Legendary tarafından postalanan herşey
-
En ilginç ölüm
En İlginç Ölüm Dünyada, kayıtlara geçmiş en ilginç gerçekleşen ölüm; çok ilginç ,üstelik yakın tarihten. 1996 yılı.Bizde olduğu gibi Yunanistan da yaz döneminde orman yangınlarıyla boğuşuyordu. Yunanistan itfaiye ekibi büyük bir yangını söndürmüşler ama oldukça geniş bir alanı da kurtaramamışlardı. Yangın sonrasi uzmanlar, yanan alanda araştırma yaparken, gördükleri karşısında küçük dillerini yutarlar. Görünen, denizden bir kaç kilometre uzakta ve yüksekte olmasına karşın yanmış bir balıkadamdır. Snorkeli ve zıpkını da elindedir üstelik. Sen, balık avlamak için denize dal ... Sonra bir yangın söndürme helikopteri, gelip seni çeksin ve yangının üzerine bıraksın...
-
Balık Burcu Günlük Yorumu
Balık Burcu Profesyonel yaşamınızda gününüz, duygusal dünyanızdaki kadar olumlu geçmeyebilir. İş yerindeki performans düşüklüğünüz ya da beceriksizliğiniz çevrenizin tepkisini çekebilir. Hatta bu konuda eleştiri oklarına hedef olabilirsiniz. Yaşantınızla ilgili yeni kararlar alma zamanı geldi. Aileniz ya da akrabalarınızla biraz daha ilgi gösterip onlara zaman ayırabilirseniz, iç huzuru da yakalayabilirsiniz. Böylece çevredeki insanların dedikodu yapmasını da engellemiş olursunuz.
-
Kova Burcu Günlük Yorumu
Kova Burcu Eğer bekârsanız, sizinle çıkmak isteyen karşı cinsten birisinin teklifiyle karşılaşabilirsiniz. Hiç de idealinizdeki tipe uymayan bu kişiye, açık yüreklilikle ilgilenmediğinizi söyleyebilirsiniz. Eğer kestirip atamazsanız sizi sürekli rahatsız etmeye devam eder. Sürekli hayalini kurduğunuz türde bir tatile çıkmanız ve sanatsal etkinliklerde bulunmanız olasılığı da hayli yüksek. Bu arada, yeni ve güzel deneyimler elde edebilirsiniz.
-
Oğlak Burcu Günlük Yorumu
Oğlak Burcu Vereceğiniz karar en doğru karar olmalı. Dostlarınızla da konuşup onların desteğini ve görüşlerini almalısınız. Mutlaka bir çözüm bulunur, moralinizi kesinlikle bozmayın. Bugün parasal olarak küçük bir kayba uğrayabilirsiniz. Ancak daha sonra elde edeceğiniz büyük kazançla bunu telafi edeceksiniz. Sosyal yaşamınızda hızlanma ve dostlarınızın sayısında artış görebilirsiniz. Uzaklardan veya yabancı ülkelerden uzun süredir beklediğiniz bazı haberler alabilir ve bunlara sevinebilirsiniz.
-
Yay Burcu Günlük Yorumu
Yay Burcu O kişi, sizin yardım elini uzatmanızı bekliyor. Bunların bir kapris olduğunu düşünüp, kısa sürede geçeceğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Aslında biraz daha yumuşak ve sevgiyle davranmaya çalışın. İş hayatınızda karşılaştığınız tersliklerden büyük bir bölümü çözümlenme yoluna giriyor. Yeni bir atılım yapmak için büyük fırsatlarla karşılaşacaksınız. Ancak bunu sonuçları hemen değil ilerideki günlerde belli olacak. Kendinizi biraz halsiz hissedebilirsiniz. Vitaminli yiyeceklere yönelmelisiniz.
-
Akrep Burcu Günlük Yorumu
Akrep Burcu Çevrenizde, gönlünüzdekini arzulayan birileri daha var ve size olmadık kötülükler yapabilir. İş konusundaki başarılarınız devam ederken, parasal konularda iyileştirmelere yönelik çalışmalarınızı hızlandırabilirsiniz. Yıldızlar işlerinizde yapacağınız ortaklık konularında ihtiyacınız olan desteği vermeye başlıyor. Sağlığınız ve işlerinizin yolunda gitmesi için herşeyden önce moralinizi yüksek tutun.
