sardunyam

ne kadar ilginç Cumhurbaşkanı tek başına mı affetmiş yoksa meclisin önergelerine imzamı atmış? Adalet bakanlığı istemiş Ahmet Necdet Sezer imzalamış, ama af Sezer'e mal ediliyor... Çok ilginç... Gerçekten...

ben anlayamadım sen ne anladıysan bir anlatta bizde bilelim Empati kardeşim... ADD'nin başkanları da tıpkı partilerin başkanları gibi, devletlerin başkanları gibi gelip geçicidir, adı her türlü yolsuzluğa karışmış bir başbakanın yönettiği Türkiye'de bir dernek başkanının adı bir şeylere karışmış çok şaşırmamak lazım...

Acaba neden değil mi? Laiklikle meselesi olanlar kimlerdir, demokrasiyle meselesi olanlar kimlerdir? Yıllarca meydanlarda Şeriat isteriz naraları atanların, Türkiye islamla hiç tanışmadı gibi fitne ficur lafları zihinlere sokmaya çalışanların, din nedir tanımlayamadan, dine farklı anlamlar yükleyenlerin, dinin ardına saklanıp ondan her türlü faydalananların, kadınları birer hizmetkar görenlerin, onları eğitmeyenlerin, bunuda dine mal edenlerin gericiliğinden söz ediyorlar... Din bir devlet yönetimi midir? Önce bunu tanımlamak gerekir... Yoksa din ona inananlar için bir yol gösterici midir, kıstas belirleyici midir, yoksa denildiği gibi tek tip insan var etmek için mi vardır? Şimdi Allah'a inanan ve birazda olsa insan psikolojisini bilen herkes bilirki, tek tip insan var etmek imkansızdır, öyle ise imkansız olanı diretmek hangi akılla izah edilebilir? Peki demokrasi nedir, sonsuz sınırsız özgürlük müdür, böyle bir özgürlük yeryüzünde var mıdır, yoksa sonsuz sınırsız özgürlük ancak vicdanlarda mı yaşamaktadır...? Demokrasinin getirdiği haklarla onu bir araç olarak kullananlar cehaleti getirip dayatmadılar mı, Türkiye bunca yılda ne kazandı? Kavram kargaşalarına sürüklenmedi mi, hala da bu olmakta değil mi, laik bir devlete inanıyorsan dindar olamazsını savunanlar, cami içlerinde insanların inançlarını sömürmediler mi, peki bu din bezirganları hangi amaçla dini bu kadar siyasete alet ettiler? Gerçekten inanmışlar mıydı, yoksa onlar için tıpkı demokrasi gibi dinde bir araç mıydı?

sevgili siyahx belgeli ödemeleri bulmak ne kadar kolay değil mi? belgeli ve kime verildiği belli... Ya belgesiz ve kime verildiği belli olmayan, nasıl ve niçini belli olmayan ve bütçesi bu belgedeki rakamları kat kat aşan ödeneklerden ne haber? ADD açılımı Atatürkçü Düşünce Derneği... Bende üye olmayı düşünüyorum ve en kısa zamanda girişimde bulunacağım... Çünkü bu dernek gibi ne olduğu, ne hedeflediği belli olan kuruluşların içinde yer almak bir vatandaşlık görevidir diye düşünüyorum... Ayrıca Cumhurbaşkanlığının bu tür derneklere ödenek ayırması gayet yerinde, normal ve faydalı bir şeydir...

kullanılmayan uzuvlar mı? peki erkek memesinde süt kanalları varmıdır, kullanılırsa bir anne gibi bebek emzirebilirler mi? dini açıdan nasıl mı açıklanır? Allah erkeği ve kadını yarattı, birine doğurma yeteneği verdi, bu özelliğin yanında doğurduğunu beslemek için süt üreten bir meme verdi ve bu meme ergenlikte gelişmeye başladı... bu üremede kadın toprak vazifesi gördü, bir diğeri yani erkek, tohum vazifesi gördü, erkeğinde memesinin olması onunla eşinin dişi ve erkeğin bir tür olmasındandır... farklılıkları olduğu gibi bedensel benzerliklerinin de olmasıdır... Bu insan vücudunda bulunan kıllar içinde sorulabilir, saç, kaş, kirpik dışında diğer kıllar kesiliyor, alınıyor ama vücut bunları yine de üretiyor... gereksizmiş gibi görünselerde tıbben hepsinin bir gerekliliği olabiliyor...

