
kaspersky
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
29 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
kaspersky tarafından postalanan herşey
-
MEMATİ YİNEDE MEMATİDİR
-
İLGİ GÖREN BAYAN NEDEN HEMEN ŞIMARMA GEREĞİ DUYAR
kaspersky şurada bir başlık gönderdi: Kadın Erkek İlişkileri
ARKADAŞLAR ERKEKLER BAYANLARA EN UFAK BİR İLGİDE BULUNSA BİLE BAYANLARIN HAVALANMALARINA YETİYOR BU.AMA BİR BAYAN BİR ERKEKLE İLGİLENSE ERKEK EFENDİ BİŞEKİLDE KARŞISINDAKİNİ DİNLEMESİNİ BİLİYOR BUNUN NEDENİ NEDİR ACEBA? -
sevgilimi yeniden nasıl elde ederim?
kaspersky şurada cevap verdi: EsRa_015 başlık Kadın Erkek İlişkileri
o ilişkinin cılkı ilk aydan çıkmış bile yürümez bırakacaksınız unutacaksınız -
kendi hayatınızı size anlamlı kılan şeyleri yazarmısınız
kaspersky şurada bir başlık gönderdi: Havadan Sudan Konular
ARKADAŞLAR İLLA İNSAN OLMAYABİLİR SİZE HAYATINIZI ANLAMLI KILAN OLMAZSA HAYATIMDA BİŞEYLERİ EKSİK HİSSEDERİM DEDİĞİNİZ HERŞEYİ YAZABİLİRSİNİZ BURAYA... -
Önce yazıyı okuyun LÜTFEN sonra RESME bakin İnanamıyacaksınız!
kaspersky şurada cevap verdi: kaspersky başlık Mizah - Mizahla ilgili herşey
teşekkürler -
tarih boyunca denenmiş idam teknikleri
kaspersky şurada cevap verdi: kaspersky başlık Mizah - Mizahla ilgili herşey
yazın ilginçmiş sende saolasın -
OTOBÜSLERDE KİMLERE NEDEN YER VERİRSİNİZ YADA VERMEZSİNİZ?
kaspersky şurada bir başlık gönderdi: Havadan Sudan Konular
OTOBÜSLERDE NEDEN İNSANLAR BİRBİRİNE YER VERİR YADA KİME KİM NİYE YER VERİR.YAŞADIKLARINIZI YADA DÜŞÜNCELERİNİZİ BEKLİYORUM -
Güzin Abla`yı şoke eden mektup!Cinsellik ve evlilik ilişkileri konusunda çözüm üreten Güzin Abla`ya son gelen mektup insanın tüylerini ürpertecek cinsten... Hani insanın şaşkınlıktan ne yapacağını bilemediği, çaresiz kaldığı anlar vardır ya... İşte bu durumdayım şu anda. Aslında bu hafta başka bir yazı hazırlamıştım sizler için. Ama bir de ne göreyim. Bu mektup belki de onlarca kez gelmiş mail adresime. Zaman zaman intihar etmekten söz eden mektuplar alıyorum. Biliyorum, aslında bu değil amaçları. Biraz teselliye ihtiyaçları var, biraz sevgiye ya da gönüllerinin okşanmasına. Yoksa kolay mı, insanın kendine kıyması? Kolay mı gencecik yaşta kendi eliyle bu dünyadan ayrılmak? Ama bu defa hayır! Gerçekten telaşlandım, gazetemi aradım, polise mi bildirsek dedim. Ama sadece bir elektronik posta adresi var elimde. O da alelacele oluşturulmuş belki de. Polis bunlarla ilgilenmez dediler. Kızcağızın öyküsü gerçekten inanılmaz! Artık insana bu kadarı da fazla dedirtecek cinsten. Yarabbi, ne insanlar var? Nasıl insan bunlar? Nerede yaşıyor bunlar? Hayal ürünü desem değil, çünkü satırlarındaki o umutsuzluk, o her şeyden vazgeçmişlik ve tükenmişlik insana elinde olmadan "Ya doğruysa" dedirtecek cinsten. Bu kadar yalan söylenebilir mi bir çırpıda? Bu mektubun sahibi gencecik kızın öyküsü karşısında donup kaldım. Ne yapacağımı gerçekten bilemiyorum. O zaman, bir an önce yayınlarım, dedim. Belki sizler bir şeyler düşünürsünüz. Belki bir kadın kuruluşu, belki bir kadın sığınma evi, belki bir yetkili, bu kızcağızın sesini duyar da koşar. Koşar da, onu bu uçurumdan çekip çıkarır. Çok geç olmadan koşarlar mı dersiniz? Sevgili