
koyu_mavi
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
46 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
koyu_mavi tarafından postalanan herşey
-
Benim en çok hayıflandığım balkanlardaki en azından batı trakyadaki türk varlığının gitgide erimesi ve asimile olmasıdır. Balkan Savaşlarında kaybedilen toprakların büyük bölümüne hayıflanıyorum. Bir de arabistandan Balkanlara kadar uzanan türk mimari eserlerinin yok edilmesine veya terkedilmişliğine hayıflanıyorum.
-
Arkadaşım o şarkı kalan müzik etiketiyle 1998 yılında çıkan "Özdal Orhon" CD sindedir. Şarkının adı: "ufuklara yaslanmış yorgun dağlar sırayla" dır. Kaptanizde Ali Rıza Bey'in Hicaz eseridir. Sözleri şöyledir: Ufuklara yaslanmış yorgun dağlar sırayla Çadırının üstüne doğmuş akşam yıldızı Çıplak ayaklarının altında baygın yayla Ey belalı göklerin mağrur dağların kızı Ne kadar narinsin güzelsin bilsen Bak yorgun gözlerim karşında hayran Belki dirilirim içsem elinden Serin çam kokulu bir tasçık ayran Albümü tavsiye ederim.
-
Klasik Türk Müziği (Türk Sanat Müziği)'ni armonize etme hedefiyle yapılmış bir albüm opera havasında bir okuyuş var. Sanatkar Selva Erdener tiz seslerde geziniyor. Hatta parçaları bir perde tizden okuyor. Alaturka da böyle bir okuyuş yok. Kısaca bu albüm olsa olsa Klasik Batı Müziği formunda bir albüm olabilir Türk Sanat Müziği yani "alaturka" değil. İyi yönlü eleştirilerden sonra edindim ancak beğenmedim.
-
-_-Klasik Türk Müziği yada popüler adıyla T.S.M. Nereye Gidiyor ?
koyu_mavi şurada cevap verdi: koyu_mavi başlık Türk Sanat Müziği
Sayın suz-i dil rumuzlu arkadaşım rumuzunuzdan anlaşıldığı kadarıyla zevlerimizin uyuştuğu ortadadır. Ancak fikirlerinizi biraz iyimser buluyorum. Klasik Türk Müziğini armonize etme çalışmaları bu müziğin eğitimini almış kişiler tarafından yapılmaktadır. Son dönemde üretilen Klasik Türk Müziği adına yapılmış sözlü ya da sözsüz albümlerin hiçbirinde ne yazıkki bizim sazlarımızla bizim ezgilerimiz saf bir şekilde yer almamakta aksine batı özentisi dikkat çekmektedir. Sanki udlar, tamburlar, kabak kemaneler, klasik kemençeler hor görülüyormuş da keman viyola viyolensel ve piyano gibi batı müziği sazları daha saygın bir yere sahipmiş izlemini bana yetişmiş Klasik Türk Müziği sanatçıları veriyor. Opera tarzında şarkılar okunuyor. Nerede saz semaileri peşrevler methaller ya da icra edilmişlerse hangi sazlarla icra edilmişler. (Dikkat ederseniz büyük formdaki eserleri saymıyorum.) Sözlü eserlerin hangisi layıkıyla yorumlanıyor. TRT konusuna gelince pek tabi TRT Klasik Türk Müziğini geliştirmede amiral gemisi konumundadır. Ancak TRT'yi de araştırırsanız geçmiş dönemlerdeki yayınlarından uzaklaşmıştır. Popüler şarkılara gelince hangisinde Alaturka ezgiler ağırlıktadır. Arabesk ağırlıklıdır son dönemin popüler şarkıları. Rock tarzına dönüştürülen eski şarkıları zaten hiç saymıyorum. Onlar ayrı bir katliyam. Bence sorun yok değil büyüktür. Benim de mensubu olduğum genç nesil geçmişe oranla daha az alaturka dinlemektedir. Ve genellikle kültürünü tanımamaktadır. -
