Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

jeune

Φ Süper Üye
  • Katılım

  • Son Ziyaret

jeune tarafından postalanan herşey

  1. malesef oyle ataturkten de ulkeyi kurtaran lider olarak bahsedilir hangi ulkeyi ataturk ulkeyi mi kurtardi yoksa yepyeni bir ulke mi kurdu veya ulkeyi mi kurtardi yoksa anadolu insanini mi yada anadolu insanindan bir ulus mu yaratti bence tartisilmasi gereken bu olmali
  2. Türk devleti olduğu iddia edilsede kendi içinde Türk'ü barındırmayan bir devasa güç. turk oldugu iddaa edilsede deniyo ama ortada bi iddaa yok.
  3. jeune şurada cevap verdi: GÜLSÜN başlık Forum Oyunları
    tuttuu =) 60 kilodan fazlasin
  4. jeune şurada cevap verdi: GÜLSÜN başlık Forum Oyunları
    tutuu saclarim uzun pasa diger askerler gibi kisa sacli olmami istemiyo fenerbahcelisin
  5. jeune şurada cevap verdi: GÜLSÜN başlık Forum Oyunları
    birak ozeli burda insan dusmanini bile ozluyo seninde benim gibim karnin acikti
  6. klupler mali olarak buyudukce futbol kuculuyormu kulupler buyunce ahlak adalet futbol keyfi yok mu oluyor sizce bundan sonra anadoludan sampiyon cikarmi kapitalzmin ortaya cikmasindan sonra futboldaki dengeler degistimi yani buyuk olan kluper daha cok buyuyup digerleri daha mi kuculdu bu sene iyi basladi trabzonspor bakalim ne olacak besiktasida yenerler umarim bugun =)
  7. Ekonomik büyümenin ticarete faydası yok'. Bu laf benim değil. İktisat Profesörü Asaf Savaş Akat'ın. NTV'nin Trabzon'daki canlı yayınında söylendi. Belki genç okurlar farkında değil, ama, önümüzdeki yüzyılın siyasi tartışması çoktan başladı. Bu siyasi tartışmanın tarafları sağ/sol ayrımı gibi ayrı kutuplarda yerlerini almaya başladı, ama, kavramsal yetersizlik yüzünden taraflar yerlerini bilmiyor. Ve tartışmanın adı dahi konulamıyor. İktisat Profesörü Asaf Savaş Akat'a Trabzon'da bir küçük esnaf: 'Bu nasıl ekonomik büyüme, bize yansımıyor!'... Asaf Savaş Akat'ın dili sürçtü. Kavramları karıştırdı. Ne diyeceğini izah edemedi. Diyelim ki boşluğa düştü... Ama benim sizlere derdimi anlatmak için ağzından kaçan bu saçmasapan söz fırsat oldu. Akat şunları söyledi: 'Ekonomik büyümenin sizin ticaretinize bir faydası yok!' İşte böyle saçmasapan bir dünyaya düştük. İktisat profesörleri dahi ekonomik büyümenin ticarete faydası olmadığını söylüyor. Bu cümle 'tarihe' geçecek güzellikte, anlatalım. Bir tarafta 'ekonomi', bir tarafta 'ticaret' kelimesi. Bu kelimeler başka anlamlar mı taşıyor? Şunu mu demek istiyoruz,ekonomi büyüyor ama ekonomiye faydası yok. Değil. Bir şeyin adını koyup tartışmaya cesaret edemiyor! Büyüyen holding ekonomisi... Dünyada ve ülkemizde iki ayrı ekonomik sistem var. İç içe yaşıyorlar ama biri diğerini yutuyor. İki ayrı iktisadi zihniyet. İki ayrı iktisadi ideoloji. Verileri, tanımı, şekli, anlamı, malları, satışı, borsası, her şeyiyle farklı iki ayrı 'ekonomi'... Nedir bu iki ayrı ekonomi? Birincisi, holding ekonomisi diğeri küçük esnaf/küçük işletmeci ekonomisi... Önce küçük esnaf ekonomisine bakalım. Tarihin ilk gününden beri var. Mal alır satarsın, değiştirirsin. Aldığını sattığını