gloria tarafından postalanan herşey
-
Cami mi, Camii mi?
Cami mi, Camii mi? Doğru: Cami Yanlış: Camii cami (I) -i, -si isim, din b. (***) (ca:mi) Arapça 1. isim, din b. (***) Müslümanların ibadet etmek için toplandıkları yer "Caminin cümle kapısının hemen sol yanında eski bir çeşme vardı." - A. Kutlu
-
Birebir mi? Bire Bir mi?
Birebir mi, Bire bir mi? Doğru: Birebir Yanlış: Bire bir birebir sıfat (bire'bir) 1. sıfat Etkisi kesin olan "Fikrince, güya bu koku göğüs darlığına birebirmiş." - S. M. Alus 2. İstendiği gibi, uygun
-
Aferin mi, Aferim mi?
Aferin mi, Aferim mi? Doğru: Aferin Yanlış: Aferim aferin ünlem (a:ferin) Farsça 1. ünlem Övme, takdir, beğenme vb. duyguları belirtmek için söylenen söz, bravo "Aferin İsmail, söyle, daha bağırarak söyle!" - R. N. Güntekin 2. isim Öğrencilere verilen beğenme ve takdir kâğıdı
-
Yan Yana mı, Yanyana mı?
Yan Yana mı, Yanyana mı? Doğru: Yan yana Yanlış: Yanyana yan yana sıfat 1. sıfat Birbirinin yanında olan "Burada, yan yana iki odamız vardı." - A. Kutlu 2. zarf Biri ötekinin yanında olarak "Hiçbir yerde yan yana gelmedik." - A. Ağaoğlu
-
Mütevazı mı, Mütevazi mi?
Mütevazı mı, Mütevazi mi? Doğru: Mütevazı Yanlış: Mütevazi mütevazı sıfat (müteva:zı) Arapça 1. sıfat Alçak gönüllü "Sakin, mütevazı ve kalabalıktan kaçan ruhunu incitmemek için onu, birkaç kişi ile sırtımda ebedî makamına ben götürdüm." - A. H. Müftüoğlu 2. Gösterişsiz, iddiasız "Düğün sahibinin bütçesi ne kadar dar ve mütevazı olursa olsun, hokkabaz şarttı." - S. Ayverdi
-
Mantalite mi, Mentalite mi?
Mantalite mi, Mentalite mi? Doğru: Mantalite Yanlış: Mentalite mantalite isim Fransızca mentalité isim Anlayış Mantalite kelimesi yerine Türkçe'deki "anlayış" sözcüğü kullanılabilir.
-
Bir Arada mı, Birarada mı?
Bir Arada mı, Birarada mı? Doğru: Bir arada Yanlış: Birarada bir arada zarf zarf Toplu bir durumda, birlikte, toplu olarak "Bir arada yaşayış, akrabalık kadar kuvvetli bir tesanüt yaratabilir." - C. Meriç
-
Fiyat mı, Fiat mı?
Fiyat mı, Fiat mı? Doğru: Fiyat Yanlış: Fiat (bir araba markasıdır ) fiyat isim Arapça 1. isim Alım veya satımda bir şeyin para karşılığındaki değeri, eder, paha "Fiyatı her ne ise derhâl tediye ederim." - N. Hikmet 2. ekonomi Bir mal veya iş gücü için uygun görülen para karşılığı "Fiyat yükselişlerini de beş yüz mislinde durdurmayı bildi." - N. F. Kısakürek
-
Yiyor mu, Yiyiyor mu?
Yiyor mu, Yiyiyor mu? Doğru: Yiyor Yanlış: Yiyiyor "Adam o kadar çabuk yiyor ki hizmetçi ekmek yetiştiremiyor." - B. Felek
-
Mademki mi, Madem ki mi?
ki bağlacı ne zaman bitişik, ne zaman ayrı yazılır incelemek için linke tıklayınız.
-
Mademki mi, Madem ki mi?
Mademki mi, Madem ki mi? Doğru: Mademki Yanlış:Madem ki mademki bağlaç (ma:demki) "Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür / Mademki böyle duygularım kaldı çok şükür" - Y. K. Beyatlı Burada ki bağlacı madem ile birleşerek kaynaşmış ve birleşik sözcük olmuştur. Bu durumda ki kelimeden ayrı yazılmaz.
-
Rastgele mi, Rasgele mi?
Rast Gelmek mi, Rastgelmek mi? kavramının doğru kullanımı için tıklayınız.
-
Rast Gelmek mi, Rastgelmek mi?
Rastgele mi, Rasgele mi? Rastgele mi, Rast Gele mi? kavramlarının doğru kullanımı için linke tıklayınız.
-
Rast Gelmek mi, Rastgelmek mi?
Rast gelmek mi, Rastgelmek mi? Doğru: Rast gelmek Yanlış: Rastgelmek rast gelmek 1. düşünmediği, ummadığı hâlde karşılaşmak, rastlamak, tesadüf etmek 2. düşünmediği veya düşülmediği hâlde payına düşmek 3. atılan şey hedefi bulmak 4. tesadüf etmek, denk gelmek
-
Rastgele mi, Rasgele mi?
