Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Unarm

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    97
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Unarm tarafından postalanan herşey

  1. Unarm

    ermeni meselesi

    yahudilere yapılan elbette bir soykırımdı.pekisiz söylermisiniz,20 ermeninin yanında kaç bin türk sadece öldürülmemiş işkencelere maruz bırakılmış.siz bir de bunları dinleyin.dünyanın her yerinbde birileri birilerini bir şeyler yüzünden öldürüyor o zaman bunların hepsine soykırımmı diyeceğiz. kanıt istiyorum herkes birşeyler söylüyor.90 yılda yüzlerce türklere ait toplu mezara karşılık kaç tane ermeni toplu mezarı çıktı.hiç mi tv izlemiyorsunuz,daha geçen yaz trtde kazı ekibiyle röpörtaj yapıldı.söyledikleri dehşet vericiydi.biraz da başka dedelerimizidinleyin bakalım onlar size neler anlatacak.
  2. Unarm

    Üzüntüyü Yen

    bu kitabı okumuştum gerçekten herkesin okuması gereken bir kitap insanın hayata daha sıkı bağlanmasını sağlıyor.çok kötü durumlardan kurtulan insanların hikayeleri anlatılıyor.ben de tavsiye ederim.
  3. öncelikli görev bizlere düşüyor reklamı bizler yapmalıyız,arkadaşlarımıza tavsiye ederek...
  4. öyle olmadığını temenni etmekten başka yapacak birşeyim yok.ama galiba haklısınız.gönderdiğim mesaj hemen ulaşmıyor.galiba siz de aynı şeyden müzdaripsiniz.amacımız yanlış bilinen konulara aydınlık getirmek.amaç türkün menfaatine iş yapmak neden susturulmaya çalışılıyoruz.
  5. Unarm

    Yine O Zihniyet!

    tartışmak isteyen binlerce insandan biriyim.osmanlı devletinin yaptıkları o zaman için kesinlikle bir insan hakları ihlali olmamıştır.eğer onlar ihlalse günümüzda alaları yapılıyor,biraz da o konulardan bahsedin.
  6. Unarm

    ermeni meselesi

    sorun dünyaya at gözlükleriyle bakmak,sorun kuru kuruya herşeye itaat etmek.sizin yaptığınız olağanüstü güvenlik önlemleriyle donanmış olan eve girmemiş olmanıza rağmen yanlış anlaşılmalar sonucu,meşhur olmak adına evet bu eve ben girdim,hırsızlığı ben yaptım demeye benziyor.kusura bakmayın ama yapılan şey doğru bile olsa ben yapmadığım şeyi yaptım demem.sorun bu.bu sorunu ortaya atanların da istediği bu.bu oyuna gelmeyiniz.ısrarla soruyorum .soykırım ne demek söyler misiniz. http://www.devletarsivleri.gov.tr/kitap/resim/2/34.pdf http://www.devletarsivleri.gov.tr/kitap/resim/2/35.pdf osmanlı devlet arşivlerindeki kanıtlara bakarak soykırım olmadığını anlayabilirsiniz.tabi önce soykırımın kelime anlamını bilmek gerekiyor. osmanlıca bilmenize gerek yok aslını kaybetmeden türkçeye çevrilmişi de var.
  7. Unarm

    Tehlike...

    teşekkür benden bu konuyu açıtığın için.ben artık susmayalım diyorum bu vatan kimin herkese gösterelim.saygılarımla.
  8. benimle aynı düşüncede olmanız beni gerçekten sevindirdi.bir türk olarak bize düşen elimizden geldikçe bu yanlışları kamuoyuna göstermektir .gelin birlik olalım işe bu forumdakilerden başlayalım
  9. gerçek yurttaş vatan hainlerinin posterini taşımaz gerçek yurttaş 30 bin vatan askerinin katili lehine iş yapmaz gerçek yurttaş budur sayın nodoubt.bilmem anlatabildim mi?*
  10. Unarm

