Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

DİPNOT

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

DİPNOT tarafından postalanan herşey

  1. "Gül orduya meydan okuyor" Dış basın diyor; TÜRK halkı hükümet ve ordu arasındaki çatışmada saflarının demokrasiden yana olduğunu gösterdi. Ordunun Gül'ü engelleme çabası internetten verilmiş bir ültimatomla olsa da siyasi bir girişimdi. Bir hükümetin demokratik olarak kendi adayını öne sürmesi kadar doğal bir şey olamaz. Türk Ordusu'na meydan okuyan Gül de verdiği sözü tutmalı ve tüm Türkler'i temsil etmelidir... --------------------------------------------- Orduya kafa tutan kafasız kalır... Kimse bu kadar akılsız olmamalıdır... --------------------------------------------- Dış Basın ordumuzu iyi tanısın ve hafife almasın! Üç nokta...
  2. "Emin Çölaşan'ın işine son verildi." AK Parti karşıtlığıyla bilinen ve Hürriyet gazetesi ile özdeş isim, Yazar Emin Çölaşan'ın işine son verildi. Çölaşan, bugünkü yazısında isim vermeden marjinal bir dergiyi konu edinerek, dergide geçen ağza alınmayacak ifadelere, şok iddialara hiçbir sansür uygulamadan yer vermişti... ---------------------------------------------- Desenize Emin Çölaşan'a da 10. köyün yolu gözüktü!.. Kovmakla zafer kazanılamaz...
  3. Aaa tepkisel koşullanma öylemi.. Kusura bakmayın biz bu kadar rizacı olamayız... Bu cevabınızın empromize olarak değerlendiriyorum... Saygılar..
  4. Haklısın.. Burası işi gücü olmayanlara göre değil... Sizede kolaylıklar diliyorum... Doğru bir iş bulman konusunda size dua edeceğim... Biliyorsun bu işler artık böyle halledilir oldu... Benimde duadan başka yapacağım birşeyim yok inanın... Haydı bol şans...
  5. Benim uğraşım boşluk doldurmak... Ne de olsa koşulları verime oldukça müsait bir ülke yani... Ama lafım size değil bunu bilin.. Çnkü sizinle uğraşçak hiç vaktim yok... Nasıl olsa sizin hayrıcalığınız var ve siz biletlisiniz...
  6. Emre kongar doğru söylüyor... İşte bunlar eksik, ******, yoz feodal kalıntıları başka birşey değil... Ama hala karanlıklarda kendilerine yer edebiliyorlar... Ne fark var ki..
  7. ANKARA'nın göbeğinde; Mamak Refet Bele İlköğretim Okulu'nda görevli din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Fatih Daldal , derslerden önce ve sonra okumaları için öğrencilere üzerlerinde duaların yazılı olduğu kâğıtlar dağıttı. Kâğıtlarda öğrencilere hafıza zayıflığı duğası oğretiyor... Bismillahirrahmanirrahim, allahümmeğfirli verhamni ve afini vehdini verzügniyelhalale... Şimdi anladınızmı dünya ne ile uğraşıyor Aslan34 gibileri ne ile uğraşıyor.. Ne anlattığının ve neye güldüğünün farkında bile değil... Yazık... Çok yazık..
  8. Sevgili arkadaşlar... Dua etmenin “her türlü” gücüne inanan bir yapımız var ve artık sorunlarımıza çareleri dualarda arar olduk.. Biliyorum ki; Allah’ın verdiği akıl ile halkın verdiği görevi birleştirip, oturdukları koltuklarda “yapılması gerekenleri” yapmayanların, iş işten geçtikten sonra halkın karşısına geçip, dalga geçercesine; “dua edin” demeleri... Sen ilk önce koltuğunu doldur, Allah’ın verdiği aklı kullan, çözümler üret; sonrasında “bütün iyi niyetinle” sonucu bekle.. Uzun lafın kısası: dünya “kuantum bilimin” sınırlarını tartışırken, laik Türkiye Cumhuriyeti’nde devletin tepesinde oturanlar “dualar ile dertlere çare olmaya” çalışıyorlar, vay güzel ülkem vay! Biliyorsunuz ekonomi dünyasında KARA PAZARTESİ diye bir deyim ve yaşanmış bir olay vardır... Günümüz Türkiyesinde bu durum a oldu a olacak... “Kara Pazartesi” için henüz “yeterli veri” yok... Pazar günü bazı gazetelerde “haftanın ilk günü piyasalar” için çok kötü olacak “algılaması içinde” haberler gördüm. Sistemin ana bileşenlerinden “çatırdadığını” düşünmekle birlikte, özellikle bugün için elimizde “çok kötü” dedirtecek veri yok. Cuma akşamı Dow Jones’u 13,200 altından yeniden topladılar, dolar-yen 117,80 üstünde ve brent petrol 70 dolar üstünde taban yapmayı deniyor... DUA EDİN DÜNYA PİYASALARI ÇÖKMESİN...
