Zıplanacak içerik

enes.34

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

enes.34 tarafından postalanan herşey

  1. enes.34 şurada cevap verdi: muki başlık Dini Konular - Din - Dinler
    nerden nereye geldiniz yani baştan bu tür ''zihin açıcı'' çıkarımlardan başlasaydınız ya
  2. Hırant'ın kendisinin vasiyeti dolayısıyla cenazesinin bir şova, gösteriye alet edilmemesi konusunda duyarlı oldugunu okudum. Malesef kraldan fazla kral geçinen ( ki türkiye özelinde bunlar hep böyledir) kimleri cenazeyi siyasal rant saglayacak zihinlerinin önüne geçemediler. Cenazenin ve ölümün ulviligini anlayamacak bir 'ruhsuzlukla' malul olan birileri, toplumun genel degerlerini, kutsalllarını aş......mak için bu fırsatıda kaçırmadılar, sıkılmadılarda. Bu zihniyet sorun olmasa yapıp-ettikleri de bu kadar tartışılmazdı. Ölçüsüzlükleri başka ölçülerinde kaçmasına sebep oluyor. Başından beri vurgulamaya çalıştıgım gibi kullanılan ifadelerin tersinden 'ırkçılık' koktugu ve zıddını beslemekten başka bir işede yaramıyacagıdır. Bu ülkeye söyleyecek pek fazla bir şeyleri olmayanların bu cinayetide primitif bir şekilde araç kılmak ve siyasal rant haline getirmek amacı yüzeysel olarak sırıtıyor..
  3. Konu Hırant'ı aşdıgı için ; Olay günü iki saat içinde Taksimde alti bin kişinin nasıl toplandıgını sorgulayanlar, olayın nerelere çekilmek istendigini anlıyorlar, fazla uzatmanın manasıda kalmıyor. Hadi herkes 'hırant' oldu ya da 'ermeni' oldu iyide ''katil devlet'' kim oluyor ve neden bu ifadeleri hep belirli kişiler savuruyor. Bozuk plak gibi söylenir ama kimsede üstüne gitme yürekligini gösteremez, hele savuranlar hiç gidemez. Amaçları her zaman oldugu gibi yörünge saptırmak ve bu bilinçsizce kimileri için savrulan ifadelerde degildir.'' katil devlet '' çok somut bir ifade ve herne süretde olursa olsun birileri burdan kendine malzeme çıkarıyor. ( belkide bagıranlar da malzemedir kim bilir ?) Bu ülkedeki bütün siyasi cinayetlere, katliamlara aynı mesafede durmayarak zaten tutarlılıklarını ortaya koyuyorlar. Söylenilen gibi masum bir başkası olma hali hasıl olsa başka, daha başka olma halleride olabilirdi. Şuur altları herşeyi ele veriyor aslında. Tabiki konu edindigimiz kişiler insani degil politik kaygılarla ortaya çıkanlardır, yoksa kalabalıga uyup saf duygusal olarak tepki verenler konu dışıdır. Bu bilinçli kalabalık bu tür olaylardan sonra mutlaka yörüngeyi bir şekilde saptırmayı beceriyor ve bunda olaya salt duygusal yaklaşan kitleninde önemli rolü oluyor...Genelleyici ''mahkum etme'' alışkanlıgını terk etmeliyiz....
  4. Sayın sezer gibi bürokrat kökenli olmasında kim olursa olsun, siyasetçinin en az yararlısı bence daha makul...
  5. ulusçuluk-milliyetçilik anlayışları çerçevesinde seyreden bir münazaranın, gavur=ermeni mantıgı dayatarak İslamın 'ümmet' anlayışının ü sünden anlamadıgı belli olan yaklaşımlar artniyet taşımıyorsa koyu bir cehalet barındırıyordur, bu kesindir.İslamın, hertüründen görünürlerinin ezilmeye çalışıldıgı bir ortam da hangi 'akıllı' düşünüşle soruna dahil edilemeye çalışılabilinirki.....
