
Emre_1974tr
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
73 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
Emre_1974tr tarafından postalanan herşey
-
Sevgili hanif-Haksöz; Hayır hem ayetleri çarpıtmaya kalktın hem de cımbızladın. Ama bense surenin tamamını yazarak bu yaptığınız iftirayı boşa çıkarttıım her seferinde. Ben değil siz cımbızladınız. Bense bütünlük içinde size işin aslını gösterdim.Ve bu görevime devam ediyorum. Dine gerek çarpıtmalarla,gerek ayet cımbızlamalarla yapacağınız her iftiraya karşı ben de gerçekleri çıkartıp yalanlarınızı boşa çıkartıvereceğim. Kuran'ın apaçık ayetlerini sunup bilimle uyum içinde olduğunu gösterince, Öfkenizden buna da saldırdınız tabii.Ben çabalamıyorum, sadece açık gerçekleri gösteriyorum. Sizse apaçık bilgileri nasıl çarpıtıp inkar etmenin hesabı ve paniği içerisindesiniz. Çünkü artık aklınızı askıya alıp kendinizi otomatiğe aldınız. İspata,sorgulamaya,akletmeye sırtınızı tamamen döndünüz. Bense her zaman sizi tekrar ışığa çağıracağım Ve delilleri yüzünüze tutarak yardım elimi uzatacağım. Biraz cesaretle hurafelerinizden silkinip kurtulabilirsiniz zaten. Selam ve sevgiler.
-
Tasarımın incelenmesini isteyen ayet örnekleri
Emre_1974tr şurada cevap verdi: Emre_1974tr başlık Dini Konular - Din - Dinler
Her zaman çarpıtmalarınızı deşifre ettim. Göremiyeceksin tabii. Zaten gördüğünde hızla karanlığını terk etmeye başlayacaksın Ne zaman ki gözlerini delillere kapatmaktan vazgeçeceksin, o zaman herşey apaçık gözükecek sana. Selam ve sevgiler. Bir arkadaş hala, biz surelerin tamamını verip, "sadece savunma savaşını" isteyen ayetler olduklarını ispatladığımız halde, nefsi müdafa oldukları gerçeğini gösterdiğimiz halde körü körüne ezberlerine devam ediyor. Biz de o zaman bu yaptığınız etik dışı cımbızlama ve çarpıtmaları açığa çıkartıp sizleri ve izleyicileri aydınlatmaya devam edeceğiz. Selam ve sevgiler. -
Hayır, hanif işine gelemeyen birkaç konudan sonra dine öfkelendi ve aklını kullanmayı bir kenara bırakarak körü körüne inkar ve taasubun kucağına attı kendini. Bilgisizlik ve akletmeme insanları gerçeklerden uzaklaştırır. Doğrulara sırtını döndürür. Sizde yaşanan süreç buydu. Bir ara hadisleri terk etmiş olmanız olumlu bir davranış olsa da, görüldü ki kendi uydurduğunuz öğretileri kitaptanmış gibi göstermeye kalktınız.. Yani hiçbir zaman aklederek "yalnız kuran" demediniz. Sizin kuran'cı döneminiz bile aslında Kuran'la alakasızdı ve hurafelerin dansıydı.(genel olarak söylüyorum) Diller eğilip büküldü ve kendi canınınızın çektiği şeyler islam'danmış gibi gösterilmeye başlandı.Sonra sizlere onların yanlışlığı gösterilince daha da öfkelendiniz ve bu hallere geldiniz. Artık birer makine gibi otomatik bir şekilde inkar için çırpınıyorsunuz. Aklınızı çoktan askıya aldınız ve özgürlüğünüzü kaldırdınız. Bize düşen sizlere yardım elimizi uzatarak tekrar aydınlığa ulaşmanıza yardımcı olmak. Ama aslında bu tabir tam doğru değil. Eğer gerçek dini akletmiş olsaydınız zaten bu hallerde olmazdınız. öyleyse tekrar ifadesini kaldırıp "ilk defa gerçekten" diyelim. Selam ve sevgiler.
-
Tasarımın incelenmesini isteyen ayet örnekleri
Emre_1974tr şurada cevap verdi: Emre_1974tr başlık Dini Konular - Din - Dinler
Kuran'da mahkemenin nasıl yapılacağı hatta şahitlerin korunmasına,ceza ve affa kadar ayrıntılar verilmekte. Ama Kuran'ı aklederek bilinçli bir şekilde okumaktan çok uzak olduğundan ve sadece arama motorundan kelimelerle fast food tarzı sözde araştırdığından böyle bilgisizliğini ele veriyorsun. Hayır Kuran'ı , islam'ı cilalamıyorum, olduğu gibi veriyorum. Ama senin hoşuna gitmeyince bu gerçekler hemen iftira ve çarpıtmalar başlıyor tabii tarafınızdan Akladen benim, körü körüne inanan sen. Araştıran benim, kopyacılık yapan sensin. Araştırmalarımızı tekrardan uzun uzun bu forum için yazacak değiliz herhalde saatlerce. bazen kendi makalelelerimi, bazen de arkadaşlarımızın makalelerini sizlere sunacağız ki , sizi karanlığınızdan çıkarmak için üstümüze düşen görevi yerine getirebilelim. Zaten sen de biraz cesur olup sorgulayabilsen dogmalarını ve apaçık delillere sırtını dönmeye son versen, çok kısa sürede karanlığından sıyrılıp ışığa yöneleceksin. Selam ve sevgiler. -
İşte yine hem bilmediğini hem de ayetleri nasıl eğip bükerek anlamlarını çarpıtmaya kalktığını bir kez daha görüyoruz sevgili Saklıgerçek. Verdiğin ayetlerde İbrahim'in mekkeye ayak basmadığı veya yüzmediği,uçmadığı bilgisi çıkmıyor gördüğün gibi. Zorlamayla bile gerçeğe karşı söyleyebileceğin pekbirşey kalmıyor. Saklı gerçekler artık apaçık gerçeklerle karşılaşınca böyle son bir hamleyle durumu idare etmeye kalkmaları da fayda etmiyor. Gel dostum, akletmekten, ispata,bilime ve sorgulamaya kucak açmaktan korkma artık. Ayetler çok açık. Ha bu aradakendi yazılarımı bile aktardığımda hemen çocukça copy paste ediyorsun deme çırpınışına son verin. Bilmeyen sizsiniz ve biz de doğrusunu gösterip öğretiyoruz. Sizi dogmalarınızdan sıyrılmaya ve araştırmaya,ışığa çağırıyoruz.Umulur ki bu emeğimiz boşa gitmez ve artık akletmeye çalışırsınız. Selam ve sevgiler.
-
Hayır hiçbir çelişki yok.Yine çılgınca çelişki görmek için çırpınmanız sonucu çarpıtma tekniğiniz var o kadar.İlgili makale: "Dünya hayatı insan için doğum ile başlayan ve ölümle sonuçlanan bir serüvendir. Yeryüzündeki yaşamı boyunca bir çok şekilde imtihan olur. Kimi bu yaşama erken yaşlarda veda ederken, kimi ise yaşamın diğer bir ucu olan yaşlılığa ulaşır ve sonuçta ayetin ifadesiyle her canlı gibi ölümü tadar. Bu dünya hayatı ne için yaratılmıştır? Bu konuda bir çok ayette insanlara hatırlatma ve uyarılar vardır. Kuran’a karşı eleştirel yaklaşan çevrelerce bu konudaki ayetler arasında bir çelişki olduğu ve ifadelerin birbirinden farklı mantıklar işlediği iddia edilmektedir. Bu yazıda hem bu ayetlerde anlatılan gerçeklerden söz etmek, hem iddia edildiği gibi bir çelişkinin olmadığını göstermek, hem de dünya hayatının amacından söz etmek istiyorum. İnsan sadece dünyevi bir varlık değildir. Bu dünya hayatı insanın ölümüyle bitmez. Hesap gününden sonra sonsuz bir yaşam vardır. Bu açıdan dünya hayatı ahrete nispetle çok kısa olsa da, en önemli bölümdür. Bu dünyada yaptıklarımız bizim ahret hayatımızı şekillendirecektir. Erdemli bir yaşama sahip olanlar, kendilerine vaat edilenle karşılaşacağı gibi, erdemsiz bir yaşamı tercih edenler ise yine kendileri için bildirilenle karşılaşacaktır. Dünya hayatından söz edilen bir ayette şöyle bildirilmektedir: 6/32- Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. Korkup-sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz? Bu ayette dikkat etmenizi istediğim ilk kısım, ayete dünya hayatından söz edildiğidir. Yani bu dünya hayatı bir oyun ve oyalanmadır. Ayetin ikinci kısmında ise bir uyarı vardır. Ahret yurdunun ise daha hayırlı olduğu bildirilmektedir. Dünya hayatının mahiyetini başka bir ayette ise daha detaylı anlatılmaktadır. 57/20- Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, ‘(eğlence türünden) tutkulu bir oyalama’, bir süs, kendi aranızda bir övünme (süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir ‘çoğalma-tutkusu’dur. Bir yağmur örneği gibi; onun bitirdiği ekin ekicilerin (veya kafirlerin) hoşuna gitmiştir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsın ki sapsarı kesilmiş, sonra o, bir çer-çöp oluvermiştir. Ahirette ise şiddetli bir azap; Allah’tan bir mağfiret ve bir hoşnutluk (rıza) vardır. Dünya hayatı, aldanış olan bir metadan başka bir şey değildir. Bu ayette dünyada insana zevk veren ve onu oyalayan şeylerden söz edilir. Eğer insan sadece kazançlarına bağlı yaşar, sürekli bir tutku ile bunlar peşinde koşarsa sonuçta büyük bir hiçle karşılaşacaktır. Dünyanın tamamına sahip olsa ölüm gelip onu bulacak ve dünyda da, dünya için kazandıklarının hepsi burada kalacaktır. Şimdiye kadar dünya hırsı ile hareket eden zenginler, krallar, imparatorlar yada devlet yöneticilerinin hiçbiri kazandıklarıyla ebedi kalamamışlardır. Sadece dünya için yaşamışlarsa, kazandıklarını bırakmak zorunda kalmışlardır. Başka bir ayette ise göğün yerin ve ikisi arasında bulunanların oyun ve oyalanma konusu olsun diye yaratılmadığı şöyle vurgulanmaktadır: 21/16- Biz, bir ‘oyun ve oyalanma konusu’ olsun diye göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları yaratmadık. Bu ayette ise yaratılmış varlıklardan söz edilmesidir. Yani yeryüzü gökyüzü ve ikisi arasındaki canlılar bunlara insanlar da dahil bir oyun için yaratılmamıştır. Allah bunu kendisine bir olay edinmemiştir. Ayetin devamı okunduğunda bu daha iyi anlaşılacaktır. 21/17- Eğer bir ‘oyun ve oyalanma’ edinmek isteseydik, bunu, Kendi Katımız’dan edinirdik. Yapacak olsaydık, böyle yapardık. Yukarıdaki iki ayet birlikte düşünüldüğünde şöyle bir sonuç ortaya çıkar. Allah dünyayı, göğü ve canlıları kendisi için bir oyun olarak yaratmamıştır. Ama dünya hayatı yeryüzünde yaşayan insanlar için bir oyun ve oyalanmadır. İnsanlar dünyanın süsüne aldanır, çocuklara mal ve mülkte artışa aldanır. Oysa ahret yurdunu düşünmeleri kendileri için daha hayırlıdır. Konunun daha iyi anlaşılması için bir örnek vermek gerekirse, “futbol bir oyundur. Sahada insanlar oyun oynarlar. Ama Fenerbahçe stadı yapan yöneticiler bunu bir oyun için yapmamışlardır, Oyuncuları bir oyun olsun diye takımına almazlar.” cümlesinde bir çelişki yoktur. Futbolun oyun olmasıyla stadyumu yapan, takım kuran yöneticilerin amacının oyun olmaması birbirinden farklı konulardır ve birbiriyle çelişmez. Sonuçta iki ayette farklı durumlardan söz edilir. İlk söz ettiğimiz ayette dünya hayatının insan için bir oyun ve oyalanma olduğundan söz edilirken, ikinci ayette ise Allah’ın yeryüzünü kendisi için bir oyun konusu olarak yaratmadığından söz edilir. Kuran hidayet sahipleri için bir yol gösterici kitaptır. Eğer insan doğruyu görmek istemiyorsa, kendisini kandıracak şeyler bulmak istiyorsa, onları bulur. Yukarıdaki ayetteki ifadeyi bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Bu dünya hayatı bir oyun ve oyalanmadır. Bu örnekte olduğu gibi insanlar inanmamak, bahaneler bulmak ve dünya hayatının oyununa aldanma için gerekçeler bulmaya çalışır. Fakat insan için sadece bu dünya hayatı söz konusu değildir. Her nefis vakti geldiğinde ölümü tadacaktır. Hesap günü geldiğinde ise herkes yaptıklarının karşılığını eksiksiz olarak alacaktır." (kurandaçelişkiyoktur sitesi) Selam ve sevgiler.