Bir müzik sever olarak MÜZİĞİN her türlüsünü dinlerim. Ancak üzerine basa basa söylüyorum MÜZİĞİN her türlüsünü... Bana müzik adı altında gürültü dinletirlerse onun müzik olmadığını uygun bir dille anlatmaya çalışırım. Klasik Türk müziği eserleri ve anonim halk türküleri, ulusal müziğimiz içinde en hoşlanarak dinlediklerimdir. Özel olarak Rumeli ve İstanbul Türkülerine bayılırım. Bir Klasik Türk Müziği hastasıyım asla dinlemekten bıkmam. Klasik batı müziğini de ara sıra dinlerim kalitelidir. Pop-Rock tarzı müzikler batı müziği temelinde kurulmuş eğlenceye yönelik müziklerdir. Ancak Rap, Hip-Hop, Arabesk, Özgün, Metal ve Ağır Metal (Şimdi burada Heavy Metal diyip uyanıklık yapmaya çalışacaklara önceden cevap vereyim. Pek tabi öyle yazmasını da biliyorum ama ben Türküm kardeşim. Türkçe konuşurum karşılığı olan bir kelimenin Türkçesini söylerim bilgisizliğimden değildir bu.) müzik değildir. Ne sanatsal bir değer taşırlar ne de köklü türlerdir. Çoğu radikal olan etnik yada sosyal bir gurubun dinlediği basit, bayağı tarzlardır. Bu sözlerimden sonra burada arabesk türü başta olmak üzere diğer türleri savunmak isteyenler çıkacaktır. Olabilir her doğru söyleyeni herkes desteklemez. (Hatta dokuz köyden kovarlar diye bir laf da vardır. ) Ancak beni eleştirenler müzik bilgileriyle eleştirirlerse mutlu olurum. Yalnızca kulağı kötü müziğe(!) alıştığı için beni topa tutacak olanlara, kişiliğime ve müzik zevkime saldıracak olanlara şimdiden cevap vermeyeceğimi belirtiyorum. Metadolojik veya sanatsal açıdan yapılmış tesbit ve eleştirilere de her zaman açığım. Ayrıca kişisel zevklerimiz uyuştuğu için tüm Klasik Türk Müziği (Türk Sanat Müziği) dinleyenlerini takdir ve tebrik ediyorum.
-
ÖZELLEŞTİRME Mİ? YOKSA ULUSAL-EKONOMİK BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ Mİ?
koyu_mavi şurada cevap verdi: SeDatsan başlık Güncel Konular
Sayın SeDestan arkadaşım övgü dolu sözleriniz için öncelikle teşekkürler. Önce de dediğim gibi ben kapitalizmin savunucusu zaten değilim. Ancak Sosyalizmin ya da devletçi ekonominin apaçık görünen bazı eksikliklerini sıraladım. Bu konuyla ilgili sorular yönelttim. Bu soruların cevabını yazdıklarında da ne yazık ki henüz bulamadım. Umuyorum yönelttiğim soruların çözümünü siz ya da başka bir iktisatçı arkadaş bulabilir ya da bu konular üstünde fikir beyan eder. Yazılarınızı dikkatle takip ediyorum. Saygılarımla -
"Bu ordu düşmanlar tarafından kurduruldu 1300 yıllık Hilafet ordusu kadırıldı Bu ordu ile hep müslümanlar vurduruldu Hep mü’mini ve Müslimi vurdu Cumhuriyet." Aslında tüm şiiirin toptan saçmalıklarla dolu sana sinirlenemiyorum bile ne çare Yünan ordusuna müslüman diyen bir beyine ciddiyetle bakılmaz. O düşmanlar tarafından kuruldu dediğin ordu 26 Ağustos 1922 de yünanı yenip 9 eylül de denize dökmüştür. Bu ordu yünanı vurmuştur yani şiirine göre yünanlı müslümandır türk ordusu kafir... Kıbrıs harekatını yapanda bu ordudur. demekki kıbrıslı rumlarda müslüman bu dünya da ne çok müslüman varmış beeee... bilmiyorduk.... öğrenmiş olduk.... Sen şimdi sivri aklınla bana cevap da yazarsın... bence otur da tarih oku azcık belki zavallılığını anlarsın... onu da anlayacağını sanmıyorum ama neyse... hariçten