dogustan kötü oldugunu bile iddia eder. Rousseau gibi düsünürlerde insanin dogustan iyi ama sonradan kötülesmis sayarlar. Bu tip anlayislara göre insan sucluluga,saldirganliga,siddete ve haksizliga egilimlidir. Gercekte toplumda görülen bütün kötü davranislar insanin üstüne yikilir ve onun dogustan gelen niteliklerinden sayilir. Bu tip anlayislar tümü ile yanlis ve bilimdisidirlar. Gercek ise bambaskadir. Insan icinde bulundugu özdeksel kosullarla belirlenir; bu kosullara göre iyi yada kötü olur. Insanin atalarindan soyacekim ile gelen irasal yapisi ise ana dogasidir (Fr.Nature originelle humaine) SAYGILAR
  16. Kimisi kendini mehdi kimi peygamber kimide halife saniyor. Birakin sansinlar. Benim en cok kizdigim bizim cagdas medya dedigimiz Atv, Star, Show gibi televizyonlarda bile ciddi ciddi haberlerde söyle denebiliyor; -Dün bilmem nerde sahte peygamber yakalandi. Ya sahte oldugunu nasil anladiniz? Yada esas peygamber dediginiz kim ve bunu nasil test ettinizde karsilastirdiniz? 2007 de issizliken, enflasyondan kirilmis insanlarin icinden bu tip kisilerin türemesi cok normal. Haliyle bunlari sömüren bir sistemin o sistemin carklari icin hizmet veren bir medyanin olmasi hayde hayde normal.. ayrica BrainSlapper dediki ; +1 SAYGILAR
  17. mehdinin basliginda denmiski; Aslen alevi veya aslen sünni olmak nasil oluyor? Önce insan olmak bence en önemlisi. ******* SAYGILAR
  18. Benim bu konuda cok aydinlatici buldugum bir yaziyi sizler ile paylasmak istedim; Bu yazida, Tanri'nin varligina dair teistler tarafindan getirilen cesitli argumanlara deginecegiz. Tanri'nin varligina dair sunulan belli basli argumanlar sunlardir: 1) Kozmolojik arguman: Bu argumana gore, Tanri bastan varolmalidir ki, evreni baslatan bir ilk sebep olabilsin. 2) Ontolojik arguman (varlik argumani): Bu aslinda bir argumanlar grubunun genel adıdır. Burada genellikle kendisinden daha buyugu tahayyul edilemeyecek kavramlar konu edilir ve Tanri "en buyuk", "en yuce", "en yetkin", ya da "varolmamasi mumkun olmayacak", vs. bir kavram olarak tanimlanir. Bu tanimlardan mantiksal cikarsama yapilarak Tanri'nin varoldugu iddia edilir. "Varlik" kavraminin kendisinin Tanri'nin varliginin bir delili oldugu soylenir ve Tanri genellikle "Varolmamasi mumkun olmayan" bir varlik olarak tanimlanmaya calisilir. 3) Teleolojik arguman (dizayn argumani): Dogada dizayn oldugu fikrine dayanan argumanlarin genel adidir. 4) Ahlak argumani: Iyi ve kotu kavramlari ve genel olarak ahlakin Tanri olmadan tanimlanamayacagini savunur. 5) Transendental arguman: Bu argumana gore, mantik, bilim ve ahlak gibi seyler Tanri olmadigi takdirde anlasilamazlar. 6) Cogunluk argumani: Dunyanin dort bir yaninda insanlar caglar boyunca Tanri'nin varligina inandilar. Bu yuzden Tanri'nin varolmamasi pek ihtimal dahilinde degildir diyen arguman. 7) Antropolojik arguman (mukemmellik argumani): Zihnimizdeki mukemmellik kavraminin mumkun olmasinin ancak ve ancak boyle bir mukemmelligin (Tanri'nin) varolmasi durumunda mumkun olacagini ifade eden arguman. 8) Sonsuzluk argumani: Tanri'yi mutlak sonsuz olarak tanimlar ve varolmasi gerektigini iddia eder. 9) Tanik argumani (dinsel tecrube, ya da mucize argumani): Dinsel veya mucizevi tecrubelere dayanan argumanlar. 10) Dinsel kisi ve kaynaklara dayali arguman: Ornegin Muhammed'in hayatini veya kurani ornek gostererek, bunlarin mevcut dinin gecerliligine ve guvenilirligine isaret ettigini, dolayisiyla, bu dine ait temel kavramlarin (Tanri'nin varligi gibi) dogru olmasi gerektigini iddia eden arguman. 11) "Ya Varsa" argumani: Tanri yoksa benim kaybedecegim birsey yok, ama varsa inancsiz birinin kaybedecegi cok sey vardir diyen ve buna dayanarak Tanri'nin varliginin kabul edilmesi gerektigini soyleyen arguman. Kaynak ve devami icin; http://portal.ateizm.org/modules.php?name=...cle&sid=146 SAYGILAR
  19. Rochader