-
Terazi Burcu Günlük Yorumu
Terazi Burcu Bu günlerde yoğun iş temposu yüzünden ailenizi yeterince ilgi göstermiyorsunuz. Hatta onların sorunlarına kulak tıkıyor, sanki bunları çözecek kişinin siz olmadığı izlenimi yaratıyorsunuz. Bu vurdumduymazlığınız başınızı ağrıtabilir. Herhangi bir konuyla ilgili olarak fazla titizlenme ve eleştiri yapma ihtiyacı duyabilirsiniz. Dikkat gerektiren konularda tedbirli davranın. Sürekli şüpheci davranışlarınızla arkadaşlarınızı bunaltmaktan kaçınmalısınız.
-
Başak Burcu Günlük Yorumu
Başak Burcu Soğukkanlılığı kesinlikle elden bırakmayın. Kaçamak aşk yaşama eğiliminde bulunabilirsiniz. Ancak, size hiç de uygun olmayan kişilerin çekim güçlerine kapılabilirsiniz. Daha sonra büyük bir pişmanlık duyabileceğiniz davranışlarda bulunmaktan kaçının. Arkadaşlarınızla birlikte olmak ve davetlere katılmak üzerinezdeki stresi atıp sizi rahatlatacak.
-
Aslan Burcu Günlük Yorumu
Aslan Burcu Eğer yalnızsanız, bugün katılacağınız bir davette karşı cinsten çok beğeneceğiniz biriyle tanışma fırsatı yakalayabilirsiniz. Ancak hiçbir şey maddi alanda elde edeceğiniz başarıların yerini tutmayacak. Sosyal yaşantınızda daha önce yaşadığınız kötü tecrübeleri çevrenize sürekli anlatarak onları umutsuzluğa sevketmekten vazgeçin. Zaten hayat ne sadece siyah, ne de sadece beyazdan oluşuyor. Gri tonları, inişlerin ve çıkışların olabileceğini unutmayın. Yanınızdaki insanlara moral aşılayın.
-
Yengeç Burcu Günlük Yorumu
Yengeç Burcu İş hayatınızla ilgili önemli kararlar alacaksınız, iyi düşünmek için kendinize bir iki gün tanımanız sizin yararınıza olacaktır. Maddi durumunuzu kendinize çok fazla sorun etmeyin. Birazcık çaba göstererek bunun üstesinden gelebilirsiniz. Cömertliğiniz size bazen zor anlar yaşatıyor. Bu konuda eğer kendinizi kontrol altına alabilirseniz durum sizin açınızdan biraz daha parlak olabilir.
-
İkizler Burcu Günlük Yorumu
İkizler Burcu Maddi konulara çözüm bulmaya yönelik çalışmalarınızı bugün de kararlı biçimde sürdüreceksiniz, eleştiri alabilirsiniz ama sezgilerinize güvenmelisiniz. Aşk hayatınızda bir yol ayrımında olabilirsiniz. Karşı cinsten birisinin çıkma teklifiyle karşılaşmanız ya da bir evlilik sözkonusuya karar vermeden önce iyi düşünün. Yoksa daha sonra hatanızdan geri dönme şansınız kalmayabilir. Dostlarınızdan öğüt alabilirsiniz.
-
Boğa Burcu Günlük Yorumu
Boğa Burcu Maddi konular sizin için şu günlerde çok önemli. Ancak paraya sahip olmak için çok çalışmanız gerekebilir. Harcamalarınızda dikkatli davranın. Sevdiklerinize karşı cömertsiniz. Ancak cömertlikle israf arasındaki farkı ayırdetmelisiniz. Yoksa zararını siz görürsünüz. Dostlarınızı uzun bir süredir ihmal ediyorsunuz. Onları biraz da siz arayın. Hep onların aramasını beklemeyin. Arkadaşlarınıza küçük de olsa hediyeler verip gönüllerini alın.