bilir, tanır, tartar! Küçük esnaf aldığı sattığı malı tanır, eliyle dokunur. Giren, çıkan, parasını, malını anında bilir. Ne geldi bilir, ne sattı bilir. Kimden geldi bilir, kime sattı bilir. Ürettiğinin başında, müşterisini tanır. Ama en önemlisi muhasebesi gerçektir. Ne demek gerçek? Yani, alıp sattığı malların fiyatları, faizleri, ödemeleri, hepsi hakiki gerçek rakamlar'dır. Peki holding ekonomisi nedir? Eski dünyalarda yoktu, kapitalizmle ortaya çıktı. Kapitalizmin son aşaması. Bir tür canavar. Dünyayı ve ekonomiyi nereye götürdüğünü kimse kestiremiyor. Çünkü sanal ekonomi. Borsa, sanal. Spekülasyon üzerine kurulu. Holding sahipleri fabrikalarını dahi görmemiştir. Onlar, mallarına dahi dokunmamıştır. Çünkü onlar hisse senetlerini alıp satar. Müşterilerini yüz yüze değil anketlerle tanırlar. Ve bir holdingin yüzlerce oteli, madeni olabiliyor, üç/beş/on ayrı ülkede fabrikaları olabiliyor. Farklı ülkelerin farklı siyasal rejimlerinin farklı gümrük tariflerinden, faizlerinden, bankalarından girip çıkıyorlar. Yani, mal, yatırım, servet, istihdam, tanımları, küçük esnafla aynı değil. Küçük esnafın mal varlığının karşılığı ortada. Holdinglerin mal varlığını kimse ölçemez. Bunun için bir muhasebeci ve hukuk ordusunun aylarca çalışmasına ihtiyaç vardır. Başka köklü değişimler de var, diyelim, mesela, holdinglerin başlarındaki adamlar iktisat kitaplarında bugün okutulan yatırımcı, işletmeci, müteşebbis tanımlarına sığmaz... Çünkü artık 'risk' alan yok. Siyasi iktidarlar ve güçlü lobiler bu 'riskleri' günümüzde sıfırlamıştır. Oysa küçük esnaf her gün risk alır, bu yüzden her gün binlerce kepenk iner... Yatırımın tanımı da değişmiştir. Bir patron yatırım yapmak için öz servetini, daha önce kazandığı/biriktirdikleriyle fabrika açmaz. Yatırım için bankaları kullanır, hatta, bankaların kararlarıyla ortak bir 'karar' oluşturur. Bunun anlamı şu; parası olmayan yüzlerce adam da bankaya siyasi gücüyle gidip yatırım yapacak kredileri ucuzundan ve ağrısız başıyla alabilir, son otuz yılımızın holdingleşme serüveninde görüldüğü gibi. Ayrıca holdingler, istihdamı biz yaratıyoruz, yatırımları biz yapıyoruz, ülkenin her şeyi biziz zihniyetini ve ideolojisini yaratıp ülke bütçesinden ve bankalarından ve siyasetinden sonsuzca faydalanırlar. Küçük esnafın aydını, partisi, adamı, gazetesi yoktur, kimse duymaz onu. Özetle, küçük esnafın ticareti başka şey, holdinglerin ekonomisi başka şeydir. Bu iki ayrı ekonomiyi aynı ekonomik veriler ve dil ile ölçemeyiz... Başka şeyler. Şunu bilelim, ülkemizde bu iki ayrı ekonomi savaş halindedir, büyük holdinglerin siyaseti, medyayı, imkanları ele geçirmiş, küçük esnafın işini bitirmektedir. İşte büyüyen bu ekonomi holding ekonomisidir. Küçük esnafı yutarak, soykırımdan geçirerek, dağıtarak büyüyor. Küçük esnafı, malını dükkanını satıp kendi büyük mağazasında tezgahtar olmaya zorluyor. Küçük esnafa da büyük holdinglerin arka kapılarındaki çöplerini eşeleyip hurdalarını satmaktan başka şans kalmıyor. Siyasi anlamları da farklı toplumsal anlamları da farklıdır. Şöyle, holdingleri üç/beş kişi yönetir, o