    BlackCADY

    BlackCADY ait bir kac iletiyi bende okudum ve begendim. Böyle düsünen insanlara dünyanin her tarafinda ihtiyac var. BlackCADY ye ve basligi acan arkadasa basarilarinin devamin i diliyorum bu sekilde mutlu kalin hep. SAYGILAR
  20. Beni kirmak hic kolay degil. Bazilari kirarim lafi ile küfürlü yazarim anlaminda bir seyler demek istiyor umarim onlardan degildirsin. Saka bir yana en neseli tanisma basliklardan birisi bu hatta en iyisi olmus. Basarilarin devamini dilerim diger yazilarini okuyunca seni daha iyi anlarim belki neyse yapacak cok isim var diger forumlari bir dolasayim. Kendine iyi bak SAYGILAR
  21. Ya simdi bütün iletilere bakamam. Bilmiyorum belki sormuslardir ama ben yinede sorayim; senin TSE garantin ISO 9001 sertifikan varmi? Yoksa cabuk kirilirsin behh Birde helal olsun valla böyle dandik bir baslik aklina nerden geldi. Bu basliga ben TSE garantisi verdim gitti. SAYGILAR
  22. sert felsefe sordu ; Hayir arkadasim ters düsmüyor sizinde dogru dediginiz kisimlara ben olabilme ihtimali yüksek bir teori diyorum metafizikcilerin(teoloji) anlattigi senaryolari kabul etmiyorum. Ben evrime inanan ve ateist cizgide olan biriyim. Yanlis demeniz Metafizik tanimindan geliyor galiba. Fizik ötesi seyleri metafizik üstlenmistir. Belki teoloji desem daha dogru anlasilirdi. SAYGILAR
  23. Rochader

    Allah'a İnanmayanlar!

