Zıplanacak içerik

enes.34

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

enes.34 tarafından postalanan herşey

  1. Din olmadan kendinizi tanımlayamıyorsunuz degil mi ? Bu olsa olsa tersinden 'dindar' olmakdır. Her şeyi ona göre kurguluyorsunuz Din sizi ve sizin gibileri kendine mahkum etmiş ve varlık sebebinizi oluşturuyor hulasa edersek dinsiz yapamıyorsunuz.... acizane burdan edindigim tecrubeler ışıgında söylüyorum.... saygılar
  2. KADER ; ''Ka-De-Ra fiil kökünden gelir. Ala harf-i ceriyle kullanıldıgında 'gücü yetmek', normal olarak kullanıldıgında ise, ' ölçmek, planlamak, düzenlemek, rızkını daraltmak, KADDERA, agır davranmak, takdir etmek, miktarını ortaya koymak, belirli miktarda yapmak, yapma gücü vermek anlamındadır. Bu fiilden gelen KADR kadar, miktar, eşit, şeref ve hürmete layık olma, KADER sözcük anlamıyla bir şeyin miktar ve durumu, bir şey için belirlenen zaman ve yer, miktar, ölçü, hüküm gibi anlamlarda kullanılır. Allah, dilediği kimseye rızkı genişletir, daraltır da..(Rad;26) Allah insana hiçbir şey indirmemiştir." demekle, Allah'ı gereği gibi tanıyamadılar. (Enam;91) O, kendisine karşı kimse güç yetiremez mi sanıyor? (Beled;5) herşeyi yaratmış ve herbirini bir takdir ile belirleyip hepsinin mukadderatını hazırlamıştır. (Furkan;2) Sonra (yine) kahrolası nasıl ölçüp biçti! (Muddessir;20) herşey O'nun katında bir ölçü iledir. (Rad;8) Tan attırıp sabahı çıkaran O'dur. Geceyi dinlenme zamanı, güneş ile ayı da vakit ölçüsü yapmıştır. İşte bu, o güçlü ve herşeyi bilenin takdiridir. (Enam;96) Yukardaki verilen ayetlerde ve daha bir çok ayetde ''kader'' kelimesi geçmektedir ve arap dilinin zenginliginden olsa gerek bir çok anlama gelebilmektedir. Ümmi arapların dili bu açıdan Kur'an'ı anlamada ihmal edilemeyecek önemdedir. En genel anlamda ''kader'' Allah(cc)'ın her şeyi bir ölçü dahilinde ortaya koymasıdır. Üstüne basarak tekrar ifade etmek lazımdır ki Allah'ın herşeyi olacak herşeyi bilmesiyle insanın irade sahibi olması arasında mahiyet farkı vardır. Tartışılacaksa insan seçme selahiyetine sahip mi? dir yoksa degil mi ? dir...bu çerçevede tartışılmalıdır. Allah'ın herşeyi bilmesi demek bazılarını kayırır (haşa) anlamında degerlendirilemez ve neye göre degerlendirilecektir....absürt kaçar... İnsan kendi kaderinde bütünüyle söz sahibidir, kendi kaderini örmektedir, kör bir yazgının kurbanı degildir. Allah, insanı kötülük yapmaya sevketmesi şöyle dursun, iradesinin Kendi İrade'siyle birleşmesi için elçiler göndermiş ve kitaplar indirmiştir. Bütün bunlara ragmen emirleri dpgrultusunda gitmez ve fasıklıkta diretirse, artık sapmış demektir. Allah, hiç bir zaman insanın kötülügünü ve istemedigi eylemlerde bulunmasını İRADE etmez, insan için her zaman kolaylık ve iyilik İRADE eder, ama, insanın nasıl davranacagı Allah'ın ''meşieti'' çerçevesindedir. Bu bakımdan, insanın meşietiyle Allah'ın meşieti sürekli çakışır, '' Allah dilemedikçe dileyemezsiniz'' ayeti buna işaret eder. İnsan, iradesini iyi ya da kötü yönde kullanır lakin Allah'ın meşieti çerçevesinde kullanır. Allah bu noktada insanı zorlamaz, kötülüge itmez.İnsan kendisine verilen iradeyi kullanır ve bu yüzden sorumluluk sahibidir. Allah yanlış tanımlardan muhakkakki beridir.