-
Dediğim gibi boşuna apaçık ayetleri kah cımbızlayarak kah anlamlarını çarpıtarak hoşunuza giden hurafeleri ayakta tutmaya çalışmayın sevgili Saklıgerçek :)Aynı taktikleri savunma savaşıyla ilgili ayetlere de uygulamaya çalıştınız ama ben sizin ipliğinizi pazara çıkartarak gerçekleri gösterdim ve size de öğrettim. Bana cevap veremeyince , gerçekler açığa çıkınca artık yapacak başka birşeyin kalmıyor olabilir. Ama yine de bu körü körüne batıla imanından vazgeçerek,apaçık gerçeklere yol almalısın. Evet ben senin herşeyine apaçık cevabımı verdim, sense cevapsızlığından saptırma yoluna devam ettin. Tekrar arka sayfaya bakmayanlar için Kuran'daki haccı son kez sunalım . Umarım bir daha "orada deniz var mı,ama onlar hac ayeti değil"" gibi bilgisizliğini ve taklitçiliğini deşifre eden cevaplara yönelmezsin.Bundan sonra araştırmadan ve akletmeden tartışmaya girmeyeceğini,aynı hataya düşmeyeceğini tahmin ediyorum. "KURAN'DAKİ HAC Kuran'daki Hac, 2Bakara Suresi 158, 189, 196, 198,199, 200, 203; 3Ali İmran Suresi 97; 5Maide Suresi 1,2, 95, 96, 97; 9Tevbe Suresi 3; 22Hac Suresi 25, 26, 27, 28, 29. ayetlerinden anlaşılır. Bu ayetler bize Hac hakkında gerekli bilgiyi verecektir. Kuran'ın bu ayetlerinin ışığında Haccı şöyle özetleyebiliriz: 1 Hac kelimesine sözlüklerde "kastedilmek" anlamı verilir. Kuransal bir terim olarak Hac, belli bir zaman diliminde belli ibadetleri de içeren Kabe'ye yapılan bir ziyarettir. 3Ali İmran Suresi 97. ayetten Haccın yapılmasının gücü yeten kullar üzerinde Allah'ın bir hakkı olduğunu öğreniyoruz. Ayetten Haccı, gücü yetenlerin yapacağı anlaşılır. Allah "gücü yetmek" deyimini açıklamamış, bu deyimin anlaşılmasını bize bırakmıştır. Mezhepler, "gücü yetmek" deyiminin anlamını kısıtlamaya çalışmışlardır. Allah'ın yapmadığı bir sınırlama kabul edilemez, gerekseydi Allah bunu yapardı. Bu deyimden esir olmamak da, maddi güç yeterliliği de, sağlıksal şartlar da anlaşılabilir. Fakat her şartta, sağlığın da, maddi gücün de hangi ölçüde "güç yetirme" kavramına dahil olup olmadığı izafi bir kavramdır. Kişiler, Allah'a kaşı sorumluluklarını, Allah'ın tüm şartları ve düşünceleri bildiğini, vicdani kanaatlerden de mesul olduklarını göz önünde bulundurup, "güç yetirme" kavramını en iyi şekilde değerlendirecek ve kendilerinin Hacca gitmeye güçlerinin yetip yetmediğine karar vereceklerdir. 2 Hac, İbrahim Peygamber döneminden beri yapılan bir ibadettir.(22Hac Suresi 26,27) Kabe'de Hz. İbrahim'in makamı ve apaçık deliller vardır. (3Ali İmran Suresi 97) 3 2 Bakara Suresi 197. ayette Haccın bilinen aylarda olduğu söylenir. üstelik "aylar" şeklinde çoğul bir ifade kullanılır. Oysa günümüzde hacılar, Haccın kısa bir süreye sıkıştırılması yüzünden kalabalıktan birbirlerini ezmekte, birçok ölüm vakası meydana gelmekte ve hacılar perişan olmaktadırlar. Hz. İbrahim döneminden beri uygulanan Haccın bilinen aylarda olduğu söylenir. Aynı ilkbahar denilince Mart, Nisan, Mayıs aylarının anlaşıldığı gibi, Hac aylarının da başta bu şekilde anlaşıldığını görüyoruz. Hac aylarının bilinen aylarda olmasından kasıt, aynı zamanda bu ayların haram aylar olmasındandır. Haram aylarda savaşmak yasaktır. Bu yasak Hac görevinin yerine getirilmesine olanak sağlamaktadır. Kabe'nin etrafındaki kavimler haram aylara riayet ederek, Hac ibadetinin durmamasını, kendi çekişmelerinin kişileri Hacdan alıkoymamasını sağlamaktadırlar. Hz. İbrahim'den sonraki nesillerdeki putperestler de Kabe'nin koruyucusu olarak kendilerini görmüşler, haram ayları bozarak da olsa kısmen uymuşlardır, Haccı bir ticaret kaynağı olarak değerlendirmişler ve haram aylara da ticaretlerini kurtaran bir unsur olarak riayet etmişlerdir. (8Enfal Suresi 34, 35'ten ortak koşanların kendilerini Kabe'nin varisi olarak görmelerini anlayabiliriz.) Haram aylardan bahseden 2Bakara Suresi 194. ayetten iki ayet sonra Hacdan bahsedilmesinden, 2Bakara Suresi 217'de haram aylarda savaşmanın büyük suç olduğunun vurgulanmasından, Haccın yapıldığı bölgedeki Mescidi Haram'a ulaşılmasının engellenmesinden bahsedilmesinden, 5Maide Suresi 2'de haram ayın ve Hac ibadetindeki ihramın beraber anılmasından, yine aynı sure 97. ayette haram ayların ve Hacda ziyaret edilen Kabe'nin beraber anılmasından bilinen Hac aylarının haram aylar olduğu anlaşılır. Zaten bu ayların haramlığı da Hacla ilintilidir. Tevbe Suresi'nin 2. ve 36. ayetlerinden ise bu ayların arka arkaya gelen dört ay olduğunu anlıyoruz. 2Bakara Suresi 189. ayetten bu dört ayın Ay (kameri) takvimindeki "aylar" olduğunu anlarız. Yani Hac art arda gelen dört ayda yapılan bir ibadettir. Bu dört ay aynı zamanda içinde savaşılmasının haram olduğu aylardır. Bu ayların ilki "Hac Ay'ı" anlamına gelen “Zilhicce”dir. (Hac bu ayla başladığı için Haccın ilk ayının ismi Arapça'da Hac Ay'ı manasına gelen Zilhicce'dir.) 9Tevbe Suresi 3. ayette haram ayların ilk günü olan, Hacc'ın da ilk gününe "Hac günü" isminin verilmesi bunu teyit etmektedir. Zilhicce ilk ay olunca Zilhicce'yi takip eden Muharrem, Safer ve Rabiul Evvel diğer hac ayları olmaktadır. Burada enteresan ek bir delile de değinmek istiyoruz. RabiulEvvel Ay'ı iki kelimeden oluşan birleşik bir kelimedir. Rabiul kelimesi dört, Evvel kelimesi ise ilk demektir. Bu aydan sonra RabiulAhir Ay'ı gelmektedir ki bu ayın ismi Sonraki Dördüncü demektir. RabiulEvvel Ay'ı haram ayların dördüncü ve sonuncu ayı olduğu için bu ismi almıştır. Ay takviminin ilk Ay'ı Muharrem olduğu için, RebiulAhir Ay'ı takvim sırasındaki dördüncü aydır. Bu da bu ayın isminin neden sonraki (Ahir) Dördüncü (Rabiul) olduğunu açıklar. Eğer ki RabiülEvvel'in haram ayların dördüncü ayı olduğu anlaşılmazsa, RabiulAhir'in neden "sonraki" dördüncü anlamına geldiği açıklanamaz. Bu da haram ayların Zilhicce (Hac Ay'ı) ile başlayıp, dördüncü ay olan RabiulEvvel ile bittiğini bir kez daha kanıtlamaktadır. Hac bu dört ayda yapılabilen bir ibadettir. İnsanların birbirlerini ezip öldürmelerine yol açan mezheplerin insanların ölümüne yol açan Haccı tek aya sıkıştırma uygulaması bırakılıp, Kuran'ın izahlarına dönülmelidir. Kuran 9 Tevbe Suresi 37. ayette haram aylarla oynanmasını kötü bir fiil olarak takdim etmektedir. Ama öğüt alan nerede! 4 Hacda kavga, kötülüğe sapma, eşler arasında cinsel ilişki yoktur. (2Bakara Suresi 197) Hac kişinin davranışlarına dikkat ettiği, insanlarla bir araya geldiği bir ibadettir. 5 Hac ibadeti sırasında kişi kendisine helal olan bazı şeyleri de haram eder.