  6. sevgili brain sizin anlamlandırmanızı beklemek benim için sorun degil lakin anlamak, çelişki olmadıgını anlamak gerekir. Kitab'ın mesellerinde çelişki yoktur anlatmak istenilen budur, yoksa sizin anlamlandırmanız istenmiyor. Şimdi iblis inkar etmiyor dedik bu mümkünde degildir diye belirtik. sorunun bam teli iblisin Allah'ın hükmüne karşı kendi bilgisine güvenerek itaatten beri olasıdır. Söz konusu önem arzeden nokta burda şuna secde yada buna secde etmekde degil nihayetinde. Asıl sorun emre karşı gelinmesidir ve her emre karşı duruş ister iblis olsun ister ins olsun istersede cin olsun şirk kapsamına girer, yani hükümde ortak olma demektir. Yani sizin anlayacagınız iblis ortak koşmuştur. Hadi tüm bunları bir kenara koyalım ve bilgisi olanın da hata işleyebilecegini kabul edelim. İş asıl bundan sonra başlıyor yani iblis eger ki hatadan rucu edip tövbe etseydi Bagışlaması bol olan Rab onuda bagışlardı. Adem mesela yaptıgı hatadan dönmüştür ve tövbe edip nefsine zulum ettigini ikrar etmiştir. İblis işte tövbe etmedigi gibi birde suçu başkasında aramak gibi bir aymazlıga hemde şiddetli bir düşman belleyerek kendisine Adem'i en büyük düşman kabul etmiştir. Eger ki Kitaba göre konuşacaksak bu böyledir ve kendi içinde çelişki barındırmamaktadır. Bunun ötesinde sorulacak sorulara bu kıssadan alıntı yapılıp verilecek cevaplar zaten sizin gibi düşünenler için anlamsız olacaktır. Şeytanlaşan iblis kıssasının hikmetini insanlar kendi yaşamlarında ararlarsa bu meseller daha faydalı olur okuyanlar için . Tabi bunun için önce Allah'a, Sonsuz ilmine ve Kudretine inanmaktan başlamak gerekmektedir. Bu ve bunun gibi kıssalar genelde diyorum bir yaratıcıya inananlar nezninde daha önem arzetmektedir. saygılar...
  7. Degil Avrupa'da dünyanın herhangi bir ülkesinde bu tür maddeler bulunabilir, işin dogasına uygunsuz degildir. Sorun bana kalırsa, Türkiye'deki yargılama süreçlerinde ve bu süreçlerde dışarıdan yapılan kuşatma, mudahalede bulunmak istencinden kaynaklanıyor. Yargının bagımsız olmadıgını söylemek artık olagan ifadelerden görülüyor, bu bir toplumun ugrayabilecegi en ızdıraplı durumlardandır. Yargı bagımsız olmadıgı gibi medya ve kanaat önderlerinin büyük bir kısmıda bagımsızlık olgusundan bi haber yaşamaktadır. En basit örnek olarak medyanın ve uzantılarının 301. maddeden yargılananlara uyguladıgı çift standartlardır. Kimilerini özgürlük magduru ( dogrudur) olarak geniş şekilde sunarken, kimilerinden ise hiç yokmuşcasına tavır alması çifte standarttıda aşmaktadır. Söz konusu madde aynı lakin ideolojisine uymadıgı için başkalarını görmemezlik ve duymamazlıktan gelebilmektedir. Sorunun büyügünü de bu anlayış oluşturmaktadır. saygılar.
