DİPNOT tarafından postalanan herşey
-
bir emperyailst nasıl yetiştirilir?
Kesinlikle... Sevgiler grejuva... Teşekkürler...
-
BİZLERİ NE BEKLİYOR?... (Bir okurum göndermiş Profesörün yazısını. Ekleyecek, yorumlayacak bir yan var mı göremiyorum... Genel Kurmay’ının "En yakın..
Prof.Dr. Nuri Akkaş, 6.9.2006 Siz, sizi ellerinde sopalarla döve döve mi türbana sokacaklar sanıyordunuz! Hala daha, gerçekleri göremeyen safdil garibanlar, "Amma da büyüttünüz bu türban konusunu! Bırakın insanlar istedikleri gibi giyinsinler. Bu bir inanç özgürlüğü meselesidir" deyip duruyorlar. Ben de türban sorununun aslında bir kadın hakları konusu olduğunu söyleyip duruyorum ama onların düşündüklerinin tam tersi yönden. İsmet Berkan`in kelimeleri ile, `muhtemel bir cumhurbaşkanının esinin başının acık veya kapalı olmasının Türkiye`de ciddi siyasi gerilime neden olması` o kadar şaşılacak bir şey mi acaba? Berkan`in Amerikalı arkadaşının söylediği gibi: `Bir de tersinden bakın, türban Çankaya`ya girdikten sonra acaba türbansızlar Çankaya`ya girebilecek mi?` Böyle tersinden bakamayacak kadar yeteneksiz veya zaten önyargılı olanlara sormak gerek: Türkiye`de türbanın `kazanmasının` türbansızların sıfırlanması anlamına geleceğini göremiyor musunuz? Hayır, Türkiye hiçbir zaman Iran olmaz!` demeyin bana. Türbansızların sıfırlanmasında hiç de öyle (Iran`da olduğu gibi) sopaya filan gerek olmayacağını hala algılayamıyorsanız, buyurun size (Sabah`tan Erdal Şafak`in köşesinden `Bir Fas öyküsü`. Bu öykü de sizi ürpertmiyorsa uyandırmıyorsa) , artık söylenecek bir şey kalmadı. /Fransa`nin en önemli gazetesi `Le Monde`, 18 Mayıs`ta uzun bir röportajı yayınladı. Başlığı: `Hicab Fas`ın üstünü örtüyor`. Hicab, başörtüsünün ya da turbanın bir başka versiyonu. Türk basınında birkaç gazete o röportajdan yapılmış haberlere yer vermekle yetindi. Oysa `Le Monde`un Fas`tan aktardıkları daha fazla ilgiyi hak ediyor. Buyurun size genişçe bir alıntı: 'Bir sessiz devrim bu. İslam`ın rengi olan bir yeşil devrim. Bir orta öğrenim kurumunda Fransızca öğretmeni olan Sukayna `Ülkemi artık tanıyamıyorum` diyor. Sukayna 20 yıl önce okulunda göreve başladığında, sadece bir öğretmenin başını örttüğünü hatırlıyor. Bu gün ise tam tersi: Onun dışında tüm kadın öğretmenler ve tüm kız öğrenciler kapalı. Sonunda Sukayna`nin sinirleri boşaldı, depresyona girdi, görevi bıraktı. Hiçbir zaman dincilerin doğrudan saldırısına hedef olmadığını söylüyor. Sadece küçük damlaların gün gectikce birikmesi. Kısa kollu, dudakları rujlu ve sadece ayak bileklerini gösteren etekle okula gittiğinde örtülü meslektaşlarını n dokundurmaları : `Güne haram şeylerle başlanması ne kadar kötü` gibi. Ya da dolabına 3 kez pembe türban bırakılması gibi. `Cebinize bir çakıl taşı konuyor. Çakıl taşının ağırlığı nedir ki. Sonra bir gün öyle ağırlaşıyor ki o çakıl taşı, taşıyamıyorsunuz` diyor. Fas`in Fransızca yayınlanan dergisi `Tel Quel` 11 Mart`ta Kazablanka Üniversitesi güzel sanatlar fakültesindeki bir olayı aktardı. Okulun başı açık son 5 kadın öğretmeninin posta kutularına örtünmeleri uyarısı yapılan mesajlar bırakılmıştı. Derginin yazı isleri müdürü `Fas`ta ilk kez böyle şeyler oluyor` diye konuşuyor. Dahası artık sadece kadınlar değil, erkekler de hedef alınıyor. Örneğin düzenlediği kültürel faaliyetler Islami bulunmadığı için duvarlara karalanan yazılarda kafirlikle, dinsizlikle suçlanan El-Cedidi lisesi öğretmeni gibi. Çok acı çekiyor` diyorlar yakınları, `Öğrencileri artık ona kuşkuyla bakıyor, eskisi gibi saygı göstermiyorlar. ` Her şey sessiz oldu. Düşünceler de, elbiseler de usul usul değişti. Hiçbir tartışma, miting ya da çatışma yaşanmadan. Sukayna`nin albümündeki okul fotoğrafları sanki bir başka yüzyıldan kalma gibi: `Şuna bakın. 1992`de çekildi. Kadın ve erkek öğretmenler birlikte poz veriyorlar. Bugun böyle bir şeyi düşünmek bile imkansız.` Hüzünle `İslamcılar`in iktidarı da ele geçirmeleri artık an meselesi` diye iç çekiyor.` Fas`taki gelişmeleri yakından izlediğimiz için bu `değişim` bizi şaşırtmadı. Örneğin, gecen yıl önce Rabat Üniversitesi` nde son sınıfta okumakta olan bir kız öğrenci şöyle diyordu: `Ben fakülteye girdiğimde sadece 2 türbanlı vardı. Bir ay sonra 4`e çıktı. Onu izleyen ay 8`e... Herkes birine cengel atmakla görevliydi. Sonra cengel atan da başka birine. Bugün görüyorsunuz; okulun dörtte üçü kapalı.` İslamcılık derin ve kalıcı olarak Fas`a el koyuyor.’ İşte bu yüzden `semboller` çok önemli Türkiye`de. Saygılar, Prof.Dr. Nuri Akkaş, 6.9.2006 + Bir okurum göndermiş Profesörün yazısını. Ekleyecek, yorumlayacak bir yan var mı göremiyorum. Genel Kurmay’ının "En yakın ve en büyük tehlike!" dediği irtica olayına dikkatinizi çekeyim de “Ey Bilge, zamanında bizi niçin uyarmadın!” demeyin… Kaynak: hayri@bilgebalta. com / http://turkcelil.com/modules/news/article.php?storyid=5893
-
arto 32
Sevgli Artos'umuzun doğum gününü burada öğrendim... Onu seven, ona değer veren ve onun doğrular karşısndaki yürekli duruşundan ötürü saygı duyduğum ve sevgi beslediğim bir dostum bilinciyle kendisine iyi ki varsın derken bugün iyiki doğdun demek istiyorum... Doğum günün kutlu olsun ve yaşamın istediğin şekilde olsun sevgili dostum... Bugün sevgilerim senin için... Çünkü bunu benim için gerçekten hakedenlerdensin... Dost sevgilerimle...
-
ŞERİATIN KESTİĞİ YÜREK... (Ayşe Hanım ile Kübra’nın yaşadıkları gerçek olaylar... "İnanılmaz bir Şeriat uygulaması.." Hak ve hukukun bulunmadığı yer.)
Kur'anda yazmasına gerek yok... Bugün artık her ülke şeriatı kendi kurallarına göre yazıyor ve yaşıyor... Mesela.. NİJERYA'da Hamile kadına 180 sopa cezası Nijerya'nınkuzeyindeki bir şeriat mahkemesi, evlilik öncesi ilişkiye giren 17 yaşındaki hamile bir kıza önce 180 sopa ve doğum sonrası da halka açık kırbaç cezası verdi. Ülkenin şeriata geçen ilk eyaleti olan Zamfara'da, şeriat mahkemesi, 17 yaşındaki Bariya Magazu'yu evlilik öncesi cinsel ilişkiye girmekten suçlu buldu. Ceza olarak önden 180 sopa atılacak olan Magazu, doğum yaptıktan 40 gün sonra da halk tarafından kırbaçlanacak. Hıristiyanlar ile Müslümanlar arasında gerginliğin başgösterdiği Nijerya'da 8 eyalette şeriat uygulanıyor. Kaynak: http://www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/2000/0...nya/dunya8.html
-
ASKERLIK YAN GELIP YATMAK DEGILDIR!
