indirgenemezkarmaşa

konuyla alakası yok ama matrix'in yönetmeni '' filmi izlerken kesinlikle uyuşturucu kullanmayın demiş''

ben sana bir bütün olarak var olan bir sitemden bahsederken sen sistemin bir kısmını ele alıp bu tuhaf soruyumu soruyorsun. şuna benziyor. örneğin ben araba imal eden bir robot yapıyorum ve sen ona bakarak bana şu soruyu soruyorsun. herşeyi insan yaptığına göre bu arabayı kim yapmıştır. teknik olarak robotu yapan kişi olarak arabayıda ben yapmış oluyorum. bunun manası benim arabayı bizzat yapamayacak kudrette olmadığım değil, onu ve daha fazlasını yapabilen bir sistem geliştirip olayları akışına bırakabilecek güçte olduğumdur. yaratıcının var olmadığını söylemekte var olduğunu söylemek gibi isbat gerektirir. oysaki ateistler bunu yavuz hırsız misali devamlı olarak anlam kargaşasına yol açacak sorular icat edip seviyesiz ve tek taraflı bir platformda tartışmayı seçerler.

of ki ne of. sanırım yanlış anlıyorsun. Allah kelimesi islamiyetle birlikte kullanılmaya başlandığından beri özel isimdir. özel isimler nasıl oluşmuştur? cins isimlerin zaman içinde öznel anlamlar kazanmasıyla değilmi. örneğin türkiye türklerin yaşadığı yer mansına gelir. tarih boyunca pek çok türkiye olmuş ama bunlardan bir tanesi farklılaşarak ve anlamlanarak özel isime dönüşmüştür. The god kelimesinin karşılığı tanrı olabilir çünkü hristiyanlıkta içi dolu ve farklılaşabilmiş bir ilah kavramı oluşmamıştır. Yeryüzündeki tanrı kavramlarının ortak özelliği cisimlerle benzeşmeleridir. gök tanrı, mecsa, insan figürleri, hayvan figürleri, doğurganlık yada babalık, oysa Allah kavramı yeryüzüne gelmiş geçmiş bütün bu tanrı anlayışlarından uzaktır. tanrı çoktur Allah ise tek. Ben Allah kelimesi yoktan var edildi demiyorum ki tabiiki kökü ilahtır. Adanalı arkadaşlara da başarılar diliyorum... ceyhan 6.4

güzel kardeşim. organik olan yada olmayan bütün sistemler çoklu zamanda var olmuştur. yani biri diğerinden daha önce yada daha sonra oluşmuş olamaz. örneğin sindirim sisteminin boşaltım siteminden daha önce oluşmasına imkan yoktur. bütün sistemler aynı anda oluştuğuna göre bunun kendi kendine var olduğunu nasıl söyleyebiliriz. cevap veriyorum... düşünmeden ve sorgulamadan. istersen bunu varlık öğretisi açısındanda anlatayım. hiçbirşey kendi kendine var olamaz. yani şu an baktığın ekran veya kullandığın klavye kendi kendine var olamadığına göre mevcut 'var' ı ne ile açıklıyorsun. cevap veriyorum açıklayamıyorsun. bir başka mesele ise tanrı ve Allah kavramları farklıdır. Tanrı tarih boyunca insanların kutsal saydığı ve tapındığı herşeye verilen genel bir adtır. özü ortaasyadan gelen tengri kelimesidir. Allah ise varlığını kendi iradesi dahilinde saklamış yegane yaratıcıdır. onun mantığına ulaşmak imkansızdır. ama belki şu şekilde düşünmenin bir yardımı olabilir. bir su damlasının içinde binlerce tek hücreli canlı yaşıyor ve bunların her biri belirli seviyede bilince sahip. suyun içindeki metaryelleri toplayacak ve hayatını idame ettirecek kadar. örneğin bu tek hücreliyle irtibat kurmayı başarsan ve su damlasının dışında devam eden insan medeniyetini anlatmaya çalışsan seni ne kadar anlayabilir. bunun yanı sıra senin bilincin ile Allahın iradesi arasındaki fark sen ile tek hücreli arasındaki farktan çok daha büyük. işte sen onun iradesinin büyüklüğü karşısında bilinçsizleşiyor ve sorgulayabildiğin son noktada ne varsa onu kabul ediyorsun. senin kapasiten ateizme ulaşabilmiş. aslında bunun manası herşeye rağmen seninde teist olduğun gerçeğine dayanır. sende soyut bir kavramı açıklayamamış ve boyun eğmişsin. zaten tanrı kavramıda bu değilmidir. mevlananın dediği gibi kendini bilen onu bilir....

