Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

sardunyam

Φ Süper Üye
  • Katılım

  • Son Ziyaret

sardunyam tarafından postalanan herşey

  1. Cadım şu şarkıya bir bakarmısın bize tercüman olmamışmı?
  2. olsun iğdem ben kendimi atayım geleyim bakarsın yenilenirim bünyeye iyi gelir
  3. sardunyam şurada cevap verdi: sardunyam başlık Anı Defteri - Defterleri
    valla ben bilemem ben seslendim pek duyulmadı kaile alınmadığımı düşünüyorum dün akşam sesinizi duymadım bidenem hangi paralel ve meridyenlerden seslendiydin. bak Sezen'im yeni şarkısı canlı seslendirmiş ama sözlere dikkat efenim...
  4. zeyneep, leylam karikatürler süperdi çok güldüm... İğdem yine tam damardan bulmuşsun ben bi kendimi atıp geliyorum...
  5. sardunyam şurada cevap verdi: sardunyam başlık Anı Defteri - Defterleri
    merhabalar efenim size 6. dakikadan sesleniyorum hatta dün geceden beri sesleniyorum ama pek duyulmuyor oralardan sesim kanımca...
  6. Notaları Kurşunlanmış Bir Şarkıdır Yalnızlık “le bruyere, bir yerlerde, ‘yalnız olmamak gibi büyük bir mutsuzluk!’ der. kendi kendilerine katlanamamaktan korkarak kalabalıkta kendilerini unutmaya koşanları uyandırmak ister sanki. bir başka bilge, yanılmıyorsam pascal da, ‘neredeyse bütün dertler odamızda kalmayı bilmememizden geliyor başımıza’ der; böylece, içekapanış hücresinde, mutluluğu devinmede, bir de yüzyılımızın deyimiyle kardeşcil diye adlandırılabileceğimiz bir fuhuşta arayanları getirir usumuza.” -Baudelaire-yalnızlığın atlası: hayat, çarpar ya ağırlığını camlarına evlerin, ışıklara aldanmayın, evler de yalnızlıktır, evler de... siz çekersiniz gece büyür, gece çeker de bazen siz küçülürsünüz; geceler yalnızlıktır... yalnızlığın tablosunu çizer ufukta biri, atlasını yalnızlığın uzak sularda bir gemici; birileri sınırlar koyar, haritalar basar biri; oysa harita basan bütün matbaalar suçlu, bütün silgiler yalancıdır haritalar yalnızlıktır... kaç bin ışık yıl uzağız belki de en uygar gezegene... ay tutulur- sa ay orda bir yalnızlıktır yalnızlıktır emzirdiğimiz göz göre göre... yerkürenin son jesti insanın dehşet yalnızlığı olacak. biz yine de çiçekleri sulamayı unutmayalım, ama yalnızlığımız çiçeklere de kalmayacak... bu gezegen her gün milyonlarca ton ağırlaşıyor; her gün aşksız, azıksız azalıyoruz... azalıyoruz, çoğalıyoruz: ikisini birlikte tartsak azlığımız çok gelecek. yerkürenin son jesti insanın dehşet yalnızlığı olacak! bunu bilmek için kutsal kitaplara gerek yok; işte hiç de kutsanmayan bir kitap bile bunu söylüyorsa, inanın, yalnızlığımız kitaplara da sığmayacak... bir ölüdenizdir yalnızlık... bir çınarın upuzun gölgesidir çınar boylu yalnızlık; atlasına akbabalar, haramiler tüner de kendi olmakta diretir yine... her insanda birden doğan, ama can çekişip ölemeyen yalnızlık. herkes bir evrede anlar bunu; kimileri de menapozlarda, antropozlarda, bir gözaltında, uzun bir yolculukta ya da. dal değil, köktür yalnızlık; kurumuş olmalıdır ve bir daha yeşermez... okyanuslar analarıdır denizlerin; gökyüzünün anası yok: gökyüzü yalnızlıktır. kurt dağında, kuzu