Zıplanacak içerik

botan

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

botan tarafından postalanan herşey

  1. Zaten kimsenin kürtçe resmi dil olsun diye bir isteği yok sayın GÜNEŞLİ GECE ülkemizin resmi dili türkçedir ve öyle kalmalıdır.Ancak kürtçeninde yok olmasına göz yumulmamalıdır,ortada 5000 yıllık tarihi olan bir halk ve onun dili vardır.Bütün herkese mutlaka ortak dilimiz olan türkçe öğretilmelidir yani türkçe öğrenmek mecburileştirilmelidir ama kürtçeyede sahip çıkılmalıdır unutulmamalıdırki bu ülkeyi türk ve kürtler beraber kurdu.Ayrıca laz ve çerkezlerin ayrı dil falan istekleri yoktur onlar kendilerini türk olarak tanımlamaktadırlar yani kürtlere verilecek bu hak onları rahatsız etmeyecektir... SAYGILARIMLA...
  2. biz her hak dediğimizde siz bunu kimlik olarak anlıyorsunuz hak ve tanınmak kimlik demek değildir bizim lugatımızda yani ayrı bir kimlik ayrı bir bayrak ve aYrı bir ülke hayali taşıyan ve bizi bölmek isteyenleri ayıklayıp diğer kürt kardeşler için dillerini yaşatabilmeleri ve yaşamaları için kanunlara uygun olmak şartıyla elbette kürtçe anayasal güvence altına alınabilir örneğin dicle üniversitesine bağlı bir kürt enstitüsü kurulabilir ve inanınki bu bizi bölmekten çok bütünleştirir.bakın sırf kürtçe klip yapıcam dedi diye ahmet kayanın başına gelenler saygılarımla....
  3. TÜRKİYE kürt'leri bu ülkeyi terk etmeyi düşünmezler çünkü bu ülkede kurucu iki halktan biridirler yani TÜRKİYE ne kadar türk'lerinse okadarda kürt'lerindir.ancak kürt'lerin sorunları vardır ve bu sorunlar cumhuriyetin ilk yıllarından beri çözümlenememiştir sanırım bunun da sebebini kürt'ler olarak gösteremezsiniz örneğin ABDULKADİR AKSU diyarbakırlıdır ve kürt'tür çıkıpta ben kürd'üm kürtçe serbest olmalı ve ve kürt'lere kültürel hakları verilmelidir deseydi içişleri bakanı olabilirmiydi bu ülkede konu şuki dtp veya başka parti bu ülkede daha önce hiç yapılmayan kendisine yapılan kişi veya kişilerin tepki gösterip gideriz demesi doğaldır ve haklıdırlar.
  4. peki ne yapsınlar yani adamalr uçak yapacaklar TÜRKİYE'de birileri kıyameti koparıyo kürtler uçak yapıyor diye ordu kuracaklarını söylüyorlar yine aynı,bunun sebebi ne biliyomusunuz kendi halkını memnun edemediğini bilmekten kaynaklanıyor eğer devlet halkıyla bütünleşmek için adımlar atıp kendi halkına iyi bir yaşam(dil,kültür,ekonomik vs.)anlamda sAğlarsa halkınında başka oluşumlara ilgi duyması söz konusu olmaz.
  5. hem çıkıp kürtler pkk'dan sıyrılıp haklarını demokrasi içerisinde arasınlar diyosunuz hemde yapılmadık ayrımcılıkı bırakmıyosunuz şu TBBM tarihine bakın bir milletvekilinin yargılanmasına devam edilmesi kararının benzeri yok şimdi tesadüfmü bu????
  6. Arkadaşlar halepçede yapılan katliam insanlık tarihine sürülmüş bir kara lekedir ve saddam idam edildiği zaman ben şahsen çok üzüldüm çünkü o hemen ölmeyi değil hergün etinden birparça koparıp tuz basarak acı çeke çeke ölmeyi hak ediyordu.Ayrıca ırakın kuzeyindeki kürtler ve onların liderleri her fırsatta TÜRKİYE'ye büyük minnet borçlu olduklarını ve TÜRKİYE'yle karşı karşıya gelmek istemediklerini söylüyorlar.şimdi bazılarınız diyebilirlerki neden pkk'ya karşı savaşmıyorlar ozaman diye ama adamların en önde gelen şehirlerinden olan erbilde bile canlı bombalar gezinebiliyosa bu adamlar nasıl bukonuya eğilsinler
  7. Farz edelimki böyle bir çalışma var gerçekliği söz konusu bile olamaz ama farz edelimki devletin bazı kadroları böyle bir araştırma yaptılar peki bu emri kim verdi neye göre bu araştırma yapıldı ve en önemlisi bu bir araştırmamı yoksa fişlememi????
