Zıplanacak içerik

Cengizhan212

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Cengizhan212 tarafından postalanan herşey

  1. Cengizhan212 şurada cevap verdi: turkmete başlık Din Felsefesi
    Oldukça merak ettim Pale, ne imiş acaba o zorluklarda mezhepler kolaylaştırmışlar? Birinin haram dediğine diğeri helal diyor bu nasıl kolaylaştırmaktır anlat hele..! :22.78 Allah uğrunda O'na yaraşır bir gayretle didinin. O sizi seçmiş ve dinde size hiçbir güçlük çıkarmamıştır. Babanız İbrahim'in milletini esas alın. Allah sizi, önceden de şu Kitap'ta da "Müslümanlar/Allah'a teslim olanlar" diye adlandırdı ki, resul sizin üzerinize bir tanık olsun, siz de insanlar üzerine tanıklar olasınız. O halde namazı kılın, zekâtı verin ve Allah'a sarılın. O'dur sizin Mevlâ'nız. Ne güzel Mevlâ'dır O, ne güzel yardımcıdır O!
  2. Cengizhan212 şurada cevap verdi: turkmete başlık Din Felsefesi
    Hımmm.... Vay bee pale, demek öyle... Kur'an okumanı tavsiye ederim. 7.3: Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden birtakım velilerin ardına düşmeyin. Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz! 6.159: Dinlerini parça parça edip fırkalara, hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Allah onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir. 42.14: Kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki kıskançlık ve azgınlık yüzünden fırkalara bölündüler. Eğer belli bir süreye kadar erteleme sözü Rabbinden gelmiş olmasaydı, aralarında iş mutlaka bitirilirdi. Onların ardından Kitap'a mirasçı olanlar da onun hakkında, işkillendiren bir kuşku içindedirler.
  3. Kutsi Hadis (Haşa) de ne ola erenler ???
  4. Risaleler ve Gülen'in tek amacı Arz'ı mevuta hizmettir.
  5. Sayın s__ozhan Şahsi kanaatim olduğu sizin şahsi kanaatiniz Yukardaki söylediklerime ek olarak Gülen cemaatinin Silah - Uyuşturucu - Kara Para - Cinayet gibi konularla iştigal eden örgütlerle işbirliği içerisinde olduğunu da iddia ediyorum. Suçlamalar da bana değil inan ZAMAN GAZETESİne ait. Eğer zaman gazetesi yalan yanlış haber yazıyor çarpıtıyor SAHTEKARLIK yapıyor, Cemaat'in yayın organına güvenilmez diyorsanız o başka tabi ki Ayrıca hiç bir vebali yoktur benim açımdan aksine bilipte bildirmemek vebaldir. Sevgili OBJEKTİVİST, İlginiz için teşekkürler. Sizden bir istirhamım olacak, mümkünse çok bilinen şeyleri yazmayın hemen konuyu farklı yönde çarpıtırlar
  6. Hoşbulduk... da Sanırım siz yazdıklarıma bakarak benim Sol'dan (ne ise) olduğumu düşünmüşsünüz. ABD - RUSYA konusunda hatta baş aktör İSRAİL'ide ekleyebiliriz son yazdıklarınızda sizinle fikir ayrılığımız sanırım yoktur. Ben Kur'an gözü ile bakmaya çalıştım. Milliyetçilik yönü ile ilgilenmiyorum.
  7. "F. Gülen ve çevresi Nurcu çevrelerce lanse edilenin aksine ABD - İSRAİL ve Gizli servisler hizmetkarıdır" diyorum ben.
  8. Tebrik ederim OBJEKTİVİST, gerçekten Objektif bir yazı olmuş. Kısaca bir şeyler eklemek istiyorum, hiç bir mezhebe tabi değilim (şirk'tir). Alevi olduğum düşünülmesin diye yazdım.
