xshadowx tarafından postalanan herşey
-
''Mükemmel'' doğa düzeninin amacı nedir?
biz sınav için geldik, sözlerinizden bunu anlıyorum. peki gariban hayvanlar... sınav meselesi ile ilgili olarak; o adamların dünyamızdaki en şirin -tanrının yarattığı size göre- hayvanı öldüreceklerini bilen tanrı 3 kuruş için bunu yapacak bu kişileri neden teste tabii tutuyor? Demek istediğim, kimin ne yapacağı zaten biliniyorsa test niye?
-
''Mükemmel'' doğa düzeninin amacı nedir?
pardon ifademi güçlendirmeye çalışmıştım, yine de inandığınız yaratıcının sizin fikrinizcede mükemmel olmayan dünyayı yaratmaktaki amacı nedir? -bu konuyu epey düşünmüştüm bende acaba diğer insanlar ne düşünürler merak etmiştim-
-
-DEMOKRASİ-
Demokrasi korku ütopyası olabilirmi? Bunu düşününce aklıma demokrasinin insanlara dayalı olduğu ve insanların etkilenebileceği ihtimali geliyor, şu anda da olduğu gibi çeşitli etkenlerle insanlar kolayca fikir değiştirebilir, peki değiştirirlerse ve %51 çoğunluğa dayalı demokraside neler olabilir? sayet kontrol-denetim- birimlerini aradan çıkartırsak karşımıza ne gibi bir sonuç çıkar? evet ben korktum.
-
''Mükemmel'' doğa düzeninin amacı nedir?
bu durumda "mükemmel" doğa düzeninin amacı nedir sorusuna geri dönüyoruz bir farkla, mükemmel olmadığını kabul etmiş olarak... peki bir yaratan varsa bu düzeni - ki sizce var sanırım- ne amaçla yaratmış olabilir?
-
-DEMOKRASİ-
faydalı bir başlık bu, demokrasi toplumun %50 sinden fazlasının kararlarına uyulan yönetim şekli değil mi aynı zamanda? bu durumda %51'in istediği oluyor ve %49'un istediği seçenekler gündeme gelmiyor...du. çeşitli yönetim mekanızmaları ile bu sorun aşılmaya çalışılmakta ama yinede aklıma takılan şey hep daha iyi bir sistemin olup olamayacağıdır.
-
''Mükemmel'' doğa düzeninin amacı nedir?
buda güzel gayet, sayın ali0_1 ben şu anda da kendi kendime - mükemmel değilim, megalomanyaklık yapmak değil niyetim sadece- yettiğimi düşünüyorum.
-
''Mükemmel'' doğa düzeninin amacı nedir?
bu kadar farklı bir dünyada mı yaşıyoruz ki size mükemmel geliyor, ozaman size mükemmellikten kareler; belkide ben fazla düşünüyorum, düşünmemek eldemi? bence değil! Bu dünya mükemmel değil, mükemmel olan yer mitolojik cennet kavramı. O zaman vaadedilen cennette herşey sıradan mı? Kimsenin yaratmak gibi bir problemi yok, bu dünya böyle vardı, biz de buradayız işte... Farklı açıdan bakalım; kaynağının ne olduğunu, nerden geldiğini evreni yaratmadan önce ne yaptığını bilmediğimiz tanrı, -dünyayı bazı ayetlere göre 6 bazı ayetlere göre 8 günde yarattı, bazı ayetlere göre önce dünyayı sonra evreni bazı ayetlere göre ise önce evreni sonra dünyayı- yarattı. Var olan saf iyi varlıklara -melekler- rağmen insanı yarattı. Ve onun içine hem iyiyi hem kötüyü koyarak, doğru yolda olacak olanlara mükemmelliği vadetti. Burda garip olan şey şu benim ne yapacağımı tanrı zaten bilmesine rağmen beni mükemmel olmayan bu dünyada var etti -mükemmel değil dünya olsa cennet olmazdı burası sınav yeri, burada isteklerimize ve içgüdülerimize karşı koyarak ne pahasına olursa onun dediklerini yapacağız-. sayın Lucas konunun başında sorduğunuz soruya yanıt; bu düzeni bir varlık, O, Tanrı yarattıysa nasıl bir amaç içinde yaratmış tarafımdan anlaşılamıyor.
