Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Emre_1974tr

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Emre_1974tr tarafından postalanan herşey

  1. Sevgili lena, Allah'ın başlangıcı veya bir zamanı yok. Aynı anda tüm sonsuz zaman noktalarındadır. Yani zamansızdır. Aynı zamanda da mekansızdır.Hele ki kainatın içinde hiç değildir. Kainat da değildir. Evrenin ise bir başlangıcı var. Sonu da olacak. İşte bu evreni yaratan, yok edecek ve son olarak yaratıp sonsuza dek yaşatacak(ahiretteki yaşam) olan Allah'tır. İçindeki uzaylılar da, karadelikler de,insan ve melekler de hep birer yaratılmış kuldur. Hiçbiri tanrı falan değildir. Senin İçindeki moleküler yapılardan kainatın devasa sistemlerine kadar heşeyi düzeninde-yörüngesinde tutup yaşatan ve vakti gelince sonlandıran da O'dur. Senden istenen bu kainattan ayrı, tek Allah'a, herşeyi yaratana iman etmen Kuran'da. Selam ve sevgiler.
  2. Sevgili lena, sen yaratılmışları Tanrı zannetmeye devam ettikçe böyle çıkmazın içinde kalırsın sürekli... Allah enerjiyi yoktan var ediyor sonra da dönüşümleri ilk yarattığı alanlardan yaratıyor. Kendisi tüm yarattıklarından ayrı ve madde ötesi. Bu yüzden O'na şirk koşmak büyük günah. Çünkü kainatta O'na ortak yok. Uzaylılar da, enerji alanları da , maddenin başlangıcı da hep sonradan yaratılma olayı. Allah madde olmadığı gibi bu kainatın içinde falan da değildir. Yönetici olarak her yerde ,zerrede olması varlık olarak ayrı olmasına tezat da değildir. Sen kainatın içindekiherhangibi birşeyi, hatta kainatın kendisini bile tanrı olarak görürsen(vahdeti vücud) , sadece yaratılmışlara tapınmış olursun ki şeytanların isteği de budur zaten. Ne kainat, ne kara delikler, ne enerji alanları,ne de uzaylılar. her biri bizim gibi gariban bir kuldan başka birşey değiller. ha bahçendeki ağaca tapmışsın ha bunlara....tamamiyle aynı şeydir. Kuran'ın senden istediği tüm madde alemini yaratan ve "ayrı" olan tek tanrıya iman etmen.Ortaksız,uzaylısız....herhangibi yaratılmış yaratıksız....... Selam ve sevgiler.
  3. Sevgili Lena; Kuran'daki Allah evreni yoktan var edendir. O bahsettiğin başka gezegenlerde yaşayanları, yani uzaylıları da yaratan O'dur. Diyorum ya o öğretin uzaylıları tanrı yapıyor. Yaratılmışlara tapınmanı sağlıyor. Melekler ise yine Allah'ın yarattığı ama uzaylılarla alakası olmayan özel varlıklardır. Onlar(melekler) da maddi varlıklardır.Cinler de...Ama hiçbiri uzaylı değildir. Allah ise maddi olmayan ve tüm yarattıklarından ayrı olan "tek" tanrıdır. Değişmiş tevrat ve incilde ise üstün teknolojileri kullanan "elçiler" bazen melek zannediliyor, bazen de Rab zannediliyor. İşte bu ifadeler sizleri de yanıltıyor biliyorum.Ama kuran bu değişmiş eski kitapların hatalarını düzelterek işin doğrusunu yazar. Hayır onlar sadece elçiydi. Haziekel'in karşılaştığı hava aracı ve içindeki insan elçi de Rab falan değildir. Ama değişmiş Tevrat trajik biçimde o yanlış tanımlamayı yapıyor. Kuran'da ise Süleyman'a verilen araçlar da dahil olmak üzere tüm teknolojik aygıtlara sadece araç denir. Değişmiş tevrattaki gibi ne melek denir onlara ne de tanrı. Yüce Allah madde ötesi olan tek varlıktır ve tüm kainatı yokten var etmiştir. Melekler,uzaylılar ve cinler bile O'nun yarattığı maddi varlıklardan,kullardan başka birşey değildirler. Ruh çağırma seanslarında gelenler ruh değiller.Veya uzaylı değiller. Cinlerin oyunundan başka birşey değil o celseler. Kirlian fotoğfçılığıyla çekilen ise bedenimizden yayılan enerji alanıdır. Bunun ruhlarla,hortlak veya hayaletlerle yakından uzaktan ilgisi yoktur. Kuran'a göre insanın ruhu falan yoktur. Ruh sadece insana işlenen(üflenen) temel vahiydir ve bu vahyi taşıyan Cebrail adlı meleğe de ruh adı verilir ayetlerde. Ama insanın ölümsüz-tanrısal bir ruhu falan kesinlikle yoktur. Diğer söylediklerin ise Allah'ın bize sunduğu bilgilerdir.Mucizelerdir. O yıldzların etrafındaki gezegende yaşayanlar olabilir. ama onlar da yani uzaylılar da bizim gibi yaratılmış maddi kullardan başka birşey değiller. Selam ve sevgiler.
  4. Hayır sevgili Lena, burada önyargılı olan sensin. İman ettiğin öğretinin pençesinde ayetleri yorumlamaya kalkıyor ve objektif değerlendiremiyorsun bu yüzden. Spiritualismden Erich Von Danikenisme tüm bu alanlar benim uzmanlık alanım sayılır. Reenkarnasyondan ayurvedaya en az senin kadar hakimim o dünyaya. Ve buna dayanarak söylüyorum bunları. Batılla doğrunun kolkola geçtiği çorba bir dünya o. Değişmiş tevrat ve incilde hava taşıtlarının Rab zannedilmesi de size tuz biber oluyor tabii. Ama yalnızca Kuran'ı gerçek kaynak kabul edersen işin aslını görebilir, o taşıtların ve içindeki insnların ne melek ne de tanrı olmadığını görürsün. Ya da insan ait ruh diye birşey olmadığını da...... Ya da evrim -komunizm masallarının binlerce yıl önce bu öğreti tarafından uydurulmuş şeyler olduklarını.... Selam ve sevgiler.
  5. Sevgili lena ruhçu öğretiye iman etmiş birisi gördüğüm kadarıyla. Evrim, uzaylıların tanrı diye tapınılması, ruhlar alemi hurafeleri ve hatta komunizm hep bu dinin uzantılarıdır. Bunun islam'la harmanlanmış örnekleri(tasavvuf vs.) de vardır, diğer dinlerle de.... Cinlerin insanların ayağını kaydırma yöntemlerinden başlıcalarındandır bu. Ruh çağırma seansları,uzaylılarla celseler ve daha birçok teknikle insanlar bunlara iman ettirilir onlar tarafından. Böylelikle materyalist olmayan insnaların da ayaklarını kaydırabilirler. Selam ve sevgiler.
