Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Algoritma

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    28
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Algoritma - Başarıları

Çırak

Çırak (3/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • İçerik Başlatan
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. Algoritma

    BAK ŞU DENSİZE

    "Türkiye Maraş'ı iade etmeli" Kıbrıs Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos, AB dönem başkanı Finlandiya'nın Kıbrıs önerilerinin, Maraş'ın Rumlara iadesini içeren net maddeler içermemesi halinde "dengeli olamayacağını" öne sürerek, "Görüşmenin devam etmesi için Türkiye'nin yapması gereken asgari şey Mağusa'nın kapalı bölgesi Maraş'ı iade etmektir" dedi. Papadopulos, Güney Kıbrıs'ta yayımlanan Fileleftheros gazetesine verdiği demeçte, Finlandiya'nın önerilerinin, KKTC'ye yönelik Doğrudan Ticaret Tüzüğüyle ilişkili olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Gerek Finlandiya Başbakanı gerek diğerleri her fırsatta, Türkiye'nin AB ve 'Kıbrıs' karşısındaki yükümlülüklerinin Kıbrıs sorununa ilişkin diğer gelişmelerle lişkilendirilmemesi gerektiğini net bir biçimde ifade ediyorlar. Türkiye'nin AB ve buna bağlı olarak 'Kıbrıs' karşısındaki yükümlülüklerini yerine getirmesinin Kıbrıs sorununun çözümüne bağlı olmasını kabul edemeyiz. Türkiye'nin AB yükümlülükleri özerktir. Bu ayrım sürdürülmelidir." Finlandiya'nın önerilerinin kendilerine gayriresmi ve sözlü olarak iletildiğini ve Finlandiya'nın konuyu tamamen gizli tutmalarını talep ettiğini ifade eden Papadopulos, bazı gayriresmi belgeler aldıklarını, önerilerin sürekli şekillenme aşamasında olduğunu kaydetti. "Görüşmeye açılan fikirler, ifadeler mevcuttur" diyen Rum lideri, konunun 8 Kasıma kadar tamamen açıklığa kavuşmasını umut ettiklerini belirtti. Papadopulos, Ercan Havaalanı konusunun görüşmeye açık olmadığını net bir biçimde belirttiklerini ifade ederek, "Hava sahanlığı, kontrol kuleleriyle ilgilidir. Egemenlik konusu ortaya konmaktadır. Türkler bunu istiyor olabilir, ama biz bunu tartışmayız bile. Biz, Doğrudan Ticaret Tüzüğü ile Türkiye'nin AB yükümlülüklerinin net bir ayrımının yapılmasını istedik. Ancak Maraş'ın yasal sahiplerine iade edilmemesi halinde Mağusa Limanı'ndan doğrudan ticaretin başlamasının görüşmeye açılmayacağı şeklinde eski bir görüş birliği mevcuttur'' dedi. Papadopulos, "Türkiye'nin yükümlülüklerini yerine getirmemesi, örneğin limanlarını Rum gemilerine açmaması durumunda Rum yönetiminin tepkisinin ne olacağı" yönündeki bir soruya karşılık, kendisinin hiçbir zaman veto uygulamaktan söz etmediğini savundu. "Aralık ayı sonrasında ve AB zirvesinde