Doğru! hangi kafaya hizmet ettiğimizi biliyoruz ama asla ve asla ne konuştuğunu bilmeyen bu kafalara hizmet etmeyeceğimizi de çok ama çok iyi biliyoruz... .
-
Şu balonu da patlatalım
. . ''Beyaz Türk'' teriminin tesisine katkılarımı bilen bilir. Şimdi yeni bir terim daha tesis etmek istiyorum.. Can Dündar geçen hafta Milliyet'te, son halife Abdülmecid efendinin mayolu denize girmesini örnek göstererek özetle soruyor: ''Abdülmecid efendi İslam'ın halifesi.. Ama aynı zamanda ressam, müzisyen.. Çocuklarını Avrupa'da okutuyor ve denize mayo ile giriyor. Halife böyleyse, bugünkü liderler neden mayo ile denizde görünmekten çekiniyor?'' Cevaplayalım . Türkiye'deki İslami hareket ''dinsel'' değil, sınıfsaldır. İslam son 70 yıldır, bu coğrafyada zenginin değil, başörtülü fakir fukaranın dini olmuştur. Bugünkü iktidar da başörtülü fakir fukaranın secimle işbaşına gelmesinden başka bir şey değildir. Demokrasilerde fukaralar da yönetime seçilebilir. Demokrasi, elit, aydın ve zengin tahakkumune izin vermediği içindir ki de iyi bir rejimdir. Abdülmecit efendinin hayat duruşunu, İslam'ın halifesi olmasına rağmen belirleyen din değil, sınıfıdır. Mayo ile denize girmek sınıfsal bir konudur. Dikkat edilirse aynı tarihlerde İngiliz aristokrasisinin de denize mayo ile girdiği görülür. Atatürk devrimleri ile birlikte burjuvazi ile din arasındaki ilişki kopunca, din köylülere kalmıştır. Oysa din köylülere bırakılamayacak kadar mühim bir şeydir, Türkler şu anda acıyla bu gerçeği öğreniyor. Dindar köylüler çok partili rejimle birlikte şehirlere göçüp ''Büfeci'' olurken köylü İslam'ını da şehirlere getirmişlerdır.. Bugun Türkiye'de iktidarda olan da işte bu sınıftır. Bu sınıfın siyası ideolojisine ben [/u]''Büfeci İslam'ı'' diyorum. Büfeci İslamı'nı biraz açalım. Büfeci, köylülükten kurtulmuş ama daha işadamı olamamıştır. Fakat önemli bir eşiktedir. İşadamı ''evrensel'' bakar ''sınıflarüstü'', ''siyaset üstü''' hatta ''dinlerüstü'' düşünür. Büfeci akrabacıdır, klancıdır. Herşeyi 3 metrekare dükkanı kadar bilir. Muhasebesi 3 metrekaredir, siyaseti 3 metrekaredir, dış politikası 3 metrekaredir. ''Serbest piyasa'' ekonomisini, ''serbest bir ekonomik rejim'' zanneder, demokrasi ve insan hakları ile entegral irtibatını bilmez. Zanneder ki Amerika zengin olduğu için insan hakları vardır. Oysa İnsan hakları olduğu için zengin olmuştur Amerika, çözemez . Dünya haritası çok sadedir büfecinin: Yahudi dünyayı sömürür. Araplar, din kardeşimizdir. Yunan düşmandır. Papa Hristiyan aleminin başkanıdır. Türkiye'miz çok güzeldir. Uğur Dündar araştırmacı gazetecidir. Kuşburnu şekere iyi gelir. Televoleler ahlakımızı bozmaktadır. . Ticareti, karı, borcu da limitlidir büfecinin. Bayilikten ne kadar kazanılıyorsa o kadar kazanır. Sigaradan 20 kuruş, gazeteden 15 kuruş. Çok bayilik almaya çalışır. Ne kadar çok bayiliği varsa durumu o kadar iyileşir. Baraj gölünde öğrenmiştir yüzmeyi. Denizle ilgisi limitlidir. Ailesi suya girerken ''İslam'' olduğu için değil, ''büfeci'' olduğu için saklanır. Abdülmecit efendi, ''modern halife'' olduğu için değil, ''burjuva'' olduğu için denize mayoyla giriyordu sevgili Can. Bugünkü kabinede ben saydım Başbakan dahil tam 8 tane bayii var. Bayii büyük büfeci demektir.. Ama büfecilik kötü bir şey değildir. Bugün o, denize mayoyla