sardunyam

ana bir paket çekirdek alayım da geleyim izleyim burada yeşilçam film çekiyor abee, kim oynuyor başrollerde acaba esas erkek, esas kadın kim ki acaba... natalia kız sanada fal bakem mi? at bi sipali

ay sen nereden çıktın kız cevriye, tan vakti listede yok olsamıydı acaba yoksa olmadığı iyi mi oldu...

sende en favori erkeğimi oluyorsun bu durumda yok yok bence sen en favori DELUSUSUN sevgili şuheda teşekkür ederim uzun zamandır yoksun hoşgeldin... o favorilerin arasında, zekanla, kişiliğinle sende varsın... en önemlisi sende ahlaklı olabilenlerindensin... (ahlaksızlar üstüne alınabilir)

Gloria'cım hoşgeldin tatlım... biz varya biz burda biz gibi yazılar yazıyoruz, bazen alıntılıyoruz bazen içimizdeki bizin sesine kulak veriyoruz... figgarocum varya o zaten edebiyat ustası, düşünsel gelişimimin arkadaşı, haklı çıkma çabalarımıza gülüp geçer o... o varya o, birtanedir... sende katıl bize, senin içindeki ses sana ne diyorsa bize söyleyebilirsin (tabi çok özel olanlar sende kalabilir) bu arada sedatla barışmışsınız çok sevindim dilerim bir daha aranız açılmasın ikinizde iyi insanlarsınız... frozenim hastamı olmuş, olmasın ya, benimde burnum kırpışmaya başladı, kıpır kıpır, pürk pürk ediyor... İstanbul yer bitirir insanı demişsin figgarocum, yemez be arkadaşım İstanbul güzeldir, boğaz ömre bedeldir, adalar baharda cıvıl cıvıldır, Beyoğlu Taksim insan kalabalıklarında yalnızlığı yaşayanların mekanıdır, kenar mahalleler samimi komşulukların yapıldığı birer minyatür anadoludur... Etiler'in arka mahalleleri gecekondularla dolu, Akmerkez ise sosyete mekanıdır... İçiçedir burada herşey... yorucudur, belki bazen boğucudur ama güzeldir İstanbul'da yaşamak... Bazen alıp başını gidersin ama en fazla 10 gün uzak durursun bu şehirden... sonra dönersin ve eğer gün ağarırken girdiysen şehre marmara ışıl ışıldır... boğaza bu kez merhaba demek için el sallarsın... Çok nazlı bir sevgili gibidir İstanbul... Nazından bıktırır ama onu bırakamazsın... Hastalıklı bir sevda gibidir aklından çıkaramazsın... İstanbulluya İstanbul dışındayken Sezen'in Ahhhh İstanbul'unu dinletmeyin çıldırabilir... Avucumun içini bildiğim gibi bilirim bu şehri.... çok severim... bin defa gitsem bin defa geri dönerim... Ama şuda bir gerçek ki nerdeeeeee o eski İstanbul.... bütün sevgilileri birşeyler aldı götürdü bu şehirden... Şimdi sokaklar kapkaççılarla haşır neşir, birbirine tahammül edemeyen sahte dostlarınız ve komşularınız olabilir... Trafikte katil olma ihtimaliniz çok yüksektir... her şeyin en ucuzuda, en pahalısıda bu şehirdedir... İstanbul'da, Mevlananın dediği gibi nice insanlar görürsünüz üzerlerinde elbise yok, nice elbiseler görürsünüz içinde insan yok... Zenginliğinde fakirliğinde enleri buradadır.... açta buradadır, tokda... Ama İstanbul'lu olmakta İstanbul'da yaşamakta ayrıcalıktır... Hani sizi hasta eden aşkınız gibi bin kere terk etmek istersiniz edemediğiniz gibi, gittikçe saplantılı bir aşkla bağlanırsınız... İstanbul adına en fazla şiir yazılan kent, en güzel şehir... İstanbul ahhhh İstanbul...

-Hiç kimse bir başkasının yerine yaşamaz. -Hiç kimse bir başkasının yerine hayat defterini yazmaz. -Hiç kimse bir başkasının yerine tevbe etmez. -Hiç kimse bir başkasının yerine ölmez. -Hiç kimse bir başkasının yerine yargılanmaz.

sende bu forumda olmasından en çok mutlu olduğum ve en gereklilerden birisin... teşekkür ederim... o kocaman temiz yüreğin hiç kararmasın...