    ermeni meselesi

    Yusuf SARINAY Doç.Dr.; Devlet Arşivleri Genel Müdürü Bazı ülkelerde tarihçilere bırakılması gereken geçmiş olaylar siyasî alana taşınmakta ve maalesef bilimin objektif sınırları içinde değerlendirilmesi gereken tarihî olaylar, siyasî çıkarların ve ideolojik tutumların katı önyargılarına kurban edilmektedir. Örneğin bazı ülkelerde böyle bir yaklaşımla ele alınan Ermeni sorununun, tarihin asıl kaynaklarına inilerek değerlendirilmesi gerekir. Bu konuda karar vermeden önce başta Türk arşivleri olmak üzere diğer ülke arşivlerinde mutlaka araştırma yapılarak objektif bir yaklaşım sergilenmelidir. Aksi hâlde objektif kaynaklara dayanmayan kanaatler ile subjektif yaklaşımlar uluslar arasında küllenmiş düşmanlıkları yeniden canlandırmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Tarihin yanlış yorumlanmasına ve siyasal amaçla kullanılmasına karşı objektif belgeleri sunmak biz arşivcilerin en önemli görevleri olmalıdır. Halbuki Ermeni soy kırım iddiaları bugüne kadar doğruluğu ispatlanmamış olan hatırat türü subjektif bazı yayınlara dayanmaktadır. Bunların başında, Aram Andonian isimli bir Ermeni tarafından 1920 yılında yazılan Naim Beyin Anıları; Ermeni Tehcir ve Katliamına İlişkin Resmî Türk Belgeleri adlı kitap gelmektedir. Bu kitapta yer alan ve Talat Paşaya atfedilen telgrafların, bir soy kırım suçlusu yaratmak amacıyla üretilmiş sahte belgeler olduğu, Osmanlı Arşivinde yapılan incelemeler sonucu ispatlanmıştır (1). Bir başka kitap Amerikan Büyükelçisi olarak 1913-1916 yılları arasında 26 ay İstanbulda görev yapmış olan Henry Morgenthaunun Hatıratıdır. Heath W. Lowry, H. Morgenthaunun bu kitabı yazma amacının savaş karşıtı Amerikan kamuoyunu etkilemeye yönelik olduğunu belirtmekte ve bu kitapta yer alan Ermeni soy kırım iddiasını bilimsel metotlarla çürütmektedir (2). Kitabın hazırlanmasında önemli rol oynayan Morgenthaunun tercümanı Schmavonian ve katibi Agop S. Andonianın Avrupada bulunan Ermeni örgütleri ile iş birliği içinde Osmanlı Devleti aleyhine casusluk yapan kişiler olduklarına dair Osmanlı Arşivlerinde önemli belgeler bulunmaktadır(3)Diğer bir kitap ise Arnold Toynbee tarafından yazılan 1915-1916 Osmanlı İmparatorluğunda Ermenilere Yapılan Muamele olarak bilinen ve 1916 yılında yayınlanan Mavi Kitaptır. İngiliz Hükûmeti tarafından hazırlattırılan bu kitap savaş propagandası amacıyla kaleme alınmıştır. Ermeni iddialarına dayanak olan ve sık sık dile getirilen diğer bir kaynak ise, I. Dünya Savaşı sonrası kurulan Osmanlı Divan-ı Harb Mahkemeleridir. Bu mahkemeler İstanbulu ve Osmanlı topraklarını işgal etmiş olan İtilaf devletlerinin ortak düşmanı olan İttihat ve Terakki mensuplarını mahkum etme çabası sonucunda kurulmuşlardır. Bu mahkemelerde ispatlanmamış tek taraflı suçlamalar yer almaktadır. Yukarıda bahsedilen subjektif eserlerin dışında, Ermenilerin asılsız soy kırım iddialarını delillendirebilecekleri kayda değer bir belge bulunmamaktadır. Nitekim işgal döneminde İngilizler İstanbulda ve Maltada tutuklu bulunan kişiler hakkında suç kanıtlarının bulunabilmesi için Osmanlı arşivlerinde konu ile ilgili araştırma yapmışlardır. Araştırma sonucunda tutuklular hakkındaki suçlamaları ispat edebilecek nitelikte hiçbir delili mahkemeye sunamamışlardır. İngiliz hükûmeti kendi arşivlerinde ve ABDnin (Washingtondaki) arşivlerindeki raporlar üzerinde de araştırmalar yapmış, ancak yine hiçbir sonuca ulaşamamıştır. Bu nedenle arşivlere inilme zorunluluğu vardır ve arşivlere dayalı bilimsel çalışmalar önyargı ve yanlı bilgilendirilmeden kaynaklanan taraflı siyasî yaklaşımları ortadan kaldıracaktır. Başta Ermeni sorunu olmak üzere Türk arşivlerinde araştırma yapmadan yazılacak bir bölge ve dünya tarihinin eksik kalacağının bilinciyle, modern arşivciliğin ana ilkesi olan açıklık prensibini temel dayanak kabul eden Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, araştırmacılara sunulan hizmetlerde çağın gereklerine uygun yeni düzenlemeler yapmıştır. Bu çerçevede; Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü başta Ermeni sorunu olmak üzere birçok konuda