-
''Mükemmel'' doğa düzeninin amacı nedir?
ne güzel yazmışsınız kimse kötülük kavramını bilmezdi diye, umutsuzluk, acı ve kötülükten uzak mükemmel yaratılabilirdi ama yaratılmamış. bu durumda yaratanda mı hata var, yaratılanda mı hata var, yoksa her ikiside mi hatasız, yoksa her ikiside mi hatalı... içinden çıkamayacağınız bir problemler silsilesi... yaratan yok hata var...mükemmellik yok...
-
''Mükemmel'' doğa düzeninin amacı nedir?
mükemmel yaratılabilir, evet ama yaşadığımız sistemin mükemmel olmaması yaratıldığına inanmamak için bana en net sonucu veriyor. hayran kalınmaması elde olmayan parçaları var bu sistemin ama bu da böyle olmasaydı denilebilecek kısımları da var bana var bana göre... evet sözlerim sizin içindi sayın ali0_1, çok güzel bir noktaydı söyledikleriniz ama ben aynanın karanlık yüzünden bakıyorum... vicdanım bile mükemmel değilken... nasıl yaratılmış olabilirim?
-
''Mükemmel'' doğa düzeninin amacı nedir?
bu konuyla ilgili birkaç ütopik film vardı... sence mükemmellik - gen yapıları ile oynanarak- mümkün olabilir mi?
-
''Mükemmel'' doğa düzeninin amacı nedir?
evet buz çağı'nda yaşamın devam ettiğini biliyoruz, 65 mil. yıl önce sadece dinazorlar yokoldu, sistem değil, 3,5 milyar yıl önce görülen canlılardan bugune kadar oyle yada boyle devam etmiş. bence mükemmel değil hiç de mükemmel olamadı, vicdanlarımız gibi...
-
''Mükemmel'' doğa düzeninin amacı nedir?
...bu durumda sistemin mükemmel olmadığını mı savunuyorsunuz? yoksa daha mükemmel olmazmıydı? peki sistemin mükemmelliğinde meydana gelen bozukluklar nasıl oluyor? bazen sistemi oluşturan parçaların (canlıların) durduk yere bozulduğunu görüyoruz - genetik bozukluklar- bu nasıl oluyor, parçalarında mükemmel olması gerekmiyormuydu? benim kafamda yanıtları var siz ne düşünüyorsunuz?
-
bu hesaplarda hata var mı yok mu?
teşekkürler Sayın katakuta nın yazdığı ve sayın brianslapper'ın desteklediği bu hesap hatasına ciddi anlamda doğru düzgün bir cevap yazılmamış... Sanırım düzeltmenin olduğu gibi kabul edilmesi, daha doğru gelmiş olmalı diye düşünüyorum. Dogmatizm'in esasına güzel bir örnek olmuş sorgulama olduğu gibi kabul et.
-
bu hesaplarda hata var mı yok mu?
Daha önce açıldığını bilmiyordum okudum konuları ama demek okumadığım varmış, hemen kontrol edelim
-
Bilim, Yaratıcının Varlığını Kabul Ediyor
pardon sinirlendim biraz, yanlış değerlendirmişim yazılanı, levha dinamiği teorisine atıfta bulunulmuş orda fay hatlarına değil sanırım ama genel geçer durum şöyledirki dağlar yerin katmanlarını falan perçinlemez. yine aynı noktaya dönmek durumunda kalacağım dağların yer kabuğunu perçinlemediğini su an biliyoruz bu meal doğrultusunda hareket etsek bunu bilebilirmiydik? söylemeye çalıştığım bilim adamının zihninin açık olması gerekliliğidir. ben dindarım ama yeri geldiğinde din ile çelişen bir veri elde edersem yayınlarım diyorsa bu o kişilerin bileceği iştir. ama ben eger din ile birleşen bir veri bulursamda yayınlarım bulmasamda...