Rastgele mi, Rasgele mi? Doğru: Rastgele Yanlış: Rasgele rastgele sıfat (ra'stgele) 1. sıfat Gelişigüzel "Bu özü susma ile tanımlamak pek kişisel, rastgele bir yargı kurmak oluyor." - N. Uygur 2. zarf (ra'stgele) Seçmeden, iyisini kötüsünü ayırmadan, gelişigüzel, lalettayin "Asılanları deniz kenarında, rastgele atıldıkları çukurlar içinde kumluğa gömüyorlar." - N. F. Kısakürek
-
Yasa Dışı mı, Yasadışı mı?
Yasa Dışı mı, Yasadışı mı? Doğru: Yasa dışı Yanlış: Yasadışı yasa dışı sıfat, hukuk sıfat, hukuk Yasalara, yasa kurallarına uymayan, kanun dışı, gayrikanuni, illegal "Sakın ha, yasa dışı işlere kalkışıp da bunca temiz gökdelene gölge düşürme." - T. Yücel
-
Tetanos mu, Tetanoz mu?
Tetanos mu, Tetanoz mu? Doğru: Tetanos Yanlış: Tetanoz, Tetenoz, Tetenos, Tetenos tetanos isim, tıp (***) Fransızca tétanos isim, tıp (***) İnsan ve hayvan vücuduna açık yaralardan giren, genellikle toprakta, gübrede yaşayan bir basilin yol açtığı, kasların sürekli ağrılı kasılmasıyla kendini gösteren ateşli ve tehlikeli bir hastalık, kazıklı humma "Onun tetanosun yakıcı pençesinde ne büyük bir ızdırapla kıvrandığını boş gözlerle seyretti." - N. Hikmet
-
Tabii mi, Tabi mi?
Tabii mi, Tabi mi? Doğru: Tabii Yanlış: Tabi tabii sıfat (tabii:) Arapça 1. sıfat Doğada olan, doğada bulunan 2. Olağan, alışılmış, her zamanki gibi olan, beklenildiği gibi "Sıcaklar arttıkça serin yerler aramak, âdeta tabii bir ihtiyaç hâline geliyor." - A. Rasim 3. Sağduyuya, mantığa, olağan düzene uygun olan "Beklenen cevap gelince derhâl yazılacağı tabiidir." - Atatürk 4. Yapmacık olmayan, doğal "Bir milletin kendi varlığını müdafaa etmesinden daha tabii ne olabilir?" - M. Kaplan 5. Katıksız, saf, doğal "Tabii meyve suları." 6. zarf (ta'bi:) Elbette, doğallıkla, doğal olarak, işin gereği olarak "Yurttaşlarım arasında bana bu yabancılığı çektirmemek isteyenler de oldu tabii." - A. Ağaoğlu
-
Öğünmek mi, Övünmek mi?
Övünmek mi, Öğünmek mi? Doğru: Övünmek Yanlış: Öğünmek Kelime övmek kökünden türemiştir.
-
Maşallah mı, Maaşallah mı?
Maşallah mı, Maaşallah mı? Doğru: Maşallah Yanlış: Maaşallah maşallah ünlem (ma:şallah) Arapça 1. ünlem (ma:şalla:h) "Ne güzel, Allah nazardan saklasın" anlamlarında beğenme duyguları bildiren bir söz "Maşallah! Ne güzel, ne civan kişiler!" - N. F. Kısakürek 2. (ma:şalla:h) Umulmadık durumlar karşısında şaşkınlık ve sitem belirtmek için söylenen bir söz "İşine gelince aklı gayet yerinde maşallah!" - E. Şafak 3. isim (ma:şallah) Nazar değmemesi için çocukların üzerine takılan veya çeşitli araç, bina vb. yerlere asılan, üstünde "maşallah" yazılı nazarlık
-
Fark Etmez mi Farketmez mi
Fark Etmez mi, Farketmez mi? Doğru: Fark etmez Yanlış: Farketmez Herhalde en sık yapılan yanlışlardan birisi de budur.
-
Fark Etmek mi, Farketmek mi?
Fark Etmek mi, Farketmek mi? Doğru: Fark etmek Yanlış: Farketmek fark etmek 1. görmek, seçmek "Emanete ihanet etmek veya etmemekle insan öteki mahlukattan ayrılır veya onlardan farkı kalmaz." - İsmet Özel 2. anlamak, sezmek 3. değişmek, başkalaşmak 4. ayırt etmek
-
Ham Madde mi, Hammadde mi?
Şimdi yazarken fark ettim ki bu gerçekten de çok sık yapılan hatalardan birisi... Hatta ben bile bir anlığına hangisinin doğru olduğundan şüphe ettim. Ama TDK doğru kullanımın bu olduğunu yazmış.
-
Ham Madde mi, Hammadde mi?
Ham Madde mi, Hammadde mi? Doğru: Ham Madde Yanlış: Hammadde ham madde isim isim Bir ürün elde edilmesinde kullanılan temel bileşenlerin işlenip elde edilmesinden önceki durumu "Şekerin ham maddelerinden biri pancardır."
-
Övünç mü, Öğünç mü?
Övünç mü, Öğünç mü? Doğru: Övünç Yanlış: Öğünç Kelime övmek kökünden türemiştir övünç -cü isim isim Övünme, kıvanç, iftihar "Bütün oba sevdalıları korumanın sevinci, övüncü içindeydi." - Y. Kemal