Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Scaramouche

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    87
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Scaramouche - Başarıları

Meraklı

Meraklı (6/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • İçerik Başlatan
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. Scaramouche

    Demokrasi Nedir?

    Bozan bey bunu tartışmayı genişletebilmek için soruyorum...Rica etsem Adnan Menderes'i Türk siyasal yaşamı içinde nereye koyduğunuzu ve nasıl tanımladığınızı öğrene bilir miyim?Türk siyasetine demokrasi adına ne getirmiştir ne götürmüştür... Bu konuda görüşlerinize katılıyorum...Türkiye'de ki Avrupa'da ki gibi bir burjuva sınıfının oluşamamasının asıl nedeni Avrupa'da ki halkın oluşturduğu burjuva sınıfının doğrudan halkın baskısıyla yani alttan bir dalgayla egemenliğini aristokrasi ve bürokrasi üzerinde kabul ettirip böylece bürokratik kadroları bile kendisi görev başına getirecek bir düzeye erişirken,2 yüzyılı aşkın bir süre içinde pişerek üst düzey bir kültürel birikim yaratabilmiş olabilmesidir...Tabi Türkiye'deki gibi 25-30 sene gibi bir sürede bürokrasinin ve üst yönetim kadrolarının emrivakileriyle bir Türk burjuvasizi yaratılmaya çalışılırsa ortam aynen günümüz de olduğu gibi zenginleşmiş ama yontulmamış Türk usulü bir burjuva kitlesine kalıyor malesef...Türkiye'nin temel açmazıda budur bence...
  2. Umarım özelden attığım mesaj yeterli cevap olmuştur... Sosyal hayatlarımızın bilgi birikimimiz ve dünya görüşümüz üzerinde bıraktığı etkiler konusunda bir karşılaştırma yapmayı ve olayı fikir tartışmasından çok kişisel karşılaştırmalar ve yaşam deneyimi örnekleri vererek açıklamanızı darılmayın ama anlamsız buluyorum...Muhtemelen sizin de arkadaşlarınız arasında sizin deyiminizle sizden daha çok görmüş geçirmiş,daha çok bilgi birikimine sahip dostlarınız vardır...Heralde onlarla olan siyasi veya başka konulardaki tartışmalarınızda onlar size hayat deneyimlerinin üstünlüğü veya okuduğu yabancı dildeki kitapların sizden daha fazla olmasını örnek gösterek bir tartışmada haklılığını ispat etmeye çalışmıyorlardır...Ayrıca sözünü ettiğiniz basın yayın kuruluşlarının siyasi görüşlerine olan mesafemden dolayı pek takip etmediğimi ancak karşıt olduğum görüşün ne demek istediğini anlayabilmek ve elimden geldiğince empati kurabilmek için temel fikri noktaları hakkında donanıma da sahip olmayı bir insanlık vazifesi olarak gördüğümü bilmenizi isterim...Yani onları desteklemiyor ve ideolojik olarak uzak bir konumdayım..Yalnız demokrasi prensibi açısından bireysel haklar bağlamında mağdur oldukları bir durum varsa hangi siyasi görüş olursa olsun savunucusu olacağımdan da kuşku duymayın...Bu sanırım sizinle demokrasiye olan bakış açımız arasındaki temel farkı oluşturuyor... Sekülerizmin kelime anlamına gelecek olursak sanırım burda bir kavram karmaşası yaşıyorsunuz...Seküler devletin dini siyaset kapsamından çıkardığı doğrudur...Bu bakımdan laiklikle karıştırılabilir ... dinin kontrolünü, elinde bulundurmaz..Peki onu kimlerin eline bırakır..tabi ki dini cemaatlerin...Şimdi bu noktada ABD'yi de laiklik hususunda örnek göstererek Türkiye'de de dinin Fethullah Gülen hareketine,Nakşibendilere ve daha birçok dini tarikatın eline bırakılmasından mı yanasınız...Tıpkı ABD'de olduğu gibi...Eğer böyle bir sistemin savunucusuysanız(ki seküler devlet yapısının tam tanımı budur)bu inanç sistemlerinin içinde yer alan arkadaşlarla olan tartışmanızın nedeni nedir...Sizce Amerika'da ki sadece örnek gösteriyorum Bush'un içinde bulunduğu Evangelist hareketin bir benzeri izdüşümü olarak Nakşibendi tarikatına mensup bir cumhurbaşkanımızın olabilmesinden mi yanasınız... Bu hususlarda sizde gördüğüm fikri ve kavramsal temeldeki çelişkilerinin yanlış bir izlenim olduğunu ispatlayabilirseniz sevinirim... Mümkünse bu cevap sadece fikri bağlamda kalıp karşınızdaki kişinin fikri farklılıklarını baz alarak psikoanaliz tahlinini yapmamaya özen göstererek ve tanımadığınız bir kişinin yaşı ve sosyal statüsü hususunda üstünkörü ve anlamsız etiketlemelerden uzak bir yapıda olsun... saygılar...
