gizemnur29

Dile getirmeye çalışıp ta yazamadıklarımı söylediğin için teşekkür ediyorum. Osmanlı sadece sömürücü bir devletti. Günümüz medeni Amerikasının değişik bir versiyonu. Biz millet olarak osmanlıyı Türk devleti olarak benimsemekte neden bu kadar ısrarcıyız? Aslında bir çok sebebi var ama dile getirmek bana göre kendimizi alçaltır diye düşünüyorum. Belli bir kesimin rahat ve huzur içinde yaşadığı diğer halkın ezildiği bir devlet yıkılmaya mahkumdur ve Osmanlı devride kapanmıştır. Biz Türkiye olarak değerlerimize sahip çıkıp geleceğe bakmalıyız...

Bu yazilanlardan cikartabilecegimiz sonuc sudur;Tayyip Erdogan ve arkadaslari tesadüfen bu ülkeye yönetici olmadilar,bu cok planli ve tehlikeli bir oyunun sahneye konulmasindan öte birsey degildir. Tayyip Erdoganin hizmet ettigi amac onun su sözleriyle günesin balcikla sivanamiyaci kadar aciktir. Erdogan,*Kürtlerin biz ayri yasamak istiyoruz*seklindeki istekleri olursa seklindeki soruya su cevabi vermistir;Bu durumda belki Osmanli eyaletler sistemi benzeri birsey yapilabilir. Peki bagimsizlik isterlerse diye sorulan soruyada;*Ona orada sinir tayin edemem.Eyaletler tarzi bir sistem icinde olbilir diyorum*diye cevap vermistir. Arkadaşım sana çok teşekkür ediyorum. Bu eşitliği gözler önüne serdiğin için. Kim görüyor ya da okuyor... İnsanlarımız kendi gözündeki çöpü görmekten acizken AKP nin yaptıklarını nasıl görsün ki..Ama şuda bir gerçek devletin başına hangi parti gelirse gelsin masonların onayı ile olmaktadır... ***** halkımız sadece başını sallayıp geçer

Osmanlıyı irdeliyecek olursak sonunu bulamayız arkadaşım. Osmanlı öyle bir osmanlı ki bir yerde okumuştum. Osmanlı anaları sayesinde çoktan avrupa birliğine girdik diyordu yazar. ben de aynı kanaatteyim. Ama bazılarımız milliyetçilik davasında osmanlı propogandası yapıyor. Bu insanlar ya tarihi bilmiyor ya da boş boş konuşuyor. Milliyetçilik yapacaklarsa Türk milliyetçiliği yapsınlar yoksa etnik ayırım yapmasınlar....

Küresel ısınma konusu kozmopolit bir kavram bence... Dünyamız yaşlı ve ölüme doğru gidiyor bizler bilinçsizce tüketim toplumu haline geldik ve halen devam ediyoruz. Alışkanlıkları bırakmak zor.... tartışmak yerine icraata..

Yazdıklarımın ulaşıp ulaşmadığından emin değilim. Ama evrenin genişlemesi ve maddelerin parçalanması konusunda bir şeyler söylemek istedim. yakın zamana kadar bende evrenin genişlediğini düşünüyordum. Ama bir yerlerden evrenin küçülmeye başladığını duydum. Ne kadar doğru bilemiyorum

Oylar çöpe diyeceğim maalesef.... Çünkü bu ülkede her şey tersine işliyor..... Gündemi de seçimleri de medya belirliyor. Medyanın gücünü arkasına alan kazanıyor. Kaybeden zavallı halk vaatlerle kandırılan. Sonuç hüsran... Koltuğa oturan bağlanıyor adeta tutkalla yapışıp kalıyor... her gelen ayrı satıyor ülkeyi.... Neye ve niçin oy verelim? Birlik olsada halk boş kullansa .... tepkinin en güzeli bu olur... Milli birlik ve beraberlik adına verilen.

SEBEBPSİZ YERE OKUMA HAKKI alınmaz VE YİNE SEBEPSİZ AF ÇIKMAZ....