gazel okumak kolaydır sen önce kemailslerin neler yaptıklarını doğru dürüst öğren sonra şiir yaz... vezin kafiye yerinde ama kafa olmayınca vezin kafiye neye yarar... Arapça da biliyorsun anlaşılan şiirdeki kelimelerden belli ama arapça öğreneceğin yerde biraz tarihini öğrenseydin daha faydalı olurdu senin için... Diyebilirsin ki bana akıl vermek ne haddine; müslüman müslümanın dostdur be kardeşim akılsıza akıl öğretmek gerekir... Sen kal sağlıcakla yalnız kafayı üşütme ha soğuk alırsa daha beter olur korkum bu... Ha bir de şu şiiri adresi üstünde bizim genelkurmaya göndersene onlar da çok beğenirler ...
-
-_-Klasik Türk Müziği yada popüler adıyla T.S.M. Nereye Gidiyor ?
koyu_mavi şurada bir başlık gönderdi: Türk Sanat Müziği
Günümüzde Klasik Türk Müziği (popüler adıyla Türk Sanat Müziği) büyük oranda dinleyici kaybetmiştir. Yeni besteler neden yapılmıyor ? Yapılıyorsa dinleyiciye neden ulaşmıyor ? Yeni ve kaliteli yorumcular neden yetişmiyor, yetişmiş olanlar ise neden arabesk ya da başka alanlara yöneliyor ? Klasik Türk Müziğimizdeki yozlaşmanın nedenleri nelerdir ? Sanat Müziği dinleyen gençlerin sayısı neden giderek azalıyor ? -
ETNİK MÜZİGİ NEREYE
koyu_mavi şurada cevap verdi: kaosistiyorum başlık Dünya Müzikleri (Etnik Müzik)
Konuyu açan arkadaşım; her alanda olduğu gibi müzik alanında da yozlaşma hat safhadadır. Bu senin söylediğin de arabesk kültürüyle ya da bence ABD nin arabeski olan hip-hop ve rock kültürüyle beslenmiş ancak müzik bilgisi genellikle kıt olan insanların Türk müziğine bu formları uyarlama çabasıdır. Hal böyle olunca kalitesizlik kaçınılmaz oluyor. Bu durumda tek mutluluk verici olan içimdekideniz rumuzlu arkadaşın dediği gibi bir en azından biraz da olsa kendi sazlarına dönmeleri... -
KÜRT SANATÇILARIN SİMGESEL EYLEMLERİ!
koyu_mavi şurada cevap verdi: TGT ci KEMAL başlık Güncel Konular
Irkçı söylemlerden vazgeçiniz bunlar kimseye yarar getirmez. Ancak birileri de bu ülke topraklarından bir kısmından farklı bir ad ile söz etmeye, bu ülkenin toprakları üzerinde farklı bir devlet kurmaya kalkışırsa Türkiye Cumhuriyeti gençliği elbette buna sert tepki gösterecektir. Atalarının dedelerinin kanlarını vererek kurduğu vatan üzerinde yaşayıp o vatanın parçalanması için yapılan çalışmaları destekleyen bir kişi en hafif tabirle gaflet içindedir. Bu gafletten uyanması lazımdır. Son zamanlarda birileri alt kimlik üst kimlik adı altında Türkiye Cumhuriyeti anayasasının "değiştirilemez" olarak kabul ettiği maddeleri üzerinde yorumlar yapıyor. Bu yorumların nedenleri üzerinde durmayacağım. Yalnız bu ülkedeki tek kimlik ırka bağlı olmaksızın Türk kimliğidir. Türk kimliğide her bireyin sahip olduğu vatandaşlık haklarından gelir. Herhangi bir ırka, dine ya da dile sahip olması bu kimliğin özelliklerini ne eksiltir ne de fazlalaştırır. Hangi koşulda olursa olsun Irk temeline dayalı politik oluşumları desteklemek, ırk ayrımıyla milli meselelere bakmak, bakan kişilerle kendini özdeşleştirmek bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür. -
ÖZELLEŞTİRME Mİ? YOKSA ULUSAL-EKONOMİK BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ Mİ?