-
Koç Burcu Günlük Yorumu
Koç Burcu Çevrenizde gelişen duygulara karşı kayıtsız kalmak istemeyeceksiniz. Bugün, orijinal fikirlerinizi çevresel desteklerle ortaya çıkarabilir ve yaratıcılığınızı daha da güçlendirebilirsiniz. Sosyal hedeflerinizi doğru bir şekilde yönlendirecek ve popüler konularla kendinizi ortaya koyabileceksiniz.
-
Levitasyon'un tanımı ve video örneği
Levitasyon İnsan ya da hayvan vücudunun veya özgül ağırlık olarak havadan daha ağır nesnelerin görünür herhangi bir fiziksel etkenin yardımı olmadan havaya kaldırılması, havada asılı kalması veya havada gezinmesi fenomenlerine verilen addır. Fiziksel medyumluk deneylerinde, kimi mistiklerde, yogilerde, fakîrlerde, ve Tibet’li rahiplerde gözlemlendiği ileri sürülür. Yoga’da siddhi adı verilen psişik yetenekler arasında ancak gerçek bir yoginin gerçekleştirebileceği yeteneklerden biri olarak kabul edilir. Parapsikoloji’de psikokinezinin bir türü olarak kabul edilen bu fenomeni Parapsikologlar, psikokinezi yeteneği güçlü medyumların deneyler sırasında eşyaları havaya kaldırabilme şeklinde gerçekleştirebildiklerini ileri sürmüşlerdir. Levitasyon fenomeni konusunda Spiritüalist literatürdeki ünlü medyum Daniel Dunglas Home, Parapsikolojik literatürdeki ünlü isimler ise, levitasyon fenomenlerini bilim insanları denetiminde gerçekleştirmiş olan Rus medyum Nina Kulagina ve Polonyalı medyum Stanislawa Tomczyk’tir. Bu son iki medyumun başarılı levitasyon fenomenleri fotoğrafla belgelenmiştir. Vakumlu ortamda bulunan nötr maddelerin birbirini çektiğini söyleyen, mikro ortamlarda gözlemlenebilmiş ve kanıtlanmış olan Casimir Kuvvetinin levitasyonu mümkün kılacağını iddia eden bilim insanları bulunsa da henüz makro alanlarda gözlemlenebilmesi için erkendir. Nina Kulagina’nın telekinezi yeteneklerini kullandığı bir video kaynak:vikipedi
-
atmaca_22
Legendary şurada cevap verdi: atmaca_22 başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımHoşgeldiniz...İyi yıllar
-
Prekognisyon,Premonisyon,Postkognisyon
Prekognisyon Meydana gelecek olaylarin önceden paranormal olarak algilanmasi fenomenine Parapsikoloji'de verilen addir. Prekognisyon ile premonisyon arasindaki fark, prekognisyonun özel bir olay hakkinda açik bir bilgi içermesine karşilik, premonisyonda meydana gelecek olayla ilgili yalnizca belli belirsiz bir hissetmenin sözkonusu olmasidir. Parapsikologlar geleceği bilme fenomeninin gerçek olduğunu, bu fenomenin gerçekliğinin sayisiz vakalarla ortaya konmuş olduğunu kabul etmekle birlikte ve bu fenomeni laboratuvar koşullarinda deneysel olarak inceleyip sonuçlari siniflandirmakla birlikte, fenomenin nasil oluştuğu ve nedeni konusuna bir açiklama getirememektedirler. Prekognisyon fenomeni, büyük çoğunluğu geleceğin önceden düzenlenmiş olamayacağini savunan Parapsikologlar arasinda geleceğin önceden düzenlenip düzenlenmemiş olmasi konusunda bir görüş ayriliğina neden olmuştur. Bu konu, Fatalizm’e karşi çikan Neo-spiritüalist görüşte, geleceğin geçmişte yapilan iradi hareketlerin sonuçlari olarak nedensellik kuralinca kismen belirlenmiş ve insanin iradi hareketleriyle mukadderatini her an belirlemekte olduğu düşüncesiyle açiklanmaktadir. Parapsikolojik araştirmalara göre, prekognisyon