Güzin Abla, bu mektubu bana yardım etmen için yazmıyorum diğerleri gibi. Bana kimse yardım edemez artık biliyorum. Ben 17 yaşında bir genç kızım. Her ne kadar kızlığım zorla alınmış olsa da, kadınım demeye dilim varmıyor. Bu mektubu sana yolladıktan sonra hayatımı sona erdireceğim. Biliyorum günah diyeceksin, ama artık dayanamıyorum. Senden tek isteğim bu mektubu yayınlaman. Biraz uzun olacak ama sana kendi hikayemi anlatmak istiyorum. Benim kendi nüfus kağıdım hiç olmadığı için beni bebekken ölen ablamın nüfus kağıdıyla gömeceklerdir. En azından senin sayende ölmeden önce bir öykümün olmasını, ölümümün bir değeri olmasını istiyorum. Nüfusta gözükmesem bile senin köşen aracılığıyla okusunlar, "Bir yerlerde böyle bir kız ölmüş" desinler istiyorum. Ölümümden herkesin haberdar olmasını istiyorum. İLK TECAVÜZ ABİMDEN Ben 12 yaşındayken başladı her şey. Annem öldürüldü, zehirlediler onu. Amcam babama, anneme 13 sene önce bir gece evde yalnızken tecavüz ettiğini ve bu tecavüzün meyvesi olduğumu söylemiş. Babam ona inandı ama amcamı öldüremezdi. Amcam hem ondan 10 yaş büyük, hem de arkasında güçlü insanlar var. Bu yüzden annemi zehirledi ve onu başka bir kimlikle gömdüler. Tabii bana da kötü davranmaya devam etti. Bir akşam ağabeyim odama geldi. "Madem sen benim kız kardeşim değilsin; o zaman sana istediğimi yapabilirim" dedi ve bana tecavüz etti. Daha sonra her gece gelmeye başladı. Yanında bıçak oluyordu; bağırırsam beni öldüreceğini söylüyordu. Bir akşam babam bizi o vaziyette yakaladı. Beni artık kimsenin almayacağını, kızlığımın bozulduğunu, artık beni evinde tutmasına gerek kalmadığını söyledi. Beni evde tutmasının tek nedeni benimle evlenecek kişiden başlık parası almakmış. O geceden sonra kabus başladı. Bizim eve gelen babamın arkadaşları benim odamda birkaç saat geçirmeden gitmez oldular. Bütün bu olaylar sırasında üç kez hamile kaldım ve üç kere düşük yaptım. Evden kaçmaya cesaret edemiyordum; nasıl olsa beni bulup öldürürlerdi. ŞİMDİ DE KUZENİM Bir gece odamın kapısı yine açıldı babamın arkadaşlarından birini beklerken, kuzenimi gördüm kapıda. Yanıma geldi ve beni sevdiğini söyledi. Ona inanamadım; nasıl beni sevebilirdi. Ben artık kirlenmiştim. Sonuçta benim şu kısacık hayatımdaki en güzel andı. O kadar şefkatliydi ki. Herkesten öyle farklıydı ki. O da artık ara sıra odama geliyordu. Nasıl olurdu bu anlamıyordum. Babası da, ağabeyleri de, hepsi benimle birlikte olmuştu. Şimdi o nasıl benimle evlenmek isteyebilirdi. Şüphelendim ama sonra boş verdim. Bundan daha fazla ne olabilirdi ki. "Kaçalım" dedi. Bir gece kendimden beklenmeyecek bir cesaretle kabul ettim. Beni ormandaki bir kulübeye götürdü ve oraya kilitledi. "Sen beni ne sanıyorsun" dedi, "Senin gibi bir fahişeyle evlenir miyim ben? Sana aşıktım ama sen bacaklarını ağabeyine açtın." Hayatımın en kötü anıydı. Sanırım ağabeyim benim ona geldiğimi söylemiş. KARARLIYIM O kulübede bana ne yapmayı düşündüklerini bilmiyorum. Ama ne yapıp edip kaçtım oradan. Buraya geldim ve sana bu mektubu yazıyorum. Cebimdeki birkaç kuruşu bu mektubu yazabilmek için harcıyorum. Kararlıyım, kendimi öldüreceğim. Çünkü sonunda onlar nasıl olsa beni öldürecekler.
