sardunyam tarafından postalanan herşey
-
İLHAM ÖYKÜLERİ
EĞER BİR ÇOCUK Eğer bir çocuk kınanarak yaşarsa suçlamayı öğrenir. Eğer bir çocuk düşmanca davranışlar içinde yaşarsa kavga etmeyi öğrenir. Eğer bir çocuk alay edilerek yaşarsa sıkılganlığı öğrenir Eğer bir çocuk utanç içinde yaşarsa suçluluk duymayı öğrenir. Eğer bir çocuk hoşgörüyle yaşarsa sabırlı olmayı öğrenir. Eğer bir çocuk teşvik edilerek yaşarsa güvenmeyi öğrenir. Eğer bir çocuk değer verilerek yaşarsa saygı duymayı öğrenir. Eğer bir çocuk eşitlik ortamında yaşarsa adaleti öğrenir. Eğer bir çocuk güven duygusu içinde yaşarsa inanmayı öğrenir. Eğer bir çocuk beğenilerek yaşarsa kendisinden hoşlanmasını öğrenir. Eğer bir çocuk kabul ve dostluk yaşarsa dünyada sevgi aramayı öğrenir. Çocukların öğütten çok iyi örneğe ihtiyaçları vardır. Çocuğun aynası anne ve babasıdır.Bu aynadan daima güzel şeyler görmelidir. Çocuklar, hayat piyangosunun çok pahalı alınmış biletleridir. Bu bilete büyük ikramiye vurması ya da boş çıkması sizin elinizdedir. Çocuklar donmamış beton gibidir. Üzerlerine ne düşse iz yapar. Çocuklara yüz değil, kulak vermeli. Çocuklarınıza vereceğiniz en güzel ve değerli hediye ilgi ve zamanınızdır. ÇOCUK NE ÖĞRENİR Genç anne-babalara Eğer bir çocuk sürekli eleştirilmişse, Kınama ve ayıplamayı öğrenir. Eğer bir çocuk kin ortamında büyümüşse, Kavga etmeyi öğrenir. Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanmışsa, Sıkılıp utanmayı öğrenir. Eğer bir çocuk sürekli utanç duygusuyla eğitilmişse, Kendini suçlamayı öğrenir. Eğer bir çocuk hoşgörüyle yetiştirilmişse, Sabırlı olmayı öğrenir. Eğer bir çocuk desteklenip, yüreklendirilmişse, Kendine güven duymayı öğrenir. Eğer bir çocuk övülmüş ve beğenilmişse, Takdir etmeyi öğrenir. Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse, Adil olmayı öğrenir. Eğer bir çocuk güven ortamı içinde yetişmişse, İnançlı olmayı öğrenir. Eğer bir çocuk kabul ve onay görmüşse, Kendini sevmeyi öğrenir. Eğer bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse, Bu dünyada mutlu olmayı öğrenir. Bunları Öğretmekte Anne ve Babaya Düşer Dostça Kalın
-
bir bilsen
SEYRET, SUS ve DİNLE Bir gün bir dağ güneşle birlikte güne uyandı. Rüzgarın esintisiyle ağaçlarının dallarını sallaya sallaya esneyerek gerindi. Güneş pırıl pırıl ufukta tam karşısından doğuyor, onunla arasında masmavi bir deniz çarşaf gibi günü karşılıyordu. Dağ dedi ki, "Ben ne güzel bir yerdeyim, önüm masmavi bir deniz ve her gün güneş bana gülümseyerek gün başlıyor." Gökyüzünde küme küme bulutlar pamuk yığınlarını andırıyordu. Martılar çoktan uyanmış gökyüzünde dans ediyorlardı. O sırada dağ bir de baktı ki, eteklerinde bir minicik fare denize doğru yürüyor. "İiiiiiiiihhhhhh , bu da ne? Bu küçük fare benim manzaramı şimdi neden bozuyor?" Onun oradan bir an önce gitmesini istedi ve şöyle bir titredi. TepedEn aşağıya doğru bir kaç taş hızla yuvarlanmaya başladı. Fare sesi duyunca hemen bir yüksek kayanın üstüne sıçradı ve oraya yerleşti. Düşen taşlarda ona hiç bir zarar vermedi. Farecik de başladı denizin güzelliğini seyre... Ara ara atlayan zıplayan balıklar denizin duruluğunda küçük halkalar oluşturuyordu. Deniz dağın sıkıntısını anladı ve dağa seslendi: "Neden böyle bir günde bir küçük fare için mutsuzluk oyununa başlıyorsun ki? Bak ben dümdüzken balıklar da benim duruluğumu bozuyorlar. Ben onlara kızıyor muyum? Biliyorum ki onlar bensiz ben onlarsız olamayız. Sen de seninle birlikte yaşamak zorunda olanlara kollarını açmalısın. Güneş hiç bulutlara bozuluyormu? Benim ışınlarımı engelliyorlar diye kızıyor mu? Kabul et gerçeği, herşey bir şeylerle bütün aslında. Fark ve güzellik de burada. Bu sayede hergün ayrı bir şey öğretiyor bize; her gün ayrı bir ders veriyor. Sen iyisi mi sadece SEYRET, SUS ve DİNLE." Dağ denize sordu: "SEYRET, SUS ve DİNLE? O da ne demek?" Deniz, "Bak... Seyrettiğinde güzellikleri göreceksin... Sustuğunda kendinden başkalarının söylediklerini duyabileceksin... Dinlediğindeyse onlardan öğrendiklerini uygulama fırsatı bulabileceksin..."