-
Bilim, Yaratıcının Varlığını Kabul Ediyor
yanlış ki ne yanlış dağların depremde engelleyici özelliği bulunması vs. fay hatları hakkında ne kadar derin bilginiz varki , alıntı yaptığınız bir konuyu doğruymuş gibi yansıtıyorsunuz. Fay hatları deforemasyon zonlarıdır. Genellikle dere yataklarında takip edilmesinin sebebi sanıldığı gibi dağların depremi %100 engellediği yönünde değil aksine kırık zonlarının zayıf zonlar olması sebebiyle bu mevkiilerde var olan formasyonların zaman içinde ortadan kalkmasıdır. Dağlardan fay hattı geçmez bu durumda sizin söyleminize göre nasıl oluyorda gözlemleyip birde utanmadan haritaya işaretleliyoruz . Bir binayı isterseniz fay hattının bir metre yanına yapın gerekli önlemler alınırsa, depremde hasar almaz... sayın xlark tades bu durumda dini takip etseydik dağlarda fay zonu ve fay zonlarına dayalı maden yatağı aramayacaktık. işte bu yüzden din bilimle bağdaşmaz.
-
bu hesaplarda hata var mı yok mu?
Nisa Suresi(4)11. Allah size, çocuklarınız (ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar sadece) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma, ölenin) yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Nisa Suresi(4)12. Eğer çocukları yoksa, karılarınızın geriye bıraktıklarının yarısı sizindir. Eğer çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. (Bu paylaştırma, ölen karılarınızın) yaptıkları vasiyetlerin yerine getirilmesi, yahut borçlarının ödenmesinden sonradır. Eğer sizin çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Eğer çocuğunuz varsa bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. (Yine bu paylaştırma) yaptığınız vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borçlarınızın ödenmesinden sonradır. Eğer kendisine varis olunan bir erkek veya bir kadının evladı ve babası olmaz ve bir erkek veya bir kız kardeşi bulunursa ona altıda bir düşer. Eğer (kardeşler) birden fazla olurlarsa, üçte birde ortaktırlar. (Bu paylaştırma varislere) zarar vermeksizin yapılan vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borcun ödenmesinden sonra yapılır. (Bütün bunlar) Allah’ın emridir. Allah hakkıyla bilendir, halimdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir.) Varsayalim ki, bir adam öldü ve geride üç kiz evlat, bir ana, bir baba ve eşini birakti.. Yukaridaki ayetlere göre miras paylaşimi şöyle olacaktir: Üç kiz evlata mirasin 2/3'ü, ana ve babanin her birine 1/6, karisina 1/8 kalacaktir. (2/3)+(1/6)+(1/6)+(1/8 )= 27/24 = 1,125 ana'ya mirasin 1/3'ü, karisina mirasin 1/4 'ü, iki kızkardeşe de toplam 2/3'ü kalacaktir: (1/3)+(1/4)+(2/3)= 15/12= 1,25
-
Siyanürlü maden işletmeciliği
Yöntemin uygulanacağı, doğrudan doğruya madenden çıkarılmış veya kabaca, kırılmış, tane dağılımı 1,5 cm. ile 15 cm. arasında olan cevher doğal veya yapma, geçirgen olmayan bir taban üzerine yığılır. Sulandırılmış siyanür kireç eriyiği yığının üzerine homojen bir şekilde dökülür. Bu eriyik özellikle cevherdeki altın ve gümüşü eritir. Optimum bir altın gümüş kazanılması işlemin haftalar veya aylarca devam etmesini gerektirir. Buradan liç çözeltisinin % 96 sini kazanmak mümkündür, kayıp sadece buharlaşmadan ileri gelir. Siyanür çözeltisi zehirli olduğundan ve içinde altın da ihtiva ettiğinden, eriyiğin kaybının en düşük seviyede tutulması gerekir. Tesisten sulara karışan CN~ miktarı hiçbir zaman 1 