(Eşlerin cinsel ilişkiye girmemesi gibi) Buna ihram denir. Hacının ihramda olması budur. İhramın sözlük manasından anlaşılan da budur. Fakat günümüzde belli bir elbiseye de ihram adı verilerek bu elbisenin giyilmesi farzlaştırılmıştır. Kuran'da sözlük anlamı dışında başka bir ihram anlaşılmamaktadır. Eğer Allah, Hacda böyle bir elbisenin giyilmesini isteseydi, onun giyilmesi gereken bir elbise olduğunu söyleyerek, şüpheye meydan vermeden bunu açıklardı. Böyle bir izahın olmaması ve bu kelimenin sözlük manasının, Kuran'daki anlatımla tam örtüşmesi yüzünden ihramın; belli bir süre içinde, belli şeylerin yasaklanması dışında bir manası olmadığını anlarız. İhram sırasında yasak olan şeylerin biri de avdır (5Maide Suresi 95). Bu av bir tek kara avını kapsar, hacılar deniz avını yiyebilirler ve yapabilirler. 6 Kim ihram sırasında kara avı yasağını bilerek çiğnerse, cezası öldürdüğü hayvanın bir benzerini Kabe'ye varacak bir kurbanlık yapmasıdır. Bu benzer kurbanı adaletli iki kişi belirler. Av yasağını çiğneyen kişi bunun yerine yoksulları doyurarak veya onun dengi oruç tutarak bu yasağı çiğnemesinin kefaretini yerine getirebilir. (5 Maide Suresi 95) 7 Umre, ziyaret etmek demektir. Haccın belli dönemde yapılmasına karşılık, umre her zaman yapılabilen bir ziyarettir. Hac da, umre de Allah için tamamlanmalıdır.(2Bakara Suresi 196) Yani siyasi propagandalar, menfaatler, köşe dönmeler, halkı kandırmalar değil, Allah'ın rızası Haccın da, umrenin de şartı olmalıdır. Bu ibadetleri yapmaları engellenenler kurban keser veya kestirirler. Kurban yerine varıncaya kadar başlar traş edilmez. Hasta ya da başından rahatsız olan oruç tutarak, sadaka vererek ya da kurban keserek fidye yoluna gider. Güvene kavuştuğunda Hacca kadar umre yapmak isteyen kolayına gelen bir kurbanı keser veya kestirir. Bunu bulamayan ise üçü Hacda, yedisi döndüğünde olmak üzere on gün oruç tutar.(Bu ailesi Mescidi Haram'da olmayanlar içindir.) Tüm bunlar 2Bakara Suresi 196. ayette geçer. 8 Kurbanların üzerine Allah'ın adı anılır ve bunlardan yoksullara verilir ve yenir. (22Hac Suresi 28) Hac ibadeti yapılırken kirlerden arınılmalı, adaklar yerine getirilmelidir. (22Hac Suresi 29) Kirleri arındırmak genel bir ifade olduğundan birçok insanın buluşma yeri olan Hacda, her türlü hijyen kuralına dikkat etmek iyi olur. Mescidi Haram'a saçların kısaltılmış, ya da traş edilmiş olarak girilmesinden bahseden 48Fetih Suresi 27. ayet de bu çerçevede değerlendirilebilir. Kabe'nin tavafı (çevresinde yürünmesi) böylece temiz bir şekilde yerine getirilecektir. (22 Hac Suresi 29) Kabe'nin temiz tutulması, böylece Hac ibadetinin yapıldığı yerin de temiz olması iyi olur. (22Hac Suresi 26) 9 Arafat'tan ayrılıp topluca inilince Meşari Haram'da Allah'ı hatırlamak (zikir) lazımdır. Bu hatırlama Allah'ın bize öğrettiği şekilde olmalıdır. (2Bakara Suresi 198) Allah'ı nasıl hatırlayacağımızı (zikredeceğimizi), Allah bize Kuran'da öğrettiğine göre, bu hatırlama faaliyeti de Kuran'a uygun olacaktır. 10 Sonra insanların topluca akın ettiği yerden akın edilip Allah'tan bağışlanma dilenmelidir.(2Bakara Suresi 199) 11 Gerekli ibadetler bitince Allah'ı kuvvetli bir biçimde hatırlamak (zikretmek) gerekir.(2Bakara Suresi 200) 12 Sayılı günlerde Allah hatırlanır. İsteyen iki gün içinde işini bitirir, isteyen daha geniş bir zamana işini yayar. (2Bakara Suresi 203) 13 Bakara Suresi 158. ayette Safa ile Merve'yi ziyaret etmenin bir sakıncası olmadığı söylenir. Oysa Kuran'ın bu beyanına karşın bu iki tepenin arasında koşmanın farz olduğu mezhepçi uydurmacılar tarafından uydurulmuştur. Yaşlı, sağlıksız birçok kişi farz olmayan bu zorlukla karşı karşıya getirilmiş, daha sonra bunların para karşılığı arabalar ve sedyelerle taşınması şeklinde yeni bir para kapısıyla birilerinin cebi doldurulmuştur. Bu uydurmanın cep doldurma hedefi için yapıldığı kanaatindeyiz. Bu ziyaret mecburi olmayan bir ziyarettir. Fakat ayetin ifadesiyle bir sakıncası da yoktur. 14 Şeytan taşlama diye bir faaliyetin Hacla hiç bir ilgisi yoktur. Kişilerin birbirini en çok ezdiği ve ölümlerin en çok olduğu yer, Hac ibadetine sokuşturulan bu uydurmanın yapılmaya çalışıldığı yerdir. Bu saçma uydurmanın atılması, Haccın dört aya yayılması ve Safa ile Merve arasında koşturmanın farz olmadığının gösterilmesiyle, yani Hac ibadetinin de Kuran'daki aslına döndürülmesiyle, Hac insanları öldüren, perişan eden bir ibadet olmaktan çıkacaktır. Hacerül Esved denilen taşın etrafında yapılan gariplikler ve bir taşı selamlamak için insanların birbirlerini ezmesi de Kuran'da yoktur. Kadının tek başına Hacca gidemeyeceği de, kadının her türlü seyahat haklarını kısıtlayan, dine fatura edilmeye çalışılan, ama dinde yeri olmayan bir yalandır. Hacda güzel koku sürülemeyeceği, dikişli elbise giyilmeyeceği de Kuran'da yer almayan ifadelerdir. Hacdan gelen veya başka bir yerden gelen zemzem suyu, koku, takke, seccadenin özel sevaplar getireceği, kutsallığı şeklindeki izahlar da hep uydurmadır. Temel prensibimiz olan Kuran'ın izahlarını baş üstüne koymak, geri kalan izahları çöpe atmak, Kuran'a göre, yani dine göre Haccın anlaşılmasını sağlayacaktır. " (Kurandakidin sitesinden alınmıştır) Selam ve sevgiler.
-
Hayır sevgilisaklı gerçek.Hepsinin cevabını çok net bir şekilde verdim sana. Hala çılgınca anlamamaya veya daha kötüsü anlamak istememeye devam ediyorsun. Çünkü aklettiğinde, gerçeklerle yüzleştiğinde senin hiç de hoşuna gitmeyen şeyleri görüyorsun. Uydurduğunuz öğretinin nasıl temelsiz olduğunu işkillenip sıkıntıya düşüyorsun. Hala hacla ilgili ayetleri inkar için, hadis dini uydurmalarını din diye göstermek için çırpınıyorsun. Yoksa dediğim gibi 2 günde gerçeklere yönelmen gerekecek:) Deniz kenrarındaki yerde deniz var mı deme komedinden sonra şimdi de hacda balık mı avlanırmış diyorsun Evet avlanır. yaratan buna izin verdiğini söylüyor. Ama kara hayvanı avcılığı yasak diyor. Apaçık hac ayetlerini boşuna çarpıtıp kaçamazsın hiç tasalanma. Ben her seferinde sizin uydurmalarınıza karşı gerçekleri böyle gösterip aydınlatacağım. Hayır insanların eklemeleri,uydurmalarını bir kenara atacaksın. Ondan sonra Kuran'daki gerçek Haccı öğrendikten sonra nasıl evrensel olduğunu göreceksin. Bu evrensellik o kadar şaşırttı ki seni tek çaren hacla ilgili ayetleri inkar etmen kaldı geriye Ama gördüğün gibi ışık karanlıkla , güneş balçıkla örtülemiyor. İnsanlar artık Kuran'daki gerçek dinin farkına varmaya başladı. Sizin uydurduğunuz ateizm de, hadis dini de diğer hurafeler de bir bir tarihin sayfalarında doğru yöneliyorlar. Sen de sorgulamaktan ve yüzleşmekten korkma, kaçma artık. Hurafelerinizi atın kenara, bilgiye ve ışığa yönelin. Selam ve sevgiler.