  3. Burda madde mi ? herşeyi bilen ve gören saygılar
  4. Cumhurbaşkanı meclisi denetleyecek lakin meclisin cumhurbaşkanını denetleme yetkisi olmayacak...kaç tane örnek var meclislerin Cumhurbaşkanlarını denetledigine dair...Cumhurbaşkanını meclis seçer ama Başbakanı halk seçer, ülkemizde herhangi bir parti başkanı potansiyel Başbakandır...meclisin guven oyunu karıştırmayasınız seçilme konusunda başbakanın... Bürokratla seçilmiş arasında ki farkı yazmama gerek yok sanırım....belediye başkanlarının bürokratlıgı anlayışına söyleyecek herhangi bir şeyim yoktur!!!!!!! Anayasalar meclislerin iradesi altında olmalıdır, bakın altında diyemiyoruz malesef olmalıdır... Oysa açıp Anayasa’ya baksak, “Anayasa’yı yapmaya, değiştirmeye kim yetkili?” diye, görecegiz gerçeği.. Kim yetkili? TBMMyetkili... “Anayasa’yı yapmaya, değiştirmeye” TBMM yetkili ise, yorumunu yapmaya nereden Anayasa Mahkemesi yetkili oluyor? Anayasa cumhuriyet rejimindeki en üstün iradenin yani halkın oyuyla yürürlüğe sokulmuş bir metindir.....bakın bu sizin ifadeniz Yani demek meclisin iradesi altında olmalı yasalar.... tabi biz normal yaşamın egemen oldugu halklardan bahsediyoruz.... Bütün herkes tabiki anayasaya baglı kalmalıdır bunda herhangi bir sorun yok, sorun anayasaların degiştirilmesi ya da maddelerin yorumlanması noktasında sivil toplum ve nihayetinde meclisin tekelinde olup olmamasıdır. yani siz eleştirilerinizi benim yazdıklarıma degil de sadece kendi içinizde olan görüşleri açıklamak istemişsiniz.. tek bir demokrasi anlayışı yoktur tersine demokrasi düşüncelerin özünden oluşur....
  5. sorun burda işte ulusal direnç ve aydınlanma !!! İslam'ın kuşatıcılıgı resmi ideolojinin ulasalcı anlayışından kat be kat daha kapsayıcıdır. şimdi burdan kalkıp da hadi herşeyi bir kenera bıraktık, Hıran'tın öldürülmesini müslümanlara yamamaya çalışmak da ne oluyor. şurda burda kaç tane adam bulabilirdiniz ki bu yorumu yapan,ya da kabul edecek, beş ya da on kişi en fazla yorumda degil aslında saptırma sadece gerçeklerin saptırılmaya çalışılması ameliyesi medyanın da üstüne yoktur hani iş bu çarpıtma işinde aslında o kadarda açık ki herşey görmemek için sadece saptırma niyeti taşımak lazım. bu başlıgın altına yazı yazmak bile boşa vakit
  6. hangi dünya görüşüne sıgınarak bunları yazdınız ben şahsen çıkaramadım aslında baya çok dünya görüşü çıkarırdım ama sorayım dedim eklektikmisiniz yani neye göre yazıyorsunuz uzun bir yazı ama biraz hemde baya duygusal konuya bir giriş yapalım istedim
  7. bu ne acaip soru böyle soru dedigin olgulardan hareket etmeli ya da oluşabilecek olguların açılımlarından sizin sordugunuz sorunun bunlarla alaksı yok ? Allah peygamber göndermemiş olsa peygambere inanırmıydınız gibi...
  8. enes.34 şurada cevap verdi: bozan başlık Güncel Konular
    sizi okuyunca bir an ''şeriatle'' yönetilen bir yerde oldugumu sandım ?
  9. bürokrat kökenli bir cumhurbaşkanı alabildigine 'dogmatik' olacagı için hızla degişmekte olan ülkemiz ve dünyanın yeni şart ve durumlarına ayak uyduramayacagından endişe etmek yersiz olmasa gerektir. geçmiş ve halen yaşanan tecrubeler bu konuda haksız sayılmamak için yeterince done vermektedir elimize. yargıç bir devlet anlayışı ile neyi nereye kadar götürebilirsiniz ki, bazıları bu noktalarda meclisi bile yok saymaktadır, demokrasi için hazin bir durum olsa gerek eger varsa.....
