frozen tarafından postalanan herşey
-
figgaro...
biliyorum çookk uzun ... ama ben çok severim bu şiiri...seninde seveceğini düşündüğüm için arkadaşım.. bırakıp gidiyorum şiirimi... Ne Gelir Elimizden İnsan Olmaktan Başka I Ne çıkar siz bizi anlamasanız da Evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar Eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da. Hiçbir şey ! Kadınlar geçtiği o kadın kokusu anlarında Yıkanmış, mayhoş ve taranmış duygularıyla Dönüşür içimizde az menekşe, bir sarmaşık Menekşe, hadi neyse, mor deriz sarmaşıklara Mor deriz, mor bilinir çünkü, bir yandan güneşler kurur Her yandan güneşler kurur, sanki yaz günüyledir Bir adam kayboluyordur bir taşra sıkıntısıyla Deriz ki, "şuram ağrıyor" bir de, "başım dönüyor", "yanıyor avuçlarım" Belki de bir çığlık mı bu, bu seziş, bu yakınma Bir çığlık, hem de nasıl, katılmış, donmuş,yaşıyorcasına Uzansak ellerimizde uzansak avuçlarımızda, bir çığlık Nedir mi ellerimiz-korkunçtur bir elin bir köşesinde insan olmalarıyla- Korkunçtur insan olmalarıyla kıyısında bir yüreğin Kıyısında gibi yangından, çok karanlıktan geçilmez caddelerin Ve korkunç anlamsız gözlerinde ha dünya ha bir park bekçisinin Korkunçtur insan olmaları, bir ceset, suda bir şapka gibi sallanaraktan Bitmeyen bir selam gibi, hastayken, inceyken, yalnızlıklarda aranan Korkunçtur-bunu anlıyoruz-bir yüzün en çoğul beyazında Korkunctur insan olmaları güz ortalarında, eriyen türbe ışıklarında Ve korkunçtur eriyip kaybolmaların bir köşesinde insan olmalarıyla Korkunçtur korkunç! Diyerek: ben kimim, kime anlatıyorum, neyi anlatıyorum ayrıca Neyim ben, bu olanlar ne, ya kimdir tüketen isteklerimi Tüketen kim. Hani görmeden daha, sezmeden herşeyin bittiğini Ama ne zaman saçları kurularken çok eski bir alışkanlıkla Çökerken üstümüze bir sözün, bir gümüş kupanın o sebepsiz inceliği Ansızın bir ürperişte: bitti mi herşey bitti mi Yoo, hayır! öyleyse kimdir tüketen isteklerimi Bir rüzgar, duyulup binlercesi birden bir rüzgar Birakıp giden beni bir kenara, bir uzağı, yada bir boşluğu bırakır gibi Ve ben ki hazırımdır bir süre unutulmaya Ama hep sorulur gibidir benden: ben şimdi ne yapsam acaba. Ben şimdi ne yapsam, ben şimdi ne yapsam kaç kere yalnız Hem bunu kaç kere söylemek, ne türlü söylemek adına Eskimiş fırçalarda, kırılmış şişelerde, tozlanmış ilaç kutularında Okunmaz kitaplarda, uzaksı giyişlerde çocuksuz avlularda Anlamsız kahvelerde, bir yolun çok ucunda, asılmış koyun butlarında Ben şimdi ne yapsam, ben işte ne yapsam kaç kere yalnız Kaç kere yalnız, ama kaç kere yalnız, gene kaç kere insan olmalarımla Kapansam, evlere kapansam, yıkanmış bir deniz bulacaksam orada Anılar bulacaksam- anılar mi dediniz ? ne sesli bir vuruşma Odalar bulacaksam, odalarda kadınlar, çiçekler, çok aynalar Rakılar, gene rakılar, kırıklar sonsuz yaralar Bulacaksam orada, bir