  8. enes.34 şurada cevap verdi: muki başlık Dini Konular - Din - Dinler
    Allah'ın hükmü, iblis'in bilgisi ile çatışıyor. İblis'i isyana götüren sebep, Allah'ın hükmüne ragmen kendi bilgisini tercih etmesidir. (aslında ırkçı bir bakış açısından bakmıştı olaya) İblis yaratıcısını inkar etmiyor, ne mümkün. İblis secde etmekten dolayı degil, Adem'e secde etmekten kaçındıgı için şeytanlaşmıştır. Secde edici olmasaydı '' Ben secde edicilerden degilim..'' derdi. Şayet Allah'a secde edilmesi emredilseydi iblis muhakkak secde edenlerle secde ederdi. Sorunun özü iblisin secdeden kaçınması da degildir, aslı sorun yaratılanın Yaratıcısının hükmüne karşı çıkmasıdır. Söz konusu bir karıncada olsaydı iblis Rabbine boyun egmek zorundaydı. Emredilen hüküm her ne olursa olsun Allah'ın hükmüdür. Bütün bu hakikat dairesinde olanlara ragmen iblisin ikinci ölümcül yanlışı, hatayı kendisinde degilde başkasında aramasıdır. Suçlu olarak Adem'i görmüş, tevbe edecegi yerde Adem'e şiddetli bir şekilde düşman olmuştur. İşin traji komik tarafı ise şeytanın aleyhillane dogru yolda bulunmasıdır. Şeytan aslında dosdogru yolda ama yolculuk maksadıyla degil..... bu kıssayıda ibretlik bir gözle okumalıyız...her sorunun cevabı olsaydı zaten, bizim olmamızda saçma olurdu...bilinmeyenlere bilinenlerden ulaşmak lazıdır vesselam....
  9. sanırım eleştiriler ulusçuluk etrafında gelişiyor, milliyetçilik biraz daha farklı.bence sorun ulusçu anlayışlarda....
  10. kanunlar bir yere kadar, sonrası o kanunları yorumlayan hakim ve savıların ortaya koyduklarıdır. 301. madde olmasada bu kapsamda devlet isterse her hangi bir şekilde gene yargılayacaklarını yargılar, terside, bu madde olsada yargılamayabilir. Birde bu madde her türlü yoruma musait olma açısından eleştiriye tabi tutuluyor, sorun burada bence.. yoksa kimse egemen bir devletin kendini korumak istemesi olgusu karşısında '' olmasın '' diyemez derse bu aymazlıktır.
  11. '' ben filistinim'' demek sorun yaratmaz bu ülkede, ama '' hepimiz ermeniyiz '' v.b ifadeler '' katil devlet hesap verecek '' türü ifadelerle beraber söylenirse bunda bir sorun var demektir. Kapsamı geniş ifadelerle ve ne olup olmadı tam anlaşılmamış bir durum hakkında kesin hüküm koyucu olmak nefret üretir. Bir kısım aydın geçinenler bu tür olaylarda hemen bozuk plak gibi bu tür sloganlarla heryerde bitiyor. Derin devlet vardır bunun tartışması başka birşeydir. Ne demek katil devlet hesap vericek !!!!!! Bu karşı şiddeti azaltmaz bilakis azdırır ve yeni nefret tohumları ekilmesine yol açar. Her milli olan ama az ama çok bu tür sloganik ifadelerden kendisine bir pay biçecektir. Sorunu artırmaktan başka birşeye hizmet etmeyen yaklaşımlardan herkes kaçınmalıdır. Kimse en genel ifadelerle bu ülke ve insanın töhmet altında bırakamaz ve sorunların kaynagı olan düşüncelerle hiç bir sorunu da çözemez, çümkü bizat kendisi bir sorundur. Herşeyden önce bir insan öldürüldü haksız yere ve insan olarak sadece insan olarak karşı durulabilir, tabiki özdeşleştirici ifadeler yakışıksız degildir , söylenebilir........
