Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

halilim

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    229
  • Katılım

  • Son Ziyaret

halilim tarafından postalanan herşey

  1. koyun seher vaktinden sonra uyanır köpek seher vaktinden sonra uyur rızıklar seher vaktinden sonra dağıtılır e koyunda uyanık olduğu içindir ki bereketlenir..
  2. ne o 1920 lerin Türkü'nü beğenmemeye başladınız Atatürk de o zaman da yaşadı karşılarken oluyorda gönderirken neden olmasın
  3. senin mantığınla gidersek kainattaki tüm insanları rencide etmiş olacağız zira akılda madde değil ruh ta ikisinden de yoksun olan bir insan düşünemiyorum lakin siz bilimselci olarak bunları ruh ve akılı kabul etmeyebilirsiniz zira kainattaki herşey maddedir bir atasözümüz derki "para ile imanın kimde olacağı belli olmaz" bende benden sonrakilere bir atasözü olarak benim sözümü bırakıyorum zira devir bilim devri "ruh ile akılın kimde olacağı belli olmaz" ama bunu belli edenler hariç ruh da madde değil akıl da e inanmayanlara ne olacak şincik
  4. evet tabiki bilgiye dayalı vakit gazetesinde manşete taşındı bu haber içkili mekan açıldı diye sanırım bundan haberiniz vardır
  5. arkadaşlar ilginiz için teşkür Natalia biraz daha şaha kalkamazmıydı bu at ver coşkuyu şaha kalkmasa olmuyo müşteriye şirket şaha kalktı imajını vermek lazım
  6. Laikliği Fransa'dan ithal edersiniz fakat kraldan fazla kralcı olursunuz garip
  7. Evet hakkınız var karıştırmışım.. Ancak THK nun büyük gelirini karşıladığı bir gerçek lakin nerelere gittiği de malum
  8. 2002 Ocak ayında İsrail İşkenceye Karşı Halk Komitesi ile Filistinli İnsan Hakları ve Çevre Koruma Örgütü, Yüksek Mahkeme’ye başvurarak, bu suikastların yasaklanmasını istemişti. Terör devleti İsrail'de Yüksek Mahkeme, ordunun Filistinli direnişçileri hedef alan suikastlarının yasadışı ilan edilmesini amaçlayan bir girişimi reddetti. İsrailli insan hakları grupları bu tür suikastlerin yasaklanması için çaba harcıyordu. Ancak Yüksek Mahkeme, bazı suikast ve katliamların uluslararası hukuka aykırı olabileceğine, fakat peşinen bunların yasadışı ilan edilemeyeceğine hükmetti. Mahkeme, her olay için ayrı değerlendirme yapılması gerektiğini belirtti. İsrail'deki insan hakları grupları, 2000 yılından bu yana bu tür operasyonlarda 300'den fazla Filistinlinin öldürüldüğünü söylüyor. Söz konusu gruplar saldırılarda hayatını kaybenlerin en az üçte birinin olay yerinde tesadüfen bulunan ya da oradan geçmekte olan masum kişiler olduğuna dikkat çekiyor. İsrail ordusu, zaman zaman Filistinli direnişçilerin içinde bulunduğu araçları ya da konutları hedef alan füze saldırıları düzenliyor. İsrail ordusu 2004'te böyle bir operasyonla Hamas lideri Ahmed Yasin'i, ardından da yerine geçen Abdülaziz Rantisi'yi şehid etmişti. Temmuz 2002'de Hamas üyesi Salah Şehide'yi hedef alan İsrail saldırısı büyük tepki çekmiş, saldırıda Şehide'yle birlikte korumaları ve olay yerinde bulunan 13 kişi de hayatını kaybetmişti. Askerlere taş atan Filistinli çocuk şehit edildi İsrail askerlerinin, Batı Yaka’da taş atan bir Filistinli çocuğu vurarak öldürdüğü bildirildi. Filistin güvenlik yetkilileri, Ramallah yakınındaki Kufr el-Dik köyüne giren iki İsrail askeri cipine taş atan Filistinli çocuğun, İsrail askerleri tarafından göğsünden yaralandığını ve hastaneye götürülürken yolda öldüğünü kaydetti. Bazı kaynaklar da, taş atan Filistinlilerle İsrail askerleri arasında çatışma çıktığını belirtti.