koltuğu bir koltuğa doğru Bir yüzü bir yüze, bir eli bir ele doğru yaklaştıran çocuklar Sinekler bulacaksam, kaskatı yapan boşluğu, sinekler Zorlanmış bir gülüşten-iğrenip birden-kusmalar, bulantılar Bulacaksam belki de: susanlar, bilmem ki niye susanlar Ölüler bulacaksam-ölü gözleri onlar, cesetler, giderek dışa vurmalar Ne dedik, dışa vurmalar mı, yani ilk aydınlığı mı ölümün Ölümün ilk aydınlığı mı, ne dedik, sahi biz ne deseydik bu konuda Ne deseydik bilmiyorum, ama var bu kadarcık birşey insanın sonsuzunda Bu kadarcık bir şey-İyi ya, peki, şimdi kim var sırada Sakın haaaa!. biz yoğuz, bizi unutun, yok deyin adımıza Yok deyin çünkü biz..biz işte korkuyoruz ne güzel korkumuzla Ne güzel ellerimizle.. Başlayın, hadi başlasanıza Örneğin bir kahve falı ? Az müzik ? Diyorum biraz İskambil!.. Ama hiç seslenmeyelim-seslenmeyelim-içimizden oynayalım ayrıca - Dört kişiyiz! - Hayır on!. - Bin kişiyiz! - Bana kalırsa.. Ne kadarcık bir fark var bizimle bütün insanlar arasında Öyleyse başlayalım: Koz kupa! Ah şu sinek onlusu bire bir unutulmaya Çayınız soğuyacak! Çayınız mı dediniz ? Ne tuhaf biraz anlıyorum - Üç karo! - Pas diyorum! - Susalım baylar, dört kupa! Ah şu sinek onlusu! Koz kupa! Çayınız mı dediniz ? Susalım! Susalım-Niye susalım-Anılar mı dediniz ? Ne sesli bir vuruşma! Ya sonra ? Bırakın şu sonrayı, bilmem ki nedir o sonra Gene mi, başladınız mı ? peki şimdi kim var sırada Sakın haaaa!. biz yoğuz, bizi unutun, yok deyin adımıza Yok deyin çünkü biz..biz işte korkuyoruz ne güzel korkumuzla Ne güzel ağzımızla.. Yok canım, ben var ya, istiyorum sırada olmayı istiyorum-Sahi mi- ama isterseniz siz olun Siz olun, biz olalım kim olacak ? -Hep böyle oyalansanıza Yani "Şu sinek onlusu, susalım baylar, koz kupa." Gibi oyalansanıza Biraz oyalansanıza. Bir oyun başka olamaz oyundan gibi Bir söz başka olamaz sözden gibi Bir şey başka olamaz şeyden gibi Tam öyle gibi, varıyor gibi bir mutluluğa Ne gelir elimizden insan olmaktan başka Ne gelir elimizden insan olmaktan başka Ne çıkar siz bizi anlamasanız da Evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar Eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da. Hiçbir şey ! Kimse bir gün gözlerimi sevmeyecek korkuyorum Bir yaşlı kadın en erkek boyutunda Kendisiyle çiftleşecek kaç kere yalnız Kaç kere yalnız, kaç kere şaşırmış, bitkin kaç kere Bir ölgün ses bulacak sesinden çok uzaklarda Vardır ya, hani bir yer, uzakta çok uzakta Ölüm mü- yok canım, çok sesli bir evrende çok erken daha Üstelik bilmiyoruz da, doğrusu bilmiyoruz, ölüm mü, bunu hiç bilmiyoruz Diyoruz: yaşasak çıkmazları, sevişsek olmayanlarla Tavşansı sıçramalarla bitirsek şu ormanı Böylece, niye olmasın, işte bir orman daha Sanki bir gölgeye geldik; yorulduk, acıktık, susadık biraz Ve doyduk, ve içtik, ayıldık bir anlamda Ayıldık ve sorduk, baktık ki hep ormandayız Kaç kere ölmemişiz, kaç kere sormamışız, bu kaçıncı dalgınlığımız Yani kaç sesli bir evrende kaç kere yalnız Ne ölmek, ne ansımak! sadece yaşamakla Tam öyle gibi.. Demeyin: eh, biraz yorulsak da Demeyin, sakın haa, yok şu kadar bir şey insanın sonsuzunda Biz şimdi ne yapsak, biz şimdi ne yapsak, biz işte biraz bilmiyoruz ya Diyoruz: yaşasak çıkmazları, sevişsek olmayanlarla. (1961) EDİP CANSEVER