-
Hayır sevgili Saklıgerçek İslam'ı bilmediğin gibi coğrafya bilginin çok zayıf olması seni bu hale düşürüverdi Umarım bir daha hiç bilgin olmadığı konularda böyle traji komik hallere sokmazsın kendini. Hala sıkılmadan Mekke'nin denizin yanında olup olmadığını bilmediğin acı gerçeğini sergiliyorsun. İşin daha da kötüsü ne söylediğimi akletmiyorsun bile. Sadece ezbere dogmalarını, körü körüne savunduğun hurafelerini ayakta tutabilmek için mekanik tekrarlarına devam ediyorsun. Kimi yerde benim söylediklerimi tastiklediğinin ve kendini çürüttüğünün bile farkında değilsin. Zaten bu halinle olman da mümkün değil. Ben diyorum onlar Kuran'da yok uydurma ,sen diyorsun hani Kuran'da nerde var Beni bir kez daha desteklediğin ve kendi söylediklerini boşa çıkarttığın için teşekkürler. Kuran'da namazın nasıl kılınacağı da, Hac,zekat ve oruç ibadetlerinin nasıl yapılacağı da en ince ayrıntısına kadar var. Hiç boşuna lafı çevirttirmeye, ezbere tepkilerinle kendini kandırmaya devam etmeye çabalamaya devam etme. Haccın Kuran'daki ayrıntılı anlatımını yukarıda verdik. Aynı sitede diğer ibadetlerin de ayrıntılarını yine ayetler ışığında göreceksin. Yeterki sen akletmekten, sorgulamaktan ve gerçekle yüzleşmekten korkma.Yeterki bu körü körüne hurafeler peşinden koşma inadına bir son ver. Ve sakın Kuran'daki gerçek ibadetleri gördükten sonra, "ama falanca hareket orda yoook deyip hadis dini inanırlarının ucuz kaçamak tekniğine başvurma. Tabii ki, olmayacak, çünkü onlar insanların uydurması ve gerçek ibadetlerde yok. Ne şeytan taşlama, ne taş ziyareti ne de diğer uydurmalar. Verdiğim yazıda ayetlerle gerçek hac eksiksiz anlatılıyor. Ama bu gerçekler hoşuna gitmediği için ve denizin nerde olduğunu dahi bilemiyecek kadar bilgi fakiri olduğun için çılgınca yobazlığına devam ediyorsun. Evet insanların eklemeleri ve yarı putperest uygulamaları onların hadis dini öğretileri sonucu. Ama Kuran'daki islam'da hiçbiri yok gördüğün gibi. Hadi biraz cesaret, bundan sonra seni akleden,sorgulayan, çalışıp öğrenen ve araştıran insan olarak görmek istiyorum. Çünkü bilgisiz yobazlar hem kendilerine hem de etrafına sıkıntıdan başka birşey getirmezler. Hemen haritaya bakmaya başlayacağın gibi aynı zamanda da Kuran'daki gerçek ibadetleri öğrenmeye başlayabilirsin. İlgili kaynağı verdim. Sadece Kuran.Bunu algıladığında uydurma öğretilerinizin nasıl da çöküverdiğini göreceksin. Bu arada tatlısu müslümanı olanın gerçekte onlar olduğuyla ilgili eski iletim: Sevgili Liberty; "Sadece kuran" diyen ben ve benim gibiler "muhafazakar" ve anti reformist müslümanlar oluyoruz. Buna karşılık hadisleri, uydurmaları ve ortakları din edinenler ise "reformist","yenilikçi" ve "tatlısu müslümanı" oluyorlar. Biz ilk orjinal gerçek İslam'a sarılıyoruz. Onlar değiştirilmiş, kendilerince reforme edilmiş hadis dinine sarılıyorlar. Bizler koyu, Kuran'dan taviz vermeyen tutucu müslümanlarız. Ama buna karşılık hadis ve mezhep dini inanırları sürekli yenilikçi,eklemeci,başka öğretilere gönül vermiş(yahudi,hristiyan inançları,spiritualism ve ve pagan inançlar) tatlı su müslümanlarıdır.Onlar hoşgörüleriyle yahudilikteki taşlamayı,çocukların sünnet edilmesini,hristiyanlıktaki çarşaflara bürünmeyi ve tesbihi,kadın düşmanlığını,ruhçu öğretilerdeki ruhlar alemi inançlarını ve tekamülü dinlerine sokuşturmuşlardır. Biz yalnız Kuran diyenler Allah'a ortak koşmayarak ve Kuran'dan başka "dini" kaynak kabul etmeyerek katıksız müslümanlarız. Ama hadis dini mensupları değiştirilmiş eski kitapları,hadis uydurmalarını, falanca hoca ve locanın söylediklerini de din edinerek tavizkar ve karma din mensuplarıdır. Yani tanımını bir kez daha gözden geçirmelisin. Yenilikçi ve tatlısu müslümanı olanlar onlar. Bizler ise tutucu ve katıksız müslümanlarız. Muhafazakarlarız. Selam ve sevgiler.
-
Sevgili Saklıgerçek; hiç tasalanma o yazıyı yazan senden de, İslam alimi diye geçinenlerden de daha iyi biliyor neyin ne olduğunu. 1-Yazı da zaten özel bir elbise olmadığını, insanların Kuran dışı kaynakları din edinmeleri yüzünden onu uydurduklarını söylüyor. Kuran'da öyle birşey yoktur.Beni onaylaman hoş bir jest oldu. 2-Mekke'nin denize yakınlığını bilemeyecek kadar bilgi yoksunluğuna rağmen bu ifadeleri kullanabilmen , insanlara iddialı konuşturmalar yaptıran şeyin bilgi kadar, tersinin de olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.Hemen haritaya bakmaya başlayıp coğrafya hakkında biraz bilgi edinmeye başlayabilirsin. İlgili maddeleri tekrar verelim yazıdaki: 5 Hac ibadeti sırasında kişi kendisine helal olan bazı şeyleri de haram eder.(Eşlerin cinsel ilişkiye girmemesi gibi) Buna ihram denir. Hacının ihramda olması budur. İhramın sözlük manasından anlaşılan da budur. Fakat günümüzde belli bir elbiseye de ihram adı verilerek bu elbisenin giyilmesi farzlaştırılmıştır. Kuran'da sözlük anlamı dışında başka bir ihram anlaşılmamaktadır. Eğer Allah, Hacda böyle bir elbisenin giyilmesini isteseydi, onun giyilmesi gereken bir elbise olduğunu söyleyerek, şüpheye meydan vermeden bunu açıklardı. Böyle bir izahın olmaması ve bu kelimenin sözlük manasının, Kuran'daki anlatımla tam örtüşmesi yüzünden ihramın; belli bir süre içinde, belli şeylerin yasaklanması dışında bir manası olmadığını anlarız. İhram sırasında yasak olan şeylerin biri de avdır (5Maide Suresi 95). Bu av bir tek kara avını kapsar, hacılar deniz avını yiyebilirler ve yapabilirler. 14 Şeytan taşlama diye bir faaliyetin Hacla hiç bir ilgisi yoktur. Kişilerin birbirini en çok ezdiği ve ölümlerin en çok olduğu yer, Hac ibadetine sokuşturulan bu uydurmanın yapılmaya çalışıldığı yerdir. Bu saçma uydurmanın atılması, Haccın dört aya yayılması ve Safa ile Merve arasında koşturmanın farz olmadığının gösterilmesiyle, yani Hac ibadetinin de Kuran'daki aslına döndürülmesiyle, Hac insanları öldüren, perişan eden bir ibadet olmaktan çıkacaktır. Hacerül Esved denilen taşın etrafında yapılan gariplikler ve bir taşı selamlamak için insanların birbirlerini ezmesi de Kuran'da yoktur. Kadının tek başına Hacca gidemeyeceği de, kadının her türlü seyahat haklarını kısıtlayan, dine fatura edilmeye çalışılan, ama dinde yeri olmayan bir yalandır. Hacda güzel koku sürülemeyeceği, dikişli elbise giyilmeyeceği de Kuran'da yer almayan ifadelerdir. Hacdan gelen veya başka bir yerden gelen zemzem suyu, koku, takke, seccadenin özel sevaplar getireceği, kutsallığı şeklindeki izahlar da hep uydurmadır. Temel prensibimiz olan Kuran'ın izahlarını baş üstüne koymak, geri kalan izahları çöpe atmak, Kuran'a göre, yani dine göre Haccın anlaşılmasını sağlayacaktır. Selam ve sevgiler.