İslam ilim ve tasavvuf tarihinde bu alanda sayısız uyarılar yapılmıştır. Buna rağmen, şarlatanlar her zaman varolmuştur. İnsanın sınavı her kademede var. Dolandırıcılığın, insanların kalbi bağlılık göstereceği durumlarda daha çok vurgun yapma ihtimali de bulunuyor. Güncel olan ahlaki sorgulamada yapılacak olan nedir? İki uyarıdır: 1. Kur’an’da mevcut bulunan “Yapmadığınızı niye söylüyorsunuz?” şeklindeki ahlaki uyarıya herkesin kulak vermesi. Kimsenin kendisine bağlananlardan daha güzel bir hayatı yoksa, öne geçmemesi… Önderliğin, izinden gidenlerden çok daha ciddi bir kişilik disiplini gerektirdiğinin idraki. Önder kişiler tarafından sergilenen ahlaki anlamda tutarsızlığın, herhangi bir bağlı kişiden çok daha sarsıcı, din için de yaralayıcı olduğunun bilinmesi… Tabii böyle bir uyarı, içinde din konusunda azıcık samimiyet bulunan kişi için etkilidir. Böyle bir samimiyet yoksa, din alanı o kişi için tamamen bir sömürü imkanı olarak düşünülmüşse, bu ikazlar anlamsızdır. O tür kişiler için yine Kur’an’da bulunan “Allah’ın ayetlerini küçük bir baha karşılığında satma” tanımlaması geçerlidir ki o, gerçekten büyük vebaldir. 2. Burada ikinci ders, kalb eğitimi ve bağlılık arayışındaki insanların elini tuttukları, birlikte yürüyecekleri, “önder” diye bağlanacakları insanların ellerinin ve yüreklerinin temizliğine, sağlıklı bir terbiye sistemlerinin bulunup bulunmadığına iyi dikkat etmeleri gereğidir. İlim yolculuğu da, kalb yolculuğu da sonunda insanın ömrünü koyduğu, kişiliğini adadığı bir hadisedir. “İnsanlar önderlerinin dini üzeredir” diye bilinen bir söz var. Yani önderlerin, kişinin şahsiyetini derin biçimde etkilediği kuşkusuzdur. Onun için seçimde mutlak titizlik gerekiyor. Ahmet Taşgetiren

Dün, bugün ve yarın... O kadar zaman önceydi ki zaman diye bir şey yoktu. İnsanlar güneş doğup batıncaya kadar yaşıyorlardı hayatı. Bir daha hiç olmayacakmış gibi dolu ve anlamlı... Derken zaman diye üç parçalı bir şey icat etti insan. Bir parçasına "dün" dedi, diğer parçasına "bugün", öteki parçasına da "yarın." Sonra fesat karıştı zamana ve insan bugünü unuttu. Dünü düşünüp pişman oldu, yarını düşünüp telaşlandı; ama işin ilginç tarafı, tüm telaş ve pişmanlıkları güneş doğup batıncaya kadar yaşadı. Farkında olmadan rezil etti bugününü. Oysa yarın, bugüne "dün" diyor, dünde bugün için "yarın" diyordu. Bir türlü beceremedi. Bir eliyle yarına, diğer eliyle düne yapıştı. Bugünü eline yüzüne bulaştırdı... Mutsuz oldu insan. Ve ne gariptir ki yarının telaşı da, dünün pişmanlığını da hep bugün yaşadı; ama bugünü hiç yaşayamadı. Ne yarın, ne de dün...

sevgili evrensel ve bilimselci evet siz adalet istiyorsunuz, biz istemiyoruz, siz eşitlikçisiniz, biz değiliz, siz harikasınız, biz beceriksiziz, siz her şeyi, bilen, gören, anlayan hatta bilim süzgecinden geçirensiniz, biz ondan da anlamıyoruz... muhalefet olmak kolaydır her meseleye, biz kardeşlik edebiyatı yaparız ama normal yaşantımızda birbirimize düşmanız hatta alevileri dışlayanda benim... ya nasıl bu kadar mükemmel oldunuz, her şeyi bilmek ve bu kadar adil olmak kolay değildir sanırım... biz şu şudur desek, yok o değildir... biz iyi niyetle burada fikirlerimizi belirtip realitede uzun zamandır var olan alevi-sünni kopukluğuna bir dost eli atalım diyoruz yok olurmu ne haddimize burada evrensel var o bölme konusunda uzman... bilimselci güzel dost sende kendini bölücüler arasına koymak istersen ben buna müdahale etmem ama bana göre öyle biri değilsin sen evrenselden daha duyarlısın daha samimisin bana göre... (evrensel kusura bakma bu benim fikrim) aslında bu ülkede bütün suçları ben işledim... sosyal adaletsizliğin sebebi de benim... aklınıza gelen bütün yanlışları ben yaptım... kızgınlık değil bu yazdıklarım yanlış anlamayın siz mükemmelsiniz onu fark ettim...(!) selamlar

