Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Efendi Türkler

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Efendi Türkler tarafından postalanan herşey

  1. AKP den umdugunu bulamayanlari umutlarini tekrar dtp ye tasimalarini tavsiye ederim.
  2. Yeni dosyalarla geliyor CHP'li Kılıçdaroğlu bu kez AKP'nin Türk Telekom’a üçüncü ortak olma iddiasını gündeme getirdi ANKA CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu 14 Kasım’da Telekomünikasyon A.Ş.’nin Olağanüstü Genel Kurul toplantısının yapılacağını hatırlatarak, “Bu Genel Kurulda yeni Yönetim ve Denetim Kurulu üyeleri ile üyeler seçilecek. Acaba Türk Telekom’a üçüncü bir ortak mı geliyor? Bu ortak ile ilgili duyumlarımız var 14 Kasımı bekleyin” dedi. CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu, Meclisde düzenlediği basın toplantısı ile Türk Telekom’a ilişkin yeni iddialar gündeme getirdi. Kılıçdaroğlu Türk Telekomünikasyon A.Ş’nin 14 Kasım 2008 tarihinde yapacağı Olağanüstü Genel Kurul toplantısını hatırlatarak, AKP iktidarı ile ilgili yeni iddialar ortaya attı. Kılıçdaroğlu, “Bu vesileyle bir özelleştirme başarısı olarak AKP iktidarınca kamuoyuna sunulan, ama bu geldiğimiz noktada şaibe bir özelleştirmenin bütün unsurlarını taşıyan bu yapı ile ilgili bazı gelişmelerin kamuoyunun dikkatine sunmak istedik” dedi. Kılıçdaroğlu, Türk Telekom’un özelleştirilmesi sırasında Hariri ailesine ve bu aileye ait Oger Telekom’a büyük katkıları olduğu ileri sürülen Abdullah Tivnikli’nin AKP hükümeti üzerinde büyük bir etkisi olduğunu belirterek, Oger Telekom’un yüzde 35’nin Suudi Arabistan kralının sahip olduğu Saudi Telecom Company’ye satılmasında Tivnikli’nin ön planda olduğunu ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, “Bugüne kadar isminden pek söz edilmeyen Tivnikli’nin Türk Telekom hisselerinin önemli bir miktarını başkaları adına yedi emin olarak muhafaza ettiği söylenmektedir. Bu bağlamda iddia edilen gizli ortaklık payı dışında Tivnikli’ye şirket yönetiminden her yıl yaklaşık bir milyar dolarlık yatırım pastasının dağıtımında ve insan kaynakları politikasının belirlenmesinde ne gibi ayrıcalıklar verilmiştir?” diye sordu. Kılıçdaroğlu Hariri ailesinin ellerinde bulundurdukları Türk Telekom hisselerinin bir bölümünün Saudi Telecom Company’nin satın alması için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bir davet mektubu yazıp yazmadığına ilişkin sorularını gündeme getiren Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: “Özelleştirme sonrasında, mülkiyeti Türk Telekom’a ait 2 Audi marka araba, bir Mercedes Vito, bir otomobil ise Ulaştırma Bakanı Binalı Yıldırıma, bir Honda Accord marka araba da Ulaştırma Bakanın eşine tahsis edilmiş midir? Tüm bu arabaların kasko, vergi, bakım ve benzin harcamaları ne amaçla Türk Telekom tarafından karşılanmıştır? Bu tür tahsisat ve harcama Hükümet ile Oger Telekom şirketi ile yapılan ortaklık sözleşmesini bir zorunluluğu mudur?” Kılıçdaroğlu, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala’nın Oğer Telekomünikasyon A.Ş.’yi temsil etmek üzere Türk Telekom’a denetim kurulu üyesi olmasını eleştirerek, şu soruları yöneltti: “Bir Başbakanlık Müsteşarı hangi gerekçeyle bir yabancı firmanın temsilcisi olarak denetim işlevini üstlenir. Bunun yasal bir engeli olamasa dahi akıl mantıkla bağdaşan bir yönü var mıdır? Türkiye Devletinin en yüksek devlet memuru olan müsteşar, denetim görevini yaparken yabancı firma olan Ojer Telekom yetkililerinden mi talimat alacaktır? Başbakanlık müsteşarının hangi gerekçeyle Hazine temsilcisi olarak atanmadığının da bilinmesine ihtiyaç vardır." Kılıçdaroğlu, AKP iktidarı ile ilgili şu iddiaları da gündeme getirdi: “14 Kasım’da Türk Telekom’un Olağanüstü Genel Kurul’unda üçüncü ortağın geleceğine yönelik duyumlarım var.”