  3. Ooo muhterem bak şimdi utandım kendimden..Sizin gibi âli insanların yanında...ne yapsan yerin dibine mi girsem... Gör bak bir anda turancı-faşist oldum...tek bir cümleden benim ideolojik kimliğimin tahlinini yaptın...Ne çok şey biliyorsun sen öyle....Senin hakkındaki izlenimlerimin haklılığını ispatladığın için teşekkürler...Kör,idelojisinin bataklığına saplandığı için debelenenikçe batan,kendinden başka hiçbir fikre saygısı olmayan,kendini demokrasi savunucusu sanıpta,karşıt görüşü gördüğünde konuşup acaba haklı olduğu tek bir yan bile yok mu diyeceğine üzerine atlayan sonunda da kendi dogmasının öngördüğü etiketi yapıştıran zavallı bir insan tipi...Bu yüzden hiç öyle sevmediğin bir fikrin sahibine yaftayı takıp demokrasi havarisi taklitçiliğine soyunma..sen ve senin gibilerde çok sırıtıyor bu...Koca evrenin,toplum ve insanın tüm şifrelerini tek bir kişinin çarpık algısıyla yarattığı herhangi bir ideolojiyle çözebileceğine inanıyorsun...Fikri algılaman o kadar sığ ve siyasi saplantıların okadar keskin ki sana ve fikirlerine karşı olan en küçük bir muhalefetde kaplan kesiliyorsun...biliyorsun ki arkana attığın heybe o kadar küçük ve senin bacakların o kadar güçsüz ki ona sadece tek bir ideolojinin anlatıldığı kitabı sokabilirsin...ayrı bir kitap sığdırsanda bacakların dayanmaz düşersin...çok var senin gibileri lisede ''Das Kapital''nın ne olduğunu bilmeden Bebel'in Kadın ve Sosyalizm'ini eline alanlar anlarsın ya... O yüzden hakanbaran boşver bu işleri hayat güzel yaşamana bak...desem de beni dinlemezsin...o yüzden hak bildiğin yolda sana başarılar...Ama biriyle tartışırken hayatın boyunca kimliğin nedeniyle edindiğin edindiğin siyasal saplantılarının doğurduğu şu cehaletin kibrini saklamanı öneririm...yavaş yavaş....
  4. Bunları gördükten sonra futbola tekrar dönmeye karar verdim...Bu beceriksizler bu halleriyle birinci lig takımlarında oynayabiliyorlarsa ben de bunların oynadığı liglerde gol kralı olabilirim...
  5. Biri kendi düşüncesine bağlı kalır; çünkü ona kendi kendine ulaşmış olduğunu sanır. Öteki ise, onu zahmetle öğrendiği ve onu anlamış olmakla övündüğü için bağlıdır düşüncesine. Sonuç olarak, her ikisi de kendini beğenmişliktir ...Tüm idealistler, hizmet ettikleri davaların her şeyden önce dünyanın tüm öteki davalarından üstün olduğunu düşünürler. Kendi davalarının biraz olsun başarılı olması için, bu davanın tüm öteki insan girişimlerine gerekli olan aynı pis kokulu gübreye açıkca ihtiyacı olduğuna inanmak da istemezler. F. Nietzche Yok birbirinizden farkınız....