koyu_mavi şurada cevap verdi: SeDatsan başlık Güncel Konular
SeDatsan arkadaşım iktisadi bilgim seninki kadar değildir ancak bazı sorular sormak istiyorum. Belki sorularımla iktisadın da biraz dışına çıkacağım. Politika hakkında da yorum yapacağım. Ancak ekonominin politikayla ilişkisinden bahsettiğinden dolayı bundan çekinmiyorum. Kapitalizmin temelinde özgürlüğü anlatmaya çalışan "Bırakınız Yapsınlar, Bırakınız Geçsinler" sözü vardır. Yani kapitalizmde herkes her istediği şeyi imkanları ölçüsünde istediği gibi yapabilir, satınalabilir, edinebilir. Bunun neresi kötüdür diye saçma bir cümle kurmayacağım uzun uzun kötü yönlerini makalende anlatmışsın ve ben de bunlara bir ölçüde katılıyorum. Sosyalist ekonomik düzenin temelinde ise eşitlik vardır. Bu eşitliği sağlamak için "devlet tüm mal ve hizmetleri kendi üretmeli, dağıtmalı, her kesime ulaştıramayacağını üretmemelidir." Fikri hakimdir. Sen kapitalizmin kötü yönlerinden bahsetmişsin ben de sosyalist ekonomik düzenin sakıncalarından bahsetmeye çalışacağım. İsterdim ki burada senin fikrine karşı iksadi bilgisi fazla olan ve kapitalizmi yani daha yumuşak adıyla liberalizmi benimsemiş bir arkadaş karşı düşüncesi sunsun ve tartışma kişiselleşmesin. Ancak bu olmadı ve benim gibi kapitalizmi benimsememiş ancak sosyalist ekonomik düzenin de birçok sorunu olduğunu düşünen bir kişi bunu yapmak zorunda kaldı. Umarım iktisat konusunda eğitim almış arkadaşlar, sunduğun fikirlere karşı yada fikirleri destekler yönde yapıcı fikirler beyan ederler, ekonomik konularda da okuyanların bilgileri artar, Türkiye'nin iktisadi sorunlarının çözümü konusunda bilgi sahibi olurlar. Sözü fazla uzattım sorularıma döneyim Bir arkadaş kısaca serbest piyasa ekonomisinin getirdiği rekabet koşullarından bahsetti. Bu rekabet her ne kadar tekelci rekabet olsa da devletin tek bir arz kaynağı yani mal ve hizmetlerin fiyat ve kalitelerinin tek belirleyicisi olmasından iyi değil midir ? Devlet tekelindeki mal ve hizmetleri almak yada almamak dışında bir seçeneğiniz yoktur. Örnek olarak bir ülkede kağıdı devlet üretiyorsa fiyatını ve kalitesini devlet belirler o kağıdı beğenmediğiniz zaman karşısında bir alternatfi yoktur. Fiyat ve kalite denetimini nasıl sağlayacaksınız? Diyebilirsiniz ki devlet işletmesinin karşısına özel sermayeli kağıt üreticilerini koyalım o zaman devlet işletmesini durumu ne olacaktır ? Rekabet edebilecek midir ? Eğitim-öğretim, sağlık ve adalet devletin vermesi gereken temel hizmetlerdir. Bu hizmetlerin kalitesinin yükseltilmesi için alınması gereken önlemler nelerdir ? Öğrenim hayatımı yeni tamamladığım için eğitim-öğretimden örnek vermek