çalışmadan geçer

redblack canım hiç bir ilişki laçkalaştırılmamalı, eğer laçkalaşırsa o dostluğun, arkadaşlığın ya da sevgililiğin kalitesi kalmaz, mesafeli ve saygıyla yoğrulmuş dostluklar gibi sevgili olanların da birbirlerine yaklaşımları kontrollü olmalı, gerçi her aşk bir dönem kontrolsüzleşir, özellikle en yoğun olduğu dönemde... Ama bunu kontrol altına almak zor değil... Aslında eski sevgiliden dost olunamayışının, en birinci sebebi, yaşananlardır, bir ilişki yaşıyorsun içinde her duyguyu barındırıyorsun, sonra bir şekilde bitiyor... onu sonra dostluğa nasıl çevireceksin? olası değil, o zaman hiç bir şey samimi olmamış olacak... Ama dedik ya düşmanda olmaz... eski sevgiliye kötülük yapılmaz, kötülüğü istenmez... kimbilir belkide gerçek dostluk budur, yani bilmelisinki, eski sevgilinden sana zarar gelmez, sendende ona zarar gelmez... eğer gerçekten sevgi paylaşıldıysa her zaman iyilik dilenir... kötü gününde yanında olunur, ama diğer dostların gibi onunla herşeyi paylaşamazsın... mesela yeni sevgilinle ilgili yaşadıklarını... değil mi?

hımmm, peki o zaman seni Söğüt ağacı yapayım, olurmu Ayşegülüm, dimek, hanımeli olunca sarılacak yer ararsın da bu pek hoşuna gitmezmi? özgür ve bağımsız arkadaşım benim ne kadar da benzermişiz birbirimize, ama ben hiç böyle bakmamıştım, hanımeli olsaydım isteyerek, bilerek, severek dolanırdım sevdiğim varlığa... sarardım onu, sıkmadan, rüzgara karışırdı kokum, ve o çok sevdiğim ve sarındığım varlıkla büyürdüm... ama sende kendi bakışında haklısın tatlım, madem sen bunu tek ve hür olmak olarak adlandırdın, seni Ceviz ağacı yapmaya karar verdim... Sen bir Ceviz Ağacısın, başın köpük köpük bulut, için dışın deniz, bin dalla sarıl bize olurmu Ayşegülüm.?

aman hep buralarda ol, kaybolma bir yere, tamammı kardeşim benim... teşekkür ederim bidenem Leylam, mikropları imha etme girişimlerimiz devam ediyor...

Güle Güle Sayın Sezer Aydınlığınızı, direnişinizi, dik duruşunuzu özleyeceğimizi biliyoruz... İktidarın hukuk devleti ilkesini önemsemeyen çağdışı bir siyasal kadronun eline geçtiği süreçte, Çankaya'da çağdaş bir hukuk adamının oturması olağanüstü bir rastlantıydı. Veto ettiği yasaları değiştirmeden "aynen" inadıyla geçiren, uygunsuz atamaları "vekâleten" yöntemiyle gerçekleştiren bir siyasal iktidarın karşısında onun kısa sürede pes edeceğini sananlar yanılacaktı. Türkiye'nin 10. Cumhurbaşkanı laikliğe karşı şeriatı, ulusa karşı ümmeti, bağımsızlığa karşı uyduluğu, bilime karşı dogmaları savunan siyasal iktidara yönelik duruşunu değiştirmeyince ona direnen gerici bir kadronun direnişiyle karşılaştı. Salt onların değil, kimi zaman tek başına kalmayı göze alarak kendisini önerenlerin acımasız eleştirileri karşısında dik duruşunu hiç değiştirmedi. Sakin, iddiasız, hoşgörülü görünümü altında gizlenen mücadeleci kişiliğiyle gericilerin ezberini bozdu, ilericilerin simgesi oldu. Türkiye'nin sürüklendiği çıkmazın farkında olan bir yurttaş olarak bağımsızlığa, özgürlüğe, eşitliğe, çağdaşlığa ve hukuka olan inancıyla inandığı yolda yürüdü. Bitti bitiyor, gitti gidiyor derken şimdi Sezer'li yılları tüketmenin acısını yaşıyoruz. Ama Sayın Sezer iyi ki siz vardınız. Size teşekkür ediyoruz. Aydınlığınızı, direnişinizi, dik duruşunuzu özleyeceğimizi biliyoruz. Size ve ailenize sağlık ve esenlik diliyoruz. Güle güle Sayın Ahmet Necdet Sezer...

