Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

alimetuliktisat

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    11
  • Katılım

  • Son Ziyaret

alimetuliktisat tarafından postalanan herşey

  1. alimetuliktisat doğum gününüz kutlu olsun!

  2. Çok basit bir soru ve çok basit cevabı var. Yukarılarda yazılmış, çizilmiş mi bilmiyorum ama tekrar da yapmış olursam "tekrar da fayda vardır" Cennette örtü ya da çarşaf var mıdır? Çok sevgili arkadaşlar, Kuran biz müslümanlar için apaçık bir delildir. Kuran bu konuda der ki; "Orada kadınlar ipekten elbiseler giyerler, o ipek kat kattır ama yine de içleri görünür" Biz akıl sahibi insanlar buradan anlıyoruz ki çarşaf ya da örtü vs. yok. **************
  3. Elbetteki sunacağım bir bilgim var. Ben cevabı olmayan ya da bilmediğim konularda asla yorum yapmam !!! Çünkü benim bilmediğim konuyu bir bilen muhakkak vardır. Karşısında hata işlemiş olmak istemem. Yukarıdaki yazdığınız cümle aslında benim cüretkarlığımın karşısında sizin "verecek cevabınızın olmayışınızın" apaçık delilidir. Sanırım bundan sonra "İslam evrensel değildir" derken başka bir örnek kullanırsınız
  4. Kuran-ı Kerim meali okuduğum vakit şöyle düşünmüşümdür hep. "Herhalde ben inandığım için, bu bariz ayetler karşısında asla şek ve şüpheye kapılmıyorum. İnsanlar ne kadar *** ki haalaa gerçekleri kabullenemiyorlar. Yüzyıllar öncesinde yaşamış insanların başlarına gelen akıbetleri görüp de ibret almıyorlar! " Cımbızlama konusunda mahir olan insanoğlu, aklına yatmayan yerleri çok değil birkaç dakika düşünmekle halledebilecek yetiye sahip aslında. Ya dünyaya gelmesinde emeğin sadece bir kaç dakika olan evlat sözümüzü dinlemediği vakit sinirlenmiyor muyuz? Ya da ne bileyim caydırıcı cezalar verilmiyor mu? Yeri geldiği vakit dövmüyor muyuz? Şimdi akla şu gelebilir. "Biz yakmıyoruz " . Ben de şunu söylerim bu cevabın karşılığında, bir anne-baba da evladına Allah'ın sunduğu nimetleri sunmuyor. Eğer iyi bir evlat olursan "sana altından nehirler akan evler vereceğini, bir yediğin meyvayı bir daha yediğin takdirde hiç yememiş gibi yeni bir lezzet duyacağını, üzerindeki elbiselerin eşi benzeri olmayan ipekten olacağını vadetmiyor"(vs. vs.). Bu kadar ikramın karşılığı elbette ki daha ağır olacak. Aksi takdirde Allah (c.c.) deseydi ki hata işlediğiniz takdirde cezanız sadece biraz azarlanma olacak. Sorarım o takdirde "kim, azarlanmayı göze almazdı?" Neden akla takılan kısım işin ceza boyutu? Neden hiçbir ateist çıkıp da demiyor ki ya Allah neden bu kadar çok bonkör?
  5. Burada sizin ya da size bilgi veren şahsın "dinsel" anlamda bilgi eksikliği ortaya çıkmaktadır. Derler ya " yarım hoca, dinden; yarım doktor, candan eder" diye. Bir nevi bu söz'ün ispatı olmuşsunuz. Bu konuda suçu kendinizde aramalısınız. Bir sabah uyandığınızda kendinizi kutuplara yakın bir yerde bulmadığınıza göre, gitmeden önce hükmü tam olarak öğrenmeniz gerekirdi. Fıkıh kitapları bu konuya gerekli cevabı en güzel şekilde vermişlerdir. Bu konu tartışmaya açık bir mevzu değil ne yazık ki. Şartlar düşünülmüş, hüküm verilmiş. Ne sizin ne benim, mantık yürütmek gibi bir şansımız yok. Zira hayatın diğer alanlarındaki konulmuş kuralları kendi mantığımıza göre şekle sokmak lüksümüz olmadığı gibi...İspatlanacak şey de benim haklılığım değil, siizin "İslam'ın evrenselliği ilkesine " ithamınızdır. Hep dediniz ya "biz okuduk, araştırdık, dindeki eksiklikleri bulduk ve terkettik" . İşte size süper bir fırsat sunuyorum. İslamın eksiğini bize de ispatlamış olacaksınız. Konuyu araştırın ve "hiçbir" hüküm bulamadığınızı burada tüm üyelere duyurun. Benim açımdan hodri meydandır. Peki siz "aldandığınızı" kabul edebilecek misiniz şayet hüküm var ise?
