DİPNOT şöyle tutarlı mantıklı akıllı şeyler yaz canımı iste...Sana cevabını verelim..Solcuların hem içinde hem başında düşmanlarımıza çalışan adamlar geçti..Yazdık 50 x kez ama bakmıyorsunuz ki kardeşim..Sen iliğine kadar solcuyum diyorsun AMA ÇAKILI BİR ÇİVİ GÖSTEREMİYORSUN AMA BAK 1.SAYFADA DÖKDÜĞÜMÜZ YALANLARA , BAŞ YAZARININ İÇİNDE BULUNDUĞU OLUŞUMLARA , YAZILARINA , KÖKENİNE BİŞEY DEMİYORSUN ! Biraz geniş düşün Atatürk aşkı için..(sen evrim haberi , dindar insanın eksiğini gediğini araştırıp getirdiğinden böyle dedim , Allaha saygısı olmayana başka ne denir)
DİPNOT VE DİĞER ARKADAŞLARIMIZA NEDİM HAZAR'DAN TİRAJLAR HAKKINDA VE BAZI GERÇEKLER HAKKINDA 1 ADET OKUNMAMIŞ MESAJ VAR ! BUYRUNUZ
Yatsı bile olmadan!
Bu ülkenin en ilginç özelliklerinden biri; gündemden ne kadar uzak kalırsanız kalın, geri döndüğünüzde hiçbir şey kaybetmemiş olmanız. Belki de en büyük sıkıntımız bu.
Yani; değişmediğimiz gibi, en ufak bir değişim emaresini hissettiğimiz an, onu engellemek için elimizden geleni yapmamız, kurulu düzenimiz bozulacak diye gerekirse yorgan, cam, çam, çerçeve, çatı, bina dinlemeden yakmaya, yıkmaya kalkışmamız.
Uzun süredir elime almadığım günlük gazeteleri okumaya başladığımda hayretle gördüm ki, hâlâ bıraktığımız yerde akıl-fikir serdedenler var. Özellikle andıç ve ulak medyası bu konuda müthiş! Matbu fikirler, teksir akıllar köşe kadısı prototipinde ortalık yere boca edildikçe ediliyor. Bizim necip Türk matbuat yazarlarının Allah vergisi bir özellikleri var: Okumadan, bilmeden, dinlemeden herhangi bir konu hakkında fikir sahibi oldukları yetmiyormuş gibi, o mevzu ile ilgili vaaz verecek derecede ‘vâkıf’ rolü kesiyorlar. Tabii bu mesleki bir üstünlükten ziyade rol gücünün azametini gösterir ki, konu bizi aşıp dramaturgların ihtisas alanına girer… Yani al bunlardan birkaçını koy dizilere, yadırgamadan oynasınlar!
Zorunlu izne çıkmadan önce, gazetemizin tirajı konusunda esip gürleyen, her konuda olduğu gibi bu konuda da sadece fikir yazmayıp, bir de akıl verip uzman tripleri atanlar o bildik matbu nakaratlarını yine iliştirmişler köşelerine. ‘Efendim Zaman gazetesinin gerçek tirajı 48 bin’ imiş de, gerisi bedava dağıtılıyor. Yahu edep, insaf, iz’an... Hadi gözler ideolojik bir körlük yanılsaması içinde, basit bir matematik de mi bilmiyorsunuz? Günde 500 binin üzerine çıkmış bir gazeteyi hangi ekonomik güç bedava basıp dağıtabilir? Binlerce ton gazete kağıdını onların basım ve dağıtım masraflarını hiç mi hesaplamıyorsunuz? Banka ve ihalesever patronlarınızın bile buna gücü yetmez, bizlerinki nasıl yetsin?
Bu konuda gönüllü topa girenlerin başında Atıf Hoca (İskilipsiz olanı) gelir biliyorsunuz. Kendileri şu günlerde artisliğe de (demedim mi yadırgamadan yaparlar) başladığı için (malum bir dizide görev alıyor) zihinsel patinajın şirazesini de kaçırıyor habire. Olsun, özel bir hayranlığımız var Atıf Bir hocaya. Bir tanedir kendisi her konuda fikir üfleme dalında. Yalnız taşa vura vura artık körelttiği balta da işe yaramadığı için artık bodoslama dalıyor olaya. Bakınız şöyle yazabilecek malumat yoksunu olabiliyor: ‘BİAK’ ölçümlerindeki okur sayısı ve erkek okur ağırlığı Zaman’ın nasıl bir abonelik yapısına sahip olduğunu gösterir. Okur sayısının da söylenen tiraja denk gelmediğini. Ekrem Dumanlı “söylediklerim gerçek” diyorsa” bana abonelerinin tam listesini versin, aralarından on bin tesadüfi örnek seçeyim, tezlerimi sorgulayayım. Sonuçları da köşede yayınlayayım. Gerçekleri zamana bırakmayalım. Var mısınız Sayın Dumanlı?’ Tipik bir, ‘gel seni sınav yapacam’ ukalalığından başka bir şey değil bu satırlar… Adama ‘Sen de kimsin?’ diye sorarlar da… Şöyle bir durum var: Bu yazının yayınlandığı aynı gün Ekrem Dumanlı köşesinde Atıf Paşa’nın (Pardon Bir’in) bahsini ettiği BİAK ölçümlerini yayınladı. Yani Atıf Hoca’nın (İskilipsiz) yazısı yayınlandığı gün tekzip yedi. Üstelik gerçekler de Bir’in çarpıtmaya çalıştığı gibi de değil. Bakınız şöyle: Zaman gazetesi erkek okur oranı: Yüzde 69. Kadın oranı ise: Yüzde 31. Atıf Bir’in gazetesinin oranı ise şöyle: Erkek: Yüzde 65, Kadın: yüzde 35…
Şimdi güler misiniz, yoksa dizi saatine mi bırakırsınız bilemiyorum ama bu yüzde 4’lük fark Atıf ve Ertuğrul Paşa’nın gemisini kitle gazetesi yapıyor he mi?
Meselenin özünün ne olduğunu biliyor aslında herkes. Yıllardır Türk halkına gazete adı altında yedirmeye çalışılan gecekondu zihniyetli, Çingen çadırı misali, yamalı bohça mizanpajlı boyalı çapaçul kağıtların anlamsızlığı artık çok net ortaya çıkmıştır. Bu ülkede berber sırasını beklerken ‘içi açılsın diye’ takılan muhteremlerden başka kimse, manken ile rokçı elemanın otel macerasını sürmanşetten ‘haber’ diye yemiyor artık. Öyle BİAK çarpıtması filan için de yatsıyı beklemeye bile gerek yok!
Bir de Vatan gazetesinden gönüllü milis Mustafa Bey var ki, tafsil etmeye bile değmez. Mahkeme kararlarıyla sabıkalı gazeteci ve Basın Konseyi’nin kınadığı elemanı referans gösterip aklı sıra Zaman’a yüklenecek. Ama adama sormazlar mı, ‘Bilader sen önce, önceki patronun cumhuriyet tarihinin en büyük iç etme operasyonu yaparken, nasıl için rahat bir şekilde o gazetede yazı yazdın’ diye sorarlar?
Zaman’ın yükselişi devam ettikçe, paçaya ilişen el sayısı artacak, bunun bilincindeyiz… Ama muhataplar ve düzeyleri bu mu olmalı?