BİLGİer ÖNCELİKLE RNA KENDİNİ REPLİKE EDEMEZ. BU DNA'NIN GÖREVİDİR. bU İŞ İÇİNDE RNAaz enzimi gereklidir. Enzim yada proteinin oluşumu genler tarafından kontrol edilir. 200 yıl önce yapılmış deneyle evrimi kanıtlamak doğru değildir. Evet deneyler yapılmıştır. Ama koşullar kontrollü bir düzenekle olmuştur. O zaman bütün evrenin bir kontrol mekanızması olmalı. Küçük çaplı değişimleri inkar etmek .....lık olur. Mutasyon ve adaptasyon gerçektir. Ama evrim her geçen gün hücre fizyolojisinin çözümlenmesiyle çürüyecektir.

[Açıkçası artık atamda parçalandı. Tam bilgim yok ama nötron ve elekton dan yüksek miktarda enerji elde etmek amaç. Ama bunun riskleri olabilir sanırım. Çünkü helyum gazı üzerinde deneyler sürüyor galiba

Kendime verdiğim sözü tutmakta zorlanıyorum. Ben neden bu kadar zayıfım. Aşk mı yaşadığım ve ben aşık mıyım. Bu bağımlılık niye? Bildiğim tek şey karşımdaki insan için sadece bir insanım belki de. O sevebilecek bağlanabilecek biri değil. Bu nasıl bir sevda beni her gün eritiyor anlamıyorum. Ruhumda bir fırtına engel olamadığım. Kasvetli bir ıstırap acıtıyor küçük bir kuş gibi köşeye sıkışmış bir haldeyim. Ellerim telefonun tuşlarına gidiyor ama gururum engeller koyuyor önüme. Yapma diye haykırıyor ve onu dinliyorum. Niçin ona doğru aktı duygularım. Bir anda gözlerinde buldum kendimi. Defalarca unutmak için kendimi zorlasamda başaramadım. Beni benliğimden koparan neydi söylese birileri diyorum. Yalnızlığımdan başka bana cevap veren olmayacak biliyorum. Ayrıca şunu da çok iyi biliyorum her şey ikimiz arasında yaşandı ve bitti. Bizden başka bu ilişkinin varlığına şahitlik edecek dağlar ve birlikte dolaştığımız sahiller var. Onların şahitliğiyle yaşanmıştı o sıcak duygular… Ay ışığı altında yaşanan ve hayattan uzaklaştıran anlar gerilerde… Resimlerine bakıp bakıp ağlıyorum şimdi. Sevmiştim sevmemek mümkün değildi. Uzun bir süreçti benim için… Şimdi kaçıyorum ama neden. Korkularımdan… Korkularım öylesine çok ki… Kimseye anlatamam… beni yeren bakışları görebiliyorum. Ama ben aşık oldum…Aşkına karşılık bulamayan bir beden olarak matemler adasındayım. Birgün bitecekti diyerek kendimi avutmaya çalışıyorum. Ne çare ki avunmuyor yüreğim… Onun iki cümlesini duyabilmek için ölmeye bile razıyım. Keşke bu hislerimi anlatabilsem ona… Duygularımı önemser mi diye düşünüyorum. Biliyorum onun önemsizdim… çok fazla mı geldi isteklerim… Unutmak için zorluyorum kendimi.. Olmuyor sevgili seni unutmak… geçen güzel günleri anımsamamak yok saymak benim için kolay değil… Bu deneme kitabından bir bölüm. Etkileyici olduğunu düşünüyorum. Beklentilerin sonunda kaçışı seçen bir bedenin yaşadığı ıstırap