  10. Ahmet Altan: O üsteğmen ne oldu? Yorum Salı, Şubat 06, 2007 Eski jandarma komutanının NTV televizyonunda gevrek gevrek gülerek “Jitem yoktur,” deyişini bugün gibi hatırlıyorum. Onu okutan, yetiştiren, sırtına üniforma, beline silah veren, cebine parasını koyan halkının gözlerinin içine bakarak yalan söylüyordu. Türkiye’nin en önemli asayiş kuvvetlerinden birini çürütecek “illegal” girişimi başlatan adam bizimle alay ediyordu. Daha sonra, sahipleri tarafından soyulan bir bankanın yönetim kurulu üyesi olduğu ortaya çıkmıştı. Ama kimse ona dokunmamıştı. Herhalde hangi suça bulaşırsa bulaşsın dokunulmaz olduğuna inanmanın güveniyle öyle gevrek gevrek gülüyordu. Emekli orgeneralin “yoktur” dediği Jitem’in varlığını birkaç yıl sonra yargı resmen kabul etti. Devletin herhangi bir biriminde “yasa dışı” örgütler oluşturmak her zaman tehlikelidir. Çünkü denetimsizlik aratır. Denetimsizlik de kuruluşları çürütür. Disiplini yok eder. Bunun sonuçlarını biz, faili meçhul cinayetlerde, istikrarsızlığı kışkırtacak bombalamalarda, haraç kavgalarında, mafya çetelerinin savaşlarında hep Jitem’in adına rastlayarak gördük. Son Hrant Dink cinayetinde gene jandarmanın tuhaflıklarıyla karşı karşıyayız. Polisi de yanlarına alarak katille kolkola resim çektiren jandarmalardan söz etmiyorum. O jandarmalar, Jitem’in değil, Jitem’i yaratan zihniyetin ürünleri. Sen “devleti koruyacağım” diye devletin içinde illegal örgütler yaratırsan, cinayet şakşakçılarının sayısı da senin örgütünde artar. Benim söylediğim o değil. Daha vahim bir durum var. Katil Ogün Samast’ın cep telefonunun “sim kartının” Samsun’da kaybolması… Bir “jandarma” üsteğmen Samast’ın cebine bir başkasının sim kartını koymuş. Katilin cebine konan kart, bir “jandarma” erine ait telefon kartı. Cinayet ilişkilerini çözecek en önemli kanıtlardan birinin kaybolmasında, adına hiçbir yerde rastlamadığın bir jandarma üsteğmeninin rolü bulunuyor. O üsteğmen kim? Niye katilin sim kartının yerine başka bir kart koydu? Resmi açıklama şu: Üsteğmen yerde bir kart görmüş, bu kart katilin telefonunun kartıdır diyerek alıp onun cebine koymuş. Bu açıklamayı duyunca, emekli orgeneralin o gevrek gülüşü gözümün önüne geldi. Bizimle alay etmekten, bizi aşağılamaktan, aptal olduğumuzu düşünmekten hoşlandıklarını bir daha anladım. Belli ki, cinayeti aydınlatmakla görevli olan polisle jandarmanın içinden birileri cinayetin üstünü örtmeye çalışıyor. Herhalde onlara da daha “yukarılardan” birileri bunun için emir veriyor. Katilin “sim” kartını değiştiren üsteğmen ne oldu? Komutanları, “yerde bulunan kart” hikayesine gerçekten inandılar mı? İnandılarsa bu kadar saf insanları nasıl komutan yapıyoruz? İnanmadılarsa, “delil karartma suçunu” işleyen birine karşı ne tür hukuki işlemler başlattılar? Bizim devlet cinayetlerle fazla içli dışlı gözüküyor. Bunu bu ülkenin insanları da görüyor… Dış dünya da görüyor. Bizim gücümüz ülkenin devletine yetmez. Çeşitli biçimlerde bizi temizleyebilirler. Ama ya dünyaya ne yapacaklar? Yabancı ülkeler, cinayet ortağı olduğu bilinen devlet görevlilerine ellerindeki bu bilgiyle şantaj yapsa, o görevliler bu şantaj karşısında nasıl bir tavır takınacaklar? Kanunların dışına çıkmak tehlikelidir. Adamı sadece “suçlu” yapmaz… Bazen hain de yapar. Üstelik bu “ihanet” lafın gelişi olmaz, yasanın tariflerine de uyar. Ve, cezası ağırdır. Kaynak: Gazetem.Net
