Zıplanacak içerik

AsiMeLek

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

AsiMeLek tarafından postalanan herşey

  1. sende en tatlı meleksin
  2. çabuk gidip gel sana kız bakıyorum evlendircem seni kıslar sıraya girer şimdi
  3. kara prens evlenme vaktin geldide geçti evede kalcaksın seni evlendirmessek hemen sana acilen bir prenses adayı bulalım ben ülkede duyuru vericem ve bir balo düzenleyelim
  4. mersi kara prens hoş geldin aramısa Miss Bee şatomuzu beğendinmi
  5. evet öleymişsin şimdi ne olduda değiştin
  6. sen bilirsin kara prens gerek varsa vur gitsin
  7. heeheheheh buda güzel kim o başarılı bayan çok merak ettim şimdi tebrik etmek lazım
  8. vurdur valla kellelerini çok rahatsız ediyolar başta senin kelle gider sen daha çok gürültü yapıyosun
  9. ya çok gürültü yapıyosunuz bi uyutmadınızya biras sessiz olsanıza siyahx sabah sabah bu kapıları açan sensin değilmi
  10. AsiMeLek şurada cevap verdi: arman başlık Anı Defteri - Defterleri
    teşekkür ederim peki bu nasıl bu gidişle beni şair yapcan SENİ ARARKEN... BAKIŞLARIMIZ KORKUYA BULAŞMIŞ HAYALLERİMİZ YARIM KALMIŞ BU GÜNLER BİZE YABANCI OLMUŞ GİZLİCE SENİ ARARKEN KİSE BİLEMEZ KALBİMDE NE VAR BENİM Bİ TATLI SÖZ İÇİN NELER VERİRİM GECELERİ GİZLİCE AĞLAR GÖZLERİM GİZLİCE SENİ ARARKEN BEN SENİ SEVDİYSEM SUÇ BENİM LAF DİNLEMEYEN DELİ YÜREĞİMİN SEVİLMEK KİM BEN KİMİM GİZLİCE SENİ ARARKEN söz: SESSİZLİĞİN_KIZI
  11. BÜTÜN SİTE İFTAR YEMEĞİMİZE DAVETLİDİR 3 TANE MASA YETERLİ OLUR SANIRIM AFİYET OLSUN ________________________________________________________________________________________ AÇIK BÜFE
  12. AsiMeLek şurada bir blog başlığı gönderdi: Meleklerde Ağlar
    “Kendine iyi bak” bir veda degil elveda cümlesidir çogu zaman. O üç kelimeden çok daha fazlasini gizler içinde... "Kendine iyi bak." Çünkü bundan sonra ben yaninda olmayacagim. Olamayacagim. Istesem de istemesem de. Sevdim bir zamanlar seni, hala seviyorum ve benden sonra da mutlu olmani istiyorum. Olur da bir gün dönersem seni iyi bulmak istiyorum.“ “Kendine iyi bak. Çünkü bundan sonra kendinden baskasi olmayacak yaninda sana bakacak. Ben olmayacagim. Kendine iyi bak ve beni düsünme. Çünkü ben de seni düsünmeyecegim artik. Arama sakin beni, yazma, çünkü ben yazmayacagim. Sil beni yüreginden, çünkü ben silecegim. Fakat, yasanilan, paylasilan güzel seyler hatirina sana yürekten mutluluklar diliyorum. Ve ben bir daha dönmemek üzere gidiyorum.” "Kendine iyi bak. Aramizda geçen herseye ragmen benden sonra iyi oldugunu bilmeyi tercih ederim. Aslinda bilmem çok önemli degil, iyi oldugunu varsayacagim ben. Seni bir daha asla görmemek üzere gidiyorum ben, seni kendinle basbasa, yapayalniz birakiyorum ben. Biliyorum kendini birakacaksin benden sonra, o yüzden iyi bak diyorum. Aslina bakarsan, çok da fazla umursamiyorum." "Kendine iyi bak derler ve giderler. Tutkuyla sevenler, bazen birden fazla söylerler bunu. Çünkü onlari ayirmak, eti tirnaktan ayirmak gibidir. Kolay kolay kopamaz onlar, süreç çok aci vericidir, yürek parçaliyicidir. Her seferinde azalan umutlarla geri döner ve yine “Kendine Iyi Bak” gözleriyle ayrilirlar. Ta ki umut da, sevgi de tükeninceye kadar…Ta ki son elveda mezar sessizligine bürününceye kadar…" Tutkunun ötesinde sevenler, bir kez “Kendine Iyi Bak “ derler ve giderler. Onlar eti tirnaktan ayirmak yerine ölümü yeglerler. Onlar bu aciyi bir kezden fazla kaldiramayacaklarini bilirler. "Kendine iyi bak" derler ve giderler. Bu sözlerin içinde ihanet yok, hiç bir zaman olamaz derler ve giderler. En büyük ihanet degil midir aslinda seni seveni, ihtiyaci olani yüzüstü birakip gitmek. "Kendine iyi bak" derler ve giderler. Seni suskunluga mahkum edip giderler. Seni parçalara ayirip, en büyük parçayi yanlarina alip giderler. Seni senden alip giderler. Daha kötüsü suçlayamazsin onlari tüm bunlar için. Kendine iyi bak deyip gidenin geçerli bir nedeni vardir elbet. Suçlatmaz kendini. Savasmadiklari için kizarsin ama suçlayamazsin. Savasmislarsa, yenildikleri için kizarsin ama suçlayamazsin. Yenildigin için kizarsin ama suçlayamazsin… Ayriligin kaçinilmazligina inandirir seni, kendine iyi bak derler ve giderler. Elinden umutlarini, düslerini, sevgilerini alip giderler. Bir tek anilari birakirlar geride, bir de hatirladikça gözyaslarina bogulasin diye unutulmayan nagmeler. Arkalarina bakmadan çekip giderler eger yalniz kalmissan, çünkü insafsizliklarini görmek istemezler. Hersey o saniye orada bitsin, kapansin bu sayfa isterler. Bitti diyemedikleri için, kendine iyi bak derler. Kirildim ve affedemiyorum; diyemedikleri için kendine iyi bak; derler. Seni istemiyorum artik, hayatimdan çikaracagim ama bil ki hiç unutmayacagim; diyemedikleri için kendine iyi bak derler. Biliyorum çok kanayacaksin ama daha iyisini yapamiyorum; diyemedikleri için kendine iyi bak derler. Vicdanlarini rahatlatmak için kendine iyi bak derler, çünkü o kan uzun süre akacaktir ve o yara asla kapanmayacaktir, bilirler. "Kendine iyi bak" bir noktadir çogu zaman. Kendine iyi bak deme bana, sadece kötülükler noktalansin isterim ben. Oysa sen iyisin… Sen gözümdeki isik, dudagimdaki tebessüm, sen içimdeki sevinçssin. Sen hayatima renk