  6. Hemen dostumuza cevapları verelim: 1-Hayır yarattı demiyor. "Var olan göğü düzenledi" diyor. 2-Evet Big bang tabii ki. 3-Sadece göğü değil, senin mikroskopik yapılarından kainattaki herşeye kadar O tutuyor. 4-Katır, gemi,yaktığın ateş, ektiğin ürünler, yaptığın çocuklar ve yapılmış-yapılacak olan teknolojik araçlar bile Allah'ın eseridir diyor ayetler. Ve meydan okuyor. Selam ve sevgiler.
  7. Yaratılıştaki tasarım ve düzen üzerine düşünülmesi ve araştılma yapılması istenen ayet örnekleri: BAKARA (164) Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır. ÂL-İ İMRÂN (190) Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır. ÂL-İ İMRÂN (191) Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru” derler. CÂSİYE (4) Sizin yaratılışınızda ve Allah’ın (yeryüzüne) yaydığı her bir canlıda da kesin olarak inanan bir toplum için elbette nice deliller vardır. GAŞİYE 17. Deveye bakmıyorlar mı, nasıl yaratılmıştır! 18. Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiştir! 19. Dağlara bakmıyorlar mı, nasıl dikilmişlerdir! 20. Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıştır! MÜLK (3) O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun? MÜLK (4) Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) âciz ve bitkin halde sana dönecektir. ARAF 185. Onlar göklerdeki ve yerdeki sınırsız hükümranlık ve nizama, Allah’ın yarattığı her şeye, ecellerinin yaklaşmış olabileceğine hiç bakmadılar mı? Peki bundan sonra artık hangi söze inanacaklar? FURKÂN (49) O, rahmetinin önünde rüzgarları müjdeci olarak gönderendir. Ölü toprağı canlandıralım, yarattıklarımızdan bir çok hayvanları ve insanları sulayalım diye gökten tertemiz bir su indirdik. NEML (86) Onlar görmüyorlar mı ki biz geceyi içinde rahat etsinler diye, gündüzü de (her şeyi) gösterici (aydınlık) olarak yarattık. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için elbette (Allah varlığını gösteren) deliller vardır. KAMER (49) Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık. VÂKI`A (57) Sizi biz yarattık. Hâlâ tasdik etmeyecek misiniz? TÎN (4) Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık. NEBE 7. Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı? 8. Sizleri (erkekli-dişili) eşler halinde yarattık. 9. Uykunuzu bir dinlenme (sebebi) kıldık. 10. Geceyi (sizi örten) bir elbise yaptık. 11. Gündüzü de geçimi temin zamanı kıldık. 12. Üstünüze yedi sağlam gök bina ettik. 13. Alev alev yanan aydınlatıcı ve ısıtıcı bir kandil yarattık. 14, 15, 16. Taneler, bitkiler, sarmaş dolaş bahçeler çıkaralım diye yağmur yüklü yoğun bulutlardan şarıl şarıl yağmur yağdırdık. DİŞİ (ankebut) 29:19 ALLAH`ın yaratılışı nasıl başlatıp, nasıl tekrarladığını görmediler mi? Bu, elbette ALLAH için kolaydır. 29:20 De ki, "Yeryüzünü dolaşın ve yaratılışın nasıl başladığını görün."6 Sonra, yine ALLAH (ahiretteki) son yaratılışı başlatacaktır. ALLAH`ın her şeye gücü yeter. ENBİYÂ (30) İnkar edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı? Vakika 62. Andolsun, birinci yaratılışı(nızı) biliyorsunuz. O halde düşünseniz ya! 63. Ektiğiniz tohuma ne dersiniz?! 64. Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz? 65. Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz: 66. “Muhakkak biz çok ziyandayız!” 67. “Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!” 68. İçtiğiniz suya ne dersiniz?! 69. Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? 70. Dileseydik onu acı bir su yapardık. O halde şükretseydiniz ya!.. 71. Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?! 72. Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz? 73. Biz onu bir ibret ve ıssız yerlerde yaşayanlara bir yarar kaynağı kıldık. 74. O halde, O yüce Rabbinin adını tesbih et (yücelt). 75, 76. Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir- RÛM (22) Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır ZÜMER (6) O, sizi bir tek nefisten yarattı. Sonra ondan eşini var etti. Sizin için hayvanlardan (erkek ve dişi olarak) sekiz eş yarattı.2 Sizi annelerinizin karnında bir yaratılıştan öbürüne geçirerek üç (kat) karanlık içinde oluşturuyor. İşte Rabbiniz olan Allah budur. Mülk (mutlak hakimiyet) yalnız onundur. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. O halde nasıl oluyor da haktan döndürülüyorsunuz? MÜ`MİN (57) Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyük bir şeydir. Fakat insanların çoğu bilmezler. TÛR (35) Acaba onlar herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendileri mi yaratıcıdırlar? HACC 5. Ey insanlar! Ölümden sonra dirilme konusunda kuşku içinde olabilirsiniz. Ama şu bir gerçek ki, biz sizi bir topraktan, sonra bir spermden, sonra bir embriyodan/döllenmiş bir karışımdan, sonra ne olduğu kısmen belirli, kısmen belirsiz bir et parçasından yarattık ki, size açık-seçik beyanda bulunalım. Ve sizi rahimlerde, belirlenen bir süreye kadar dilediğimiz şekilde bekletiyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz. Daha sonra da tam kuvvetinize ulaşmanızı sağlıyoruz. Bununla birlikte içinizden bir kısmı öldürülüyor, yine içinizden bir kısmı ilimden sonra bir şey bilmesin diye ömrün en basit ve düşük noktasına geri gönderiliyor. Yeryüzünü de sönmüş kül halinde görürsün. Nihayet onun üzerine suyu indirdiğimizde titrer, kabarır ve her güzel/bereketli çiftten bir şeyler bitirir. YASİN 77. İnsan, bizim kendisini az bir sudan (meniden) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir. 78. Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki: “Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?” 79. De ki: “Onları ilk defa var eden diriltecektir. O her yaratılmışı hakkıyla bilendir.” 80. O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. Şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz. 81. Gökleri ve yeri yaratan Allah’ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet yeter. O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir. YÛNUS (6) Şüphesiz gece ve gündüzün ardarda değişmesinde, Allah’ın göklerde ve yeryüzünde yarattığı şeylerde, Allah’a karşı gelmekten sakınan bir toplum için pek çok deliller vardır . Ey cin ve insan toplulukları, eğer göklerin ve yerin çaplarından aşıp-geçmeye güç yetirebilirseniz, hemen aşın; ancak `üstün bir güç (sultan)` olmaksızın aşamazsınız. (Rahman Suresi, 33) Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar. (Enbiya Suresi, 32) Bizim, göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu, Bizim üzerimizde bir vaiddir. Elbette, Biz yapıcılarız. (Enbiya Suresi, 104) Yeryüzünün bitirdiklerinden, kendi benliklerinden ve daha bilmediklerinden hepsini eşler halinde yaratan çok yücedir. ( Yasin Suresi 36 ) Düşünüp ibret almanız için her şeyi eşler halinde yarattık. 51Zariyat Suresi 49 Güneş de bir karar yerine doğru akıp gitmektedir. Bu üstün Olan ve Bilen`in takdiridir. 36Yasin Suresi 38 İşte bunlar bizim insanlara verdiğimiz örneklerdir. Ancak bilgi sahiplerinden başkası bunlara akıl erdiremez. 29Ankebut Suresi 43 Yıldızlar söndürüldüğü zaman 77 Mürselat Suresi 8 Görmüyor musun ki; Allah bulutları sürer, sonra onları birleştirir, sonra onları birbirlerinin üstüne yığar ve sen de yağmurun bunların arasından çıktığını görürsün. Gökyüzündeki dağlardan dolu yağdırır, onu dilediğine isabet ettirir, dilediğinden de onu çevirir. Şimşeğin parıltısı neredeyse gözleri kamaştırıp götürüverecek. 24Nur Suresi 43 ************************************************************ *** Selam ve sevgiler.