tasnif çalışmalarını hızlandırarak, tamamlamış ve araştırma hizmetine sunmuştur. Türkiyeye yasal yollardan girmiş yabancılar ve bunların vekilleri araştırma yapacakları arşivlere veya arşivlerin bağlı bulunduğu idareye bizzat veya posta ile müracaat edebileceklerdir. Müracaat eden kişilere aynı gün araştırma izni verilmektedir. Müracaatlar, yurt dışından T.C. büyükelçilik ve başkonsoloslukları aracılığıyla da yapılabilecektir. Tasnif edilmiş ve son işlem tarihi üzerinden otuz (30) yıl geçmiş arşiv malzemesi hiçbir kısıtlama olmadan araştırma ve incelemeye açılmaktadır. Araştırmacılara bir iş günü içerisinde verilen belge, defter veya dosya sayısı artırılmıştır. Araştırmacılar, araştırma ve incelemeleri esnasında arşiv yönetiminin uygun göreceği mahallerde portatif yazı makinesi veya bilgisayar kullanabilecektir. Yine dünya bilim çevrelerine ve bilim adamlarına kolaylık sağlamak, bilginin paylaşılmasını ve öğrenmenin önündeki engelleri azaltmak maksadıyla internette bir web sayfası açılmış ve bilgisayar ortamında belge kataloglarımız yayınlanmıştır. Bu konudaki talep, istek vb. http://www.devletarsivleri.gov.tr. adresinden temin edilebilir. Osmanlı dönemi arşiv belgelerinin mikrofilme alınması ve elektronik ortama aktarılması çalışmaları 2001 yılında başlatılmış olup, araştırma hizmetlerinin elektronik ortamda verilmesi hedeflenmiştir. Bu düzenlemelerle, Türk arşivlerini çağın gereklerine uymasını sağlayarak kolay ulaşılabilir bir arşiv haline getirmek amaçlanmıştır. Türk arşivlerinin temel ilke olarak kabul ettiği açıklık prensibi doğrultusunda Ermenistan, Rusya ve Ermeni Patrikhanesi ve bağlı kiliselerdeki arşivlerinde bulunan konuyla ilgili belgelerin de açılması ve meydana gelen olayların tarihçiler tarafından objektif bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Osmanlı Arşivlerinde genel olarak Ermeni sorunu ve tehcir uygulaması ile ilgili Sadaret Evrakı, Zaptiye Nezareti, Yıldız Sarayı Evrakı, Meclis-i Vûkela Mazbataları, Şurayı Devlet, Dahiliye Nezareti ve bağlı kuruluşları (Emniyet-i Umumiye ve Şifre Kalemi vb.) ile Hariciye Nezaretine ait fonlarda yüzbinlerce belge bulunmaktadır. Nitekim Osmanlı arşiv belgeleri objektif bir şekilde değerlendirildiğinde, Osmanlı Devletinin son elli yılına damgasını vuran Ermeni sorununda dönemin büyük devletlerin desteği ile Ermeni Komitacılarının 1890lı yıllarda başlattıkları terör olaylarının Birinci Dünya Savaşı içinde silâhlı isyana kadar vardığı görülecektir. Osmanlı hükûmeti sevk ve iskân uygulamasını o günün şartlarında bir kanuna dayandırmış, keyfî bir uygulamaya gitmemiştir. Öncelikle İçişleri Bakanlığı 24 Nisan 1915 tarihinde Ermeni Komite merkezlerini kapatarak, komite ele başlarının tutuklanması için emir vermiş, İstanbulda 2345 Ermeni komitacı tutuklanmıştır. Ancak olayların giderek tırmanması ve Van olayları üzerine, 27 Mayıs 1915 tarihinde, Vakt-i Seferde İcraat-ı hükûmete karşı gelenler için cihet-i askeriyyece ittihaz olunacak tedbir hakkında kanun kabul edilerek yürürlüğe konulmuştur.(4) Osmanlı hükûmeti bu yasayı çıkararak halkın güvenliği ve cephe gerisinin emniyeti bakımından gerekli görülen yerlerdeki halkı, savaş alanından uzaklaştırma ve güvenlikli bölgelere sevk etme kararı almıştır. Bu kanunla askerî yetkililere; asayişi bozan silâhlı saldırgan ve direnişçileri, casusluk ve vatana ihanet eden köy ve kasaba halkını tek tek veya toplu hâlde başka yerlere sevk ve iskân etme yetkisi veriliyordu. Dört maddelik olan bu kanun tamamen devleti ve kamu düzenini korumaya yönelik, şiddete karşı yetki kanunudur. En önemli özelliği ise, kanun metninde herhangi bir etnik veya dinî grubun belirtilmemiş olmasıdır. Ayrıca kanunda tehcir kelimesi geçmemekte sadece diğer mahallere sevk ve iskân ibaresi kullanılmaktadır. Diğer taraftan çıkarılan sevk ve iskân kanununun uygulanması, idarecilerin yorum ve kabiliyetlerine bırakılmamış, uygulamada idarecilerin neyi nasıl yapacaklarına dair kararlar alınmıştır.