sardunyam

ohhhhhhh yarasın bak ortalıkta yok kanımca şuan mide fesadı geçiriyor olmalı...

doğru dersin anacımda ben zaten kışkırdım... şalvarı yanında her daim bulundur nolar nolmaz bakarsın bir rüzgar eser biz kışkırıveririz...

demek öyle bunu sen istedin silahşör çek silahını duello ediciiiz, şimdi mutfağa gidip mantı açmayan ve bir tencere mantıyı seni düşünerek yemeyen sardunya olmasın...

mineli

the end

ay nasıl olcek şimcik bu tarif... dur deneyelim... Bir güzel çift Kahve göz, bir adet düğme burun, pembe yanacıklar, boy yerinde, pos yerinde maşallah... Diloşum... bir fotoğraf çekinebilirmiyiz, ağzım kulaklarımda....

Redblack, Taurusmutis, Ra_dya, Gece yağmuru, Paula, Figgaro teşekkür ederim arkadaşlar...

Diloşşşşşşşşş son dedikoduyu duydunmu, falanca, fişmanca, bide omurga amca şey demiş.......................... ya duyda inanma...

varya ben size sorarım, yarın ve pazar günü bir kocaman pastayı sizin için yiyeceğim, üstüne profiterol da yiyeceğim, pazartesiye yerinizden kalkamayacaksınız, Diloş en çokta seni düşünerek yiyeceğim... sen gör bakalım...

işte geldim burdayım, beni bu güzel havalar mahvetti... kırlara çıkmak istiyorum, yuvarlanmak istiyorum, papatyalar toplamak istiyorum... Diloşum hadi gel seninle gidelim buralardan... Ağru dağı efsanemizi gerçekleştirelim...

Demek seni kitledim, mayısın sonunda bu mangalı gerçekleştirelim o zaman... nasıl fikir? malesef bu 3 hafta sonum programlı, 4. hafta sonuna ayarlayabilirim... ne dersin? o yüzden mi ben bugün yerimden kalkamıyorum... külçe yutmuş gibiyim, sporumu yaptım ama gel sen bana sor nasıl yaptım... afiyet bal şeker olsun bitaneme, bir daha ki sefere 3 dilim ye, biri bana, biri leylaya, biri frozene... eşitle canım olmaz böyle hepsini benim için yersen ben yerimden kalkamıyorum...

istersen hiç başlamasın bu hikaye eksik kalsın onca yaraların ardından yeni bir aşk yaratamazsın örselenmiş bir çocukluk işte benim bütün hikayem kaç sevda geçsede yüreğimden bu yıkıntıları onaramazsın istersen hiç başlamasın geç kalmışız birbirimize yanlış kapılarda geçmiş bunca yıl dönemeyiz artık ilk gençliğimize istersen hiç başlamasın söz verelim kendimize Ayten Alpman

ya benim gizliliğim aşikar anacım, kendimi kaybettim hükümsüzdür... tamam egzorsist al 100 Ytl, üstü kalsın...

havasına suyuna taşına toprağına bin can feda bir tek dostuma her köşesi cennetim, ezilir yanar içim bir başkadır benim memleketim anadolu bir yanda, yiğit yaşar koynunda aşıklar destan yazar dağlarda kuzusuna kurduna, yunusuna emraha bütün alem kurban benim yurduma mecnuna leylasına erişilmez sırrına sen dost ararsan koş mevlanaya yeniden doğdum dersin, derya olur gidersin bir başkadır benim memleketim... gözü pek yanık bağrı türkü söyler çobanı zengin fakir hepside sevdalı ben gönlümü eylerim, gerisi ALLAH kerim bir başkadır benim memleketim...

yaz canım, bir tabak kısır, bir tabak karışık turşu, bir tabak erik turşusu, kaç Ytl? Sedelina ne bozuluyon, gıııı,

haklısın canım kardeşim, karşı cinside kendimizide, sevdiğimiz herkeside olduğu gibi kabul etmek en güzeli... değiştirmeye çalıştıkça hoş olmuyor...

