Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

mavi olmayan gökyüzü

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

mavi olmayan gökyüzü tarafından postalanan herşey

  1. mavi olmayan gökyüzü şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Havadan Sudan Konular
    akşam akşam bedava altılı oynadık siz değerli forum arkadaşlarım,göndermesiniz de olur,ben yeterim
  2. O zaman insan iradesinin ne anlamı olabilir ki?Ya da ceza ve mükafatın ölçütünü nasıl belirleyebilirdi ki?TBir yerlerde yanlışlık olduğu muhakkak;bu insanın kendi yanlışlığı olmasın mı?
  3. Canan Arıtman,hangi hakla,kim olursa olsun,bireyin düşüncelerini etnik kimliği ile ölçüyor?Anlamış değilim.
  4. Önce onlara dört duvar da olsa o duvarlarda insan gibi yaşamı sunsun da Devletin sınırı,insanın temel haklarına müdahale ettiği an çizilir.
  5. mavi olmayan gökyüzü şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Her iletime DTP ve PKK ile yanıt veriliyor;sanki PKK benim kalkanımmışım gibi özür dilerim,buna izin vermem.
  6. mavi olmayan gökyüzü şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Sizi kendi tezlerinizle mat etmek mi?Birilerini mat etmek gibi bir derdim yok,birilerine birşey kabul ettirmek gibi bir derdim de yok.Sadece görmek,sadece farklı olan yaşadıklarımızla aynı yaşantılara ortaklık etmek.Yoksa burada yazan arkadaşlarımızbirilerinin düşüncesini değiştirme iddiasındalar mı? Ben size acı dedim;siz edebiyet dediniz.İnsanların yaşadığı acıya edebiyat yaklaşımı ile çok büyük haksızlık ettiniz.Bende size bu ne dedim?Çünkü size göre benim bu yazdıklarım edebiyat iken diğer birilerine göre de sizinle paylaşılan bu katliam da edebiyat olabilir. Ki,yazdığım diğer bir sitede de sizin sürekli anlattığınız katliama da edebiyat yaftası yapıştırıldı.Sadece empati Politika.Sanıyor musun ki,biz Ermenilerin yaptıklarını görmemezlikten geliyoruz,onlar hiç mi öldürmediler?Hayır,Politika onlarda dediğiniz katliamlara imzalarını attılar.Onlarda öldürdüler. "ÖNCE ERMENILER TÜRK MILLETINDEN ÖZÜR DILEYIP TAZMINAT ÖDEDIKTEN SONRA , KOMSU OLMAYA KARAR VERIP TOPRAKLARIMIZDA GÖZÜ OLMADIGINI KESINKES ACIKLADIKTAN SONRA ERMENISTANLA DOSTLUK KURULABILIR" diyırsunuz ya,onlarda sizden bunu bekliyorlar.Ne olacak şimdi? Bakınız,ben de diyorum yaşananlar yaşanmış,felaketlere tanıklık etmiş bu coğrafyada.Bunu siz de kabul etmişssiniz,ama Politika nedense bazen biz yada Türk toplumu sizin için sütten çıkmış ak kaşığı olabiliyor.Ki geçmişten ben sorumlu değilim. Sadece empati...o zaman edebiyatı konuşalım!
  7. Önemli tespitlerde bulunmuşssunuz ama Politika,siz olayı bu tespitlerle bir Kürdistan hayali ile kendinizce bitirmişsiniz.Ne yani;tüm sorunlar Kürdistan için mi?İnanın ki;bunu yapmak çok zor olmaz Kürt halkı isterse,inanın!Eğer hala Kürtler bu ülke de ise bu sadece o halkın herşeye rağmen bölünmezliğe olan inancındandır.
  8. Bırakalım TESEV'i o zaman,bizim yazdıklarımızı dinleyecek misiniz?
  9. herkes her harfini sindirerek okusa,sorun kalmaz
  10. Merve,bak çok şeker işte çözüm sağolasın çok iii geldi
  11. Ben herzaman derim;bu ülke de vatansever olmak da vatan haini olmak da çok basit.Çık,sana göre böleni öldür;evet işte vatansever...Çık,kardeşim şu hatayı yaptık de;sen misin vatan haini? ********* Ben bu bildiriye imza atan çoğu yazarın yazdıklarna bakıyorum,niye diye sorulara verilen cevaplarını görüyorum;çok mu zor özür dilemek yada bu özre imza atmak...bu özre tahammül etmek. Ermeni asıllı bir yazarımız;ben de sizden özür diliyorum kardeşlerim dediği zaman ayakta alkışlayan bizler,aynı yazar özüre neden tahammül edemeyen yine bizler. İnsaf ya!