halde demokrasiye basınç uygulayan, katılan üç/beş kişidir. Kredileri, teşvikleri, vergileri kendilerine yontar. Üç/beş holding ülkeyi yönetmeye başlar. Küçük esnafın sayısı milyonlarcadır, bu, demokrasiye milyonlarca insan katılıyor demektir. Bütçenin imkanlarını küçük esnafa ağırlıkla vererek hakkaniyetli bir bölüşüm, sosyal denge ve cart curt, demektir. Yani, varoluşları, yapıları, anlamları, siyasetleri ve ideolojileri tamamen farklı iki ayrı ekonomi ortada büyük bir dünya savaşı veriyor: Bir yanda holding ekonomisi, diğer yanda küçük esnaf ticareti... ABD'nin küreselleşme dediği şey de elindeki üçyüz büyük holdingin dünyanın bütün mallarını, madenlerini, imkanlarını ele geçirme savaşıdır. En büyük farklılıkları şunlardır: Holdingler gidip tarladan ürün satın almaz. Bunu küçük esnaf yapar. Çünkü holding tarlanın kendisini satın alır, çiftçiyi iptal eder... Holding tarladan aldığı malı nakliyeci esnafına da taşıtmaz. Bunu küçük esnaf yapar. Çünkü holding, nakliyecileri de kendi satın alır... Hatta holding malını satmak için büyük gazeteler ve yayın organlarını ele geçirir. Oysa gazetecilik 'genelin hukuku' ve 'evrensel ahlak'ın konusudur. Olsun, mallarını satmak için istediği siyaseti yapar, över, eleştirir, ona kalmış. Özetle. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş büyük kulüplerdir. Başlarında büyük kulüp kelimesi yazılır. Büyük olduklarını habire söylüyor ve böylece teşvik onlara... Arsa tahsisi onlara. Krediler onlara. Devletin imkanları büyük kulüp oldukları için sınırsızca onlara. Ama topu sahada oynayan Trabzonspor. Harbi top oynamayı ipleyen kaldı mı hala... Top oynamak yetmiyor artık. Topu holdingler, büyükler oynuyor. Bugünkü milli takıma sokak arasından beş/altı futbolcu veriyor Trabzonspor, kimin umurunda. Genç takım takviyeli lise takımı dünya şampiyonu, ikincisi, kimin umurunda. Oysa bu gençler sayesinde yabancı futbolculara ülke ekonomisi daha az para ödeyecek... Ayrıca Şenol Güneş Türkiye'yi dünya üçüncüsü yaptı, yine büyük olmadı, ayrıca, futbolu vahşi bir hırsla oynayan Trabzonlu gençleri Şenol Güneş, efendice, usulca oynatmayı başarıyor. Kimin umurunda... Yani, ekonomi büyüdükçe biz bu maçı alamayacağız... Bu büyük kulüpler 'büyük' adlarıyla bu maçları bizden alıp Avrupa'ya açılabilecekler mi? Hayır. Ancak Avrupa'nın büyük isimli ve çok kullanılmış futbolcu eskilerini alıp zaman zaman artistik çıkışlar yapabilirsin, hepsi bu... O halde, Ağla Trabzonspor!.. Maçları artık holdingler bağlıyor!.. Kulüpler büyüdükçe futbol küçülüyor, kulüpler büyüdükçe ahlak yok oluyor, kulüpler büyüdükçe adalet yok oluyor, kulüpler büyüdükçe insanlığın neşesi, keyfi, arzusu, oyunu kayboluyor!.. Sonuç. Trabzon'daki esnafın sorusunu şöyle düzeltelim: 'Asaf bey topu biz oynuyoruz ama hep kaybediyoruz neden.' Asaf Savaş'ın doğru cevabı şu olmalıydı: 'Siz hep çalışacaksınız ama hep başkaları kazanacak.' O halde Türkiye'de iki tane siyasi düşünce var. Biri borsadan bağırıyor: 'Yaşşa Fenerbahçe.' İkincisi, tribünler takıma sahip çıkılması için canhıraş bağırıyor: 'Ayağa kalkmayan Fenerli olsun.'