ppm'i geçmemelidir. önceden de belirtildiği gibi, bu yöntemde cevherin tane büyüklüğü 1,25 cm'den tüvenan cevher büyüklüğüne kadar değişebilir. Düşük tenörlü cevherlerden altının kazanılmasında diğer bir teknik «Tank Liçi»'- dir. Burada liç eriyiğinin, tanka doldurulmuş taneler arasından kolayca geçişini sağlamak için cevherin inceye kırılmış olması gerekmektedir. Siyanür çözeltisi aşağıdan yukarıya veya yukarıdan aşağıya doğru tankın içinden geçirilerek altın ve gümüşün çözünmesi sağlanır. Altının tamamının çözeltiye geçmesi, birkaç gün alabilir. İçinde altın taşıyan bu çözelti devamlı olarak aktif karbon kolonundan geçirilir ve altın, gümüşün karbon tarafından adsorbe edilmesi sağlanır. Sonra yukarıda bahsedilen işlemler uygulanarak altın ve gümüş elde edilir. Liç yığının yüksekliği 3 metre ile 15 metre arasındadır. Liç çözeltisi, içinde % 0,05 - 0,1 sodyum siyanür ihtiva edecek şekilde hazırlanır ve pH'ı da kireç ilâvesiyle 10,5 civarında tutulur. Çözeltinin yığına ilâve miktarı 5-25 galon / ft2 / gün'dür. Günde 5000 ton cevher işleyen bu tip bir tesis için gerekli yatırım miktarı 2,5 milyon dolardır. Yukarıdaki yöntem çevre kirliliği sorunu açısından da çekicilik kazanmaktadır. Çünkü liç çözeltisinin çevreyi kirletme olanağı olmadığı gibi, operasyon artıklarının da iri taneli oluşu ve toz ihtiva etmeyişi bir toz problemini doğurmamaktadır. Teoride her hangi bir boşluk yok çevre kirlenmesi mümkün değil diye belirtilmiş, ülkemizde uluslararsı altın firmalarının işlettiği tesislerde bu kurallara uyulduğu biliniyor. Acaba bu yöntemde yanlışlık nerede çevreci arkadaşların eleştirilerini bekliyorum - çok küçük gramajda siyanür dahi bir canlıyı kısa sürede yok eder. şu ana kadar toplu ölüm yaşanmadı ama yaşanmamasının garantisi yok-
-
Bilim, Yaratıcının Varlığını Kabul Ediyor
Bilimin temelinde septizism yatar, öyle olmasa kimse birşey bulmazdı. Din ise dogmatiktir. Sonuç birşeyler bulmak isteyen bir bilim adamı kendini din ile sınırlayamaz.
-
''Mükemmel'' doğa düzeninin amacı nedir?
Bu soru biraz sunu andırıyor, herkes kardeş kardeş yaşasaydı daha güzel olmazmıydı? olurdu ne güzel olurdu hemde. Ama olmuyor işte bunlar hayatın ve doğanın kanunları, ve inanın bu kanunlar içinde düzen yok -ekolojik dengeyi düzen olarak sayamayız, iki kaplanı ben öldürüsem yine düzen bozulur çünki -. Benzer olaylar insan hayatında da oluyor işte, kanun kaçağı yada cinnet geçiren bir adam yada aşırı alkollu bir surucu tarafından sakat bırakıldıktan sonra düzen olması gerekmiyormuydu, ben kimsenin tavuğuna kışt demeden neden bunlar oldu gibi sorular takılıp kalır insanın kafasına, özellikle neden BEN sorusu (soruların muhattabı kimdir tahmin ederisiniz sanırım)- zihnimize... Oyle bir duzen olduğuna inanmak içimden gelmiyor...
-
Niçin Müslüman Oldum..
"Kurandaki her bir ayet ağzıyla kuş tutmak misali olsa(ki fazlası özünde) size yaranılmaz arkadaş" bu cümledeki her bir ayet ağzıyla kuş tutmak misali olsa sözünü anlayamadım. Sayın fft yazdıklarınızla edilgen cümleler var, onları kimin için sarfediyorsunuz? Biliniz ki inanların hepsi inandıkları değerlere göre hareket ediyorlar... Ne islam ne de diğer dinlerde kitap esastır kaidesi uygulanamaz, din biraz kültür biraz da geleneklerle ve ahlakla birlikte düşünülmelidir. İnanın eğer dediğiniz gibi bir din olsaydı sorgulama gereği duymazdım..