  8. Hayır sevgili Haksöz. Hepsi de savunma savaşı. Ama bunu artık sen de gördüğünden, sadece ayet cımbızlamayla nefsi müdafayı , hücum emrediliyormuş gibi göstereceksin. Çünkü artık son çaren, numaran bu kaldı. Bu çılgınlığının da boş olduğunu gördüğünde zaten gerçeklere doğru yol alacak ve dogmalarından sıyrılmaya çalışacaksın. Bak şimdi de servetlerini yığan,haksız kazanç elde eden ve kimseyle paylaşmayan insanları yeren ayetleri de savaşta mala göz koymakla itham etmeye başladın yakında da namaz kılın diyen ayetleri savaş ayeti diye sunmaya çalışacaksın Çünkü artık hareket alanın daralıyor ve inkar için yeni rahatlatıcı uydurmalara başvurmak zorundasın. Selam ve sevgiler.
  9. 1-Hayır kurgu değil hepsi birebir gerçek.Kolaylıkla test edip sınayabilirsin. Aynen bu sayılara ulaşacaksın. 2-Hayır Kuran apaçık bir kitaptır. Burada ise bir mucizeden bahsediyoruz bilgi verilmesi olayından değil. Kuran'daki tüm ifadeler ilkokul çocuğunun bile anlayabileceği açıklıkta, sembolsüz ve doğrudandır. Burada ise tıpkı karadeliklerin keşfi gibi ancak teknolojik ilerlemeyle keşfedilebilinecek bir saptama söz konusu. Daha böyle sayısız mucizeyi keşfedeceğiz kitapla ilgili. Bunları ayetlerin verdiği apaçık bilgilerle karıştırmayın. Burada ayetlerin kendi birşey söylemiyor, matematiksel mucizeler kendini gösteriyor. Selam ve sevgiler.
  10. Yok hayır onu yapan sizsiniz. Bu dünyaya imtihan(sembol örnek) amaçlı geldiğine göre, özgürce inkarını veya puta tapımını yapabileceksin ki amacına ulaşmış olsun bu hayat. Yoksa doğrudan cennete veya cehenneme koyulurdu insanlar, bu dünya deneyimine gerek kalmazdı. Bu sebeple bu dünyada hürsün. Şimdi ahirette sonucuna katlanmayı hür olmaya ters bir durum olarak değerlendirdin:). Ama şu ana kadar ki çırpınmanız, sanki kuran'ın insanların bu dünyada zorla müslüman olmasını istediğini iddia etmek şeklindeydi. Gördüğünüz gibi böyle birşey yok. Yüzde yüz hürsün inanıp inanmamakta.Hiçkimse sana tokat bile atamaz inancından dolayı.Sadece nefsi müdafaya izin vardır. Selam ve sevgiler.
  11. İngilizce bir foruma aktardığım Quran'ın matematiksel mucizelerinden birkaç örnek: At arabic original Quran: The word “a day” (yewm) is used 365 times in the Quran. the plural of it (eyyam, yewmeyn) is used 30 times. Mounth is used 12 times in Quran World 115 times Hereafter 115 times Angels 88 times Devil 88 times Benefit 50 times Corruption 50 times Sexual crime 24 times Transgression 24 times Wrath 24 times Dirtiness 10 Nastiness 10 Openly 16 Publicy 16 Satan 11 Seek refuge 11 Sorcery 60 Temptation 60 Language 25 Advice 25 Say 332 They said 332 Mercy 79 Guide 79 Righteousness 20 Reward 20 Hope 8 Fear 8 Hot 4 Cold 4 Plant 14 Grow 14 Fruit 14 Rich 26(13X2) Poor 13 Thamud 26(13X2) Noise 13 The people of Lot 8(4X2) The shower of rocks 4 Final destiny 28 Forever 28 Act 108 Response 108 Sun 33 A light 33 Annoyance 13 Rejoice 13 Justice 15 Injustice 15 Harm 9 Benefit 9 The Horn (first blow) 5 The Horn (the second blow) 5 Adam 25 Jesus 25 Messenger 368 times used in Quran People 368 times used in Quran (mucizeler sitesinden) Not: Bunu kontrol için çevirilere değil, orjinal arapça Kuran'a bakacaksınız.Çünkü çevrilerde örneğin "melekler" diyen ayeti çevirmen "onlar" diye çevirebilmekte veya tam tersine "onlar" diyen ayeti "melekler" diye doğrudan çevirebilmektedir.Zaten matematiksel mucizeden bahsederken arapça Kuran'dan bahsediyoruz,çeviri-tercümelerden değil. Selam ve sevgiler.