  12. İnanmıyorum bu dayatmayı red eden başının çaresine mi baksın;siz bunu neye dayanarak yine bana dayatıyorsunuz?Türkiye Cumhuriyet'i vatandaşı olmak demek Türk olmak demek mi oluyor? Ben Türk'üm demedim hiçbir zaman;çünkü Türk değilim.Komik, bu ülke de Kürt olmak istemeyene de Kürt olduğu her an hatırlatılıyorken,Türk olmadığı için de kapı gösteriliyor Çok komik,trajedinin en gülünç olduğu an!Türk asıllı değilsen,çek git kardeş yada dur dur benim istediğim Türk ol...buna sadece gülerim
  13. "Biz terörist değiliz" diyor küçük bir çocuk,bu sizin için hiçbirşey ifade etmiyor mu?Birkez olsun aklınıza "neden" diye sormak hiç mi gelmiyor. Bu yazının her satırında ben varım;duygu sömürüsü yada taktik,yaşadıklarımızın yanında çok gülünç kalıyor.Yaşadıklarım diyorum;o çocukta ben varım.O çocukta daha 6-7 yaşlarında etnik kimliğinin farkına vardırılmış tüm çocuklarımız var. Bakın,ben okula başlamadan çat pat Türkçe konuşan,ilköğretimin ilk kademesinde yabancı olan bir dili çözmeye çalışan,kendine dair olan tüm değerlere yabancı kalmış çocuklardan bahsediyorum.Düşünün ki;en büyük tezatlar ile daha çocukken uğraşıyorsunuz;düşünün ki o yaşlarda bile ne olduğunuzu anlamak için çırpınyor,büyükleriniz de dinlediğiniz hikayeler ile olan bitene tanıklık yapıyorsunuz. Bu ülke de her dil ile şarkılar söylenirken,Kürtçe şarkı söyleyemeyenler;kendini o ülkede ne olarak görürler.Sürekli Kürtleri sorgulayan bir medya da o çocuk kendi annesini,kendi dilini nasıl bir yere koyar? Ve Politika, -Duygu sömürüsü ile savaşın içinde yer almak diyorsunuz ya,zaten o insanlar o savaşın içinde diri diri yananlar,size hizmet olarak algılansa da yaşananlar hizmetin çok da ötesinde;hizmet sizin algıladığınız bir anlayış! -Bende size soruyorum;acaba çocuk neden "ben terörist değilim" deme gereği duyuyor. -Şimdi Politika,hangi cümlede karalama var,hangi cümle de polisine laf var;ve ben burada ne yazdım,siz ne anladınız?
  14. ne yaparsınız,devletimiz de çalıştığınız kadar kazanamıyorsunuz
  15. öyle mi bilet alacak param da yokdu yani sağolasın kısa yoldan uçdum
  16. hayır,bu zihniyeti aşalım. ayrıca diğer yazdıklarınızı anlayamadım,biraz daha açıklayıcı olsak
  17. Siz daha olayı çözemediniz mi dünyahepimizin,arkadaşlar kendilerini aşmışlar,dünyayı konuşuyorlar!
  18. -her devlet için birey mi?yazdıklarımdan bu anlaşıldı yani -Kürtler'i yönlendiren kimler de diye soralım isterseniz.
  19. mavi olmayan gökyüzü şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Bana PKK demeyin,kendi Kürt vatandaşlarımızdan konuşuyorum.Lütfen bir kez olsun PKK demeden cevap verin;madem halkınızla sorununuz yok....!