  12. nefis bilimi diyelim olsun sedat saygılar
  13. enes.34 şurada cevap verdi: muki başlık Dini Konular - Din - Dinler
    Genelde tüm elçilerin, özelde son Elçi Muhammed'in gönderiliş amacının, kendisini, Allah'ı ve eşyayı yanlış anlayan, bunun sonucunda hayatın anlamını kaybeden insanlıga, içkin gerçeklri ve aşkın hakikatleri dogru anlamanın en kalıcı ve evrensel yönteminni bizzat kendisi yaşayarak göstermek oldugu içindir. Son elçi Muhammed'in misyonu da, insana kaybettigi anlamını yeniden kazandırmak ve dogru anlamanın tüm zaman ve mekanda tek geçerli olan ilkelerini göstermektir. İnsanoglunun kendi nefsiyle, Allah'la ve eşyayla ilişkisini en makul bir biçimde nasıl kurabileceginin, nasıl anlayıp hayatını ne şekilde anlamlı kılacagının ''en güzel örnegini'' bıraktı. Tüm vahiyler ve onları tebliğ eden elçiler, insanın kendisini, Allah'ı ve eşyayı en dogru şekilde anlayıp anlamlandırabilmesi için gönderilmiştir. Anlama kendi başına bir sorun degildir lakin yanlış anlama veya anlamama bir sorundur.Her yanlış anlama aslında bir anlamamadır. İnananların sabahtan akşama cennet nimetleriylemi hemhal oldugunu sanıyorsunuz.
  14. nedir ''özgür düşünce'' ve nasıl kazanılır. diger yazdıklarınız bahsi diger benim için, ama özgür düşünceyi merak ettim ve tabi özgür düşüncenin fiilere ne gibi bir artısı/eksisi olabilir, açılacak bir konu ....
  15. Kur'an'ın temel gayreti sosyal, ekonomik adaleti saglamak ve temel insan hakları eşitligini gerçelerştirmek. ( İbadet bahsini akılda tutmak kaydıyla) Kur'an'ın insan hayatının şahsi ve toplumsal alanında kanun koyuculugu yukarda sayılan temel ilkelerin vucut bulması içindir. İslamın ''beş şartı'' olarak güncellenmiş esasları bile sosyal adalet ve insan eşitligine dayalı bir toplum kurmayı hedefler. Toplumsal degişmeyi yok sayarak, Kur'an'ın kurallarını sadece lafzi manası ile uygulamakta ısrar etmek, Kur'an'ın varmak istedigi hedefleri yok saymakla aynıdır. Kur'an, köleleri özgürleştirmeyi fazilet sayıp teşvik etmişse bu kölelik kurumunun temelden ortadan kalkması içindir. Burdan sevap ummak adına tabiki bu kurumun devamını istemek Din'i anlamamakla aynıdır. Lakin gerinsin geriye dönüp baktıgımızda, Kur'an'ın lafzına takılıp kalanlar gibi, kölelik kurumununda eski görünürlüklerine de takılıp kalınmamalıdır. Her iki bakış açısıda salt anlamında eksiklikler sunabilir bize. Aynı ilke ''Zekat'' içinde söz konusudur. Zengin insanların Allah katında sevap kazanmaları için bir kısım insanların fakir kalması demek degildir. Yeryüzünde fakiri olmayan bir toplum olmayabilir, İslamda devlet Zekat sistemi ile fakirlerin ihtiyaçlarını gidermek durumundadır. Ancak bunlar temel hedefler degildir, Kur'an'ın bizzat ana hedefi olamaz. Zekat ve diger yardımlar Kur'an'ın ana hedefi olmadan, üstün körü yerine getirilecek uygulamar degildir ve bir çok kurallarda bu bakış açısına tabidir. Kur'an'ın indigi zamanın toplumsal-tarihi ortamı gerektigi şekilde göz önünde tutmalıyız, ve somut durumları nasıl degerlendirdigini temel ölçü olarak alıp, genelleme yapmalıyız. Kur'an'ın indigi zamanın toplumsal şartlarını anlamak, bugünün toplumsal şartlarını anlamak ve her iki anlayışı birbiriyle kıyaslamak en temel metod olmalıdır. Tabi insan ne kadar dogruyu, gerçegi arzulasada hatadan beri olamaz. saygılar.