  8. eee saçmalarsan böyle olur 5 bin yıllık tarihi olan kürt halkını yok saymak değil onun en kralının haddi değil bence derhal görevindende kovulmalı ve yargılanmalıdır.....
  9. işte bu söze bayılırım....
  10. Ülkemizin resmi dili türkçedir ama bazı arkadaşlar hala ülkemizin ana dili diyolar ülkelerin ana dili olmaz resmi dili olur buda türkçedir.Ayrıca kürtçe olsa çokta başarılı olunur örneğin rojin,aynur yada xero abbas temsil edebilirler türkiyeyi haaa bu arada yine birileri çıkıp ülke bölünmek isteniyor diye ***** ***** konuşacklardır takmayın onları onlar türk kürt çatışmasından nemalanan çıkarcılar ve onların kullandıkları asalaklardır. haa birde bu olabilir **** mtlaka izleyin kararınız değişecektir...
  11. Eğer kürtler akp yi desteklemeseydi ve oylarını dtp'ye verseydiler mhp ve chp daha güçlü olacaklardı buda yeni kaoslar ve reddin devamı demekti oysa başbakanımız diyarbakırda kürt sorununu varlığını ve demokratik çözümünü savunan sözler söylemişti bunun yanında abdullah gül konusunda cumhurbaşkanlığı konusunda yaşananlar ve abdullah güle (tüm türkiyede olduğu gibi) haksızlık yapıldığı görüşü hakimdi bence akp'nin kürt oylarını toplamasının nedenleri bunlardır...
  12. Sayın politika siz beni anlamamkta neden ısrar ediyorsunuz??? bakın üniter yapı veya türk düşmanı değil türkiye kürtleri bunu ben bir kürt olarak çok açıkça ifade ediyorum ama bu sorun silahla çözülecek bir sorunda değildir bunuda artık anlamak lazım kürtler dillerinde yayın yapan tv ve radyolar istemekte gayet haklıdırlar ve bence kürtlerin hakları ve varlıkları devlet güvencesi altına alınmalı örneğin dicle üniversitesinde bir kürt enstitüsü kurulmalı ve kürt tarihi dili ve kültürü üzerine araştırmalar yapmalı ve bunlar devletçede kabul edilmeli hiçbir halk başka bir halk ismiyle yaşamayı istemez kürt kürt olarak türk türk olarak bu ülkede rahatça yaşama hakkı vardırr...
  13. Yılmaz ERDOĞAN Güvercin Kanadında Mektup. BU bir mektup.Kuş, güvercin kanadına yazıldı.Kimin vicdanına konarsa o okusun diye.Ölüm üzerine… Mayın üzerine… Kürt meselesi… Türk meselesi üzerine. Güzel kelimeler… Ve çirkin kelimeler üzerine. Ölüme doğru yapılan bu korkusuz koşudan korkuyorum. Mayınlarla parçalanan kardeş cesetleri odamda, yanıbaşımda duruyorlar. Yazdığım her kelimeye daha bir dikkatle bakıyorlar. Onlar dün parçalandılar. Yazıklar olsun diye başlıyor aklıma gelen her cümle şimdi. Yazıklar oluyor zira, insanın biriktirdiği en güzel şeylere. Yazıklar oluyor, bir çocuğun Kürtçe, Türkçe veya her ne hal ve her ne dilde ise gülümsemesine… HER SİLAH ÖLDÜRÜR AMA MAYINDAN KAHPESİ YOKTUR Sevgiliye hediye almaya, pazar alışverişine çıkmaya, bir bebek sahibi olmaya, sigarayı bırakmaya, piknik yapmaya, bir insanı her şeyden çok sevmeye…. Yazıklar oluyor… Yazıklar oluyor hayatın bizzat kendisine. Yapmayın! Mayınlar döşemeyin geleceğinizin güzergáhına. Bu kalleşin ne zaman patlayacağı belli olmaz. Bazen yıllar sonra, bir küçük kız çocuğu çiçek toplarken denk gelir, bazen yirmi yaşındayken ve daha önce hiç görmediğin bir yerde, daha önce hiç tanımadığın insanların arasında hem anayasal hem siyasal hem mukaddes bir yolculuk sırasında…. İnsanoğlu her melaneti icat etti; ama mayından kahpesi yoktur. Her silah öldürebilir, her zaman öldürme potansiyeli taşır; ama mayın MUTLAKA ÖLDÜRÜR. Mayın