-
..vahh....vahh..!
İTİRAF... Öğrenci sayısı 12 olan bir sınıfta öğretmenin bir şekilde dikkatini çeker ve sınıf başkanı olurum. Sanki ben sınıf başkanlığından ayrılınca bütün sınıfın öğrenim hayatının sonu gelecek. Lisede belli bir arkadaş çevrem var, arkadaşlarım beni arayıp sorarlar, benimle okulu asıp, benimle sinemaya kaçarlar seviliyorum arkadaşlarım arasında. Sanki benim sayemde arkadaşlar bir aradadır, benim sayemde gülüp eğlenirler ben olmasam böyle mutlu bir arkadaş gurubu olmaz. Herhangi bir iş yerinde her hangi bir bölümde çalışıyorsunuz sizin sayenizde işyeri iyi çalışıyor siz olmasanız işyeri anında iflas eder sanıyoruz. Hangimizin aklından BEN merkezli bileşke düşünceleri geçmiyor ki Hiç kimse vazgeçilmez değildir, Herkesin anlatacak bir hikayesi vardır, Yaptığım işlerle övünürken dikkatli olmam gerekir, İşleri benden daha iyi yapan birisi daima vardır olacaktır. Yıllar önce bir adam büyük sel felaketi yaşayan bir memlekette birçok kişiyi selden kurtarmış. Herkes büyük mutluluk yaşamış ve bu adama karşı hayranlıklarını her defasında dile getirmişler. Cesareti ve yaptığı iyiliklerin ağızdan ağıza dolaşması sonucu zamanla bu kişi “selden adam kurtaran adam” diye anılır olmuş. Çok uzak diyarlardan pek çok kişi “selden adam kurtaran adam”ı görmek ve maceralarını dinlemek için akın etmişler. “Selden adam kurtaran adam” da yaşadıklarını ve kahramanlıklarını herkese anlatır olmuş. Bu hal adamda öyle bir alışkanlık haline gelmiş ki, hayatta en çok zevk aldığı olay selde yaşadıklarını ve nasıl adam kurtardığını anlatmak olmuş. Zamanı gelmiş, vadesi dolmuş ve meşhur “selden adam kurtaran adam” vefat etmiş. Tabii iyi bir insan olduğu ve insanlara faydalı işler yaptığı için cennete buyur etmişler adamı. Adam büyük bir neşe ile cennete girmiş. Günler güzel güzel geçerken, bir anda adam hayatında bir şeylerin eksik olduğunu fark etmiş. Kendini sorgularken bu eksikliğin “selden adam kurtaran adam” diye ünlendiği hadiseyi kimsenin dinlemeye gelmemesi olduğunu fark etmiş. Canı sıkkın bir vaziyette dolaşırken “burası cennet ne dilersem olur” diye düşünüp, sorumlulara bir isteği olduğunu bildirmiş. Adam burada kimsenin kendisinin selden nasıl adam kurtardığını sormadığını ve bu maceralarını anlatamadığı için canının çok sıkıldığını söylemiş. İsteğini dinleyen sorumlular, “selden adam kurtaran adam”ın hikayesini anlatabilmesi için cennette bir konferans ayarlayabileceklerini söylemişler. Adam çok sevinmiş ve yeniden dünya günlerindeki gibi kendisine hayran bir kitlenin oluşacağını ve dinleyenlerden bu hikayeyi duyanların da kendisine geleceğini, yeniden eski mutlu günlerine döneceğini düşünmüş. Gel zaman git zaman adam konferans gününü iple çekerken, vakit gelmiş ve deniz kenarında muhteşem bir platform kurulmuş. Dinleyiciler gelmiş ve yerlerini almışlar. “Selden adam kurtaran adam” büyük bir heyecan ve gururla kürsüye doğru yönelmiş. Tam konferansına başlayacakken bir sorumlu yanına gelmiş ve heyecandan kalbi fırlayacak gibi atan “selden adam kurtaran adam”ın kulağına şu ifadeleri fısıldamış; “efendim, şu en önde oturan uzun beyaz sakallı zatı görüyor musunuz?” Adam her halinde önemli bir zat olduğunu hissettiği dinleyiciye bakmış ve böyle bir kişinin bile dinlemeye gelmesine sevinerek “evet” demiş. Sorumlu “o kişi Nuh Peygamberdir efendim, anlatırken biraz dikkatli olursanız iyi olur” demiş.