  9. Dinci Oligarşinin Panzehiri Toplumu ve siyaseti irdelemenin en sağlam yöntemi olan diyalektik bize çok önemli bir kural öğretmiştir: Herhangi bir siyasal ya da toplumsal olgu mutlaka bazı tepkiler yaratır. Bir başka deyişle, her olay karşıtını da yaratır, her olgu zıddıyla birlikte var olur. *** Her diktatörlükte demokratik tohumlar, her demokraside diktatörlük heveslileri vardır. Hele hele bizimki gibi çarpık, eksik, toplumsal, ekonomik ve kültürel temelleri çok zayıf olan bir "sözde demokrasi" , her türlü "anti-demokratik" öğeyi, fazlasıyla bağrında barındırır. *** Türkiye'deki Dinci Oligarşi de, adına "Demokrasi" diyerek büyük ölçüde kendimizi aldattığımız eksik, özürlü ve yoz "çok partili düzenimiz" içindeki feodal (feodal olduğu için de doğal olarak dinci) kalıntıları, uluslararası konjonktürün de yardımıyla kullanarak iktidara gelmiştir. *** Bu Dinci Oligarşi iktidarı, kaçınılmaz bir biçimde toplumda zaten var olan (ve hatta bir süre kendini iktidar sanan ) laik ve demokratik öğelerin bilincini diyalektik olarak yükseltecek, bu öğelerin etkinliğini arttıracaktır. *** Nitekim bu gerçeğin farkında olan Dinci Oligarşi , mevcut diyalektik oluşumları engellemek için görünüşte uzlaşmacı bir tutumu son günlerde uygulamaya koymuştur. Böylece kendisine karşı oluşacak olan laik ve demokratik tepkileri önlemeyi, önleyemezse de, azaltmayı umut etmektedir. *** Bu yazıda Dinci Oligarşi karşısındaki diyalektik tepkiyi bilerek "laik" ve "demokratik" olarak ikiye ayırdım. Çünkü hepimizin bildiği gibi her demokratik tepki laik olmak zorundadır, ama her laik tepki mutlaka demokratik değildir. Bu nedenle, Dinci Oligarşi karşısında oluşacak laik tepkiler yeterli değildir. Bu tepkilerin mutlaka demokrasi ekseninde birleşmesi ve bütünleşmesi gerekmektedir. *** Diyalektiğin doğal sonucu olarak oluşacak tepkilerin, Dinci Oligarşi ile etkili bir mücadelesini ve sonunda başarısını sağlamak için, bu oluşumların ülkemizdeki sahte (ya da sözde) demokrasiyi, gerçek demokrasi haline dönüştürecek bir bağlamda desteklenmeleri gerekmektedir. *** 1) Sınıfsal olarak: Demokrasinin temelini oluşturan iki çağdaş sınıfın, sermayedarların ve emekçilerin, ekonomik gücü ve demokrasi bilinçleri geliştirilmelidir. Uluslararası konjonktürün Türkiye'ye taşınmasını sağlayan Küreselleşme, emekçi örgütlerin güçlenmesine karşı, sermaye sınıfının güçlenmesine taraftardır. Buna karşılık AB standartlarında bile emekçi sınıfların lehine olan ilkeler ülkemizde de kullanılabilir ve geliştirilebilir. Sermaye sınıfına gelince, mevcut sermayenin, haksız rekabet yoluyla Dinci Oligarşi' nin yarattığı suni sermaye gruplarının egemenliğine geçmesi önlenmeye çalışılmalıdır. 2) Siyasal olarak: Demokratik iradenin oluşmasını engelleyen, lider sultasına yol açan siyasal partiler yasası ve adaletsiz temsile yol açan yüzde on barajı gibi daha birçok engeli içeren seçim yasası değiştirilmeli, Dinci Oligarşi 'nin ardına sığındığı dokunulmazlık kaldırılmalı, başta ihale sistemi olmak kaydıyla tüm rejim mutlaka şeffaflaştırılmalıdır. 