katan, sen yüregimdeki çarpinti, sen hayatimdaki nesesin. Sen yolumu aydinlatan, sen dert ortagim, sen gönül yoldasim, sen bir tanesin. Kendine iyi bak deme bana. Nokta koyma. Keske böyle yasanmasaydi bazi seyler, keske affedebilsen beni, keske ben de affedebilsem… Keske döndürebilsek zamani geriye. Keske bugünkü aklimizla yasasak herseyi bastan. Nafile... Ama yine de, gitmesen olmaz mi? Bitmesek olmaz mi? Sen eksikken, ben nasil tam olurum? Senden kalan boslugu kimlerle doldururum? Savassak, aramiza giren seytanla olmaz mi? Hani büyük asklar her türlü engeli asardi, hani gerçek dostluklar her sinavi geçerdi, hani sevgi eninde sonunda kazanirdi? Hani hayatta hiç kirlenmeyecek degerler vardi? Hani en büyük zaferler, en kanli savaslarin ardindan kazanilirdi? Bunlarin hepsi yalan mi? Sahiden..., gitmesen olmaz mi? Bitmesek olmaz mi?………. Peki o zaman... Senin istedigin gibi olsun... Öyleyse...Sen de Kendine Iyi Bak. "Kendine iyi bak" derler, kursunu kafana sikip giderler... ... Yorum: Rüştü Çalık
  13. AsiMeLek şurada bir blog başlığı gönderdi: Meleklerde Ağlar
    Taşınabilir Wc İş hayatının en önemli silahlarından biri olacaktır. Fikir üretmenizde yardımcı olacağını düşündüğümüz yeni ürünümüzle artık iş hayatında karşılaştığınız sorunladan çabucak kurtulacaksınız ...
  14. AsiMeLek şurada bir blog başlığı gönderdi: Meleklerde Ağlar
    Kadınlar Daha Hızlı Yaşlanıyor. Alman bilim adamları tarafından yapılan araştırmada, cildin güneş ışınlarından gördüğü zararı ve yaşlanmasını ölçmek için lazerli yeni bir teknik kullanıldı. ABD Optik Derneği'nin yayını olan "Optics Letters" dergisinde yayımlanan araştırma sonuçlarına göre, bozulması halinde cildin kırışmasına ve yumuşaklığını kaybetmesine neden olan kolajen ve elastin doku üzerindeki incelemeler, kadınların kolajeni erkeklerden daha hızlı kaybettiğini gösterdi. Bir hastanın cildindeki kolajen dokuyu incelemek isteyen dermatologlar, bir hücre örneği alıp mikroskop altında incelemelerini yaparken, araştırmada kullanılan teknikte, cildin alt tabakalarına bakmak ve yaşlanmayı ölçmek için kızılötesi lazer ışını kullandı. Bilim adamları, yeni tekniğin, cildin kolajen yapısını etkileyen cilt hastalıklarının araştırılmasına yardımcı olacağını da umuyor. Genç yaşlarda vücudun daha fazla ürettiği, ancak yaşlanmayla üretimi azalan protein grubu kolajenler, cildin gücünü belirliyor. Aspirinin Kansere Karşı Etkisi Kesinleşti Aspirinin kanser karşıtı etkisi kesinleşti. Daha önce yapılan araştırmalarda bu etkiden 'olası' denilerek söz ediliyordu. Yeni bulgu ilacın, tümörü besleyen kan damarı hücrelerini öldürebildiğini ortaya çıkardı. Pek çok olumlu etkisi ancak yüksek dozda görüldüğü için aspirin, kanser için en uygun tedavi olmayabilir. Fakat ilacın nasıl işlediğini anlamak, yeni terapi yöntemlerine yardımcı olacak.
  15. AsiMeLek şurada bir blog başlığı gönderdi: Meleklerde Ağlar
    Saat ve moda aksesuarlarının lideri Fossil, Inc. (NASDAQ: FOSL) ve cep telefonu ve Bluetooth teknolojilerinin öncüsü Sony Ericsson, çeşitli tarzlarda Bluetooth™ saatler yaratmak için yola çıkıyor. Fossil Inc.; ABACUS™ MobileWear™ ve FOSSIL® Caller ID grubu saatlerini piyasaya sunacak ve Sony Ericsson da işbirliği kapsamında oluşturulmuş özel ürünlerini tanıtacak. Ortaya çıkacak bütün bu saatler Sony Ericsson'un Bluetooth™ destekli telefonlarına “görünmez” şekilde bağlanacak. Sony Ericsson Aksesuarlardan Sorumlu Başkan Yardımcısı Jacob Sten, “Mobil yaşamı sadeleştirmek için birlikte yola çıktık.” diyor ve açıklamasına şöyle devam ediyor: “Bluetooth saat: moda dünyasının vazgeçilmez aksesuarı ve teknoloji dünyasının yenilikçi özelliklerinin aynı üründe buluşması anlamını taşıyor. Bu sinerji ile artık cep telefonuna bakış da değişecek.” İşbirliği, Sony Ericsson'un Bluetooth saat yaratma hedefini gerçeğe dönüştürmesi anlamına gelirken aynı zamanda mobil iletişimin de heyecan verici geleceğini belgeliyor. Bu, Sony Ericsson'un mobil iletişim ve Bluetooth konusundaki yenilikçi marka algısını tetiklerken, Fossil gibi bir ortak ile de teknoloji anlamında gerçekten yenilikçi olan bu saatlerin, hem çok özel hem de kullanıcılar tarafından aranan saatler olmasını sağlayacak. Sony Ericsson'un, entegre mobil iletişimdeki sınırları genişletmek için cep telefonu ve aksesuarlarındaki ileri teknolojiye daima önerlik etme hedefi, Fossil'in saat objesinin geçirdiği evrim sürecindeki kaçınılmaz Bluetooth saat hedefi mükemmel bir birliktelik yaratmış oldu. İşbirliği sayesinde “kol saatleri” artık sadece zaman göstergesi olmaktan çıkacak ve çok şık bir kol saatini, kişiye özel kullanıcı ara yüzüyle, çağrılara cevap verilen ve cep telefonundaki müzik ve görüntülerin idare edildiği vazgeçilmez bir mobil iletişim aracı haline getirecek. Saatler evrim geçirmeye devam ediyor. Fossil'in Başkan Yardımcısı Bill Geiser, “Saatler en kolay şekilde bakış attığımız mükemmel ekranlar. Kanıksanmışlıklarıyla kullanması kolay, modaya uygun ve herkes tarafından kabul görmüş aksesuarlar. Saatlerin geçirdiği bu evrimde öncelikli fırsat ise kullanıcıların diğer cihazlarla bağlantıda kalmasını kolaylaştıracak güvenli servisler sağlamak.” şeklinde açıklamada bulunuyor.