  12. Bazı arkadaşlar yine ayet cımbızlayarak ve hadis-tarih uydurmalarını dinin içine ilave etmeye kalkarak kendilerini biraz olsun rahatlatmaya çalışma yoluna gitmişler ama gördüğünüz gibi ayetlerin karşısında söyleyebilecek hiçbirşeyiniz kalmıyor. 1-Biraz olsun Kuran'ı bütünlük içinde okumuş olsaydınız, İslam'da Kuran'ın dışında ikinci bir kaynağın yasak olduğunu görürdünüz. Ama görseniz de böyle birşeyi kabul edemiyeceksiniz.Çünkü "sadece Kuran" ilkesini kabul ettiğiniz anda ateizmden diğer uydurma dinlere birçok bel bağladığınız inanç sisteminiz çöküverecek böyle. İşin ilginci Kuran'dan bir haber insanların Kuran'ı okuduklarını zannetmeleri. Ama onları bu konuda çok fazla da suçlayamıyorum.Çünkü birçok müslüman da aynı hatanın içinde bugün. Ne falanca riveyetler, ne filanca James Bond filmi ne de peygamberin vefatından sonra ortaya çıkan tasavvuf ve mezhep dinleri......ne de müslüman geçinen toplumların yaptıkları....... Sadece Kuran, sadece Allah'ın sözleri islam'ın kaynağıdır.O'na hiçbir ortak yoktur. Biraz Kuran'ı araştırmaya ve bütün halinde okumaya ihtiyacınız var gerçekten. Ama şu anda yaptığınız gibi hayali bir şekilde değil, gerçekten...... 2-Nefsi müdafa savaşını isteyen ayetleri cımbızlayarak yine saldırı veya dini baskı isteniyormuş gibi gösterme çarpıtmasına bu forumda "Kuran'da sadece nefsi müdafaya izin vardır" başlıklı yazımda gerekli cevabı verdim, yapılan çarpıtmaların ipliğini pazara çıkardım. Ama hala sıkınılmadan ayet cımbızlayarak sıkıntılarını maskelemeye çalışan arkadaşlar var.Öncelikle forumdaki yazımı tekrar okuduktan sonra da Kurandaçelişki yoktur sitesinden bir dostun şu yazısını okuyarak Kuran'daki gerçek islam'ı öğrenmeye başlayabilecekler: "Kuran’a göre savaşın sınırları Kur’an’daki savaş ile ilgili ayetler inkarcılar tarafından kasıtlı olarak çarpıtılıp kullanılmaya çalışılmaktadır. Ayetlerdeki ifadeler metnin ana akışından koparılarak farklı yorumlanır. Oysa bu ayetler Kur’an’ın genel mantığı ve konunun akışına göre değerlendirilse durum daha bir açıklık kazanacaktır. Tevbe suresinde ki ayet şöyledir: Kendilerine kitap verilenlerden, Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, Allah’ın ve Resûlü’nün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini (İslam’ı) din edinmeyenlerle, küçük düşürülüp cizyeyi kendi elleriyle verinceye kadar savaşın. (9 Tevbe Suresi, 29) Ayetteki ifadeye dikkat edilirse burada savaşmanın emredildiği insanlar tüm kitap ehli değildir. Bunlar kitap verilenlerden bir gruptur. Bunlarla savaşmak istenmesinin nedeni yine onların Müslümanlarla savaşmalarından dolayıdır. Eğer Tevbe suresi başından itibaren okunursa konu daha iyi anlaşılacaktır. Savaş ile ilgili ayetleri Kuran’ın bütünlüğü içinde değerlendirmek lazımdır. Tüm bu iddiaların aksine Kuran’a göre savaş savunma amaçlı yapılmalıdır. Başka insanların topraklarını fethetmek için yapılan savaş Kuran’a göre dini bir savaş olamaz. Tarih boyunca fetih amaçlı İslam devletleri bazı savaşlar yapmış olabilir. Fakat bunların hepsi dini savaşlar değil, siyasi savaşlardır. Allah bu tarz bir savaşı yasaklamaktadır. Bakara suresinde şöyle buyrulmaktadır: Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Allah, aşırı gidenleri sevmez.Onları, bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmekten beterdir. Onlar, size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kafirlerin cezası işte böyledir. Onlar, (savaşa) son verirlerse (siz de son verin); şüphesiz Allah, bağışlayandır esirgeyendir. (Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya ve din (yalnız) Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, artık zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur. (2 Bakara Suresi , 190-193) Bu ayetlerden anlaşıldığı gibi savaş ancak savaşanlara karşı yapılır. Üstelik bu savaşta aşırılığa gidilmemesi için Allah, inananları uyarmaktadır. Savaş esnasında karşı taraf savaşa son verip aman dilerse, Müslümanlar buna uyar ve savaşa son verirler. Kuran’da savaşın ancak savunma amaçlı olduğunu yukarıdaki ayetlerde görmüştük. Bunun dışında saldırı olduğunda ise Allah Müslümanların bu saldırganlığa karşı cevap vermelerini ve tüm güçleriyle bu saldırganlarla savaşmalarını ister. Tevbe suresindeki ayetler şöyledir: Yeminlerini bozan, elçiyi (yurdundan) sürmeye çabalayan ve sizinle ilk defa (savaşa) başlayan bir toplulukla savaşmaz mısınız? Korkuyor musunuz onlardan? Eğer inanıyorsanız, kendisinden korkmanıza Allah daha layıktır. Onlarla çarpışınız. Allah, onları sizin ellerinizle azarlandırsın, hor ve aşağılık kılsın ve onlara karşı size zafer versin, mü’minler topluluğunun göğsünü şifaya kavuştursun. Ve kalplerindeki öfkeyi gidersin. Allah dilediğinin tevbesini kabul eder. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (9 Tevbe Suresi, 13-15) Savaşta kararlı ve güçlü olmanın hem savaşın daha çabuk bitmesini sağlayacağı, hem de muhtemel savaşlar için caydırıcı bir örnek oluşturacağı açıktır. Saldırganlara karşılık vermek ve onları bu hareketlerine pişman etmek sonuçta barışı korumak için en doğru yol olacaktır. Bunun dışında bir de Allah, Müslümanlardan zayıf bırakılmış, eziyet gören, muhtaç insanlar için yine onları koruma amaçlı savaşa izin vermektedir: Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: “Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli (koruyucu sahip) gönder, bize katından bir yardım eden yolla” diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz? (4 Nisa Suresi, 75) Bu tür bir savaş da şiddetten değil aksine merhametten doğmaktadır. Zalimliğe karşı İslam, mazlumu kuşatıcı ve koruyucu olunmasını inananlara öğütler. Barış durumunda ise Allah, iman edenlerden iyiliği ve adaleti ister. Burada amaç savaşa karşı barışın korunup muhafaza edilmesidir: Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever. (60 Mümtehine Suresi, 8) Karşınızdaki grup hangi dinden olursa olsun eğer barış içinde yaşamak istiyorsa, bunlara karşı inananların yaklaşımı Kur’an’a göre sadece dostane bir yaklaşım olabilir. Dolayısıyla bu ayetler bir bütünlük içinde okunup değerlendirildiğinde ortada bir çelişki yoktur. " (yazan Ella) Evet Kuran'a göre yaratılmışlara kölelik veya köle edinmek kesinlikle cehennemlik bir suçtur ve yasaktır. Ve yine Kuran'a göre herkes inancında hürdür ve bu hür yaşantısı sonucunda ahirette yaptıklarından sorumlu tutulacaktır.Kimse kimseye inancından dolayı tokat dahi atamaz yoksa Rablik taslayarak kendisine yazık etmiş olur. Yalnız Kuran. Selam ve sevgiler.