  20. mavi olmayan gökyüzü şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Politika,bu da edebiyat mı? "-------------------------------------------------------------------------------- Elleri bir ağaca arkadan bağlanan hamile bir kadının başına dikilmiş olan iki Ermeni yazı tura atıyordu. Bu kanlı kumarı yaklaşık 100 yıl önce Anadolu toprağında Kars'ta Ağrı'da Van'da Erzurum'da da ataları oynamıştı.Onlardan duymuşlardı. Karnı burnunda zavallı bir Azeri kadının doğumu oldukça yakın görünüyordu. Çaresiz kadın bir hazan yaprağı gibi titriyordu. Elbiseleri yırtık, ayakları çıplaktı...Ermenilerin uzun boylu olanı elindeki AK-47 model Rus yapımı otomatik tüfeğinin namlusuna monte edilen seyyar kasaturayı çıkartırken, diğeri elindeki demir parayı havaya attı :-Akçik, manç?.. (Kızmı, oğlan mı?) -Akçik... (Kız) Bu cevap üzerine 'oğlan' diyerek bahse giren Ermeni, elindeki kasatura ile hamile kadının karnını bir hamlede yarıp çocuğu çıkarttı.Kan b! ürülügözleri bebeğin kasıklarına kilitlendi. -Tun şahetsar,ınger... (Sen kazandın, yoldaş) -Yes şahetsapayts ays bubrikı inç bes bidigişdana... (Ben kazandım ama bu bebek nasıl beslenecek?) -Mayrigı bedge gişdatsine. (Annesi besleyecek elbette) Bunun üzerine daha kısa boylu olan Ermeni, bir hamlede kasaturaya geçirdiği bebeği annesinin göğsüne yapıştırdı: -Mayrig yerahayin zizdur. (Çocuğa meme ver) Aynı dakikalarda Hocalı'nın başka bir semtinde tek kale futbol maçı hazırlığı vardı. İki kesik Azeri kadın başını kale direği yapmışlar, top arayışına girmişlerdi.Başı tıraşlı bir çocuk bulup getirdiklerinde ise Ermeni çeteci sevinçle bağırdı: -Asixn ma/,çimi yev bızdıge, aveg gındırnadabidi. Gıdıresek... (Bu hem saçsız hem de küçük, iyi yuvarlanır. Kopartın...) Aynı anda çocuğun gövdesi bir tarafa,başı da orta yere düşmüştü... Ermeniler zafer naraları! atarak, kanlı postalları ile kesik çocuk başına vurarak kanlı bir kaleye gol atmaya çalışıyordu. Bu iki olay Hocalı'da bundan çok değil yalnızca 14 yıl önce yaşandı. Her iki olay da ermeni çetecilerin katliamlarına bizzat şahit olan görgü tanıklarının anlatımlarıdır. Ne yazık ki 26 Şubat 1992 günü binlerce Azeri türlü yöntemlerle vahşice katledilmiştir. Ajanslar,katliam haberini bütün dünyaya hızla geçerken, arşı titreten ağır bir vahşet yaşanan Hocalı halkından geri kalanlar ise çaresizlik içinde kıvranıyordu. Türkiye'de büyük bir dehşet uyandıran katliama ilişkin ilk görüntüler ise TRT aracılığı ile duyurulmuştu. Bütün olanları batılı gazeteciler, özellikle de New York Times belgeledi. 26 Şubat'ta güçlü silahlarla donatılmış Ermenistan silahlı kuvvetleri ile Hankendi'nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov komutasındaki 366'ncı Rus Motorize Alayı, Hocalı'ya saldırarak tarihin en vahşî katliamlarından birini yaptılar. 26 Şubat! gecesi Rus motorize alayının tanklarından açılan top ve roket saldırıları ile Hocalı Havaalanı kullanılamaz hâle getirilerek kentin dış dünya ile ilişkisi de tamamen kesildi. Savunmasız kalan kente giren Rus destekli Ermeni askerleri, çocuk, yaşlı, kadın, bebek demeden birçok insanımızı vahşîce katlettiler. ermenilerin işgal ettikleri Hocalı'da dehşet verici olaylar yaşandı. Canlı canlı insanların kafa derilerini yüzdüler, Sağ olarak ele geçirdiklerini ise sistematik bir işkenceye ve tıbbî deneylere tâbi tutarak, insanlık dışı muamelelere maruz bıraktılar. Hızar ve testereler ile diri diri insanların kol ve bacaklarını kestiler. Genç kızların önce saçlarını,sonra da kafa derilerini yüzdüler. Babanın