-
antik çağda maden işletmeleri
İ.Ö. 4000 ve daha önceki yıllarda insanoğlunun maden işlediğini biliyoruz peki günümüzde 1 gr altın için tonlarca kaya öğütülürken, maden için dünya yüzeyi değil birde yerkürenin içi araştırılırken günümüzden 6000 yıl önce insanlar nasıl madencilik yapıyorlardı. Kesin olmamakla birlikte insanoğlunun demir işlemek için galeri (yer altına açılan cevhere ulaşmak amacıyla kullanılan bir çeşit tünel) açmadığını yüzeydeki demir kaynaklarını kullandığını biliyoruz keza aynı durum bakır içinde geçerli. Basit kilden yapılmış bir fırında demir cevheri ısıtılarak demir elde ediliyor kalan gang mineraller ise atılıyordu, bakır işletmelerinde ise cevher yine ısıtılıyor ve şu an açıklayabildiğimiz bir dizi karmaşık kimyasal reaksiyona uğrayarak demir ve bakır cevheri birbirinden ayrılıyor ve bakır cevheri alınıyordu. Fakat altın ve kalay işletmeciliği o yıllarda dahi oldukça komplike gözüken ve ciddi şekilde aranarak işletmeye alınan bir olay görünümündedir. Öncelikle altın ve kalay için galeri açıldığını belirtmek isterim, geçmiş yıllarda dahi maliyet hesabının gündemde olduğunu buradan anlıyoruz. Bunlarla beraber işletilen altın madenlerinde murc,çekiç vs. kırıcı malzemeler kullanılmıyor aksine bu tip izleri işletmelerde görmek mümkün değil, ateş yakılarak ısıtılan kaya üzerine dökülen su ise çatlıyor ve bu şekilde parçalanan kaya öğütmek için hazırlanan dülgerlere konularak öğütülüp, oluklu taş adını verebileceğimiz ortasında oluk olan büyükçe bir kaldırım taşı şeklindeki taşların birbirine eklenerek oluşturulan oluklarda su ile akıtılıyor ve yoğunluğu sebebiyle dibe çöken altın alınıyordu. Nitekim bu yöntemi uygulayan biga yarımadasının eski sakinleri zenginlikleri sebebiyle istilalara uğramamışlarmıydı? Altın işletmeciliğinde kullanılan bu yöntemin uygulanabilmesi için cevherli zonda 10gr/ton ve üstünde altın mineralinin olması gerekmekte idi. Mısır Nübye'de uzun araştırmalarla ortaya konulan bu yöntem tarihe ve insanoğlunun tarihsel gelişimine ışık tutmaktadır. Maden aramaları sırasında bizzat gözlemlediğim tarihe tanıklık ettiğim bu işletme sistemleri karanlık geçmişimize de ışık tutmaktadır. Not: daha önce altın, bakır ve demir işletmeleri ile ilgili yazılan makalelerden alıntılar içermektedir.
-
Kuzey Anadolu Fay Zonu
Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF), dünyanın en hızlı hareket eden ve en aktif sağ-yanal atımlı faylarından biridir. Takriben 1100 km uzunluktaki Kuzey Anadolu fayı doğrultu atımlı ve sağ yönlü aktif bir fay (dextral-transcurrent fault) olup, son 30 senede vukua gelen yıkıcı depremler esnasında boyları ve atımları arazi üzerinde müşahede edilmiştir. Fay tek bir kayma düzlemi olmayıp, birçok parçalardan müteşekkil, 500-1000 m genişlikte bir «fay zonu» halindedir. Bu zonda ezilmiş-parçalanmış kayaçlar, . sıcak ve soğuk su kaynakları, traverten teşekkülleri, gölcükler ve yer yer genç volkan konileri tezahür eder. Fayın muhtelif parçaları, depremler esnasında 1.5-4-3 m yatay ve 0.5-1.5 m düşey atımlar göstermişlerdir. Fayın Pliosen veya Kuaternerden beri hareket halinde bulunduğunu ve genç Kuaternerden bu yana 800-1000 metrelik yatay bir atımı olduğunu, fay boyunca yatakları ötelenen genç vadi tabanlarından çıkarmak mümkün olmaktadır. Ancak, N. Pavoni'nin (1961) ileri sürdüğü gibi, hareketin Eosen başından beri devam ettiğini ve bu esnada 350-400 km lik yatay bir yer değiştirmenin vukua geldiğini kabul etmek için gösterilen jeolojik delillerin yeterli olmadığı kanısındayız. Bu konu, yazıda ayrıntılı olarak eleştirilmiştir. -anlatımıyla İhsan Ketin tarafından 1948 yılında keşfedilmiştir.