  9. E.. oldumu ama şimdi.. Hem Tarih deyip hemde tarihi böyle çarpıtmak olmaz ki.. Türk tarihini Osmanlı ile sınırlamışsınız sanırım.. Talas savaşında Zalim Haccac tarafından yapılan TÜRK ( büyük yazdım ki anlaşılsın ) katliamından bi habersiniz anlaşılan.. Osmanlıyı incelerseniz bariz Arabiyatçılığı görebilirsiniz. Ayrıca inceleyin Osmanlı padişahlarının ve çocuklarının isimlerini Ehli Beyt'ten bir tane isim bulamazsınız. Oysa aynı hanedanda Ehli Beyt katillerinin isimlerini görebilirsiniz. Neyse bu konu oldukça uzun tuhaflıklara örnek olsun dedim.
  10. Risalelerin amacı hakkında aşağıdaki derlemeler DÜŞÜNEN BEYİNLER içindir. AVUKAT EMMANUEL KARASO, HAKAN II. ABDULHAMİT’İN TIMARHANEYE TIKTIĞI BİRİ OLAN NURS KÖYLÜ SAİT’İ KÜRT GOYİM PLANI DAHİLİNDE ZİYARET EDİP MEŞHUR ETMİŞ KİŞİDİR. ONDAN ÖNCE SAİT ÇOK AZ BİLİNMEKTEDİR… “AZ DAHA BENİ BİLE MÜSLÜMAN YAPACAKTI” DİYE BASINA BEYANAT VEREREK, NURS KÖYLÜ KÜRT SAİT’İ MEŞHUR EDİP DAHA SONRASINDA NURS HAREKETİNİ DESTEKLEYEN YAHUDİ İLERİ GELENLERİNDEN SADECE BİRİDİR. İşin en başı “İsrail’in stratejistlerinin” yani siyonizmi tezgahlayanların ta kendilerine dayanıyor. Herzl deklare etti ve protokol olarak yemin edildi: Arzı Mev’ud 7 ülke üzerinde Nil-Fırat arasında, Toros yayı ve bunun kuzey doğusu olan “MURAT havzası=Aczmendi” ile güneyde Akabe ile Basra hattı boyunca çizilmiştir. Bu yemindir ve sonuna kadar ilerletilecektir. Aynı yeminli protokolde, Türklerin ve Arapların bu havzadan çıkarılmaları ve sadece “GOYİM” tabiatlı (Öküz de demektir) Kürtlerin Yahudi ırkının ayak işlerini yapmaları için “Yudaik-Kürdo” müstemlekesi kurulmasına imza atıldı. Oynanan satrançta, Türk hakanlığının içinde bu unsur korundu. Wilson’a göre bu unsur “Pontus+Ermenistan+Kürdistan” üçlüsü bir federe devlet olmalıydı.İnönü zaten bu planın bir Masonik parçasıydı ve “ABD mandasını/mandate” hemen isteyiverdi. Yani Atatürk de aynı kafadan olsaydı, bugün Doğu Karadeniz ile Van gölünü tamamen içine alan, Ermenistan ile birleşik bir ermeni dominant, teba olarak da KÜRT halklarını içeren bir ülke oluşturulacaktı. Herzl, Ermeni unsurunu istemediğini baştan belli ettiği için, Wilsan’un Ermeni devleti oluşmadı ve Sevres’de kurulmak istenen “Kürdistan” da Kazım Karabekir ve Maraş, Urfa, Anteb milislerince engellendi. Misakı Milli içinde yer alan “Musul-Kerkük-Erbil-Süleymaniye” dörtgeni için DAİMA SİYONİZMİN ABD ile yandaşı olan İngiltere imparatorluğu, sözkonusu bölgeyi işgal etti. Sinsice Kudüs yöresini “1948’de kurulacak olan” İsrail için örgütlemeye ve ilk Yahudi göçmenleri oraya toplamaya başladı. Petrolün değeri o zaman da çok iyi biliniyordu. İşgal ettiği Osmanlı toprakları üzerinde “Arap aşiret şeyhlerine” göre saltanatlar kurdurdu. Haşimi oğullarına ÜRDÜN’ü, Emeviye soyu olan Suudilere (Toplam 12 Emevi kabilesinden en kalabalık olanı) Arabistan’ı ve diğer “PETROL” hassas bölgelerine de (Birleşik Arap Emirlikleri adıyla bilinen) sultanları atadı. Fransa’nın şiddetli itirazları üzerine ASIL IRAK’tan kopardığı Suriye eyaletini ve Lübnan denen Hristiyan ağırlıklı devleti de bu