  9. İlahi Azrail sen adamı öldürürsün olayı çarpıtmayı iyi beceriyorsunuz e o zaman senin mantığınla gidrsek sürücü kurslarına izin veren kurum ve bu kuruma izin veren vs. silsile yoluyla yukarıya gidersek karşımıza kocaman bir T.C. çıkar haberin olsun cık cık Sürücü kursu kuralları öğretir uygulamak yada uygulamamak senin elinde başına bekçi dikemez ya
  10. Biz hiç zorlamadan ve zorlanmadan gayet raht bir biçimde ve net olarak Allah Lafzını okuyoruz Sen zorlanıyorsun bu belli
  11. Baykal, "başörtülülerle birlikte görüntü verebilmek" için "promosyon" uygulamaya başladı... "5 başörtülü getirene 1 Ankara gezisi bedava" uygulaması ile CHP Grubu'na "başörtülü kadın" getirilmeye başlandı. Bosna'daki hanımlara "temizlik ve namuz timsali" diyerek başörtüsü dağıtmasıyla ünlü olan Baykal, son zamanlarda Meclis Grup Toplantısına da başörtülü köylü hanımları getirtiyor. Hanımlar, "görüntü" vermelerinin ardından yemeğe götürülüyor ve Ankara turuna çıkarılıyor. "Biz başörtüsüne değil, türbana karşıyız" diyen CHP'liler; CHP'nin dünkü(salı) Meclis Grubu'na Eskişehir ve Bursa'dan getirdikleri "türbanlı" hanımları doldurup "din istismarı" yaptılar...
  12. Sayın Dipnot Konunuzun özünü RJ-100'ler ile ilgili kurban niteliğinde kesilen develer oluşturuyor "Sık sık kaza yaptığı gerekçesiyle apronda deve kesilerek iadesi yapılan THY'nin RJ-100 tipi uçaklarının, kurban kesilerek karşılandığı ortaya çıktı. THY'nin RJ-100 tipi Konya uçağı Mardin Havaalanı'na inişinde kurban kesilerek karşılanmıştı. Dönemin Başbakanı Tansu Çiler tarafından alınan ve kurban kesilerek Türkiye'ye getirilen RJ-100'lerin iadesinde "deve kurban edilmesi" THY Teknik A.Ş. Uçak Bakım Başkanı Şükrü Can'ın görevden alınmasına sebep oldu." evet sorum şu uçakların alınışında kesilen kurban zamanında neden böyle bilim ilim laiklik çağdaşlık havarisi kesilmediniz ve ikinci sorum "...Türk Hava Yolları artık Deve Keserek, istemediği RJ uçaklarının alımını durdurup, kurban edilen develerden medet ummuş. THY resmi bir devlet kurumudur!.." diyorsunuz Peki THY bu senede kurban derisi toplayacak mı? sizce bu laikliğe, çağdaşlığa, bilime vs. vs. ters değil mi?
  13. Ne gördüğünü sormuştum.. Zorladığın için illa bir trident'e benzetiyorsun ya sorun burda
  14. elhamdulillah güne uyanarak başlarım
  15. [b]Sen resime bizim baktığımız şekilde baktın mı? Baktıysan ne gördün?[/b]
  16. Bir Müslüman yanlış yaptı diye İslamiyet zan altında bırakılamaz Mesela trafik kurallarını öğreten sürücü kursu uygulayan/mayan ise bireydir Bir araç sürücüsü yanlış yaptı diye sürücü kursuna ceza kesildiğini görmedim
  17. alakayı kurmak için birazcık araştırmak kafi...