  6. Bu listedeki insanların hepsi halk tarafından denendi ve gönderildi...Benim anlayamadığım Mesut Yılmaz gibi enerji yolsuzluklarının baş mimarı bir insanın mahkemede davanın zaman aşımına uğraması neticesinde serbest kalabiliyorsa nasıl bir yüzsüzlükle tam olarak aklanmadan siyasete geri döneceğini söylebiliyor...bu halk pişkin siyasetçilerden bıktı artık...
  7. DTP'den açık PKK beyanı DTP'nin 1'inci olağan kongresinde konuşan eşbaşkanlardan Tuğluk, terör örgütü PKK ile organik bağlarının açık itirafı sayılabilecek ifadaler kullandı: PKK ile araya mesafe konulamaz. Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) 1'nci Olağan Büyük Kongresi'nde konuşan eşbaşkanlar Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk, Kürt sorununun çözümünde PKK'yı adres gösterdiler. Tuğluk, "PKK ile aramıza mesafe koymamız mümkün değil" derken, Türk de, İngiltere ve İspanya'nın yaşadığı "IRA" ve "ETA" deneyiminin Türkiye'de uygulanmasını istedi. Kongre, Yargıtay Başsavcılığı'nın, siyasi partiler yasasına aykırı olduğu uyarısı doğrultusunda eşbaşkanlıktan genel başkanlık sistemine geçiş için dün Ankara Atatürk Spor Salonu'nda toplandı. ETA ve IRA örneği Ayrılıkçı örgütler ETA ve IRA'nın siyasi kanatlarından temsilcilerin de yer aldığı kongrede, açılış konuşmasını Türk yaptı. Dünyada iktidarların muhalif silahlı güçlerle çözüm arayışına girdiğine dikkat çeken Türk, örnek olarak ETA ve IRA'yı vererek, "Türkiye'deki Kürt sorunu bugüne dek çözümsüz bırakılmıştır. Kürtlerle diyalog, demokrasi güçleriyle buluşma zorunludur. Kürtler olmadan, Kürtlere rağmen bir çözüm gerçekçi olmayacaktır" dedi. PKK'nın aldığı eylemsizlik kararına bağlı kalarak silah bırakmasını isteyen Türk, hükümetin de demokratik çözüm süreci başlatması gerektiğini söyledi. Kürtlerle mücadele yasası olarak nitelendirdiği Terörle Mücadele Yasa Tasarısı'nın geri çekilmesini isteyen Türk, Kürtlerin Meclis'teki temsilini engellediğini savunduğu seçim barajının kaldırılmasını ya da yüzde 3'e indirilmesini de talep etti. Konuşmasında, Abdullah Öcalan ile PKK'nın, Türkiye'nin bir realitesi olduğunu savunan Tuğluk da, şöyle devam etti: "Demokrasi ve barıştan söz eden herkes, PKK ile aramıza mesafe koymamızı istiyor. Oysa böyle bir şey mümkün değil, tam tersine, demokrasi ve barış için demokratik güçlerin ve toplumun PKK ile kendi arasına koyduğu mesafeyi kaldırması, örülen duvarları yıkması zorunludur. Barış stratejisi PKK'yı kapsama alanı dışında tutarak başarılı olamaz. PKK 30 yıl süren bir sürecin tarafıdır." Türk, genel başkan seçildi 701 delegenin oy kullandığı seçimlerde, Öcalan'ın 'Genel başkan kadın olmalı' isteğine rağmen, tek aday olan Ahmet Türk, 686 delegenin oyunu alarak genel başkan seçildi. 15 oy geçersiz sayıldı. Tuğluk'un eşbaşkan yetkileriyle donatılarak genel başkan yardımcısı olması bekleniyor. 