-
Yine asıl mesele Kuran dışı kaynakları din edinmekten kaynaklanıyor. Kuran'daki Hac şöyledir: "KURAN'DAKİ HAC Kuran'daki Hac, 2Bakara Suresi 158, 189, 196, 198,199, 200, 203; 3Ali İmran Suresi 97; 5Maide Suresi 1,2, 95, 96, 97; 9Tevbe Suresi 3; 22Hac Suresi 25, 26, 27, 28, 29. ayetlerinden anlaşılır. Bu ayetler bize Hac hakkında gerekli bilgiyi verecektir. Kuran'ın bu ayetlerinin ışığında Haccı şöyle özetleyebiliriz: 1 Hac kelimesine sözlüklerde "kastedilmek" anlamı verilir. Kuransal bir terim olarak Hac, belli bir zaman diliminde belli ibadetleri de içeren Kabe'ye yapılan bir ziyarettir. 3Ali İmran Suresi 97. ayetten Haccın yapılmasının gücü yeten kullar üzerinde Allah'ın bir hakkı olduğunu öğreniyoruz. Ayetten Haccı, gücü yetenlerin yapacağı anlaşılır. Allah "gücü yetmek" deyimini açıklamamış, bu deyimin anlaşılmasını bize bırakmıştır. Mezhepler, "gücü yetmek" deyiminin anlamını kısıtlamaya çalışmışlardır. Allah'ın yapmadığı bir sınırlama kabul edilemez, gerekseydi Allah bunu yapardı. Bu deyimden esir olmamak da, maddi güç yeterliliği de, sağlıksal şartlar da anlaşılabilir. Fakat her şartta, sağlığın da, maddi gücün de hangi ölçüde "güç yetirme" kavramına dahil olup olmadığı izafi bir kavramdır. Kişiler, Allah'a kaşı sorumluluklarını, Allah'ın tüm şartları ve düşünceleri bildiğini, vicdani kanaatlerden de mesul olduklarını göz önünde bulundurup, "güç yetirme" kavramını en iyi şekilde değerlendirecek ve kendilerinin Hacca gitmeye güçlerinin yetip yetmediğine karar vereceklerdir. 2 Hac, İbrahim Peygamber döneminden beri yapılan bir ibadettir.(22Hac Suresi 26,27) Kabe'de Hz. İbrahim'in makamı ve apaçık deliller vardır. (3Ali İmran Suresi 97) 3 2 Bakara Suresi 197. ayette Haccın bilinen aylarda olduğu söylenir. üstelik "aylar" şeklinde çoğul bir ifade kullanılır. Oysa günümüzde hacılar, Haccın kısa bir süreye sıkıştırılması yüzünden kalabalıktan birbirlerini ezmekte, birçok ölüm vakası meydana gelmekte ve hacılar perişan olmaktadırlar. Hz. İbrahim döneminden beri uygulanan Haccın bilinen aylarda olduğu söylenir. Aynı ilkbahar denilince Mart, Nisan, Mayıs aylarının anlaşıldığı gibi, Hac aylarının da başta bu şekilde anlaşıldığını görüyoruz. Hac aylarının bilinen aylarda olmasından kasıt, aynı zamanda bu ayların haram aylar olmasındandır. Haram aylarda savaşmak yasaktır. Bu yasak Hac görevinin yerine getirilmesine olanak sağlamaktadır. Kabe'nin etrafındaki kavimler haram aylara riayet ederek, Hac ibadetinin durmamasını, kendi çekişmelerinin kişileri Hacdan alıkoymamasını sağlamaktadırlar. Hz. İbrahim'den sonraki nesillerdeki putperestler de Kabe'nin koruyucusu olarak kendilerini görmüşler, haram ayları bozarak da olsa kısmen uymuşlardır, Haccı bir ticaret kaynağı olarak değerlendirmişler ve haram aylara da ticaretlerini kurtaran bir unsur olarak riayet etmişlerdir. (8Enfal Suresi 34, 35'ten ortak koşanların kendilerini Kabe'nin varisi olarak görmelerini anlayabiliriz.) Haram aylardan bahseden 2Bakara Suresi 194. ayetten iki ayet sonra Hacdan bahsedilmesinden, 2Bakara Suresi 217'de haram aylarda savaşmanın büyük suç olduğunun vurgulanmasından, Haccın yapıldığı bölgedeki Mescidi Haram'a ulaşılmasının engellenmesinden bahsedilmesinden, 5Maide Suresi 2'de haram ayın ve Hac ibadetindeki ihramın beraber anılmasından, yine aynı sure 97. ayette haram ayların ve Hacda ziyaret edilen Kabe'nin beraber anılmasından bilinen Hac aylarının haram aylar olduğu anlaşılır. Zaten bu ayların haramlığı da Hacla ilintilidir. Tevbe Suresi'nin 2. ve 36. ayetlerinden ise bu ayların arka arkaya gelen dört ay olduğunu anlıyoruz. 2Bakara Suresi 189. ayetten bu dört ayın Ay (kameri) takvimindeki "aylar" olduğunu anlarız. Yani Hac art arda gelen dört ayda yapılan bir ibadettir. Bu dört ay aynı zamanda içinde savaşılmasının haram olduğu aylardır. Bu ayların ilki "Hac Ay'ı" anlamına gelen “Zilhicce”dir. (Hac bu ayla başladığı için Haccın ilk ayının ismi Arapça'da Hac Ay'ı manasına gelen Zilhicce'dir.) 9Tevbe Suresi 3. ayette haram ayların ilk günü olan, Hacc'ın da ilk gününe "Hac günü" isminin verilmesi bunu teyit etmektedir. Zilhicce ilk ay olunca Zilhicce'yi takip eden Muharrem, Safer ve Rabiul Evvel diğer hac ayları olmaktadır. Burada enteresan ek bir delile de değinmek istiyoruz. RabiulEvvel Ay'ı iki kelimeden oluşan birleşik bir kelimedir. Rabiul kelimesi dört, Evvel kelimesi ise ilk demektir. Bu aydan sonra RabiulAhir Ay'ı gelmektedir ki bu ayın ismi Sonraki Dördüncü demektir. RabiulEvvel Ay'ı haram ayların dördüncü ve sonuncu ayı olduğu için bu ismi almıştır. Ay takviminin ilk Ay'ı Muharrem olduğu için, RebiulAhir Ay'ı takvim sırasındaki dördüncü aydır. Bu da bu ayın isminin neden sonraki (Ahir) Dördüncü (Rabiul) olduğunu açıklar. Eğer ki RabiülEvvel'in haram ayların dördüncü ayı olduğu anlaşılmazsa, RabiulAhir'in neden "sonraki" dördüncü anlamına geldiği açıklanamaz. Bu da haram ayların Zilhicce (Hac Ay'ı) ile başlayıp, dördüncü ay olan RabiulEvvel ile bittiğini bir kez daha kanıtlamaktadır. Hac bu dört ayda yapılabilen bir ibadettir. İnsanların birbirlerini ezip öldürmelerine yol açan mezheplerin insanların ölümüne yol açan Haccı tek aya sıkıştırma uygulaması bırakılıp, Kuran'ın izahlarına dönülmelidir. Kuran 9 Tevbe Suresi 37. ayette haram aylarla oynanmasını kötü bir fiil olarak takdim etmektedir. Ama öğüt alan nerede! 4 Hacda kavga, kötülüğe sapma, eşler arasında cinsel ilişki yoktur. (2Bakara Suresi 197) Hac kişinin davranışlarına dikkat ettiği, insanlarla bir araya geldiği bir ibadettir. 5 Hac ibadeti sırasında kişi kendisine helal olan bazı şeyleri de haram eder.(Eşlerin cinsel ilişkiye girmemesi gibi) Buna ihram denir. Hacının ihramda olması budur. İhramın sözlük manasından anlaşılan da budur. Fakat günümüzde belli bir elbiseye de ihram adı verilerek bu elbisenin giyilmesi farzlaştırılmıştır. Kuran'da sözlük anlamı dışında başka bir ihram anlaşılmamaktadır. Eğer Allah, Hacda böyle bir elbisenin giyilmesini isteseydi, onun giyilmesi gereken bir elbise olduğunu söyleyerek, şüpheye meydan vermeden bunu açıklardı. Böyle bir izahın olmaması ve bu kelimenin sözlük manasının, Kuran'daki anlatımla tam örtüşmesi yüzünden ihramın; belli bir süre içinde, belli şeylerin yasaklanması dışında bir manası olmadığını anlarız. İhram sırasında yasak olan şeylerin biri de avdır (5Maide Suresi 95). Bu av bir tek kara avını kapsar, hacılar deniz avını yiyebilirler ve yapabilirler. 6 Kim ihram sırasında kara avı yasağını bilerek çiğnerse, cezası öldürdüğü hayvanın bir benzerini Kabe'ye varacak bir kurbanlık yapmasıdır. Bu benzer kurbanı adaletli iki kişi belirler. Av yasağını çiğneyen kişi bunun yerine yoksulları doyurarak veya onun dengi oruç tutarak bu yasağı çiğnemesinin kefaretini yerine getirebilir. (5 Maide Suresi 95) 7 Umre, ziyaret etmek demektir. Haccın belli dönemde yapılmasına karşılık, umre her zaman yapılabilen bir ziyarettir. Hac da, umre de Allah için tamamlanmalıdır.(2Bakara Suresi 196) Yani siyasi propagandalar, menfaatler, köşe dönmeler, halkı kandırmalar değil, Allah'ın rızası Haccın da, umrenin de şartı olmalıdır. Bu ibadetleri yapmaları engellenenler kurban keser veya kestirirler. Kurban yerine varıncaya kadar başlar traş edilmez. Hasta ya da başından rahatsız olan oruç tutarak, sadaka vererek ya da kurban keserek fidye yoluna gider. Güvene kavuştuğunda Hacca kadar umre yapmak isteyen kolayına gelen bir kurbanı keser veya kestirir. Bunu bulamayan ise üçü Hacda, yedisi döndüğünde olmak üzere on gün oruç tutar.(Bu ailesi Mescidi Haram'da olmayanlar içindir.) Tüm bunlar 2Bakara Suresi 196. ayette geçer. 8 Kurbanların üzerine Allah'ın adı anılır ve bunlardan yoksullara verilir ve yenir. (22Hac Suresi 28) Hac ibadeti yapılırken kirlerden arınılmalı, adaklar yerine getirilmelidir. (22Hac Suresi 29) Kirleri arındırmak genel bir ifade olduğundan birçok insanın buluşma yeri olan Hacda, her türlü hijyen kuralına dikkat etmek iyi olur. Mescidi Haram'a saçların kısaltılmış, ya da traş edilmiş olarak girilmesinden bahseden 48Fetih Suresi 27. ayet de bu çerçevede değerlendirilebilir. Kabe'nin tavafı (çevresinde yürünmesi) böylece temiz bir şekilde yerine getirilecektir. (22 Hac Suresi 29) Kabe'nin temiz tutulması, böylece Hac ibadetinin yapıldığı yerin de temiz olması iyi olur. (22Hac Suresi 26) 9 Arafat'tan ayrılıp topluca inilince Meşari Haram'da Allah'ı hatırlamak (zikir) lazımdır. Bu hatırlama Allah'ın bize öğrettiği şekilde olmalıdır. (2Bakara Suresi 198) Allah'ı nasıl hatırlayacağımızı (zikredeceğimizi), Allah bize Kuran'da öğrettiğine göre, bu hatırlama faaliyeti de Kuran'a uygun olacaktır. 10 Sonra insanların topluca akın ettiği yerden akın edilip Allah'tan bağışlanma dilenmelidir.(2Bakara Suresi 199) 11 Gerekli ibadetler bitince Allah'ı kuvvetli bir biçimde hatırlamak (zikretmek) gerekir.(2Bakara Suresi 200) 12 Sayılı günlerde Allah hatırlanır. İsteyen iki gün içinde işini bitirir, isteyen daha geniş bir zamana işini yayar. (2Bakara Suresi 203) 13 Bakara Suresi 158. ayette Safa ile Merve'yi ziyaret etmenin bir sakıncası olmadığı söylenir. Oysa Kuran'ın bu beyanına karşın bu iki tepenin arasında koşmanın farz olduğu mezhepçi uydurmacılar tarafından uydurulmuştur. Yaşlı, sağlıksız birçok kişi farz olmayan bu zorlukla karşı karşıya getirilmiş, daha sonra bunların para karşılığı arabalar ve sedyelerle taşınması şeklinde yeni bir para kapısıyla birilerinin cebi doldurulmuştur. Bu uydurmanın cep doldurma hedefi için yapıldığı kanaatindeyiz. Bu ziyaret mecburi olmayan bir ziyarettir. Fakat ayetin ifadesiyle bir sakıncası da yoktur. 14 Şeytan taşlama diye bir faaliyetin Hacla hiç bir ilgisi yoktur. Kişilerin birbirini en çok ezdiği ve ölümlerin en çok olduğu yer, Hac ibadetine sokuşturulan bu uydurmanın yapılmaya çalışıldığı yerdir. Bu saçma uydurmanın atılması, Haccın dört aya yayılması ve Safa ile Merve arasında koşturmanın farz olmadığının gösterilmesiyle, yani Hac ibadetinin de Kuran'daki aslına döndürülmesiyle, Hac insanları öldüren, perişan eden bir ibadet olmaktan çıkacaktır. Hacerül Esved denilen taşın etrafında yapılan gariplikler ve bir taşı selamlamak için insanların birbirlerini ezmesi de Kuran'da yoktur. Kadının tek başına Hacca gidemeyeceği de, kadının her türlü seyahat haklarını kısıtlayan, dine fatura edilmeye çalışılan, ama dinde yeri olmayan bir yalandır. Hacda güzel koku sürülemeyeceği, dikişli elbise giyilmeyeceği de Kuran'da yer almayan ifadelerdir. Hacdan gelen veya başka bir yerden gelen zemzem suyu, koku, takke, seccadenin özel sevaplar getireceği, kutsallığı şeklindeki izahlar da hep uydurmadır. Temel prensibimiz olan Kuran'ın izahlarını baş üstüne koymak, geri kalan izahları çöpe atmak, Kuran'a göre, yani dine göre Haccın anlaşılmasını sağlayacaktır. " (Kurandakidin sitesinden alınmıştır) Selam ve sevgiler.