  16. '' ırkçı faşitler '' '' kafatascı '' '' katil devlet hesap verecek '' gibi anlamsız ifadelerle, insanın huşuya en yakın oldugu cenazeleri bile ''hesaplaşma'' mantıgı içinde ''kullanmaya'' kalkan zihniyet hiç bir sorunun önüne geçemez ve bizzat kendi zihni sorundur.Sadece Hırant'ın cenazesinde de degil benzer bütün cenazelerde aynı mantıgı yürütmeye çalışanları, masum insan hayatını hiçe sayacak kadar körleşmiş politikalarını uygulamaya çalışanların tam istedigi sonuçlar gibi geliyor bana. Büyük kesimleri töhmet altında bırakma gibi garabetler barındırır oldu bu tür cenazeler. Her şeyin ötesinde bir insan ölmüş ve huşu içinde gömülmesi gerekirken, tersinden zıdlaşmalar yaratacak söz ve eylemlerden kaçınılmalıdır. Aynı şey yaşam devam ederkende geçerli olmalı. İnsanları küçük düşürücü, kendi seçmedigi/istemedigi sıfatlarla anmak, insanlıgın temel davranışlarından habersizmiş gibi, kullanılan ifadelere anlamlar yüklemek toplumu süreç içerisinde içten içe geriyor, ve belkide kamplara ayırıyor. '' Kominist'' ''yobaz-gerici'' ''dinsiz laik'' vb. ifadelerin bütünleştirmedigi muhakkak . '' Aynı adamlar, aynı çakallar hem öldürüyorlar, hem de anıtı başında nutuk çekiyorlar, bir ölüyü şana şerefe boguyorlar ki , bir başkasının yaşamını zehir edebilsinler.'' ( Sarte ) umarım yanlış anlaşılmaz...
  17. Irak'ta da bu yollu bir kanun meclisden geçirilmeye çalışılıyordu. Ülke petrollerinin yüzde 70 ne yakın kısmının işletmesini yabancı firmalara açmak için yasa abd-ing dayatmasıyla geçirilmeye çalışılıyordu en son duydugum kadarıyla. Bir ingiliz gazetesi de bu mantıgın Iraka savaş açılmasının tek mantıgı olmasının ortaya çıkacagı yollu bir haberde yayınlamıştı. sadece bir bilgi olsun diye yazdım
  18. sayın Anakonda ; Bende degişik bir açıdan bu tür duygusal yaklaşımları anlamaya çalışıyorum. Size cevap sadedinde degil. Bir cinayete karşı çıkmak, bir haksızlıga dur demek, insanın en temel hakkını savunmak için neden başka bir kimlikte olmamız gerekiyor ki. Bu tekçi, tektip, farklılık barındırmayan şuur altı net bir zaaftır, ve bu zihni durumla yüzleşmek durumundadır bu toplum. Resmi söylemin toplumsal ve kültürel farklılıkları yok sayan, tekleştirici mantıgına karşı durmayan ve yerine göre savunusunu yapan, ulus-devlet modeliyle tektipligi meşrulaştıranların her zaman oldugu gibi şimdide sadece açmazlarını göstermektedir. '' Bugün hepimiz Ermeniyiz '', bir cinayet karşısında sessiz kalmamak için ne kendi kimliginden vazgeçmeye ne de Ermeni ya da başka birşey olmaya gerek var. Yüzyıllardır bu topraklarda birlikde yaşanmış deneyim ve medeniyeti, bir arada olmuşlugunu inkar edegelenlerin, tekçiligi her durumda kendisini ister istemez ele veriyor. Bundan başka birşey söylemeyede dilleri varmıyor, sanki biraz suçluluk psikolojisi hakim gibi.... Çok degil bir kaç hafta sonra timsah gözyaşları akıtan medyanın ve birilerinin, nasılda bu tür olayların alt zeminini hazırladıgına hep birlikde şahit olacagız. saygılar...