  3. Hz. Âişe Peygamberimizle kaç yaşında evlendi? Hz. Âişe Peygamberimizle kaç yaşında evlendi? İslam tarihinde kadın haklarının ilk ve en fedakâr savunucusu olarak gördüğümüz Hz. Âişe’nin maruz kaldığı iftiraların ilki olan ve Kur’an’da geniş bir biçimde anlatılan ‘İfk’ hadisesini biz, ‘İslam’da Büyük Günahlar’ adlı eserimizin ‘İftira’ bölümünde inceledik. Burada ele alacağımız konu, Müminlerin Annesi Hz. Âişe’ye atılan ikinci iftira, yani onun yaşı ile ilgili iftira olacaktır. Arap-Emevî dinciliğinin, İslam düşmanı oryantalistlerle işbirliği halinde iddia ettiğinin aksine, Hz. Âişe, Peygamberimizle evlendiği zaman, 9 yaşında değil, 18 veya 19 yaşındaydı. Bu mesele, İslam araştırmalarının büyük ismi müfessir düşünür Ömer Rıza Doğrul (Mehmet Akif Ersoy’un damadıdır) tarafından yıllar önce gündem yapılmış ve Batılı oryantalistlerce ha bire öne sürülen ‘9 yaş’ iddiasının, geleneksel Emevî dinciliğinin asırlarca yaşatılan bir yalanı olduğu ispatlanmıştır. Ne var ki, dinci taife, Hz. Peygamber’e iftira ve hakaret için kullanılan bu yalanları, hayret verici bir biçimde ve oryantalistlerin belirlediği şekilde yaşatmayı sürdürmüştür. Sebep, bugün daha açık görülüyor: Dinci taife, kendi düşüklük ve rezilliklerini savunmada Peygamberimizi kullanabilmek için bu iftiraya karşı çıkmamış, bir İslam bilgininin bu konudaki ispatlarını gündeme taşımamıştır. Gerçek şu ki, Allah ile aldatmayı hayat ve siyaset tarzı olarak benimsemiş dincilik ekipleri, şehvet tutkularının yarattığı sıkıntıları aşmak için dinin kredilerini kullanma ihtiyacı duydukları zamanlarda, “Ne var bunda, Peygamberimiz de 9 yaşında bir hanımla evlenmemiş miydi?” deme hayasızlığına dayanak olacak bir yalanı ellerinin altında kullanıma hazır tutmayı yeğlemişlerdir. Yani İslam ve mukaddesatın haysiyetini koruma yerine nefislerinin sefilliklerini savunabilmeyi esas almışlardır. DİNCİ HAYASIZLIĞIN OYUNU Dincilik mümessilleri, bir yandan bu haysiyetsizlikleri sergilerken, öte yandan, oryantalistlerin iftiralarını deşifre edip yere çalan bizleri, “İslam’da reform yaparak dini bozuyor, dini sosyetenin keyfine uyduruyor” şeklinde onursuz iftiralarla karalayarak halkı ifsat etme alçaklığını sürdürmüşlerdir. Tarihin ve Tanrı’nın onları bugün getirdiği yer ise, okyanusun öte yanından İslam’a müdahale ederek dinin adını değiştirip Kur’an’ı İncilleştiren, camiyi kiliseye çevirmeye kalkan Evangelistlere uşaklık ve yardakçılık zilletidir. Kendi deyimleriyle, ‘Bu coğrafyada, BOP Projesi’ne eşbaşkanlık görevi yapmak’ düşüklük, dalalet ve hıyanetidir. Allah âdildir ve riyakârların hayasız yüzlerini işte böyle teşhir etmektedir. Meselenin bizi ilgilendiren yanına gelelim: Hz. Peygamber konusunda, gerçeklerden çok duyguları öne çıkaran geleneksel anlayış –ki Emevîlerin saltanat dinciliği hesaplarına uyarlanmış bir anlayıştır-Hz. Âişe’nin, Peygamberimiz tarafından eş olarak istendiği zaman 6 yaşında olduğunu söylemektedir. Bu açık bir saptırmadır, tarihsel gerçeklere ve belgelere aykırıdır. Bunun böyle olduğunu, biz, ‘Asrısaadet’in Büyük Kadınları’ adlı eserimizin ‘Hz. Âişe’ bahsinde (sayfa: 29-65), rahmetli Ömer Rıza Doğrul (ölm. 1952) üstadın çalışmalarını da değerlendirerek ispatlamış bulunuyoruz. Şimdi, anılan eserimizdeki verilerden hareketle, meseleyi iki nokta halinde bir kez daha açıklığa kavuşturalım: 1. Geleneksel iddianın söylediklerinin aksine, Hz. Âişe’nin doğumu, nübüvvetten (Hz. Muhammed’e peygamberliğinin bildirilişinden) 4 yıl sonra değil, nübüvvetten 6 yıl öncedir. Anlaşılan o ki, geleneksel Emevî tezgâhı, Hz. Âişe’nin yaşında, daha baştan on yıllık bir küçültme yapmaktadır. Kesin olarak bilmekteyiz ki, Hz. Âişe, peygamberimizin kendisiyle evlenme iradesini ortaya koyduğu tarih, peygamberliğin gelişinden tam on yıl sonradır. Peygamberimiz bu isteğini, Âişe’nin babası ve peygamberimizin yakın dostu Hz. Ebu Bekir’e açtığı zaman, Ebu Bekir ona şunu söylemiştir: “Ben, Âişe’yi akrabamdan Mut’ım’in oğlu Cübeyr’e söz verdim. Eğer onlar bu isteklerinden vazgeçerlerse, Âişe’nin sizinle evlenmesini ancak o zaman düşünebilirim.” Kaynakların bu konu ile ilgili kayıtlarını izlemeye devam edelim: Mut’ım ailesi, Müslüman olmamış bir aileydi. Hz. Peygamber’e ve İslam’a karşı idiler. İslam öncesi dönemde kızını istedikleri Ebu Bekir, İslam’ın gelişi üzerine bu dine girmiş, Hz. Muhammed’in yakın dostları arasında yer almıştı. Putperest kalmayı sürdüren Mut’ım Ailesi’nin hanımı, oğullarının Müslüman bir kızla evlenmesine karşı çıkıyor, şöyle diyordu: “Bu Müslüman kız evime girerse oğlumu dininde eder. Buna izin veremem.” Hz. Ebu Bekir’in, putperest akrabasına kızını gelin olarak vermeyi kabulünün, Ömer Rıza’nın da belirttiği gibi, onun İslam’a girişinden sonra olabileceğini kabul mümkün değildir. Ebu Bekir gibi bir peygamber dostunun, kızını bir putperest aileye gelin göndermesini düşünemeyiz. O halde, Âişe ile ilgili verilen evlilik sözü, Ebu Bekir’in Müslümanlığı kabulünden öncedir ve bu da gösterir ki, Âişe, daha babası Müslümanlığa girmeden, birileri tarafından gelin olarak istenecek bir yaştadır. Ebu Bekir ailesi, putperest akrabalarına İslam öncesi devirde verdikleri sözün geçersiz kılınması için, akrabası Mut’ım’ın bir adım atmasını beklemiştir. Ve o adım, Mut’ım ailesinin hanımı tarafından atılmış, Âişe’nin serbest kalması bu sayede gerçekleşmiştir. Kısacası, tarihsel belgeler gösteriyor ki, Hz. Âişe, Peygamberimiz tarafından eş olarak istendiğinde, en az 14, 15 yaşındadır. 2. Hz. Âişe’nin Peygamberimizle nikâhlanması, Peygamberimiz tarafından istenmesinden üç yıl sonradır. Bu noktada ittifak var. O halde, Âişe’nin, Peygamber evine eş olarak girdiği sırada 18-19 yaşlarında olması gerekiyor. Gerçek budur. Bunun aksi iddia ise Arap-Emevî kodamanlarıyla İslam düşmanı Batılı oryantalistlerin yalanlarıdır. Emevî-oryantalist ortak yalanları, hesapları her elverdiğinde Batılı kodamanlarla işbirliğine giren dinci takımının işine yaradığı için, İslam’ın ve dindarların aleyhine olmasına rağmen, yaşatılmaktadır. Bunda şaşılacak bir yan göremiyoruz. Dinci taife, bugün İslam’ın ve Müslümanların aleyhine olduğunda kuşku bulunmayan birçok meselede Hıristiyan Batı emperyalizmi ile işbirliği yapmıyor mu? Bugünkü siyaset dinciliği tarafından sadakatle yürütülen Ilımlı İslam ve BOP ile ilgili işbirliği, dinler arası diyalog beraberliği bunun çarpıcı örneklerinden bazıları değil midir?