-
yemek listesi:...
-
Çocuklar Duymasın Dizisi'nden Garip Olaylar
kaspersky şurada bir başlık gönderdi: Mizah - Mizahla ilgili herşey
İşte size Çocuklar Duymasın Dizisi'nden 36 tane garip ve komik olay Bakalım dizide neler yapılmış 1-Dizinin ilk bölümlerinde Meltem vejetaryenken,hatta eti bile gaz maskesiyle pişirebilirken,Atv`ye geçtiği dönemlerde bir yılbaşı akşamı hindi pişirip afiyetle yemiştir… 2-Dizinin tüm bölümleri boyunca Duygu`nun yatak takımı,çantası,posterleri vb. değişmişken Emre`nin çantası,yatak takımı,posterleri aynı kalmıştır.Hatta önlüğü bile zar zor değişmiştir. 3-Dizi TGRT`deyken banyo sağ koridordadır.Ama Atv`de banyo sol koridora taşınmıştır… 4-Dizi TGRT`deyken bir bölümde bir sürpriz için ev sahiplerinin birinden saklanılması gerekmektedir.Evin hizmetçisi Gül,sol koridora saklanmışken,ev sahipleri gelince sağ koridordan çıkmıştır. 5-Dizide her gün evde temizlik yapılmaktadır.Buna rağmen Meltem`in anne ve babası eve gelme hakkını kendilerinde görebilmektedir. 6-Dizide yemek masasında duran tabakların içindeki yemekler konuldukları gibi durduğu durumda,Meltem çocuklara “Yemeğiniz bittiyse doğru ders çalışmaya/doğru yatağa…”diyebilmektedir. 7-Masada ne yemek olursa olsun ketçap ve mayonez mutlaka bulunmaktadır. 8-Meltem,yemek bittiğinde sofradaki tabakları mutfağa taşır.Mutfağa girer girmez kapı çalar.Selami ve Gönül gelmiştir.Onlarla beş dakika otururlar bu arada o sürede hiç mutfağa gitmez.Ancak Gönül`le birlikte çay yapmaya gittiklerinde tabakların hiçbiri mutfakta değildir.Ayrıca mutfak tertemizdir. 9-Dizinin bir bölümünde eve Muhtaç adında bir köpek alınmıştır.Ancak diğer bölümlerde Muhtaç`tan haber alınamamıştır. 10-Meltem`in iş yerindeki patronu Meltem`in her gün psikologa gitmesine karşı hiçbir şey demeyecek kadar ve sinir sisteminde bu kadar bozukluk olan bir elemanı iş yerinden çıkarmayacak kadar sakin bir patron olmasına karşın,zam istendiğinde küplere binmektedir. 11-Çocuklar yemek masasına ellerini yıkamadan oturur.Ancak dişleri fırçalamak zorunludur. 12-Meltem ne zaman “Bugün çocuklar erken gelecek…” dese ve o sırada saat kaç olursa olsun çocuklar Meltem`in bu sözü üzerine anında eve gelirler… 13-Evin bütün ışıkları açıktır. 14-Çocuklar biri erkek biri kız olmalarına karşın aynı odada aynı anda giyinip soyunabilmektedir. 15-Duygu yaşına karşın evlenmeye kalkışabilecek kadar salaktır. 16-Emre gece yarısı yüksek sesle müzik çalışması yapılmayacağını bilmeyecek kadar salaktır. 17-Dizide çocukların kaçıncı sınıfta oldukları ve kaç yaşında oldukları bilinememektedir. 18-Emre`ye cep telefonu alınmamasının nedeni 16 yaşında olmamasına karşın,ablası Duygu 12-13 yaşlarında görünse de cep telefonu sahibidir. 19-Haluk`la Meltem`in kendine ait arabaları vardır.Yüksek maaşlı bir iş yerinde çalışırlar.Ancak çocukları için ikinci bir odaları yoktur. 20-Dizide Meltem`in kendine ait bir arabası olduğu durumda hatta Haluk`un aldığı yeni bir arabası olmasına karşın yine de işe Haluk`un arabasıyla gitmektedir. 21-Dizide Haluk ve Meltem`in iş yerinde ne olarak çalıştığı belli değildir. 