meyanda oluşturdu.Cetveller kondu ve düzgün sınırlar çizildi. Arapların tamamı Osmanlı ordusunu arkadan vurdu ve şehitlerin sayısı milyona ulaştı. Ürdün ve Irak ile Suriye-Lübnan dörtlüsü “MÜSTAKBEL ARZI MEVUT İÇİNDE yer almak üzere kurulmuş, geçici devletlerdir. (Bunu yakın bir gelecekte maalesef göreceğiz şuan için Irak ayağı gerçekleşmektedir.) İngiliz müstemlekeciler sınırları oluştururken, uzanamadıkları bölgelere doğru bilhassa “GOYİM” denen halkın geri ve miskin olmalarından yararlanarak, Türk Misakı Millisini Lasuanne’a götürmemek için “ŞEYH” isyanları tertiplediler. Bu kuzeyli 17 kadar şeyhlerin tamamı KÜRT(Goyim) idi. Bunların bir kısmını artık tanıyoruz (Yahudi Barzan’lar, ) 17 KÜRT (Goyim) Aşiret şeyhlikleri oluşturulurken, ana fikir tıpkı güneydeki gibi SALTANAT devletçikleri kurmaktı. Bunların kimi açık kimi de gizliydi (Tarafsız bölge devleti, İran’a bırakılan Şii Arap-Khuzistan devleti vb.) Bu 17 şeyhliklerden Üçü de Atatürk önderliğindeki TBMM hükümeti topraklarındaydı. 1. Kürt milliyetçiliği-ki şoven aşiretlerin şeyhleri- (Bugün Hadep-Kadek, PKK vb. diye anlatılan) 2. Kürt milliyetçiliği YANINDA SÜNNİ MEZHEB adı altında DİNSEL MİLLİYETÇİLİK dümeni yaratıldı. (Şeyh Saidi Kürdi) Burada amaç “KAFİR (!) MUSTAFA KEMAL’E ALTERNATİF DEVLET” idi. 3. Türklerden yandaş bulunması için “Şeyh Saidi Kürdi-2 veya Saidi Nursi önderliğindeki SİNSİ ve UZUN HAREKET! Saidi Kürdi-Nursi’nin de diğerleri gibi ASIL AMACI, Kerkük ile aramızda “İSYAN”ları meşrulaştırarak, Türkiye’den koparma tiynetsizliğiydi. Böylece üç hareketten birincisi başarılı oldu: Zap suyundan Celal Talebani topraklarına kadar olan Misakı Milli toprakları “Irak”a bırakıldı ve Kürt isyanları “MEŞRU” sayıldı. Bu belgeyle Lausanne’a gidildi. Buna rağmen Karabekir ve Çakmak ile yapılan kurmay toplantıda Kerkük’den vazgeçilmeyeceği” karara bağlandı. Seyh SaİT itinin Kürdistan ayaklanması bastırıldığında, Türkiye’nin “Soykırımcı” olduğu da tescil edilmişti. Lausanne’da bu gizli gündem veya gizli müeyyide kapalı kapılar arkasında Türk heyetine dayatıldı. Üstelik bundan sonraki KÜRT ŞEYHLERİNE iyi muamele yapılması ve Türkiye BMM’sinde kendilerine “Milletvekilliği” hakkı verilmesi şart koşuldu. Atatürk mozayığımızı biliyordu. Kürt Said(Nursi)i meclise çağırdı. Ama Kürt SaiT’in tavrı şuydu: “Ben Kürdistan’ı TÜRK zındık cumhuriyeti içinde düşünmem bile…”İngilizler ile işbirliği saptandı. (Karabekir anıları) Tutuklandı. Ve tutuklandığı hücrede kendisine bugün “Nur Külliyatı” diye bilinen ASLI KÜRT ŞEYHLERİNİN güdümündeki “Sözde alimlerin hazırladığı” risaletler (adları hiç değiştirilmeden Lem’a=Şualar gibi) gönderildi. Amacı KÜRT bilincindeki bir TARİKATTEN başka bir şey değildir. Bu tarikat 8’e bölünmüştür ve bunların dördü günümüzde geçerlidir. 1. NEV ASYA (Yeni Asya, Yeni Anadolu) Tarikatı: Amacı İsrail suyu olarak öngörülen MURAT/GAP havzasını KÜRT MİLLİYETÇİLİĞİ altında tutmak. Günü gelince GOYİM olmak üzere Büyük Arzı Mev’ud’a teslim etmek. Bu tarikata son 25 yıl itibariyle Türk alınmıştır. Ama aslı astarı ŞEYH MEHMET KUTLULAR’IN komutasında olmak üzere oluşturulmuştur. 