3) Hukuksal olarak: Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti, yargı erki siyasetten tamamen bağımsızlaştırılarak (örneğin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'ndaki Bakan ve Müsteşar kuruldan çıkarılarak) güçlendirilmelidir. 4) Eğitimsel olarak: Hem örgün Milli Eğitim, hem de Kuran Kursları gibi yaygın eğitim, dogmatik dinci etkilerden arındırılmalıdır. 5) Mücadele kanalı olarak: Bu hedefleri benimsemiş olan sivil toplum örgütleri desteklenmeli ve yenileri kurulmalı; eşgüdüm, en azından bir siyasal parti bağlamında sağlanmalıdır. _________________________________________________________________ Emre KONGAR... / Cumhiriyet / 13.08.2007
  10. Şeriatın yozlaşmış egemenliğine mi girelim şimdi... Bir yozlaşmadan kurtulup, karanlık bir zihniyetin yozlaşmın egemnliğine gireceğiz öylemi... Eğer din dediğiniz şey basit baş örtüsü ile olacaksa.. O inanç, inanç olamaz... Olsa olsa *****
  11. 3240 YIL ÖNCE YAĞMUR DUĞASI YERİNE BARAJ YAPILIYORDU... (Kuraklık Tanrı'nın yazgısı değil. Tanrı, insana akıl vermiş. Yağmur duasına çıkacak yerde,..) Baraj, su kemeri yapmak yerine işi alaha havale etmek akıl işi olamaz. 3240 YIL ÖNCE YAĞMUR DUĞASI YERİNE BARAJ YAPILIYORDU... Anadolu'da yaşayanlar, 3240 yıl önce (İstanbul ve Ankara'da yaşayanların yaptığını yapmıyor), susuz kalmamak için yağmur duasına çıkacak yerde baraj yapıyorlardı. İki bin yıl önce bu topraklarda yaşayanlar (o zamanlar demir boruları olmadığı için) kilometrelerce uzaktaki, dağlardaki suları, su kemerleriyle yerleşim bölgelerine taşıyorlardı. Sayın okuyucularıma, Çorum'un 45 kilometre güneyindeki Alacahöyük antik kentinde, MÖ 1240 yılında, Hitit Kralı IV. Tudhaliya'nın Tanrıça Hepat adına inşa ettirdiği, 3240 yıl sonra da (günümüzde) su tutan ve işe yarayan "Hitit Barajı"nın hikâyesini anlatacağım. Alacahöyük'te 1997 yılında tekrar başlatılan araştırma çalışmalarına başkanlık eden A.Ü. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Aykut Çınaroğlu'nun anlatımına göre, Kral IV. Tudhaliya döneminde Anadolu'da büyük bir kuraklık oldu. O yıl buğday yetiştirilemeyince halkı doyurmak için Mısır (Mızri) ülkesinden 5 gemi dolusu buğday getirildi. Bunun üzerine kral, Anadolu genelinde 13 baraj yaptırdı. Bu barajlar insan gücüyle yapıldığı için şimdiki barajlara göre küçük, gölet sayılabilecek yapılardı. Tarihin en eski barajı Prof. Dr. Aykut Çınaroğlu başkanlığındaki araştırma heyeti, Alacahöyük'te işte bu 13 barajdan birini ortaya çıkardı. Tarihin en eski barajı sayılan bu baraj, 110 m uzunluğunda, 100 m genişliğinde. Taş dolgu setin uzunluğu 130 m. Dolgu seti, barajın su toplama havzasından daha uzun. Andezit kayalar üzerine, "konglomera" denilen kayacın içine yapılmış. Barajın suyu bu kayaçların arasından çıkan kaynak suyundan oluşuyor. En derin yeri 2.5 m. Tahminlere göre, 2.200 ton su tutma kapasitesi var. Taş dolgu seti 15 m. genişliğinde ve 3 aşamalı. Havza kısmında su kanalı, güneyinde 3 kademeli savağı var. Sayın okuyucularım, bunları neden yazıyorum: (1) Kuraklık Tanrı'nın yazgısı değil. Tanrı, insana akıl vermiş. Yağmur duasına çıkacak yerde, baraj, su kemeri yaparak boru döşeyerek dağdan, nehirden su taşıyın diyerek yol göstermiş. (2) Bundan 3240 yıl önce bu topraklarda yaşayanlar kuraklığa çare bulmuş. Yağmur duasına çıkarak değil, baraj, su kemeri yaparak su ihtiyaçlarını karşılamış. (3) Atatürk, Alacahöyük'ü hiç görmediği halde 1935 yılında kazılmasını ve gün ışığına çıkarılmasını emretmiş. 