sürüsünde, çoban kavalında yalnız. kalabalık, kabarık verirsin kavgalarını; bin yumruğun tek olup göğe doğrulduğu günlerde de, akşam, dönerken evine ekmeğin kadarsın... yazıyorsan duyarlığınla yalnızsın kendi derininde; duyarlığınla: suya yazılan sözlerle... en az yalnızlık çeken şairlerdir yine de; bölüşürler seslerini birlerle, ikilerle, beşlerle, ama beşlerle... o, sevgiyi kendi için istiyor; sevgisiyle yalnız. onu değil, ben sevgimi seviyorum, sevgimle yalnız... yalnızlığı deşiyorum: yapayalnız, yapayalnız! sonra bölüyor, bölüşüyor, topluyor, çarpıyor ve çıkarıp giysilerimizi birer birer sevişiyoruz; susup kalıyoruz belki, çekip gidiyoruz. geride kalanın adını yalnızlık koymaktan hep ürküyoruz... işte kadınlar da, erkekler de doymaz uzuvlarıyla birer yalnızlıktır... doğasının insana ihanetidir yalnızlık; özünde yaşamın da, ölümün de birer ihanet olduğunu kavradığımızda sorun yok... tek kişilik kalabalıktır aşk. aşk tek kişiliktir; ikinci kişiye bilet yoktur. kendinin yayasıdır aşkta ikinci kişi, kendinin mayası; herkes kendi sevgisini sever... aşk nedir incil’e göre? nedir tevrat’a, zebur’a, kur’ân’a göre? bu kitaplardaki aşklar, küfürler neyin rengine göre? insandır, insan aslolan: insana göre! bir bedeni o kıyısızlığa bırakma saati geldiğinde gitmek bir yalnızlıktır. bütün gitmeler yalnızlıktır. kalmaya göre... sevginin ve cesaretin cesetleriyle günler ağır ve kirli, tortusunu bırakırken ömrümüze; günler, düşlerimize, özlemlerimize... uzaklığın şakağında kaç namlu kim bilir yakın olmasın diye? sonra biz, burada uçurumlara teslim gençliğimizle... en rezil parayla insan arasındaki yalnızlıktır; hiçbir inanç, hiçbir ideoloji, hiçbir aşk, hiçbir kitap bu yalnızlığın kurallarını bozamıyor. bu da bir yalnızlıktır... “yalnızlık bir yağmura benzer...” yağmurdan önce biz, bütün çılgınlıkları bir bir bölüştük. bir bir türküleri, telaşlı koşuşları; silahları, tabuları, ayrılıkları; çoğaltıp yalnızlığımızı feodal tekkelerde, ellerimizin üzerinde bir el bile yokken bölüştük vuruşları. sonrası geceydi ve yalnızdık: çoğalttık susuşları... yağmura yakalandığımız gece- ye çarptık; geceye hiçbir şey olmadı, ama biz paramparçaydık! ve hayat gaspetti o vakur duruşları... hâlâ dağların üstünde, zambakların içinde işte şu hayat; destan ve yalnız hayat! yalnızlığa halay halay ellerim; kırılası, kırılası ellerim! benim ellerim, yuh ellerim, şair ellerim... kalemini silahıyla koruyan, kalemi de, silahı da yalnız ellerim; “yalnızlık bir yağmura benzer” yağmurlarda sırılsıklam ellerim... daha birileri bir yerlerde yaralardan söz ediyor; sonra binlerce ses o bir sesin üstüne, belki de yüzbinlerce... ama kime anlatılır ki yara, orada yara olarak yalnız. yarayı anlatan, anlatırken; yara ise yara olarak yalnız destan ve yalnızdır hayat kırılası ellerim herkes kendine göre bir yalnızlıktır... iyi ki doğmadınız hiç doğmayanlar ya da doğması olasılık kalanlar. doğarken biz de spermdeki olasılık kadardık; o olasılıkla doğmak veya doğmamak üzere yalnızdık. şimdi de yaşamak ve ölmek hâlâ bir olasılıktır. her