  4. Evet Sayin mavi olmayan gökyüzü' Önce yurttaşlık haklarımızı, insanca haklarımızı kullanmayı, ögrenecegiz elimizi silahi alipta demokrasi aramayacagiz tecavüz ettikden sonrada aramayacagiz..
  5. 80.lerde ben yoktum ki
  6. Eline silahini alanindan tut kücük kiza tecavüz edenine kadar ülkemizin demokrasi sinden medet umuyor anlamiyorum bizdeki demokrasi okyonusta bitmeyen kum tanesimi!!!
  7. u2 with or without PARCASI bugün orjinal haliyle birinci sirada yeni genarasyon bunun eski bir version oldugunun farkinda bile degil bazilari silinmez bozuk para gibi etrafda gezinmedigi icin.. u2 da herkes sevemez onun icindirki toplumda onun farkinda degildir...
  8. u2´ söyledigi live - with or without you adli parcasini bugün sevenler 20.sene sonra hatirlayacak bu parcada 80.sonunda türeyip 90.da cok tutulduguna göre nereye regalin hangi rafina koyacagiz bir düsün!
  9. 85nin ortasinda dogduysan ilerde 80 leri hatirlayacaksin umarim..
  10. Van'da Obama'ya davullu zurnalı kutlama 7 Kasım 2008 Van'da Obama'ya davullu zurnalı kutlama Van’ın Gürpınar İlçesi Çavuştepe Köyü sakinleri ABD'nin 44'üncü Başkanı seçilen Barack Obama için 44 kurban kesip, davul zurna eşliğinde halaylar çekti. İŞTE KUTLAMADAN FOTOĞRAFLAR Kestikleri kurbanın kanını Obama posterlerine süren köylüler, bir gözü mavi diğer gözü sarı olan Van Kedisi’ni de Beyaz Saray’a göndermeye hazırlanıyor. Köylüler adına konuşan ve DYP'den daha önce milletvekili aday adayı olan Abdulkerim Kulaz, Başkan seçilen Obama’nın başarısını kutlamak ve kendisine karşı duyulan sevgiyi ifade etmek için 44 kurban kestiklerini söyledi. Kulaz, “44 kurbanı Obama’nın ABD’nin 44'üncü Başkanı seçilmesi nedeniyle kestik. Türkiye halkının, başından beri sayın Obama’yı destekliyor olması da kendisine duyduğumuz sevgiyi körüklemiştir” dedi. Van’ın Gürpınar İlçesi Çavuştepe Köyü’nde bir bahçede toplanan yaklaşık 50 köylü, ellerine ‘Sen Gerçek Bir Kahramansın’, ‘Obama Vanlılar Seni Seviyor’, ‘İçimizden Birisin’ ve ‘Seni Seviyoruz’ yazılı pankartlar aldı. Satın alınan kurbanların tören alanına getirilmesi ile başlayan kutlama, ellerde pankartlarla davul zurna eşliğinde çekilen halaylarla devam etti. Halayın ardından kurbanlar tekbirlerle Barak Obama’nın posterleri altında kesildi. Kesilen kurbanların kanları da Obama’nın fotoğraflarına sürüldü. ‘BARIŞ İÇİN ÇABA SARFEDECEĞİNİ UMUYORUZ’ Çavuştepe Köyü sakinleri adına konuşan Abdulkerim Kulaz, Obama’nın Başkan seçilmesinden büyük mutluluk duyduklarını belirterek şunları söyledi: “Barack Obama’nın ABD Başkanı olarak seçilmesi dünyada yaşanan demokrasi harekatının en bariz kanıtıdır. Tüm dünyada genel yaşam mantığının değişmiş olması, ırk ve renk ayırımının son bulması da Obama’nın başkan seçilmiş olmasının diğer bir kanıtıdır. Fakir bir aile çocuğu olan, çalışma ve yaşam azmiyle bu zorlu yolda zafer kazanarak ABD’ye Başkan seçilen sayın Obama’nın başarısını kutlamak ve kendisine karşı duymuş olduğumuz sevgiyi ifade etmek için 44 kurban kestik. Türkiye halkının başından beri sayın Obama’yı destekliyor olması da, kendisine duyduğumuz sevgiyi körüklemiştir. Umarız dünya kardeşliği için savaşsız ve kaossuz bir barış ortamı için sayın Obama çaba sarfedecektir. Bu vesiyle ile kendisini tekrar tebrik ediyor. ABD ve dünya adına sayın Obama’nın başkanlığının barış ve umut dolu günlerle geçmesini temenni ediyoruz.” Abdulkerim Kulaz, ayrıca dünyaca ünlü bir gözü mavi diğer gözü sarı Van Kedisi’ni ABD Başkanı Barack Obama’ya göndereceklerini söyledi. Düzenlenen tören davetlilere verilen yemekle son buldu. Fahrettin GÖK/VAN, (DHA) ............................ bir yorum **** danıskası bu olsa gerek,
  11. http://youtu.be/VjLHrhLVwzs Grandmaster Flash & The Furious Five - The Message
  12. üzmezi protesto edenlere karsi mehter marsini koydunmu ''Vicdanım el vermedi''.yede gerek kalmaz