2. NEV ASYA’nın eyaletlerinden biri olan ve ASIL KÜRDİSTAN (ACZMENDİYE) ile birleşmek amacıyla kurulan ACZMENDİLİK denemesi de Saidi Kürdi’nin vasiyetindendir. Cübbesi, sarığı ve kalın sopasına kadar“KİTABINDA” sayılmıştır. Ancak beklenen patlamayı yapamamıştır. 3. 1950’lerde ortaya çıkarılan SAİDİ KÜRDİLİK (Şimdiki adıyla Süleymancılık) da bir TARİKATTIR ve Takıyyeyi doğru bulmadıkları için TARİKAT olarak ortaya çıkmışlardır. Tüm dış istihbaratlar bunları desteklemişlerdir. Ancak bu üçünün kitlelere yaygın olamayışı yüzünden “Fethullahçılığı” kayda değer bulmuşlardır. Çünkü Türklerin KÜRT MİLLİYETÇİLİĞİNİ desteklemedikleri ortaya çıkmıştır. 4. Fethulahçılık başlangıçta “Abdullah Öcalan” gibi “Saf ve bireysel gösterilmiştir. Fethullah Gülen de “Kürtçülükten rahatsız olduğu” bahanesiyle diğer hempalarından ayrılmıştır. Ancak Londra G Cemiyeti şu saptamalara yer vermiştir a- Türk ve Kürt etnikler geniş ölçüde birbirlerine karışmışlardır. Kimi de melezdir veya yansızdır. Yanlı olanlar arasında Kürt-Türk sorunu oluşturulması ve karşı karşıya getirilmesi. (Apo’nun varlığının nedenidir) b- Kürtlerin Türkiye’yi pasif asimile olarak ele geçirme planı: Aa-Türkiye’deki türk nüfusun “doğum kontrolüne özendirilmesine karşın” Kürt nüfusun sınırsız artırılması için çalışmaların TC hükümetlerine mas ettirilmesi. Bb- Gecekondu ve kaçak yapılar aracılığıyla Kürtlerin büyük kentlere kaydırılması. Pilot bölge olan Diyarbakır başarılınca, bu kez İstanbul’da yeni ve kalabalık ilçeler oluşturulması planına geçilmiştir. Bugün İstanbul Dünyanın en büyük Kürt Kentidir. İkinci olarak Diyarbakır ve Üçüncü olarak da Süleymaniye sıralarını almışlardır.Türkiye’de “Kürtlük” böylece tescil ettirilmiştir. Cc- Apo’dan önceki dönemde, bizzat Siyonizm güdümlü süper devletler ve istihbaratlarınca büyük bir karapara akışıyla ve özellikle sahillerdeki ya da Turistik ve eğlence dinlence alanlarındaki tüm ihalelere el altından para verilmiştir ve sahipleri kürt asıllı olarak tesil edilmiştir. Üç yanı deniz olan Türkiye’de istediğiniz yere gidiniz ve bir bardak çay içiniz. Biraz muhabbeti deşiniz “Arkada Kürt patronları” göreceksiniz. İstanbul’un göbeğindeki çay bahçeleri bile kürt karaparacılarının elindedir. Dd-Türkiye’de KADROLARIN ele geçirilmesi taşaronu ise F. GÜLEN’E verilmiştir. Tescilli Bilderberg üyesi yani İPEK CÜBBESİ ile Gülen, tüm idari kadroları (Vali, kaymakam, Emniyet Müdürlükleri, Hakimler vb.) ve stratejik zirveleri (Harb okulları, finans kuruluşları, basın-yayın vb.) eline geçirmek için “Masum Işık evlerinden başlayarak, dersaneciliğe, buradan da kolej ve Üniversitelere kadar büyük bir ağ oluşturmuştur. Bunları BİLE BİLE tüm hükümetler “OY POTANSİYELİ HESABI” tüm zamanlarda ve her partiden (DSP’li Hüsamettin Özkan’ı anımsayınız, Baykal’ın kurmay listesindeki nurcuları ve DYP’nin Tantan gibi nurcularını anımsayınız) Harbokulları için “Süpe minili degaje Nurcu sosyetik kızlar ve mankenler eğitilmiştir. Amaç onları “Harbokulu öğrenci veya mezunlarıyla evlendirmek”tir.