ıskalamaz! O birini mutlaka öldürür! Uğursuz bir pusuya yatar ve patlayana kadar, bir can üstüne basana kadar bekler. İnsanın icat ettiği EN ÇİRKİN şey silahtır. Ve silahların EN ÇİRKİNİ MAYINDIR! Sebebini unuttum kavganın ve umurumda da değil siyasi tartışmalar. Bir tek şey için dua ediyorum her gece, her gündüz: Kimse genç ölmesin dağlarımızda. EN GÜZEL KELİME ‘BARIŞ’ ARTIK SOYTARI KELİME Silahlar susmadan sebebi konuşmaya imkán da yok lüzum da. Aklın sesi, akılsızlık susmadıkça duyulmuyor. Ve o zaman akla sadece DURUN demek geliyor. Hemen şimdi DURUN! Hiçbir haber geçmiyor ajanslar artık, ölümsüz. İçinde acı olmayan gecemiz yok.. Ne oldu diyorum yine, kim hangi korkunun, hangi uğursuz hesabın peşinde diye… Barış artık soytarı bir kelime… Her ağızda var; ama hiçbir yerde yok. Nerede bu barış? O, insanın icat ettiği EN GÜZEL kelime. Ama kelimelerle ne isterseniz onu yaparsınız. Barış dersiniz; ama savaş manasınadır. Hatta bütün savaşlar barış için yapılır. Ve herkes adil bir barış için savaşır. Ve akıl der ki, aslında savaşmıyorsanız barışmaya başlamışsınız demektir. Bir barış için yapılması gereken ilk ve belki de tek şey savaşmamaktır. Silahlar patlamaya başlamışsa orada insanın bulduğu güzel kelimeler orayı terk eder. SEVDADAN GAYRISINA AĞIDIMIZ OLMASIN Kelimeler de ölür bazen… Ve kelime cesetleriyle yaşanmaya başlar hayat. O kelimelerin, o cesetlerin… Nece olduğu, yani bu ölülerin ölürken son nefeslerinde hangi dilde konuştukları artık akılsızlığın gölgesinde soğuyan HAYATIN, YAŞAMANIN ta kendisidir. Ölen yirmisindedir. Artık, ardından söylenen ağıtlar kalır. Ve Anadolu’da ağıt sıkıntısı yoktur. Kürtçe’de de, Türkçe’de de binlerce ağıt vardır. Hatta aynı ağıtın hem Kürtçe’si hem Türkçe’si vardır. Yürek yakmak iyi bir işse, ikisi de eşit derecede yürek yakmaktadır. Ama yüreğimizde artık dağlanacak yer kalmamıştır. Sevdadan gayrısına ağıdımız olmasın artık. Şimdi hepinizin huzurunda yalvarmak istiyorum. Gördüm anladım, yapacak hiçbir şey kalmadıysa yalvarıyorum işte. Kendimi küçük düşürmek istiyorum. Taviz vermek istiyorum. Kimin elinde bu kanı durduracak bir güç varsa, ister şeytana tapsın ister puta, ister bir tek Allah’a… DİZLERİMİN ÜSTÜNE ÇÖKTÜM YALVARIYORUM Kimin dudaklarının ucundaysa bunca gencecik hayat, ben ona yalvarmak istiyorum. Ne olur? Bu işi durdur. Ben siyaset miyasetten bahsetmiyorum. Dizlerimin üstüne çöktüm, “Bu genç ölümleri durdur” diyorum. Kimse ateş etmesin kimseye. Hiçbir gerekçeyle. Hatta kendini savunmak için bile… Çünkü savunmaya başlayana kadar masumsun ve masum güzel bir kelime, masum kal… Kim hangi mayının yerini biliyorsa yalvarırım söylesin. Bir káğıda yazsın, bir şişeye koysun, suya salsın söylesin. Kim hangi mayının yerini biliyorsa, kimin gücü yetiyorsa olası ölümlere engel olmaya, ona yalvarıyorum işte. İster şeytana tapsın ister puta, ister oralı olsun ister bizim buralı. Gücü yetiyorsa eğer durdursun bu işi. Ben, bir yurttaş, bir insan olarak kendimi küçük düşürüyorum. İşte açık açık yalvarıyorum, durdursun durdurmaya gücü yeten. Süresiz ve sonsuza kadar. Yalvarıyorum. Dizlerimin üstüne de çöktüm ve ağlıyorum işte. YAZGI BİRİNİ KIŞLAYA BİRİNİ DAĞLARA GÖTÜRMÜŞ Sonra sabahlara kadar tartışalım. Ama şimdi durdur. Yalvarırım. Gençler, çocuklar ölüyor, hepsi kardeş, hepsinde aynı muska, aynı