  16. AsiMeLek şurada bir blog başlığı gönderdi: Meleklerde Ağlar
    Mars'tan çarpıcı görüntüler Victoria Krateri'ne ulaşan NASA, Mars'ın jeolojik geçmişi hakkında ipuçları elde etmeyi planlıyor. 09.10.2006 13:07 Mars'ın Victoria Krateri'ne ulaşan ve başarılı görevlerle NASA'nın gurur kaynaklarından birisi haline gelen Opportunity keşif aracı, kızıl gezegenden etkileyici resimler gönderiyor. Victoria Krateri'ni havadan ve karadan gözlem altına alan NASA, Mars'ın jeolojik geçmişi hakkında önemli ipuçları elde etmeyi planlıyor. Mars'a indiği andan bu yana önemli ipuçları sağlayarak bilim adamlarının kızl gezegen imajını yeniden düzenleyen Opportunity keşif aracı, önemli veriler göndermeye devam ediyor. 730 metre genişliğindeki Victoria Krateri'ne ulaşan keşif aracı ilk kez dev kraterin yakından çekilmiş renkli görüntülerini Dünya'ya gönderdi. Mars'ın yaklaşık 275 kilometre üzerinde seyreden Mars Reconnaissance Orbiter gözlem aracı da Victoria Krateri'nin çarpıcı resimlerini Dünya'ya gönderiyor. Gözlem aracı tarafından gönderilen resimlerde küçük bir nokta olarak Opportunity'de görülebiliyor. Gözlem aracı tarafından gönderilen resimlerle NASA, Opportunity'nin bir sonraki hedefini belirlemeye çalışıyor. 21 aydır Victoria Krateri'ne ulaşmaya çalışan Opportunity, bu miktarın yaklaşık iki katı kadar bir süredir Mars gezegeninde bulunuyor. Victoria'nın pek çok kaya katmanından oluşan yüksek 'duvarlarının', kızıl gezegenin jeolojik geçmişi hakkında önemli ipuçları sağlayacağı düşünülüyor. Şimdiden NASA için paha biçilemez veriler toplayan ve kendisinden beklenmedik bir performans sergileyen Opportunity keşif aracını zorlu görevler bekliyor. NASA, keşif aracını Victoria Krateri'nin içine göndererek krater ve kızıl gezegenin geçmişine ışık tutmayı hedefliyor. Opportunity keşif aracı, daha önce kızıl gezegende su ve demir cevheri bulunduğunu savunan fikirleri güçlendirici pek çok önemli veri göndermişti. Marstan görüntülerL I N K :
  17. .İşte hayatımızı değiştirecek 10 icat Amerikan Newsweek dergisi, bilim adamlarının halen üzerinde kafa yorduğu buluşları derledi. Teknoloji dünyasındaki bu yenilikler arasında trafik kazalarını önleyecek özel kameradan hastalıklara ilaç olacak hücre programlarına kadar değişik alanlarda insan hayatını değiştirecek icatlar bulunuyor. Yüzen ev: Gelgit dalgalarıyla yükselip alçalacak şekilde tasarlanan yüzen evler çok dengeli oldukları için asla yan yatmıyor, direğe bağlı oldukları için de sürüklenip gitmiyor. Elektrik ve su gibi ihtiyaçlar ise esnek kablo ve borularla karşılanıyor. Birleşmiş Milletler eriyen buzulların ve yükselen deniz seviyesinin selleri artıracağını ve 2050 yılına kadar 2 milyar kişinin riske gireceğini tahmin ediyor. Elmastan mikroçip: Bilim adamlarının amacı ise yapay yolla üretilen ve matkaplarda kullanılan sentetik elması, mikroçiplerin hammaddesi olarak kullanmak. Çünkü silikon mikroçipler 95 derecede erirken, elmas olanlar 500 dereceye kadar dayanabiliyor. Daha ucuza mükemmel elmaslar yapmanın yolu bulunduğunda bunların üzerine daha fazla devre yerleştirilebilecek. Japon Nippon Telegraph and Telephone firması elmastan yapılmış yarı iletken prototipleri üretti bile. Elektronik yardımcı pilot: Otomobillerde direksiyon ve pedallar yine normal sürücü tarafından kontrol edilecek. Cansız yardımcı pilot sert dönüşler gibi tehlikeli hareketlerde devreye girerek aracın kaymasını önleyecek. BMW, DaimlerChrysler ve GM tarafından geliştirilen bu teknoloji alkollü ya da uyuklayan sürücüleri de uyararak şeritlerinden çıkmalarını önleyebilecek. Fiber karbon otomobiller: Bilim adamları daha hafif araçlar üretmeye çalışıyor. Amaç yakıt tasarrufu. Karbon liflerinin yapıştırıcı benzeri bir malzemeyle birbirine tutturulmasıyla elde edilen malzeme çelik yerine kullanıldığında ağırlık yarıya inebilecek. Bu fiber karbon otomobillerde yakıttan yüzde 50 tasarruf etmek anlamına geliyor. Kokuya duyarlı uçak: ABD'li bilim adamları sineklerin şimdi de koku alma yetenekleriyle yollarını nasıl bulduklarını araştırıyor. Amaç böceklerin 1 kilometre kadar uzaktan koku kaynağını farkettikleri gerçeğinden yola çıkarak, bu sistemi keşif uçaklarında kullanmak. Bu sayede ormanda kaybolan bir koşucu, ya da uyuşturucu tarlaları bu uçaklarla kolaylıkla bulunabilecek. "Facelab" (Yüz Laboratuvarı) adlı bir teknoloji sayesinde direksiyonun yanında bulunan bir kamera sürücünün yüzünü sürekli kontrol altında tutuyor. 3 boyutlu bilgisayara yansıyacak bu görüntü gözlere odaklanarak, gözbebeğinin ve iris tabakasının hareketlerini takip ediyor. Los ışıkta bile çalışabilen bu cihaz şoförün tam olarak neye baktığını anlıyor ve şayet gözkapaklarının aşağıya doğru kaydığını farkederse koltuğu ve pedalı titreştirerek sürücünün ayık kalmasını sağlıyor. Beyinlere mikroçip: Güney California Üniversitesi'nin uzmanları, insan beyninin hafıza bankasını destekleyip güçlendirecek bilgisayar cipleri üzerinde çalışıyor. Ted Berger hücrenin davranışlarını taklit edebilen bilgisayar programları ve bunları çalıştıracak cipler üretmeyi başardı. Uzmanlar bu teknolojiyle, beyne yerleştirilecek cipler sayesinde felçlilere ya da Alzheimer hastalarına yardım etmenin yanı sıra, örneğin ingilizce öğrenmek isteyen birinin de bunu daha kolay yapabilmesinin yolunu açmaya çabalıyor. Uzay meyveleri: Çinli bilim adamları baz meyve ve sebzeleri orijinal boyutlarından daha büyük, bazı özelliklerininse daha üstün olmasını sağlamak için tohum halindeyken uzay gönderiyor. Sıfır yerçekimi, kozmik radyasyon gibi uzaya has 7 unsura maruz bırakılan tohumlar geri getirilip toprağa dikiliyor. Salatalıklar beyzbol sopası uzunluğunda olabiliyor. Domateslerde ise yüzde 27 daha fazla antioksidan oluşabiliyor. Şu ana kadar, 3 bin bitki türü gram başına 45 bin dolara uzaya gönderildi. Hücreler programlanacak: Kök hücre konusunda büyük mesafe kateden uzmanlar, bu yapı taşlarının kemiğe ya da karaciğere dönüşmesini sağlayarak hastalıkları kökünden çözmeyi amaçlıyor. Uzaya asansörlü yolculuk: Yeryüzünden 100 bin kilometre yükseğe uzanacak asansörde "karbon nanotüpleri" adı verilen ve çelikten kat kat güçlü olan molekül zincirleri kullanılacak. Amerikalı fizikçi Edwards güneş enerjisiyle çalışan robotların saatte 190 kilometre hızla tırmanacağı öngörmüştü. 20 yıl içinde hayata geçirilebilecek teknolojiyle kilo başına 4 bin 500 dolar olan uzaya eşya taşıma fiyatı 450 $'a inecek.