  11. Sayın abrar'ın yazısını okuyunca yazmadan edemedim. Öyle bir yazı yazmış ki konu ile ilgili olarak ASRIN EN BÜYÜK SAHTEKARI VE TÜRK DÜŞMANINDAN alıntılar vermiş. Konu başlık amacından belki biraz farklı bir yöne çekilmiş olacak ama meselenin özü açısından faydalı olacağına inanıyorum. Aynı kişiye (Kürt saİT) ait. Sene 1909; İstanbul’da Vezir Hanındaki İkbâl-i Millet matbaasında basılan bir eser var. Adı: "İki Mekteb-i Musîbetin Şahâdetnâmesi Yahut Divan-i Harb-i Örfî ve Saîd-i Kürd-î "Saidi Nursi olarak bildiğimiz zât, bu eserde kendisinin Saîd-i Kürd- î, yani Kürt Said olduğunu onaylıyor. Ayrıca kendisini "Bedîüzzaman" diyerek tâkdim ediyor. Editörü Kürdîzade Ahmed Ramiz olan kitâp toplam 48 sayfa. Kitâbın “hâtime” kısmında Saidi Kürdi şu satırları yazıyor. Türkçeleştirilmiş hali ile. Soydaşlarıma burada birkaç söz söylemezsem, bence bahis eksik kalır. Ey Asurlular ve Ahemenidlerin cihangirlik zamanında, onların öncüleri ve kahraman askerleri olan arslan Kürtler! Beşyüz yıldır yattınız. Yeter artık. Uyanınız. Sabahtır. Yoksa vahşet ve gaflet sizi vahşet sahrasında yağma edecektir. Açıkça görülüyor ki Saidi Kürdi, “Kürt milliyetçiliği” çatısı altında Kürtleri birleştirmek gâyesi güdüyor. Açıkça görülüyor ki Saidi Kürdi, Hicrî 1327 senesinde yayınlanan eserinde Kürtçülük propagandası yapıyor. Yüzyıllar boyunca bir arada yaşamış olan Türk ve Kürt milletlerini, Kürtçülük söylemleri ile kışkırtmaya çalışıyor. Kısacası Saidi Kürdi’nin gerçek niyeti, Türklerin bölgede egemen olmalarını istemeyen İngilizlerin istekleriyle birebir örtüşüyor.Aynı Saidi Kürdi, “cehalet ve yoksulluğa hücum için "fen, sanat ve silâh başına, ileri arş!” diyerek Kürtleri silâh başına çağırıyor. Gerçek gâyesi, geri kalmış Kürtleri kalındırmak/bilinçlendirmek olsa idi, “fen ve sanat başına” demekle yetinirdi. Üstelik bu satırlardan, kendisinin emperyâlist güçlere karşı hareket ettiği sonucunu çıkaranlar şunu görmelidirler: Saidi Kürdi’nin söylemleri doğrudan doğruya Kürtlere yöneliktir; muhatâp sadece ve sadece Kürtlerdir. Ve de şeriât sevdâlısıdır. ıÜüEvet, Saidi Kürdi Kürtçüdür; bunları yaparken müslümanlık/ümmetçilik örtüsüne bürünmektedir. Türk müridlerinden evlenip dinsiz evlâtlar yetiştirmemelerini isterken, hâbire çoğalan ve nüfûsu gün geçtikçe hızla artan Kürtleri engellemek gereği dahi duymamaktadır. Evet, Saidi Kürdi bölücüdür; onun müridleri de, gerçeği göremeyecek kadar acınacak duruma düşmüş vatan hâinleridir. Bunlar, Siyonizmin isteklerini doğrultusunda ayaklanan Şeyh Sait’ten hiçbir farkı olmayan Saidi Kürdi’nin ardına takılmış, Cumhuriyet karşıtı ikiyüzlü müslümanlardır. Onun zihin dünyasını en güzel ifade eden sözleri şu cümlelerinde özetlenmiştir aslında; “Ben Birader-i Azamım , Ekremim Şeyh Sait’in öcünü alıyorum, aldım.. Şeyh Sait ve Rüfekası şehittirler...” Bu sözleri onun kime ve neye hizmet ettiğinin en net delilidir. Kardeşim dediği diğer SaİT icraatlarından bazıları. 