  11. Yeryüzünde ve kendilerinizde meydana gelen bir musibet yoktur ki, Biz onu uygulamaya koymadan önce bir Kitapta yazılı olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır! (Hadid; 22).. Evrende meydana gelen her olay Allah'ın ilminde vardır. Evrendeki her varlık ve meydana gelen her olay Allah'ın ilminin açılışıdır. Bu olmadan önce insanlar için gizlidir, gaybdır, ancak vuku bulunca bilinir. Olmasıda olmamasıda imkan dehilindedir, bizim elimizde degil Allah'ın elindedir. O'nun kudreti ve dilemesi dahilindedir. Kelamcılar bu bakımdan evreni ''mümkünat'' olarak açıklarlar. Allah'ın bir şeyin olması ya da olmamasını dilemesi İrade dir, Allah'ın iradesi mutlaktır ve tüm evrende geçerlidir.Allah'ın mutlak iradesinin dışına çıkılamaz. Allah'ın olacak her işi mutlak manada bilmesi, cennete ya da cehenneme gideceklerinde bilinmesi demektir. Ancak bu mutlak bilme şunun ya da bunun kayrılması (haşa) anlamına gelmez. Kader konusu Allah ile alakalı lakin kullar için tartışma konusudur. İnsan fiillerini gerçekleştirirken kendisinin dışındaki bir gücün baskısı ve zorlaması altında mıdır, yoksa özgür iradesiyle fiillerini seçme hakkına sahip midir.?...Asıl sorun burdadır. Yaratıcıya özgü fiiller ve olaylar sözkonusu oldugunda, insan bu konuda hiçbir şey yapamaz. Bu durumda emir Allah'tandır ve zıddının olması, aksi bir irade beyanı mümkün degildir. Eger insanın gücü ve kudretinin sınırları dahilindeki fiiller ve gelişmelerle ilgili olursa , insan iradesi bunlara yönelik olarak belirginleşir, etkinlik ve beyan gösterebilir. Bunula beraber Yüce Allah bu iradeyi (insan için cüzzi) ve irade edileni meydana çıkarır. Allah'ın kesin irade etmesi ile davet etme esaslı iradesi birbirinden ayrıdır. Allah kullarından sadece Kendisine ibadet etmelerini istemiştir, bu davet etme esaslı bir iradedir, dileseydi herkesi bir melek olarak irade de ederdi. Allah'ın mülkünde cüzzi manada O'nun irade etmedigi şeylerde olabilir. Nesnel olarak baktıgımızda Allah'a iman eden ve inkar edenler bulunduguna göre durum bu istikamettedir. Yukardaki yanlışlardan ve eksikliklerden Allah beridir. evet bahse konu olan ayetlerin neresi anlaşılmaz herkes cevap yazabilir alıntı yapılırken konun özünü kaçırmak olmaz...
  12. Tavuk meselesinde yardımcı olayım ; Hakikat anahtarı dinimiz bu konuda '' pislik içinde beslenen bir tavugu gördügünüz zaman onu üç gün kapatın ve temiz şeylerle besleyin, sonra yiyebilirsiniz'' der. yani yumurta içinde kıyas yapılabilir derim....siz saygılar
  13. bana ebu cehl'i mi? tanıtıyorsunuz brain slapper tşk bilgilerim tazelendi saygılar
  14. azmettirici olan ; 2004'de takibe alınmış Polis, arkadaşını muhbir diye yanına almış Trabzon emniyeti, 'falancaya suikast' ihbarı yapıyor İstanbul'a İstanbul, bunu dikkate almamış Zanlının tel. kartı degiştiriliyor ilk tel. kartı alınıyor ve kayıp bir üsttegmen ' kartı yerde buldum diyor, zanlının sandım ve cebine koydum diye ekliyor' kartta bir tesadüf eseri jandarma erine kayıtlı çıkıyor suikast, tekmi yapıldı yoksa yanında yardımcılar varmıydı, bilinmiyor enteresan tesadüfler varken birileri kalkmış konuyu hiç alakasız yerlere çekmeye çalışıyorlar ve bu çabalar hiçde iyi niyetli olarak görülecek türden degil gibi. yazıyı yazan için diyorum ...yoksa bazı arkadaşlar keskin önyargılarından dolayı sorunu tam anlamamış olabilirler
  15. ya merak etmeyin bu toplumun büyük çogunlugu ha bu etide yiyebilir, yani şimdi sokaktaki kalabalıklar bu eti haram diye (aslında ole sanıyorlar) yemiyo degiller, o kadar çok haram içinde bunu da aslında yiyebilirler lakin işin acı tarafı (espri bu ) şu anda geleneklerinde daha dogru ifadeyle alışkanlılarında yok. aslında bir çok dinen haramı yapan hatta hatta akidesinin ne oldugundan bi haber birisi için bunlar hiçbişi ifade etmez....tabi dediklerimiz teorik manada ....biraz da ironıik yaklaşdım....... yani demem o ki ; ateist ya da misyoner herneyse işte arkadaşlar fazla stres yapmasınlar bu domuzun haramlıgında, çokta dini duygular hakim degil ...... tabi hayatın bizzat şuurunda olan müslümanlar bu ve benzerilerinden beridir, onları tenzih ederim... yani ne demek istiyorum ? o kadar da önemli degil demek istiyorum