-
Tasarımın incelenmesini isteyen ayet örnekleri
Emre_1974tr şurada cevap verdi: Emre_1974tr başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sevgili Saklıgerçek; Hala vurdumduymazca ayet cımbızlamaya, sureleri ve Kuran'ı bütünlük içinde okumamaya devam ederek kendi öğretinizi birkaç gün için daha ayakta tutabilmeye çalışıyorsunuz. Gerçeklere gözünüzü kapatmaya arzulu oldukça da böyle kendinizi kandırmaya devam edeceksiniz. O ayetlerde bahsedilen mahkemede deliller sonucu kişinin suçlu olduğu saptandıktan sonra, yakınının o kişiyi affedeip affetmemesi konusudur. Yani günümüzdeki uygulamaya ek olarak fazladan bir af olanağı tanınmıştır. Kısas emri de sadece o suçluyu ve mahkeme sonucunu kapsar. Ama yine ek olarak madurun affetme yetkisi vardır. Hatta affetme öncelikle tavsiye edilir ayetlerde. Dediğim gibi korkmadan, aklederek ve bütünlük içinde Kuran'ı okuyun. O zaman kapılar size açılacak ve taasubunuzun nasıl yerle bir olduğunu görebileceksiniz. Selam ve sevgiler. -
Tasarımın incelenmesini isteyen ayet örnekleri
Emre_1974tr şurada cevap verdi: Emre_1974tr başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sevgili Bilimselci, yine ayetleri dikkatli ve bütünlük içinde okumadan kendi hayalindeki kabullere göre konuşuyorsun. 1-Kuran'da izin verilen nefsi müdafa savaşıdır.Yani onlar müslümanlara saldırıp katlederken ,müslümanların da onlarla savaşması gerektiği, ama ne zaman ki onlar saldırı ve tacizlerinden vazgeçerler o zaman da müslümanlarında hemen barış yapması gerektiği belirtilir. Yani biri sana saldırıyor sen de ona karşılık ver deniliyor. Ama o saldırısından vazgeçtiği anda sen de vazgeç.Ortada kan davası falan yok,sadece "o sırada" kendini savunma, saldırgan zalime boyun eğmeme var.En doğrusu ve ahlaklı olanı da budur. Zulüm yapmak gibi, zulme seyirci kalmak da o suça ortaklıktır. 2-Suçluların cezalandırılmasında mahkemeyi emreder zaten ayetler. Delilsiz, şahitsiz kimse hakkında hüküm vermek yasaktır. Hatta o kadar medenidir ki istenen, eğer cinayete kurban giden kişinin yakını, suçluyu affederse onu bağışlayın diyor. Yani bugünkü dünyadaki uygulamaya ilave olarak bir de kurbanın yakınının bağışlama yetkisi verilmektedir. Kafanızdaki öğretilerden bağımsız olarak okuyunca ve bütünlük içinde ayetleri ele alınca gerçeği çok rahat görebileceksiniz. Biraz cesaret ve sorgulama yeterli bunun için. Işıktan ve akletmekten korkmayın, kırın zincirlerinizi. Selam ve sevgiler. -
Tasarımın incelenmesini isteyen ayet örnekleri
Emre_1974tr şurada cevap verdi: Emre_1974tr başlık Dini Konular - Din - Dinler
Boşuna hiç çırpınma dostum. Koca surenin içinden üç beş ayeti cımbızlayarak çarpıtan sizsiniz. Surenin tamamı okununca sadece nefsi müdafa savaşına izin verildiğini siz de biliyorsunuz. Ama başka çareniz olmadığından hala çılgınca çarpıtma taktiğine başvurmak zorunda kalıyorsunuz. Yoksa uydurma savınız ve öğretiniz birden çökecek, sıkıntılar içerisinde kalacaksınız. Dediğim çok basit birşey.Sınanabilir, kontrol edilebilir. TÜM SURELERDE SADECE NEFSİ MÜDAFAYA İZİN VAR".Sorgulamaktan ve akletmekten korkmamalısın dostum.Açıp bakacaksın o paragraf ne diyor. Ama içinden tek bir ayeti cımbızlama acizliğine gitmeden, dürüstçe yapacaksın bundan sonra bunu ki artık kendini kandırmaktan vazgeçebilesin.İlgili yazımda bile açık örneklerini verip şöyle yazmıştım: islam karşıtlarının yaptığı en güzel çarpıtmaca taktiklerinden biri de ayet cımbızlamadır. Bu yolla surenin bağlamından koparılan ayet alınır ve aslında sadece savunma savaşına izin veren söylemler sanki saldırı savaşını ve dinsel baskıyı emrediyormuş gibi gösterilir.Örneğin: 9 - Tevbe Suresi 1. Allah ve resulünden, kendileriyle antlaşma yapmış bulunduğunuz müşriklere bir ültimatomdur bu; 2. Yeryüzünde dört ay daha dolaşın ve bilin ki siz, Allah'ı âciz bırakamazsınız. Şu da bir gerçek ki, Allah küfre batanları rezil eder. 3. Bir de Allah ve resulünden insanlara Büyük Hac günü bir duyuru var: Allah da O'nun elçisi de müşriklerden kesinlikle uzaktır. O halde, tövde ederseniz bu sizin için hayırlırdır. Yok eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, siz Allah'ı acze düşüremezsiniz. Küfre saplananlara acıklı bir azabı muştula! 4. Antlaşma yapmış olduğunuz müşriklerden size karşı bir eksiklik sergilemeyen ve aleyhinizde başka birine yardım etmeyenler müstesnadır. Artık, onlara verdiğiniz sözü belirlenen süreye kadar tam bir şekilde koruyun. Şu bir gerçek ki Allah, sakınanları sever. 5. O haram aylar çıktığında artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürün. Yakalayın onları, kuşatın onları, tüm geçit noktalarını tıkayın onların. Bunun ardından tövbe eder, namazı gereğince kılar, zekâtı verirlerse, yollarını açın onların. Kesin olan şu ki, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. 6. Eğer müşriklerden biri senden güvence dilerse/senin yanına gelmek, sana komşu olmak isterse, ona güvence verip yakınlaşma isteğini kabul et ki, Allah'ın kelamını dinleyebilsin. Sonra da onu, güvenli gördüğü yere kadar götür. Böyle yapmanın gerekçesi şudur: Bunlar bilmeyen bir topluluktur. 7. Müşriklerin Allah katında, onun resulü katında ahitleri nasıl olabilir! Mescid-i Haram yanında antlaşma yaptıklarınız müstesna. Bu şekilde antlaşması olanlara, onlar size doğru-dürüst davrandıkça, siz de doğru-dürüst davranın. Allah, sakınanları sever -------------------------------------------- Şimdi burada açıkça antlaşmayı bozup saldıran inkarcılara karşı siz de onlara karşı savunma amaçlı savaşın emri vardır.Ama antlaşmaya aykırı davranmayan , saldırmayanlara siz de saldırmayın, size saldıranlar da bundan vazgeçerlerse hemen siz de barışa yönelin denmektedir ayetlerde. 9:12 Anlaşma yaptıktan sonra andlarını bozar ve dininize saldırırlarsa, o inkarcılığın önderleriyle savaşın; çünkü onların andı artık geçersizdir. Belki vazgeçerler. -------------------------------------------------------------------------------- 9:13 Andlarını bozan, elçiyi sürmeye yeltenen ve sizinle (savaşı) ilk defa başlatan topluluğa karşı savaşmayacak mısınız? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? İnanıyorsanız asıl çekinmeniz gereken ALLAH'tır. -------------------------------------------------------------------------------- 9:14 Onlarla savaşın ki, ALLAH ellerinizle onları cezalandırıp rezil etsin, sizi zafere ulaştırsın ve inanan toplumun göğsünü ferahlatsın, Yine aynı sürede saldıranlarla savaşın kendinizi savunun emri vardır. İşte tüm savaşla ilgili sürelerde istenen budur. Ama çarpıtma ahlaksızlığına başvurmak isteyenler bu nefsi müdafayla ilgili ayetlerden birini cımbızlıyor ve sanki durup dururken inkarcıları yakalayıp öldürün deniyormuş gibi bir hava yaratılıyor. Bu ihinliği sadece bu forumlardaki yapmıyor, dünyanın dört bir tarafındaki islam düşmanları aynı taktiği kullanıyor(özellikle misyonerler) Ama aslında istenen tek bir şey vardır, sana saldırana karşı kendini savun,onlar vazgeçerlerse sen de barış yap. "Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Allah, aşırı gidenleri sevmez.Onları, bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmekten beterdir. Onlar, size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kafirlerin cezası işte böyledir. Onlar, (savaşa) son verirlerse (siz de son verin); şüphesiz Allah, bağışlayandır esirgeyendir. (Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya ve din (yalnız) Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, artık zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur. "(2 Bakara Suresi , 190-193) Evet bu savunma savaşıyla ilgili ayetlerden de biri cımbızlanırsa sanki inanmayanlara saldırın gibi bir ifade varmış gibi gösterilir ki bu strateji hep izlenmektedir. -------------------------------------------------------------------------------------- Kuran'da düşünce özgürlüğü temeldir. Çünkü imtihan dünyasının gereği insanlar dilediğine inanacak ki ahirette ondan sorumlu tutulabilsinler. Bu yüzden islam'da sadece tebliğ vardır. Kimse kimseye düşüncesinden dolayı bir tokat bile atamaz yoksa kendine yazık etmiş olur: -------------------------------------------------------------------------------- Mearic Suresi 42 bırak onları! Dalsınlar, oynasınlar kendileri için belirlenen günlerine ulaşıncaya kadar. ------------------------------------------------ En'am Suresi 112 İşte böyle, biz peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar aldatmak için birbirlerine lafın yaldızlısını fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. bırak onları, düzdükleri iftiralarla başbaşa kalsınlar; -------------------------------------------------- Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever. (60 Mümtehine Suresi, 8) Herkes dilediğine inanmakta ve yaşamakta özgürdür ki, ahirette inancından dolayı sorumlu tutulabilsin: Bakara Suresi 256 Dinde baskı-zorlama-tiksindirme yoktur. Doğru bilgiye dayalı eriş, bozuk bilgiye dayalı sapıştan açık bir biçimde ayrılmıştır. Her kim tâğuta sırt dönüp Allah'a inanırsa hiç kuşkusuz sapasağlam bir kulpa yapışmış olur. Kopup parçalanması yoktur o kulpun. Allah, hakkıyla işiten, en iyi biçimde bilendir. 