6 Şubat 1925 Şeyh Sait’e bağlı isyancılar Tunceli ilinin merkezi Darahini’yi alarak kasabayı yağmaladı. 21 Şubat 1925 Bazı doğu illerinde sıkıyönetim ilan edildi. 21 Şubat 1925 Şeyh Sait’e bağlı isyancılar Kıs ovasında hükümet kuvvetleriyle çarpıştı. 24 Şubat 1925 Şeyh Sait’e bağlı isyancılar Elazığ’ı ele geçirdi. 26 Şubat 1925 Şeyh Sait’e bağlı isyancılar Hani’yi işgal etti. 7 Mart 1925 Şeyh Sait’e bağlı isyancılar Diyarbakır üzerine hücuma geçti. 8 Mart 1925 Diyarbakır’da Mürsel Paşa komutasındaki ordu birlikleri Şeyh Sait’e bağlı isyancıları dağıttı. 25 Mart 1925 Şeyh Sait’e bağlı isyancılar Silvan’ı ele geçirdi. Kendi ırkçılıklarını bizlere yamamaktan ise asla geri durmazlar. Kürtçülüğe/Kürdistana hizmet eden bu vatan hâinleri, bizleri “sahte milliyetçi/ırkçı” olarak lânse etmeye çalışırlar. Oysa Mustafa Kemâl Atatürk, “Ne Mutlu Türk Doğana” değil, “Ne Mutlu Türküm Diyene” demiştir; yani ırkçılığı değil, aynı dili konuşan insanların bir araya gelmeleriyle ortaya çıkan bir milleti işâret etmiştir.
  12. Othello, Hayır kanıtlayamam, ama konu üzerinde ihtisas sahibi olanlar araştırma yapıp bulabilirler. Para Transferi Trilateral komisyonun Orta Doğu başkenti Cidde'den. Ayrıntılı bilgi için ; M.Şahap Tan'ın "Bugünün Dervişi Mehmet Şevket Eygi Kimdir" adlı kitabına bakılabilir. Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul’un “Bay Pipo” adlı kitabındada ilgili konunun ayrıntıları verilmiştir. Ayrıca hani şu 1978 Maraş vakıasının öncesinde Kahramanmaraş'a istanbul'dan gönderilen Tantan ki bu sırada Vali vekili ve Emniyet Müdürü de AbdülKadir Aksu idi galiba. Buda araştırılırsa Maraş olaylarının gerçek yüzü görülebilir.
  13. Sevgili Arkadaşlar, Lütfen bir birinizle uğraşmayın bu tip konularda. İki tarafta çok afedersiniz adiler tarafından kullanıldı. Tekrar aynı yanlışlar yapılmasın. Birbirinizle uğraştığınız için gerçekler gözünüzden kaçıyor. Dışarıdakiler hariç, ülkemizde bu olayların birinci dereceden sorumluları Nur cemaati idari kadrosudur. (Hepsini kastetmiyorum tabiki) Bakın kısa bir örnek vereceğim. Zaman gazetesinin kurucusu olan Mehmet Şevket Eygi, 16 Şubat 1969 yılında yaşanan 6. filo olaylarının kilit ismi idi.Dönemin Milli Talebe Birliğini kışkırtan yazıları ile tanınan ve Kanlı Pazar olarak tarihe geçen ,ülkemizde sağ-sol olaylarında ilk kardeş kanının akmasına neden olan 16 Şubat 1969 6.filo olaylarının baş provakatörü Mehmet Şevket Eygi 20 gün sonra bir Hollanda bankasına adına para yatırılarak ödüllendirilmiştir. Ödenen miktar 350.000 USD CommerzBank A.G. Jurnalist M.Şevket Eygi Konte No; 86473/4936 Tarih 8.3.1969 Yarın fırsat bulursam bir kaç bilgi daha eklemek isterim.