  18. Akıllı tuğlalar can kurtaracak Amerika'nın Illionis Üniversitesi'nde görevli bilimadamları, içine yerleştirilen sensörler (algılayıcılar) sayesinde deprem ya da yangın gibi afetlerde ev sakinlerini uyaran akıllı tuğlalar geliştirmeyi başardı. Amerikalı bilimadamlarının sensörlerle donattığı tuğlalar deprem ve yangın gibi afetleri önceden haber verecek. Aslında tuğlalar, bilinenlerden farklı değil. Ancak bu tuğlalar sıcaklık veya sarsıntıyı hissedebilen sensörlerle (algılayıcı) donatılmış. 100 ile 1000 dolar arasında Duvara monte edilen akıllı tuğlanın içindeki sensörler, en ufak bir sarsıntıyı veya küçük bir ısı değişimini yine tuğlanın içindeki entegre sisteme iletiyor. Bu sistem, gelen sinyali bir alarm sistemine naklederek, ev sakinlerinin uyarılmasını sağlıyor. Hayat kurtarması beklenen akıllı tuğla içindeki akü, dışarıdan kablo ile şarj edilebiliyor. Projenin sorumlusu Chang Liu, akıllı tuğlanın ömrünü, binanın ömrü kadar uzatmaya çalıştıklarını ifade ederek şunları söyledi: "Tuğla içindeki standart donanımın türüne göre, maliyet 100 ile 1000 dolar arasında değişiyor. Kısa süre içerisinde bu donanımları mini çiplerle değiştireceğiz. Bu sensörler, ilerde beton kalıbın içine de yerleştirilebilir." _______________________________________________________________________________________ Uçaklara PARAŞÜT Havacılıkta devrim! NASA küçük uçaklarda hayat kurtaran paraşüt sistemini yolcu uçaklarına uyarlıyor. Amerika'da Cirrus Design adlı bir uçak tasarım firmasının geliştirdiği uçak paraşütleri, havayolları güvenliğinde çığır açtı. Şimdilik yalnızca 4 kişilik küçük uçaklarda kullanılabilen paraşüt tehlikeli bir durumda aracın yavaş yavaş yere inmesini sağlıyor. Uçak paraşütünü ilk kez 2002 yılında Lionel Morrison (53) adında bir pilot kullandı. Morrison uçağında problem çıkınca, bunu ilk kez deneyen kişinin kendisi olduğunu bildiği halde paraşütü açan kolu çekti. Paraşütün yardımıyla bir golf sahası yakınındaki ağaçlara yavaşça inen Morrison'un burnu bile kanamazken uçak da çok az zarar gördü. Önce jetlerde Bu başarının ardından 18 bin uçağa yerleştirilen paraşüt 150 küçük uçağı, 3 kişinin de hayatını kurtardı. Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) de bu başarının farkına varmış olacak ki paraşütün büyük yolcu uçaklarında kullanılmasını sağlayacak bir teknoloji için kolları sıvadı. İlk aşamada paraşüt sistemini 12 kişilik jetlere uyarlamayı hedefleyen NASAya göre uçaklar daha hafif üretilebilirse sistem yolcu uçaklarında da kullanılabilecek. Aslında uçak paraşütü insanların kullandıklarından farklı değil.. CAPS adı verilen sistemi çalıştırmak için önce paraşütün içinde durduğu bölümün kapağı açılıyor. Sonra bir kol yardımıyla küçük bir roket ateşleniyor ve paraşüt birkaç saniye içinde açılıyor. Uçak paraşüt yardımıyla yere indiğinde bunun yolcular üzerindeki etkisi ise 3 metrelik bir merdivenden atlamaktan daha kuvvetli olmuyor. Uzmanlar, paraşütün büyük uçaklar için geliştirilmesi halinde uçak kazalarında ölü sayısının neredeyse tamamen ortadan kalkacağını belirtiyor. ______________________________________________________________________________________ Giyilebilir teknoloji seri üretime geçti Spor giyim firması O'Neill tarafından üretilecek olan ceketlerden müzik dinlenip cep telefonu kontrol edilebilecek Giyilebilir mobil teknolojiler üzerine çözüm geliştiren Infineon Technologies, spor giyim firması O'Neill ile ortak çalışma kararı aldı. Böylelikle bir teknoloji firması tarafından geliştirilen giyilebilir mobil teknoloji, hazır giyim alanında markalaşmış bir firma tarafından kullanılarak seri üretime geçilecek. Yeni model cekete yerleştirilen çip sistemi, içerisinde MP3 çalar, taşınabilir hafıza deposu ve Bluetooth (10 metre çaplı bir alanda, cihazlarla kablosuz veri transferi yapabilmesi) modülünü taşıyor. O'Neill firması, tasarımı tamamlanan teknoloji yüklü yeni seri ceketlerin piyasaya "The Hub" adıyla çıkarılacağını açıkladı. Tam bir hafıza deposu Yeni model ceketin özelliklerine gelince: Ceket tamamen özel bir materyalden dokunmuş. İçerisinde elektrik ileten kumaşın yer aldığı ceketteki teknolojileri kumanda etmek için kol bölümündeki tuş takımı bulunuyor. Ceket, içerisine yerleştirilen çip sistemi sayesinde MP3 çalar olarak kullanılıp, müzik dinlenebilmesini sağlıyor. Ceketin şapka bölümünde entegre olarak yerleştirilmiş kulaklık sistemi de bulunuyor. Sistemde yer alan Bluetooth özelliği ise, kullanıcının cep telefonunu kontrol edebilmesini sağlıyor. Telefon görüşmesi yapılmak istendiğinde, şapkanın içerisinde gömülü olarak yer alan stereo kulaklık sistemi kullanılmakta. Ceketteki çip sistemi 128 MB kapasiteye sahip hafıza deposuna da sahip. Böylelikle kullanıcılar ceket üzerinde farklı formatlarda dosyaları saklayabilecekler. O'neill, yeni model ceketin 2004/2005 kış sezonunda piyasaya çıkarılacağını açıkladı. Firma böylelikle geliştirildikten sonra piyasaya seri üretim ile çıkarılmaya hazırlanan ilk giyilebilir teknoloji ürününü de tanıtmış oldu.