yazgı, aynı televizyon, aynı futbol, aynı hayat… Hepsinin gerisinde dualara bürünmüş paramparça bir sevdalı. Hepsi genç, hepsi güzel… Hepsi Türk, Hepsi Kürt… Gençler… Yazgının biri kışlaya, diğeri dağlara götürmüş… Kürtçe’de “cehel” derler. Kulağa cahil gibi gelir; ama “henüz bilmez” manasındadır, henüz yolun başında manasında… Yalvarırım ne olacak… Benden ne eksiltecekse bu yakarış eksiltsin, maksat hayat çoğalsın bu dünya cennetinde. Bir yangında hep güzel kelimeler yanarken, çirkinleri hayatta kalır… Kınamak, sövmek, hangi haklı gerekçeyle olursa olsun yangına körükle gitmek. Ben kimseyi kınamıyorum, ben kimseye sövmüyorum, ben bu işin tamamını SEVMİYORUM. Kurtulalım istiyorum bu vebadan. Kimseyi haklı bulmuyorum, kimseyi haksız bulmuyorum. Küstüm. ‘MIRIN’ DENİR KÜRTÇE’DE ‘ÖLÜM’DÜR TÜRKÇE’DE Konuşmuyorum bu konuyu… Silahlar susana kadar “SİLAHLAR SUSSUN”dan başka konu konuşmak istemiyorum… İstemiyoruz. Ölmenin, öldürmenin hiçbir türünü, çeşidini sevmiyorum. Ben genç bir hayat kurtulsun istiyorum her tür kavgadan. Hatta kavgayı öven şiirlerden bile uzak dursun istiyorum. Her çocuk çirkin kelimelerden uzakta yaşasın istiyorum. Eğer o kelime çirkinse, çirkinin hizmetindeyse, Kürtçe söylemişin, Türkçe söylemişin çıfayda… Hiçbir dil çirkin bir kelimeyi güzelleştiremez. Ölüm her dilde çirkin bir kelimedir. “Mırın” denir Kürtçe’de. Anadolu’da konuşulan bütün dillerde karşılığı vardır. Bunların içinde resmi olan “ölüm”dür. Türkçe’dir. Ve ölüm kelimesi, resmi ya da gayri resmi her dilde eşit derecede çirkindir. “Yaşam”a gelince…. Kelimelerin en şahanelerinden. İçi açık açık ve kelimenin her manasıyla “hayat” doludur… Ve hayat, varlığından emin olduğumuz tek şeydir… DİL, BİR OLUŞLAR ZİNCİRİNİN SONUCUDUR Kürtçe’de “jiyan” denir. Yaşam, her dildeki en güzel kelimedir. Belki bir tek rakibi vardır, o da “aşk”tır elbette. Aşk… Kürtçe’de “evin” denir. Bu kelimelerin içinde resmi olan “aşk”tır; ama aşk kelimesi her dilde eşit derecede güzeldir. Anadolu’da en az iki kişinin birbiriyle konuşup anlaştığı bir dil varsa ben onu bile öğrenmek istiyorum. Sadece iki kişi bir dil icat etsin, ben çok merak ederim onu. Çünkü bu iş öyle kolay değildir. Dil yani lenguiç, çok geniş ve karmaşık bir sesler organizasyonudur. Ve bir dilin oluşması, hiç kimsenin tasarlamasına imkán bulunmayan ve yüzyıllar boyu süren bir olaylar, oluşlar zincirinin sonucudur. Bazı insanlar başka seslerle, bazıları başka seslerle anlaşırlar… O sesler onların bünyelerinden, yani hayatlarının, kuşaklar boyu yaşamışlıklarının içinden süzülerek akar. Sonuç her zaman mükemmeldir. Çünkü bir dilin yapımında milyon, milyar insanın katkısı vardır ve bu katkı o insanlar yaşadıkça devam eder. ‘ACI’NIN YANINA ‘ŞİFA’ ‘İNTİKAM’A ‘BAĞIŞLAMA’ İşte bu yüzden bütün diller, insanoğlunun en büyük, en mucizevi eserleridirler. Ve dil akışkan bir şey, düpedüz bir nehirdir. Bünyesine uyan her su içine akar. Her dilde başka dilden göçmen kelimeler vardır. Onlar o dilin yurttaşı olurlar sonra. Buna bazısı yozlaşma der; ama “yozlaşma” zaten çirkin bir kelimedir. Güzel dil ya da çirkin dil diye bir şey yoktur. Hepsi şaşılası bir kolektif çabanın ürünü, birer insan harikasıdır. Güzel kelimeler vardır, çirkin kelimeler vardır. Ve bunlar bütün dillere eşit sayıda yayılmıştır. Her çirkin kelimenin yanına bir tane iyisini