1936 yılında başlayan kazı çalışmalarına 1983 yılında son verilmiş. 1997 yılında kazılara yeniden başlanmış. Bu işe gönül verenler Alacahöyük'te kıt imkânlarla gece gündüz çalışıyor. Onların maddi ve manevi desteğe (ilgiye) ihtiyaçları var. (4) Ankara'nın, Çorum'un gerçek anlamıyla "burnunun dibindeki" Alacahöyük'e gidiniz. Çok şey öğreneceksiniz. Çok beğeneceksiniz. Kaynak: Milliyet / Güngör Uras / 12.08.2007
  12. Maalasef sevgili arkadaşım.. İlahi güçlerle zincirlenmiş bir beynin köleliği ne yazıkki bütün doğmaların temelini oluşturmaktadır... Şöyle iyice bir araştır bakalım... Neler göreceksin.. Sadece kuran okumakla ve almak istediğini almak, görmek istediğini görmek ve işitmek istediğini işitmekle olmuyor bu işler... Bilgi çağındasın.... Şöyle kalk bir dünyaya bak... Yaşadığım bölge ile değil yaşam, gürül gürül akan bir dünya var ve bizim geri kalmış toplumların temel yazgısını hiç değiştirmeye gücü dai olmayan bu doğmayı artık gerçek gözlüklerinizle bakın... Hayrıca da: Evrim biyologları artık yanlışlığı çok iyi anladılar ve insanları din’den kurtarmak istiyorlar. Tezler: Dinler, zamanımızın asıl kötü’sü dür... Bu kadar basit.. Kaynak kitap: DARVİNİST / Jörg Blech (bu evrim biyologlarının isimlerinin binlercesini bu kaynakta görebilirsin...)
  13. Dini düşüncelerle enfekte edilmiş insanlara rasyonel argümanlarla artık ulaşılamaz ve kendilerinden şüphe etmeyi bilmezler... Çünkü, ?Bugünkü Dünya?da en tehlikeli unsur, derin dini inanca sahip insanın pervasızlığıdır.? Buna hala görmeye devam ediyoruz... Üzücü olan bu...
  14. Hoşgeldin sevgili İSİS... Ne güzel bir nic bu böyle.. Sanıyorum Eski Mısır' tarihinin başından sonuna kadar, İsis, Mısır'ın en büyük tanrıçası olmuştur. Yararlı bir tanrıçadır ve sevgisi tüm yaşayan canlıları kapsayan bir annedir. Ona tapınma Mısır'ın sınırlarının çok ötesinde İngiltere'ye bile yayılmıştır. Klasik yazarların eserleri, O'nu Persephone, Tethys, Athene, Osiris'i ise Hades, Dionysos ve diğer yabancı tanrılar ile eşleştirmiştir. Harika... Mısır hep ilgimi çekmiştir... Neyse umarım güzel paylaşımlara yelke olursunuz... Kleopatra İsis'e adaklarını sunarken.
  15. Ama Türkiye'nin göbeği Ankara'da başbakanın da katıldığı yağmur duasında yağmur yağmadı... Buna ne diyeceksiniz...
  16. Sevgili Marcus.. Öncelikle size saygı duyduğumu ve değer verdiğimi bilmenizi isterim... Gerçekten ama bizde, ama arkadaşlarımızın böyle bir yaklaşımında size göre yanlış olabileceğini ima ettiğiniz ve hata olarak değerlendirdiğiniz düşünce/düşüncelerimiz varsa bilmek isterim.. Sevgi ve saygılarımla...