  13. Sevgili Le boheme; İspatsız inançların yani zanların peşinden gidersen hinduizme bile saplanıp kalırsın. Ama Rabbinin senden istediği "akla,ispata,mantığa " dayalı "gerçek bilgiye ualaşman. İncil'in değiştiğinin sayısız kanıtını sunabilirim. Ve Kuran'ın korunduğunun da....... Ayrıca o bahsettiğin "öbür yanağını da çevir" ilkesi tam bir ********, ******** tam bir izin vermedir. Buna karşılık Kuran "sadece kendini savunma amaçlı" dövüşe izin verir. Ve bir katilin mahkemede yargılanmasını ister. Doğru ve insani olan da budur. Öbür yanağını çevir diyen, katilleri cezalandırmayın diyen bir kitap şeytanın sözlerini içeriyor demektir.Kaldı ki hristiyanların kabul ettiği tevrat da (değişmiş) tam tersine ırkçılığı ve katliamları emretmekte yani tam bir zulüm ve şaşkınlık sergilemektedir. Hem tevrat hem de incilin içindeki yüzlerce çelişki de yine onların ne halde olduğunu göstermektedir sana. Kuran'da ne tek bir çelişki bulabilirsin ne de bir yanlış. Ayrıca korunduğuna dair ispatlara da göz atmak istiyorsan imzamdaki özellikle "mucizeler" sitesine göz atman yeterli. Selam ve sevgiler.
  14. Sevgili arkadaşlar,bırakın hadisleri,hutbeyi,uydurma tarihi bilgileri veya "çağrı" filmlerini..... Onlar ne peygamberin sözleri ne korunabilmiştir. Gerçek din sadece Kuran'da vardır ve gerçek islam'da Kuran'ın yanına ikinci bir kaynak sokuşturmak yasaktır. Yalnızca Allah ve O'nun sözleri......... Diğer kaynaklar İslam'a,Allah'a ve peygamberlere iftiralarla doludur. Kuran'da kul-köle aynı kelimeyle ifade ediliyor. Ve Allah'ın dışında kimseye kul-köle olmazsınız. Yoksa gümbürdersiniz. Ve kimseyi kul-köle edinemezsiniz yoksa ahirette yine gümbürdersiniz. İster parayla olsun, ister gönüllü, ister zorla olsun,ister güzellikle...başkasına kul-köle olmanın veya bir kişiyi kul-köle edinmenin her türlüsü kesin bir şekilde yasaklanmıştır ayetlerde. Selam ve sevgiler.
  15. Eğer sonsuza dek yaşasaydık ne yapacağımız Allah tarafından biliniyor. Zaten başka ayetlerde de cehennemdekilerin, bir dünyaya gitme şansı daha isteyeceği, ama onlara cevap olarak ne kadar giderlerse gitsinler bir şeyin değişmeyeceği,yine aynı şeyleri yapacakları söyleniyor. Evet bu kısa imtihan hayatımız, eğer sonsuza dek yaşasaydık, yani genel olarak yapacaklarımıza karşılık minyatür bir örnek. Bütünün küçük bir parçası yani. Allah bize bu örneği veriyor ki herhangibi itiraz hakkımız olmasın. Ayrıca cennete gidecek insanlar ufak günahlarının sıkıntısını bu dünyada çekiyorlar ve cehenneme gidecekler de yaptıkları bazı iyiliklerin karşılığını bu dünyada haz olarak alabiliyorlar.Çünkü ahirette cennetten cehenneme veya cehennemden cennete geçiş yoktur. Selam ve sevgiler.
  16. Hiçbir çelişki yok dediğim gibi. 1-Saldırmaktan vazgeçerlerse savaş bırakılacak. 2-Yok eğer vazgeçmeyip saldırmaya devam ederlerse onlara aynen karşılık verilecek.Eğer "barışa yanaşmıyorlarsa" İslam'a geçinceya kadar mücadele devam edecek. Çünkü islam'a geçmeleri demek müslümanlara saldırmaktan vazgeçmeleri demek. Ama saldırmaktan vazgeçmişlerse zaten barış yapılacaktır. Dilediklerine tapınmaya devam ederler. Selam ve sevgiler.
  17. Hayır canı istediği gibi okuyan sizlersiniz sevgili Evrensel. Surenin tamamına bakınca, saldırılarından vazgeçmeyen kafirler için o emir geçerlidir. Saldırısından vazgeçenle hemen barış yapılır. Ve ona din sadece tebliğ edilebilir o kadar. O istediğine tapıncak ki imtihan edilmiş olsun. Selam ve sevgiler.
  18. Sevgili haksöz, ateistforumdaki cevabı bana aynen yazmışsın. O zaman ben de oradaki cevabımı aynen aktarıyorum: Bunların hepsinin açıklamasını bu tartışma başlığında yaptım ama gerçekleri görmek hoşunuza gitmediğinden anlamamazları oynamaya çılgınca devam ediyorsunuz. 1-Tek kaynak kuran'dır. Uydurma hadisleri,masalları ve uydurma tarihi bilgileri bir kenara atın. Allah ayetlerinde neyi istiyor,emrediyor ona bakın. 2-Peygamberin vefatından sonra arapların ve diğer müslüman toplumların yaptıklarını da bir kenara atın. Onlar Kuran dininin değil, kendi uydurdukları hadis dininin uygulayıcılarıdır. Kuran dini ise tasavvuf,mezhep,hadis dinlerine 180 derece ters bambaşka bir dindir. 3-Kuran'da kul ve köle aynı kelimeyle ifade edilip yasaklanmıştır. Bir tek Allah'a kulluk-kölelik edilir. O'nun dışında kul köle olmak cehennemlik bir suçtur. tabii edinmek de... 4-Eldeki kölelerin bırakılması hızlı ama aşamalı bir şekilde olmuştur. O kadar çok ayet var ki neredeyse ayağın takılsa köle azad ediyorsun. Hepsinin birden sokağa bırakılmasının sakıncalarından dolayı eldeki son köleler aşamalı olarak salınmıştır. 5-Savaş esirleri bile köle edinilemez ve salınmak zorundadır.Peygamber dahi kul-köle edinme yetkisine sahip değildir. 6-O verdiğiniz ayetler hem köleliği kötülemektedir yani size değil benim söylediğime destektir. Hem de yine görmezden geldiğiniz üzere, eldeki son kölelerin salınma sürecindeki yaşamlarıyla ilgili düzenlemelerdir. Bir daha köle edinemezsin yoksa Rablik taslamış olursun- ceheneme gidip gümbürdersin.Köle-kul olamazsın yaratılmışlara yine aynı şekilde gümbürdersin. ****************************************************************************** Evet o gösterdiğiniz ayetler son kölelerle ilgilidir.Ve yine köleliği eleştirmektedir."Hiç köleyle hür insan bir olur mu" diyen ve benzeri ayetlerde bile ya köle olanlara ya da edinenlere eleştiri vardır. kaldı ki verdiğim ayetlerde kölelik kesin olarak cehennemlik bir günahtır. Selam ve sevgiler.