  6. Bu sorunun bir cevabı olmadığı fikrine nasıl sahip oldunuz? Cevabı varolmadığını düşündüğünüz için İslam'ı bir çırpıda evrensellikten soyutlama lüksüne sahip olmuşken, cevabının var olduğunu duyduğunuz şu dakika itibariyle "evrensellik" özelliğine de bir çırpıda yeniden sokabilecek misiniz? Şunu unutmayın hiçbir zaman. İslam, o kadar muazzam bir dindir ki asla hiçbir konuyu cevapsız bırakmamıştır. "Yok canım, bu kadar da istisnai durum olmaz" dediğiniz her ayrıntı hakkında hüküm verilmiştir. İşin önemli kısmı size kalmıştır. Doğru kaynağı bulup, öğrenmek... Yukarıdaki sorunun cevabını şimdilik yazmayacağım. Ta ki siz doğru dürüst araştırıp "hayır arkadaşım, Allah bu konuyu es geçmiş (haşa)" diyene kadar...
  7. -Amak-ı Hayal ( Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi) Şu an okuduğum ve inanılmaz zevk aldığım ise; Hz. Ebubekir
  8. İmzanı elbette ki okudum ve sana ayrıca teşekkür etmek isterim. Büyük puntolu harflerle yazmışsın, her okuyuşumda yeniden hayran oluyorum bu din'e. Bu bağlamda katkın için sağolasın. Birinci yazdığın hadis-i şeriftir ki olaya sadece dış yüzeyinden bakmamanı öneriirim. Neden öyle bir beyanat yapılmış, ileri de birilerinin eline koz olarak verilmesi tehlikesi düşünülmemiş mi, bunları idrak etmek lazım öncelikle. Hemen gündelik hayatla misallendirelim. Ben bir partiyi desteklerken; atıyorum a şehrinden seçilen milletvekili için desteklemem. Önce partinin lider'i olan şahsın hayat felsefesine, siyasi görüşüne, yaptıklarına ya da bakacaklarına vs. bakarım. O'na göre bir tutum sergilerim. Haliyle kıstas alacağım kişi "lider" olandır. Önce lider olanı desteklerim ki (hadisle bağlantılarsak severim ) uzun vadede onu tercih edeyim. İkinci büyük puntolu yazın ise ayettir ki, bu da sevginin seviyesini belirtir. Kuluna verdiği önemi beyan eder. Tarihde aşkı için her şey'e katlanan, imkansızı yapmak için tüm emeğini sarfeden insanlar yok mudur? Ve sadece "ol" dediği vakit her şey'i var eden Mevlanın resul'u için dünya yaratmış olması çok da imkansız olmasa gerek... Konu yanlış tarafa çekilmesin. Taraflar arasındaki sevgidir mevzumuz. "Allah (c.c) hz. Muhammed'e aşık mıydı?" gibi bir komedik düşünce gelmez umarım zihinlere. Ayrıca ayet olarak nitelenen ikinci yazın ile nasıl Muhammed (a.s) itham ettin anlamış değilim. Şimdi "ben seni övsem, sen olmasaydın ben bu siteye girmezdim "desem, buradan senin kibirli bir insan olduğun sonucuna mı varırız?
  9. Neden insanoğluna kibirlenme demiştir? Cevabı çok basit değil mi? İnsan sadece yaratılan, hiçbir şey'e gücü, kudreti olmayan... Hayatını devam ettirmek yetisine dahi sahip olmayan insan mı kibir duyacak yaptıkları ile? Yaratıcının ortaya çıkardığı eserlerle mi övünecek kul? Ayrıca alıntı yapmamışsınız ama Mevla Kuran'ın bir çok yerinde her şeyi kendi yapmış olmasına rağmen "biz yaptık" diye ibareler kullanır. Enaniyetlikten yoksun olmanın açık kanıtı değil midir bu? İslamın emirlerindendir tevazu sahibi olmak. Ve alemlere rahmet olarak gönderdiği Resul'unde en başta görürüz bu meziyeti. Sebebi de alenidir ki ümmetine örnek olsun için... Çok basit bir örnek olacak ama zannımca uygun. Sizin öğretmen oldğunuzu ve iki öğrenciyi ders çalıştırarak sınavda 100 aldırttığınızı varsayalım. Sınavın akabinde çocukların her yerde "benim başarım, ben çalıştım yaptım" gibi söylemlerle ortalıklarda gezindiğini düşünelim. İç dünyanızın hali ne olur? Başarı aslında kimindir?