eş edeceğiz. “Acı”nın yanına “şifa”, “zor”un yanına “çaba”, “intikam”ın yanına “bağışlama”…. “Ölüm”ün yanına “hayat”! Sivil olan, sivil hakların geliştirilmesini isteyen bir yurttaş, silaha hiçbir zaman elini sürmemelidir. Haklılığını sivilliğinden alan kişi sivillikten vazgeçerse haklı olmaktan da vazgeçer… RESMİ OLANI TÜRKÇE’DİR AMA HEPSİ ÖZGÜRDÜR Artık sivil de değildir haklı da. Bir dilde manası çirkin olan, yani çirkin bir şeye isim veya duruma sıfat olan kelime sayısı artmışsa işte o zaman o dil, evet “yozlaşıyor” demektir. Dil yani lenguiç, iyi kullanılmazsa tehlikeli olur. Çünkü dil, her türlü kullanıma müsait mükemmel bir ses organizasyonudur. İnsanları başkalaştırır. Ama “başka”dan korkmaya gerek yoktur. “Başka” güzel bir kelimedir. Çünkü aslında aynı dili konuşan, konuşmayan herkes “BAŞKA”dır. Ve başka, başkalık güzeldir. Başkasının başkalığıyla birleşiriz ve bu birleşme bazen AŞK diye patlar. Ve aşk nerede olursa olsun kendisi dışındaki her şeyi önemsizleştirir. Biz kendi bahçemizdeki dillerin hepsini bilek, öğrenek, bir de üstüne İngilizce, Fransızca filan çakıp dünyanın karşısına çıkak. Diyek ki bizim bahçede insanoğlunun şu kadar senede imal ve muhafaza ettiği diller, hazineler var! Süryanice var, Keldanice var, daha araştırsak bulacaklarımız var… Bunların içinde resmi olanı Türkçe’dir. Ama hepsi Türkçe kadar özgürdür diyelim. KÜRTÇE’Yİ CENDEREDEN TÜRKÇE KURTARACAKTIR (Hem belki diğer dişlerini de yaptırmasına yardım edebiliriz şu tek dişli, tek taşlı medeniyetin…. “BİZ”i düzeltirsek herkesi düzeltiriz.) Hepimizin eşit derecede duyacağı bir gururla dünyaya diyelim ki: Bizzat Türkçe’nin kendisi diğer dillerimizin güvencesidir. Çünkü onları özgürleştiren şeyler Türkçe yazılacaktır. Türkçe bizim ortak dilimizdir ve ortak kimliğimizi oluşturur. Ve Türkçe, güzel kelimeleriyle her şeyi iyileştirebilir. Kürtçe’yi bu cendereden çıkarabilir. Alır bu Mezopotamyalı kardeşini, önce yaralarını iyileştirir. Onu özgürleştirir… Kürtçe’yi, korku salan, öfke çağrıştıran bir meselenin parçası olmaktan, bu hiç hak etmediği yankısından Türkçe kurtaracaktır. Çünkü DİL güncel bir mesele değildir. Güncel bir kavganın konusu olması, hiç hak etmediğimiz bir trajedidir. Ve kavga da (ki Kürtçe şer denir), trajedi de (ki ona Kürtçe’de de trajedi denir) çirkin kelimelerdir. Elbette bütün kelimelerle ilgili kullandığım “güzel” ve “çirkin” kelimeleri tırnak içindedir. Bazı tırnak kalın, bazısı incedir; ama hepsi tırnak içindedir. Çünkü asıl güzel olması gereken, kelimelere yön veren mekanizmadır ve bildiğim kadarıyla ona da akıl denir. TAKATİMİN SONUNDAYIM ELİMDE SADE KELİMELER Akıl dilin patronudur ve hiçbir zaman ve hiçbir koşulda yetkilerini akılsızlığa, öfkeye devretmemelidir. Bu bir mektup. Kanamalı bir güvercinin kanadına yazıldı. Hangi yüreğe konarsa o okusun ve bu ölümcül gidişi durdurmak için yapabileceği bir şey varsa hemen şimdi yapsın diye yazıldı. Ölüm üzerine… Mayın üzerine yazıldı. Kürtçe meselesi, Türkçe meselesi üzerine bir yakarış bu. Ben… Yani kalemden başka silah, vicdanından başka pusula tanımayan, bilmeyen ben… Ne elimde dünyayı kurtaracak bir bilgi var, ne düşleri aydınlatacak bir lamba… Elimde sade kelimeler… Dizlerimin üstüne çöktüm, ağlıyorum. Takatimin sonundayım ve durun diyebiliyorum sadece. Yalvarırım… Durun! Durdurun!