  19. AsiMeLek şurada bir blog başlığı gönderdi: Meleklerde Ağlar
    F-22 Türü Çok amaçlı savaş uçağı Dönemi Soğuk Savaş Sonrası İlk Uçuş 1997 Hizmet Tarihi 2004-* Üretim Adeti Üretici Lockheed Martin F-22 Raptor, Lockheed Martin firması tarafından üretilen "Hava üstünlük uçağı" dır,uçağa bu özelliği saglayan radar izinin çok düşük olmasıdır uçak bu özelliği tasarımı ve yapısında kullanılan kompozit maddeler sayesinde kazanmaktadır.Uçak çift motorlu tek kişillik bir uçaktır. Üretimine 1997 yılında başlanmış ve 2004 yılında hizmete girmiştir. Şu an üretimi devam etmektedir. F-22 radar görüntüsü çok küçük olan bir uçak olduğu için düşman hava sahasına sızabilir ve öncü darbeyi gerçekleştirebilir.F-22 nin çok yüksek manevra kabiliyeti vardır.Uçakta bulunan itki yönlendirme sistemi sayesinde uçak burnu yukarıya bakacak şekilde sabit irtifada gidebilir.İtki yönlendirmesi uçağın jet çıkışlarının yani nozzle (nozul) ların yönlendirilmesi ile yapılır.Bu özellik F-22 yi it dalaşında çok üstün kılar.F-22 nin tasarlanmasının bir diğer amacı da ,havadan havaya füze taşıyamayan dolayısıyla kendini hava saldırılarına karşı koruyamayan F-117 nin bu eksikliğini gidermektir.F-22 GPS kumandalı JDAM larla F-117 lerin görevlerini yapabilecektir.Havadan havaya füzelerle de kendini koruyabilecektir.F-22 silah yükünü gövde içinde taşır.Gövde dışında kanat altındaki iki paylonda da harici yakıt tankı ya da bomba taşınabilir. F-22 gelcekte F-15 E Strike Eagle ve F-117 Nighthawk ın yerini alacaktır Uçakta; 1 Adet 20 mm top AAM(Hava Hava) görevleri için: 2 adet AIM-9 8 adet , AIM-120 AGM (Hava Yer) görevleri için: 2 adet JDAM A-6 Intruderg emilerinden faaliyet göstermek üzere planlanmış iki turbojet motorlu, iki mürettebatlı, her hava şartında faaliyet gösterir orta menzilli taarruz uçağı. Alçak irtifada iken küçük hedefleri tespit için entegre taarruz/seyrüsefer kompüter sistemi vardır ve nükleer ve/veya konvansiyonel çok çeşitli silah ve gelişmiş havadan karaya füze sistemleri taşıyabilir. A-6 da denir. Havada yakıt ikmali için tanker tipine KA-6 denir. Elektronik karşı tedbirler tipi EA-6A diye adlandırılır. B-47 Stratojet B-47 Stratojet, her türlü hava koşulunda harekata elverişli, stratejik orta bombardıman uçağı. Altı turbojet motoru vardır. Havada yakıt ikmali sayesinde kıtalar arası menzile sahiptir. Nükleer ve nükleer olmayan bombalar kullanılabilir. RB-47, bu uçağın keşif modelidir. KC-97 Stratotanker Dört karşılıklı motoru olan stratejik hava yakıt ikmal tankeri. Bombardıman ve avcı uçaklarına uçuş halinde yakıt ikmali yapmak üzere teçhiz edilmişt MiG-15 Dört karşılıklı motoru olan stratejik hava yakıt ikmal tankeri. Bombardıman ve avcı uçaklarına uçuş halinde yakıt ikmali yapmak üzere teçhiz edilmiştir. Türü Av Dönemi - İlk Uçuş 1947 Hizmet Tarihi 1947-* Üretim Adeti 18000 Üretici Mikoyan Gurevich MiG-15 *****, 1947 yılında Mikoyan Gurevich ofisi tarafından üretilmiş tek motorlu ve tek kişilik bir uçaktır. Rusyanın ilk jet motorlu uçağıdır. Uçaktan İngiliz Rolls-Royce'un Nene turbojet motoru Klimov VK-1 şeklinde isimlendirilerek kullanılmıştır. 1 adet 37mm ve 2 adet 23mm top bulunmakta ve güdümsüz füze taşımaktaydı.