  13. İslami Burjuvanın ev hali İslami Burjuvanın ev hali İslami holdingler ve yeşil sermaye son yıllarda sürekli tartışılıyor. Ekonomik yapıdaki bu değişiklik kendini yaşam tarzında da gösteriyor. Yatak odalarında üç metrelik palmiye ağaçları, sedir yerine tavandan sarkan salıncaklar, en küçüğü 5O metrekarelik namaz odaları bulunan bu yeni kesim, kimi İslami çevrelerce de fazla gösteriş düşkünü oldukları gerekçesiyle eleştiriliyor. Aktüel dergisinden Ece Vahapoğlu "İslami Burjuva" diye tanımladığı kesimin evlerini tasarlayan, Vogue Interiprs'un sahibi 33 yaşındaki genç iç mimar Şafak Çak ile son dönemdeki İslami burjuvazinin eve dair zevklerini konuştu. İşte, yeni zenginlerin yaşamlarını şekillendiren Şafak Çak'ın yaşadıkları ve kendisinden talep edilen ilginç istekler... Müşteri profiliniz nedir? Bir değişim oldu mu bu profilde? Müşteri profilimiz çok geniş. Aslında dışarıdan B-A ve A+ gibi gözükse de, zevk sahibi olan ve ne istediğini bilen herkes müşterimiz. Daha önceleri müşterilerim doktorlar ve sanatçılardı. Halen müşterileri min yansını îslami burjuvalar, yarısını çok yenilikçi ve tam laik aileler oluşturuyor, işimi yapıyorum, insanların tercihleri ile ilgilenmiyorum. Son dört senedir müşteri tarzlarında değişiklik var diyebilirim. Şu andaki iktidara yakın, daha muhafazakâr ve bugüne kadar hayatlarım hiç bilmediğim ailelerden söz ediyorum. Bu yeni müşteri profilini anlatır mısınız? Eşlerinin başları kapalı, çocukları İstanbul'un en iyi okullarında hatta bazıları Dubai'deki Amerikan kolejlerinde okuyan, bugüne kadar Türkiye'de bir iddiası olmadığını sandığımız ancak içlerine girildiğinde dışarıda gördüğümüz insanlardan hiçbir farkı olmayan hatta kendini daha da hızlı geliştiren ve öğrenen yepyeni bir burjuva kesimi diyebiliriz. Dünyadaki son trendleri takip eden, moda ile yakından ilgili ve yeni olan her şeye açık. Neden sizi tercih ediyorlar? En başta, müşteriye verdiğimiz güven geliyor. Bu, hem hayallerinin evini yaratmada hem de sonrasında üçüncü şahıslara bu aileleri ve evleri afişe etmememizden kaynaklanan güven. Kimse bizim kime iş yaptığımızı, ne kadara yaptığımızı ve ailevi detayları bilemez. Bu dengeler öyle hassastır kî, bu kesim müşteriler kendileri hakkında konuşulmasını, özel hayatlarının afişe edilmesini hatta evlerine tasarlanan bir mobilyayı bile bir başkasının evinde görmeyi istemezler. Tüm objelerin onlara "özel" tasarlandığı ve imal edildiği konusunda tam güven isterler. Kaç senedir bu işi yapıyorsunuz? Sekiz senedir. Ondan önce babamın 45 senelik bir mobilya mağazası geçmişi var. İslami şartlara uygun olarak yaşamayı hedefleyen ailelerde ne gibi ilginç isteklerle karşılaşıyorsunuz? Bu kesimin istekleri normal müşterilerimizden çok da farklı değil. Hatta bu yeni burjuva dediğimiz gençler o kadar bilinçli ve o kadar ne istediklerini biliyorlar ki, bu öngörü ve beğenilerinde çok sık yurtdışına ve bilhassa Dubai gibi Asya ülkelerine sıklıkla seyahat etmelerinin büyük rolü var. Aslında birçok insanı şaşırtacak, hayrete düşürecek veya gıpta ile bakmalarım sağlayacak kadar iddialı ve marjinal fikirlerle geliyorlar. Ben onların isteklerini çok hızlı kavrayıp kâğıda dökebiliyorum. Müşterilerimizden gelen en ilginç isteklerin başında, yatak odasına koyduğumuz üç metrelik palmiyeler, sinema odalarında kullandığımız ve Suudi Arabistan'dan getirttiğimiz klimaya bağlanan otomatik gül suyu kokusu pompalayan havalandırma sistemi geliyor. Boğaz'da yaptığım evlerde genellikle odalardaki ve salondaki tüm ekranlara, çatıya koyduğumuz 360 derece dönebilen kameraları bağlıyoruz. Bu sayede evin herhangi bir odasından Boğazı canlı izleyebiliyorlar. Bu sistemin bir benzerini Pelİcan Hill'de tasarımına başladığımız bir villaya yapacağız buradakinin tek farkı, Boğaz'ı internet üzerinden webcam sağlayıcıları ile alırken, Kabe ve etrafını da uydudan canlı olarak 24 saat izleyebilecekler. Yeni zenginler gösterişe meraklıdırer halde? Yaptığım evlerden birini görmüş bir aile benden randevu isteyip görüşmeye geldi. Adamın ilk sözü, "Şafak Bey bana öyle bir ev yapın ki bende 30 milyon dolar var zannetsinler", inanın başımdan aşağı kaynar sular aktı. Bu kesim, parayı har vurup harman savurmak yerine mantıklı harcamayı ancak kalitenin en üst seviyesini talep eder. Buna yüzde 10'Iuk bir kesimi dahil edemem. Örneğin, normal bir ev fiyatı verdiğim birkaç ailenin, "düşük fiyat verdi" diye gelmediklerini biliyorum. "En pahalı en iyidir" düşüncesinde olan insanlar da var. Dini görevlerini / alışkanlıklarını yerine getirmek için özel istekler var mı? İlginç isteklerden biri de, namaz ve sohbet odaları. Hayalimde hep modern bir cami dekore etmek vardır. Bunu şu an Zeynep Fadıllıoğlu başarı ile gerçekleştiriyor. Ben ise, bu hayalimi şu an ancak bu kesimin evlerine namaz odaları, ufak mescit veya sohbet odaları yaparak gerçekleştiriyorum. Bunlar kafanızda kurduğunuz o sedirlerin olduğu namaz odası şeklinden çok uzakta tasarımlar. Fark nedir? 