  19. enes.34 şurada cevap verdi: muki başlık Dini Konular - Din - Dinler
    Musa (as) Yahudilerin peygamberi, İsa (as) Hıristiyanların peygamberi, Muhammed (as) Müslümanların butaya kadar tamam, genel anlamda. Yalnız bunlar kendilerini Peygamber ilan etmiyorlar, Allah (cc) tarafından insanlara gönderiliyor, biz böyle inanıyoruz. Bu dinler, kaynagı aynı olmakla beraber biri bir digerini hem kabul ederek hemde kendinden öncekini iptal edip son gelene tabi olunmasını söylüyor inananlara, tabi biz bu şekilde inanıyoruz. Onun için nasıl Yahudiler İsa'ya inanmassa, Hıristiyanlarda Muhammed'e inanmazlar, ve bu inkar kendi içinde tutarlıdır da. Nedeni ; Kendinden sonra gelene iman ederse, iman ettigi önceki dini bu inanma ameliyesinden düşecektir. Hıristiyan birisi Müslüman oldugu zaman, her iki dini yaşama/iman etme ameliyesine girmez, terside geçerlidir. İslam sizinde degindiginiz gibi Musa ve İsa peygamberlerinin ögretisinin birleşiminden oluşuyor( çünkü kaynagı aynı İLAH ). Yalnız biz bunu farklı ifade ediyoruz, yani her iki dinde yozlaştıgı için İslam onlardaki dogru ifadeleri almış ve çarpıtılmış anlayışarı da insanlara göstermiştir, kendinden önce bulunmayan hükümlerde getirmiştir.İslam Din olarak uçlara kaçmış bu iki dinin orta yoludur.Biri tam bir şekilcilik ise digeride o kadar batınidir, İslam dengedir, orta yoldur. Hidayet eyle bizi doğru yola! O kendilerine nimet verdiğin mesutların yoluna! Ne o gazap olunanların ne de sapkınların! (Fatiha;6,7) Tabi bunlar bizim inanç umdelerimiz. Yalnız dedigimiz gibi peygamberlik cesaretle alakalı degildir, Peygamberler Allah tarafından seçilmiş kullardır bu iş için ( tasarruf tamamen O'na airdir).
  20. Zekat verme ilkesi, hiç bir zaman degişmez, ancak degişik yorumlarla bu ilkeyi güçlendirmek, zekat toplama gibi bizzat uygulamaya dönük konularda da degişik usuller gerekebilir, lakin Zekat verme ilkesi bakidir.
  21. enes.34 şurada cevap verdi: muki başlık Dini Konular - Din - Dinler
    Peki neden bir peygamber gelmiyor. Muhammed(as) dedigi için mi? gelmiyor. Gelenler neden geçmiş Peygamberler kadar etkili olamıyor, esameleri okunmuyor. Bir takım aciz ugraşlar neden dogdugu gün batıyor ??.
  22. '' Hepimiz Ermeniyiz '' '' Hepimiz Hırant'ız '' evet duygusal olarak bir yere kadar böyle ifadeler söylenebilir. Lakin, biz kendimiz kalarak, olarak ancak başkasını anlayabiliriz. Türk olarak bir Ermeni vatandaşımızı, Müslüman olarak bir Hıristiyanı, Ahmet, Mehmet olarak da Hırant'ı ve Hırant'ları daha iyi anlayabiliriz. Önemli olan farklı olupda farklıyı anlayabilmek ve onun en temel haklarına saygı göstermek ve hatta korumakdır. Bu aynı şu evrensel ilkeye benzer ; '' Kendin için istedigin birşeyi başkası içinde istemelisin ''. Başkasını anlamak, başkasına saygı duymak ; kendimiz olarak yapmamız gereken tavırlardır. Tabiki yukardaki sözler yogun duygusal ortamda verilen tepkilere yorulabilir ve yanlışda olmayabilir. Benim demek istediklerim sonrası içindir, herşey unutulunca, aslına dönünce unutulmaması gerekenleri söylemek istedim. Ben Enes olarak Hırant'ı anlamalıyım ve saygı duymalıyım. Türk olarak Ermeniyi anlamalıyım........ Tabi ki insan her zaman ve yerde masum degil. saygılar
  23. Laikligin dinsizlik olması söz konusu olamaz, dinsiz olacak olan insanın kendisi/tercihidir. Laiklik kaldırılsın diyen bulmanız biraz zordur, ancak marjinaller de bulunabilir. ( bu dorudur ya da yanlış, felsefi bir tartışmadır, yoksa marjinaller yanlış anlamasın) sorun laikligin yorum ve uygulanmasındadır ve eleştirinin muhatabı çarpık laiklik anlayışlarınadır. saygılar.