  14. Gelen önemli bir e-maili paylaşmak istiyorum. Gecen hafta gundeme bomba gibi dusen AKP milletvekili Resul Tosun ne yapmaya calisiyor? Lütfen asagidaki linki tiklayiniz. www.geocities.com/bunudiyenresultosun/ Her gun yeni bir gundemle Turkiye'yi nereye goturmek istiyorlar? Her tarafi saran ve yipratma taktigi ile Turkiye'de neler oluyor? Turkiye Cumhuriyeti'nin meclisine kadar girip. dinamit koyanlar kimler? Sitede çok çarpıcı bilgiler var. Sitede bulunan bazı yazıları aşağıya aldım. Yıl 1991; * Resul tosun "El Kaide 'nin Türkiye şubesinin /Zerkawi AJANIDIR… Doğrudan 1991'den beri EL KAİDE girişlidir… Resul Tosun ilk atanmış TÜRKİYE El Kaide şubesi birinci ajanıdır… • Gazeteci Televizyoncu Ahmet Hakan Coşkun – Resul Tosun – Fethullah Gülen Bağlantıları. Yıl 1992 El Kaide'ye ilk destek (maddi ve manevi) FETHULLAH GÜLEN'den gelmiştir. Fethullah Gülen kanal 7'ye özellikle ve öncelikle Akhmet Khakan Joshkun'u yerleştirmiştir. • Resul Tosun’un ordumuzu Ankara dışına atma planı aslında tamamen Fethullah Gülen’in talimatları ile gerçekleşmektedir. • Fethullah’ın ayakçısı Resul Tosun, Türk Silahlı Kuvvetlerimizden ne istiyor? • Neden Ankara’dan ordumuz uzaklaştırılmak isteniyor? • Resul Tosun’un suç ortağı ve ayak işlerine bakan gazeteci-tetikçi Ali Murat Güven kim? • Ali Murat Güven'in yıllık geliri dışındaki KURYE (yabancı ülkeler) harcırahı 120 bin dolar dır… Bu değirmenin suyu nereden dönüyor? www.geocities.com/bunudiyenresultosun/
  15. Aslında Gülen, olayın günümüz ayağını teşkil etmektedir. Konu ondan çok öncesine dayanır. Konu siyonizme ve kürtçülüğe hizmettir. Sene 1909; İstanbul’da Vezir Hanındaki İkbâl-i Millet matbaasında basılan bir eser var. Adı: "İki Mekteb-i Musîbetin Şahâdetnâmesi Yahut Divan-i Harb-i Örfî ve Saîd-i Kürd-î "Saidi Nursi olarak bildiğimiz zât, bu eserde kendisinin Saîd-i Kürd- î, yani Kürt Said olduğunu onaylıyor. Ayrıca kendisini "Bedîüzzaman" diyerek tâkdim ediyor. Editörü Kürdîzade Ahmed Ramiz olan kitâp toplam 48 sayfa. Kitâbın “hâtime” kısmında Saidi Kürdi şu satırları yazıyor. Türkçeleştirilmiş hali ile. Soydaşlarıma burada birkaç söz söylemezsem, bence bahis eksik kalır. Ey Asurlular ve Ahemenidlerin cihangirlik zamanında, onların öncüleri ve kahraman askerleri olan arslan Kürtler! Beşyüz yıldır yattınız. Yeter artık. Uyanınız. Sabahtır. Yoksa vahşet ve gaflet sizi vahşet sahrasında yağma edecektir. Açıkça görülüyor ki Saidi Kürdi, “Kürt milliyetçiliği” çatısı altında Kürtleri birleştirmek gâyesi güdüyor. Açıkça görülüyor ki Saidi Kürdi, Hicrî 1327 senesinde yayınlanan eserinde Kürtçülük propagandası yapıyor. Yüzyıllar boyunca bir arada yaşamış olan Türk ve Kürt milletlerini, Kürtçülük söylemleri ile kışkırtmaya çalışıyor. Kısacası Saidi Kürdi’nin gerçek niyeti, Türklerin bölgede egemen olmalarını istemeyen