-
iks mine iks
cimcimem tünaydınnnnnnn... sana çok sevdiğim şiirlerden bi tanesini bırakıyorum.... sanrı ben seçtim yalnızlığımı bütünlüğümle süsledim eksikliğime tuz basıp en derine gizledim ah içimde bir şeyler söz dinlese anlasa haykıramayan yüreğim böyle ince yanmasa akıp giden yaşamda her şey yarım kalmasa boş oyalanmaları gönül yaşıyorum sanmasa Münevver İzgi
-
ஐ๑((-_-))๑ஐ๑ LEYLA ๑ஐ๑((-_-))ஐ๑
canem nenem GECENİN KAPILARI Bütün kapılar kapandı, dışardayım Birden karşıma çıkmayın korkuyorum Uykusuzum fena halde, sokaktayım Karanlık bastırdı mı bozuluyorum Fena bir yerimden koptuğum doğru Kendimden çok fazla yaşamaktayım Nereye bağlanacak bu işin sonu Aslında ben kimim meraktayım Bütün kapılar kapandı, sokaktayım... atilla ilhan
-
SARDUNYAM.... (Günlük... kendisini fark ettirebilen çok az şey vardır günlük yaşamımızda... )
Dil söylerse gönül susar, gönül susunca, dil zehir kusar. Söz dinleyen âlim, susan sâlim olur. Kimin azsa sözü, açılırmış kalb gözü. YÜREK SÜRGÜNÜ" YAZMAYA KARAR VERELİ DE, BAŞLAYALI DA GÜNLER OLDU. YASTIKTAN BAŞKASIYLA HEMHAL DEĞİLİM ARTIK. ANLATAMIYORUM; ANLATABİLSEM, BELKİ ANLAŞILACAK. FAKAT SANIRIM YİNE EN KÖTÜSÜ DE BU OLACAK. ANLAŞILMAMALI İNSAN, ANLATMAMALI KENDİNİ. YAVAŞ GİDİYOR, HIZLI YORULUYORUZ. AMA YAZMALIYIM ÇOK GEÇ OLMADAN YA DA ERKEN KALMAMALIYIM ONA. HANGİ YENİYLE KANDIRABİLİRİM KENDİMİ? BUNU DÜŞÜNMELİYİM. VE BEKLEMELİYİM. EN ÇOK DA BÖYLE ÖĞRENDİM SABRI. BENİ SINAYAN TANRI, SONUNDA SABRIMIN ÖDÜLÜNÜ DE İSTERİM. GİTMELİYİM. alıntı....
-
Frozen......
buda bana hediyem olsun... Yeryüzünün üzerine, İndiana’nın Kutsal topraklarında doğup, Fort Wayne’in doğusundaki gizemli Tepelerde yetişmiş bir Usta gelmişti. 2 Usta bu dünyayı İndiana’nın devlet okullarında ve büyüdükten sonra meslek edindiği otomobil tamirciliğinde öğrendi. 3 Ancak Usta, yaşadığı diğer yaşamlardaki, diğer yerlerin diğer okullarından da birşeyler öğrenmişti. O bunları anımsadı Ve anımsadığı için de bilge ve güçlü oldu. Gücünü gören diğerleri danışmak için ona geldiler. 4 Usta, kendisine ve tüm insanlığa yardım edecek güce sahip olduğuna inanıyordu ve böyle inandığı için de onun için öyleydi. Onun bu gücünü gören diğerleri dertlerinden ve birçok hastalıklarından kurtulmak için ona geldiler. 5 Usta, her insanın kendini Tanrı’nın oğlu olarak görmeye hakkı olduğuna inanıyordu; inandığı için de öyleydi ve çalıştığı dükkan ve tamirhaneler onun öğrettiklerini ve dokunuşunu arayanlarca dolup taştı; dışarıda sokakta kalanlar da, geçerken gölgesi üzerlerine düşüp yaşamlarını değiştirir umuduyla bekliyorlardı. 