400-500 metrekarelik evlerden bahsediyoruz namaza odalarının en ufağı 50 metrekare. Namaz odasının ritüelleri, halı, sedir ve rahle, çok daha fütüristik Sedir yerine tavana ahşap kalasla bağlı, üzerine mor kapitone kumaş kaplı salıncak mesela. Amaç sallanmak değil tabii, yerden kazanmak, ibadet edilen ve "Allah'ın huzuruna çıkılan yer, evin en özel mekânı olmalıdır" mantığı ile insanın kendini en huzurlu hissettiği mekânları yaratıyorum. Bunun bir benzerini Musevi olan olan bir müşterime yoga odasında uyguladım. Hanımlarla nasıl muhatap oluyorsunuz? Bu konuda ritüelleri çok iyi öğrendim. Bu konuda en büyük iş, benimle beraber çalışan ablam Başak'a düşüyor. O türbanlı müşterilerimizle öylesine içli dışlı ki hemen hemen tüm davetlerine katılıp, bir ev projesinde başından sonuna kadar onlarla yaşıyor. Kendi aralarındaki davetlerde sosyete dergilerinde bile göremeyeceğimiz elbiselerle şıklık yarışı içinde olduklarını ve herkesten daha çok modayı takip edip trendlere uyum sağladıklarını biliyorum. Beyleri ile ben muhatap oluyorum. En radikal müşteriniz kimdi? En radikal müşteri toplantımız, kara çarşaflı bir aile ile, kendi evlerinde, evin üst katında evin beyi ve erkek çocuklarla benim, alt katında evin hanımı ve kız çocukları ile ablam ve bizim iç mimar kızlarımızın yaptığı görüşme idi. O ev bitene kadar evin hanımım ve kızlarını hiç görmedim. 10 kat fazla para harcıyorlar Ne kadar para harcıyorlar? Bu soruya cevap vermek çok zor çünkü bütçeler aile yapısına göre değişiyor. Kimi aileye 100 bin dolar çok gelirken, kimisine l milyon dolar az geliyor. Geniş bir skala. Şöyle bir kıyaslama yapabilirim yeni yetişen türbanlı burjuva gençliği, başı açık yeni evlenen genç bir çifte göre en az 10 kat fazlasını harcıyor. Bu gençlik, Anadolu kaplanları dediğimiz ailelerin çocukları. Hepsi yurtdışında iyi üniversitelerde okumuş, vizyonu olan gençler. Aile şirketlerinde aktif rol oynayıp, kazandıkları parayı hayallerinin evinde oturmak için harcamaktan çekinmezler. Ödeme şeklî nasıl oluyor? Bugüne kadar ödeme konusunda bir tek aile dışında hiç problem yaşamadım o ailede de eşler arasında sorun vardı. Yüzde 90 nakit ödeme yaparlar. Çek ve senet kullanmazlar. Genelde anlaştığımız vadelerde nakit ödeme yaparlar. Bu kadar nakiti olan insanlar evlerinde kasa da yaptırıyordur değil mi? Hepsi kasa yaptırır. Sac ve çelikten büyük kasalar. İslami burjuvazi dünyada da yükselişte "îslami kesimde bir modernleşme yaşanıyor" diyebilir miyiz? Kesinlikle. Artık dünyada bile bu kesim bir yükseliş ve kabul görme trendinde. Dubai'nin başarılı olma sebeplerinin başında bu iki kesimin huzur içinde yaşayabilmesi gelir. Günümüzde ABD, Avrupa ve Asya'da kriz derinleşirken Araplar bunu hafif çiziklerle atlatıyor ve izlemekle yetiniyorlar. Tüm tasarım dahîleri önce Arapları memnun etmek İçin emek sarf ediyorlar. Bu tekstilde de, mobilyada da böyle. Dubai'deki 7 yıldızlı otelleri yapan mimarların yüzde 90'ı İtalyan'dır. Hatta Burj Al Arab'a denizden baktığınızda, karşınızdaki manzara kocaman bir haç şeklidir ve yıllardır bu konu tartışılır. Ülkemizde olduğu gibi dünyada da Islami burjuvaziyi yok saymak imkânsız. İslam dini şatafatı önermez bu kesimde nasıl bir ikilem yaşanıyor? Önermez doğru, ancak helal yoldan kazanılan parayı kendi evine harcamayı bir israf olarak görmüyorlar. Çünkü zaten çevrelerine yeterince yardım yapan insanlar. Genç îslami burjuvalar bu konuda daha şatafat severken, orta yaş ve daha yaşlılar mütevazı davranıyorlar. Müşteri başka müşteri getiriyor mu? Sistemimiz bunun üzerine kurulu. Müşterilerimiz, evlerinde sahip oldukları hayallerinin mekânını çevresi ile paylaşmaktan çok zevk alan İnsanlar. Biz bir evi teslim ederken, o müşterimizin en yakın dostlarının bulunduğu sade ama şık bir davet verip, evin anahtarım müşterimize bu şekilde teslim ederiz. Bunu genellikle bütün evi A'dan Z'ye değiştirdiğimizde yapıyoruz. Her bitirdiğimiz ev, bizim vitrinimiz. Evi teslim ettiğimiz ilk hafta, müşterimizin tüm akraba, arkadaş ve eş dostları ile yaptığımız tanışma toplantıları ile geçer. İlginç bir anınız var mı? Florya'da giriş katı üzerinde bulunan bir daireyi bitirirken, arabası ile geçen türbanlı bîr bayan, merak edip eve kadar çıkarak, çalışan ustalardan telefonuma ulaşmış. Randevu alarak ertesi gün yanında bir başka hanımla ofise geldi. "Biz de Florya'daki evimizi yaptırmak İstiyoruz, harika işler çıkartmışsınız" dedi. Ben de "Teşekkürler, sadece o gördüğünüz evi değil, bu ailenin Silivri'de ünlü bir sitedeki villalarını da yaptım" dedim. "O projenizi de görebilir miyiz?" diye sordu. Gösterdim. En