yapılacak değerlendirmenin ardından protokolün uygulamaya konulmaması durumunda Rum yönetiminin başlıkların açılıp kapanmasına onay verip vermeyeceği" yönündeki bir soruya ise Papadopulos, değerlendirme çıkana kadar 25 üyeyle fikir birliği içerisinde hareket edeceklerini, değerlendirme yayınlanana kadar başlıkların açılıp kapanamayacağını ve söz konusu olanın Türkiye'nin sadece limanları ve havaalanlarını açması değil, tüm yükümlülükleri olduğunu belirtti. Türkiye'nin liman ve havaalanlarını açmasının sadece kendilerinin değil AB'nin de talebi olduğunu savunan Papadopulos, bu konunun kendileri için birincil derecede önem teşkil etmediğini, kendileri için asıl önemli olanın Kıbrıs sorununun çözümü olduğunu iddia etti.
  2. Tamam işte GElecek yılki nobel ödülü hazır.Seneye bi roman yazssın yeter
  3. Gerçekten ilginç.çok hoşuma gitti hele yunanlılara yaptıklarını okuyunca:D
  4. Tabiki Yaşasın KArdeşçe birbizimizin fikirlerine saygı duyarak? DEğilmi.Ancak bazı arkadaşlar ''Alevilik türklerin müslümanlığı algılayış biçimidir'' Gibi talihsiz bi açıklamada bulunmuş! konuşulacak laf var ise bizimde vardır ama ben bu hataya düşmek istemiyorm.Ancak bişi dikkatimi çekti söylemden geçemicem Burada bütün irtica başörtü vesaire.. propaganaları yapan kişiler burada alevilikle ilgili Bilinçlendirici konuşmalar yapmış Gerçekten ilginç .Yaşasın KARDEŞLİK??
  5. Sendende Tam böyle bir cevap beklenirdi. Kim korkulu rüyadan uyanmış!!!???.***** ***** ******** *** orada sözlerini konus buraya gelip Atalarımıza laf atma.Lafları doğru seç biz Daha ölmedik!
  6. ASlında bu kıutlama mesajını bu konu altında yapmak istemezdim.Ancak bu hepimizin bayramı CUMHURİYETİMİZ kutlu olsun ve ilelemet kalsın. EWET cumhuriyeti nasıl kurduğumuzu unutmayalım.Bu gün düşünceleri v fikirleri hatta yaşayışları nedeniyle hor gördüğünüz insanlar, Allah'ın taktiri ile bu günlere kavuşmamızı sağlarken ikiyüzlülük almış başını yürümüş Bu ihanet ve gafletleri görünce acaba Onların canlarına mağlolan bu fedakarlığı yaparlarmıydı diye düşünüyorum.Ama ardından bu kendimdede varolan düşünce beni ikna ediyor.Çünkü Bu olanlara rağmen bu fedakarlığı hakeden insanlar olacak kimsede önüne geçemicek, O damı olmadı Şehit mertebesine Ulaşmıssın be mehmetçik daha ne istersin.Hepinizden Allah razı olsun ki bugünlere ulaşmamızı sağladınız, her nekadar haketmesekte.Siz üzülmeyin be mehmetler bu gün iğ rençliklerinden utanmayan insanlar için biz utanmayalım.Sizin mirasınız olan bu devlet ihanet edenlere rağmen ilelemet VAROLACAK.Tekrar Cumhuriyetimiz Kutlu olsun ve değerini bizlere unutturmasın. saygılar
  7. Ewet çok önceden görmüştüm.Çok enterasan bişi
  8. Algoritma