  16. dogru cevap dogru sorulara verilir bu bir ikincisi ise müslümanlarda mantık çıkmazı olmaz Allah deriz geçeriz ama soru dedigim gibi absürt belki üstü dogru formule et soruyu son kez irica ediyorum
  17. hadi ordan sizde ya çocugun annesi herşeyi açıkladı bu hususda kraldan fazla kral olmayın en azından başka bir dayanak bulun yani geçin bunu , olayı saptırmayın kartel medyası gibi yoksa uzantımısınız siz
  18. ilginç bir nik ebu cehl
  19. altı üstü bi et ya konuyu saptırmayın derim
  20. enes.34 şurada cevap verdi: muki başlık Dini Konular - Din - Dinler
    humanizm bir medeniyetmidir??medeniyet degilse hangi medeniyetden neşet etmiştir ( ki aslında bir yansımadır ) daha çok edebi bir akım olmasın humanizm ? cık olmadı ! sorduklarım havada kaldı ! nerde ve neden çıktı, sebepsiz birşey olamıyacagına binaen soruyorum saygılar
  21. Allah'ın ilminin neyini tartışıyorsun Allah cehennemde yanmış yada cennette sefa sürmüş bir insanı neden imtihan etme gereği duysun ? diyorsunuz ne demek istedigin tam anlaşılmıyor bu soru biras absürt daha dogru kelimelerle sorman lazım ben dogru soruyu biliyorum ama siz arayın bulun dogru soruyu
  22. enes.34 şurada cevap verdi: TURKERWEB başlık Politika Bilimi
    Türkiye'de toplumu birleştirici tek unsurun İslam oldugu bir hakikattir. Resmi ideolojinin İslamdan uzaklaşan ulusçu yaklaşımları sayesinde, Kürt'leri bir sorun haline getirmiştir. Ümmet anlayışından ulus anlayışına evrilmesi sorunun temel kıstasıdır. Ümmet anlayışı türkçülügüde kürtçülügüde reddetmektedir. Müslüman kimliginin kuşatıcılıgına açılan anlamsız/mı ? (acaba) karşı duruş sorunu artırmaktan başka birişe yaramamaktadır. Kürtlerin ümmet bilincine olan yatkınlıkları son senelerde devletin uluscu dayatmaları sonucu Kürtçülüge ve pkk kucagına itilmeleri sonucunu dogurmuştur. Kürtleride laikleştiren pkk olmuştur bu sayede. abd'nin kuzeyde İslami kürt hareketlerini ezerken barzani, talabani ve pkk gibi laik ve batıcı kürtleri desteklemesi ne kadar manidardır. Bunları yok sayarak yapılan bir degerlendirme afaki kalmaya mahkumdur. Ortadoguyu kavmiyetçi fitneden arındırmak ve İslam'ın Tevhid akidesini gün yüzünü çıkrmak çözümün tek adresidir. Hadi inanç olarak yapılmasa bile adam siyaseten bunu düşünür yaaa!!!!
  23. bu tespitinize katılmak mümkün degildir Ebu Cehl özentisi degil Bu tip olsa olsa Ebu Lehep olur ikisi arasında baya bir mahiyet farkı vardır
  24. eger herhangi bir şeye inanmıyorsan bu senin mantıgın ve iradenle olmuştur....bu tamam Allah, seni yaratmadan önce bu durumu da biliyordu....bu da tamam Asıl sorun insanın iradesi sorunudur, yani insan iki durumdan herhangi birini seçme ''saf özgürlügüne'' sahip mi ? yoksa degil mi ? eger insan seçme özgürlügüne sahip degilse, ki bu adalet ilkesiyle çelişir ve Allah adildir...bu söz konusu olamaz yani saf bir ''cebr'' olamaz..Allah hangi sebebe istinaden birini cennetlik digerini cehennemlik yaratsın, bunun hiçbir geçerli açıklaması olamaz.... kullar fiillerinden sorumludur, yani seçme, kabul ya da red etme özgürlügüne sahiptir. Allah'ın ezeli bilgisiyle herşeyi kuşatması seçmenin temelini degiştirmez... asıl sorun insanın bazı konularda Allah'dan bagımsız hareket edip, edemeyecegi konusudur Ki bu ezeli kader konusudur ve Allah'ın bilgisi bu konunun tam da özünde degildir
  25. tek parti zihniyeti..1945' öncesi özlemler..bir nevi tersinden 'irtica' sonra da demokrasi ve özgürlük için dışarı çıkıp bagırmalar....vs. vs. yok, yok sade kendileri için...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.