girmese bile, zengin doğacak çocukları mayoyla denize girecek demektir Gelişmeye, büyümeye en yatkın kesimdir büfeciler. Yatay değil dikey büyürler. Ben mesleğimin ilk yıllarında Ankara'da çok değerli büfeciler tanıdım. Hamamönü büfesinin Mevlüt Amca'sını, Firdevs ablasını hiç unutmadım. Sevgiyle anıyorum sigara bulunmaz ''tek kanallı gizli komünist'' Türkiye'de bana sigara bulan Mevlut amcayı. ''Büfeci İslam'' terimini Giresun'un Alucra'sından Ankara'ya göçmüş bu öncü Türk büfeciye armağan ederken, kitap ve makaleleriyle beni aydınlanma köprüsünden geçiren sevgili hocalarım ve arkadaşlarım Prof. Şerif Mardin, Prof Nilüfer Göle, Prof. Nur Vergin ve Doç. Dr. Ertuğrul Özkök'e de sevgi ve saygılarımı yolluyorum. KAYNAK:________________________________________________________________________ [email protected] / http://www.haberturk.com/newengine.php?hab...iz&@=242063
-
BÜYÜK DEVLET... (LÜBNAN KARŞISINDAKİ VAHİM DURUMUZ)... [E aferin... <BUGÜN OYLAMA VAR MESCLİSTE> Haydi bütün eller havaya...] "İLGİNÇ DEĞİLMİ?..."
Türkiye Hem Hedef Hem Maşa... Türk halkının en az yüzde sekseninin karşı çıkmasına rağmen AKP Meclis'te 340 oyla evet dedi. ABD ve İsrail'in yanında Hizbullah 'a, İran'a ve Suriye'ye karşı oy verenler emperyalizmin yanında yer alarak Türkiye'nin ve bölgenin çıkarlarını çiğnediler. Şahsi çıkarlar ve emperyalizmin talepleri örtüştü. Ankara'dan ABD'ye gidip ''bizi kullanın'' diyen danışmanlara ABD'nin yanıtı çok net oldu: ''Ortadoğu'da bizim maşamız olun.'' 340 milletvekilinin oyları ''kullanılmaya evet oylarıdır''. Tarih bunu böyle yazacaktır. Yeni Ortadoğu projesinde Türkiye, ''ABD, AB ve İsrail'in hedefleri arasındadır''. Şahsi çıkarları yüzünden bu gerçeğe gözlerini kapatanlar Türkiye'ye ihanet etmişlerdir. ABD ve İsrail istemediği için Kuzey Irak'taki kukla devlete sessiz kalanlar, onların çıkarları için görev üstlendiler. Yadsınamayacak bazı gerçekleri sıralayıp durumu netleştirelim: 1) ABD, AB ve İsrail Ortadoğu'da sınırları değiştirip petrolü ve pazarı tamamen denetimleri altına almak istiyorlar. 2) Arap ülkeleri, İran ve Türkiye hedefteki ülkelerdir. Fiili gelişmeler ve izledikleri politikalar durumu netleştirdi. 3) ABD, AB ve İsrail'in Kürdistan projeleri Irak, Suriye, İran ve Türkiye'nin parçalanmasına yöneliktir. Bu bir tahmin olmaktan çıkmış fiilen gerçekleştirilmeye başlanmıştır. 4) ABD ve AB önderliğinde Birleşmiş Milletler kullanılarak yürütülen ''Lübnan'a asker'' kararları, yeni Ortadoğu projesinin bir parçasıdır. 5) Lübnan üzerinden, ''İran ve Suriye'nin bölgedeki etkilerinin ortadan kaldırılması hedefleniyor. Hizbullah'ın silahsızlandırılması ve etkisinin yok edilmesi amacı güdülüyor. Bunlar BM kararlarına geçmiş. TSK de bu amaçla kullanılmak isteniyor. 6) TSK, Kuzey Irak'ta etkisiz hale getirilirken Afganistan ve Lübnan'da ''Yeni Ortadoğu'yu kurmak isteyenlerin'' emrine veriliyor. - TSK'nin, ''Sınır değişmelerine'' angaje edilmesi söz konusu. - Türkiye kendi ulusal çıkarları yerine ABD, AB ve İsrail'in çıkarlarına hizmet veriyor. _______________________________________ Kaynak: www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali
-
HOCAM BUNLAR CAİZMİ DEĞİLMİ... [İlahi. Fak. Öğr. üyesi Prof. Dr. Orhan Çeker, kadın ve erkeklerin düğünlerde birlikte oynamalarının ’haram’ olduğunu.)