  19. Hayır sevgili haksöz, hem ayetleri hem de söylediklerimi anlamayan veya anlamak istemeyen sensin. 1-Ayet cımbızlamadan surenin tamamına bakınca "sadece saldıran kafirler için" geçerlidir o ifade.Bunun dışında, yani saldırmıyor,seni öldürmüyorsa sen de hemen onunla barış yapacaksın deniliyor. Sadece ve sadece dinini tebliğ edebilirsin o kadar. Kimseyi zorlayamazsın. 2-İslam'a geçmiş olan kişi artık müslümanların tarafındadır otomatikman.Bu da onun müslümanlara saldırganlığından vazgeçmesi demektir.Yani O saldırgan kafir,müslümanları öldürmeye devam ediyorsa, barışa yanaşmıyorsa o zaman savaşta savunma amaçlı olarak ona aynen karşılık verilecektir. Bu savaş sırasında ya barışa yanaşacak ya da islam'a geçecektir ki tacizinden vazgeçip müslümanları öldürmeye bir son vermiş olsun. Kimse kimseye inancından dolayı tokat bile atamaz yoksa Rablik taslamış olur. Bu dünya hayatının gereği özgürce istediğine inanacaksın ki ahirette sonuçlarına katlanabilesin.Bir müslüman "sadece tebliğ edebilir İslam'ı" o kadar. Selam ve sevgiler.
  20. islam karşıtlarının yaptığı en güzel çarpıtmaca taktiklerinden biri de ayet cımbızlamadır. Bu yolla surenin bağlamından koparılan ayet alınır ve aslında sadece savunma savaşına izin veren söylemler sanki saldırı savaşını ve dinsel baskıyı emrediyormuş gibi gösterilir.Örneğin: 9 - Tevbe Suresi 1. Allah ve resulünden, kendileriyle antlaşma yapmış bulunduğunuz müşriklere bir ültimatomdur bu; 2. Yeryüzünde dört ay daha dolaşın ve bilin ki siz, Allah'ı âciz bırakamazsınız. Şu da bir gerçek ki, Allah küfre batanları rezil eder. 3. Bir de Allah ve resulünden insanlara Büyük Hac günü bir duyuru var: Allah da O'nun elçisi de müşriklerden kesinlikle uzaktır. O halde, tövde ederseniz bu sizin için hayırlırdır. Yok eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, siz Allah'ı acze düşüremezsiniz. Küfre saplananlara acıklı bir azabı muştula! 4. Antlaşma yapmış olduğunuz müşriklerden size karşı bir eksiklik sergilemeyen ve aleyhinizde başka birine yardım etmeyenler müstesnadır. Artık, onlara verdiğiniz sözü belirlenen süreye kadar tam bir şekilde koruyun. Şu bir gerçek ki Allah, sakınanları sever. 5. O haram aylar çıktığında artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürün. Yakalayın onları, kuşatın onları, tüm geçit noktalarını tıkayın onların. Bunun ardından tövbe eder, namazı gereğince kılar, zekâtı verirlerse, yollarını açın onların. Kesin olan şu ki, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. 6. Eğer müşriklerden biri senden güvence dilerse/senin yanına gelmek, sana komşu olmak isterse, ona güvence verip yakınlaşma isteğini kabul et ki, Allah'ın kelamını dinleyebilsin. Sonra da onu, güvenli gördüğü yere kadar götür. Böyle yapmanın gerekçesi şudur: Bunlar bilmeyen bir topluluktur. 7. Müşriklerin Allah katında, onun resulü katında ahitleri nasıl olabilir! Mescid-i Haram yanında antlaşma yaptıklarınız müstesna. Bu şekilde antlaşması olanlara, onlar size doğru-dürüst davrandıkça, siz de doğru-dürüst davranın. Allah, sakınanları sever -------------------------------------------- Şimdi burada açıkça antlaşmayı bozup saldıran inkarcılara karşı siz de onlara karşı savunma amaçlı savaşın emri vardır.Ama antlaşmaya aykırı davranmayan , saldırmayanlara siz de saldırmayın, size saldıranlar da bundan vazgeçerlerse hemen siz de barışa yönelin denmektedir ayetlerde. 9:12 Anlaşma yaptıktan sonra andlarını bozar ve dininize saldırırlarsa, o inkarcılığın önderleriyle savaşın; çünkü onların andı artık geçersizdir. Belki vazgeçerler. -------------------------------------------------------------------------------- 9:13 Andlarını bozan, elçiyi sürmeye yeltenen ve sizinle (savaşı) ilk defa başlatan topluluğa karşı savaşmayacak mısınız? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? İnanıyorsanız asıl çekinmeniz gereken ALLAH'tır. -------------------------------------------------------------------------------- 9:14 Onlarla savaşın ki, ALLAH ellerinizle onları cezalandırıp rezil etsin, sizi zafere ulaştırsın ve inanan toplumun göğsünü ferahlatsın, Yine aynı sürede saldıranlarla savaşın kendinizi savunun emri vardır. İşte tüm savaşla ilgili sürelerde istenen budur. Ama çarpıtma ahlaksızlığına başvurmak isteyenler bu nefsi müdafayla ilgili ayetlerden birini cımbızlıyor ve sanki durup dururken inkarcıları yakalayıp öldürün deniyormuş gibi bir hava yaratılıyor. Bu ihinliği sadece bu forumlardaki yapmıyor, dünyanın dört bir tarafındaki islam düşmanları aynı taktiği kullanıyor(özellikle misyonerler) Ama aslında istenen tek bir şey vardır, sana saldırana karşı kendini savun,onlar vazgeçerlerse sen de barış yap. "Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Allah, aşırı gidenleri sevmez.Onları, bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmekten beterdir. Onlar, size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kafirlerin cezası işte böyledir. Onlar, (savaşa) son verirlerse (siz de son verin); şüphesiz Allah, bağışlayandır esirgeyendir. (Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya ve din (yalnız) Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, artık zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur. "(2 Bakara Suresi , 190-193) Evet bu savunma savaşıyla ilgili ayetlerden de biri cımbızlanırsa sanki inanmayanlara saldırın gibi bir ifade varmış gibi gösterilir ki bu strateji hep izlenmektedir. -------------------------------------------------------------------------------------- Kuran'da düşünce özgürlüğü temeldir. Çünkü imtihan dünyasının gereği insanlar dilediğine inanacak ki ahirette ondan sorumlu tutulabilsinler. Bu yüzden islam'da sadece tebliğ vardır. Kimse kimseye düşüncesinden dolayı bir tokat bile atamaz yoksa kendine yazık etmiş olur: -------------------------------------------------------------------------------- Mearic Suresi 42 bırak onları! Dalsınlar, oynasınlar kendileri için belirlenen günlerine ulaşıncaya kadar. ------------------------------------------------ En'am Suresi 112 İşte böyle, biz peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar aldatmak için birbirlerine lafın yaldızlısını fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. bırak onları, düzdükleri iftiralarla başbaşa kalsınlar; -------------------------------------------------- Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever. (60 Mümtehine Suresi, 8) Herkes dilediğine inanmakta ve yaşamakta özgürdür ki, ahirette inancından dolayı sorumlu tutulabilsin: Bakara Suresi 256 Dinde baskı-zorlama-tiksindirme yoktur. Doğru bilgiye dayalı eriş, bozuk bilgiye dayalı sapıştan açık bir biçimde ayrılmıştır. Her kim tâğuta sırt dönüp Allah'a inanırsa hiç kuşkusuz sapasağlam bir kulpa yapışmış olur. Kopup parçalanması yoktur o kulpun. Allah, hakkıyla işiten, en iyi biçimde bilendir. 29. De ki, "Bu gerçek senin Rabbindendir." Dileyen inansın, dileyen inkar etsin. Biz zalimler için onları çepeçevre saracak bir ateş hazırladık. Onlar her ne zaman feryad ederek yardım isteseler, derişik asit gibi yüzleri haşlayan bir su sunulur. Ne kötübir içecek, ne kötü bir son! 10:99 Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi inanırdı. Öyleyse, sen mi halkı inanmaları için zorlayacaksın? Evet düşünce özgürlüğü ve dilediğin gibi yaşama serbestliği vardır. Ve nefsi müdafa dışında savaş yasaktır. Hatta tokat bile atamazsın. Selam ve sevgiler.