mengenede, kederde en çok da yaşamak bir olasılıktır. sevişmek ey, yaşamak bir olasılıktır! yalnızlığı sevişirken eksiltiyor, eskitiyor ve eskiyoruz... seviştiğim gece emzirdiğim gecedir. özümü katarım ona; geceyi kanatırım, gece beni kanatır... geceyi kanatırız, gece bizi kanatır. geceler insanlığımız insanlığımız yalnızlıktır... giderek insanlaşıyor, uygarlaşıyor ve insansızlaşıyoruz... “görgü tanıklarının ifadelerine göre” dağınık yüzü günlerin ter ve keder içinde; zanlıları her sabah o resmi geçitlerde... işte hayatlarımız intiharların ve cesaretlerin sustuğu yerde; hayatlarımız diğer hayatların da cesetleriyle... hayatlarımızda kimselerin bilmediği yalnızlıklar; ama kimseler bilse de, bilmese de yalnızlık var ey bütün yalnızlıklar! şimdi travestiler kalçalarında ve slikon göğüslerinde biriken yorgunlukla dante’nin “ilahi komedya”sını konuşuyorler sperm kokan duvarlarla... o yırtık, yamalı ve yaralı sevgilerden, o kaypak sevgililerden, servetlerden geride hep namuslu bir o...pum oldu benim de; tünediler yalnızlığıma hüzünlü bir yüzle o gecelerde... sonra günlerin de üzerinde bir hayat; sürgit yoğunlukların, yorgunlukların, öfkelerin üstünde... şimdi güzel bir deniz karşımda; korkunç çırpıntılı, dehşetli mavi bir deniz tutmuş da bir ucundan b(akıyor) uzaklara... uzak, uzaklığında ben kendi yakınlığımda yalnızım ortalarda olsam da ortalı yalnızlıktır... böyle yakın uzaklıklarda hep yalnızlıklar ve “yalnız değiliz” derken de yalnız! işte cesetler ve cesaretler içinde aynadaki suretimi tuzla buz ediyorum; keder ırmakları akıyor ortasından... birden bir kırlangıç sürüsü kanat çırpıyor uzaklara; yollara ve yolculara bakıyorum da, şarkıların kırık dökük notaları saçılmış sokaklara. herkes kendine göre bir şarkıyı tutturmuş yangınlar ortasında! /yangınlar ortasında: notaları kurşunlanmış bir şarkıdır yalnızlık.../ YILMAZ ODABAŞI
  7. "Sen hür adam; seveceksin denizi her zaman...” demişti Baudelaire. “Ben sizinle sarmaş dolaş olmuşum dalgalar...” demişti Rimboud. “Ben deniz değil miyim?” diye sormuştu Seferis Sahnede şiirinde... Yurdundan uzak bir Nazım Şiiri vardı ki; öleceksem denizde ölmek isterim, derdi hasretle, hüzünle... Dert yanardı Ritros, “Denize bakmadan yazıyorsam eğer, titrer kalemimin ucu...” diyerek... Kim inkar edebilir, hepimizin bir balıkçı; hepimizin dalga, fırtına, denizyıldızı olduğunu... Hangimiz sonsuz denizlere baktığımızda denizin kucağında olmayı düşlemedik? Yaralarımıza, “ölü bir albatros olmak” istediğimizi yazmadık mı? Sevgililerimiz, bir görünüp bir kaybolan ve belki de imkansızlığını içinde taşıyan denizkızları değil miydi? Güneş bile, gömülmek için, okyanusları seçmemiş miydi? Ve ben... “Deniz Saçlı Çocuk” olarak anılmadım mı yıllarca? Ve yine Baudelaire’in dediği gibi, deniz: aynamız bizim... Veda etmeden, yepyeni bir merhaba’yla kucaklıyoruz sizi, pencereleri sonsuzluğa açılmış düşlerle... Doğumu aylar süren mavi bir imin yarattığı ürpertici bir haz şu an bu uçuk mavi sayfalarda dolaşmak... Bir hüzün dalgası... Bir deniz esintisi... Bir medcezir yalnızlığı... alıntı...
  8. Değerli arkadaşım Kişilerin eylemini elbette vicdan belirler... Vicdan sadece acıma duygusu değil, evet merhamet vicdani bir duygudur ama vicdanın en önemli özelliği adaleti emretmesidir... Adil olduğunuzda vicdanınız rahattır adil olmadığınızda huzursuz olursunuz... Ayrıca vicdan öğrenmeye engel değildir aksine insanlar açık yürek ve açık beyinle öğrenmeye devam ettiklerinde vicdani duygularıda (adalet+merhamet+doğruluk) duygularıda gelişir... Dini duygu inançsal tercihtir... Herhangi bir inancı benimseyebiliriz... Ama Ahlaki değerlerin (adalet, dürüstlük, paylaşım, iyi niyet, hoşgörü, yardımlaşma, sorumluluk taşıma ve merhamet) gibi duygular herhangi bir inanca mensup olanda varda olabilir yokta olabilir... Bazı ahlaki kavramlarsa gelenekseldir... Oysa burada anlatılmak istenen sanırım genel ahlak kuralları... Ahlaki değerlerin bir kısmına sahipken bir kısmınada sahip olmayabilir insan... Ancak dinin öncelikle etken olmadığı çok açık ve net ortada... Bir dine mensup olan herkes yukarıdaki bütün özellikleri taşıyor diyemeyiz... İnanılan kavramlar ve dini öğretilerde elbette ahlaki değerler var hem oldukça fazla ancak bir dine mensup olmakla bunlara sahip olmak arasında çok fark var... Çok ahlaklı dindarlar olduğu gibi (bundan dinlerininde muhakkak payı var) çok ahlaklı dinsizlerde olabilir... Yada tam tersi... Ancak dinler ahlaki kavramlardan soyutlanmış değildir... Bu bilmek ile anlamak arasındaki fark gibi... Semavi yada dünyevi olsun dini öğretiler ahlak öğeleri içerir... Amaç olgun kamil insan var etmektir... Vicdan terazisinde tartmak önemlidir... Bir insana inancından yada inançsızlığından ötürü haksızlık yapılmasıda ahlaki olmaz...
  9. susuyorsun/pelin onay
  10. sardunyam şurada cevap verdi: sardunyam başlık Anı Defteri - Defterleri
    5. dakikada ben geliyorum seni boğazlıyorum
  11. Seni özledim ve galiba gene küstürdüm bu saate kadar seni bekledim ama sanırım uyuyorsun... Seni Seviyorum Dostum kendini iyi dinle, kendini unutma hiçbir yerde... Benide unutma...
  12. Ahh be güzel kardeşim kendimizi paralıyoruz bu adamların asıl amacı Kemalist düzeni yıkmak diye... Ama anlatamadık ki çünkü onların dini kullanarak insanları köleleştirmelerinin önündeki en büyük engel Mustafa Kemal ve onun ilkeleridir... Laik düzen bugüne kadar engel oldu ama şimdiden sonrası karanlık bir kuyu... Allah'ın adını kullanıp trilyonlarca servete sahip oldular Türkiye'nin en stratejik alanlarını yabancıya sattılar, Türkiye'nin ekonomisi en başta olmak üzere her şeyi yabancılaştı... Ve satılacaklar bitti şimdi hazine arazileri satılıyor... Ya sonra ekonomiyi nasıl koruyacaklar? Dtp ve Akp'nin en çok anlaştıkları nokta anayasadan Kemalist ilkelerin çıkarılması düşüncesi... Bunuda sivilleşme adına yapıyorlar ya millet düşünmezmi Kemalizm ilkelerinin varlığından ne zarar gördüki... Çıkarıldığında ne yarar görecek yada kimler yarar görecek... Kendileride bizzat Damat Ferit olanlar elbette kendileri gibi olanları korur... Kendi bindiği dalı kesmeye çalışan başka kaç millet var?
  13. sardunyam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Efendim siz nasıl emir buyurursanız bize ne kadarını layık görürseniz biz ona müteşekkir kalırız... (hani siz çoğunluklar için diyorum, biz azınlıklar korkuyoruz ya) korkmayın dediniz ya, gerek yok korkuya kapılmamıza arkadaşımız teminat verdi... Göbeğini kaşıyan adam, sarıklı cübbeli efendiler bu ülke sizin siz sahibsiniz... Geri kalanı sizin köleniz artık siz ne derseniz o olur... Sekülarizm pozitivizm iflas etti yaşasın faşizm... Yaşasın sivil darbe, yaşasın irticai güçler... Ne kadar güzel daha da güzelleşeceğiz diye tahmin ediyorum... Gün geçtikçe göbeğini kaşıyan adamlar çoğalıyor zaten amip gibidir onlar kendi kendilerinden türerler... Keşke daha gerçek meselelerden söz etmeye imkan bulabilsek... Ya bu sekülerizmi aslan arkadaşımız çok sık kullanırdı birden aklıma geldi... Kulakları çınlasın...
  14. sardunyam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Çok eski ve yalan bir düşünce bu Allah Kuran'ı birileri okusun diğerleri dinlesin diye göndermedi... Ey müslüman kardeşim sana bana bütün insanlara okuyun size mesajım var diye gönderdi... Biz burada meal yazmıyoruz Kuran'ı kendi dilimizde okuyoruz Allah'a şükür okuduğumuzu da anlayabiliyoruz eksik fazla ama anlıyoruz... Ve okumaktanda asla gocunmuyoruz... Sahabinin hayatından ayetmi yorumladınız, bu nasıl oluyor açarmısınız? Alimlerin her biri başka yorumlayınca napıyoruz? Bu tipik Hristiyan anlayışıdır Papazlar, tanrı ile insanlar arasında aracıdır oysa İslamda aracı yoktur Kuran anlayacağınız şekilde indirilmiştir diye bizzat Allah bildirir ama yetmez birilerine... Kusura bakmayın ama bu düşünce işin kolayına kaçma düşüncesi "ben anlayamam o zaman anlayana sorayım" Allah'ta öyle istedi zaten... Peki Kuran'ı neden insanlığa yolladı o zaman alimlere yollardı onlar anladıklarını anlamayanlara anlatırdı... Gerçi bazı mahallerde zaten böyle oluyor... Allah'ın kelamı tükenmez ve üstelik Allah'ın kelamı her kula kendi ilmince seslenir... Merak etmeyin Allah niyetlerimizi bilir... İmamlık peygamberlik mesleğidir ne garip bir söz... Namaz kıldırmak ayrı birşey Kuran okumak ayrı... İnsanlar topluca imamın arkasında namaz kılabilecekleri gibi kendi başlarınada namaz kılabilirler... İmamları ne değerinden büyük görürüm nede insan olarak hakir görürüm din adamlığını meslek edinmiş devletten maaş alan memurdur onun mesleği değil ancak insanlığı saygı görmelidir... Hiç kimsenin meslekten ötürü kutsallığı yoktur eğer varsa oda idealist öğretmenlerdir... İyi okuyalım isterseniz ayetleri baştan okuyalım savaş esnasında değil sadece yoruma açık şekilde öldürün emri var... Benim düşüncem Kuran bunu açıkça belirmesede ki bir kaç yerde değinir sebepsiz yere hiç kimseyi öldürmeyin dediğine göre kim olursa olsun öldürmek için canınıza kast gibi çok önemli bir sebep gerekiyor... Ama kalkıp ayetleri inkar edecek değiliz böyle ayetler varmı var... Lütfen biraz samimiyet ben zaten kimseyi öldüremem ama hak edenin hukuk anlayışı içinde hak ettiğince ceza almasından yanayım... İdamada karşı değilim idam edilmesi gerekenler edilmelidir... Burası Fransa'da değil, İran'da... Ama Fransa gibi olmaya çalışmıyoruzda İran, Malezya gibi olmaya çalışıyoruz... Başlarındaki örtüyü siyasete alet etmeselerdi böyle bir yasak olmazdı... Dini kutlamalardan rahatsız olmuyoruz dini bayramlarımız var zaten o bayramları kutluyoruz ama resmi bayramların dini bayramlar gibi kutlanmasından rahatsızlık duyuyoruz... Üstelik çocukları kullanıyorlar... Bunu doğru buluyorsunuz ve hala İran olmayız diyorsunuz... Oradaki anlayıştan çok farklı değil... Riyakar bir toplumuz daha çok dindar olduğumuzu sanıyor oysa dindeki manadan uzaklaşıyoruz... Herşeyi şekilsel yaşıyoruz... Alim dediğiniz adamlardan birisi Kanal 7 tv'de daha dün söyledi insanlar göremedikleri Allah'ı idrak edemezler ve bunu içlerinde yaşamakta zorlanırlar o yüzden manadan çok görünüşe önem verirler... Çarpıtmıyorum iyi okuyun tamda şikayetiniz üzerine yazıyorum... Başkalarının günahıyla, sevabıyla o kadar çok ilgileniyoruz ki işte bu riyadır... Ahmet Necdet Sezer bu ülkenin başına geçmiş en dürüst devlet adamlarından biridir ben sizin gibi onun ne içtiğiyle ne yediğiyle ilgilenmem günahıda sevabıda kişisel yanlışıda kendisine, ben ona verilen yetkileri nasıl kullandığına bakarım... Görevlerini yerine getirip getirmediğine, dürüst olup olmadığına, yolsuzluk yapıp yamadığına, yağmacılığa göz yumup yummadığına bakarım... Banane onun inancından, senin inancından... Neye nasıl inanıyorsa o Allah ile kendi arasında... Sizde azıcık bunlarla ilgilenseydiniz sorun yaptığınız şeyin ne kadar basit bir şey olduğunu görürdünüz... Riyakarız derken şekilden bahsederken anlatmak istediğim budur... Bir insanın içtiğini görürler kötülerler, namaz kıldığını görürler överler, gördüğüne inanmak işte budur sanki insanların kalbini okuyorlar ya da kendileri ap ak kaşıklar... Üzülmeyin Allah nasip ederse bilmesini istediğine bildirir... Siz Allah'a güvenin ona inanın insanlara değil... Siz bir yanlışı düzeltmek için bir başka yanlışı öne sürmeyin... İnsanların olduğu yerde hata vardır... Evet işgüzar insanlar çocukların narin bedenlerini düşünmezler ve onları yorarlar... Ama bu sizi haklı çıkarmazki, Malezyada da Ramazan ayında 5 yaşından büyük çocuklara harçlık dahi verilmiyormuş bu nasıl bir düşünce... Şarkı söylemenin sakıncasımı var illa ilahi mi söylemeli... Bundan 15 yıl önce bir yaşlı bir kadın söylemişti şarkı şeytandanmış biz şarkı söyleyince şeytan davul çalarmış... Evet ben şarkı söylerim çocuklarımda söyler benim düşüncemde çocuklar şarkılar söylemeli istedikleri gibi... Özgür olmalı onlar ebeveynlerinin baskısı olmamalı... Ya ne alakasız cümleler kuruyorsunuz 20 yaşında çocuk olurmu? Ben 20 yaşındaki çocuk (!) derken ima ettim o yaşta asker olan evlendirilen adamlara çocuk denmez olur bundan sonra askere almayız... Ben genelkurmaya söylerim... Rant sistemi bu ülkede ve tüm dünyada dini ticari bir metaya döndürenlerin elinde... Bakın en kapitalist olanlar onlar... Neyse siz kendinizi kandırmaya devam edin... gülebilirsiniz, gülünüz efendim tutmayın kendinizi... Türkiye gün geçtikçe nereye gidiyor son 20 yılı değerlendirelim... Birde Atatürk Türkiye'sini... Dini tartışmalar bile o kadar sığ o kadar yetersiz o kadar çiğ ki insanlar ancak hurafelere daha fazla inanır oluyor... Reisi cumhur tüm halklara saygılıdır zaten... Yani Ahmet Necdet Sezer... Abdullah Gül de bu yıl verdiği ilk resepsiyonda içkili servis yaptırdı... Kendisi içmesede... Ya zaten normal olan budur İran gibi olmaya ne gerek var... Reisi cumhurun içmesiyle namazıyla ilgilenmekten icraatlara bakmaya zamanınız olmuyor... ne korkucam kardeşim başı örtülüden zarar görmedim ama yararda görmedim... nötrüm... örtüsüyle değilde düşüncesiyle ilgilenirim... Dinden çıktık evet yobazların sayesinde... kılığa kıyafete görüntüye daldılar dini kullandılar... Bende Türk İslam Düşünürlerinin gözünü seveyim... Nerde onlar nerde bunlar...
  15. gelsin artık istersen uyusunda büyüsün diye ninni söylerdim
  16. anlaştık ortak planımız için gerekli alet edevatı sonra ayarlarız uyurken üzerini açarsa örterdim
  17. oy oy oy orta şekerli olur kanımca uyku olurdum ama özellikle geceleri
  18. Frozenime, dostuma... Sadece bidenem sana...
  19. sardunyam şurada cevap verdi: sedelina başlık Forum Oyunları
    günaydın gününüz aydın olsun yüzünüz gülsün
  20. yumoşu olurdum çamaşırlarını yumuşatırdım
  21. Ya inanın çok ama çok yüzeysel bakıyorsunuz klasik ilmihal anlayışı... Ne diyeyim size ben o anlayışın biraz üzerinde başka bir yerdeyim... Bu konuda da size hakkımda hüküm verme yetkisi vermiyorum... Kuranı anlayacak kadar aklım var Allah'a şükür... Sizin anlayışınız size benim anlayışım bana varsa bir eksiğim yada yanlışım ( ki sizin olmayabilir) onunda hesabı beni Yaratana... Hiç birşeyi kafamdan uydurmuyorum Kuran açık ve net değilmi ben size soruyorum siz beni itham ediyorsunuz... çok tanıdım bu zihniyeti... sizinle tartışmaya devam etmenin herhangi bir yarar getireceği kanaatinde değilim... Siz daha da ileri gider bide münafık dersiniz... Mazallah sizi günaha sokmayım... iyi akşamlar...
  22. kesinlikle öyle kadınların ikici planda kalmasından rant elde edenlerin ekmeğindeki yağ katlanarak çoğaldı...
  23. Sevgili Rua çok haklısın bu bizim örfümüzde yoktu... Biz Arablaştıkça bu durum yaygınlaştı... Diğer sayfalarda da ayetler üzerine yorum yapmıştım geçmişin geleneklerini ve uygulamalarını bugüne taşıyamayız... Din kitaplarında zina yapan kadına ve erkeğe sopa cezası var... Şimdi biz bunu dile getirince birilerinin zoruna gidiyor... Eğri oturup doğru konuşmak lazım, Şimdi bu uygulamayı Kuran söylüyormu söylemiyormu, peki uygulanması durumunda Türkiye'de neler olur düşünürmüyüz? Bugün Arab dünyasında bu tür uygulamalar halen devam ediyor zina yaptığı tespit edilen kadınlar recm ile öldürülüyor ve buna dinin müsade verdiğini savunuyorlar... Gelin işin içinden çıkın ayeti inkar etmiyoruz bilakis kabul ediyoruz ancak uygulanabilirliğini soruyoruz... Ve bizim ülkemizin güneydoğusunda kadın töre cinayetlerine kurban gidiyor tecavüze uğrasa bile fatura kadına kesiliyor... Hala bu çağda kız çocukları okula gönderilmiyor, fikirleri alınmıyor, istekleri dışında evlendiriliyor bunları hangi vicdanla ve akılla açıklayabiliriz... Görsel medyanın yozlaşmış toplumumuzda kadın eğitimine gereken önemi vermediği gibi aksine yayınlanan bayağı programlarla insanlar daha da seviye kaybediyor... Bazı kanallardada sadece öteki dünyada neler olacağını anlatan mistik programlar yayımlanıyor (büyük buluşma, sırlar dünyası falan gibi) bu programların hangisinde kadın ve erkek üzerine sosyal eğitim var? Bir taraf magazin ve futbolla uyuşuyor diğer taraf öteki dünyayla... Bu dünya ve şuan için yarınımız için ne biz kadınlar bir gayret gösteriyoruz ne de toplum bunu gösteriyor... Bence kadının eğitilmesi şart... Kadın ikinci sınıf olmayı çoktan kabul etmiş... İşine geldiği zaman şikayet ediyor gelmediğinde bir başka hemcinsinin sıkıntısında ortada yoklar...
  24. Sanırım bu suruları Bozana ve aslan34'e soruyorsun... çünkü genelde kendileri pkk konusunda yorum yapmazlar yapsalarda eh işte... Zaten bozana göre en büyük tehlike tehlikeciler yani ulusalcılar... hatta Türkiye'de terör bile yok... neyse... bundan 5 yıl öncesine, 10 yıl öncesine gidince bir terörist vurulduğunda onun ceseti sokak ortasında kalırdı hiç kimse sahip çıkamazdı, çünkü o suç işlemişti, devlet ve millet düşmanıydı ona sahip çıkmak suça ortak olmaktı... şimdi teröristler milletvekillerinin kardeşleri (!) pkk başının söylemleri ile başbakanın söylemleri aynı... ve terörist cesetleri kameralar eşliğinde dağdan indiriliyor, devlet hastanesi morguna kaldırılıyor, cesetleri taşıyanlar kameralara zafer işareti yapıyor... ve bu demokratik hak oluyor... Türk askeri şehit düşüyor hemde hergün ve başbakan açıklıyor pkk can çekişiyor son çırpınışları... Amerika icazet vermedi vermeyecek ve daha çok kan dökülecek... vatandaşı eleştireceğinize yöneticileri eleştirin buradan pkk yı ve eylemlerinin kınamanında kınamamanında artık anlamı yok... pkk siyasileşti artık... ve hükümetin gündeminde başka konular var...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.