(5)Bu amaçla çıkarılan kanun ve talimatnamelerle sevk ve iskânın nasıl yapılacağı ayrıntılarıyla hükme bağlanmıştır. Buna göre; göçe tâbi tutulan ahali, kendilerine tahsis edilen bölgelere rahat bir şekilde, can ve mal emniyetleri sağlanarak nakledilecektir. Yeni evlerine yerleşene kadar iaşeleri göçmenler ödeneğinden karşılanacaktır. Eski malî ve iktisadî durumları göz önünde tutularak kendilerine emlâk ve arazi verilecek, muhtaç olanlara hükûmetçe mesken inşa edilecek, çiftçi ve zenaat erbabına tohumluk ve alet temin edilecektir. Geride bıraktıkları taşınabilir mal ve kıymetler kendilerine uygun şekilde ulaştırılacaktır. Ermenilerin boşalttıkları şehir ve köylerdeki gayrimenkulleri tespit ve kıymetleri takdir edildikten sonra bu köylere yerleştirilecek muhacirlere tevzi edilecektir. Muhacirlerin zeytinlik, dutluk, bağ, dükkân, fabrika, depo gibi gelir getiren yerleri müzayede ile satılacak veya kiraya verilecek ve bedelleri sahiplerine ödenmek üzere mal sandıklarınca emanete kaydedilecektir. Ayrıca Osmanlı hükûmeti göçün düzenli ve güvenli bir şekilde uygulanması ve sevk edilen Ermenilerin can ve mallarının korunması amacıyla mümkün olan önlemleri almak için büyük çaba harcamıştır. Ermenilerin sevki esnasında meydana gelen suistimalleri incelemek üzere, Temyiz Mahkemesi ile Şuray-ı Devlet üyelerinden ve ceza mahkemeleri başkanlarından 15 Eylül 1915 tarihinde soruşturma komisyonları oluşturup Anadoluya gönderilmiştir.(6) Hükûmet özellikle can ve mal emniyetinin üzerinde önemle durmuş ve gerekli tedbirlerin alınması için devamlı talimatlar vermiştir.(7) Bu konularda suç işleyenler veya ihmali görülenler sıkıyönetim mahkemelerine sevk edilmişlerdir. Suçlu bulunarak mahkemeye verilen 1397 kişi çeşitli cezalara çarptırılmıştır. Tehcir sırasında İstanbuldan Dahiliye Nazırı Talat Paşa tarafından taşra yöneticilerine gönderilen talimatlar ve hükûmet tarafından alınan kararlar oldukça dikkat çekicidir. Bu talimatlarda, 1- Sevk edilen Ermenilerin canlarının korunması ve iaşelerinin sağlanması, suistimali görülen görevlilerin görevlerinden alınmaları ve Divanı Harbe teslim edilmeleri, 2- Katolik, Protestan ve hasta Ermenilerin sevk edilmemesi, 3- Devlete ihanet etmeyen ve Komitelerle ilişkisi olmayan Ermenilerin sevk edilmemesi, 4- Kimsesiz ve muhtaç Ermenilerin iaşesinin temin edilmesi, 5- Sevk edilen Ermenilerin mallarının muhafaza edilmesi ve geri dönüşlerinde mallarının kendilerine nasıl iade edileceğine dair nizamname (1915). 6- Ermenilerin sevkleri sırasında iaşelerinin temini ve güvenlikleri için muhacirin tahsisatından para tahsisi yapılması, 7- Kullanılmakta olan emlâkın Ermeniler geldikçe boşaltılarak sahiplerine iadesi, 8- Ermenilerin geri dönüşlerinde kolaylık gösterilmesi ve ihtiyaçlarının sağlanması, 9- Gayrimüslim çocukların akrabalarına veya cemaatlerine teslim edilmesi, 10- Ermenilerin geri dönüşlerinde uygulanacak esaslarla ilgili nizamname ve talimatlar konularında binlerce belge bulunmaktadır. Belgelerden de anlaşılacağı gibi yapılan sevk ve iskân plânlı ve siyasî amaçlı değil, askerî ve güvenlik nedeniyledir. Zaten Mayıs 1915 yılında başlatılan tehcir, 25 Kasım 1915 tarihinde geçici olarak, 24 Ekim 1916 tarihinde de tamamen durdurulmuştur. Osmanlı Devletinin aldığı kararlara baktığımızda bu tedbiri geçici olarak aldığını görmekteyiz. Katliam yapmak amacında olan bir yönetimin iaşe, can güvenliği, malların muhafazası ve iadesi, ihmali görülen ve suç işleyen görevlilerin görevlerinden alınmaları, cezalandırılmaları vb. konularda bu kadar hassas davranması mümkün müdür? Ayrıca, Ermeni olaylarının arttığı ve tehcirin yapıldığı dönemlerde dahi Ermenilerden Osmanlı merkezi yönetiminde üst düzey görevlerde bulunan pek çok kişi bulunmaktadır.(8) Katliâm uygulama niyeti ve kararlılığında olan bir devletin merkez yönetiminde bu kadar görevliyi çalıştırması mümkün müdür? Böyle bir anlayış ve hareket tarzı içinde bulunan bir devletin 1.500.000 Ermeniyi soy kırıma tâbi tuttuğu gibi bir iddia, bilimsel dayanaktan ve tarihî gerçeklerden uzaktır. Zira Osmanlı Devletinin resmî nüfus sayımlarında 1.500.000 Ermeninin yaşamadığı bilinmektedir. Nitekim 1893 yılında yapılan nüfus sayımında Osmanlı devletinde 1.001.413 (9), 1914 nüfus istatistiklerinde ise 1.161.169 Ermeni yaşamaktadır.