6 Kalabalık nedeniyle bazı ustabaşları ile dükkan sahipleri karara vardılar ve Usta’ya aletlerini bıraktırıp yol verdiler; çünkü o denli kalabalık olmuştu ki, ne kendisine ne de diğer tamircilere otomobillerle çalışacak yer kalmamıştı. 7 Böylece kırlara çıktı ve kendisini izleyenler ona Mesih, “mucizeler yaratan” demeye başladılar ve öyle inandıkları için de öyleydi. 8 O konuşurken bir fırtına çıktığında dinleyenlerin başına tek bir yağmur damlası düşmezdi; kalabalığın en sonuncusu da ilki kadar rahat işitirdi sözlerini, ister şimşek çaksın tepelerinde ister yıldırım düşsün. Her zaman. mesellerle konuşurdu onlara. 9 Ve onlara şöyle dedi “Her birimizin içinde bizi hem sağlığa hem hastalığa, hem zenginliğe hem yoksulluğa, hem özgürlüğe hem köleliğe yöneltecek güç eşit olarak vardır. Bunları denetleyen biziz, başka hiçbir şey değil” 10 Bir değirmenci şöyle konuştu, “Böyle konuşmak senin için kolay Usta, seni yönlendiren var bizi ise yok ve senin bizim kadar zahmet çekmen gerekmiyor. Bir adam bu dünyada yaşamak için çalışmak zorunda.” 11 Usta şöyle yanıtladı, “Bir zamanlar büyük billuri bir ırmağın dibinde bir köy dolusu yaratık yaşardı. 12 “Irmağın akıntısı hepsinin üzerinden sessizce geçerdi gencinin, yaşlısının, zengininin yoksulunun, iyisinin, kötüsünün üzerinden kendi yoluna giderdi, yalnızca kendi billurluğunu bilirdi. 13 “Her yaratık kendisine göre bir yöntemle ırmak dibindeki dallara ve kayalara sıkıca tutun- muştu, çünkü yaşama biçimleriydi tutunmak ve doğumdan beri bildikleri tek şey akıntıya karşı durmaktı. 14 “Fakat bir yaratık sonunda şöyle dedi, “Tutunmaktan yorul- dum. Gözlerimle göremememe rağmen, akıntının nereye gittiğinin farkında olduğuna güveniyorum. Şimdi kendimi bırakacağım ve beni gittiği yere götürmesine izin vereceğim, tutunarak, sıkıntıdan öleceğim.” 15 Öteki yaratıklar gülerek şöyle Dediler, “Ahmak! Kendini bırak- tığın anda, o taptığın akıntı Seni kayaların üzerine vurup Parçalar, böylece sıkıntıdan daha çabuk ölürsün!. 16 Ama bu yaratık onlara aldırmadı ve derin bir soluk alarak kendini bıraktı. Daha o anda akıntı onu yuvarlayıp şiddetle kayaların üzerine vurdu. 17 Ancak zaman içinde yaratık tutunmayı yine reddedince, akıntı onu dipten havalandırdı, bu kez yara bere almamıştı. 18 Irmağın daha aşağılarında yaşayan “tutunmayan yaratığın” yabancı ol- duğu başka yaratıklar bağırıştılar Mucizeye bakın! Bu yaratık bize benzemesine rağmen uçuyor! Hepimizi kurtarmaya gelen Mesih’e bakın! 19 Akıntıyla sürüklenen yaratık şöyle dedi, ben sizden daha fazla Mesih değilim. Irmak bizi özgürce havalandırmaya dünden razı, yeter ki biz bunu göze alalım. Gerçek görevimiz bu yolculuk, bu serüven. 