Allahım inanmıyorum egzorsist seni seviyorum... evet canım, hesabı sedelinanın deftere yazıyoruz... teşekkür ederim iyi geldi...

doğru söylemiş benim kardeşim, ne uğraşıp duruyoz yahu anlıycaz diye... anlaşılmıyor işte... 3 günlük dünya demi ama boshwer gitsin...

hiçbirşeyi anlamıyorum anlama problemim var kanımca...

aman yarabbi, ben karışık olanlardan alayım bir tabak, varsa birde erik turşusu alayım... zahmet olacak...

oy oy oy neler var burada, sedoş kız bak egzorsist kısır yapmış biz gelmiyoz artık, egzorsist turşuda varmı canem...

Heyecanı nerede aradığımız da önemli galiba... İnsan yaratılış itibarıyla sürekli yenilik peşinde... Hayatında sıradan hale gelen herşey heyecanını yitiriyor zamanla... Bir otomobil alıyorsunuz çok severek alıyor öyle kullanıyor kullanırken heyecan duyuyorsunuz, sonra bir üst modelini düşlemeye başlıyorsunuz... Doyumsuzluk tabiatımızda var ne yazık ki... İnsan sahip olduğu herşeyden zaman içerisinde sıkılıyor... Kaçınılmıyor... Belli alışkanlıklarımızda yok değil tabi, onlarsız da olamıyoruz, bir aidiyet tarafımızda var... sorumluluk duygumuz gelişmişse heyecan ihtiyacımızı çocukça oyunlarda da giderebiliyoruz... Ulaşılamayan, ulaşılmayacak olan heyecanlandırıyor bizi... Ulaşılmış elde edilmiş olan cazibesini yavaş yavaş yitiriyor... Bunu en çok erkekler uyguluyor... Evlilikten beklenen ve düşlenen durumlar kadınlara ve erkeklere göre çok farklı... Erkekler bu konuda ne düşünür bilmiyorum ama evlenmeden önceki tutumları ile evlendikten sonraki tutumları çok değişiyor... Bunun nedenlerini nasıl değerlendirirler bilemiyorum... Evlilikte erkeğin en çok aradığı şey galiba, sukunet, huzur, dinginlik... Evde heyecan aramıyor... Heyecan dışarıda yeterince var belkide... Eve taşımak istemiyor olabilirler... Salt heyecan olsun diye uğraşılmaz ki canım... hadi heyecan yaşayalım adrenalin olsun yemekten sonra tabakları kıralım nasıl olur? Akla yatkınlık ya da heyecan veren... Ben her ikisinin bir arada olacağına inanıyorum... biri noksan olursa sorunlar artıyor... evlilik zaten zor, biriyle hayatı paylaşmak bir sürü güzellik getirdiği gibi bir o kadarda zorluk getiriyor... Herkesin aklına yatkınıda, aradığı heyecanda farklı... Dilerim bulduğunu kaybetmesin hiç kimse...

ben anlamam malum şahısa kaldıysa Allaha kaldı... kısır istiyoz protesto ediyoz...

valla anacım sedoşa sormak lazım, olmuyor böyle... sürekli ekiliyoruz gibi geliyor seni burda görmek ne kadar güzel, hoşgelmişsin daha sık gelmeni arzu ediyorum eski dostum, kahvaltı mevzusuna gelirsek sana ne zaman uyarsa bana o zaman uyar, başımın üstünde yerin var her zaman kapım açık sana canım arkadaşım... ne zaman arzu edersen... dün sedoş geldi bize, kahvemizi içtik, çayımızı içtik... fazla kalamadı ama kapımızı açtı ilk defa arkası gelecektir umarım... sedoş gördü buraları yazda geldi... gelin mangal yapalım gari...

nede güzel anlatmış benim bidenem, özlemişim bu keyifli yazılarını canım...