'Gürültü yapmayın!' uyarısı Tuğluk'un "PKK'sız olmaz" mesajı vermesinin ardından salondakilerin "Öcalan" sloganları atması, kongrenin teröristbaşından uzak yapılması ısrarına rağmen temel çelişkiyi gözler önüne serdi. Divan, Öcalan sloganları atanları "gürültü yapmayın" şeklinde uyardı. NOTLAR # Eski DEP milletvekili Leyla Zana, davet edilmesine rağmen kongreye katılmadı. # İstiklal Marşı'nın okunmadığı kongrede, izleyiciler arasındaki bir kişi Kürt marşı okudu. Kongrenin başlangıcında yüzlerini kapatan bir grup genç, salonda Öcalan posteri dolaştırdı. # Kongreye katılan ETA ile IRA'nın siyasi kanat temsilcileri Gorka Elejaborrieta Diaz, Philip Mc Guigan ile Avrupa Özgür İttifakı Genel Müdür Yardımcısı Gonter Dauwen alkışlandı. # Konuşmasını Kürtçe yapan Avrupa Parlamentosu Üyesi Feleknaz Uca"İmralı Cezaevi'nin de kapatılması gerekiyor" dedi. # Alman Demokratik Sosyalizm Partisi Milletvekili Helin Evrim Baba, Öcalan'a "Sayın " diye hitap etti. Kaynak:Milliyet Şahit olduğumuz bunun gibi nice örneğe rağmen azınlık faşizanlığını önümüze demokratik hak savunuculuğu,binlerce insanın ölümününe sepep olan bir terör örgütünü de meşru hakların savunucusu ve özgürlük savaşçıları olarak gösteren bir siyasi hareket ve onun savunucuları ne ölçüde samimi olabilir...Göz göre göre böyle bir ideolojiyi savunabilen bir bireyin fikir dünyası ne kadar sağlıklı olabilir inanın aklım almıyor...Amaç ve niyetin ne olduğu belliydi buson örnekler de belli gerçekliğin üstüne ispat edercesine yığılarak yeni kanıtlar yaratmaya devam ediyor...Burda beni asıl kızdıran bu siyasi partinin eş başkanlarının daha önce birçok basın organında Pkk ve İmralıyla resmi bir bağlantıların olmadıklarını söylemelerinden sonra önlerinde birkaç bin düşünce yoksunu terör sempizitanını görünce aşka gelip gerçek gerçek ve sinsi niyetlerini bu kadar aşikar bir şekilde dile getirebilmeleri... Muhtemelen riyakarlık, takiyyecilik ve ikiyüzlü siyaset anlayışı temelinde oluşturdakları ideolojik dogmalarının kendileri de farkında değiller ve davalarının haklılıklarından şüpheleri yok...Ne yaptığının ve neye hizmet ettiklerinin bilincinde olmayan bu kalabalıkla ilgili haberleri de kaşlarımı çatarak okumak artık bana mantıklı gelmiyor...Sonuçta ne yaptığının erkine erememiş savundu fikrin yanlışlığını kavrayamamış kitleye kızabilme hakkını kendinde göremiyorum...Onlara sadece acıyorum ve gerçekleri ve doğru olanı anlatmakta bu kadar yetersiz kalabildiğimiz için aslında kendime kızıyorum...
  8. Özellikle ABD'nin laiklik bakımından Türkiye'nin çok ilerisinde olduğuna dair fikri nasıl edindin anlayamadım...Amerika'nın seküler yapıda bir devlet olduğunu herkes bilir ve bunun laiklekle hiçbir bağlamda ilişkisi yoktur...Yok eğer Avrupa'dan örnek gösterecek olursak yanı başımızda ki Yunanistan'ın Ortodoks kilisesinin Yunanistan siyasetindeki etkisi bu konuları biraz merak edenler tarafından bilinir...Bunlarla beraber kusura bakma ama yaptığın diğer yorumlarda da genek bir bilgi birikimi noksanlığı göze çarpıyor...