  21. Arapçada kul-köle aynı anlamdadır. Ve kesin bir şekilde ayetler Allah'tan başka hiçbirşeye kul-köle olunamıyacağını,bunun yani yaratılmışa kulluğun şirk ve cehennemlik bir davranış olduğunu belirtir: Enbiya Suresi 98. Ayet:" Siz ve Allah'ın berisinden, kulluk/kölelik ettikleriniz, cehennem odunusunuz. Hepiniz oraya gireceksiniz." Maide Suresi 76. Ayet: Söyle onlara: "Allah'ın yanında bir de, size zarar yahut yarar sağlama gücü olmayan şeylere mi kölelik/kulluk ediyorsunuz? Allah, en iyi duyan, en iyi bilenin ta kendisidir." "Allah’ım, biz yalnız Sana kulluk ederiz (ABİDU); yalnız Senden yardim isteriz." (1:5). ************************************************************** Kuran'da belirtildiği üzere peygamberlerin bile köle edinme yetkisi yoktur.Allah'ın dışında , yaratılmış bir şeye kulluk-kölelik en büyük günahlardandır.: Ali İmran Suresi 79. Ayet: Allah'ın kendisine kitap, bilgi ve peygamberlik vermiş olduğu hiçbir kişinin kalkıp da insanlara: "Allah'a değil bana kul olun" diyebilme yetkisi yoktur. Ancak: "Kitabı öğretmekte ve ders alıp vermekte olmanız sebebiyle Allah yolunun erleri olunuz!" der. Hud Suresi 2. Ayet: şöyle ki, Allah'tan başkasına kul olmayın! Ben size O'nun tarafından müjdelemek ve uyarmak için gönderilmiş bir peygamberim! ************************************************************** İslam dininden sonra hiçbir müslüman köle edinememiştir(Kuran'daki gerçek İslamın uygulandığı dönemler).Ama cahiliye döneminden kalma kölelerin bırakılması adım adım olmuştur.Ayetler en ufak birşeyde eldeki kölelerin serbest bırakılmasını,onlara maddi yardım yapılmasını ve çağı gelmişse-istiyorsa evlendirilmesini emreder:(4-92,5-89 vb. birçok ayet neredeyse sağa baktın bir köle azad et,sola baktın bir köle azad et şeklindedir) 90:10 Ona iki yolu göstermedik mi? 90:11 Ne var ki zor yola katlanamadı. 90:12 Zor yolun ne olduğunu bilir misin? 90:13 Köleleri özgürlüklerine kavuşturmaktır;2 ************************************************************** İslam'dan sonra insanların tutsak alınmasının tek yolu savaşlarda ele geçen esirlerdir.Burada da: 1-Saldırı savaşı kesinlikle yasaktır.Yalnızca ve yalnızca savunma savaşına izin vardır: "Size SALDIRANLARLA Allah için savaşın. Haksız yere savaşmayın. Allah haddi aşanları sevmez (2:190)." 8:67 Hiçbir peygambere, yeryüzünde savaşa katılmaksızın esirler edinmesi yakışmaz. Siz bu dünyanın geçici malını istiyorsunuz; ALLAH ise (sizin için) ahireti ister. ALLAH Üstündür, Bilgedir.8 2-Savunma savaşında da ele geçirilen insanlar köle olarak elde tutulamaz,bir müddet sonra bırakılırlar bu savaş eserleri de.... "Sonunda üstün geldiğinizde onları esir alın; onları ya karşılıksız veya fidye karşılığında salın. Savaş durumu kalkıncaya kadar bunu uygulayın."(47-4) Selam ve sevgiler.
  22. Selam, yeni bir Emre geldi. Nikimden anlaşılacağı üzere 74 doğumluyum ve Türkiye'de yaşamaktayım. Sevgiler.
  23. Kuran'da kadın ve erkeğin eşit değerde olduğu vurgulanır.Tek üstünlüğün bireysel bazda takvada olduğunun altı çizilir.Yani insanlar eşittir,sadece kim daha takva sahibiyse , Allah'ın gözünde o bireysel açıdan daha üstündür. Benim bu sayfada ele alacağım konu,kadınların fiziksel ve zihinsel(beyin de fiziktir) açıdan da erkeklerin çok gerisinde olmadığını göstermeye çalışmaktan ibaret olacaktır.Bazı önyargıların yıkılması ve gerçeklerin görülmeye başlanması açısından faydalı olacağını umuyorum. Şimdi erkeğin en azından şimdilik üstün gözüktüğü birkaç şeyi sıralayalım. 1-Erkekler kadınlardan daha güçlü vücudlara sahiptirler. 2-Erkek kadına cinsel tacizde bulunursa kadının hayatı kararabilir ama buna karşılık kadın erkeğe cinsel tacizde bulunursa bu erkeği onure edip hayata bağlayabilir-yaşama sevinciyle doldurabilir. 3-Satranç gibi zeka oyunlarında da dünya şampiyonları hep erkeklerden çıkmaktadır.Sadece bir iki kadın oyuncu önemli dereceler elde edebilmiştir. 4-Nobel ödüllerinin sahipleri,önemli buluşların sahipleri yine genelde erkeklerdir. 5-Hatta kadınların uzmanlık alanı olan yemek yapma konusunda da baskın karakter erkeklerdir.Bir İskender Kebap gibi önemli yemeklerin mucidleri erkekler olduğu gibi,dünyanın en iyi ahçıları da genelde erkeklerden çıkmaktadır. 6-Dünya tarihindeki önemli filozoflar,bilgeler-düşünürler olarak kabul görenler yine ezici çoğunlukla erkeklerdir. 7-Dünyada yönetici durumunda olan başkanlar da yine ezici çoğunlukla erkektir ve tarih boyunca da böyle olmuştur. Bunlar akla gelen ilk birkaç şeydir sadece. İlerleyen iletilerimde de kadınların üstün olduğu tarafları ,hatta fiziksel güç gibi alanlarda bile kadınların erkeklere üstünlük sağlayabildiği özellikleri açıklayacağım.Yukarıda saydığım maddelerin içeriğindeki konular derinlemesine incelendiğinde,bu maddelerin bazılarında da gözden kaçan önemli noktalar olduğunu görebileceğiz. ********************************************************** Şimdi erkeklerin en bariz şekilde üstün olduğu düşünülen beden gücü ve dayanıklığıyla ilgili bazı yanlış inançları kırmaya başlayalım. Evet erkekler daha güçlüdürler ama 1-Kadınlar ağrıya karşı daha dayanıklılardır. 