  17. Yukarıda sorduğum bir soruyu tam burada sormak gerekiyor... Arkadaşım dua ile neyi hallettin.. Hangi problemi çözdün... Hangi elinize ne kondu... ARABİSTAN ÇÖLLERİ SULARLA MI KAPLANDI... Söyleyebilirmisin lütfen... 21. yüzyıla girerken bırakın bu safsataları artık... Dünya bize gülüyor eeey, dünya bize gülüyor.... Neyse konu ile ilgili olarak birikşey.. Kuran'da yağmur duası diye bir ayet, surelerden birinde toplu yağmur duası yapılmasına ilişkin bir buyruk, yakarış sırasında avuç içlerinin yere bakmasını öngören bir ibadet şekli yok. Peki nereden çıktı bu yağmur duası? Neyse ki Orhan Hançerlioğlu 'nun İnanç Sözlüğü imdadıma yetişti. Yağmur duası, "Yağmur Büyüsü" maddesinin içinde geçiyor: "Yağmur yağdırmak için yapılan büyü. Dinsel ve büyüsel işlemlerle yağmur yağdırılabileceğine hemen her ülkede inanılmıştır. İlkçağlarda, kuraklık insanları yok eden bir doğa olayıydı. Bu bakımdan yağmuru yağdırmak için tanrıya yakarmak, büyü yapmak, birtakım taş ve kuşlardan yararlanmaya çalışmak gibi çarelere başvurulmuştur. Bu büyüyü yapana yağmurcu denir. Doğa güçlerini acındırmak için yapılan yakarma, yağmur duası; ötüşüyle yağmur yağdıracağına inanılan kuş, yağmur kuşu; yağmur yağdırmak için dinsel-büyüsel işlemlerde kullanılan taş, yağmur taşı adıyla anılır." Buyurun bakalım... Bizim müftüler oldu mu size yağmur büyücüsü! Belki de soyaçekim... Çünkü Türklerin Orta Asya döneminde yağmur yağdırıp yel estirdiğine inanılan büyü taşına "yada", bu taşla yağmur büyüsü yapana da "yadacı" denirmiş. Olay, bizim için bir Şaman geleneği. Asya'nın ortalarındaki Şaman Türkler arasında halen de yapılan bir büyü türü, hepsi bu. Müslümanlıkla uzaktan yakından ilgisi yok. Zaten olsaydı, Arabistan çölleri selden geçilmezdi! Fakat yine de içimde bir kuşku var. Acaba diyorum, Türkiye'ye ılımlı İslam gömleği giydirmeye çalışan Amerika, yıllardır "tıbbi kontrol" altında tuttuğu ve bu arada yeni bir Kuran tefsiri hazırlattığı malum hoca efendiye bu konuda bir görev vermiş ve İncil'den alıntılar gibi yağmur duasını da ekletmiş olabilir mi?
  18. DESEM Kİ Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır, Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor, Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, Senden kopardım çiçeklerin en solmazını, Toprakların en bereketlisini sende sürdüm, Sende tattım yemişlerin cümlesini. Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar mübarek, Su gibi aziz bir şeysin; Nimettensin, nimettensin! Desem ki... İnan bana sevgilim inan, Evimde şenliksin, bahçemde bahar; Ve soframda en eski şarap. Ben sende yaşıyorum, Sen bende hüküm sürmektesin. Bırak ben söyleyeyim güzelliğini, Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber. Günlerden sonra bir gün, Şayet sesimi farkedemezsen, Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,Bil ki ölmüşüm. Fakat yine üzülme, müsterih ol; Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini, Ve neden sonra Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede, Hatırla ki mahşer günüdür Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum. ______________ Cahit Sıtkı TARANCI
  19. Sevgili arkadaşım... İnancı; Sorgulamak, mantığa uygunluğu aramak, akla yatkın olanı benimsemek, gerçeğin süzgecinden geçirmek saygısızlıksa... Ben saygısızlık ediyorum... Ve etmeye de devam edeceğim... Saygılarımla...
  20. Sevgili arkadaşım... Söylermisiniz lütfen.. Sizin şappadak dua ile haledebildiğiniz birşey oldumu hiç yaşamınızda?...
  21. Sevgili Efendi Türkler... Harikasın... Ne kadar komik değilmi... PKK'yı önleme duası... Seçimleri kazanma duası... Sınıf geçme duası... Azon tabakası delinmesini önleme duası... Olacak şey değil.. Aslında bu işler dua ile oluyordu o zaman... Neden seçim kazanmak için kömür dağıttınız, dua edemezmiydiniz... Bu işleri önceleri köylerden duyardık... Şimdi dünyanın tanıdığı İstanbul'un göbeğinde yapılır oldu... Allah size akıl, fikir ve düşünce versin... Bilgi çağında yağmur duası öylemi... ******* olsun size...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.