-
FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
teşekkür ederim Keskinkalem, dileklerine katılıyorum... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine...
-
Günün Sözü
"Cesaret asırlık çınar ağacının fırtınalara kafa tutarak dimdik durması değil, cesaret çok kolay incinebilecek çiçeğin karlar arasında açmasıdır"
-
Frozen......
canım frozenim ben gidiyorum çok bile durdum 07 de ayaktayım benden bu kadar şimdilik... seni seviyorum defterin hayırlı olsun, ben açtığıma göre karalama yetkisine sahibim sanırsam... the boss hoşgeldin...
-
SARDUNYAM.... (Günlük... kendisini fark ettirebilen çok az şey vardır günlük yaşamımızda... )
deluuuu hadi iyi geceler
-
Frozen......
o zaman içinizde en fiyakalı ruh benimkisi
-
SARDUNYAM.... (Günlük... kendisini fark ettirebilen çok az şey vardır günlük yaşamımızda... )
murti diyisa doğru deyidir. bak o çoktan yattı bizim içinde yarın çok geç olmadan yatma vaktidir sanırsam... öpeyimmi seni, hadi öpeyim bari...
-
Frozen......
kıss anca mı geldin, migrosun önünde trafikmi vardıda gelemedin bakem... demek kasada önüme geçen sendin anlamalıydım zati, kel zarifeliğinden ama dedimya bazen salaklaşıyorum diye, işte kesin o salaklaştığım anlardan birinde rastladım sana bir markette... kısss ağzım açık kalmıştı ya hala kapatamadım ne etcez... evet o dediklerim sensin, daha fazlasıda var ama söylemem sonra şımarırsın... otur oturduğun yerde havaya girme
-
SARDUNYAM.... (Günlük... kendisini fark ettirebilen çok az şey vardır günlük yaşamımızda... )
ben teşekkür ederim seninle arkadaşlık etmek büyük keyif... iyi geceler arkadaşım... bende kaçar... yarın yine erken kalkacağız...
-
Yağmurlu bir günde en çok neyi yapmak isterdiniz?
İstanbula yağmur yağmayalı epey oldu, yağmuru özledim... ben yağmura deli, buluta deli... beni ya sevmeli ya öldürmeli... şimdi bir yağmur yağsa, gökgürlese, şimşek çaksa... toprak mis gibi koksa... ben seyretsem alemi, camlardan akan seli... arab kızı değilim ama yinede camdan seyretmek güzel oluyor yağmuru... Yağmur yağar akasyalar ıslanır Ben yağmura deli buluta deli Bir büyük oyun bu yaşamak dediğin Beni ya sevmeli ya öldürmeli Yitirmeli ne varsa Başlamalı yeniden Bu anlamsız bu yağmur İşlemez karanlıkta Garipliğine yan Yan yürek yan Gitti giden Gitti giden Sana büyük caddelerin birinde rastlasam Elimi uzatsam tutsam götürsem Gözlerine baksam gözlerine Konuşmasak ah anlasan Elimi uzatsam tutsam götürsem Gözlerine baksam gözlerine Konuşmasak ah anlasan Elimi uzatsam tutamasam Olanca sevgimi yalnızlığımı Düşünsem hayır hayır düşünmesem Senin hiç haberin olmasa
-
Sizi en iyi hangi şarkı anlatıyor?