  14. botan şurada cevap verdi: muki başlık Güncel Konular
    benim o adamların neyi ney saydıklarıyla ilgilenmemi bekleme eğer bana göre birisi neyse başakası için ne olduğuna karışmam kendi inancım doğrultusunda hareket ederim birtek askerin ayağının taşa değmesine üzülürüm ben bu yüzden anlayış istiyorum uçlar yaratmamalıyız bu ülkede ortak noktalarımız ön plana çıkarmalıyız beni lütfen başak kefeye çekmeye çalışmayın ben tam bağımsız ve kardeşçe yaşayacağımız bir ülke istiyorum yapyığınız yoruma çok üzüldüm. ayrıca üzerinde TÜRK bayrağı olan rozeti takmam diyenler varmış bir arkadaşımızın yazdığına göre eğer bunu yapan varsa gerçekten hata yapıyordur bu ülkenin tek bayrağı vardır oda gönderde dalgalanan şanlı ay yıldızdır ve kürtlerinde(şahsen benim)de bayrağımdır...
  15. botan şurada cevap verdi: muki başlık Güncel Konular
    Öncelikle ülkelerin ana dili olmaz.TÜRKİYE'ninde yoktur resmi dili vardır oda türkçedir,ikincisi soru bildiğiniz yabancı diller diye değil,bildiğiniz diller diye sorulmuştur,banada sorulsa bende aynısını yazardım çünkü bende türkçe biliyorum ha bide kürtçe biliyorum ama onu yazamam eğer fransızca bilipte onu yazarsam gerginlik olmaz büyütülmez ama kürtçe bilipte yazarsam vay halime vatan haini ilan edilirim,şimdi kim utanmalı?
  16. botan şurada cevap verdi: muki başlık Güncel Konular
    Ya şu yazılanları okudumda bi an insanlığımdan utandım o adamları kötü gösterme çabanız o kadar açıkki yani birşey yapsalarda tepelerine binsek modundasınız.Halbuki AHMET TÜRK açıkladı yanlışlıkla olduğunu ve orada sorulan sorunun soruluş şekli ilk duyduğumda benide aynı cevabı vermeye itti,çünkü soru şu ''bildiğiniz diller'' AHMET TÜRK ''bildiğim diller kısmına kürtçede yazacaktım gerginlik olur düşüncesiyle yazmadım meğer soruyu yanlış anlamışım daha beter bizi düşman göstermeye çalışanlara fırsat verdim'' diyor.Yani biraz mantık ve anlayış içerisinde bakın olaya bu sorun silahla red etmekle çö-zül-mez bunu anlayın artık,bir bekleyin meclis açılsın faaliyetler başlasın zaten eğer ülke lehine birşeyler yapmazlarsa onları meclise yollayanlar oradan indirmeyide bilirler ama siz kalkıpta onlara oy veren tam sayı bilmiyorum tahminen 1 milyon insanın seçtiği insanlara şimdiden böyle yaparsanız tepki alır ve ileride 3 milyon oy alırlar tıpkı cumhurbaşkanlığı seçimindeki olaydan sonra akp'nin oyunu arttırdığı gibi...
  17. ben bir tutuyorum diye birşey demedim bazı arkadaşlar öyle söylemler kullanmışlarki sanki bu ülkeyi bir kıürt temsil edemezmiş gibi zaten ATATÜRK'ün kulvarı ayrı SAİD-İ KURDİ'nin kulvarı ayrıdır.
  18. eğer sırf onu tımarhaneye gönderen zihniyet hala var olmasaydı bugün T.C bu halde olmazdı zaten arkadaşlar... ayrıca saide kurdidir kürt olması bütün ülkeyi temsil etmesine engel değildir ona bakarsanız ATATÜRK'türktür ama kürtlerinde yaşadığı bu ülkenin kurucusudur:::
  19. [benimde anlatmaya çalıştığım ve sizin reddettiğiniz konu bu sayın politika bir ayrı devlet istemek kürtler içinde bir hatadan öte birşey değildir,kaldıkı ben kürt halkının böyle bir talebinin olduğuna inanmıyorum(bende bir kürdüm ve böyle bir talebim yok) ama türkiye türklerindir,yaklaşımınada karşı çıkmak gerekmezmi bu gibi söz ve uygulamaların halkı kutuplaştırdığı ortada değilmidir?oysa ben türkiyeli olmaktan gururluyum neden edirneden hakkariye izmirden karsa kadar vededelerimizin beraber kurduğu bir ülkem olacağına ayrılayım ve kendimi oraya mahkum edeyim.benim dedem bu ülke için savaşırken azınlık olmak için değil asli unsur olmak için savaştı kendi dilinde tv lerin 45 dakika hemde ülke neredeyse 90 yaşına geldikten sonra yayına izin verileceğini bilseydi tutumu aynı olurmuydu acaba?türkiyede kürtleri diğerleriyle bir tutamazsınız kürtlerin türkiyede türklerle birlikte en büyük etnik unsurdurlar.Tek devlet ve tek bayrak olgusu çoook çoook doğru bir olgudur zaten bizi kimse ayıramaz korkmayın biz ne ırak ne iran nede suriye gibi değiliz bizim sadece aynı toprakta yaşamaktan öte akrabalık bağlarımızda var bu ülke kurulurken beraber mücadelemiz var şimdi eşit hakkı hakediyomuyuz sayın politika lütfen birdaha düşünün. saygılar.....