  20. AsiMeLek şurada bir blog başlığı gönderdi: Meleklerde Ağlar
    Şok diyetlere aldanmayın Şok diyet uygulayan kişiler aynı hızla kilo alırlarken, sağlıklarından da oluyorlar. 09.10.2006 15:04 Beslenme ve Diyet Uzmanı Şengül Sangu, zayıflamak isteyenlerin ''şok diyet'' olarak nitelendirilen, kısa sürede fazla kilo vermeyi sağlayan diyetlere aldanmamalarını istedi. Özel bir hastanede görev yapan Sangu, yaptığı yazılı açıklamada, şişmanlığın birçok kişinin ortak derdi olduğunu, bu nedenle çok sayıda diyet önerisi bulunduğunu, ancak bilimin bu diyetlerin küçük bir bölümünü doğru kabul ettiğini bildirdi. Şişmanlığın bir estetik sorun olmaktan öte bir hastalık olarak kabul edildiğini, artık kilolu olan kişilerin sağlığı için zayıflama çabasında olduğunu anlatan Sangu, yapılan araştırmaların, kilo vermenin sayısız faydasını ortaya koyduğunu vurguladı. Sangu, bir kişinin kilo vermeye başladığı andan itibaren insülin direncinin düştüğünü, dokuların insülini kullanmaya başladığını, kan şekerinin dolayısıyla açlığın kontrol altına alındığı belirtti. Kilo kaybının kolesterol ve yüksek tansiyonu düşürdüğünü, kalp-damar hastalığı riskini azalttığını, bağışıklık sistemini güçlendirdiğini, hatta depresyona yatkınlığın bile azaldığını ifade eden Sangu, ''Ancak tüm bu yararlar kontrollü ve dengeli bir şekilde kilo verildiği zaman ortaya çıkıyor. Sağlıklı ve kalıcı kilo vermek için haftada 0,5-1 kilogram kaybı yeterlidir. Vücut ağırlığının yüzde 10-15'ini kaybetmek pek çok hastalık riskini azaltabilir'' dedi. Zayıflama diyetlerinin kişinin günlük makro ve mikro besin ögesi ihtiyaçlarını karşılaması, damak tadına ve sosyal yaşamına uygun, varsa sağlık problemlerine çözüm getirici tıbbi öneriler içermesi gerektiğini dile getiren Sangu, kısa sürede kilo vermeyi hedefleten ve bu kurallara uymayan pek çok diyetin mevcut olduğunu bildirdi. ''Yanlış diyetleri uygulayarak hızla zayıflayanlar aynı hızla kilo alırlar, üstelik sağlıklarından da olurlar'' diyen Sangu, hızlı kilo verdiren diyetleri ve zararlarını şöyle sıraladı: -Sihirli şok diyetler: Kısa sürede ağırlık kaybı sağlar, ancak hızlı kaybedilen ağırlık, yağdan değil yağsız kitleden oluşur. Eski beslenme alışkanlıklarına geri dönüldüğünde kaybedilen ağırlığın korunması mümkün olmaz, daha fazla kilo artışı olur. -Çok düşük kalorili diyetler: 500-800 kalori veya daha az enerji gereksinimine göre düzenlenmiştir. Kaybedilen ağırlığın korunmasına yönelik değildir. Çeşitli minerallerin kaybı ve ölümle sonuçlanabilir. -Özel ürünleri öneren diyetler: Kişiler doğru beslenme alışkanlığı kazanmadıkları için ağırlıklarını koruyamazlar. Yetersiz ve dengesiz bir beslenme türü olduğu için çeşitli sağlık sorunlarına da neden olur. -Tek besine dayalı diyetler: Monoton ve can sıkıcıdır, besin ögeleri yetersizliğine neden olur. Çok kısa sürelerde fazla kilo kayıpları sağlansa da kilo kaybı kalıcı olmaz. -Su içme diyeti: Yemek yeme yerine acıktıkça suyun tercih edildiği diyette hiçbir besin alınmadığından hızlı kilo kaybı gözlenmekte, fakat uzun süre devamında sağlık problemleri oluşmaktadır, kilolar hızla geri alınır. -Öğün atlama: Öğün atlama ile birlikte vücut çalışma hızı düşer. Kilo verme hızı azalır veya durur. -Yağsız yemek yeme: Sağlıksız ve hatalıdır. Yağda eriyen vitaminler vücutta yeterince emilmez. Uzun süre yağsız diyet uygulaması bağırsakları yavaş çalıştırır, kabızlık oluşur. -Kalori hesabına dayalı diyet: Yetersiz ve dengesiz beslenme söz konusudur. -Yanlış diyetlerle önerilen ilaçlar: Kolay yoldan kilo vermeyi amaçlar. İlaç, bitkisel diyet takviyeleri doktor kontrolü olmaksızın tercih edilir. Sağlık açısından risk oluşturur. -İdrar söktürücü ilaçlar ve saunalar: Su kaybı gerçekleşir, sahte kilo kaybı olur, sağlığı tehdit edicidir. -Protein-karbonhidrat ayıran diyetler: Vücudun asit-baz dengesini bozar, kolesterolü artırır, tansiyon ve kalp-damar hastaları için zararlıdır. Sadece et ve salata ağırlıklı listeler karbonhidrat ihtiyacını çok düşürür ve vücuda zarar verir, davranış değişikliği yapmadığı için tekrar kilo aldırır.