Uçurumun kenarında her zaman ki düşüncelerinin içinde düşünüyordu. Arkasında bir elin dokunuşuyla irkildi. Karanlık gecelerin kendine ait olduğunu düşünmüştü. Ama kendisi gibi birileri de olmalıydı bu anı yaşamayı seven. Arkasını döndüğünde şaşkın bakışların arasında “ Senin burada ne işin var” dedi. Keskin bakışlar intikam almak ister gibiydi. Aralarında var olan mesafeye bakındı. Kaçacak bir yer bulmayı arzuluyordu. Burnunun ucunda silahın namlusu arkasında denizle buluşan bir uçurum… Atlamak mı silah mı seçim yapmak zordu. Konuşarak kurtulabilirim diye düşündü. “ beni öldürerek eline ne geçecek” dedi. Sessiz kalan beden kararlı gibiydi. Bir an düşündükten sonra “ ölmen gerekiyor” dedi. “ Ama neden” dedi adam. “Bu soruyu sorman çok yanlış… Sen herkese zarar veriyorsun” dedi. Yıllardır yapamadığı itiraf dökülüyordu dudaklarından… “Ben kendimden başka kimseye zarar vermedim. Yaptıklarımdan pişmanım. Sonunu düşünmeden hareket ettim.”diyen adamın gözlerinde yalvarış sezilir gibiydi. “ Çok geç kaldın. Kaç kişinin hayatını söndürdün. Hayallerle oynadın. Yıllar önce bir genç kızı bırakıp kayıplara karıştın.”demişti. “ Sen nerden biliyorsun.”dedi. “ Bana söylemedin ama bir tesadüf diyelim onunla karşılaştım uzaklarda bir yerlerde.”dedi. “ İsteyerek yapmadım.”dedi. “ Sen hiçbir şeyi isteyerek yapmadın. Bana da başkalarına da…” “ O nerede” “Çok mu merak ediyorsun. Bir barda çalışıyor. Senin eserin onun hayatı. Benim hayatımda onunkinden farklı değil.”dedi. Adam o yere oturdu. Gözyaşlarına hakim olamıyordu. Dökülen geçmişin sayfalarıydı adeta… “ Benden ne istedin. Söyle…”dedi. Adam cevap veremiyordu. Ama ölmek istemeyen insanın çırpınışıyla “ üzgünüm. Ne istersen yapmaya hazırım.”dedi. “ Güldürme beni” dedi. “ İnan bana” dedi. Adam titreyen bedenine sahip çıkamıyordu. “ sana inanmak mı? Asla… Şimdi yürü bakalım. Şu merdivenlerden ineceğiz” demişti. Adam merdivenlere bakındı. Karşısındakinin ne yapmaya çalıştığını anlamamıştı. Söyleneni yapmak zorunda olduğunun bilincindeydi. Yürüyordu ve basamakları indikçe korkusu daha da artıyordu. Sonunda denizin kenarındaki ay ışığında görünen yosun tutmuş kayalığın üzerine gelmişlerdi. “ ölmeye hazır mısın?” dedi. Ellerini kaldıran adam; “ Yapma lütfen. Beni öldürüp de elini kana bulama” “ Kaybedecek hiçbir şeyim yok” demişti. Silahı kuvvetlice kavramış ve adama çevirmişti. “ Çok şeyin var. Bir daha seni rahatsız etmem. İstersen yaşaman için gerekli şartları sağlarım” dedi adam. “ Sen mi? Senin kendine yararın yok. Ama ben seni öldürerek başka insanların duygularıyla oynamanı önleyeceğim” dedi. Bu konuşmanın ardından tetiğe basmıştı. İki kurşun ve adam yerde uzanmıştı. Yosunlar kana bulanmıştı. Katil elindeki silahı denize doğru fırlattı. Geçmişine yad eden haliyle gökyüzüne baktı. Arkasına dönüp yürüdü. Basamaklardan her çıkışında daha bir rahatlıyor biraz önce işlediği cinayetin memnuniyeti yüzüne oturuyordu.

Seninle Yaşadım Kır çiçeklerini görmedim Uzaklardan kokularını hissetmedim Sen gittin gideli başka yüreklere yüreğimi açmadım İçimde kalanları dağıtmadım Acı çeksem de sustum İçimde sakladım Istırabını gözlerime gömdüm Gitsen de seni unutmadım Anılarınla yaşadım Dokunuşlarınla hayat buldum Hatıralarımda kalan sözlerinle avundum Baharın tadını senin anılarında tazeledim Ömür yolculuğumda varlığın olmasa da seni silmedim Sensizliğin içinde seninle yaşadım h.g.c

ben Cezmi Ersöz hayranıyım... belki de onun yaşamına yakın bir tarzım olmasındandır Size bir kitap önereceğim. bu kitapta herkesin kendinden bir şeyler bulabileceğine inandığım bir deneme... Tarzı cezmi Ersöz dilinden... "Bana Sakın Ağlama Deme" kitabın adı

[sessiz Tehlike'nin reklamını duymuştum. Ama okuma imkanım olmadı. Konu küresel ısınma ise ilginç olabileceğini düşünüyorum. Siz ne diyorsunuz?