. HOCAM BUNLAR CAİZMİ, DEĞİLMİ?... 1-__ Bir Müslüman'ın, toprakları şehit kanı ile sulanıp çizilmiş VATAN topraklarını İsevilere Musevilere peşkeş çekmesi caiz midir? 2-__ ABD başkanı BUSH, Müslümanlara karşı haçlı seferi ilan edip Afganistan'ı Ortadoğu'yu kana bulayıp, Müslümanlara zulüm ederken, bir Müslüman'ın onun dümen suyundan gitmesi, iktidar olabilmek için onun icazetini alması caiz midir? 3-__ Bir Müslüman'ın İtalyan ayakkabısı ve kravatı, Fransız takım elbisesi giymesi caiz midir? 4-__ Bir Müslüman'ın, çocuklarını İslam düşmanı bir ülkenin Hıristiyan Okullarında okutması caiz midir? (Hem de Müslüman ülkelerde, Mısır'da El Ezher ve Suudi Arabistan'da benzeri okullar varken) 5-__ Sıradan bir Müslüman'ın evlilik veya sünnet düğününde ancak kap, kacak, tencere, tava bile zor hediye edilirken, bazılarına kilolarla altın hediye edilmesi caiz midir? 6-__ Bir Müslüman'ın bir diğerine "ULAN ANANI DA AL DA GİT..!!!!" demesi caiz midir? 7-__ Müslüman hanımlarımızın kullandığı İç çamaşırı dâhil diğer kıyafetlerinin üretiminde erkek işçilerin de çalıştığı düşünülürse, hanımlarımızın kıyafetlerine kimlerin ellediğini bilmeden almaları ve kullanmaları caiz midir?... (hatta bazı Müslüman hanımlarımızın Batılılar tarafından üretilen kıyafetleri beğenip satın alıp kullandıkları düşünülürse, kim bilir hangi Hıristiyan erkeğinin elinin değdiğini bile bilmeden, Allah korusun bunlar zaten Abdest filan da bilmez) Sayın HOCAM organ bağışı caiz midir? bilmiyorum, ama ne olur hiç olmazsa BEYNİNİZİ, vakti kerahet gelip hakkın rahmetine kavuştuğunuzda (Allah geçinden versin, Allah uzun ömür versin) bir "ULUSLARARASI BİLİM KURULUNA" incelenmek üzere lütfedip, bağışlamanızı rica ediyorum.... Dehanızın sırlarından bizi mahrum etmemiş olursunuz... Hepimize kadınsız ve günahsız bir dünya diliyorum……
-
MÜSLÜMAN ÜLKELERDE YOLSUZLUK NİÇİN YAYGIN... (Çok ibadet ediyor olmak adeta birtakım şeyleri yapmayı mubah hale getirmiş...] (YORUMSUZ]
Osmanlı dönemi ümmetçiliği geride kaldı dostum.. Artık Atatürk Türkiyesinde ümmetçilikten kurtulmuş ve laik bir yapı içinde adalet ve yasalarla korunan vatandaş var artık... Lütfen artık bunu aşın ve Cumhuriyetimizin değerlerine sahip çıkalım... Çünkü başka Türkiye yok... Aa amaç illede osmanlıya özlem ise... O zaman nostalji bölümü açın ve hepimiz o günlerin yadını tutarak yaşamaya devam edelim.. Belki ülke her türlü problemlerimizi bu şekilde aşar ve başımız göğe varır...
-
ASKERLIK YAN GELIP YATMAK DEGILDIR!