  18. Atalarımız ne demişler "göz görmez akıl görür" ve buna bir katkı olarak da "akıl görmez ruh görür" diyorum bakıpta göremeyenlere ithafen
  19. http://www.haberalemi.net/haber_detay.php?haber_id=13158 Son günlerde direnişin tırmandığı Çeçenistan da Müslümanları sevindiren operasyonlar üst üste geliyor. Kafkas dağları, mücahidlerin tekbir sesleri ile yankılanırken, gökyüzüne de Allah'ın ismi bulutlarla yazıldı. Caharkale semalarında bulutların üzerinde gözüken Allah yazısı, herkesi heyecanlandırdı. Bu olay sonrası, tüm halk ve mücahidler Allah'ın kendilerine vereceği zaferin yakın olduğunu söylüyor ve bunun bir işaret olduğunu belirtiyorlar. Çeçen mücahidler yaptıkları tüm açıklamalarda; Türkiye ve Dünya Müslümanlarından Çeçenistan'daki kardeşlerini unutmamalarını dua ve yardımlarıyla kardeşlerinin yanlarında saf tutmalarını istiyorlar.
  20. valla politika alkış ikonu olsaydı ona tıklayacaktım ama gülümsemeyle idare et yazın güzel olmuş tebrikler.. +1 katılıyorum
  21. halilim

    ankara

    Askerliğim geliyor
  22. valla benim aklıma da kırmızı çekiç geldi ama bunda kabahatim yok bugün evde çoklu adsl bağlantısı için pencereden kardeşime kablo uzattım e kabloyu dış cepheye tutturmak için bir çekiç kullandım ve sapıda kırmızıydı aklıma ilk bu geldi şimdi benim suçum ne? :D
  23. yaw şirketin duvarına çerçeve yapıp asmak için nette o kadar aradım yok siz arkadaşlar yardımcı olabilirmisiniz diye bi sorim dedim
  24. Papa yarın geliyor ak kara belli olacak
  25. Başkent’te devam eden 17. Milli Eğitim Şûrası’nda 4’e karşı 66 oyla “katsayı adaletsizliğine son verilsin” kararının alınması YÖK'te, Eğitim-Sen'de, CHP'de ve zenginler kulübü TÜSİAD'da hazımsızlığa yol açtı. Ömer Sabancı başkanlığındaki TÜSİAD, eğitimin bütün taraflarının temsil edildiği Şûra’da alınan bu kararın “siyasi” olduğunu ileri sürdü. Şûra’da alınan bu kararın ardından TÜSİAD’tan yapılan açıklamada, “Siyasi iktidarların, eğitim sistemini ilgilendiren konularda değişiklik istekleri olabilir. Ancak eğitim sistemini derinden etkileyecek konuların, siyasi iktidarın etkisinin hissedildiği değil konunun akademik ve pedagojik düzlemde tartışılabileceği ortamlarda ele alınması gereklidir. Bu çerçevede, Milli Eğitim Şûrası siyasete alet edilmemeli. Yarın(bugün) toplanacak Şûra Genel Kurulu’nda ve Cuma günü gerçekleşecek kapanışta, konular siyasi mülahazalardan arındırılarak ve ülkenin insan kaynağı ihtiyacı göz önünde tutularak ele alınmalıdır” ifadelerine yer verildi. Ömer Sabancı başkanlığındaki TÜSİAD, Köşk’ten geri dönen konuyla ilgili yasal düzenlemeye de karşı çıkmış ve meslek liselilere üniversite yolunun açılmasını “yersiz” olarak nitelendirmişti. TÜSİAD NEDEN KARŞI? Bilindiği gibi, 30 Temmuz 1998 tarihli YÖK Genel Kurulu'nda kabul edilen mevcut üniversiteye giriş sistemiyle ilgili dönemin kurul üyesi Mümin Köksoy, gazetemizde yer alan