- Kuzey Anadolu Fay Hattı tam olarak : Doğuda Karlıova ile batıda Mudurnu vadisi arasında doğu-batı doğrultusunda bir yay gibi uzanır. Dünyanın en aktif ve en önemli kırık hatları arasında yer alan Kuzey Anadolu fay zonunun uzunluğu yaklaşık 1200 km dir; genişliği ise 100 m ile 10 km arasynda değişir. KAF sistemi, Anadolu Bloğu'nun, güneyde Arap Plakası (senede 25 mm.'leri bulan hızlı sıkıştırma hareketi ile) ve kuzeyde (neredeyse hiç hareket etmeyen) Avrasya Plakası'nın arasında kalması ve bu sebeple batıya doğru açılma şeklinde hızla hareket etmesi sebebiyle yüksek sismik aktivite göstermektedir. Son yapılan çalışmalarla KAF'ın Marmara denizi içerisinde doğrusal bir yapılan çok birbirini takip eden paralel'e yakın parçalara ayrıldığı saptanmıştır. Yinede bu hat tek bir parça gbi gösterilebilir, bu durumda; Bu noktada depremin büyüklüğü değil İstanbul'a ulaşacak sismik dalgaların şiddetinin ne olacağı önemlidir. Bu dalgalar çeşitli etkenlerle şiddet açısından büyüme yada küçülme gösterebilir. Aynı zamanda deprem değil bina öldürür, sözü hafife alınmamalı ve binalar gerekli ise güçlendirilmedir. Fayın tek-iki-üç dört parçada bölünmesinden ve kırılmasından çok bunun İstanbul'u nasıl etkileyeceği esas meseledir ve sevgili hocalarımız bu konuda bilgilendirme yaparlarsa insanlarımız daha çok aydınlanabilirler.
-
İslam ve Şehitlik mertebesi
çok güzel yazmışsın katılıyorum.
-
Turi sinin ne anlama gelir ?
Mükemmel bir yazı katakuta... sanırım ortadoğu gerçeği buradan tam anlamıyla ortaya çıkarılabilir -neden tüm ilahi dinler ortadoğudan türer-... katakuta adeta bir bilimsel makale hazırlamış hatta bu tezini destekleyen birkaç tarihi kanıtı net olarak eklerse islam dinini çökerten teoriyi görmüş oluruz. uzun yıllar boyunca gittiğim ibadet mekanlarının kubbesindeki hilal'in sümer tanrısına ait olması... ilginç değilmi, içimizi inançla doldurmaya ne kadar istekliyiz. sina dağı'nın varlığıyla ilgili; sayın katakuta geçmiş zamanda yaşamış din adamlarının yorumlarına yer vermiş hiçbiri sina dağı'nı tanımlayamıyor neden? neden farklı yerlerde mitolojik bir dağ gibi anlatmış bu alimler bu dağı? ve internette arayınca nasıl bulabiliyoruz... şimdi endüstri devriminen önce gelen çoğrafi keşifler sırasında dünya neredeyse tamamen yeniden haritalandı, bugun artık bu haritalanma aşamasının son anlarını yaşamaktayız nitekim şu an jeoid şeklindeki dünya ile haritalar arasındaki koordinat farkı inanılmaz derecede azaltıldı... Zamanında bu bilginlerin bu dağı bilmemesi ve şu an internetten bulabilmenizin sebebi gayet açık çünki bu dağ son bir kaç yüzyılda isimlendirilmiş, öyle olmasa yeri bilinirdi mesela Alplerin yeride ismide hep biliniyor, sakın bu dağın daha sonra isimlendirileceği bilinerek bu yazılmışta demeyin lütfen işin özü ortada.