fazla 25 yaşlarındaki bu hanım, altında Porsche Cayenne, elinde Swarovski taşlı Vertu telefonla İdi. Dört gün sonra randevusuz geldiler. Masama iki adet anahtar koydular. "Pazar günü bu siteden, kardeşim ile bize ikiz villa aldık, işte anahtarları, umarım bu yaz ayına yetiştirebilirsiniz" dediğinde aylardan nisandı. Tanesi 450 bin Euro olan bu villalardan iki gün içinde karar verip satın almak, oldukça hızlı, ne istediğini bilen ve kendine güvenli bir hareketti. İslami burjuva kesiminde son trendler neler? Mobilyacılarda, dekorasyon dergilerinde ve TV'de gördüğümüz trendler gerçeği yansıtmıyor. Gerçek trendler, Asya'da Dubai'den, Avrupa'da italya'dan ve Amerika'dan çıkan yükse len değerler. Şu an çok popüler gözükenler, tüm mobilyacıların vitrinlerini süsleyen abanoz ağacı kaplaması ve her şeye hatta bir projemde WC taşma bile yaptığım Swarovski taş. Ama bu devrin sonu geldi. Yükselen trend, siyah-beyazın yerine biraz daha sıcak renkler. Önümüzdeki yaz kırmızı-siyah, mor-siyah, fuşya-siyah bütünlüğü hem modada hem dekorasyonda çok fazla yer alacak. Daha çok hangi semtlerdeki evlerde çalışıyorsunuz? En fazla Florya, Yeşilköy ve Alkent 2000'de projem oldu ancak iki senedir bunlara Ataköy Konakları, Levent Loft. tstinye Park, Sapphire ve Pelican Hill eklendi. Şu an genç îslami burjuvasında şiddetle residence'lara ilgi var. Öyle ki, şu an Fulya, Istinye ve Şişli'deki satılık residence'larda metrekare fiyatları 3-4 bin dolar iken Kiler grubunun yaptığı Sapphire Residences, metrekaresi 8 bin-12 bin dolar arasında alıcı buluyor. Bu genç kesim tüm dünyada bilhassa Dubai'de yapılmış residence'ları görerek ve özenerek İstanbul'da aynı şekilde bir yaşam alanı yaratmak istiyor. Sizin hayat tarzınızdan çok farklı yaşamları nasıl dizayn ediyorsunuz? Bu röportajı okuyanlar beni belli bir tarikata veya mezhebe mensup sanabilirler ama hiçbir yerle bağlantım yok. Müslüman'ım, cuma namazı ve bayram namazına giderim, Allah inancım sonsuzdur, bir o kadar da Atatürkçü ve laikim. Sadece hayalgücüm çok yüksek. Karşımdaki bana ne istediğini anlatmaya başladığı an onun hayalindeki evi zihnimde yaratabiliyorum.
  14. Anladi anlamasinida kafasini bir oyana bir buyana cevirmeside onun sahte dünyasini ortaya koyuyordu o sahtelikten vaz gececegini zannetmiyorum bunu meslek edinmisler.. haince siritmaya devam edecektir...
  15. Secim öncesi Obama Türkiye icin ´işgalci´ dedi! mi demedimi? Ermeni tutumuda belli.. belki herkesin dedigi gibi secim yatirimida diyebilirsin yukardaki yazinlada diyorsun.. klasik olarak ABD Baskanları secim öncesi ve secim sonrası olarak degerlendirilir. secim öncesi vaatleri yerine tam manasiyla getirmezler, getirmeseler dahi bu ele aldiklari konularla dünyayi yönetmeye devam ederler kalkip o taşi kenara koymazlar hedef bir gün o taşin altinda kalmandir onlarin laf olsun diye icraat yaptiklarini görmedim.. benim bildigim onlar icraatlarini günlük olarak ele alip yazmazlar. su anda bütün dünya Obama diyor bu firsatlari tepeceklerinide zannetmiyorum özgürlük abidesi altinda bu dönem yazilanlari bir cok tasi yerine koymaya calisacaklardir.. genetik olarak efendilerine karsi saygin bir kiside basa gecmisken!! unutmadan herkesin yazdigi ve cizdigi gibi ABD de adaylar önce aday olabilmek sonrada ABD Başkanı secilebilmek icin bazı lobilere **** yapar ve taviz verirler..bende bunun sadece bunun lobilerlede sinirli olacagini zannetmiyorum evet Altin cocuk bastadir bu cocuk cok iyi degerlendirelecektir Amerikada milliyetciligin tavan yaptigi dönemdede emekliye ayrilacaktir.. kisacasi Amerikali beyazlar, kenyali zayıf bir ruh halini cok iyi degerlendireceklerdir.. Sayin nyx-fallen angel' bu zayif ruh hallerle sende tanisacaksin multi kultu yasamin icinde ama dikkatli ol her an ortadada birakilabilirsin dostluklarina dikkat! et.
  16. Sayin politika' onlari yakindan tanidigim icin şöyle diyebilirim.. gözü kararmış olanlarin rengide karardi. bence tehlike dahada büyüdü! böylelerine siyasetde hic bir taviz vermeye gelmez.. tavizin sifir olacak!!!
  17. Sayin dünyahepimizin' Ermeni Diasporası da ceksinmi ellerini? bildigin gibi Ermeni Diasporasının topraklarimizin üzerinde emelleri vardir. Ermeni Diasporası' pkk nin göz diktigi topraklarida sahip cikiyor vede ayni zamanda tuhaf olan Bagımsız Kürt devleti oluşumuna destek veren Ermeni Diasporası, pkk ile...terörist örgütle iliskileri neye göre belirleniyor acaba diyorum bunun bir aciklamasi varmi? bunlar neyin pesinde.