22-Selami olmadığında bütün işler Haluk`a kalır.Çünkü koskoca bir inşat holdinginde Haluk`tan başka aynı işi yapabilecek kimse yoktur. 23-Gönül olmadığında bütün işler Meltem`e kalır.Çünkü koskoca şirkette Meltem`den başka o işi yapacak insan yoktur. 24-Meltem`in çalıştığı şirkette patron toplantıları Meltem ve Gönül`ün odasında sadece Meltem,Gönül ve Engin`le yapar.Çünkü koskoca şirketin ayrı bir toplantı odası yoktur ve toplantı yapılabilecek üç kişi vardır. 25-Haluk`un çalıştığı iş yerinde toplantılar müdürün odasında sadece İsmail bey,Haluk ile Selami ve Yasemin`le yapılır.Çünkü koskoca holdingin toplantı odası yoktur ve toplantı yapılabilecek sadece 4 kişi vardır. 26-Haluk`un patronu Mary`nin sekreteri vardır ama Meltem`in patronu Selçuk`un sekreteri yoktur. 27-Yasemin bir sekreter olduğu hâlde hiçbir telefona bakmamaktadır.Hatta şirkette telefon çalmamaktadır. 28-Haluk`un iş yerinde Lap-Top`lar daha açılma düğmesine basılmadan kapağı açılır açılmaz çalışır. 29-Mary hanım bir sapık olan İsmail Bey`i genel müdür,at yarışı sevdalısı Hüseyin`i de çaycı yapmaya devam etmektedir. 30-Çocuklar her akşam yarınki sınava çalışır.Çünkü her gün sınav olurlar. 31-Haluk ve Meltem`in evindeki telefon asla çalmaz ve kullanılmaz. 32-Mutfak,kapısı durana kadar içeri ve dışarı doğru açılıp kapandığı hâlde ses geçirmeyecek kadar güvenli olduğu için bütün tartışmalar orada yapılır. 33-Çocuklar asla televizyon seyretmez. 34-Emine`nin geldiği ilk bölümlerde Emine`nin iki kızı varken,ilerleyen dönemlerde o iki kızdan haber alınamamıştır. 35-Haluk ve Selami`nin iş çantaları asla açılmaz.Sadece elde gezinir. 36-Dizinin bir bölümünde Duygu ile Emre hafta sonları sırayla basketbol ve gitar kursuna gitmektedir.Ancak ilerleyen dönemlerde böyle bir şey yoktur. Sanırım bu kadar yeterli -
Bu teste göre ya %98'densiniz ya da sıradışı %2'den
kaspersky şurada bir başlık gönderdi: Mizah - Mizahla ilgili herşey
TEST BAŞLIYOR................... Bu mesajin sonunda sana bir soru sorulacak. Hemen yanitla. Durup dusunme. Aklina ilk gelen seyi soyleyiver. Bu eglenceli bir "test"... VE ayni zamanda biraz acaip (cok acaip)! Bir dene,%98'de veya %2'de oldugunu yazmayi unutma. Bunun ne demek oldugunu "test"i bitirdikten sonra anlayacaksin. Simdi... asagidaki talimatlari olabildigince cabuk yerine getir. Bir hesabi bitirmeden otekine gecme.. Yanitlari yazmak veya hatirlamak zorunda degilsin. Sadece kafadan hesaplayarak cevap ver gec. Sasiracaksin. Basla: Asagidaki toplamlar kac ediyor: 89 + 2 12 + 53 75 + 26 25 + 52 63 + 32 Biliyorum! Hesap yapmak zor is, ama neredeyse bitti... Hadi. tek bir tane daha... 123 + 5 CABUK! BIR RENK VE BIR ALET DUSUN! Asagiya devam et... Biraz daha... Aklina kirmizi bir cekic geldi, degil mi? Eger verdigin cevap bu degilse, sen anormal sayilmasa da farkli bir akla sahip olan %2 insandan birisin. insanlarin %98'i bu alistirmayi yapinca kirmizi bir cekic diye yanitliyor. -
Dünyanın En Hızlı Gelişen Şehri 1994 yılında çekilmiş foto yer dubai aynı yerden 2005 yılında çekilmiş
-
-
-
Tsunami ile gelen, daha önce görmediğimiz deniz canlıları...