    Seri Cinayetler

    İyi film yapsınlar 15Dakika gibi izleriz
  9. Sevgi ve saygı ile anıyoruz.Onun gibi sanatçı kalmadı artık:(.Allah nur i.inde yatırsın
  10. Sayın imtihaninsirri çok güsel konulara değinmissin.Yazı için teşekkürler.Fakat bizim zihniyetimizde nedense birileri bizi bölme parçalama ve yoketme gibi düşüncelerinin varolduğunu düşündüğünü ileri sürerek korku ve endişe ile dünya sahnesinden ne yazıkki uzak kaldık.Bununla birlikte her konudan çökmüş 3. dünya ülkesi konumuna düştük.Tabiki fikre sahip insanlar olacaktır. ama bu vatanın sahibsiz olmadığını türk milletinin tarihi boyunca hiç kimsenin boyunduruğu altında yaşamadığını bilmeleri gerekir vede biliyorlar.Neden sürekli korakn türkiye olsun neden onlar bizden korkmasın?Artık dünya sahnesinde para konusuluyor paranla ekonominle itibar görüyorsun.AB ile ekonomik alanda nasıl bir ilerleme sağlayabileceğimiz malum.Asıl biz köprüyü geçinceye kadar onları kullanacaz ^''fikrimiz düşüncemiz hedefimiz bu olmalı''^ Eğer sizn düşünceniz doğru olsa idi Bizi hemen Ab ye almaları gerekmezmiydi??.Asıl korkuları her alanda gelişmiş bir türk devletindeni istemdikleri için aralrına almak istemiyorlar.Şimdi Ab yi ismeyenlerin tek nedenini kendi isteklerini ve atatürkün çağdaşlaşma yolundaki adımları beceriksizlikleri ve art niyetleri yüzünden yapamamaları nedeniyle çekemezlikten başka biey deil.Neden çünkü İlerleme sağ kesimden gelirse ne olursa olsun zarardır:)Bu güne kadar AB girmek için uğraşanların neden fikirleri değişti sannediyosunuz?Ülke yozlaşmasında en önemli nedeni ülkenin dini ve kültürel değerlerden uzaklaşmasıdır.Peki bunu gerçekleştirenler kimdir??Ewet cevabını biliyorsunuz.Bir ülkenin çağdaşlaşması ve ilerlemesi, balo üstüne balo yapmak deil, kendi manevi değerlerinden uzaklaşmak deil, Tv programalrında o onun üstünde tarzda program yapmak deil, başörtülü bir genç kızın okumasını engellemk DEĞİLDİR.Bunun gibi yüzlerce hatta binlerce örnek verilebilir.Belki en önemlilerini atladım.Şuandaki bazı çevrelerin düşüncesi ise şudur ülke batsın devrilsin karıssın parcalansın neden çünkü bunu Şuandaki iktidar yapmış olacak deilmi? Önemli olan ülke deil kendi egoist düşüncelerni tatmin etmek değilmi.Bunu iyi gelişmeleri görmeyip cımbızla laf ve konu seçip şu bunu yaptı tarzında söylevlerini pervasızca konuşmalarından bellidir.Bugün ülke yozlaşmasını sağlayanlar nedense bugün pek milliyetçi konuşuyorlar.Darwinizm demişsin sayın imtihaninsirri bu düşünceyi kim destekliyorlar türkiyede sence? Ewet doğru bildin, Ülke yozlaşması adına elinden gelni ardına koymayan zavallı beyinler.Bi insan eğer akıl sahibi ise evrim saçmalığının ne kadar zavallı bir görüş olduğunun farkına varır.Bir canlının tesadüfler üzerine varolması ve değişime uğraması Aynı bir fırtınanın Metal yığınağına çarpıp Yolcu uçağı oluşturması kadar saçmadır(bu söylev benim deildir alıntıdır).İşin kısası bizim akıllı haraket edip Boş düşüncelerle vakit kaybetmeden gerçekçi bir şekilde adımlar atmamız gerekir.Konudan konuya geçtim ksura bakmayın SAygılar
  11. Algoritma

    ŞEKER BAYRAMI

    Tüm islam ve türk almenin bayramı kutlu ve hayırlı olsun nice bayramlara inş.
  12. sorunmu bizde erkenden gideriz.Bunun gibilerinin dönerinide yemek amma sarar:D
  13. Sevgili buraks açtığın bu konuyla herşeyi özetlemisin.Gerçekten kutluyorum seni
  14. Algoritma