İngilizlerin istekleriyle birebir örtüşüyor.Aynı Saidi Kürdi, cehalet ve yoksulluğa hü*** için "fen, sanat ve silâh başına, ileri arş!” diyerek Kürtleri silâh başına çağırıyor. Gerçek gâyesi, geri kalmış Kürtleri kalındırmak bilinçlendirmek olsa idi, “fen ve sanat başına” demekle yetinirdi. Üstelik bu satırlardan, kendisinin emperyâlist güçlere karşı hareket ettiği sonucunu çıkaranlar şunu görmelidirler: Saidi Kürdi’nin söylemleri doğrudan doğruya Kürtlere yöneliktir; muhatâp sadece ve sadece Kürtlerdir. Ve de şeriât sevdâlısıdır. Evet, Saidi Kürdi Kürtçüdür; bunları yaparken müslümanlık/ümmetçilik örtüsüne bürünmektedir. Türk müridlerinden evlenip dinsiz evlâtlar yetiştirmemelerini isterken, hâbire çoğalan ve nüfûsu gün geçtikçe hızla artan Kürtleri engellemek gereği dahi duymamaktadır. Evet, Saidi Kürdi bölücüdür; onun müridleri de, gerçeği göremeyecek kadar acınacak duruma düşmüş vatan hâinleridir. Bunlar, Siyonizmin isteklerini doğrultusunda ayaklanan Şeyh Sait’ten hiçbir farkı olmayan Saidi Kürdi’nin ardına takılmış, Cumhuriyet ve Lâiklik karşıtı ikiyüzlü müslümanlardır. Kendi ırkçılıklarını bizlere yamamaktan ise asla geri durmazlar. Kürtçülüğe/Kürdistana hizmet eden bu vatan hâinleri, bizleri “sahte milliyetçi/ırkçı” olarak lânse etmeye çalışırlar. Oysa Mustafa Kemâl Atatürk, “Ne Mutlu Türk Doğana” değil, “Ne Mutlu Türküm Diyene” demiştir; yani ırkçılığı değil, aynı dili konuşan insanların bir araya gelmeleriyle ortaya çıkan bir milleti işâret etmiştir.
  16. Bahsettiğimiz konular Fetullah Gülen isimli buzdağının görünen kısmıdır. Fethullah Gülen, Susurluk olayı üzerine ve 28 subat sürecinde müthis panikledi. Uzun süre ABD'de kaldi. Hükümet ve CiA yetkilileriyle görüşmeler yapti. Cumhuriyet Devrimi güçlerini, "Arkamda Amerika var" mesaji vererek tehdit etleye çalisti. İkinci Cumhuriyetçi köşe yazarlarini seferber ederek kendini Amerika'nin adami olarak savundurttu. Nevval Sevindi'nin Sabah Kitaplari'ndan çikan, "Fethullah Gülen İle New York Sohbeti" nde ABD emperyalizmiyle Nur tarikatinin bagi, açikça dile getiriliyor. Iste kitaptan bazi seçmeler: "Amerikalilar istemezlerse kimseye dünyanin degisik yerlerinden hiçbir is yaptirmazlar. simdi bazi gönüllü kuruluslar dünya ile entegrasyon adina gidip dünyanin degisik yerlerinde okullar açiyorlarsa, bu itibarla, mesela Amerika ile çatistiginiz sürece bu projelerin gerçeklestirilmesi mümkün olmaz." (s.8) "Amerika ile iyi geçinmezseniz isinizi bozarlar. Amerika'nin bize yarim arpa kadar sadece bizim menfaatimize destegi yoktur. Buna ragmen surada bulunmamiza izin veriyorsa, bu bizim için bir avantajsa, bu avantaji sagliyor demektir." (s.9) Okulların ne olduğunu kendisi açıklamış işte daha neyin savunmasını yapıyor nurcu arkadaşlar anlamıyorum

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.