çok değerli evrensel ben seni çınar olarak değerlendirmedim çınar doğru söylemiş dedim çınar demişti ki, bütün savaşlar böyle çomakçıbaşılar yüzünden çıkıyor, yani bozucular, bölücüler, eee sende bölmek istiyorsun ya savaş sebebisin yani... bilimselci ve evrensel bu sevginizden gözlerim yaşardı, çok kıskandım şimdi bak...

seni gidi laist evrensel sen artık beni kızdıramazsın... kızmam ki... kızdıramaz ki hele şükür iyi kalpliliğimi takdir etmişsin, sabrımı ve şevkatimi de... ama şunu unutma öfkem çok tehlikelidir, çok acımasızdır, kızarsam çok kırarım, kırarsam ise Allah yardımsın olsun... hadi bu çiçekte sana gelsin yaramaz evrensel

sevgili bilimselci ve evrensel... sanki bizde farklı bişey söylüyoruz gibi çok iyi ayrıcalık yapmışsınız, alkışlıyorum sizi...evrensel ne söylese ardından hemen ona destek olmak zorunda hisseder gibisiniz kendinizi... evrensel ne söylese doğru mu söyler size göre??? kardeşi kardeşe düşürenlere karşı elele vermeye çalışanlara karşı ne kadar da organizesiniz... siz bütün inançlara karşısınız ne oldu da aleviler sizin için kıymetlendi... size göre devlet sünni müslüman ve sürekli cami yapıtırıyor diye şikayet ediyorsunuz daha dün yazdım dini topiclerde devlet bütün inançlara eşit davranmalı diye orada buna karşı çıkan siz burada neredeyse devlet cem evi yapmalı diyeceksiniz... çelişkiden dem vurmak kolay da çelişkiye düşmemek zor galiba? evet çınar doğru söylemiş, evrensel bölücülüğünü saklamıyor zaten en azından onu dürüstçe söylüyor... ama ne yazık ki benim her türlü bölücülerle sorunum var... onlardan gelecek hayır Allah'tan gelsin... alevi-sünni kardeştir ve bunu bozmak isteyenlerde başka birşeydir... benim neye ne kadar hakkım varsa alevi arkadaşlarımın dostlarımın da hakkı var ve hakları konusunda ben onlarla beraberim... selamlar

listede yok ama bence en favorinin kriteri ne bilmiyorum ama en duygulu, en düşünceli, en seviyeli, kültürel seviyesi yüksek isimlerinden biri de figgaro... favorim figgaro... artos, xlark tades, murti san da bu isimler arasında onlarda çok özel isimler...

canımsın frozenim sende benim favorimsin buna inan duyarlısın, sorumlusun, duygulusun, gönlü güzel, yüzü güzelisin... favori bayanlar çok burada gloria beni dostları arasında belirtmiş bilki gloria cım sende benim dost bildiklerim arasındasın... frozen, sedelina, diloş, gloria, geceyağmuru, yumote, mineu, aça, aysum, natalia, olivia bu isimlerin hepsini, zeki, bilgili, seviyeli, ahlaklı, duygulu buluyorum hepsinin yetenekleri farklı ve en sevdiğim yanları terbiye kurallarına sahip olmaları... SİZİ SEVİYORUM KIZLAR...

o konudan bağımsız olarak cevaplayayım ama ancak kendi adıma cevaplayabilirim, diğer arkadaşların fikri için yorum yapamam... ben kimseye saldırmıyorum, saldırıldığı hissettiğimde bunu ifade ediyorum... belkide yanılıyorum bilemem. herkesin farklı bir üslubu olduğu için kimin neyi, niçin söylediği tam olarak anlaşılamıyor... bana göre saldırmak demek... aşağılayıcı, kınayıcı, kişiselleştirici ve yıkıcı eleştirilerdir... bunlar saldırıdır bana göre... zaman zaman bende yapıyormuyum evet galiba yapıyorum bu karşıdan gelen tavra bağlı galiba... tartışma etiği giye birşey var bunun belli kriterleri var birileri buna uymuyor uymama sebebi de zaten tartışmak istemiyorlar fikirlerini kabullendirmek istiyorlar ya onlar gibi düşünürsün ya sen olduğunu söylediğin şey değilsin... selamlar