    Bir kere "Allaha inanmayip.." diye baslayarak cok ön yargili davranmissin. Allah,Tanri gibi kavramlar insan ürünü olamazmi? Ben bir YARATICI ya inaniyorsam ama Allah veya Tanriyi YARATICI olarak saymiyorsam da yasarken kendime mutlugu verecek seyleri yaratabilirim. Hatta buna en genis sekli ile ateizmin icinden cikmis üc düsünce daha vardir. Buyur bir incele ; Agnostisizm : Tanrı'nın ne varolduğuna ne de yok olduğuna inanmak için yeterince kanıt olmadığını, dolayısıyla bu konuda bir karar verilemeyeceğini söyler. Fakat agnostisizmin "teist agnostisizm" ve "ateist agnostisizm" olarak ikiye ayrılabileceğini söyleyen uzmanlar da vardır. Bu uzmanlara göre, teist agnostikler Tanrı'ya inanmak için yeterince kanıt olmadığını kabul etmekle beraber yine de Tanrı'ya inanmayı tercih ederken, ateist agnostikler Tanrı'ya inanmamayı seçer. Bu şekliyle ateist agnostisizm "zayıf" ateizm haline dönüşmektedir. Deizm: Deizm, evrenin bir yaratıcısı olduğunu kabul etmekle beraber, dinlerin ilahi olduğunu kabul etmez. Deizmin bakış açısına göre, Tanrı başlangıçta evreni yaratmış ve sonra işleyişine karışmamıştır. Dinler ilahi değil, insan yapısıdır. Panteizm : Bir de panteizm denen bir düşünce vardır ki, içinde Tanrı adı verilen bir kavram içermekle beraber, daha çok din dışı bir bakış açısı olduğu söylenebilir. Panteizme göre, Tanrı evrenin "tüm"ü, "bütün"üdür. Varolan her şey Tanrı'nın bir parçasıdır. Bu düşünce, Tanrı'yı doğaüstü bir metafizik kavram olmaktan çıkarıp, doğanın içine sokarak dinlerdeki tipik "Kişi Tanrı" anlayışından uzaklaşmaktadır. tanimlara kaynak olarak ateizm.org dan yararlanilmistir.. SAYGILAR
  24. Bence insanoglu Evren hakkinda cok az biliyor.Evrendeki bilemedigimiz bazi sebeplerden veya zorunluluklardan inorganikten organik yasama gecis oldu.Bunlarin bazi sebepleri yüzeysel biliniyor olsada evrenin mekanizmasi hala bilinmiyor.Bugün etrafimiza bakip organik bir canli olan insanin yaptiklarina sasmamak gerek.Yapilan sey ne olursa olsun bugünkü haline hemen gelmedi bir cok arastirma dan sonra gelistiler ve bugünkü hallerini aldilar. Bir ucak bir anda bu hale gelmedi,bir televizyon bir anda bugünkiler gibi olmadi.handy ler bile hergün degismekte.Bütün bunlari insan akli ile yapiyor.Iste akli insana Allah verdi demek yetersizdir.Ben insanin cok basit canlilardan bugünkü haline geldigine inaniyorum.Bir zamanlar bugünkü insanlarin atalari binlerce sene evvel diger hayvanlar gibi yasadi ve sansi geregi var olan gelismeye yatkin akli gelismeye basladi bu gelisme bugüne kadar devam geldi ve bundan sonrada devam edecek. Etrafinizda insanin akli sayesinde yaptigi seyleri yok düsünün ortada cirilciplak kalirsiniz.Yani hic bir sey insana hediye edilmedi insanin bugün nesi varsa akli sayesinda emek vererek kazandi.Yaniliyorsak bile Kutsal Kitaplarin bir yaraticiya ait olmadigi tartisma gerektirmez bir gercek.Bunu herkes biliyor ama "Ya Varsa" düsüncesi onlari esir almis. Bir saate bakip onun ustasiz olamayacagini düsünmek cok mantikli.Cünkü inorganik maddeler kendi kendilerine bir araya gelerek böyle bir güzelligi olusturamaz.Organik canli olan insan bunu basarabiliyor ama.Simdi o zaman insanin inorganikten organige nasil dönüstügünü anlamaya calismaliyiz.Insan bu günkü sekline birden bire ulasmadi bu milyonlarca seneye mal oldu.Bu isler basladiginda milyonlarca sene sonra insan olabilecek olan o gizemli basit canli neydi iste bu isin püf noktasi.Bunu anlayabilmek icin ayni evrelerin tekrarlanmasi lazim gelirki bu hic mümkün degil.Neden degil ? 1-Milyonlarca sene evvelki sartlar yok 2-Sartlar olussa bile olusabilecek canlilarin bugünkü gibi olma zorunluluklari yok 3-Bizim böyle uzun bir ömrümüz hic yok. Peki bunlari bilim adamlari nelere dayandirarak iddia ediyorlar? Cevap cok basit ;Gecmisin izlerine bakarak.Buna bir örnek aciklama getirirsek ;Bir derenin kaynagini bulmak icin derenin akis yönünün tersine gitmeliyiz. Zaten bütün bunlarin adi üzerinde TEORI ama bence bugün itibari ile metafizikcilerin iddialarindan cok daha mantikli.. SAYGILAR
  25. Rochader

    Satranc Okulu

    1.Asama; Satranc Okulu http://www.satrancokulu.com/ Satrancin Kalesi Satranc üzerine oyunlarin analizi ve problemlerin cözümü 2.Asama ; Yeni ögrenenler icin cok pratik aciklamalar var Sadece Türkce Diger sitelerden farki cok iyi ögretmenlerden olusmasi Bu sitede acilista eksik bilgilerimi tamamlama ve repartuarimi genisletme imkani buluyorum. Isi sansa birakmamayi ögrenmenin tek yolu satranc bilmektir.. SAYGILAR
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.