istiyorum. Öğrencilere dersi çok iyi kavratan bir öğretmen ile sınıfta oturup dersin geçmesi için zaman dolduran bir öğretmen aynı maaşı alıyorsa ve buna dur demek için kimse ses çıkarmıyor ise bu aksaklığı gidermek amacıyla ne tür bir tedbir alırsınz? Devlet üniversitelerindeki sorunlar malumdur? Bunları nasıl giderirsiniz ? Memurların bir bölümü işleri aksattığı halde, dürüst bir şekilde işini yapan memurlarla aynı ücreti alması durumunu nasıl önlersiniz ? Son olarak siyasi iktidarların devlet işletmelerinde veya devlete bağlı kuruluşlarında kadrolaşmasını engellemek, iltimas ve kayırmayı ortadan kaldırmak için ne yaparsınız ? On kişilik işe sırf kendi siyasi yandaşlarını devlet kurumlarına yerleştirmek amacıyla yüz kişinin atanmasını ve bu kişilerin etkinlik kazanması için her türlü kamusal altyapı ve mali yardımların o kişilerin hizmetine kanalize edilmesini nasıl önlersiniz ? Eğer bu aksaklıkları önlemeyi yargıya bırakıyorsanız, yargı kuruşlarının da bir devlet kuruluşu olmasından dolayı aynı aksaklıkların bu yargı kuruluşarında oluşmamasını nasıl sağlayabilirsiniz ? Bu aksaklıkları gidermek için halkın belleğine vatandaşlık bilincini yerleştirmek için ne tür önlemler alısınız ? Görüldüğü gibi devlet eliyle mal ve hizmetlerin sunulmasının da kötü yönleri vardır. Bu aksaklıkları gidermek için özelleştirme bir seçenektir ancak özelleştirmenin de sakıncalarını sen yazında belirttiğine göre seçilmesi gereken ekonmik sistem nasıl olmalıdır ? Özel sermaye ile devlet sermayesi nasıl dengelenmeli nasıl bir sistem kurulmalıdır ? İktisatçılar olarak tartışmayı bu yöne çekmenizi temenni ediyorum. Fikir beyan edenlere ve edeceklere saygılar sunuyorum. -
ASKER- SİYASET İLİŞKİLERİ VE SON DURUM
koyu_mavi şurada cevap verdi: alamet-i farika başlık Politika Bilimi
Sayın Nazanözkan Hanım demokrasiyi her ne şart altında olursa olsun savunduğunuz açıktır. Ancak sorduğum soruları yineliyorum. 80 darbesinde Kenan Evren'in konuşmalarını fikrinize kanıt olarak sunuyorsunuz. Önceki mesajımı okumanızı ve sorularımı dikkate değer görmenizi rica ederim. Saygılarımla... Avrupa'da ki demokratikleşme hareketleri ne kadar sürmüştür? Bu demeokratikleşme hareketleri sırasında Avrupa'da ne gibi siyasi olaylar yaşanmıştır? Bu siyasi olayların dünya siyasetine ve milletlerin varlığına ne gibi etkileri olmuştur ? Ülkemizde demokratikleşme hareketleri ne kadar sürmüştür (yada sürmektedir) ? Ülkemizin Avrupa'dakine benzer bir şekilde halk sınıflarının oluşmasını beklemek ne kadar sürecektir? Ülkemizdeki halk sınıflarının oluşması ve birbirini dengelemesi sırasında oluşacak hadiseler sırasında ülkenin dış ortamdan etkilenmesi nasıl önlenecektir (yada etkilenmesi önlenemez ise sonuç ne olacaktır)? -