  20. Bediüzzaman saide kurdi yıllar öncesinden bugünleri görmüş vezaman kavramının üzerinde görüşleri olduğu için bu isim kendisine verilmiştir.
  21. DTP'NİN oy kaybetmesinde bir çok neden vardır bunlardan bazıları mevsimlik işçilik,okuma yazma oranının bölgede düşük olması ve dtp'nin meclise girmemesi için o tarihe kadar birbirini yiyen partilerin biranda beraber olup birleşik oy pusulasıyla ilgili yasayı çıkartarak kafaların karışmasını sağlamaları ve chp'nin c.başkanlığı seçiminde takındığı tavra karşı tepki bunlardan bazılarıdır ama dtp meclise girmiştir ve bir temsil hakkı almıştır umarım dtp her kürt dediğinde birileri vurun kürde deyipte eski karanlık günlere götürmezler bizi.Ayrıca bu seçimler ve DTP'lilerin söylemleri gösteriyorki artık kürt halkı tek vatan anlayışını benimsemiş ancak dil ve kültürel haklar konusunda halen beklentiler vardır ve bu beklentilerin gerçekleşebilmesi için birilerinin bunu dile getirmesi gerekmektedir...
  22. “KÜRT SORUNU DEMOKRATİK YÖNTEMLERLE ÇÖZÜLEBİLİR" Kürt sorunun demokratik yöntemlerle çözülebileceğine inandığını belirten Türk, düşüncelerini şöyle özetledi: “Somut olarak her zaman söylüyorum. Bugüne kadar söylediklerimiz ortada. Bunları maddeler halinde sağladık. Genel af, köy korucularının çıkarılması, Kürt dilinin kamusal alanda kullanılması, bölgeler arasında dengesizliğin giderilmesi, kültürel, kimliksel hakların güvence altına alınması. Ancak mesele bunları söylemekte sorun çözülmüyor. Önce sorunun demokratik yöntemlerle çözümü esas almalıyız. Kürt sorunu demokratik yöntemlerle çözülebilir. Niyetin ortaya çıkması lazım. Yurttaşı kazanmak için böyle bir çabanın içinde olacak o niyeti göstermek lazım. İmha inkar mantığından vazgeçip yeniden farklı bir söylemle önümüze çıkmalı. Bütün mesele bu diyalogun oluşmasıdır. Bunu oluşturabilirsek, gerçekten yurttaşımızı tatmin edecek formülleri geliştirebilirsek, barışçıl yönetmelerle niyeti ortaya koyabilirsek o zaman 72 milyon insanın hassasiyeti göz önünde tutarak neler yapabiliriz, neleri yapabiliriz, tartışırız. Sorunlar bir günde çözülmez. Önemli olan niyetin ortaya çıkması." SINIR ÖTESİ KONUSUNDA IRAK ÖRNEĞİ Ahmet Türk, sınır ötesi operasyon konusunda ise şu yorumlarda bulundu: "ABD bütün gücüyle Irak’a girdi. Diktatörlük gitti, demokrasi, barış geldi mi? Olmaz. Operasyonlar sorunu çözmez. Önemli olan halkın yurttaşın tatmin edilmesidir. Yani siz operasyon yaptınız, çatışma çıktı insanlar öldü, peki dağdaki insanın yakınını, babasını kazanmış olacak mısınız? Kazanmayacaksınız. Meseleyi köklü bir şekilde ele alıp bakmak lazım. ’İmha ederim bitiririm’ olmaz, bir halk var halkın talepleri var. Bu görmezden geldiğiniz zaman sorunu çözmüş olamazsınız. Yani operasyonların hiçbir faydası olmaz. Türkiye’de anti- demokratik gelişmelerin nedeni olacaktır. BAZI REFORMLAR OLDU AMA YETERSİZ Türkiye’nin demokratikleşmesi konusunda bazır reformlar yapıldığını ancak bunların yetersiz kaldığını kaydeden Türk, "Türkiye’nin demokratikleşmesi konusunda ciddi bir duruş yok, AB hatrına bir şeyler yapılıyor" dedi. Türk, polise yetkiyi artıran yasayı örnek vererek "Demokratik reformları bir günde ortadan kaldıracak mantık var. Burada mantığın değişmesi lazım. Niyet sorunun çözümüyse formüller bulunur" şeklinde konuştu. GEÇMİŞTEN DERS ÇIKARDIK Ahmet Türk, taleplerini dile getirirken ve politikalarının yaşama geçmesi için çalışırken