Kitap hayattan kaçtıkça sığındığım bir liman. Beni kendi içinde farklı dünyalara sürükleyen bir aşık. Dili benim dilimden dünyası benim dünyamdan olan. Engin bir deniz sonsuza doğru uzayan..... daha ne diye bilirim. Elimde kitap deniz kıyısında bir kafede alırım soluğu saatler uzaklaşır dalarım onun içine...

O kitabı ben de okumuştum. Da Vinci Şifresi ben bir kurgu olduğunu düşünüyorum.

Ahmet Ümit zevkle okuduğum yazarlardandır. Okumanın ötesinde bir anda bir yerlere gelen biri değil. Hakkıyla bu mevkiye geldiğine inanıyorum. Belli bir okuyucu fanatiği olduğuna inanıyorum. Ama yıllarca yazdı 15 kitap duyan olmadı. sadece polisiye meraklıları dışında. Aşk köpekliktir dediği an kıyamet koptu bence Başarıları daim olsun. İyi bir senarist ayrıca

Ayrıca şunu da belirtmeliyim medyatik bir yazar kendisi. On yıl önce bir arkadaş sohbeti sırasında karşılaşmıştık. O zamanlar hepimizin heyecanları ve azimleri vardı. Ondaki azmi sadece kutlayabilirim. Bir şekilde bir kadının hayatını yazdıktan sonra gündeme geldiğine inanıyorum. yani bir insanın arkasında yaptığı işten dolayı destekleyeni olması gerekiyor sanırım

Üzgünüm takip ettiğim yazarlardan değil. Yolda Üç Kişi Adlı kitabını okumuştum. İstediğim tadı bulamadım. ama Buket Uzuner'in son kitabını tavsiye edebilirim.

12. Gezegen güzel bir kitap. Bunun yanında aynı tarzlarda yazılmış başka kitaplar da var. Mitoloji'yi anlatan ve dini örgülerle bağlantı kuran. Açıkçası insanı beyin fırtınası yapmaya sürüklüyor. ergun candan'ın antik mısır2ın sırlarını da tavsiye edebilirim. Ayrıca Zecharia Sitchin'in 12. Gezegen dışında yazdığı derlemelerden oluşan üç ciltlik bir kitabı var adını hatırlamıyorum. Sanırım Dünya tarihi olması gerekiyor. Bu konu üzerine Yalçın İşler güzel bir kitap yazmıştı. Yıllar önce okumuştum Adını hatırlamıyorum. Sanırım Dünya hakkında Her Şey'di

önceleri ilgimi çeken kitapları okuyordum. Ama daha sonraki dönemlerde yazarları okumaya başladım. Turgut beyinŞu Çılgın Türkler'ini çok beğendim. Belki bu sayede öğrenciler tarihten zevk aldılar diyebilirim. Nietzche'nin Tarih üzerine kitabını lisede okumuştum ve beni etkilemişti.

king üstüne tanımam. Korkunun ötesinde anlatımı cezbediyor beni...

Ben bu tür kitapların satılmasından rahatsızlık duyuyorum. İnsanlar maddi manevi arayışlar içerisinde ve bazı kişiler bunlardan faydalanmak için ataktalar. Allah aşkına define mi kaldı dünya da. petrol bile tükenmişken...

Arayış kitabın ismi... İnsanların hayatları boyunca düştükleri boşluklardan çıkış için mücadelesini anlatıyor... Polisiye kategorisine giren bu kitap bence psikolojik bir anlatıma sahip www.alteryayincilik.com adresini ya da www.ublyayinlari.com incelemenizi tavsiye ederim.