29. De ki, "Bu gerçek senin Rabbindendir." Dileyen inansın, dileyen inkar etsin. Biz zalimler için onları çepeçevre saracak bir ateş hazırladık. Onlar her ne zaman feryad ederek yardım isteseler, derişik asit gibi yüzleri haşlayan bir su sunulur. Ne kötübir içecek, ne kötü bir son! 10:99 Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi inanırdı. Öyleyse, sen mi halkı inanmaları için zorlayacaksın? Evet düşünce özgürlüğü ve dilediğin gibi yaşama serbestliği vardır. Ve nefsi müdafa dışında savaş yasaktır. Hatta tokat bile atamazsın. Selam ve sevgiler. -
Tasarımın incelenmesini isteyen ayet örnekleri
Emre_1974tr şurada cevap verdi: Emre_1974tr başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sevgili Katakuta; Nefsi müdafa savaşından bahseden ayetleri cımbızlayarak saldırın demeniz hala acizce çarpıtma tekniğine başvurmak zorunda olduğunuzu gösteriyor. Bu sayfada ilgili yazı ve tartışmamda bu yaptığınızı deşifre etmiştim zaten. Kimseye tokat bile atamazsın. Sadece nefsi müdafaya izin vardır. O kadar,bitti. Hakaret meselesine gelince, hayır ayetlerde hiçbir hakaret yok. Hırsıza hırsızsın demek sadece bilgilendirmektir. Selam ve sevgiler. -
Cevabını verdik sevgili dostum. Selamlar.
-
Hayır sevgili Kürşat. Oradaki Allah'ın katı ifadesi cennet içindir.Yine Allah'ın arşı ifadesi Allah'ın yarattığı bir yere verilen addır. Kuran'ın tamamına bakarsan Allah'ın zamansız ve mekansız olduğunu, yarattıklarından tamamen ayrı olduğunu görebileceksin. Yoksa zaten bir yerden bir yere seyahat etme zorunluluğu ve de bir zamandan diğer zamana yolculuk etme durumu söz konusu olsaydı sınırlı bir varlık olurdu.Aynı anda yönetici olarak hem her yerde-zerrededir, hem de zamandadır. Eğer bir zaman makinasına binip zamanda yolculuk yapabilirsen, o aracın içindeki zaman da dahil olmak üzere, Allah'ın senin her gittiğin zamanda bağımsız olarak yöneticiliğini sürdürdüğünü görebilecektin.Tıpkı her yerde olması gibi her zamandadır aynı zamanda. Selam ve sevgiler.
-
Yani sevgili Kürşatotçu bunu sana açıkladık ve ikna oldun ya. Yine ne oldu da eskiye dönüverdin Allah sonsuz zaman noktalarında. Bu yüzden geleceğe yolculuk falan yapmaz. Zaten hem geçmişin sonsuz noktalarında,hem şu an noktasında,hem de geleceğin sonsuz zaman noktalarındadır aynı anda. Biz ise sadece "şu an" noktasında bulunup,gelecek zaman noktalarına doğru adım adım yolculuk yapan kısıtlı varlıklarız. Ama Allah zamanda yolculuk yapmıyor bizim gibi. Çünkü zaten her zamanda yani zamansız.Geçmiş,şuan ,gelecek diye birşey yok O'nun için. sonsuz geçmiş.......şimdiki an..........sonsuz gelecek İşte O tüm bu noktalarda aynı anda bulunuyor.Aynı şekilde mekansız da olduğu için bizim gibi bir yerden diğer bir yere doğru yolculuk yapıp varması diye birşey söz konusu değildir.Zamanda da aynısı geçerli.... Selam ve sevgiler.
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Emre_1974tr şurada cevap verdi: netman başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sevgili lena değişmiş İncil ve tevratın ifadleri öyle masallar söyler size. Hatta uçan taşıtları Rab bile yapmıştır değişmiş kitaplar. Ama Kuranbunun doğrularını yazarak o kitapların ipliğini pazara çıkarmıştır. Hayır Allah kendi suretinde falan yaratmamıştır.Tersine O'na benzeyen hiçbirşeyin olmadığını söyler ayetler. Ayrıca peygamberlerin kullandıkları üstün teknojilere veya elçilere hiçbir zaman melek veya Rab denildiğini göremezsin Kuran'da. Taşıtsa taşıt der, elçiyse elçi.Sağlıklı dünya görüşüne sahip olmak için sadece Kuran'ı din alanında rehber edinmelsiniz. O bahsettiğin başka gezegenlerin insanlarını da yaratn Allah'tır. Kainata yoktan var eden de....... Kuran'ın bahsettiği Allah, evrenin dışında madde ötesidir.Sadece yönetici olarak her zerrenin içinde gözlemcidir.Yoksa varlık olarak tamamiyle yarattıklarından ayrıdır.Zamansızdır. Senin o bahsettiğin gariban uzaylılar da sonradan yaratılan bizim gibi mahlukatlar.Onlarında tek tanrısı-yaratıcısı Allah. Selam ve sevgiler.- 298 cevap
-
- Düşündürücü Sorular
- Din
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Tasarımın incelenmesini isteyen ayet örnekleri
Emre_1974tr şurada cevap verdi: Emre_1974tr başlık Dini Konular - Din - Dinler
Hala anlamıyorsun değil mi sevgili yamyam? Hala çılgınca inkar etmek için "nasıl çarpıtırım olayı da birkaç gün daha, uydurduğumuz ateizme gönül rahatlıyla iman ederim"im paniği içindesiniz. Hayır hiçbirşey gösteremezsin, sadece böyle öğretini küçük düşürür ve söylediklerimizi onaylarsın. Kuran değişmiş Tevrat ve incil(ler)deki ifadeleri birebir düzeltir, doğru kalmış yanlar varsa da tasdikler.Örneğin değişmiş İncil "zenginler deve iğne deliğinden geçmedikçe cennete giremez" derken Kuran bu ayetin doğrusunu yazar ve "inkarcılar deve iğne deliğinden geçmedikçe cennete giremez" der.Yani o kitapların ipliğini pazara çıkarır,yalanlarını suratlarına çarpar. Evet Allah'ın sözlerinden hala kırıntılar da olan bu kitapları yeri geldiğince tabii ki onaylayacak, yeri geldiğinde de yalanlarını böyle açığa çıkartarak teşhir edecektir. Siz de bunu tasdiklemekten başka birşey yapamıyacaksınız böyle:) Diğer söylediklerine gelince: 1-Hayır yine çarpıtma ve inkar paniği içinde sen ekleyip uyduruyorsun güneşi evrenle birlikte yarattığı ifadesini.Orada 7 gök ve içinde de güneşle ayın yaratıldığı söyleniyor. O kadar,bitti. 2-Hayır evreni karanlık olarak yarattığını ama içinde ayrıca ışık kaynakları da yarattığını söylüyor. 3-Evet ayet size meydan okuyor. gerek dünyanın atmosferini gerekse uzayın tamamını, tüm göğü araştırın herhengibi bir düzensizlik ve bozukluk bulabilecek misin. Kubbe ifadesini algılayamıyacak kadar ifade yoksunu olduğunu zannetmiyorum. Veya "güneş doğdu" deyince güneşin anne karnından dünyaya geldiğini kastedildiğini düşünecek kadar düşüncesiz olduğunu da sanmıyorum. Ama daha da kötüsü söz konusu. Bilerek ayetleri nasıl çarpıtıp ,kendi uydurma öğretin içinde kalmanın çırpınışları içindesin. Ama ayetler seni ışığa çağırıyor.Bu karanlığından ve bağnazlığından kurtulabilmen için biraz daha cesaretli olman gerekiyor dostum. Başarabilirsin, yeter ki sorgulamaktan ve akletmekten korkma. Selam ve sevgiler. -
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Emre_1974tr şurada cevap verdi: netman başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sevgili La Bohome; Kuran meydan okuyor. Bilim Kuran'ın verdiği bilgileri er ya da geç doğrulayacak. Birçoğu doğrulandı bile. Bu yüzden çürütme değil, tasdikleme gerçekleşecektir her zaman. Hayır cinler metafizik varlıklar değiller. Bizler topraktan yaratıldıysak onlar da ateşten yaratılmıştır. Yani tamamiyle maddi, fiziksel varlıklar. Zaten Kuran'a göre melekler de dahil olmak üzere tüm yaratılmışlar maddidir ve Allah'tan ayrıdırlar. Bilim ötesi değil, henüz bilimin keşfetmediği şeylerdir bunlar. İşte ayet ışınlanmayı da veriyor. Yarın madde nakli gerçekleşirse yine Kuran onaylanmış olacak.Yarın cinler gözlemlenirse bilim adamları tarafından, yine aynı şekilde...... Bilim ötesi olan hiçbirşey yok. Sadece henüz ulaşılamamış bilgiler var. Cennet ve cehenneme gelecekte tanık olunca o da ispatlanmış olacak sizin için gelecekte, hiç tasalanmayın Evrim teorisinden bahsetmişsin. Bir zamanlar da evrenin ezeli ebedei olduğu teorisini benimsiyordu bilim dünyası. Ama 20. yüzyılda bu teorinin yanlışlığı ispatlandı. Ve ne oldu? Tıpkı Kuran'da bahsedilen şekilde big bang ile evrenin başladığı ve sonra tekrar yok olacağı gerçeği öğrenildi. Evrim teorisi de böyle olacak..... Geçen zaman her zaman Kuran'ı haklı çıkartıyor. Kuran ayetleri hem meydan okuyor hem de bunların araştırılmasını emrediyor. Selam ve sevgiler.- 298 cevap