insan aynı anda kaç değişik duyguyu yaşayabilir? öfke, sevgi, mutluluk, hüzün, acı, sevinç... bütün bunları içinde aynı anda hissediyorsa biraz delidir değil mi? güne nasıl başlarsan akşam öyle oluyor benim için, eğer kötü bir rüya gördüysem bütün gün paranoyak dolaşıyorum gözümde herkes potansiyel şüpheli ve en çokta gözlerdir dikkatimi çeken ve asla yalan söyleyemeyen... sözler söylemek kolaydır, sevgi sözleri, öfkeli sözler, ya da atıp tutmak diyelim... asarım, keserim, severim, senin için ölürüm....v.s. eğer gözlerinde bu sözleri söylerken başka bir ifade varsa uzak durmalı büyük bir yalancı demektir karşımızdaki... figgarocum... neydi topic haklı çıkma çabası... dün konuşmuştuk... haklıyız, güçlüyüz, kazanacağız... sloganları ile hak aranmıyor... ama bu dünyada haklıya hakkı teslim edilmiyor ki, bir yengeç sepetindeyiz hepimiz birimiz sepetten çıkmak üzereyken biri tutup ayağından geri çekiyor... kimse kimsenin haklılığını, başarısını çekemiyor yok sayıyor... bencileyin... benciller... kendi pencerelerine hapsolanlar, at gözlükleriyle bakanlar, konuşması gerektiğinde susup, susması gerektiğinde konuşanlar kim onlar... biz... hepimiz... ben en çok yemin edenlerden tırsarım, çok yemin çok yalan demektir... yeminini kendisine şahit tutanlar aslında gözlerinden yalan fışkıranlardır... vallahi, billahi, şerefim üzerine, şunun üzerine, bunun üzerine... egoistler var birde tırıs tırıs tırstığım... aman onlara yaranmak zordur, kendileri için yaratılmıştır bu dünya, üstün varlıklardır onlar, başları havada, omuzları dik, ben burdayım edasıyla yürüyüp, bütün gözlerin üzerlerinde olmasını dileyen, fark edilmeyincede çıldıran tipler... hep onlar doğruyu söyler (!) hep haklıdırlar (!) hep başarılıdırlar (!) kendilerine hayrandırlar, hayranlık uyandırmalıdırlar (!) sen hiç bir şey bilmiyorsundur, hiç anlamıyorsun, hiç görmüyorsun... o biliyor, o anlıyor, o görüyor.... o var ya o... tamda Ali Desiderodur... (sevgili frozen 16,3 müydü pardon, benden 0,5 gün büyükmüşsün ablacım)

hayır arkadaşım her tartışma saldırı değildir ben burada fikrimi belirttim dini ortadan kaldırmayı amaç edinenler şimdi ılımlı dedikleri müslümanların üzerinden siyaset yapıyorlar laiklik falan onlar için mesele değil. önemli olan dinsiz bir millet ve hatta dünya hayallerinin gerçek olabilmesi... biz laik bir ülkede yaşıyoruz diyoruz ama eksiklikleri, yanlışları var bu devletin diyoruz ortak bir mutabakat bulalım diyoruz ama birilerine yetmiyor bu kez laiklik sınavına sokmak istiyorlar. kendilerini memur tayin ediyorlar, zaten evrensel bu saldırma meselesini saklamıyor ki, defalarca söyledi "evet benim meselem din ben dini hedef alıyorum ve evet bölmek istiyorum laik-dinci olarak ayırmak istiyorum" diyen kendisi, yani onun derdi inanca saygı falan değil. sadece kendi düşüncesini empoze etmek ve kabullendirmek istiyor. o yüzden saldırı dedim. yoksa birbirimize neden saldıralım biz düşman değiliz ki, ama düşünceye, fikre saygı bekliyorsan aynı saygıyı gösterebilmen şarttır aksi taktirde boşu boşuna klavyede parmak gezdirmiş oluyoruz... selamlar