(10) 1897 yılında Fransız hükûmeti tarafından yayınlanan sarı kitapta Osmanlı devletinde yaşayan Ermenilerin miktarı 1.475.000 olarak gösterilmektedir.(11) Ayrıca Osmanlı Hükûmeti Ermeni iddialarının araştırılması için Birinci Dünya Savaşında taraf olmayan İspanya, Hollanda, Danimarka ve İsveçe gönderdiği notalarla bu ülkelerden ikişer hukukçu gönderilmesini istemiştir. Bu notalarda tarafsız hukukçuların oluşturacağı komisyonun Ermeni iddialarını tahkik etmesi istenmiştir.(12) Sadrazam Salih Paşa da 17 Mart 1920 tarihinde Fransa, İtalya ve İngiltere Yüksek Komiserliklerine verdiği notada, bu olaylar hakkında karma bir komisyon oluşturularak, soruşturma açılması teklifini tekrarlamıştır.(13) Ne yazık ki bu girişimler İngilizlerin müdahalesi üzerine sonuçsuz kalmış, ilgili ülkeler temsilci göndermeyi reddetmiş, dolayısıyla konunun soruşturulması engellenmiştir.14 Osmanlı devletinin bu girişimi, gerçekleştirmiş olduğu sevk ve iskan işlemlerinde, uluslar arası hukuk çerçevesinde yanlış bir şeyin bulunmadığını ortaya koyan, kendisine olan özgüvenin önemli bir göstergesidir. Eğer bu komisyon kurulsa idi, günümüzde Türk ulusuna yönetilen asılsız ithamlar gerçek muhatabını bulacak, ayrıca Türkiye Cumhuriyetine yönelik bu gerçek dışı iddialar da o zaman tarihin derinliklerine gömülebilecekti. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan Ermeniler Tarafından Yapılan Katliâm Belgeleri (1914-1921) adlı iki ciltlik kitap Ermeni komitelerinin 518.105 Türkü öldürdüklerini belgelerle ortaya koymaktadır.(15) (BakınızEkler bölümüne) Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Atatürkün özdeyişiyle Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Tarih yazan, yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, maalesef, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet almaktadır. -------------------------------------------------------------------------------- 1. Şinasi Orel, Süreyya Yüce; Ermenilerce Talat Paşaya Atfedilen Telgrafların Gerçek Yüzü, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ank. 1983. 2. Heath W. Lowry, Büyükelçi Morgenthaunun Öyküsünün Perde Arkası, Çev.: Belkıs Torfilli, İstanbul, 1991. 3. BOA. DH. EUM. 2. Şb. 27/36 4. Takvim-i Vekayi No: 2189 19 Mayıs 1311 (1 Haziran 1915) 5. BOA, Meclis-i Vükela Kararları, 30 Mayıs 1915, Sıra No: 163, 1981. 6. BOA. Meclis-i Vûkela Mazbatası, 199/35 7. Bazı talimatlar için bkz., Osmanlı Belgelerinde Ermeniler (1915-1920). Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara, 1994. s. 323-324, 335, 434, 443. 8. BOA. Devlet Salnamesi, 1912, s.96-391; (1917-1918), s. 100-471. 9. Ermeni Komiteleri (1891-1895), Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara, 2001, s.61-62. 10. Dahiliye Nezareti Sicil-i Nüfus İdare-i Umumiyesi, Memalik-i Osmaniyenin 1914 Senesi Nüfus İstatistikleri, Dersaadet, 1336, s.4. 11. BOA. HR.SYS. 2876/3 12. Osmanlı Hükûmetinin notaları için bkz., Osmanlı Belgelerinde Ermeniler (1915-1920), s. 528-531. 13. BOA. HR. SYS. 2639/10 14. Bu ülkeden gelen cevabi notalar için bkz., Osmanlı Belgelerinde Ermeniler (1915-1920), s. 592-597 15. Ermeniler Tarafından Yapılan Katliam Belgeleri (1914-1921)c.I-II, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü yayınla ---------------------------- eğer sorun yabancıların kaynaklarıyla çözüme kavuşacaksa ben de bulurum yabancı kaynak .sorun türk ve ermeni tarafını ilgilendirdiğine göre öncelikle bu kayanaklar taranmalıdır.peki böyle bir şey yapılıyor mu??**hayır.madem soykırım var ermeniler neden korkuyorlarda bu konuyu insan gibi tartışmıyorlar neden türk arşivleri dünyaya açıkken ermeniler açmıyorlar.çekindikleri mesele ne??????ben bunu anlamıyorum.idda eden anlar uzlaşmaz tavır takınan yine onlar.yiğidin malı meydanda.isteyen istediğini arşivlerimizden araştırabiliyor.ama hala bilimsel bir kanıt sunulamıyor.türkiye herşeye hazır.soykırım yapan bir millet tüm tarihi belgeleri ortaya dökmeztarihçiler tartışsın bilimsel olarak bu kanıtlansın demez.yalan söyleyenler ancak ve ancak kaçanlardır.
  11. Unarm