2-Kadınlar erkeklerden daha uzun yaşamaktadırlar genelde(ama bunu erkeklerin tehlikeli ve stresli işlerde çalışmasına bağlayan da çok) 3-Kadınlar strese daha dayanıklıdırlar. 4-Kadınlar bir dövüşde veya yaşamsal bir mücadelede vücudlarını daha çok dengede tutup ayakta kalabilirler. 5-Kadınların vücudu daha esnektir.Bu yüzden birçok kadın güreşçi erkek güreşçiyi rahatlıkla ciddi turnuvalarda bile tuş edebilmiştir. 6-Erkeklerin vücutlarının üst kısmı kadınlarınkinden açık ara güçlüdür ama vücudun belden aşağısına sıra gelince iş değişmektedir. Kadınların bacak gücü erkeklerinkine oldukça yakındır. Hatta kadınların kalça gücü,yani bacaklarla rakibi makasa alıp sıkma gücü erkeğinkinden fazladır.Ve bu alan kadının fiziksel olarak şiddet uygulamada erkekten güçlü olduğu tek alandır. Bu yüzden geliştirilen Brezilya Jiu Jitsusu kadınların işine çok yaramaktadır.Orada öğrendiği tekniklerle bir kadın bir erkeği çok rahat mahvedebilir(belden aşağısını kullanan teknikler) 7-Zaman zaman kadınlar araçsız serbest stilde suyun derine dalma rekorlarında veya araba yarışı gibi alanlarda erkekleri geçebiliyorlar ki bunlar da fiziksel bir başarıdır aynı zamanda. 8-Kadınların açlığa ve susuzluğa karşı daha dayanıklı oldukları da iddia edilmeye başlandı son zamanlarda. ************************************************* Kadınların fizik gücü olarak öyle erkeklerden pek de geride olmadığını belirttik. Peki neden kadınlar bir dünya şampiyonu satrançcı çıkarımıyorlar.Ve niye genelde erkekler kazanıyor bu oyunda. Bunun başlıca birkaç nedeni var bence. 1-Kadınlar erkekler kadar özgür değiller toplumda.Daha küçük yaşlardan itibaren ev işleri ve benzeri sorumluluklarla donatılıyorlar. Buna karşılık erkek çocukları her zaman eğlenceye ayıracak bolca vakit bulabiliyorlar.Bu da bilgisayar oyunlarından satranca pekçok hobiyi edinmelerini sağlıyor.Küçük yaşardan itibaren satranç tutkusuyla tanışan erkekler,birer yetişkin olduklarında bu konuda uzmanlaşmış olabiliyorlar.Buna karşılık kadınların bu kadar şansı olmuyor bu konuda. Ayrıca erkek çocukları bu konuda yüreklendirilip kurslara falan gönderilebiliyor. 2-Satranç da aslında bir savaş oyunudur.Eski hint ordularındaki savaş birimlerini temsil eder taşlar.Tahtada şiddet görmezsiniz ama amaç karşı orduyu yenilgiye uğratmaktır. Kızlar ise savaşla ilgili ne romanlardan,ne filmlerden ne de oyunlardan o kadar hoşlanmazlar.Bu da satranca erkekler kadar ilgi göstermemelerinde bir etken olabilir. 3-Satrtançta geliştirlen taktikler,stratejiler,ünlü açılışlar ve devam yolları vs. hep erkeklerin ürünü olmuştur ve dolayısıyla da erkek karakterine daha uygundur. Nasıl ki milletten millete oyun karaketeri ve stratejileri değişiyorsa,kadın ve erkek satrancında da strateji ve oyun tekniği farkları olmalıdır diye düşünüyorum.Örneğin Almanlar ve İngilizler daha soğukkanlı olduklarından,sağlam sinirleriyle çok iyi defans yapabilirler.Ama buna karşılık bir brezilyalı sıcakkanlılığının etkisiyle hücum oynayarak daha etkili olabilir.Veya kuzey ülkeleri insanları sade ve takım oyunu oynarken,güney-sıcak iklimin insanları daha yaratıcı ve bireysel oynayarak başarı elde ederler. Aynı şekilde kadınlar da kendi karakter ve özelliklerine uygun stratejileri,oyun planlarını ve tekniklerini geliştirmeliler ki erkeklere bu oyunda kafa tutup üstünlük sağlayabilsinler.Yoksa erkekler tarafından kendi karakterleri doğrultusunda tasarlanmış teknikleri benimsemeleri bir hatadır. ********************************* Konuyla ilgili şunları da eklemek istiyorum. Bir erkekle bir kadın kıyaslanırken birşey unutuluyor. Erkekler arasında bile daha kaslı ve iriyarı olan erkek daha güçlüdür. Haliyle daha kaslı ve iriyarı olan bir erkek,daha az kas oranına sahip olan bir kadından güçlü olacaktır ki erkekler arasında bile bu böyledir. Ama aynı kas-yağ-kemik oranına,aynı zamanda aynı boya ve ağırlığa sahip bir erkekle bir kadın karşılaştırıldığında arada pek büyük bir güç farkının olmadığını göreceğiz. Evet yine erkek biraz daha güçlü ve hızlı olacaktır.Çünkü hormanları ona bu avantajı sağlıyor.Ama buna karşılık kadının da esnek olma,dengede üstünlük sağlama gibi özellikleri sayesinde durum neredeyse eşitlenmektedir.Fark çok azalmaktadır. ************************************* İŞTE BİR ÖRNEK (GÜREŞ) Michaela Hutchison ABD'de yüksek okullar arası Alaska turnuvasında,kendi kategorisi olan 103 poundda erkek rakiplerini yenerek şampiyon oldu ve tarihi bir başarıya imza attı.Çünkü bu bir ilk... http://sportsillustrated.cnn.com/2006/more...tling.champ.ap/ *********************************************** Tezime dayanak olarak Brezilya Jiu Jitsusu erkekler kategorisinde yarışmaya hak kazanmış 2 kız güreşçinin(jiu jitsu tarzı) erkek rakiplerini yendiği maçlar: http://video.google.com/videoplay?docid=55...amp;q=Jiu-jitsu http://video.google.com/videoplay?docid=56...798&q=molly ********************************************************** Son olarak Mesut Kaynak'ın Kuran'ın konuya bakış açısını yansıttığı güzel bir yazısıyla tezimi tamamlayayım: http://www.kurandasevgi.gen.tr/kkadin/bolum8/baslik8.htm Selam ve sevgiler.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.