kimi dönemlerde yanlış ve eksik yaklaşımlar sergilemiş olabileceklerini ifade etti. Türk, "İki yönlü bakmak lazım. Biz dersler çıkardık. Bazı olaylarda farklı durumlara farklı yaklaşabilirdik. Bunları çok rahatça söylüyoruz. Belki bu özeleştiri de olabilir. Bu konuda rahatız. Ama önemli olan devletin mantığının değişmesi. Eğer öyle olursa biz buna katkı sunabiliriz. Buna birçok şey verebiliriz" dedi. EVİMDEN ÇIKMASAM DA MİLLETVEKİLİ OLURUM Türk, seçim çalışmalarını anlatırken, “Ben açıkça söyleyeyim. Mardin bölgesinde bir gün dahi evimden çıkmasam, yine 20-25 bin oy alıp parmenontoya girebilirim. Ben burada güçlü bir destek almak istiyorum. Halkın taleplerini dile getiren biri olarak halkımla bütünleşmek istiyorum. Yüzde 50 oyla parlamentoya gitmek istiyorum. O benim için çok anlamlı. Önemli olan parlentoya girmek de değil, siyasetle halkın bütünleşmesidir. 20-25 bin oyla seçilmemi bile seçim kaybetmek olarak değerlendiririm" şeklinde konuştu. GENEL AF Ahmet Türk, Meclis’e girmeleri halinde izleyecekleri politikayı ve taleplerini şöyle anlattı: “Genel siyasi af istiyoruz. Köy korucularının çıkarılmasını, Kürt dilinin kamusal alanda kullanılmasını, bölgeler arasında dengesizliğin giderilmesini, kültürel hakların güvence altına alınmasını sağlamaya çalışacağız. Tabii ki bizim seçmenlerimizin beklentileri var. Türkiye’de bir kaos, Kürtleri dışlayan bir mantık var. Demokratik projelerin gündeme gelmesi için çaba göstereceğiz. Akan kanı durdurmaya yönelik, gerginliği ortadan kaldırmaya yönelik bir çabadır. Sivil demokratik projelerle bu sorunu çözebileceğine inanıyoruz. Bizim amacımız gerçekten kardeşleşmeyi savunacak bir siyaseti yürütmektir. Bin yıldır birlikte yaşamış olan Türk ve Kürt halkını, yurttaşı kucaklayacak politikalar ortaya çıktığı taktirde bugün bu çatışma döneminden kurtarmış oluruz." ORTA DOĞU’YA DEMOKRASİ GELMEDİ Saddam Hüseyin’in, İran Şahı’nın devrildiğini ancak Ortadoğu’ya demokrasinin gelmediğini ifade eden Türk, "Biz bu nedenle halkların kardeşliğinin sağlanması konusunda, bir demokratik kültürün gelişmesini inanıyoruz" dedi. Türk, diğer partileri ise şöyle eleştirdi: "Adeta bugün düzen partilerinde ’ben daha fazla Kürtlere karşıyım, daha fazla Kürtlerin üzerine giderim’ mesajlarından öte bir şey yok. Türkiye için acı verici bir durum. Kucaklayacı bir politika bekliyor halkımız. Biz olabildikçe kucaklayıcı bir siyasetin gelişmesi konusunda çabamızı, düşüncelerimizi parlemento zemimine aktaracağız.
  23. sayın 5samet2 iyi diyosunda türkiyede kendilerine konuşma fırsatı veren kanal varmı ALLAH aşkına sen söyle hem türkiyede kürtçe yayın yaskları yüzünden kürtler o dediğin kanalı izliyorlar ve o başkanın başkanı olduğu şehirin nüfus yapısına bir bakarsan yüzde 90'ının kürt olduğunu görürsün buda onun kendi halkıyla buluşmak için maalesef o kanala ihtiyaç duymuştur oysa ülkemizde anadilde yayın mümkün olsa halkımız türkiyeden ve türkiye yasalarına uygun yapan yayınlar seyreder ve başkanlarda bu kanallara gidip konuşurlardı bakın türkiyedeki kanallar yüzde 3 oy alan parti başkanlarını konuştururken yüzde 6-7 arası oy alan dtp'lileri konuşturmuyorlar daha meclise girmeden öcü gibi gösteriyorlar bu şekilde davranılması kürtleri ve onlkarın tercihlerini,iradelerini tanımamak değilmidir en baştan onları bozguncu gibi göstermek değilmidir?

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.