20 Ama onlar kayalara tutunmaya devam ederek daha fazla "Kurtarıcı!" diye bağırmayı sürdürdüler. Tekrar baktıklarında gitmişti; onlar da bir Kurtarıcı üzerine efsaneler uydurarak bir başlarına kaldılar. 21 Usta, kalabalığın kendisini gün be gün daha çok boğduğunu, öncesine göre daha çok sıkıştır- dığını, ezdiğini ve vahşileştiğini gördüğünde; kendilerini hiç ara vermeden iyileştirmesini, sürekli mucizeleriyle kendilerini beslemesini, onlar için öğrenmesini ve onların yaşamlarını yaşamasını istediklerini anladığında, o gün tek başına bir tepenin üstüne çıkıp dua etti. 22 Ve yüreğinden şöyle seslendi, Sonsuz Yayıcı Olan, eğer bu senin isteğinde, çek bu kadehi önümden ve bırak da bu olanak- dışı görevi bir kenara iteyim. Bir ruhun yaşamını daha yaşayamam, Halihazırda on bini bana yaşam için haykırırken. Bütün bunların meydana Gelmesine izin verdiğim için özür dilerim. Eğer bu senin isteğinse, bırak beni motorlarıma, aletlerime döneyim ve izin ver diğer insanlar gibi yaşayayım. 23 Ve bir ses yanıt verdi ona tepenin üstünde, bir ses ki ne erkek, ne dişi; ne yüksek, ne yumuşak; sonsuz şefkatli bir ses. Ve ses ona şöyle dedi "Benim isteğim değil, seninkisi yapıl- malı. Senin isteğin, senin için olan benim isteğimdir. Kendi yoluna git, diğer insanlar gibi ve mutlu ol yeryüzünde." 24 Usta bunları duyduğunda memnun olmuştu. Teşekkür edip, basit bir tamirci şarkısı mırıldanarak tepeden aşağıya indi. Kalabalık dertleriyle üzerine yüklenip ken- dilerini iyileştirmesini, kendileri için öğrenmesini, anladıklarıyla hiç durmadan kendilerini beslemesini ve yaptığı harikalarla kendi- lerini eğlendirmesini rica et- tiğinde yığına gülümsedi ve tatlı bir ifadeyle şöyle dedi "İstifa ediyorum" 25 Kalabalık bir an için şaşkınlıktan dona kaldı. 26 Onlara şöyle dedi, Eğer bir adam Tanrı'ya en çok, acı çeken dünyaya yardım etmek istediğini ve bunun kendisine neye malolacağına hiç aldır- madığını söylerse, adam kendisine söyleneni yapmalı mı? 27 Tabii, ey Ustamız! Diye bağırdı çoğu. Eğer Tanrı istemişse, cehennemin tüm işkenceleriyle karşı karşıya kalması onun için bir zevk olmalıdır. 28 O işkenceler ne olsa da, görev ne kadar güç olsa da mı? 29 Tanrı isteği buysa, asılmak onur, bir ağaca çivilenip yakılmak da zaferdir! dediler. 30 Pekiyi siz ne yapardınız, diye sordu Usta kalabalığa "Eğer Tanrı doğrudan yüzünüze konuşup, "YAŞADIĞINIZ SÜRECE BU DÜNYADA MUTLU OLMANIZI BUYURUYORUM" deseydi, o zaman ne yapardınız? 31 Kalabalık susmuştu. Durdukları tepelerin, vadilerin hiçbir köşe bucağında tek bir ses, tek bir çıt duyulmuyordu. 32 Ve Usta sessizliğe şöyle seslendi, "Mutluluk patikamızda, bu yaşam süremizde seçtiğimiz şeyleri öğreneceğiz. Bugün benim öğrendiğim budur ve şimdi sizi kendi patikanızda istediğiniz gibi yürümek üzere yalnız bırakmayıseçtim." 33 Kalabalığın içinden geçip gitti ve onları yalnız bıraktı. İnsan- ların ve makinaların gündelik yaşantısına geri döndü... RİCHARD BACH
-
diloş...