NUR CEMAATİ LİDERİ SAİD-İ KÜRDİ NİN BLİNMEYEN YÖNLERİ
koyu_mavi şurada cevap verdi: TGT ci KEMAL başlık Dini Konular - Din - Dinler
Evet kardeş gözündeki gözlük ne renkse dış dünya öyle görünür katılıyorum. Ben gözlüğümü çıkardım öyle okudum. Gözlük değiştirdim. Tekrar okudum. Gözlerimi kapattım okuduğum cümlenin anlamını düşündüm. Ve tekrar okudum. Önceki mesajımda salık verdiğim gibi senin de benim yaptıklarımı yapmanı tavsiye ediyorum. Saygılarımla...- 23 cevap
-
- Nur Cemaati
- Said-i Kürdi
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Beyler soğuk savaşın ülkemiz üzerindeki etkisini hala üzerinizden atamamışsınız. Tartışma bu kadar kişiselleşmemelidir. Yaşanmış olaylarda o kadar basit nedenlere dayanmamaktadır. Türk devleti kendisi için tehlike olarak gördüğü Sovyet Rusya'dan korunmak için A.B.D. ile ittifak içine girmiştir. Bir ittifakta her zaman bir çıkar alış-verişi söz konusudur. Bu alış-verişin sonucu olarak biz Sovyet Rusya'ya karşı ülkemizde NATO üssü kurmayı kabul ettik. Böylelikle Rus tehlikesine karşı korunduk ancak askeri bağımsızlığımızı da yitirdik bir anlamda. Tam tersi olup da Türkiye Varşova Paktı'nı* imzalasaydı ne olacaktı ? Pekiyi Türkiye tarafsız kalabilir miydi ? Kalabilirse nasıl ? Kalsaydı sonuçları ne olurdu fikir yürütmeye çalışalım biraz da ? Olaylara başka açılardan bakmaya çalışalım. * Varşova Paktı Sosyalist Düzeni Benimseyen ülkelerin NATO'ya (Kuzey Atlantik Paktı) karşı imzaladıkları askeri savunma anlaşmasıdır.
-
ASKER- SİYASET İLİŞKİLERİ VE SON DURUM
koyu_mavi şurada cevap verdi: alamet-i farika başlık Politika Bilimi
"tüm radyo bildirilerinde tema aynıydı halbuki...ülkenin içinde bulunduğu kötü gidişat,beceriksiz hükümet,atatürk ilke ve inkılaplarının tehlikede olması,kardeşin kardeşi vurması teraneleri..." Bunların hepsine terane diyorsunuz... ve ardından şu yorumu yapıyorsunuz nazanozkan hanım "Asker batıdaki sınıfların bizde henüz oluşmamasından dolayı onların üstlendiği rolü üstlenmeye çalışmıştır." Bu dediklerinize katılıyorum doğrudur. Konuyu başlatırken öne sürdüğünüz görüşlerde de doğruluk payı var ancak lütfen şu sorularımı duru bir Türkçe'yle (hani benim yani sokaktaki insanın anlayabileceği şekilde) cevaplar mısınız? Avrupa'da ki demokratikleşme hareketleri ne kadar sürmüştür? Bu demeokratikleşme hareketleri sırasında Avrupa'da ne gibi siyasi olaylar yaşanmıştır? Bu siyasi olayların dünya siyasetine ve milletlerin varlığına ne gibi etkileri olmuştur ? Ülkemizde demokratikleşme hareketleri ne kadar sürmüştür (yada sürmektedir) ? Ülkemizin Avrupa'dakine benzer bir şekilde halk sınıflarının oluşmasını beklemek ne kadar sürecektir? Ülkemizdeki halk sınıflarının oluşması ve birbirini dengelemesi sırasında oluşacak hadiseler sırasında ülkenin dış ortamdan etkilenmesi nasıl önlenecektir (yada etkilenmesi önlenemez ise sonuç ne olacaktır)? -