gözü önünde evladını, evladın gözü önünde babayı kurşunlara dizdiler. Kesik kafaları sepetlere doldurdular. Peki neydi bu düşmanlık? Ermenistan'daki okul duvarlarında asılan haritalarda Türkiye'nin 12 ili yer almaktayken, Ermenistan'ın bayrağında Türkiye hudutları içindeki Ağrı Dağı'nın resmi varken, Ermenistan Millî Marşı'nda 'Topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün,öldürün' denmekteyken, başkaca bir neden aramaya zaten gerek yok sanırım. Dağlık Karabağ Bölgesi'nde bulunan Hocalı'ya, eski Sovyet İttifakı Silahlı kuvvetleri'ne ait 366.Alay'ın desteği ile Ermeni Sılahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırılar sonucu 613 Azerbaycan Türk'ünün hayatını kaybettiği resmî olarak açıklandı. Ancak kayıp sayısının bu rakamların çok çok üstünde olduğu bilinmektedir. 56 hamile kadın karnı yarılmış durumda bulunmuştur. Bu alçak saldırıda 487 kişi ağır yaralanırken, 1275 kişi ise rehin alınmış,geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını kurtarmış ancak bu olayın tahribatından ruhları ve hafızaları asla bir daha kurtulamamıştır. Şahitlerin anlattıklarını dinleyenler önce kulaklarına inanamadı.! Fakat katliam sonrası Hocalı'ya girdiklerinde ise, görgü tanıklarının abartmadığını kısa sürede anladılar. Hocalı'da katliam bölgesini gezen Fransız gazeteci Jean-Yves Junet'nin gördükleri karşısında söyledikleri, katliamın boyutunu da anlatıyordu: 'Pek çok savaş hikâyesi dinledim. Faşistlerin zulmünü işittim,ama Hocalı'daki gibi bir vahşete umarım kimse tanık olmaz' Peki 26 Şubat 1992 günü yaşanan bu katliamın emrini kim vermişti; Ermenistan Devlet Başkanı sıfatını taşıyan Robert Koçaryan denilen kirli katilden başkası değildi. Yaptığı terör faaliyetlerinin oranı nispetinde terfi eden Taşnaksutyun örgütü liderlerinden Robert Koçaryan, 20 Mart 1996'da Ermenistan Başbakanı oldu. Karabağ'da barış istediği için aşırı milliyetçilerin tepkisine daha fazla direnemeyen Levon Ter Petrosyan istifa edince de 30 Mart 1998 yılında ondan boşalan Devlet Başkanlığı koltuğuna,'Hocalı Katlia! mı' baş sorumlusu olan azılı terörist Robert Koçaryan oturdu. Ermeniler Türk hamile kadınlarına tecavüz edip karnını hamile olduğu halde taş ile doldurup öldürmüşler ve küçük Türk kızlarına tecavüz edip öldürmüşlerdi."
  21. Efendi Türkler,galiba sizin için her Kürt,PKK!Böyle bir alıntılama ile yanıt verdiğinize göre
  22. ''mebusumuz inançlarından samimiyetle bahsetmek için buradan daha müsait bir ortam bulamazdı. onun için hislerimi saklamayacağım. türk, bu ülkenin yegane efendisi, yegane sahibidir. saf türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları, vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler." (cumhuriyet, 19 eylül 1930 mahmut esat bozkurt ) işte zihniyet....
  23. Oldukça yoğun olan bir günün yorgunluğunu televizyon karşısında gidermek için kumandayı kaptığım gibi kendimi televizyonun o muhteşem bol komedili dünyasına attım.Çok sevdiğim programa reklam arası verilmişken,kanalları dolaşmaya başladım. Kanallar arası zaplarken,diğer bir kanalda,oldukça seviyeli olan bir tartışma programına takılı kaldım.Kürt kökenli olan sanatçımız Rojin vardı ekranda.Rojin'le beraber farklılaşan bir konu seyiri vardı.Rojin'den önce aynı programa konuk olan,Özge Özberk ile konuşulan sanat ve sinema,Rojin ile beraber Kürtlere takılı kalmıştı.O kadar ilginç bir yaklaşımdı ki;sunucular kendilerine dönerek;neden Rojin ile sanatı değil Kürtler'i konuşuyoruz diye de kendileri ile hesaplaştılar. O kısa süreli muhabbetler ile beraber aklımda geçişen tüm yaşananları,tekrar tekrar yaşarken;yine sunucularımızdan biri,Rojin'e dönerek ona tanıklığından bir kesit sundu.Anlatırken gözyaşlarına boğuldu;anlatırken "neden" diye sordu...anlattığı; "Ben TGV(Toplum Gönüllüleri Vakfı) ile yaptığım çalışmalardan biri için Şırnak'a gitmiştim.