  18. "Hudut namustur." Şemdinli'deki Aktütün Jandarma Karakolu'nu teröristler basıp on beş kahraman evladımızı şehit etmişler öyle mi? Nasıl "terörist" miş bunlar? Teröristin ne olduğunu epeydir unutmuştuk, kafamız karıştı birden "terörist" denilince? Biz terör örgütü deyince Ergenekon terör örgütünü biliriz. Devletin bütün imkanları seferber edilerek aylarca izlendiler, telefonları dinlendi, evleri, özel hayatları didik didik edildi? Ama enselendiler sonunda. Haklarında 2 bin 500 sayfa iddianame yazıldı. Yirmi sene tutuklu kalıp otuzar sene de hüküm giyseler, ortalama yirmi beş senecik sonra tahliye olurlar şunun şurasında? Din bezirgânlarının eteği altında demokrasi arayan "demokratçıklar" bugünlerde "Keşke idam cezası kalkmasaydı" diye hayıflanıyorlar? Kimi asacaktık? Tabii ki Hurşit Tolon'u, Şener Eruygur'u, İlhan Selçuk'u, Doğu Perinçek'i, Tuncay Özkan'ı, Emin Gürses'i, Sevgi Erenerol'u, Kemal Kerinçsiz'i? Ve diğerlerini? Bu Aktütün olayı iyi olmadı. Kafalar karıştı. Ne güzel Sebahat Tuncel Atatürk'ün sofrasında ağırlanırken, Şener Eruygur F tipinde kahrından beyin kanaması geçiriyordu.. "Aktütün olayını da Ergenekon yapmıştır" diyeceğim ama bu örgüt çökertilmemiş miydi? Bütün yöneticileri derdest edilip zindana tıkılmamış mıydı? Demek ki geride kalan "hücreler" yapıyor bu işi? Olayın aslını astarını öğrenmek için Şamil Tayyar'ın yazılarını, Ali Bayramoğlu'nun yorumlarını bekliyoruz. Hele hele, Ergenekon operasyonuna 6 Kasım'da Bush-Erdoğan görüşmesinde karar verildiğini bilen Fehmi Koru, bu işe kimin karar verdiğini de kesin biliyordur. Görelim Taraf'ın "cesur yayıncılığını" ve onunla 30 bin kişilik entel okuyucu kitlesi için *********** yarıştıran Radikal'in "araştırmacı gazeteciliğini"? Türk Ordusu'na "anında istihbarat" falan veren yok ama onlara veren kesin vardır? Terörle Mücadele Yüksek Kurulu, Başbakan Erdoğan'ın başkanlığında "olağanüstü" toplanmış? Normalde kimin başkanlığında toplanıyordu? Ali Babacan'ın? PKK'lıların ödü kopuyordur, Babacan'ın adını duydukça! Bu ülkenin genelkurmay başkanları Ali Babacan gibi bir "yüksek profilli bir siyasetçinin" başkanlığında yapılan toplantılarda bilgi veriyor düşünebiliyor musunuz? Bu manzarayı görünce korkudan akılları moklarına karışıyordur terörist milletinin? Korkularından karakol basıyorlar. Yazacak, söyleyecek hiçbir şey yok?Yazdık, söyledik de ne oldu? "Amerika'nın ipiyle kuyuya inilmez" diyenler, "Burnumuzun dibinde 'büyük Kürdistan'ı kuruyorlar" diyenler, "Milli devleti sahte oyunlarıyla ortadan kaldırıyorlar" diye feryat edenler nerede? F Tipi'nde. Elindeki Mehmetçik kanı hâlâ kurumamış olanlar nerede? TBMM'de, Çankaya Köşkü'nün resepsiyonlarında? Rize'li milli mücadele kahramanı İpsiz Recep'in hayatını dizi film yaptılar, Tayyip Erdoğan'ın TRT'sinde? İpsiz Recep'in torunu Emin Gürses on aydır sorgusuz sualsiz yatıyor Kandıra'da? Dalga geçer gibi? "Hudut namustur" diye yazmış çocuklar Aktütün'ün ıssız kayalıklarına.. "Namusları" için de on beş saat çatışarak şehit düşmüşler? ****** F.Sibel
  19. onu bilmem de denize dökülen mültecilerin durumuna gelirsek şaşırma?
  20. insan pişer mi firinda..
  21. Kendi üyeleri bile isyan etti AB'nin Türkiye'ye yönelik çifte standardına AP üyelerinden de tepki geldi Avrupa Birliği’nin, Hırvatistan’a verdiği “üyelik tarihi”ni Türkiye’den esirgemesine, Avrupa Parlamentosu üyelerinden de tepki geldi. Avrupa Parlamentosu milletvillerinden Xavier Bettel, Avrupa Komisyonu Üyesi Olli Rehn’e “Türkiye AB süreci benim yaşımı da geçti. AB devamlı Türkiye'yi oyalayacak bir şeyler buluyor. Türkiye'ye niçin Hırvatistan gibi raporunuzda tam üyelik tarihi vermiyorsunuz?” diyerek tepki gösterdi. ABHaber’e göre, AP Dış İlişkiler Komisyonu'nda AB'nin genişleme çalışmalarıyla ilgili bilgi veren Avrupa Komisyonu Üyesi Olli Rehn, Türkiye'yle ilgili ilginç sorulara muhatap oldu. Avrupa Komisyonu'nun 2008 ilerleme raporlarını açıklamasının ardından AP'ye bilgi vermek üzere Dış İlişkiler Komisyonu'nda düzenlenen toplantıya katılan Olli Rehn, burada Lüksemburg'lu milletvekili Xavier Bettel'in Türkiye ile ilgili tepkisel sorusu ile da karşıladı. Xavier Bettel Rehn'e, “Türkiye AB süreci benim yaşımı da geçti. AB devamlı Türkiye'yi oyalayacak bir şeyler buluyor.AB Türkiye'yi istiyor mu istemiyor mu? Türkiye'ye niçin Hırvatistan gibi raporunuzda tam üyelik tarihi vermiyorsunuz” sorusunu yöneltti. Olli Rehn ise, Türkiye ile müzakerelerin tam üyelik hedefiyle yapıldığına dikkati çekerek,Türkiye'nin AB için önemine dikkati çekti.ANKA
  22. yeterli duyarlılığı gösteriyorlar. silah egitimine kadar.. beline silah takip ülkemizin ulusal güvenligini saglayan güclere ates acanindan tut acanlari evlerinde saklayip barindiranlarina kadar.. yani senin deyiminle egitimin olmadigi yerde ihanet olabilir diyorsun?