-
- Düşündürücü Sorular
- Din
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Kuran köleliği kesin bir şekilde yasaklar
Emre_1974tr şurada cevap verdi: Emre_1974tr başlık Dini Konular - Din - Dinler
Hayır asıl onları batıllıkla itham ettiği için evrensel oluyor. İspata dayalı gerçek bilgiye iman edin, batılların-hurafelerin peşinden gitmeyin diyerek onları yasaklamak evrensel olmadığının değil, evrensel olduğunun ispatıdır. Aynı şekilde cinayet işlemeyin, hırsızlık yapmayın diyerek bu davranışları dışlaması onun evrensel olmadığını değil, evrensel olduğunu gösterir. Allah tektir ve ortak koşmayın deniliyor ayetlerde. Eğer bir insan hristiyan, yahudi veya başka bir inançtan bile olsa, bu şirk günahına batmadıysa cennetin kapılarının ona kapalı olmadığını söylüyor. Allah'ın yasakladığı sadece "sapkın -kötü" şeyler. Bu da sizin savınızın tam tersine, evrensel olduğunu gösteriyor. Yok eğer bunlara ses çıkarmasaydı asıl o zaman evrensel olamazdı. Batıl inanış ve kötü davranışları dışlaması, onun zamanlar ve bölgelerüstü evrenselliğini çok net bir şekilde veriyor. Selam ve sevgiler. -
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Emre_1974tr şurada cevap verdi: netman başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sevgili Boheme, Hayır yarım yamalak falan değil, tamamiyle ispata dayalı kesin bilgiler veriyor Kuran. Ve bilim bu bilgileri doğrulamaktan başka birşey yapamayacaktır. Çünkü sadece doğru bilgiler yer alıyor kitapta. Sadece şu olur.Bugün kabul edilen bir teoriyle uyuşmuyor olabilir kitaptaki bilgiler. Ama yıllar sonra o teorinin yanlışlığı görülüp çöpe atılınca, Kuran'ın doğruluğu bir kez daha ispatlanmış olur. Big Bang de bunlardan biri. Eskiden bilim adamları evreni durağan,ezeli ve ebedi kabul ediyorlardı ve iddiaları kuran'la çelişiyordu. Anma sonra ne oldu. Kuran'ın dediğinin doğru olduğu ispatlandı. Evrenin bir başlangıcı vardı ve sonu da olacaktı. Hayır Kuran hem bilimsel hem de bilim dışı değildir. Tamamiyle gerçek somut bilgileri verir.Yarın cinler, bilim ve teknolojiyle gözlemlenebilir hale geldiğinde , yeni bir Kuran bilgisi onayına şahit olmuş olacğız.Ve daha da sonra evrenin kıyameti gelip çattığında yine Kuran'ın bilgisi bilimsel olarak onaylanmış olacak. Kısacası Kuran müspet bilimleri emreder. Çünkü doğruluğunun anlaşılması,artı, insanların daha bu dünyada cennetimsi güzellikler yaşayabilmesinin yolu bilim ve teknolojide ilerlemektir. Selam ve sevgiler.- 298 cevap
-
- Düşündürücü Sorular
- Din
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Emre_1974tr şurada cevap verdi: netman başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sevgili Lena, yaratmıyor ki kendini. Sonsuzdan beri zaten var. geçmiş zaman.....şimdiki zaman...........gelecek zaman Biz şimdiki zaman noktasınd bulunuyoruz ve adım adım gelecek zaman noktalarına doğru yolculuk yapıyoruz. Ama Allah ise aynı anda tüm bu sonsuz zaman noktalarındadır. O'nun bizim gibi şu an noktasından geleceğe doğru bir yolculuğu falan yoktur.Çünkü aynı anda hem sonsuz geçmişte, hem sonsuz gelecekte hem de şu andadır. Ne başlangıcı ne de sonu vardır. ne zamanı ne de mekanı vardır.Hiçbirşey onu çevreleyemez. Selam ve sevgiler.- 298 cevap
-
- Düşündürücü Sorular
- Din
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Emre_1974tr şurada cevap verdi: netman başlık Dini Konular - Din - Dinler
Elbette sevgili La boheme 1-Kuran'ın verdiğ bilgiler pazitif bilimler tarafından gün geçtikçe keşfedilmektedir. 2-Allah birçok ayetinde bilimsel araştırmayı istediği gibi, birçok ifadesi de bu alanlarda ilerlemiş,bilgi sahibi kimselere yöneliktir: ENBİYÂ (30) İnkar edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı? Bu evrenin ve ayrıca canlıların başlangıcını araştırıp bulanlara yönelik bir ifadedir. Yoksa bu bilgilere ulaşamaımş insanlar için "göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi" demenin bir anlamı kalmazdı.Ayette söylenen bilgileri "görebilmenin" yolu bilim ve teknolojide ileri gitmektir. DİŞİ (ankebut) 29:19 ALLAH`ın yaratılışı nasıl başlatıp, nasıl tekrarladığını görmediler mi? Bu, elbette ALLAH için kolaydır. 29:20 De ki, "Yeryüzünü dolaşın ve yaratılışın nasıl başladığını görün."6 Sonra, yine ALLAH (ahiretteki) son yaratılışı başlatacaktır. ALLAH`ın her şeye gücü yeter. Allah bizden canlıların ve tüm kainatın yaratılışının araştırılmasını istiyor. Bu da bilimsel araştırmayla olabilecek birşey tabii ki.Sadece yaratılışın başlangıcı değil, günümüzde süregelen tekrarların da araştırılmasını istiyor.Ondan sonraki aşamada evrenin sonu geldikten sonra ikinci yaratılışın olup olamayacağı üzerine kafa yormamız. KAMER (49) Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık. İşte bu ölçü ve denge sayesinde bilimsel araştırma, deney vb. şeyler yapabiliyoruz. Kaos denilen şey de bile uzun vadede kendince bir düzen vardır. MÜ`MİN (57) Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyük bir şeydir. Fakat insanların çoğu bilmezler. Yine ilim sahibi insanların gerçekleri görebilecekleri, akletmeye daha yakın oldukları söylenir: FATIR SURESİ 27. ALLAH'ın gökten bir su indirdiğini görmedin mi? Onunla çeşitli renklerde ürünler çıkarırız. Hatta dağlarda bile beyaz, kırmızı veya rengarenk katmanlar vardır. Kargalar ise siyahtır. -------------------------------------------------------------------------------- 28. Aynı şekilde, insanlar, hayvanlar, çiftlik hayvanları da çeşitli renklerdedir. Bundan dolayıdır ki kulları arasında ALLAH'ı gereği gibi sayanlar bilim adamlarıdır. ALLAH Üstündür, Bağışlayandır. Neml 40. Kitap bilgisine sahip olan birisi de, "Ben onu, gözünü kırpman için geçen süreden daha çabuk getirebilirim," dedi. Onu yanında duruyor görünce, "Bu Rabbimin bir lütfudur. Şükür mü, yoksa nankörlük mü edeceğimi sınıyor. Şükreden kendisi için şükretmişolur. Nankörlük eden de, bilsin ki benim Rabbim Zengindir, Şereflidir," dedi. Burada kitap bilgisi bilimde ileri derece olmadan başka birşey değildir. maddeyi gözünü kırpma süresinde naklediyor. Kötülüklerin-yobazlığın kaynağı olarak cehalet ve ilimsizlik gösteriliyor ayetlerde: Enam Suresi 139. Şunu da söylediler: "Şu hayvanların karınlarındakiler erkeklerimize özgülenmiştir; kadınlarımıza haramdır. Yavru ölü doğarsa kadın-erkek hepsi onda hak sahibidir." Bu nitelendirmeleri yüzünden Allah cezalarını verecektir. Hakîm'dir O, Alîm'dir. 140. Şu bir gerçek ki, ilimsizlik yüzünden öz evlatlarını beyinsizce katledenlerle Allah'ın kendilerine verdiği rızıkları, Allah'a iftira ederek haramlaştıranlar gerçekten hüsrana uğramışlardır. İnan olsun, sapıtmışlardır onlar; hiçbir zaman doğruyu ve güzeli bulamazlar. Sadece ve sadece delillerin ve aklın peşinden gitmemiz emredilmektedir: İsra suresi 36. Bilmediğin bir şeye inanıp ardına düşme, çünkü işitme, görme duyusu ve beyin, hepsi ondan sorumludur. 6. Ey iman sahipleri! Özü-sözü bozuk birisi size bir haber getirdiğinde, hemen araştırıp inceleyin/delil arayın! Yoksa bilgisizlikle bir topluluğu suçlar da yapmış olduğunuza pişmanlık duyar hale gelirsiniz. Bunlar sadece birkaç örnek. Sayısız bu yönde ayet var. Ne kişi sayısı ne duygular-zanlar, ne de hurafeler geçerlidir.bunların hiçbir hükmü yoktur.. Sadece akıl, ispat,araştırma ve sorgulama sonucu gerçek bilgilere-inanca kavuşmamız istenmektedir bizden. Selam ve sevgiler.- 298 cevap
-
- Düşündürücü Sorular
- Din
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler: