sardunyam

yok aslında beraber gidiyoruz, karpuzu o alıyor...

şşşttt kargacım ne kadar güzel kanatların var öyle...

bu karpuz kelek çıktı... o şu an karpuz almaya gidiyor...

kıs, korkma ben zararsızım en az bir kene kadar...

dur bakem, nereye böyle bu saatte, dünyada bırakmam daha karpuz kesicez... o dahada şaşkın...

heh şöyle güzellikle aç kapıyı, aferin... git şimdi bana soğuk bişeyler getir... koş koş ee hadiii o şuan kapıyı açıyor...

yanımda matkap getirdim... ben bu izocamı delerim...

kendisinden korkandan korkuyorum... kandırdım kandırdım korkmuyom kiiiiiii

damdan düşebileceğimi bilmiyor... kapıdan kovsa bacadan girerim bilmiyor...

ama bizim vaaarrr...

bana kapı açıyor

canım Taylan, ne güzel bir güven örneği bu... layık olabilmeyi umarım... canımsın...

fıstıkım, teşekkür etmeye geldim... güzel yanaklarından bi öpeyim ohh akşam akşam iyi geldi...

başka kapıyamı, kısım yerde olanında ayağı taşa takılabilir, düşerse dizinde yaralar açılabilir canım nataliacım, resimdeki kız tıpkı ben çok mersi şeker... canım redblackim güzel şiirlerinle renk verdin sayfama... kızlar sizi seviyorum... en üstteki cadı hariç...

gelecekte güzel günler bulursan geçer belki... al işte içini karartayımda gör bakalım tehtidi...

bu sıcakta bu ağır parfümü kullanma dedim sana burnumun direğinde harfiyat bıraktın... rüküş, kokoş, öpesinmi geldi... hayırdır sen böyle yapmazdın ama neyseeee

git bakkaldan al sade... kapıcınmı var burda... bugün tersimden kalktım, ters ters bakıyom şimdi merak etme geçer akşama doğru,

kendim aldım canem... sanada bişey beğendirilmiyor be, uyussss, gıcıkkk, cadıııı

insanlık adına herhangi bir olumlu adım atıldımı son yıllarda... belkide ben bilmiyorum... geçenlerde küresel ısınmaya dikkat çekmek için dünya genelinde konserler düzenlenmişti... hatırlarsınız... ama ardında bırakılan çöpler, konser alanına özel uçaklarıyla gelen ünlüler, belkide sadece ünlüyü görmek için konsere gidenler bu olumlu adıma gölge düşürdü... tam iyi birşey yapılıyor dedim ama olmadı... şarkılar söylendi ve bitti... şimdi küresel ısınmayacakmıyız? evet korku ile krallıklarını yönetenler dünyadaki hakimiyetlerini bu korkuya borçlular... biz gidersek ülke batar, Amerika olmazsa dünyada teröristler cirit atar İran nükleer silahlanıyor suyuna gidelim, borsa zarar etmesin sessiz olalım... korkuyoruz nihayet... teşekkürler muki...

var, meyvelimi olsun, sademi... uyusssss unutmadan, hoşgeldin...

Beni artık sevmeyin (bir şarkıdan geçerken..masal perisi*) “..elini son defa yanağıma koy../..istemiyorsan giderim..giderim..” inandığım değerleri kaldırdım çeyiz sandığıma sakladım../..kenarlarını tığla ördüğüm umutlarımın arasına parmaklarımda naftalin kokusu alışamadım unutulmaya kaç yaşında sevdim ben bu yalnızlığı.? hangi yürek öncüsü oldu ezinç taşkınlıklarımın..? bana düşen artık susmaktır toplamından taşıyorum iç acılarımın defterimin arasında kurutulmuş anılar yüzlerinde palyaço gülüşleri kimbilir../..hangi sevdadan kalma “..serin bir sonbahar akşamında söz../..ismini unutur silerim..silerim..” isyan perdesini indirdi gece, suya yansıdı öksüzlüğüm şehrin kapılarını tutsun bütün yıldızlar, yoksa firar edip kaçacak hüznüm sevdiğim erkekler geliyor aklıma bir çocuk gibi usulca sokulup, bir nehir gibi akıp giden erkekler ama sen son vurgunum../...en çok vurulduğum veda mektubun hala cüzdanımda biraz yırtıldı ve buruştu ama tek kanıtı biten bir aşkın yoksa../..kimse inanmıyor ayrıldığımıza “..tuttuğun kalem olsa yüreğinin elleri.../..bir defa daha yazsa bebeğim...bebeğim..bebeğim..” ah bu ben grameri bozuk bir hikayenin içinde, yüklemini kaybetmiş bir cümle gibiyim sindire sindire yaşamalı ayrılıkları da belki de bu yüzden../..hala aşık gibiyim hangi kırgınlığın içinde boğuldu gülüşlerim...? iğnesi kırılmış bir plak gibi dönüyorum olduğum yerde ve şarkılarımı kusamıyorum gücenik makamından eserler dinleyemediniz, hepinizden özür diliyorum “..eğer bir masal perisi girerse rüyalarına../..öldü dersin gül güzeli, tılsımını kaybetti..” çok erken susturuldum bu yüzden bu üç boyutlu sarhoşluklar fasl-ı şahane yıkılışlar alnımda eksik bir veda busesi, mümkün değil../..sevilemez ayrılıklar sol göğsüm../..yanık göğsüm nasıl da zor sevgi aramak resimlerde bir çocuk olsam kolaydı ama../..büyüdüm “..uğruna döktüğüm gözyaşları için../..yağmurdan özür dilerim..dilerim..” beni artık sevmeyin tuza yatırdım gönlümü../..düşlerimin yanına gözlerimde esrik bir sızı, alışamadım unutulmaya

dişine denk gelir inşallah derim... sana uyus desem ne dersin?

işte bu güzel, yani hoşuma gitti... en azından bir yere varabileceğimizi düşündüm ve sevindim... şimdi sizin görüşünüze göre (ki inancım görüşlerimde etkendir) diyorsunuz... o zaman ilahi mekanizma insanlığı nerede görmek istiyorsa orada tutuyor diyebilirmiyiz? yani eğer ilerleme ya da gerileme mümkün değilse insanlığın amacı ne olmalıdır? insandan beklenen yegane amaç itaatmidir? bazen bu duyguya kapılmamak mümkün değil, herşey kontrolümüz altında gibi ama öyle değil gibide... şimdi istersem bu tartışmaya devam edebilirim ya da kapatım gidip tv izleyebilirim... şimdi bunlar benim elimdemi değilmi? doğrusu şaşırtıcı... mesela ben ilerlemenin bir çok farklı merkezde aşama aşama gerçekleşeceğini düşünüyorum... teknolojik gelişim beraberinde başka bir gerilemeyi getiriyor... edebi gelişimden tutun, ideolojik fikirlere kadar her alanda teknolojinin etkisi görülüyor... ama ya insani değerlerde ilerleme mümkün değil mi? paylaşımcı, mütevazi, kendi içsel gelişimini önemseyen, her hangi bir varlığın egemenliğinde olmadan, kendi hayat çizgisini kendisi çizerek her yeni günde bir basamak yukarı çıkmak mümkün değilmi? ben gerilemenin küreseleşme ile eş değer olduğunu düşünüyorum... küreselleşme paylaşmayı değil, egemenlik kurmayı amaçlıyor, kaymak tabakasını tüketenlerle aynı türe sahip olan ezilmişler her türlü sömürülüyor... bedenen, ruhen, ilmen... yani kontol ediciler ve kontrol altındakiler... doğrusu gelecekten ümitli olmak benim için bu aşamada mümkün değil... selamlar

görüşlerinizin temelinde olan zaten açıkça belli oluyor... örneğin siyaset felsefesi yapıyor olsaydık ben size şunu sorardım; din siyasete karışırmı? ama bu bölümde bu olmaz... "inancım hayatımın temelinde olduğunda" demişsiniz... hoşgörüyü felsefe edinmiş biri olarak ancak saygı duyduğumu söyleyebilirim... zaten yanlış birşey yaptığınızı söylemedim ben farklı şeyler duymak istiyorum dedim... ama şikayet ettiğimiz şeyleri dile getirdiğimizde "aman şükürsüz olmayın" gibi bir müdahalede bulunursanız o zaman konu zaten sınırlandırılmış olacak... oysa dünyada sizin ve benim gibi düşünmeyen, hayata çok daha başka pencerelerden bakan ve sorgulayan milyonlarca insan var... ne dediğinizlede ilgileniyorum ama şuana kadar beni şaşırtacak bişey söylemediniz ki... nasıl söylediğinizden ziyade anlatmaya çalıştığım gibi "özgün/bağımsız/felsefik/harmanlanmış" görüş ortaya koyarsanız kendi adıma yararlanacağımı umut ederim... işte hep korktuğum gibi kelimeler doğru geçmediğinde (karşılıklı) tartışmalar kısırlaşıyor... bişey değil... selamlar...

canım kardeşim benim... toprak, güneş ve ben bahtiyarım...