kaspersky şurada bir başlık gönderdi: Mizah - Mizahla ilgili herşey
Tsunami ile gelen, daha önce görmediğimiz deniz canlıları... -
Amerikalı fotoğrafçı Edward Steichen'in çektiği fotoğraf tarihin en yüksek bedeliyle satıldı. Tam 2.9 milyon dolar. İşte o fotoğrafın orjinali... Long Island'da (New York) 1904'te çekilen 41x48 santimetre boyutlarındaki fotoğrafta, bir gölcük etrafındaki ağaçların arasından süzülen ışığın suda yansıması görülüyor. Fotoğrafın varolan diğer iki baskısının ise müzelerde olduğu belirtildi. Metropolitan Sanat Müzesi tarafından açık artırmaya çıkarılan fotoğrafı satın alanın kimliği açıklanmadı. Steichen, renkli fotoğraf üretmede kullanılan ''otokrom' tekniğini kullanan ilk Amerikalılar arasında bulunuyor. Şimdiye kadar bir fotoğraf için ödenen en yüksek miktarın 1 milyon 248 bin dolar olduğu belirtildi. Fotoğrafta ağaçların arasından sızan güneşin, göl suları üzerine yaptığı yansıma görülüyor. Bu yansımayı yakalamak neredeyse imkansız...
-
tarih boyunca denenmiş idam teknikleri
kaspersky şurada bir başlık gönderdi: Mizah - Mizahla ilgili herşey
İspanyol eşeği: Mahkum, eşek biçiminde yapılmış bir kütük düzeneğe oturtulur, ayaklarına giderek artan ağırlıklar bağlanırdı. Sonunda mahkum ikiye bölünerek ölürdü. Toptan atılma: Bazen mahkum, bir topun ağzına bağlanır ve top ateşlendiğinde mermi kişinin bedeninin içinden geçerdi. Bazen de mahkum büyük bir topun içine mermi niyetine yerleştirilir, sıkıştırılmış barut ateşlendiğinde paramparça olurdu. Tekerlek: Tekerlekler çok değişik biçimlerde kullanıldı. Örneğin, kişi özel yapılmış dev bir tekerliğin dış kenarına bağlanıyor ve sivri kazıkların ya da bir tepenin üzerinden aşağı yuvarlanıyordu. Demir kadın: Kadın biçiminde, bir insanın ancak sığacağı büyüklükte yapılan tabutların içi sivri demirlerle donatılıyor. Mahkum bu tabutun içine konularak kapağı kapatılıyor. Sarkaç: Kişi bir masaya sırtüstü yatırılıp bağlanıyor. Çok büyük, ağır ve keskin bir baltanın bağlandığı sarkaç mahkumun üzerinde sallanmaya başlıyor. Sarkacın ipi yavaş yavaş bırakılarak, her salınımda mahkumun bedeninin doğranması sağlanıyor. Demir kap: İçine fareler doldurulan büyükçe demir bir kap, açık ağzı karın bölgesine gelecek şekilde mahkumun vücuduna yerleştiriliyor. Ardından bu kap ısıtılıyor. Fareler can havliyle mahkumun karnını kemirip kaçacak yer arıyor. Böylece mahkum iç organları fareler tarafından kemirilerek ölüyor. Germe: Tarih boyunca mahkumların el ve ayakları bağlanarak gerdirmek yöntemiyle ölmesini sağlayan değişik mekanik yöntemler geliştirildi. Böceklerle öldürme: Kişinin zemine sabitlenmesi, üzerine bal gibi tatlıların sürülmesi ve böcekler tarafından yenilmeye bırakılması gibi pek çok türü var. Atlarla parçalama: Mahkum kol ve bacaklarından, 4 ayrı yöne koşturulacak olan atlara bağlanırdı. Ardından atlar koşturulurdu. Kafa kesme: Bu infaz yöntemi 16 ve 17'nci yüzyılda Avrupa'da ölüm cezasının en insancıl yolu olarak kullanılmıştır. 