  23. ÜZMEZ´I NASIL SAVUNUYORLAR İslâm"a göre insanın değeri imanına bağlıdır. Eğer kulaklarınıza gelen haber doğru olsa bile, Hüseyin Üzmez ağabeyimiz, Müslüman bir insandır. Mü"min bir insandır. Buna milyonlarca insan şahittir.
  24. Dinciliğin peygamberimizi ve eşini istismarı Dinciliğin peygamberimizi ve eşini istismarı Hz. Peygamber ve eşi Hz. Âişe, çocuk yaşta bir kıza yönelik bir taciz olayı münasebetiyle haftalardır gündemde. Değerli bir gazeteci ve saygın bir cumhuriyet aydını olan Ruhat Mengi Hanımefendi, Star TV’de Pazar günleri yaptığı ve bu Pazar bizim de katılacağımız programda bu konuyu masaya yatıracaktır. Programda konuşulacakların ayrıntılarını elbette ki, Ruhat Hanım belirleyecektir. Ben burada konunun temel noktalarına değinmek istiyorum: Baş hüneri ‘Allah ile aldatmak’ olan dincilik, özellikle ‘şehvet tutkusu’nu savunmak için ‘Peygamber’le aldatma’ taktiği de sahnelemektedir. Biz bu yazıyı yazarken, şu veya bu kişiyi deşifre etmek, ezmek gibi bir niyet asla taşımıyoruz. Böyle bir şeyi insanî bulmayız. Böyle bir şeye tenezzül de etmeyiz. Ayağı kaymış kişilere, “Vurun, yere batsın!” taktiğiyle saldırmayı imanımıza ve kişiliğimize uygun bulmuyoruz. Şöyle veya böyle, günah işlemiş, perişan duruma düşmüş kişiler söz konusu olduğunda söyleyeceğimiz şudur: “Allah kimsenin ayağını kaydırmasın, Allah kimseyi nefsine teslim etmesin!” Biz bu yazıları ilkeleri, dindarları ve adı istismar edilen Peygamber eşi Hz. Âişe’yi savunmak için yazıyoruz. Eleştirimiz yok mudur? Elbette vardır ve en ağırıyla vardır. Eleştiriyi, kişilere değil, zihniyetlere yöneltiriz. İnsan için hayırlı sonucun böyle davranmakta olduğuna inanmaktayız. Bizim tarzımız ve üslubumuz şudur: “Ayağı kaymış kişilere karşı mutedil ve müşfik, insan aldatmayı meslek haline getirmiş zihniyetlere karış sert ve acımasız.” Dinimizin kutsal kredilerini kendi bencil hesaplarını denk getirmek için sürekli kullanan dinci zihniyet, hiçbir zaman, “Günah işledim, Allah affetsin!” demek mertliğini gösteremedi. Kur’an, şu gerçeği bize açık bir biçimde öğretmiştir: Günahını günah olarak bilen, günahını ibadet gibi satmaya kalkmayan günahkârlar, şu dincilerle karşılaştırıldığında ne kadar masum, ne kadar temiz kalmaktadır! Onlar, işe riya, dini istismarı karıştırmadıkları için Allah onları affedecek ama bu dinin kredilerini tarumar eden dincileri cehennemin dibine batıracaktır. Dinimizin bütün güzelliklerini kirleten dinciler, sürekli bir biçimde, günahlarını ‘cihat’ veya ‘ibadet’ gibi gösterme namertliğine tenezzül ettiler. Allah da onları, bu namertliklerine yakışır biçimde dünya âlemin önünde rezil etti. Şükürler olsun ki, bu son tartışmalarda, dincilik ekiplerinin karşısına dikilenler arasında, hatta önünde ‘dindarlar’ vardır. Bu çok sevindiricidir. Yıllardır söylüyoruz: “Dincilik musibetinin aşılmasında en etkili reçete, dindarların meseleye müdahalesidir. Bunun içindir ki, bu ülkenin mutluluk yolunda atılacak ilk adımı, dindarların Allah ile aldatılmasını önlemektir.” Dindarların dincilik tahribine müdahalesi başlamış görünüyor. Umarız, bu başlangıç, beklenen mutlu sonucu getirir. Şimdi esas konumuza gelelim ve öncelikle şunu belirtelim: Hz. Âişe, İslam tarihinin, en ağır iftiralara uğramış ve temizliği vahyin verileriyle de ispatlanmış müstesna mazlumudur. İftiralardan birincisi, Kur’an’ın, Nûr Suresi’nde 30 civarında ayetle gündeme getirdiği ‘ifk’ (iftira) olayıdır. İçimiz titreyerek ifade edelim ki, bizzat Kur’an’ın deşifre ettiği ‘ifk’ olayı, İslam ümmetinin en büyük zaaflarından ve kırılma noktalarından birinin (belki de birincisinin), iftiracılık olduğuna vurgu yapmaktadır. Açık yürekle ve gerçeğe saygının bir göstergesi olarak söyleyelim: İslam ümmeti, Peygamberinin eşine bile hiç acımadan, fuhuş isnadıyla iftira etmiş bir ümmettir. Kur’an, bize bu ümmetin yumuşak karnını işte böyle bir gerçekçilikle göstermekte ve bizi uyarmaktadır. Kur’an bize şunu söylüyor: İftira, İslam ümmetinin, özellikle Allah ile aldatan saltanat dincilerinin âdeta alâmeti farikasıdır. Hesabınızı-kitabınızı buna göre yapın. Ayağınızın kayma noktalarının başında işte bu iftira tutkusu veya zaafı gelmektedir. _______________________

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.