  21. AsiMeLek şurada bir blog başlığı gönderdi: Meleklerde Ağlar
    2060 yılında bir kıta yok olabilir Temmuz 2002' de keşfedilen ve yörüngesi Dünya ile kesişen 2 km büyüklüğündeki bir göktaşının Dünyamızla çarpışma tarihinde bir öteleme oldu. Yeni tarih 2060. 2002 yılında keşfedilen 2 km büyüklüğünde ve 12 gigaton ağırlığındaki göktaşının Dünya'ya çarpma tarihi düzeltildi: 2019 değil 2060 yılı. Eğer yörüngesinde bir değişiklik olmaz ve hesaplar doğru çıkarsa, bu büyüklükteki göktaşının yeryüzünde bir kıtayı yok edebileceği ve küresel iklim değişikliğine yol açabileceği ileri sürüldü..2002 yılında bir göktaşının 2019 yılında Dünya'ya çarpacağı haberi büyük heyecan yaratmıştı. Göktaşı 2 km büyüklüğündeydi. 2002 NT7 adı verilen asteroidin bulunmasının ardından yapılan ilk hesaplar, gökcisminin 1 Şubat 2019 yılında dünyamıza çarpabileceğini gösteriyordu. 9 Temmuz 2002 tarihinde, uzayı inceleyen Mim adamları hesapları yeniden yaptılar ve göktaşının Dünyamızla çarpışma tarihi ileriye atıldı. Yeni tarih 2060. Son yapılan incelemelere göre, 2019 yılında bu gök cismi dünyamıza iyice yaklaşacak ve daha sonra yapacağı ziyaretlerinden sonra 1 Şubat 2060'ta gezegenimize çarpacak. En azından ikinci hesaplar şimdilik böyle gösteriyor. Tabii bilim adamları bu yeni tahmini şu anki bilgilere göre kesin olarak kanıtlayamıyorlar, ancak bu tarihin yeni gözlemlerle değişme olasılığı olmasına rağmen, buna çok fazla ihtimal vermiyorlar. Güneşin çevresindeki devrini 835 günde tamamlayan 2002 NT7, henüz yeni düzenli izlenmekte. Astronomlar bu yüzden yörüngesini kesin olarak belirleyemediler. Arşivlerde yeni gökcismiyle ilgili bilgiler bulunmadığı için kesin sonuçlar verebilecek verilerin bulunması aylarca sürebilecek. Near Earth Object Programı (Yer sıyıranlar veya yere yakın nesneler) şu sıralar aralarında 2002 NT7'nin de bulunduğu dünyaya yakın konumdaki 37 asteroidi izliyor. Araştırmacılar on iki gigatonluk asteroidin dünyaya çarpması durumunda kıtalardan birini tamamen yok edeceğini ve küresel iklim değişimine neden olacağını açıkladılar. ______________________________________________________________________________________ Uzaydan gelen büyük tehdit! Astronomlar, bugüne kadarki en tehditkar gökcismini keşfetti... Dünyaya 1 Şubat 2019'da çarpabileceği bildirilen gökcisminin bir kıtayı yok edecek hızda olduğu belirtiliyor... Astronomlar, bugüne kadarki en tehditkar gökcismini keşfetti. Liverpool'daki John Moores Üniversitesi'nden Dr. Benny Peiser, ilk olarak 5 Temmuz gecesi New Mexico'daki gözlemevince saptanan 2002 NT7 katalog numaralı gökcisminin, Dünya ile çarpışma ihtimali içeren rotada bulunduğunu ve 1 Şubat 2019'da Dünya'ya çarpabileceğini söyledi. Peiser, parlaklığı gözönüne alındığında 2 kilometre genişliğinde olduğu tahmin edilen NT7'inin Dünya'ya çarpma olasılığının yüzde 6 olduğunu belirtti. Araştırmacılar, Güneş'in çevresindeki dönüşünü 837 günde tamamlayan NT7'inin, 1 Şubat 2019'da Dünya'ya çarpma hızının saniyede 28 kilometreye ulaşacabileceğini, bu hızın bir kıtayı yok edecek seviyede olduğunu ve küresel iklim değişikliklerine yol açabileceğini tahmin ediyor. _________________________________________________________________________________________ En küçük Dünya benzeri gezegen Avrupalı bilim adamları, 50 ışık yılı uzaklıkta bir yıldızın yörüngesinde dolaşan Dünya benzeri yeni bir gezegen buldu. Gökbilimcilerin 'Süper Dünya' olarak adlandırdıkları yeni gezegenin Güneş Sistemi dışında bugüne kadar bulunan Dünya benzeri gezegenlerin en küçüğü olduğu belirtiliyor. Şili'deki European Southern Observatories (ESO) teleskobunun çok hassas spektografı sayesinde bulunan yeni gezegen Dünya'dan sadece 14 kat daha büyük. Güneş Sistemi dışında bulunan 125 gezegenin çoğu sistemimizin en büyük gezegeni olan Jüpiter'in boyutlarında. Dünya, Mars ve Venüs gibi kayalık bir gezegen olan 'Süper Dünya'nın ince bir atmosferi olduğu sanılıyor. Ancak atmosferinin tam içeriği ve gezegende yaşam koşulları olup olmadığı gibi konularda soru işaretleri var. Yörüngesindeki yıldıza yakınlığı göz önüne alındığında yeni gezegenin sıcak olduğu tahmin ediliyor. GEZEGEN KEŞFİNDE ÖNEMLİ BİR ADIM Yeni gezegen, Altar takımyıldızındaki Güneş benzeri 'mu Arae' adlı yıldızın etrafındaki turunu 9.5 günde tamamlıyor. mu Area'nın yörüngesinde daha önce dev bir gezegen daha bulunmuştu. Bu dev gezegen ise mu Arae'nın etrafındanki turunu 650 günde tamamlıyor. Mu Arae Güney Yarıküre'den çıplak gözle görülebiliyor. Güneş yerine bir yıldızın yörüngesine girmiş bu kadar küçük bir gezegene ilkdefa rastlandığına dikkat çeken Fransız gökbilimci Francois Bouchy, "Bu durum mu Area'yı çok ilginç bir gezegen sistemi haline getiriyor" dedi. Uzmanlar, Süper Dünya'nın Güneş Sistemi dışındaki gezegen avına yeni bir ivme kazandırabileceğini tahmin ediyor. Bu hafta başında Trans-Atlantic Exoplanet Survey adlı teleskop ağına bağlı küçük bir teleskop ile dev bir gezegen bulunduğu açıklanmıştı. _________________________________________________________________________________________ Kâinatın çapı belli sonu ise muamma ABD'li bilim adamları, kâinatın çapının tam 156 milyar ışık yılı olduğunu buldu. Kâinatın sonu olup olmadığı ise belirlenemedi. ABD'deki Montana Üniversitesi gökbilimcileri, şu an için en geçerli teoriye göre kâinatı oluşturan 'Big Bang'in (Büyük Patlama) hemen sonrasında ortaya çıkan kozmik ışıkları inceleyerek, kâinatın çapını 156 milyar ışık yılı olarak ölçtüklerini açıkladılar. Kâinatın çapının hesaplanmasında kullanılan ve bilimsel adıyla Kozmik Arka Plan Radyasyonu, halk dilindeki ifadesiyle de Big Bang yankısı olan bir bakıma fosilleşmiş bu ışık demetleri, evrenin ilk 400 bin yıllık dönemini gösteriyor. ABD'li gökbilimci