Öğrencilerimize her zaman olduğu gibi çok güzel şeyler öğrettik,Yine böyle bir dersimizde,öğrencilerimizden biri el kaldırdı,söz aldı..." bundan sonrası gözyaşlarına kalan bir anlatım,bundan sonrası tıkanan bir acı...işte bundan sonrası; "BİZ TERÖRİST DEĞİLİZ" Bu tümceler sizin için bir anlam ifade etmeyebilir,size göre ajitasyon olabilir! Bazen adınıza anlatılacak o kadar çok şey varken,susmayı tercih edersiniz.Susarsınız,ateşlerde yanarsınız.Herkes size kulak tıkar.Duyulmaz,boğulursunuz. Bu tümceler,bana yeniden yaşadıklarımı hatırlattı. Bu tümceler,bir kez daha Kürt olmanın ne kadar da zor olduğunu anımsattı. Biz terörist değiliz,biz ölümlere susamış değiliz.Taraf olmaya zorlanan,göçü,açlığı yaşayanlarız.Yaşadıkça yitiren,yaşadıkça öfkeye dönüşeniz. Biz terörist değiliz,amansız bir kavgaya sunulan kurbanlarız.Köylerimiz yakıldı,ağalarımız zulmetti,din adamlarımız işine göre fetvalar çıkarrtı. Biz terörist değiliz,okullarımız yakıldı,kimi zaman devletin adamı olarak suçlandık,kimi zaman PKK'nın yuvası olarak suçlandık...suçlandık,taraf değilken bile taraf olmayazorlandık,taraf olmakla suçlandık. Biz terörist değiliz,pis Kürtler olarak dışlandık,göç ettiğimiz yerlerde baş belası olarak damgalandık. Bunu anlatmak için saatlerce haykırdık,barış dedik,alanlarda barış dileklerimiz de yalnız bırakıldık. Kürt oldunuz mu;olsun siz de insansınız gibi gülünç tepkilerle aşılamayan ırkçı söylemlerde bile insanlığımızı aradık. Biz Kürt olan,bu ülkenin vatandaşı olan,aynı vatan için savaşan... Biz Kürt olan,kavgamız ve rengimiz ile bu ülke olan... Siz büyüklere,küçük bir çocuktan açıklamalar.....................BİZİ TERÖRİST DEĞİLİZ! Küçük olan bu çocuğu duymuyor musunuz hala (Biz terörist değiliz diyen çocok 6-7 yaşlarında bir çocuk...)
  24. ben Gandhi yok dedim;çünkü o kadar cesur ve yürekli kimse yok şu an ki siyasi arenamızda.Bağımsız Türkiye,ekonomik ve siyasal,kendine yeten bir Türkiye;işte bunun için Gandhi!
  25. Nihat Ekinci TESEV VE KÜRT RAPORU Türkiye’nin temel sorunlarından olun Kürt sorununun çözümü noktasında talep ve beklentilerin ortaya konulması ve bu taleplere çözüm bulunması yolunda son dönemde ciddi çalışmaların yürütüldüğü görülmektedir. Yapılan görüşmeler, araştırmalar, tartışmalar ve önerilen düşüncelerden anlaşıldığı kadarıyla Türkiye’de Kürt sorununun demokratik zeminde çözümünün yolunun açılması istenmektedir. Bu öneri ve talep radikal olmayan kesimlerce de genel kabul görmektedir. Oldukça çetrefilli hale gelmiş bulunan Kürt meselesinin çözümünün kolay olmayacağı aşikârdır. Çünkü barış kararları almak savaş kararları almaktan daha güçtür. Sağlam ve ilkeli bir duruş gerektirmektedir. Türkiye Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar vakfı (TESEV) ülkenin temel sorunu olan Kürt sorununun çözümü konusunda bir araştırma yapmış. Bu araştırmanın sonucu kamuoyuna açıklandı. Genel ilkeler açısından değerlendirildiğinde sorunun tespiti ve çözüm önerileri konusunda oldukça etkili vurguların yapıldığını ya da tespit edildiğini söylemek mümkündür. Böylesi bir araştırmayı kamuoyuyla paylaşan TESEV, ortaya çıkan taleplerin kendi görüşü olmayıp görüşlerine başvurduğu kesimlerin görüşü olduğu belirlemesiyle