1789 Fransız devriminde ise kafa kesmek için Giyotin adlı özel alet geliştirildi. Giyotin, Fransa'da uzun yıllar kullanıldı. Öldüresiye dövme: Bu yöntemin son örneği, sahipleri tarafından ölünceye kadar dövülen Amerikalı kölelerdir. Kaynatma: Ortaçağ'da popüler olan yöntem. İnsanlar bağlanarak, ağır ağır ısıtılan dev kazanlarda haşlandı. Gömme: Çağlar boyunca tüm dünyada yaygın olarak kullanıldı. Örneğin, Hindistan'da kadınlar boyunlarına kadar kuma gömüldü ve kafası güneşte pişmek üzere terk edildi. Arap ülkelerinde de yaygın biçimde kullanıldı. Yakma: Avrupa'da inançsızlar, cadılar ve iffetsiz kadınlara engizisyon döneminde sıklıkla uygulanırdı. Mahkum bir kazığa bağlanır ve çevresinde ateş yakılırdı. Vahşi hayvanlara atılma: İlk Hristiyanlar aslanlara atılıyordu. Deri yüzme: Keskin bir bıçakla canlı canlı suçlunun tüm derisi yüzülüyordu. Deri solunumu duran mahkumu acılı ve uzun bir ölüm bekliyordu. Parçalanma: Mahkum henüz canlıyken balta, satır ya da testerelerle parçalara ayrılıyordu. Arap ülkelerinde 20'nci yüzyılda bile biçimde uygulandı. En son Suudi Arabistan yetkilileri, 1987 yılında Kabe'yi basan bir grubu bu şekilde öldürdü. Kazığa oturma: Bilek kalınlığında bir kazık, mahkumun kuyruk sokumundan başlayarak ensesine kadar sokulurdu. Kazığın omurilik ve iç organlara zarar vermemesine özen gösterilirdi. Ardından kazık mahkumla birlikte dikilir ve mahkumun ölmesi günler sürerdi. Demir sandalye/Demir yatak: Bu demir eşyalar iyice beslenmiş bir ateşle çevreleniyor ve bunların üzerindeki kişiler ölünceye kadar kızartılıyordu. Boğma: Çok değişik biçimlerde kullanılmıştır. En yaygın olanı denizdir. Belki de en iyi bilinen varyasyonu cadı testidir. Su eğer kadını reddederse kadın yüzer. Bu da kadının suçlu olduğunu gösterir ve infaz edilirdi. Eğer su kadını kabul ederse kadın boğulur ve bu da kadının suçsuz olduğunu gösterir. Zehir: İlginçtir ki zehir, infazın yaygın bir biçimi olmamıştır. Zehirin en çok tanınan kurbanı, baldıran zehirini içmeye zorlanan Sokrates'tir. Ezme: Mahkum zemine yatırılır ve üzerine aşama aşama ağır taşlar yerleştirilirdi. Mahkumun nefessiz kalarak öldüğü bu yöntemde, cellat, ölüm zamanını istediği gibi uzatabilirdi. Testereyle kesme: Suçlu testere ile ikiye bölünür. Yüksekten atma: Mahkum yüksek bir uçurum ya da kale burcundan aşağı atılır. Çuvala koyma: Suçlu yılan, akrep, kedi, köpek gibi hayvanlarla büyük bir çuvalın içine konurdu. Aç bırakma: Kişi bir hücre ya da kafese konur ve yiyecek verilmez. İki ağaçla ikiye ayırma: İki ağaç, birbirlerine doğru çekilir, mahkum bir kol ve bacağı bir ağaca, diğer kol ve bacağı da diğer ağaca bağlanırdı. Ağaçlar bırakılınca mahkum gerdirilmiş olur ve acı içinde ölürdü. Garotte: Askı ve idamın karışımı bir yöntem. Bir ucu duvara tutturalan ipin diğer ucuda mahkumun boynuna dolanır. Mahkum itilerek, çekilerek ya da ayakları kaldırılarak boğulur. Sürükleme: Kişi bir ata bağlanır ve ölene kadar sürüklenir. Su veya civa ölümü: Mahkum ölünceye kadar su veya civa içmeye zorlanır. Okla vurma: Vikingler tarafından uygulanmıştır. Acıyı uzatmak için ölümcül olmayan bölgeleri hedef almışlardır. Taşlama: Kişi, ölene kadar taşlanır. Taşlamada, kişinin üyesi olduğu topluluk da bu taşlamaya yardımcı olurdu. Arap ülkelerinde yakın zamana kadar kullanıldı. Yarma: Suçlu kendindeyken gövdesi açılır ve iç organlar tek tek çıkartılıp, kendisine gösterilirdi.. -
Önce yazıyı okuyun LÜTFEN sonra RESME bakin İnanamıyacaksınız!