    Ermeni Dönmeler

    Dönme’(*) kavramı daha çok Türkiye’deki Sebataycılar için kullanılır. Sebatay Sevi kendisini Osmanlı döneminde Mesih ilan etmiş, İstanbul’un şiddetli tepkisi üzerine Müslüman olduğunu ilan ederek idam cezasından kurtulmuştur. Ancak sosyal akımlar idari kararlarla bir anda sona ermez. Nitekim Sevi’nin çok sayıda izleyeni o Müslüman olduğunu açıklasa da Musevi inançlarını evlerinde yaşamaya devam etmişler, sokakta ise ‘Müslüman’ görünmüşlerdir. İşte tarihimizde ‘dönmeler’ olarak tabir edilen kişiler Sevi’nin izleyicisi olan Sebataycılar olarak bilinir. Sebataycılar bazı gruplarca bir çok kez Türkiye’deki ‘karanlık güçler’in başında sayılmıştır. Bazı gruplar Sabataycılar’ın ülkeyi yöneten gizli güç olduğunu, bir çok provakasyonun ardında da bunların olduğunu iddia etmişlerdir. Açıkçası bu tür iddia sahipleri çok kayda değer kanıtlar ortaya koyabilmiş değillerdir. Zaten böyle bir ihtiyaç içinde olduklarını da zannetmiyorum. Buna rağmen açıklanamayan bir çok olayda olduğu gibi adı geçen grup suçlanmıştır. Hal böyle olunca Sebataycıların üzerindeki sis bulutu bir türlü aralanmamış, bu kişiler her zaman bir merak konusu olmuşlardır. Tıpkı Masonlar ve diğer az bilinen gruplar gibi… Yukarıdaki tabloya bakıldığında dönmelerin sadece Sebataycı olduğu düşünülebilir… Oysa ki tablo çok daha karmaşıktır… Ermeni Dönmeler Çok etnisiteli, çok dinli ve çok mezhepli bir dünya olan Osmanlı İmparatorluğu çok acı tablolarla yıkılmıştır. İmparatorluğun bel kemiği olan Türkler onlarca ‘ihanet’le karşılaşmışlardır. Doğu’daki Ermeni isyanı en çok bilinenidir. En kötü tecrübe ise ülkenin dört bir yanı işgal edilirken azınlıkların işgalcilere verdikleri destektir. Tarih bunları yazmakta oldukça nazlı davranır, ancak Doğu Karadeniz’de ve Güneydoğu Anadolu şehirlerinde Rus ve Fransız güçlerine güvenerek Rumların ve Ermenilerin gerçekleştirdiği saldırılar akıllara zarar verecek niteliktedir. Rumlar ve Ermeniler öylesine vahşi saldırılar gerçekleştirmişlerdir ki, bu şehirlerde savaş bitse de, sosyal ilişkilerin eski haline dönmesi imkansız hale gelmiştir. İşgalciler ile Müslüman evlerini basanlar çok kötü bir sınav vermişler, komşuluk hakkına ihanet etmişlerdir. Ermeni isyanında da benzeri bir durum vardır. Bağımsızlık hayaliyle yanan Ermeni militanlar Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da komşuluk ilişkilerini tamamen bitirmişlerdir. Bu durum İç Anadolu için de geçerlidir. Savaş bitip işgalciler çekilince bir çok Ermeni ve Rum evlerine dönememiş, başka ülkelere göç etmişlerdir. Kürtler ve Ermeniler arasında Doğu’da yaşanan etnik çatışmalar da bir çok Müslüman ve Ermeninin hayatını yitirmesine yol açmıştır. Ancak asıl sorun çapulcu-eşkıya saldırılarıyla ortaya çıkmıştır. Anadolu’nun hemen hemen tüm şehir ve kasabalarında devlet kontrolü kaybolmuş, yerel eşkıya grupları bu boşluktan yararlanarak zengin ve güçlü olmanın yollarını aramışlardır. Bunun sonucu olarak bir çok Rum ve Ermeninin evlerine saldırılar düzenlenmiş, evleri yağmalanırken bir çok kişi de hayatını bu saldırılarda kaybetmiştir. Saldırılar öylesine bireysel veya belli gruplara aittir ki, kasabanın diğer ahalisi bu saldırılarda komşularını kurtarmanın yollarını aramışlar, en azından onların çocuklarını kendi evlerinde gizlemişlerdir. Hızla yurt dışına göç etmek zorunda kalan bir çok Rum ve Ermeni de çocuklarını, hatta eşlerini Türk komşularına emanet etmişlerdir. Ermeni asıllı gazeteci Hrant **** 7 Eylül 2005 tarihli Sabah gazetesinde bu şekilde bırakılmış çocukların sayısının 150.000’i bulduğunu söylüyor. Rakam daha da yüksek olabilir. Hemen her Anadolu kasabasında bu