  8. istanbulda ya aslinda cok guzel geciyo takim elbise giyiyorum surekli nobet tutmuyorum bazen haftada bir kere ictimalara girmiyorum hic bir yerde sira beklemiyorum cayim kahvem internetim tv herseyim var daha saymakla bitmez rahatim yani korgeneral habercisiyim ama her seye ragmen askerlik iste
  9. hosgeldin.unutuggumuzu saniyosan yaniliyosun konyada okuyodun degilmi eger hayir dersen cok buyuk pot kirmis olurum
  10. bayramda elini opmeye gelsem bana harclik verirmisin
  11. bana ait bi oda var gercekten.bi cok odadan da buyuk kocaman.ozel esyalarimi oraya koyuyorum,o odada dinleniyorum kimse girmiyo benden baska:D emirler yerine uygulaniyo bugun 2 tane sivil insan geldi benim gorevimi yapmak icin.yakinda tekmeyi atacaklar bana ama israrla pasadan senin icin ozel istek yapcaz burda kal diye diyolar.kabul etmezsede gizli gizli burda duracaksin ddediler bugun bana nati o kadar da olsun kolaymi pasanin sorumlulugunu ustlenmek
  12. jeune şurada cevap verdi: kaoss başlık Din Felsefesi
    Beni özene bezene yaratan kim? Sen! Ne yapacağmı da yazmışsın önceden. Demek günah işleten de sensin bana: Öyleyse nedir o cennet cehennem?
  13. jeune şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    12 Eylül 1980’de Türk Silahlı Kuvvetleri, 27 Mayıs 1960 darbesinin ve 12 Mart 1971 muhtırasının ardından cumhuriyet tarihindeki üçüncü müdahalesini yaptı ve yönetime el koydu İSTANBUL - Süleyman Demirel’in Başbakan’ı olduğu hükümet görevden alındı ve TBMM lağvedildi. Yürürlükteki, 1961 Anayasası tamamen rafa kaldırıldı. Ülke 1983 seçimlerine kadar Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve kuvvet komutanlarından oluşan Milli Güvenlik Konseyi tarafından yönetildi. Milli Güvenlik Konseyi’nin belirlediği Danışma Meclisi tarafından hazırlanan Anayasa, 1982 yılındaki halk oylamasında, yüzde 92’lik “Evet” oyu ile büyük farkla kabul edildi. Aynı halk oylamasında, Kenan Evren Cumhurbaşkanı seçildi. Kabul edilen Anayasa’da, generallerin ömür boyu yargılanmasını engelleyen geçici 15. madde, seçimlerle iktidara gelen hiçbir hükümet tarafından kaldırılmadı ve 12 Eylül liderlerinin dokunulmazlığı sürdü. DARBENİN SONUÇLARI TBMM kapatıldı, anayasa ortadan kaldırıldı, siyasi partilerin kapısına kilit vuruldu ve mallarına el konuldu. 650 bin kişi gözaltına alındı. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. 7 bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi. Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı (18 sol görüşlü, 8 sağ görüşlü, 23 adli suçlu, 1’i Asala militanı). İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis’e gönderildi. 71 bin kişi TCK’nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı. 98 bin 404 kişi “örgüt üyesi olmak” suçundan yargılandı. 388 bin kişiye pasaport verilmedi. 30 bin kişi “sakıncalı” olduğu için işten atıldı. 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. 30 bin kişi “siyasi mülteci” olarak yurtdışına gitti. 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. 171 kişinin “işkenceden öldüğü” belgelendi. 937 film “sakıncalı” bulunduğu için yasaklandı. 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu. 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi. 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi. Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 31 gazeteci cezaevine girdi. 300 gazeteci saldırıya uğradı. 3 gazeteci silahla öldürüldü. Gazeteler 300 gün yayın yapamadı. 13 büyük gazete için 303 dava açıldı. 39 ton gazete ve dergi imha edildi. Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi. 144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. 14 kişi açlık grevinde öldü. 16 kişi “kaçarken” vuruldu. 95 kişi “çatışmada” öldü. 73 kişiye “doğal ölüm raporu” verildi. 43 kişinin “intihar ettiği” bildirildi
  14. bende ozledim gitme sakin bi yere
  15. jeune şurada cevap verdi: seREnaDE başlık Forum Oyunları
    bir yudum raki
  16. benim saklanacagim bissuru yer var hatta bana ozel bi oda bile var yuk ole degil pasalarin bulundugu 2 bina var bu 2 binada hic bir asker gorev yapmicak artik ama biz haric pasaya 3 kisi bakiyoz valla emir orgeneralden geldi ama biz saklanarak gizli gizli calisarak orgeneralin emrini uygulamayacagiz
  17. haklisin bundan daha guzel bi hediye olamazdi

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.