Galiba söylemek istenen birşey olacaksa o da bu olmalıdır... YAKIŞIK ALAN BUDUR BENCE...
-
MÜSLÜMAN ÜLKELERDE YOLSUZLUK NİÇİN YAYGIN... (Çok ibadet ediyor olmak adeta birtakım şeyleri yapmayı mubah hale getirmiş...] (YORUMSUZ]
O zaman Ümmetçilik konusunu neden ortaya atıyorsunuz... Çünkü binlerce insan binlerce ümmete ait olabilir... Ki buna da doğal olarak hakları vardır. Fakat sizin kastettiğiniz ümmet kavramı sadece sizin mensubu bulunduğunuz ümmeti kapsıyorsa o zaman bir yanlışlık var demektir ve buna şiddetle karşu durulur... Benimde burada ümmetçilikten kurtulup vatandaş olan birinin en doğal refleksidir... Üstelik siz demokratik, laik bir Türkiye'de yaşıyorsunuz... Sevgiylel kalın..
-
MÜSLÜMAN ÜLKELERDE YOLSUZLUK NİÇİN YAYGIN... (Çok ibadet ediyor olmak adeta birtakım şeyleri yapmayı mubah hale getirmiş...] (YORUMSUZ]
Demokratik ülkelerde bu dünyanın sonu demek değildir... Burası cahiliyye devrinin kanunlarının uygulandığı bir ülke de değildi... Alışmalısınız..
-
FETHULLAH GÜLEN HAREKETİ VE ONUN GÖRÜŞLERİ
- BIRAKIN ARTIK MÜSLÜMANLAR İNANCINI YAŞASINLAR....
Teşekkürler sevgili dostum.. İşte bu kadar.. Dost sevgiler...- MUTLULUK
Mutluluğu tarif edemem ama.. Resmini çizmemi istermisiniz.. :)- HATATTAN KESİTLER...
- İSMAİLAĞA CAMİİ'NDE VAHŞİ CİNAYET
- TÜRK ASKERİ LÜBNAN'A DEĞİL KANDİL DAĞINA GİTMELİ.... (Türk askerini Lübnan'a göndermenin diyalektik felsefesi nedir... Ülkemiz tam bir terör kıskacı.)
Radyo ismi: ANADOLUNU SESİ... Şarkı adı: Uyandırın Anamı... Sözleri ise: Aşağıda.. Uyandırın anamı, söyleyin gidiyorum yolumu gözlemesin, dönemem belki geri; arkadaşlarım duysun, söyleyin gidiyorum dönemem belki geri, kardeşim bunu bilsin... İnleyecek köpeğim ıslığım kesilince güvercinim saçağın boşluğuna sinecek; babama haber salın anılarım onda kalsın sulasın günaşırı dönemem belki geri... Korulara söyleyin, dağlara, asmalara baygın çocukluğumun çınladığı kırlara söyleyin gidiyorum dönemem belki geri gelsin anılarım beni uğurlasın... Sadece sevdiğimden gizleyin, söylemeyin duymasın, o kadar körpe ki kalbi, bilmiyor yitirmeyi; söylemeyin bu akşam sevdiğim ağlamasın ....- BÜYÜK DEVLET... (LÜBNAN KARŞISINDAKİ VAHİM DURUMUZ)... [E aferin... <BUGÜN OYLAMA VAR MESCLİSTE> Haydi bütün eller havaya...] "İLGİNÇ DEĞİLMİ?..."
- TAKKE DÜŞTÜ KEL GÖRÜNDÜ.... (FETHULLAH GÜLEN 'in tek amacı, ABD desteğinde demokratik yollardan Türk-İslam birliğini gerçekleştirmek değil midir?...)
Burada savaşa hayır dedik.. Tık yok.. Bu adam (Fethulla Gülen) ses yok... Lübnan'a Tayyibin oğlu gitsin dedik... Duvara konuştuk.. Evet nerdesin.. Kandırmayın insanı.. Doyduk artık.. Karşınızda artık çocuk yok, uyuyan halk yok, sessiz yığınlar yok... Halk var, gerçek var, herşeyden önemlisi düşünen, sorgulayan, araştıran ve herşeyi olduğu gibi kabul etmeyen insan var insan... Gerçekten yeter..- YÜZÜNÜ GÜNEŞE VER...