  24. tersinden bende size sormak istiyorum. saydıgınız 200 ülkede sizin ekonomik ve bilimsel gelişmişlik manasında kaç ülke var, ya da şöyle sormak daha uygun ; gelişememiş kaç ülke var. Birde İslam ülkelerinde dediginiz için, diger ülkeleri geçiyorum bizim ülkemizden bahsedelim ve Ekonomiye hakim büyük sermaye sahiplerinin ve üniversite mantıgını İslam ile nasıl bagdaştırabildiginizi merak ediyorum. sorun nerde biliyormusunuz, sorun herhangi bir insan ve kültürün inandıgı degerlerden ziyade 'gelişmişlik' olarak kabul görmüş düşüncelerin dünya ve insan toplumuna bakışında yatmaktadır.
  25. Hrant Dink ‘türklüğe hakaret ettiği’ gerekçesiyle, Ceza Kanunu 301. maddesine göre 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.. Başsavcı bile, Hrant’ın suç işlemediği kanaatini belirtmesine rağmen, Yargıtay bu cezayı onadı.. (Yargının hata yapıp yapmadığı pek gündeme getirilmiyor. Bu ‘la yus’el (sorumsuz ve sorgulanamaz) kutsal yargı anlayışı ile nereye varılabilir?) Sorun ceza kanununda degil, yorumlarda.Kurt kuzuyu yeme işini kafasına koymuşsa dere ne yapsın. Hrant Dink, ‘Alnıma bir leke gibi sürülen bu ceza, temyiz’de bozulmazsa, ben Türk halkının yüzüne bakamam, atalarım gibi çeker giderim..’ diyecek kadar duyarlı ve saygı duyulması gereken bir tepki vermişti, o mahkûmiyete.. Bazıları da, buna karşı ‘gidersen git..’ demişti. Bir ermeni papaz Hrant’a ve ‘Türkiye’nin AB’ye girmesini istiyor musunuz?’ diye sormuş.. Hrant’dan, ‘Evet!’ cevabını alınca, papaz, ‘5 milyonluk bir Cezayirli kitleyi bile eritemiyen bir Avrupa, 70 milyonluk bir müslüman kitleyi bünyesine alınca n’olur?’ demiş.. Hrant da muhatabına, ‘İyi ki, Türkiye’deki büyük kitle, sizin gibi bir eritme mantığına sahib değil.. Yoksa, ne dinimiz kalırdı, ne dilimiz, ne ismimiz..’ karşılığını vermiş. Onun zon zamanlarda, ‘Ben ermeni soykırımı var diyorum, ama, bunu türkler yaptı demiyorum, kürdler yaptı..’ demişti de, nice türkçü çevrelerde rahatlık meydana getirmişti. ‘Ermenî Mes’elesi’nde bir katliâm değil, mukatele, iki taraflı öldürüşme olduğunu düşünüyorum. Ve amma.. Bugün ‘Biz hepimiz ermeniyiz!’ diye tutturanların çoğunun, düne kadar ülkede, ‘türkten başka bir kavmin varlığını’ bile kabullenmeyen laik- şovenistler olduğunu da unutmayalım; onlar bugün ‘suçluluk psikolojisi’ içinde nâra attıklarını bile fark etmiyorlar. Müslümanlar ise.. -hangi dinden olursa olsun- saldırgan olmayanların ‘Allah’ın kulları’ olarak, ‘Müslümanlar’ nezdinde ‘eman’da yaşadığına uzun asırlar tanıktır, ve böyle inanmalıdır müslüman birey ve toplum.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.