    SOKRATES

    Meselâ Sokrates diye biri var... Yunanlıların filozofu diyorlar. Şimdi bu Yunanlılar çok tanrılara, putlara tapıyorlar. Onların karşısına çıkıyor, tapmayın bu putlara diyor. Devlet bunu yakalamış. "Sen bizim tanrılarımıza neden dil uzatıyorsun? Neden bizim dinimizi tehdit ediyorsun? Kim söyledi sana bunları böyle yapmanı?.. Nereden çıkarıyorsun bir tanrıya ibadet etmeyi, Allah'ın varlığını, birliğini?.."deyince; rivayetlerde var bu, diyor ki: "Bana bir mânevî varlık geliyor, bunu böyle bildiriyor." diyor. Yani çok tanrıya, çok puta tapan bir kavmin içinde, bir Allah'a ibadet etmeyi varlığını birliğini anlatan bir insan, "Bana bir melek geliyor, bunları bana bildiriyor." diyor. Demek ki, onlara hakkı bildiren bir insan çıkmış. ***************** bunu internetten buldum.belkide bu sözden dolayı peygamber olduğu söyleniyordur.kesin bir şey söylemek çok zor.bunu siz nerden duydunuz.
  12. önemli olan dinin kalplerden gitmemesidir
  13. evet önemli olan kafa kağıdına yazmak değil kafaya yazmaktır.din vicdan işidir,islam da böyle der.isteyen istediği dine mensup olabilir
  14. Unarm

    kim haklı

    bu konuda size katılıyorum yazarlar görüşlerini zataen bir takım gazete ve dergilerde belirtiyorlar .asıl mesele gençliğinde söz sahibi olabilmesinde.
  15. Unarm

    Tehlike...

    konuya 8 mart dünya kadınlar günüyle katılmak istiyorum.bölücüler ellerini kollarını sallaya sallaya 30 bin askerin katilini savundukları sürece tehlike hiç geçmeyecektir.kadınlar gününde ne arıyor bu hainler içimizde hala susacak mıyız.saygılarımla.
  16. Unarm

    kim haklı

    flash tv de başlayan kim haklı adlı programda farklı görüşlerden insanlar tartışıyor.program hakkında ne düşünüyorsunuz.
  17. hepsinde olmasada birçoğunda öyle zatan benim amacım da bu anlatılanların doğru olmadığını anlatabilmek.abdülhamit şununla suçlanıyor deyin cevaplıyayım?bir türk evladının vatanı uğruna tahtını bırakan birini vatan haini olarak bilmesi beni ne kadar yaralıyor bir bilseniz.
  18. Unarm