NUR CEMAATİ LİDERİ SAİD-İ KÜRDİ NİN BLİNMEYEN YÖNLERİ
koyu_mavi şurada cevap verdi: TGT ci KEMAL başlık Dini Konular - Din - Dinler
"İşte benim bütün hayatım böyle zahmet ve meşakkatle, felâket ve musibetle geçti. Cemiyetin îmanı, saadet ve selâmeti yolunda nefsimi, dünyamı feda ettim. Helâl olsun. Onlara beddua bile etmiyorum. Çünki, bu sayede Risale-i Nur, hiç olmazsa birkaç yüzbin, yahut birkaç milyon kişinin -adedini de bilmiyorum ya, öyle diyorlar. Afyon Savcısı beşyüz bin demişti. Belki daha ziyade- îmanını kurtarmağa vesile oldu. Ölmekle yalnız kendimi kurtaracaktım, fakat hayatta kalıp da zahmet ve meşakkatlere tahammül ile bu kadar îmanın kurtulmasına hizmet ettim. Allaha bin kere hamdolsun." Lütfen paragrafı dikkatle okuyunuz. Tekrar tekrar okuyunuz. Anlamadıysanız tekrar okuyunuz. Daha da yetmiyorsa ezberleyiniz. Ezberleyiz ki birisi karşınızda Said-i Nursi denilen zatı savunmaya kalkışırsa yine o zatın yazdığı kelimelerle cevap verirsiniz. Bu zat paragraflarda diyor ki Cemaatin imanı benim yazdığım Risale-i Nur'la kurtuldu. Cemaat imanını Kuran-i Kerim'le ya da Hadis-i Şeriflerle koruyamamış veya kurtaramamış. Yada islam toplumu imanını Allah'ın sözleriyle Hz. Muhammedin yorumlarıyla kurtaramamış Risale-i Nur la kurtarmış yani Said-i Nursi'nin islam yorumuyla. Yorumu size bırakıyorum. Bu zatın ne kadar biyük bir laf ettiğini takdir edersiniz umarım...- 23 cevap
-
- Nur Cemaati
- Said-i Kürdi
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Sayın Necip Gülses Beyefendi ve Melihat Gülses Hanımefendi. Saygılar sunuyorum. 2003 de hazırlamış olduğunuz Hüznün Hikayesi adlı albümünüzü daha piyasaya çıkar çıkmaz aldım. Özellikle Necip Gülses'in bestesi olan Hüznün Hikayesi (albüme de ismini vermiş) son dönemde bestelenen çok iyi şarkılardan biri, albümün içeriğinde de ünlü bestekararımızın en son eserleri yer alıyor. Hepsi birbirinden güzel ve Melihat Hanım'ın yorumu da şarkılara başka bir güzellik katıyor. En son albümünüz Narçiçeğim2 albümü de çok başarılı. Ancak Hüznün Hikayesi'nde olduğu gibi yeni eserlerle yapılan albümleri dinlemek daha çok mutlu ediyor beni. Çünkü yeni eserler, Klasik Türk Müziğinin geleceği. Ne olur sakın durmayın ne yapıyorsanız yapmaya devam edin bu müziği hala dinleyen ve çok sevenler var. Başarılarınızın devamını diliyorum.