biraz temkinli davranış sergilemiş olsa da araştırmanın hazırlanıp yayınlanması bile başlı başına bir sorumluluk örneği olduğunu belirtmek yanlış olmaz sanırız. Rapor ana başlıkları ile —Operasyonların durdurulup ateşkes ilan edilmesini — PKK’nın silahsızlandırılmasını — Kürt dilinin eğitim dâhil diğer alanlarda kullanılmasının önünün açılmasını — Vatandaşlık tanımının düzenlendiği yeni sivil ve demokratik bir anayasanın hazırlanmasını — Seçim barajının düşürülmesini —Kürt siyasi partileri ile diyalogun geliştirilmesini — Genel bir eve dönüş yasasının hazırlanması Gibi çok önemli konu başlıklarına vurgular yapmaktadır. Genel bir demokratik açılımın sağlanması olarak yorumlanabilecek olan bu adımların atılması durumunda Ülkede otuz yıldır sürmekte olan silahlı çatışmanın bitmesi ve sorunların meclis çatısı altında veya ülke kamuoyunda siyasal yollarla çözümlenmesinin imkânının doğacağını söylemek abartılı olmayacaktır. Bilindiği gibi Ülkemiz AB üyeleri arasında İngiltere ve Yunanistan’dan sonra silahlanmaya en fazla bütçe ayıran üçüncü ülke konumundadır. Yunanistan ile Kıbrıs konusunda yaşanan sorundan başka aktif olan tek çatışmalı alan Kürt sorunundan kaynaklı olan çatışmalardır. AB’ye girmemiz durumunda Yunanistan’la olan sorunun çözümü ile birlikte Kürt sorunundaki çatışmaların da bitirilmesi ile askeri alanda yapılan harcamaların eksilmesi, ülkenin kaynaklarını yatırımlara yönlendirerek bir kalkınma hamlesi gerçekleştirmesi mümkün olacaktır.Bu hem işsizliğin azaltılmasını sağlayacak hem de sosyal dengenin sağlanması nedeniyle sosyal patlamaların önünü de kapatmış olacaktır.Yani operasyonların durdurulması ile başlatılması mümkün olan sürecin başlaması durumunda içte ve dışta yapılan diplomatik girişimler sonucunda Kürt sorununda olumlu sonuca varmanın ümidi doğacaktır.Ancak son günlerde medyada çıkan haberlerden öğrendiğimiz gibi Zile kampında silahlarının bedeli ödendiği haldi teslim alınmayan yada alınamayan militanların durumu değerlendirildiğinde bir silahsızlandırma programının zorlukları ortaya çıkmaktadır. her şeye rağmen artık sorunun tespiti ve çözüm yolları konusunda yeterli bilgi ve görüşe sahip olduğumuzu söylemek mümkündür. Gelinen süreçte istenmesi ve dürüst davranılması durumunda Ülkeyi çatışmalı ortamdan kurtarmak mümkündür. Bu ortam ülkede bugüne kadar yakalanabilmiş en iyi ortamlardan biridir. Birileri yeni bir provokasyon yaratmadan bu ortamın gereklerini yerine getirmek gerekmektedir. Sorunun askeri yöntemlerle çözümlenemeyeceği artık çatışan taraflarca da açık bir şekilde dile getirilmektedir. Türkiye’de bütün eksikliklere rağmen çok önemli gelişmelerin kaydedildiğini kabul etmek gerekmektedir. Ancak atılan adımlardaki çelişkileri de görmek gerekir. Bir yandan TRT’de Kürtçe kanal açarak Kürt dilinde yayınlara hazırlanan ülkemiz diğer taraftan Kürt dilinde mevcut olan harfleri yasaklayarak, cezaevlerinde Kürtçe konuşmaları engelleyerek çelişkiler yaratmaktadır. TESEV raporu bütün boyutlarıyla değilse bile Kürt sorununu, talepleri ve yapılması gerekenleri sıralaması açısından önemlidir. Operasyonların durdurulması ve bir süredir hazırlıkları sürdürülen Anayasa çalışmalarının hızlandırılması umutların yeşermesini sağlayabilir. Bu adımların atılması durumunda diğer gelişmelerin zincirleme olarak ilerleyebileceğini düşünüyoruz. Beklentimiz ve umudumuz olan kardeşin kardeşle çatışmadığı bir ortamın yaratılması bu ülkeye yapılacak en büyük hizmet olacaktır.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.