açıklamalarında, mevcut üniversite giriş sınavının TÜSİAD’ın isteği üzerine yürürlüğe konduğunu belirtmişti. Prof. Köksoy, sinsi planı şöyle ifşa etmişti: “Bu plan TÜSİAD’a aittir. Meslek liselilerin önünün kapanmasını içeren bu uygulamayı TÜSİAD istedi. Amaçları, düzenlerine çomak sokacak Anadolu çocuklarının kaliteli bir okula yerleşmesinin önünü kapatırken, kendi çocuklarının yüksek mevkilere gelmesidir. Bugün TÜSİAD, Türkiye'de bir kaymak nüfusu temsil ediyor. Sermayesiyle, yaşamıyla... Dolayısıyla Anadolu çocuklarının kaliteli bir okula gelmesinin önü kapanıyor…” MÜSİAD: HAZIMSIZLIK Konuyla ilgili olarak Vakit’e konuşan MÜSİAD Başkanı Ömer Bolat, “Bunu istemeyenler bu yasaktan faydalananlardır. Bunu istememek hazımsızlıktır” dedi. Bolat, şunları kaydetti: “Milli Eğitim Şûrası’nın toplanmasını geçen yıl yayınladığımız eğitim raporunda istemiştik. Ve toplanmış olmasını son derece olumlu karşılıyoruz. Şûra’da eğitimle ilgili karar vericiler, uzmanlar bir araya geldiler. İş dünyası açısından baktığımız zaman, katsayı uygulaması İmam Hatip Liseleri’nin önünü kapatmak için uydurulan bir araçtı. Ama hem İmam Hatiplilere hem de meslek liselilere büyük zarar verdi bu uygulama. Bunun değiştirilmesi aklın yoludur. Katsayı uygulamasının kaldırılması gerekmektedir. Çünkü gençler düz liselerden diplomalı ama işsiz bir şekilde mezun olur hale geldi. Vasıfsız ve işsiz olarak mezun oluyorlar. Her yıl 1.7 milyon gencin katıldığı üniversite sınavında sadece az sayıdaki öğrenci üniversiteli olabiliyor. Katsayı uygulamasındaki haksızlık, meslek liselerine olan ilgiyi ortadan kaldırdı. Sadece üniversite hayali olmayanlar meslek liselerini tercih eder oldu. Katsayı uygulamasının kaldırılması tavsiye kararı çıkarsa bundan memnuniyet duyarız. Bunu istemeyenler bu yasaktan faydalananlardır. Bunu istememek hazımsızlıktır.” YÖK VE EĞİTİM-SEN 17. Milli Eğitim Şûrası'nda, YÖK Üyesi Prof. Dr. Türkan Saylan ve Eğitim Sen Genel Başkanı Alaattin Dinçer'in de aralarında bulunduğu bir grup "ÖSS-ortaöğretim" konusunun ele alındığı alt komisyonda önceki günkü oylamada kabul edilen "herkes üniversiteye eşit koşullarda girsin" önerisinin, yeniden oylanmasını talep ettiler. Talebin reddedilmesi üzerine Dinçer, toplantıyı terk etti. 17. Milli Eğitim Şûrası'nın "ÖSS-Ortaöğretim" konusunun ele alındığı alt komisyonu, dünkü çalışmalarına tartışmalarla başladı. Toplantının açılışında Komisyon Başkanı Bahçeşehir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ömer Asım Saçlı, komisyonun önceki gün başlayan öneriler üzerindeki oylamasına dün de devam edeceklerini söyledi. Eğitim Sen Genel Başkanı Alaattin Dinçer, önerge verdiklerini belirterek, işleme konulmasını talep etti. Dinçer, YÖK Üyesi Prof. Dr. Türkan Saylan'ın imzasının da bulunduğu önergeyi okudu. Önergede, önceki gün "herkes üniversiteye eşit şartlarda girsin" ifadesiyle formüle edilen katsayı