ben okudum çok beğendim...ne güzel söylemiş yazan... UÇAN EŞŞEK BALLADI Sizler yeryüzündekiler, dediler Gökyüzünde uçan eşşekler Cep telefoncuları, profesörler ve peynirciler Diye sözlerine devam ettiler Sarı öküzün altında mor buzağı arayanlar Bizi dinlerseniz size söyleyeceklerimiz var Aradığınız kanatlar mor buzağının karnında Hani o takınca melek olup uçacaklarınız var ya Size söyleyeceklerimiz var daha Sizler bunu yapmadan önce ama Sakın kesmeyin mor buzağıyı bu iş için Ya da kovalamayın sarı öküzü buzağıyı bulmak için Gerek yok istediğiniz şey için bunlara Ya da mor buzağının karnındaki kanatlara Hani bizim taktığımız bu kanatlar var ya Onları bulmadık biz buzağının karnında Kanatların kızıl ejderhanın yuvasında olduğuysa Pek güzel bir hikaye ama kandırmaca Uçan eşşekler olarak deriz ki bizi dinleyin Her duyduğunuz hikayeye öyle inanmayın Kim demiş aradığınız kanatlar mor buzağının karnında Hiç mor buzağı olur muymuş, bu ne kadar saçma Evet melekler kanat takar uçmak için Ve evet o kanatlar aynı zamanda da insan için Kanatları bulamayanlar için de bir çözüm var O çözüm eşşek kanadı takmakta yatar Bunun için eşşek olmak dahi lazım değil Hani öyle anırmak bile gerekli değil Cep telefoncuları, profesörler ve peynirciler Simitçiler, öğretmenler ve öğrenciler Anlamak için uçmanın ne olduğunu Kim demiş kanatlara gerek olduğunu Böyle dediler uçmakta olan eşşekler Onları duymadılar pek yeryüzündekiler İnanmadılar ki eşşeklerin uçabileceğine Bunu kendi gözleriyle görseler bile Başladılar sonra gene araştırmaya Nasıl uçabileceklerinin metodunu bulmaya Mor buzağının karnındaki kanatlar ise Öylece unutuldu gitti orada İnsanların çabaları melek olma yolunda Pek de başarılı olamasa da Anırdı durdu eşşekler sarı öküzün yanında Gökteki eşşeklere atıfla Hani öyle pek kanatları var denemese de Sivrisinek saz anlayana... alıntı ama anlamıyorlar dimi diloşum...
-
^^siyahx^^ Anı defteri
kıyısındayım sessizliğin adım atsam kıyamet kopacak kara kalemlerle kirletilen beyaz sayfalarda ki darmadağın cümleler yol olmuş bir bilinmeyene pullar ise kilometre taşları adım atsam kıyamet kopacak Z.A. canem kankam gel bi adım atta kopsun şu kıyamet ...bunlar eyi bi şımardılar... özledim seni kankam...
-
Suheda...
Esmer zamanlar da unuttuğun Sana dair olan ne varsa Gün aymadan göz uçlarına Ard arda kördüğüm olur ya boğazında Ve sen İskelesi yıkık bir limanda Boşaltırken yükünü Gemiler silemeyecektir ağır hüznünü Aç Kapını! ...Aç Ağlama! alıntı...
-
Frozen......
teşekkür ederim şiir için değerli arkadaşım canem ne güzel bir şiir bu..içimi aydınlattı...teşekkür ederim...
-
..vahh....vahh..!