    ermeni meselesi

    Türkçe’ye mükemmel bir ifade bütünlüğüyle soykırım olarak aktarılan genocide kelimesi, insanlık için çok yeni bir kelimedir. Yahudi asıllı Polonyalı bir avukat olan Raphael (Rafal) Lemkin tarafından 1944 yılında üretilmiş, 1948 yılında da Birleşmiş Milletler Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Konvansiyonu kararıyla da uluslararası hukukun önemli bir parçası olmuştur. Lemkin, genocide kelimesini eski Yunanca’da aile anlamına gelen genos kelimesiyle Latince’de öldürme anlamına gelen cide kelimelerini birleştirerek bulmuştu. Birleşmiş Milletler kararıyla uluslararası hukukun en önemli unsurlarından biri olan genocide (soykırım) şu beş madde çerçevesinde tarif ediliyor: 1. Bir grubun üyelerini öldürmek, 2. Bir grubun üyelerine bedensel-ruhsal ağır zarar vermek, 3. Bir grubun yaşamının fiziki çöküşünü sağlayacak ortamı hazırlamak, 4. Bir grubun çocuk sahibi olmasını engellemek, 5. Bir grubun çocuklarının zorla bir başka gruba verilmesini sağlamak. Yukarıdaki tarif, akademisyenler açısından sadece bir tanımlamadır. Bu nedenle, genocide kelimesi çevresindeki tartışmalar bugün de sürmektedir. Özellikle Ermeniler’in, kelimenin üretilmesinden ve uluslararası hukuka girmesinden yaklaşık 30 yıl önce yaşandığını savundukları olaylar için genocide kelimesini kullanmaları, ilerleyen yıllarda, aynı kelimenin Kamboçya’dan Rwanda’ya, pek çok yerde yaşanılan kanlı katliamlar için de kullanılmaya başlanması bilim adamlarını ayırt edici tanımlama arayışına sürükledi. Tarihsel araştırmalarda, ilk kez 14’üncü yüzyıl İngilizcesi’nde yaygın kullanımı görülen holocaust kelimesi, Yahudi soykırımı için bu nedenle öne çıktı. Kelimenin kökeni, yangında çok sayıda canlının yanarak ölmesini veya yakılarak kurban edilmeyi işaret ediyor. Yahudiler, haklı olarak, yaşadıkları korkunç temizlik programını diğer genocide iddialarından ayırabilmek için fırınlarda yakıldıklarını hatırlatan holocaust kelimesine sığınmayı tercih ettiler. Soykırım’ın çağdaş tarifi... Kuşkusuz, genocide kelimesinin etrafında şekillenen tartışmalar, kelimenin çıkış noktasından çok farklı ufuklara yelken açmasına neden oldu. Bugün üzerinde varılan anlatımıyla, genocide, bir etnik, dini veya siyasi grubun, önce, yoğun bir propaganda kampanyası çerçevesinde hedef gösterilmesi, ardından tüm yaşamsal faaliyetlerinin kısıtlanarak dışlanması ve nihayetinde bir sanayi toplumunda sanayi alt yapısı kullanılarak geride tek bir üyesinin bile kalmayacağı bir mekanizma ile ortadan kaldırılması olarak tanımlanmaktadır. ...Ve bu tarifin, Ermeniler’in 1915 yılındaki Osmanlı-Rus Savaşı sırasında sınır bölgelerinde yaşandığını savundukları olaylar ile hiçbir ilişkisi yoktur. Democide tanımlaması... İşte tarifin bu noktasında Amerikalı siyaset bilimci R.J.Rummel karşımıza çıkmaktadır. 1900-1987 yılları arasında dünyada meydana gelen savaşlarda, toplam 38 milyon askerin ölmesine karşın 170 milyon sivilin yaşamını yitirmesinden yola çıkan R.J. Rummel, siyasi otoritenin kararlarından kaynaklanan tüm kitlesel ölümleri tarif etmek için democide kelimesini ortaya atmış, kelime, akademik çevrelerde büyük destek kazanmıştır. Bu tanımlamaya göre, Amerika Birleşik Devletleri ve Pakistan’ın, 2001 yılındaki savaş sırasında milyonlarca sivilin yaşamını tehdit eden Afganistan’daki açlık bölgesine gitmek isteyen yardım konvoylarını durdurmaları bir democide eylemidir. R.J.Rummel, bu tanımlamasının bir alt başlığında da, Şili, Arjantin gibi kanlı askeri diktatörlükler yaşamış ülkelerde siyasi muhaliflerin ortadan kaldırılmasını politicide olarak tanımlamaktadır... Gördüğünüz gibi konu son derece derin... Dünyanın düşünen beyinleri, bu konuda her yıl yüzlerce kitap yazıyor... Bu tartışmalara, hiçbir bilimsel birikimi olmadan balıklama atlayanları hayretle izliyorum... ********* bence önce soykırımın ne demek olduğu üzerinde duralım bu aydınlanmadan sevkiyata girmek ne kadar doğru olabilir
  19. Unarm