Neil Cornish, kâinatın çapını, yaklaşık 13.7 milyar yıl yaşında olduğu hesaplanan evrenle, ilk oluşan yıldızlardan gelen ışıkları karşılaştırarak hesapladıklarını belirtti. İlk evren 1000 kat küçüktü Cornish'in verdiği bilgilere göre, hesaplamanın en kritik yönünü söz konusu fosil ışıkların dünyaya geliş sürecinde, evrenin de genişlediğinin göz önünde bulundurulması oluşturdu. Başka bir deyişle, ilk ışıklar dünyaya 13.7 milyar ışık yılı uzaklıktan gelmiyor. Evren bu sürede sürekli genişlediği için, ışığın kat ettiği yol hep artıyor. Gökbilimciler, genç evrenin şimdikinden 1000 misli küçük olduğunu, bu nedenle şu anda bir ışık yılı uzaklığın da, erken evre kâinattaki ışık yılı uzaklığının 1000 katı olduğunu belirtiyor. Yani, dünyaya şimdi ulaşan bir ışık parçacığı, aslında 78 milyar ışık yılı öteden geliyor. Bu da, kâinatın yarı çapının 78 milyar ışık yılı olduğunu ortaya koyuyor. Hesabı yapan bilim adamları, ayrıca, kâinatın sonlu veya sonsuz olduğuna dair hiçbir ipucu elde edemediklerini belirtiyor. ______________________________________________________________________________________ Ozon Tabakasında Rekor Kayıp Avrupa Uzay Ajansı’nın Envisat uydusundan elde ettiği verilere dayanarak hazırladığı raporda, özellikle Antarktika üzerinde ozon tabakasında bu sene rekor düzeyde kayıp yaşandığına işaret edildi. Ozon tabakasında bu sene yaşanan kayıp, en son 2000 yılında tespit edilen 39 milyon tonluk kaybı 40 milyon tonluk kayıp ile geride bıraktı. 1985 yılında keşfedilen atmosferin ozon tabakasındaki ozon kaybı, sanılanın aksine giderek artmaya devam ediyor. Bu yılın başında bilim adamları tarafından ozon tabakasının dengelendiği ve hatta kendini yenilediği yönündeki iyimser açıklamaların aksine, yeni veriler tabakadaki kaybın rekor bir seviyede arttığını gösteriyor. Avrupa Uzay Ajansı’nın Envisat uydusundan elde ettiği verilere dayanarak hazırladığı raporda, ozon tabakasında bu sene gerçekleşen kaybın 2000 yılındaki rekor kaybı geride bıraktığı belirtiliyor. Rapora göre, ‘delikteki’ bu seneki büyüme 28 milyon kilometre kare ile 2000 yılının 29 milyon kilometre karelik değerinin gerisinde kalsa da, atmosferdeki ozon kaybı 40 milyon ton ile rekor düzeye erişmiş bulunuyor. 2000’deki değerler bu kaybın 39 milyon olduğunu gösteriyordu. Delikteki büyüme her ne kadar dramatik bir düzeyde olmasa da atmosferdeki ozon kaybı giderek artıyor. Ozondaki kayıp, deliğin kapsadığı alanın ozon tabakasının derinliği ile birleştirilerek hesaplanıyor. Atmosferdeki ozon yoğunluğu Dobson birimi ile ölçülüyor. Ozon tabakasında bu yıl gerçekleşen 100 Dobson dolaylarındaki incelme, 1998’de gerçekleşen rekor incelmeye giderek yaklaşıyor. Her ne kadar delikteki büyüme 2000 yılındaki kadar olmasa da ve tabakadaki incelme 1998 değerlerine ulaşmasa da, Dobson hesabıyla bu ikisinin birleşimi şu ana kadarki en büyük ozon kaybı seviyesine ulaşıldığını gösteriyor. Her on yılda ortalama yüzde 3 oranında kaybın yaşandığı renksiz bir gaz olan ozon tabakası, Güneş’ten gelen tehlikeli ultraviyole ışınlarını engelleyen bir kalkan görevi görüyor. Tabakanın incelmesi; cilt kanseri, katarakt, bitkilerin zarar görmesi ve bazı okyanus canlılarının azalması gibi çeşitli biyolojik tehlikelerin ortaya çıkmasına neden oluyor.
  22. AsiMeLek şurada bir blog başlığı gönderdi: Meleklerde Ağlar
    son model tabut ne işe yararsa __________________________________________________________________________________ Klimalı elbiseler USB kablonuzu gömleğinize takın, fan çalışıp serinletmeye başlasın. __________________________________________________________________________________ Bu nasıl oyuncaaaak? Arkadaşlar bir seyredin bakalım. Kim böyle bir oyuncakla oynamak istemez? __________________________________________________________________________________ masaüstü pclerde son sistem MASA PC masaüstü değil masanın kendisi. ___________________________________________________________________________ BU İCATLARADA BİR GÖZ GEZDİRİN? 1) L I N K 2) L I N K
  23. AsiMeLek şurada bir blog başlığı gönderdi: Meleklerde Ağlar
    ***** Gözlerin bir kilit vurdu gönlüme Senden başkasını hiç sevemedim Ne engeller koydu kader önüme Yine de ben senden vazgeçemedim Aşkın ateş oldu kahrolmam için Hasret kurşun oldu vurulmam için Günler asır oldu yıkılmam için Yine de ben senden vazgeçemedim Ne büyük bir aşktın anlatamadım Kimler gelip geçti unutamadım Uğrunda mevsimler yıllar harcadım Yine de ben senden vazgeçemedim...sedat
  24. AsiMeLek şurada bir blog başlığı gönderdi: Meleklerde Ağlar
    Ömrümüzün son demi, Son baharıydı artık... Baharla birlikte yeşeren, Rengârenk çiçekleriyle Gönül rahatlatan fidanlar gibi Taze ve tertemiz aşklara Kucak açmıştık... Kurak yazlar, Acımasız sonbahar... Sararan yapraklar, Çıplak kalan fidanlar gibi Yanlış insanlar, Su vermeyen eller... Yorgun bıraktı yüreğimizi. Ömrümüzün son demi, Sonbaharı artık... Zaman yanlıştı ama; Çevresine saçtığı ışıltı, Güzelliği doğaldı Kırçiçeğimin... Hiçbir şeyde gözüm yok, Kırçiçeğim... Sen, Yanımda ol yeter...sedat...
  25. AsiMeLek şurada bir blog başlığı gönderdi: Meleklerde Ağlar
    Bu Rüya Hiç Bitmesin Sensin sevincim neşem Sensin derdim kederim Lale sümbül menekşem Yazgım bahtım kaderim Batmasın gün, solmsın gül Umutlar yitmesin İsterim ki hep sürsün Bu rüya hiç bitmesin Seninle döner dünyam Sensin sıcak güneşim Seninle güzel hülyam Sensin yegane eşim Esmesin yel, akmasın sel Bulutlar inmesin İsterimki hep sürsün Bu sevda hiç bitmesin Gözümün bebeğisin Canımın ta içisin Tanrım bana yaratmış Yalnız benim içinsin Batmasın gün solmasın gül Bülbüller ötmesin İsterimki hep sürsün Bu şarkı hiç bitmesin SENİN İÇİN AŞKISI SEDAT;A

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.