Teşekkürler... Sevgiler cerenimoo... Çok sağol... Bu da benim çalışmam...- TAKKE DÜŞTÜ KEL GÖRÜNDÜ.... (FETHULLAH GÜLEN 'in tek amacı, ABD desteğinde demokratik yollardan Türk-İslam birliğini gerçekleştirmek değil midir?...)
Ortadoğu kaynarken, çocuklar öldürülürken, her taraf kan ve paylaşım halindeyke nerde bu Fethullah GÜLEN denen adam... Nerde... Neden bir iki kelime ile çocukların öldürülmesine, Kirli savaşa, Emperyalist bir paylaşıma... TEK KELİME ETMEZ... NEDEN... NEDEN.. NEDEN...- BÜYÜK DEVLET... (LÜBNAN KARŞISINDAKİ VAHİM DURUMUZ)... [E aferin... <BUGÜN OYLAMA VAR MESCLİSTE> Haydi bütün eller havaya...] "İLGİNÇ DEĞİLMİ?..."
. . Lübnan'a asker gönderilmesine iliskin tezkereye AKP'li milletvekillerinin 'hayir' oyu vermesini isteyen CHP Genel Baskan Yardimcisi ve Istanbul milletvekili Onur Öymen, 'Tezkereye hayir oyu veriniz. Oyunuzu kullanirken de vicdaniniz dinleyiniz. Anneleri düsününüz. Ve eger bu salonda baskiyla oy kullancak anneler varsa, oylama sirasinda disari çikiniz' çagrisinda bulundu. Lübnan'a asker gönderilmesine iliskin tezkerinin görüsmelerinde CHP Grubu adina söz alan Onur Öymen, AKP'lilerden ilerde tarihe karsi, çocuklarina, vatandaslara karsi mahçup olmamak için bu oturumun ertelenmesini istedi. Öymen, BM belgelerinin AKP'liler tarafindan yeterince incelenmedigini savunurken söyle dedi: ISRAIL'I KORUMAK IÇIN ASKER GÖNDERIYORSUNUZ... 'Ilgili belgeleri, okuyarak mi destekliyorsunuz, yoksa herkes destekledigi için mi? BM belgesinin Israil'e askeri operasyon yapma hakki verdigini biliyor musunuz? Lübnan'a gidecek birligimizin, baris gücü komutani ne derse onu yapacagini biliyor musunuz? Bizim komutanimiz Abdullah Gül'ü arayip 'Ne yapalim' diye soramayacak. Belgenin en temel maddesine karsi çikiyorsunuz, gerekirse askerimizi çekeriz diyorsunuz. Böyle sey olur mu? Sunlari bilesiniz ki bu belgeler ortadayken oraya asker göndererek çok büyük bir risk aliyorsunuz. Ilk defa Türkiye Cumhuriyeti'ni sonuçlarini tahmin edemeyeceginiz tehlikeyle karsi karsiya birakiyorsunuz. Ve ABD istegi üzerine Isral'i korumak için asker gönderiyorsunuz.'- BÜYÜK DEVLET... (LÜBNAN KARŞISINDAKİ VAHİM DURUMUZ)... [E aferin... <BUGÜN OYLAMA VAR MESCLİSTE> Haydi bütün eller havaya...] "İLGİNÇ DEĞİLMİ?..."