    A.B.D ve ORTA DOĞU

    xhandros size katılmamak mümkün değil.amerika daha çok güç isriyor bu gücü artık petrolle değil borla ekde edebileceğini biliyor.bu yüzden politikasını buna göre değiştiriyor
  20. bildiğim kadarıyla dünya kadınlar günü yalnızca kadınlara özel.ama bakıyorum meydanlara herkesin elinde bölücü örgütlere ait birer pankart var.bu nasıl kadınlar günü kutlamak.sonra polisin tutumu eleştiriliyor.bu vatanın ekmeğini yiyenler vatanlarını satacak ve polisimiz buna göz yumacaksa böyle polislik olmasın. 8 martta yalnızca apo yandaşı kadınların günü yoktu 30 bin evladını ***** kurşunlarla kaybeden analar da kanınlıklarını hatırlıyordu o gün.ama istanbulun ortasındaki bu hain gösteri analarımızın yarasını deşti.bunun sorumluları hala el üstünde mi tutulacak?bu hainler hala şehitlerin kanı üstünde cirit mi atacak? türkiye cumhuriyetinin gerçek yuttaş kasınlarına sesleniyorum böyle bir dünya kadınlar gününü böyleleriyle beraber kutlamaktan memnun musunuz?
  21. Unarm

    ermeni meselesi

    sayın fosil 903 sizi anlıyorum yaptıysak niye gizliyorum yapılması gerekliymiş yapılmış diyorsunuz.evet yapılsa ben de osmanlı devleti haklıymış derdim ama söylediğiniz bir soykırımdır.osmanlı devleti 600 yılı aşan süre içinde hiç bi millete soykırım yapmamış aksine buna maruz kalanlara yardım eli uzatmıştır .anlaşılan sizinle soykırım kelimesi üzerinde anlaşamadık.eğer insan hayatı için belirli yerdeki belirli kişiler başka bir yere zorunlu olarak göç ettiriliyor ve bunun adı soykırım oluyorsa evet soykırım yaptık(o zaman kuruluş yıllarında zorunlu olarak balkanlara gönderilen türkmenlere de soykırım yaptık).bir kaç kendini bilmez bu kervanın yolunu kesip saldırıda bulunuyor ve ölen birkaç bin kişi emperyalistler tarafından 1.5 milyon olarak gösteriliyorsa evet yine soykırım yaptık. eğer osmanlı imp. zorunlu göç yasasını çıkarmasaydı ölen ermeni dayısı şimdikinden daha fezla olurdu elbette Türk sayısı da. sizden ricam konu hakkındaki önyargılardan uzaklaşarak konuya yasklaşmanız.aslında formen de aynı şeyleri söylemek istiyor ama kelimelerini biraz ağır kullanmış.sizinde türkün gururunu her zaman koruyacağınızı biliyorum.ama siz bu konu hakkında fazla birşey bilmiyorsunuz.söylediğiniz büyük bir itham.evet ölen ermeniler olmuştur tıpkı türkler gibi ama bu hiç bir zaman soykırım adı ile anılamaz anan karşısında beni bulur
  22. Unarm

    ermeni meselesi

    asıl bir tarih ansiklopedisi sana lazım hangi gerekçeye dayanarak böyle bir şey iddaa ediyorsun?hangi tarih ansiklopedisinde böyle bir soykırımın olduğu yazıyor lütfen söyler misin?tarihi bilgilerimin sizden çok olduğu kesin.3 yıldır bu konu üzerine araştırma yapıyorum hem de deslere girmeyip devamsızlıklık yaparak.sizin gibi oturduğum yerden tarihi değiştirmeye kalkmıyorum.emperyalistlerin çıkarları doğrultusunda ortaya attıkları yalanlara türklerin de inanacağından endişe ediyordum.korktuğum başıma geldi.hadi orhan pamukun çıkarı var da böyle bir iftirada bulunuyor .peki sizin çıkarınız ne .durup dururken hiç bir türk kendi milletini kötülemez.ya bir çıkar sözkonusu ya da (siz cahilsiniz demek istemiyorum) siz araştırma yapmasını bimiyorsunuz.size tavsiyem okuduğunuz tarih ansiklopedileri sayısını artırın.eğer hala ikna olmuyorsanız iddanızı neye dayandırdığınızı yazın.elimden geldiğince size böyle bir soykırım olmadığını kanıtlayacağım.benim amacım kuru laf kalabalığı yapmak değil.kanıtsa kanıt.koskaca bir milleti böyle bir suçla itham etmeyiniz.ben kaç tane soykırım biliyorum bunu söyleyen emperyalistlerin yaptığı ama kendim iyice tatmin olmadan bunları hiç bir yerde açıklamıyorum.zamanı geldiğinde bunlarıda açıklayacağım.araştırmalarınızda soykırım kelimesinin anlamına da bakın.bir konu da hem fikir olalım.saygılarımla
  23. hize katılıyorum sabreden derviş muradına ermiş güzek günler hiç uzak değil
  24. Unarm

    alevilik

    alevilik islamiyetin hak mezheplerinden biri mi?islam dinine aykırı bir takım görüşleri var mı?bilenlere soruyorum cevaplarsanız sevinirim
  25. Unarm

    ankara

    ankara kalesi geliyor çünkü tüm ankara ancak oradan bu kadar güzel görülebilir
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.