kaspersky şurada cevap verdi: kaspersky başlık Mizah - Mizahla ilgili herşey
önemli değil sitede daha ÇAYLAK muamelesi görüyorum dur bakim nolacak -
Önce yazıyı okuyun LÜTFEN sonra RESME bakin İnanamıyacaksınız!
kaspersky şurada cevap verdi: kaspersky başlık Mizah - Mizahla ilgili herşey
yüreğimin götürdüğü yerden çok güzelmiş yaşadığın yer.teşekkür ederim -
YAYINLANDIYSA ÖZÜR DİLERİM
-
Tavuk Ve YengeÇ BİrleŞİmİ Bİ Yaratik
kaspersky şurada cevap verdi: kaspersky başlık Mizah - Mizahla ilgili herşey
evet ama fakedir -
Önce yazıyı okuyun LÜTFEN sonra RESME bakin İnanamıyacaksınız!
kaspersky şurada cevap verdi: kaspersky başlık Mizah - Mizahla ilgili herşey
bencede ama gerçekmi bilemiyorum -
Mısır’da 1898 yılında Sir Flinder Petrie adlı bilim adamının ortaya çıkarttığı Kahoun Papirüsü ile 1862 yılında bulunan Smith Papirüsü ve 1873 yılında bulunan Ebers Papirüsü’nde gebelik, idrar hastalıkları, varisler ve gebelik testleriyle ilgili bilgiler yer alıyor. Müzelerde sergilenen papirüslerde yer alan bilgilere göre, hamile şüphesi olan bir kadın her gün sabah idrarıyla biri buğday, diğeri arpa dolu iki torbayı sularmış. Hamilelik şüphesi olmayan bir başka kadın da yine ayrı ayrı buğday ve arpa torbalarını idrarıyla sularmış. Hamilelik şüphesi olan kadının idrarla suladığı buğday ve arpa dolu torbalar, diğer kadının suladığı torbalardan daha önce çimlenirse, hamile olduğu anlaşılırmış. İki kadının suladığı buğday ve arpalar aynı anda çimlenirse hamilelik olmadığı ortaya çıkarmış. Hamile olan kadınların sabah idrarlarında aşırı miktarda hormon bulunduğu için, buğday ve arpa torbaları diğer normal idrarlarla sulananlardan çok daha önce yeşerirmiş. Günümüzde meyve ve sebzenin daha erken sürede yetiştirilmesi için hormon kullanılması da aynı yöntemin bir benzeridir. Bebeğin Cinsiyeti Mısırlıların kullandığı yöntemde, doğacak bebeğin cinsiyeti de önceden tesbit edilebiliyordu. Hamile kadının idrarıyla sulanan tohumlardan, buğday taneleri daha önce filizlenirse bebeğin erkek, arpa taneleri daha önce filizlenirse bebeğin kız olacağı anlaşılıyordu. Prof. Julias Manger, 1933 yılında laboratuvarda kutuların içerisinde kurutma kağıtları üzerine yerleştirdiği buğday ve arpa tanelerini, idrarla sulayıp, Mısırlıların kullandığı gebelik ve cinsiyet belirleme yönteminin doğruluğunu ispat etmiştir. Günümüzde kullanılan gebelik testleri de, kadının idrarındaki hormon sayısının yoğunluğuna göre sonuç verir ve aynı esaslara göre uygulanır. Prof. Dr. Hulusi Köker de, Mısırlıların kullandığı gebelik testi yönteminin bilimsel olarak doğrulandığını ve hatta bebeğin cinsiyetinin de aynı yöntemle belirlenebildiğini onaylıyor. Doğum Kontrolü Mısırlılar, kadında kısırlığın tespiti için rahim ağzına (uteris) akşam yatarken sarmısak veya soğan yerleştirmişler. Sabah kadın uyandığında genzinde sarmısak veya soğan kokusu duyarsa tüplerinin açık olduğu ve gebe kalmasına bir engelin olmadığı anlaşılırmış. Koku duyulmazsa kadının tüplerinin kapalı olduğu, bu nedenle hamile kalamayacağı bilinirmiş. Ayrıca kadının rahminin içerisine paslanmayan metallerden olan altın veya gümüş yüzük konularak gebelik önlenirmiş. Arap kervancılar da bu yöntemi öğrenip, uzun çöl seyahatlerinde dişi develerin gebe kalmalarını önlemek için rahimlerinin içerisine temizlenmiş çakıl taşı doldururlarmış.
-
hircin arkadaşım ben teşekkür ederim