tabi atatürkün yatı savanorayı unutmamalıyız. belki kendine saray yaptırmadı ama dolmabahçe sarayı başta olmak üzere mevcut bütün sarayları keyfine göre kullandığını da unutmamalı. rakı sofrasında kankalarına çiftlik dağıttığını da duymuşsunuzdur. maaşıda hiyerarşide kendisine en yakın olan memurun 7,5 katı kadardı.ehh aşk hayatı da pek yavaş sayılmaz. atatürkün mütevazi bir hayat yaşadığını düşünen o ortaokullu kardeşime alternatif kaynaklar tarafından hazırlanmış, tarih kitapları okumasını tavsiye ediyorum.

devlet gençleri kötü alışkanlıklar edinmekten korumalıdır. bu kural anayasının ilgili maddesinde belirtilmiştir. alkolle mücadelede tabiki yasaklamalar uygulanacaktır. senin parkta içme hakkın benim ailemle huzur içinde dolaşma hakkımı engelliyorsa orda dur derim. eğer alkole hoşgörüyle yaklaşacaksan henüz yasalarla yasaklanmaış olan tiner gibi uçucu maddeleri kullanlara da aynı hoşgörüyle yaklaşmak zorundasın. bilinci yerinde olmayan bir insanın sokakta dolaşıyor olması gerçeği dururken onun bilincini hangi maddeyi kullanarak kaybettiği gibi ayrıntı bir konuyla ilgilenmeniz de tuhaflık arzediyor arkadaşım. durum ne olursa olsun haklılık yada haksızlık ayrımı yapmadan her an bir zihniyeti öldüresiye eleştirme çabanızda bu asrın düşünüşü değil. selamlar

atatürk... bence kendisi türk devriminin totemidir. atatürkçülük bir fikri akımdan çok din özelliği taşımakta. atatürke atfedilen kutsallık bir devlet adamından çok ''saint'' özellikleri taşıyor. hani hepimizin hatırladığı ilkokul kitaplarındaki '' şarapnel geldi beni saatimden vurdu'' söylemleri de bu kutsaliyetin eylemdeki tecellisi olarak bize sunuldu. bu ülkede herşey tartışmaya açıkken dinler, peygamberler, siyasetçiler, devlet adamları, eski ve yeni yöneticiler, cemaatler, kanaat önderleri, yalan ve yalancı olmakla suçlanabilirken atatürk tüm eleştirilerden devlet eliyle izole edilmiştir. tartışılamayan bir konunun niteliğini hiçkimse bilemez. atatürkü yüceltmek için padişahları ve Osmanlı imparatorluğunu yerden yere vurma kolaycılığına kaçmakta dönemsel bir ayıp olarak geçmişte kalmalıdır. balkanlardan orta asyaya ve tarihin başlangıcından günümüze kadar gelen türk kültürünü ve liderlerini hiçe sayıp tek kahraman tek önder , heykeli yapılamaya tek layık olan, gibi garibe bir mantıkla hareket etmek işte yine bu totemleştirme çabasının bir ürünüdür. kabul edelim ki türk devrimi halka rağmen yapılmıştır. birileri çıkıp halkın yerine karar verme yetkisini kendisinde görmüş, isyan edenleri kendi kanıyla boğmuştur. bunun sonucu olarak muhafazakar kesim kendi kabuğuna çekilmiş ve özünü saklamak zorunda bırakılmıştır. günümüze kadar gelen rejim tartışmalarının sebebide yine bu halka rağmen devletleşmedir. alfabenin değiştirilmesiyle birlikte 600 küsur yıllık bir tarih bir anda yok edilmek istenmiş, yeni neslin beslenmekte olduğu en temel ana damar kesilmiştir. bu gün kullandığımız '' altı şişhane üstü keşhane'' 3000 bin kelimelik dilin oluşmasının sebebide işte budur. bu ülkenin insanları çok değil daha 80-90 yıl önce kıyafet yüzünden idam edilirken, o zamanki devrimcilerin bu cesur ve dünya tarihinde görülmemiş bir yargı aymazlığı içindeki hareketleride bugün türkiyedeki türban tartışmalarının bitmek tükenmek bilmeyen bir sorun haline gelmesine sebep olmuştur. muhafazakar topluma atatürkü kendi kendine anlaması için hiç fırsat verilmedi. zoraki bir atatürk eğitiminden geçirilen nesiller ise onu fikri yapısından çok tuhaf kutsaliyet doğrultusunda '' nurdan haleler içinde kocatepeye çıkan, çanakkale ve kurtuluş savaşını tek başına kazanan ,tek başına devlet kuran, yobazların kellesini tek başına uçuran ergenekondaki kurt misali Türk tegine yol gösteren kurt tarzında efsanevi bir yaratığa dönüştürmüştür. Türk milletinin zekasına hakaret niteliğindeki bu atatürk öğretisi düzeltilse ve sevapları-günahlarıyla önümüze tekrar konsa belki atatürk türk halkının gözünde 'Atatürk' haline gelebilir.