merhamet sahibi pek çok insanın bile katil olabilmeyi göze alacağı mevzu böyle bir mevzu, taurusmutis, fakir, sedelina, marcus gibi arkadaşların bir karıncayı bile incitemeyeceğini biliyorum ama insan bazen sınırlarını aşıyor... söyleyene değil söyletene bak demişler... insanları bu psikolojiye sokmak kolay olmasa gerek... normal şartlarda hiç bir insanın canını yakamayacak olan bizler bunlar gibi ....... acıların en büyüğünü çekmesini istiyoruz... ama bu dünya adil değil, hiç değil... anne sarhoşmuş bebeğin babası belli değilmiş, hayata bak ya bu bebeğin tek suçu dünyaya gelmek mi? ne hakları vardı ona dokunyama devlet birşeyler yapsın, artık bebeklerin canı yanmasın. halk bir şeyler yapsın bebeklere sahip çıksınlar... malatyada yuvadaki yaşananları unuttuk gitti, kaçımız hatırlıyoruz, bu bebeğe olanarıda unutacağız, belki bebek hiç hatırlamayacak (inşallah) ama ne olur biz unutmayalım o bebekler bizim dünyanın bütün çocukları melektir. yuvaları sık sık ziyaret etmeliyiz vatandaş olarak gözlemlemek hepimizin sorumluluğu bu bebeği de yuvaya verdiler ama nedense benim içim hiç rahat değil... çocuklara uzanan eller kırılsın...

Ben politilanın yazdıklarında sana ithafen bir şey demediğine eminim o maksatlı yazan birilerinden söz ediyor hatta çınar birini yakalamış...

değerli arkadaşım bütün arkadaşlarımın ortak noktası seviyeli ve saygılı duruşun... ve bunlar yapmacık değil ki değişmiyorsun... ya da x kişiye başka, y kişiye başka davranış sergilemiyorsun... sedelinanın dediği gibi eğer sanal ortam dışında da böyleysen ne mutlu sana, çünkü hepimiz biliyoruz ki bu ortamda oyuncular çok. tanıdığım kadarıyla, ilgili, seviyeli, düşünceli, yardımsever özel bir insansın... bana moral vermek için yolladığın özel mesajlarına da ayrıca teşekkür ediyorum... sayende kendimi iyi hissetmiştim... dilerim Allah kalbinin güzelliğinde insanlarla karşılaştırsın seni ve mutlu ol, mutlu kal... murticiğim... (bu arada biz kardeşime de küçükken murti derdik) görüşmek üzere hoşçakal

hane fincanlar??? fincanı görmek lazım bacım... falcı geldi hanııııımmm fala inanma falsız da kalma demiş atalarımız at bir sipali bakayım falına beaa

sevgili evrensel laiklik konusunda ben en azından sınıfta kalmışım (size göre) siz ise bu sınava giremezsiniz bile. sorularınıza benden cevap bulamayacaksınız artık özellikle laikliğe... bu arada siz kendinizde bu hakkı nereden buluyorsunuz laiklik memurumusunuz? laist evrensel...

sayın evrensel... ne bu soru cevap bölümümü? neden hep siz soruyorsunuz biz cevap veriyoruz... soru-cevap kısımlarını bilgisi azlar, bilgisi çoklarla yaparlar benim böyle bir iddiam yok... ha siz sorularınızı şunun için soruyorsanız "aklıma geleni sorayım nasılsa sıkışırlar onlar sıkışırsa ben haklı çıkarım" yanılıyorsunuz sorularınızın cevapları mevcut ve defalarca verdik... zaman geçiyor sanırım siz unutuyorsunuz... almanyayı neden örnek veriyorsunuz ki, biz Türkiye'de yaşıyoruz ve buranın vatandaşıyız, her milletin tabiyatı farklıdır... Mustafa Kemal ne demiş... "bu millet her şeyi öğreniyor ama bir tek uşaklık yapmayı öğrenemiyor" tabiyatımız, örfümüz, adetimiz, düşüncelerimiz, ihtiyaçlarımız farklı olduğu için biz almanlar gibi olamayız... aynı zamanda gavur icadı dediğiniz şeyi osmanlı imparatorluğu yüz sene uygulamış nasıl mı, bütün inançlara saygılı ve bütün ihtiyaçları giderici bir sistem uygulamış ve o dönemde yükselmiştir... gavur icadı dediğiniz şey bizim gibi osmanlı torunu olan Gazi Mustafa Kemal tarafından ve ilk meclisin gayretleri ile yasalaştırılmış "LAİKLİK" ilkesidir. Siz istediğiniz kadar çarpıtın doğrular değişmeyecektir. Almanyada Almanyanın kuralları geçerlidir... Türkiye de Türkiye'nin... selamlar

e tabi renkli renksiz karıştırırsan bütün çamarışlar ya mavi çıkar, ya pembe, olmadı mor... tabi bir daha giyemezsin... onçün ayrı yıkayacaksın... sensin deliiii canım frozenim sen 16,5 değilmiydin... hadi hadi hoşgeldin

sıraya geç... önce sedelina sonra jön... sonra gece yağmuru... sende sıkış oralara...