  9. Shaq... Nowiztzki... Kobe... Iverson... Kidd...
  10. Sanat güneşimiz Zeki Müren'in büyük fedekarlıklarla elimize geçirdiğimiz son albümünün çıkış şarkısı olan AH AZİZE'nin kilibini ilk kez siz sevgili forumdaşlarımızla paylaşıyoruz... Türk ve Dünya Televizyonlarından önce ilk kez.... KARŞINIZDA... ::AH AZİZE::
  11. Bu da Yılmaz Erdoğan'ın son şiiri... Soğuk bir Türkiye Kupası maçında vazgeçtim Fenerli olmaktan. Ve yaşlı defansımda 4-3-3 yarasıydı Zeman hocam. Ben senin bir gün üst tura çıkabilme ihtimalini sevdim. f5 stadının kokoreç kokan yollarında özlemeye başladım Avrupadan tur atlayıp gelmeyi. Ve bu hasret öyle uzun sürdü ki adam gibi galibiyetleri özlemeye başladım sonra. Bizim Oğuzlarımız, Aykutlarımız vardı. Bir de eski şampiyonluklara bakıp ağlama imkanı. Sarı-lacivert renkli maraton sıralarında öğrendik şampiyonluk türküleri söylemeyi.Biz şampiyon oluyorduk Beşiktaş Cimbom ise kol saati. Koca koca paragraflarla umut ikliminde yazılar yazıyordu Alişen baba Sabah'ta, Türk dil kurumuna inat bir Türkçe'yle. Abilerimizden öğrenirken FB harflerinden şekiller türetmeyi, Rüştü'nün koruduğu kaleye usul usul gol yağıyordu. Ve halı sahalarda oynamayı öneriyordu haber bültenleri. Spor programlarında tartışılan Avrupa zaferim olmadı benim. İngilizleri en kötü zamanında yenişimizi saymazsak. Dereağzına usul usul taraftar yağıyordu. Ve tesislerden çıkmamayı öneriyordu futbolculara haber bültenleri. Sana şiirler marşlar biriktiriyordum fen bilgisi defterimde Ama sen yoktun... Ben senin birilerini yenebilme ihtimalini seviyordum suni teneffüs saatlerinde. Servis otobüsü seni hep hızla,perdeleri çekili götürüyordu tesislere. Ben senin için Avrupa zaferinden sonra Bağdat caddesinde korna çalabilme ihtimalini seviyordum. Ben senin birilerini eleyebilme ihtimalini seviyordum. Kış ayazı Pendik'e çekiyordu tenimin çatlamaya hazır gevrekliğini. Stada giriyordum.Kırık çatlak yolların çare bilmez fanatiği. Ne yana baksam Fenerli ve şampiyon sanıyordum tuttuğum takımı,Feneri. Yanımızdan geçip giden Cimbom'la yarışıyordum güya,Aziz Yıldırımın garantisinde. Sonra yeniliyordum "En büyük Fener" derken bir ikinci ligliye. Göz yaşlarımın sesini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin.Çıkıyordum sonra çıkıyordum stadtan.Pendik'ten bizim eve giden ömrümün o en uzun,ömrümün o en berbat,ömrümün o en çocuk,ömrümün o en ihtiyar yolunu koşuyordum.Çünkü sokakta Galatasaraylılar oluyordu UEFA'da üst tura çıkıyorlardı her maçın sonunda... Soğuk bir Türkiye Kupası maçında vazgeçtim Fenerli olmaktan. Ve yaşlı defansımda 4-3-3 yarasıydı Zeman hocam. Ben seninle adalara mistik ve demli bir çay kıvamında bakan bir ikinci lig sahasında tur atlama ihtimalini sevdim. Ben senin Pendik'i eleyebilme ihtimalini sevdim. Ben senin yenebilme ihtimalini sevdim... _________________
  12. Bu konuda çoğu erkek, yaratılışları gereği midir yoksa günümüz de artık uzun süreli bir ilişki için kadınları güvenilmez bulduklarından mı bilinmez kategorize etmekteler kadınları...evlenenilecek,kız ve eğlenilecek kız diye...Tabi son zamanlarda kültürümüzü kemiren toplumsal yozlaşıdan sonra artık tüm kızlar üzülerek söylüyorum ki eğlencelik geliyor bana...bu düşünce yanlış mı tabi ki yanlış...Ama çevremde gözlemlediklerime ve duyduklarıma göre ciddi düşünülecek bir ilişkiye girilebilecek bir bayan bulabilmek çok zor bence..Ozaman bana ne kadınların ne isteyeceğinden bu kadar yozlaşıdan sonra...herkez birbirinin etini yemeği sevgi zannediyor işte olay budur...gerisi hikaye...
  13. Evde şuanda benle beraber 4 galatasaraylı 1 fenerli var oylamaya onları da ekleyin...
  14. Aşk insanın doğru karar verme yeteneğini elinden alır...Bu yüzden en iyisi mantığın yön verdiği duyguları hissederek bir seçim yapabilmek...Kabul edin ya da etmeyin aşk ölümsüz bir duygu değil,gelip geçicidir...Yeterince mantıklı karar veremezseniz sonunda elinizde pişmanlıklardan başka birşey kalmaz...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.