frozen :figgarooooooooo figgaro:haaa efendim frozen: sooooooobbbbeeeeeeeeeeeeeee figgaro: allam ya delimidir nedir... Mataramda Tuzlu Su West Indies,Kızıl Elma,İtaki,Maçin! Uzun yola çıkmaya hüküm giydim. Beyazların yöresinde nasibim kalmadı yerlilerin topraklarına karşı şuç işledim zorbaların arasında tehlikeli bir nifak uyrukların arasında uygunsuz biriyim vahşetim beni baygın meyvaların lezzetinden kopardı kendime dünyada bir acı kök tadı seçtim yakın yerde soluklanacak gölge bana yok uzun yola çıkmaya hüküm giydim. Uzak nedir? Kendinin bile ücrasında yaşayan benim için gidecek yer ne kadar uzak olabilir? Başım açık, saçlarımı ikiye ortadan ayırdım kimin ülkesinden geçsem şakaklarımda dövmeler beni ele verecek cesur ve onurlu diyecekler halbuki suskun ve kederliyim korsanlardan kaptığım gürlek nara işime yaramıyor rençberlerin o rahat ve oturmuş lehçesinden tiksinirim boynumda bana yargı yükleyenlerin utançlarından yapılma mücevherler sırtımda sağır kantarı gizli bilgilerin mataramdaki suya tuz ekledim, azığım yok uzun yola çıkmaya hüküm giydim. Bir hayatı,ısmarlama bir hayatı bırakıyorum görenler üstünde iyi duruyor derdi her bakışta askerken kantinden satın aldığım cep aynası bazı geceler çıkarken uçarı bir gülümseyişle takındığım muşta gibi lükslerim de burda kalacak siparişi yargıcılar tarafından verilmiş bu hayattan ne koku, ne yankı, ne de boya taşımamı yasaklayan belgeyi imzaladım burada bitti artık işim, ocağım yok uzun yola çıkmaya hüküm giydim. İsmet Özel
-
SARDUNYAM.... (Günlük... kendisini fark ettirebilen çok az şey vardır günlük yaşamımızda... )
şimdi bozuldu canem ... sende inanmıyon aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
-
SARDUNYAM.... (Günlük... kendisini fark ettirebilen çok az şey vardır günlük yaşamımızda... )
fırınım bozuk yoksam ni dimek
-
Frozen......
nirde o günler...
-
ஐ๑((-_-))๑ஐ๑ LEYLA ๑ஐ๑((-_-))ஐ๑
delüüü ........bırakın kendi haline
-
iks mine iks
nasssıııll yalan...inanmayın şu gıcığa..ey okuyucu cimcimemin sayfasını katletmeyelim...kızarsa naparız...
-
ஐ๑((-_-))๑ஐ๑ LEYLA ๑ஐ๑((-_-))ஐ๑
o zuzunu taşıdığı kalp kafana gelsin emi
-
Frozen......
- iks mine iks
üzüm üzüme baka baka kararırmış gıcığım sanamı benziyom ne allah korusun- Frozen......
- SARDUNYAM.... (Günlük... kendisini fark ettirebilen çok az şey vardır günlük yaşamımızda... )
sen sevmezsin portakallı kek...ben kankama yolladım onu...c vitamini iyi gelir deyi- iks mine iks
çok istiyosan.. cimcimem bana kızmadın değilmi...konuyu bilmeden karıştım diye...üzüldüm ya arkadaşına..kusuruma bakma...- ஐ๑((-_-))๑ஐ๑ LEYLA ๑ஐ๑((-_-))ஐ๑
ben bilmemmi kültürlü mantarımı- büyücü olsan üstekini neye cevırırdın :)
o çerçevenin tozunu alan beze çeviriyom- SARDUNYAM.... (Günlük... kendisini fark ettirebilen çok az şey vardır günlük yaşamımızda... )
- iks mine iks
ne diyon kızzzzz - iks mine iks
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.
Navigation
Tarayıcı push bildirimlerini yapılandırın
Chrome (Android)
- Tap the lock icon next to the address bar.
- Tap Permissions → Notifications.
- Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
- Click the padlock icon in the address bar.
- Select Site settings.
- Find Notifications and adjust your preference.
Safari (iOS 16.4+)
- Ensure the site is installed via Add to Home Screen.
- Open Settings App → Notifications.
- Find your app name and adjust your preference.
Safari (macOS)
- Go to Safari → Preferences.
- Click the Websites tab.
- Select Notifications in the sidebar.
- Find this website and adjust your preference.
Edge (Android)
- Tap the lock icon next to the address bar.
- Tap Permissions.
- Find Notifications and adjust your preference.
Edge (Desktop)
- Click the padlock icon in the address bar.
- Click Permissions for this site.
- Find Notifications and adjust your preference.
Firefox (Android)
- Go to Settings → Site permissions.
- Tap Notifications.
- Find this site in the list and adjust your preference.
Firefox (Desktop)
- Open Firefox Settings.
- Search for Notifications.
- Find this site in the list and adjust your preference.