İçime attım ne varsa Anlamaya çalıştım herkesi Aşkı da sevdim kavgayı da Anlatamadım ki Hiç korkmadım çelişkiden Onaylanmayan ilişkiden Ne çoğaldım övgüden Ne azaldım yergiden Hiç korkmadım yasaklardan Korunmadım tuzaklardan Kalktım güvenli kucaklardan Hep denedim bilerek göstermedim Kendimi sakladım görmeyi bilenlere Vitrinime değil iklimime gelenlere Deliyim aslında Allah'ına kadar deliyim Kalbimi vereceğim aslımı görenlere ajda pekkan... söz ve müzik: sezen aksu
-
SEN BU FORUMUN......
mısırlısı ve yenisisin hoşgeldin...
-
BİR KADIN ASLINDA........
anammm murtiye bak... eski tip pc tabikide erkekler
-
ayrılık
beni de kırdılar içimde kırdılar karanlık camlardan sular akıyordu şimşekli bir boşlukta saat vurdu beni de kırdılar belki yalnızdılar belki onların da çocukluğu yoktu bütün şarkılara kapalıydılar bir genç kız değmemişti saçlarına beni de kırdılar ben artık küsüm yağmurları yağmıyor ağaçlarıma sularından içmiyorum susadım ama beni de kırdılar soğuk bir ölüm çevik bir bıçak gibi çakıldı aklıma oysa bir şarkıyım yeniden doğan günüm bütün şarkılara kapalıydılar.... attila ilhan...
-
ॐ๑ Murti San ๑ॐ
bilmiyom ki gittimi, ansızın çekip gittimi? bir yangının külünü yeniden yakıp geçti mi? ne etti... bilmiyim ki...
-
SARDUNYAM.... (Günlük... kendisini fark ettirebilen çok az şey vardır günlük yaşamımızda... )
çok teşekkür ederim sağolasın... dikkat edersen tartışmalardan uzağım bir süredir şimdi çok farklı düşünceler içerisindeyim. pek çok şeyi gözden geçiriyorum, düşünüyorum... okuyorum bu aralar daha çok okuyorum... öğrenmek çok güzel, ihtiyaç ve çok önemli... güzel gönüllü arkadaşım iyiki varsın...
-
ॐ๑ Murti San ๑ॐ
sedoşşşş rüzgâr uzak karanlıklara sürmüş yıldızları mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan onu çok arıyorum onu çok arıyorum heryerinde vücudumun ağır yanık sızıları bir yerlere yıldırım düşüyorum ayrılığımızı hissettiğim an demirler eriyor hırsımdan.. ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş tedirgin gülümser çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var çünkü ayrılık da sevdâya dahil çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili hiç bir anı tek başına yaşayamazlar her an ötekisiyle birlikte herşey onunla ilgili telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar gittikçe genişleyen yakılmış ot kokusu yıldızlar inanılmayacak bir irilikte yansımalar tutmuş bütün sâhili çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil çünkü ayrılık da sevdâya dahil çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili.. ATTİLA İLHAN evet murticim beğendim kimin şiiri?
-
SARDUNYAM.... (Günlük... kendisini fark ettirebilen çok az şey vardır günlük yaşamımızda... )
canımsın arkadaşım... hoşgeldin, ayaklı kütüphanemi çok güldüm valla... benim bir arkadaşım var ben ona ayaklı meydan laurus diyorum...
-
ॐ๑ Murti San ๑ॐ
Bizi bilirsin; avuçla su içmeyi marifet biliriz, yenilmeyi bir de kendi sahamızda... bizi bilirsin; saçımızı ıslatmayı fiyaka biliriz, limonla! tesbih yaparız, düş kırıklarından.. bizi bilirsin; ağzının içinde oturmak isteriz ve rutubetin en yakıştığı yer biliriz ağzını... bizi bilirsin; yaşamak biliriz, vademiz dolduğunda avuçlarında gömülmeyi... yılmaz erdoğan...
-
ॐ๑ Murti San ๑ॐ
aynen, ama illaki şiirlerine tutkun olduğum şairler vardır, Orhan Veli mesela, Yılmaz Erdoğan şiirlerinide severim mana çok önemli değilmi?
-
sedelina
hadi iyi bakalım, servise gecikme tamammı geydinmi çızgılı picamalarını sabah gastelerimi unutma tamammı
-
Frozen......
psikoya bağlanakmı gaffır, kim bizi begenmiirr bakim yuvarlakmı, yuvarlak iyidir be kareliden, köşesiziz biz demi gloriayamyam (yamyam beni andı)
-
Gloria
nisantaşının sosyetik delusuyum öyle herkeslen görülemem yaww