şekilde Türkler tarafından yetiştirilmiş Ermeni veya Rum asıllı çocuklara rastlamak mümkün. Hatta bunların önemli bir kısmı Müslümanlaşsa da etnik kökenlerini bilir; bazılarının lakabı ‘gavur’ veya ‘Ermeni’dir. Bunlar içinden çok büyük işadamları, siyasetçiler, hatta din adamları bile çıkmıştır. Yeni Aktüel dergisi Eylül 2005 sayısında eski Diyanet İşleri Başkanı Lütfi Doğan’ın da Ermeni asıllı olduğunu söylüyor. Bu iddiaya göre Ermeni Patriği Kalutsyan ile Doğan kardeşler. Aslında dönme Ermenilerin sayısı sadece komşuya veya yetimhaneye bırakılan çocuklarla sınırlı değil. Çatışmalarda kocalarını veya anne-babalarını kaybeden Ermeni kadınların birçoğu da zamanla Müslümanlaştı. En azından kültür olarak. Belli bir yaşa kadar Ermeni olan ve Hristiyan inancını yaşayan kişilerin kolay kolay bambaşka bir kimliğe bürünmeleri düşünülemezdi. Nitekim bu yolla Müslümanlaşan Ermeni kadınlarının sayısının da onbinlerce olduğunu biliyoruz. Diğer bir ifade ile yüzbinlerce Türk ve Kürt çocuğun annesi aslında Ermenidir. Peki dönme Ermeniler olayının sınırları bununla mı sınırlı. Hayır. Anadolu’nun bir çok köy ve kasabasında Ermeniler yaşamlarını sürdürmeye savaştan sonra da devam ettiler. Bunlar herhangi bir sorunla karşılaşmak istemediklerinden, özellikle devletin daha fazla vergi uygulayacağından çekinerek Müslümanlaştılar. İçlerinde Ermeni ve Hristiyan, dışarıda ise Müslüman ve Türk oldular. Doğu Anadolu’da, Karadeniz’de, Güneydoğu Anadolu’da bir çok Ermeni ve diğer azınlık köyleri toplu halde Müslüman olduklarını çevreye duyurdular. Yine bir çok köy ve kasabada bir çok Ermeni ve diğer azınlıktan kişiler Müslümanlığa geçtiler. Birçokları da farklı şehir ve kasabalara taşınarak farklı bir kimlikle hayatlarını sürdürdüler. Evde Ermeni, sokakta Türk oldular. Bu şekilde, yani evlatlık verilerek, yeniden evlenerek, veya kendilerini gizlemek için Müslüman veya Türk olan Ermenilerin ve diğer azınlıkların sayısının 1 milyonu bulduğu, hatta geçtiği söylenebilir. Elbette Ermeni dönmelerin mühim bir kısmı gerçekten Türkleştiler. Kendilerini zaman içinde gerçekten Türk saydılar. Hatta gerçekten Müslümanlaşanların sayısı da az değildir. Ancak önemli bir kısım, ki sayıları onbinleri aşar, Ermeni olduklarının hala farkındalar. Kendilerine Müslüman da deseler, alevi veya Sünni de deseler Ermeni olduklarını biliyorlar. Daha önemlisi gerçek kimliklerini bilsinler ya da bilmesinler Ermeni ve Rum dönmeler Türkiye’nin ve Türklüğün yeniden inşasında da önemli bir rol oynadılar. Dönmeleri tanımadan, onların geçirdiği süreci anlamadan Türkiye tarihini yazmak ve anlamak gerçekten imkansızdır. ‘Normal bir Müslümanın’ veya ‘normal bir Türk’ün davranış kalıplarının çok dışında davranışlar, bu kişiler yoluyla topluma girdi. Ayrıca, Türk iç politikasında da dönmelerin rolü özel bir araştırmayı hak eder. Türk solu ve sağının tarihi yeniden yazılacak olsa dönmelerin tercihleri mutlaka bu araştırmalarda değerlendirilmelidir. Görülecektir ki dönmelerin sayısı sanılandan çok daha fazladır ve etkileri bizim bildiğimiz birkaç örneğin çok ötesindedir. (*) Not: 'Dönme' kelimesi bir tür aşağılama, ya da hakaret anlamıyla kullanılmamıştır. Türk tarihinde 'dönme' kavramı mezhep ya da din değiştirmelerde sıkça kullanıldığı için, ayrıca bazı Ermeni basın-yayın organları da bu kelimeyi tercih ettikleri için yazımızda aynı terim kullanılmıştır. Ayrıca 'dönme' kavramı bu yazıda negatif bir özellik olarak kullanılmamıştır (s.l.). 08.09.2005 Dr. Sedat Laçiner
  15. Burak açtoığın konuları okudum.Verdiğin bilgiler için saol.Gerçekleri söyleyernlerde varmş
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.