Büyük devlet... Yıllardan, 76... Aylardan, şubat... Türkiye'nin Beyrut Büyükelçiliği Başkatibi Oktar Cirit, Hamra Caddesi'nde bir kafede çayını içiyor, gazetesini okuyordu... Ermeni terörist, sinsice yaklaştı. Art arda bastı tetiğe... Şarjörünü boşalttı diplomatımızın iman tahtasına... Bir şehit daha vermişti Türkiye. Yakalandı mı bu tetikçi? Yakalanmadı. Aynı Lübnan'da... THY büromuz bombalandı mı? Bombalandı. Turizm büromuz bombalandı mı? Bombalandı. Büyükelçiliğimiz tarandı mı? Tarandı. Büyükelçiliğimize füze fırlatıldı mı? Fırlatıldı. Türk Büyükelçiliği'nin Askeri Ataşesi ile İdari Ataşesi'nin otomobilleri havaya uçuruldu mu? Uçuruldu. PKK'nın olduğu gibi, Asala'nın da yuvası mıydı bu Lübnan? Yuvasıydı. Türkiye'nin Paris Başkonsolosluğu'nu silahlarla işgal edip, 56 Türk'ü rehin alan, Konsolos Kaya İnal'ı ağır şekilde yaralayan, güvenlik görevlimiz Cemal Özen'i şehit eden 4 terörist, Lübnanlı mıydı? Lübnanlı'ydı. İstanbul'da Topkapı Sarayı'nı otomobilin bagajına yerleştirdikleri bombayla havaya uçurmayı planlarken, erken patlaması sonucu ölen 2 terörist, Lübnanlı mıydı? Lübnanlı'ydı. Asala, ilk radyo yayınını nerede başlattı? Beyrut'ta. Beyrut'taki bu radyodan yayınlanan Asala bildirisinde, Türkiye'ye sefer yapan bütün uluslararası hava yollarının "hedef alınacağı" açıklandı mı? Açıklandı. Bu Lübnan, Lübnan kaynaklı bu vahşete rağmen, sözde Ermeni soykırımını tanıdı mı? Tanıdı. Bizi "katil" ilan etti mi? Etti. Bu Lübnan'da Ermeni nüfus var mı? Var. Ermeni Partisi var mı? Var. Ermeni Bakan var mı? Var. Peki, bu Lübnan'ı "korumaya" gidecek olan BM Gücü'nde Ermenistan var mı? Yok. Kim var en önde? Biz. Bitmedi... Bu Lübnan, soykırımı tanıyıp, bizi ne zaman katil ilan etti? 2000'de. Lübnan Parlamentosu'nun bizi katil ilan eden kararından 3 ay sonra yapılan seçimde, kim başbakan seçildi? Hariri. Değiştirdi mi bu kararı? Değiştirmedi. Yani, bir anlamda, o da onayladı mı, bizim katil olduğumuzu? Onayladı. Biz ne yaptık bunun karşılığında? Türk Telekom'u ona verdik. E aferin. Salı günü (BUGÜN) oylama var bizim Meclis'te... Haydi bütün eller havaya... _____________________________________________ KAYNAK:Yılmaz ÖZDİL / Sabah Gazetesi (03.09.2006)- Anket (Katılımlarınızı Bekliyorum)
Anlıyorum sizi sevgil berker18... Ama şu da unutulmamalıdır bence... Dincilik ile faşizm aynı şey değildir; birbirinden farklı iki olgudur... Dinci düzen, kilise ya da cami hukukunun devlete ve kişiye uygulanmasıdır... Faşizm, dinciliği tarihe gömmüş bir toplumda sermaye diktasıdır... Dincilik 'ortaçağ' dır... Faşizm 20'nci yüzyıl ürünüdür... Demokrasi faşizmle bağdaşmaz... Ama, dincilikle hiç bağdaşamaz... Sevgiyle kalın... - BIRAKIN ARTIK MÜSLÜMANLAR İNANCINI YAŞASINLAR....
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.
Navigation
Configure browser push notifications
Chrome (Android)
- Tap the lock icon next to the address bar.
- Tap Permissions → Notifications.
- Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
- Click the padlock icon in the address bar.
- Select Site settings.
- Find Notifications and adjust your preference.
Safari (iOS 16.4+)
- Ensure the site is installed via Add to Home Screen.
- Open Settings App → Notifications.
- Find your app name and adjust your preference.
Safari (macOS)
- Go to Safari → Preferences.
- Click the Websites tab.
- Select Notifications in the sidebar.
- Find this website and adjust your preference.
Edge (Android)
- Tap the lock icon next to the address bar.
- Tap Permissions.
- Find Notifications and adjust your preference.
Edge (Desktop)
- Click the padlock icon in the address bar.
- Click Permissions for this site.
- Find Notifications and adjust your preference.
Firefox (Android)
- Go to Settings → Site permissions.
- Tap Notifications.
- Find this site in the list and adjust your preference.
Firefox (Desktop)
- Open Firefox Settings.
- Search for Notifications.
- Find this site in the list and adjust your preference.