Apokalipto , Mel Gibson'un yönettiği bir film, Maya medeniyetinden alıntılar var, kabile yaşamı süren orman kanunlarının hüküm sürdüğü bir ortamda kabileler arası savaş, güç ve mücadele gösterileri... Bir kaçma ve kovalamaca filmin konusu, ve kararlılığın, beklentinin, verilen sözün öneminin anlatıldığı güzel bir hikaye... Yalnız çok fazla şiddet ve kan var... Gerilim ve macera konusu ama ben bir ara fenalık geçirdim... Artık yeter dedim yani... Yinede beğendim belkide film vermek istediğini vermişti yani dayanma noktamızı sınamıştı... Gerildiğimi ifade etmeliyim...

akıl gibi mal, iyi huy gibi dost, edep gibi miras, bilgi gibi şeref olamaz... (Hz. Ali) açık kalb ile konuşan düşman, içten pazarlıkla konuşan dosttan iyidir... (Hz. Ali)

çalışkan

iyiyim canım sen nasılsın? Görüşemedik nerelerdesin?

Efe'ye yediği bişey dokunmuş oda iyileşti, ben ise mikrop kapmışım, gerçi mikrop mikroba bişey yapmaz derler ama fazla mikropmuş anlaşılan... şimdi daha iyiyim canım Leylam, sağolasın, görüşürüz bitanem... daha iyiyim cadım sanada geçmiş olsun bitanem, o ne kötü bir ağrıdır, çekilir değildir bilirim... bir an önce git şiddeti artmasın antibiyotik tedavisi gerekebilir canem... görüşürüz canım bugün çok işim var, nasıl yetiştiricem bilmem, bugün bana yetmeyecek galiba...

iğne ve ilaçların sayesinde daha iyiyim bugün canım, yarına daha iyi olurum inşallah... seni seviyorum bitanem, görüşürüz...

beklediğimiz

yarın

umduğum

gelmekte olan

Kaan'cım çok güzel bir şiir, ne kadar anlamlı, çok teşekkür ederim canım kardeşim...

iyi yapmışsın bitanem Leylam, çok güzel olmuş... Yumotem, tam süper olur kıss, belli olmaz benim sağım solum İzmir dediğin nere gelirim ben...

Leylam avatarını değiştirmiş ne kadar hoş bir resim... Canım Leylam nasılsın bidenem, özledim seni... Yumotem, ÇALIKUŞUM... birgün mutlaka yanyana geleceğiz, kimbilir belkide bu yaz, ne dersin?

sende benim için öylesin bitanem, kızkardeş kadar yakın, sırdaş, dost... çok çok önemlisin... ve kızımla aynı gün doğmuşsun, bundan daha özel bir durum varmı? 7 Nisan," Nisa Sezen'imin" de 10 yaşını doldurduğu gün... her ikinizde de tekrar uzun, sağlıklı ve mutlu yıllar dilerim... Biriniz Kızım, biriniz Kızım gibi çok yakın... sizi çok SEVİYORUM...