  10. Sanıyorum cevap hakkı doğmuş. Çok şükür cevap veremeyeceğim mevzularda yorum beyan etmem. Tdk' yı araştıran arkadaşın gözardı ettiği nokta şu olmuş ki benim alıntı yaptığım kısmın aşşağısında da bazı açıklamalar var. Tanımın doğru olması için, o , kısımları da mı eklemem gerekliydi? Baz aldığımız nokta bu mudur yani? Zaten bahsettiğiniz eksik kısımlar (ki asla bilerek yapılmış bir davranış değildir) benim yazımı onaylar niteliktedir. Aradaki farkı anlamanın yolu da iyi bellenmiş Türkçe dilbilgisinden geçmektedir. İsterseniz şimdi bir de "dersimiz Türkçe" olmasın. Küfür kelimesinin manasını elbetteki bilmekteyim. Ve sizin bildiğiniz kelime manası ile Türkçe'ye hakimiyetiniz hakkında az çok fikir sahibi oldum. Eklemeden geçemeyeceğim, oraya konulması gereken kelime "küfür" değil Size tavsiyem sözlük karıştırın... Kendi fikirlerinizle uyuşmadığı vakit, tarafsız olduğuna inanılan eserleri inkar etmek demek değildir bir ide'ye sahip olmak.
  11. Kişisel fikirlerden ziyade toplumca kıstas alınan TDK sanırım güvenilir kaynağımız olur şu an. ALLAH; Kâinatta var olan her şeyi yaratan, koruyan, tek ve yüce varlık, Yaradan, Tanrı, Rab, Mevla, Hüda. TANRI; Çok tanrıcılıkta var olduğuna inanılan insanüstü varlıklardan her biri, ilah. Dikkat ederseniz tanrı kelimesi alternatifi olan mabudlar için kullanılmıştır. Misal, güçleri olduğuna inanınlan putlar, mitolojik hikayeler ürünü olan tanrılar (zeus gibi) Çıkan sonuç şudur ki "Tanrı" kelimesi "Allah" için kullanılmaz. Yukarıda bir arkadaş "Allah" kelimesinin "al" (lam-ı tarife) takısı ve "ilah" kelimesinin birleştiirilmesiyle oluşturulduğunu yazmış ki bu tamamen uydurma bir hadise. Arapçada bu kelime başlı başına bir kelimedir tıpkı Ayşe gibi tıpkı Fatma gibi. Zaten bahsi geçen "al" takısı (ki aslı "al" değil "el" ) isimlere belirlilik sağlanması için başa getirilir. İlah kelimesi belirsiz bir kelime olmadığına göre bu kuralın burada uygulanması son derece anlamsız.
  12. Öncelikle merhabalar. Yıllardır süregelen "Allah var mıdır, yok mudur? Varsa delili nedir? " çıkmazı bir çok suretle açıklığa kavuşturulmuş olmasına rağmen, hala daha belleklerde tatminsizlik bırakmıştır ki mevzu bir türlü bir kesim tarafından noktalanamamıştır. Zihinlere yerleştirilen inanç şudur " görmediğim, duymadığım, hissetmediğim bir Yaratan'a inanmam". Oysa ki insanoğlu görmediği, duymadığı ve hissetmediği halde yıllardır vücutta varolduğu söylenen mikroplar'a da inanır, akıl'a da ... Örnekler uzatılır ,uzatılmıştır da. Sistemi yöneten "Allah değil doğadır" varsayımını baz alırsak ; akılalmaz nitelikleri olan bu doğa nedendir bilinmez yıllardır önümüze kendi oluşturduğu bir "insan" ile çıkamamıştır. Mevlanın oluşturmak için asla zorlanmadığı en olağanüstü varlığı koskoca "doğa" bir türlü yapamaz. Nohutun yeşermesi vs. örnek verilir lakin çok enteresandır ki doğa kendi başına "nohut" u da oluşturamaz. Başka bir güç tarafından oluşturulmuş olan tohumu yeşertmektir sadece vazifesi ki bu da acziyetinin apaçık delilidir. Zira nohut'u oluşturan başka bir güç olduğu aşikardır. "Neden Allah övülmeyi ister?" Aslında konuların çözümü gerçekten çok basit. Akıl yormaya dahi gerek yok (pardon, aklı göremiyorduk değil mi? Haliyle inanmayacağız haliyle yorulması gereken bir şey yok) İnsanoğlu öyle bir fıtrat üzeredir ki ,kendisinin olan bir şey'i hibe ettiği vakit ve bunu ömrünün sonuna kadar gaye edindiği zaman zarfında hep karşısındakinden övülme, minnet, saygı vs. bekler. Halbuki bedavadan dağıttığı şeylerin hiçbirinin asıl sahibi değildir. O'na da yaratan tarafından hibe edilmiştir. Kendisi saygınlık beklerken,mevcut malın asıl sahibini "bencil" olarak niteler ki bu durumda "bencil" olan önce insanın kendisidir.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.