uygulamasının kalkmasını öngören öneri için yapılan oylamada üye olmayanların da oy kullandığı ileri sürülerek, yeniden oylama yapılması istendi. Komisyon Başkanı Saçlı'nın, önceki gün 4 karşı 66 oyla kabul edilen öneriye "bilmeden ancak birkaç kişinin oy kullanabileceğini", bu nedenle sonucun değişmesinin mümkün olmadığını söylemesi üzerine Dinçer, tepki gösterdi. Şûra Genel Sekreter Yardımcısı Halil Aşıcı, Şûrada oy kullanma kurallarının belli olduğunu, sadece tabii ve seçimle gelen üyelerin oy kullanabileceğini, müşahit üyelerin oy kullanamayacağını belirterek, "Müşahit üyelerin oy kullandığını zannetmiyorum. Dolayısıyla bir oylama yapılmasına gerek yok" görüşünü dile getirdi. Dinçer ise üye olmayanların oy kullandığını gördüğünü ileri sürdü. Bu sırada Dinçer ile Komisyon Başkanı Saçlı arasında da tartışma yaşandı. Tartışmanın ardından Komisyon Başkanı Saçlı, her şeye rağmen önergeyi işleme almak zorunda olduğunu belirterek, önergenin işleme alınıp alınmamasını oylattı. 12 kişinin önergenin işleme alınması yönünde oy kullanması üzerine, önergenin reddedildiği açıklandı. Dinçer, ayağa kalkarak, "Bu karar üzerine bu komisyonda çalışma olanağım kalmamıştır. Kararı protesto ediyorum ve toplantıyı terk ediyorum" diyerek, salondan ayrıldı... Bu tavır, Dinçer'in nasıl bir "eşitsizlik ve adaletsizlik yanlısı" olduğunu da gözler önüne serdi. Dinçer, daha sonra da, 17. Milli Eğitim Şûrası Genel Sekreterliği'ne bir dilekçe sunarak, Şûranın tarafsızlığına gölge düşürüldüğünü ileri sürdü. Dinçer dilekçesinde, katsayı ile ilgili önerge oylamasının geçersiz sayılmasını istedi. Dinçer'in tavırları ile Şûra üyeleri tarafından "milli mutabakatı hazmedemedi" şeklinde değerlendirildi. YÖK'ÜN TAVRI İDEOLOJİK Bu arada; Milli Eğitim Şûrası’nda 4’e karşı 66 oyla katsayı adaletsizliğinin kaldırılması kararının alınması, milli mutabakat olarak değerlendirildi. Eğitimciler Birliği Sendikası Genel Yönetim Kurulu Üyesi Şaban Abak, “Eğitim hemen bütün taraflarının temsil edildiği 17. Milli Eğitim Şûrası’nda alınan bu karar bir milli mutabakattır. Şûra kararı YÖK’ün tutumunun antidemokratik, ülke ve millet gerçeğiyle kavgacı, ideolojik kaynaklı olduğunu bir kez daha tescil etmiştir” dedi. BAYKAL DA "KATSAYI ZULMÜ"NÜN DEVAMINI İSTEDİ CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 17. Milli Eğitim Şûrası'yla ilgili olarak, "Bugünkü Şûranın hedefi, amacı; maalesef eğitimi, kendi siyasi bekleyişlerine göre, yeniden yapılandırmak, şekillendirmek" şeklinde konuştu. Baykal, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ilgili ilgili ziyaretinin ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, devam eden 17. Milli Eğitim Şûrası'nda alınan bazı kararlara yönelik sorusu üzerine, Baykal, Milli Eğitim Bakanlığı'nın, "Sorun çözen değil, üreten bakanlık haline dönüştüğünü" öne sürdü.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.