-
Melihat Gülses'in en son albümü olan Narçiçeğim2, yanılmıyorsam 2005'in başlarında piyasaya çıktı. Eserlerin niteliğini bozucu gırtlak hareketlerine yer vermeyen temiz bir yorum dinlemek istiyorsanız. Melihat Gülses'in yorumunu kuvvetle tavsiye ederim. Son dönemde Türk Müziğini en temiz uslupla okuyanların başında geliyor. Uzun yıllar Türk Müziğine TRT çatısı altında hizmet etti şimdi de bağımsız olarak hizmet ediyor. Daha uzun yıllar da hizmet etmesini diliyorum. İşte Narçiçeğim2 Albümündeki parçalar 1. Şehnaz Peşrevi 2. Feryaf Ki Feryadıma İmdat edecek yok 3. Beni Ateşlere Salan 4. Vardım Ki Yurdundan 5. Gönlüm Nice Bir Senden Uzak 6. Akşam Dönüşü Geçtim O Esrarlı 7. Akşam Oldu Yinede Bastı 8. Akşam Yine Gölgenle Sabah Etti... 9. Nur Sakılmışsın Gül Ki Bahar... 10. Çözmek Elinde Değil Gönlümü.. 11. Ne Bildim Kıymetin, Ne Bildin... 12. Kalmadı Bende Ne Arzu Ne Gönül 13. Hastayım Yaşıyorum Görünmez 14. Söyleyin Nerde O Göz Nuru 15. Altın Tasta Gül Kuruttum Aman
-
HAMİYET YÜCESES (Burada ismi hiç geçmemiş. Dinlemenizi tavsiye ederim. En büyük kadın sesi, volümlü ve geniş oktavlı.) Alaeddin Yavaşca Zeki Müren Müzeyyen Senar Mustafa Sağyaşar Mediha Şen Sancakoğlu Bu arada Bülen Ersoy'u dinleyenlere saygı duymakla beraber, kendisinin Türk Musikisi'nin yüz karası olduğuna inanıyorum. Neredeyse hiç bir notayı doğru basmıyor. Müziğimizi gerektiği gibi yorumlayamıyor. Arabesk şarkıcılarının kullandığı gırtlak hareketlerini kullanıyor. Bu arada şunu da belirtmek gerekir ki Zeki Müren'in de 80 den sonra yaptığı albümlerden bazıları su katılmamış arabesktir. (Helal Olsun, Kahır Mektubu, Sev Beni vs.) Arabesk'in hem Folklörümüze hem de Musikimize büyük zarar verdiği görüşündeyim.
-
Hamiyet Yüceses'in Makber albümünü tavsiye ederim.
-
"Eskiye rabet olsaydı bit pazarna Nur yağardı." Atasözü Plak artık devrini tamamlamış eski bir teknolojidir. Her ne kadar nostaljik bir yanı olsa da yeni teknolojinin üstünlükleri karşısında herhangi başka bir artısı yok.
-
Türk Sanat Müziği çok sesli olarak yorumlanamaz. Yapısı çok sesli (polifonik) olarak çalınıp seslendirmeye uygun değildir. Türk müziğinde iki ses arası (örneğin do ve re) 9 parçaya bölünmüştür bu parçaların her birine koma denir. 9 koma pest(kalın) ses çıkarsanız o notanın bir üstündeki notaya erişirsiniz. (Örneğin re'yi 9 koma kalınlaştırırsanız. "do" notasına ulaşırsınız.) Ancak batı müziğinde iki ses arası yalnız ikiye bölünmüştür. Bu da bizdeki 4,5 komaya denk gelmektedir. Türk müziğinde 4,5 komalık sesi veren diyez veya bemol yoktur. O yüzden arıza (diyez - bemol) alan eserler batı müziğine uyarlansa dahi en azından yarım koma yanlış çalınır. Türk Müziğinin armonize yani çok sesli yorumlanmasının önündeki engel yalnız bu da değildir. Türk müziğindeki aynı adlı seslerden oluşan 8 ses kalın veya 8 ses ince diziler farklı makamları oluşturur. Ancak batı müziğinde bu böyle değildir. Aynı arızaları (diyez - bemol) alan makamlar aynıdır. O yüzden batı müziğinde üç anahtar kullanılır armonik yapıyı kullanmak için. Tekrarlıyorum Türk Müziği çok sesli olarak yorumlanamaz. Yorumluyorum diyenler Türk Müziği değil Batı Müziği örnekleri vermişlerdir. Türk Müziği Eserleri veriyorum demeleri hatalıdır. Çünkü armonize olan Türk Müziği artık farklılaşmıştır. Münir Nurettin'in Rindlerin Akşamı (Dönülmez akşamın ufku) armonize edilirse artık o Münir Nurettin'in eseri değildir. Özelliğini kaybetmiştir. Ancak farklı eser olabilir.