medyumluğunun kapsamindaki fenomenlerin oluşum biçimleri içinde, % 60’ini haberci rüyalar, % 40’ini ise uyanikken kendiliğinden görülen vizyonlar, işitsel halüsinasyonlar, aniden zihinde çakan düşünceler, trans sirasinda alinan duyumlar veya bilme duygusu biçiminde ortaya çikan medyumluk oluşturmaktadir. Parapsikolojik istatistikler prekognitif duyumlarin büyük kisminin genellikle ilk 48 saat içinde olacak olaylara ilişkin olduğunu göstermektedir. Aylar veya yillar sonra olacak olaylara ilişkin prekognisyonlarin sayisi çok azdir. Yine Parapsikolojik istatistiklere göre, prekognisyon fenomenlerinin % 80’lik kisminda, fenomene konu olan kişiler ile prekognitif duyumu alan kişi arasinda duygusal bir bağ (eş, aile bireyi, dost vs.) olduğu görülmüştür. Bu bağin mevcut olmadiği % 20’lik kisim ise genellikle büyük, önemli felaketlere (uçak düşmesi, deprem, önemli birine suikast girişimi vs.) ilişkin duyumlardir. Premonisyon Premonisyon, meydana gelecek olaylari akla dayali bir nedeni olmayan bir huzursuzluk, bir gerginlik, bir kaygi vb. gibi duygu halleriyle belli belirsiz bir biçimde hissetme fenomenine Metapsişik’te verilen addir. Parapsikoloji'de ise bu tür fenomenler için daha ziyade “felaket belirtisi” terimini kullanilir. Bu paranormal fenomen Türkçe'de önsezi olarak bilinir. Premonisyonlarin daha ziyade felaket, ölüm, tehlike gibi, olumsuz sayilan olaylardan önce belirdiği görülmektedir. Postkognisyon Postkognisyon, kişinin geçmişte kendisinin bulunmadiği bir olayi paranormal olarak algilamasi fenomenine metapsişikçiler ve parapsikologlar tarafindan verilen addir. Retrokogkisyon da denilen postkognisyon fenomeni ruhçulara göre şu üç şekilde gerçekleşebilir: Kişinin ya da medyumun bedensiz varliklardan bilgi almasi. Kişinin ya da medyumun geçmişteki olayda yer almiş varliğin “serbest hafiza” kayitlarindan yararlanmasi. Geçmişteki olayda yer almiş kişinin biraktiği imaj yüklü vibrasyonlarin hassas bir kişi ya da medyum tarafindan algilanmasi. Psişik kriminolojide, psişik arkeolojide ve kayip eşyalarin yerinin bulunmasinda postkognisyon medyumlarindan yararlandiği ileri sürülür. Bazi psikometri medyumlari ayni zamanda postkognisyon medyumudur. Postkognisyon teozofik literatürde “akaşik okuma” ya da “akaşik kayitlari okuma” olarak adlandirilir. kaynak vikipedi
-
Kehanet,küre ve durugörü
Durugörü (clairvoyance) canlı ve cansız nesnelerin ve olayların beş duyunun yardımı olmadan (paranormal olarak) algılanmasına verilen addır. Durugörü kişide objektif veya sübjektif vizyonlar ya da imaj duyumları tarzında belirebilir. Durugörü fenomenine, hipnoz, doğal uyku, uyku-uyanıklık arası, izolman, vecd, trans gibi Parapsikoloji’de “değişik şuur halleri” adı altında incelenen degajman hallerinde daha sık rastlanır. Durugörü fenomen ve yetenekleri metapsişikçiler ve parapsikologlarca çeşitli sınıflara ayrılarak incelenir. Metapsişikçiler durugörü yeteneklerini başlıca şu sınıflara ayırırlar: * Gizligörü (lüsidite): Gözler kapalıyken çevreyi görebilme. * Kritoskopi. Saydam olmayan cisimlerin ardını görebilme * Alteroskopi (alloskopi): Kişinin başkalarının bedenlerindeki iç organları, bunların işleyişlerini, auraları görebilmesi ve bu sayede bedensel rahatsızlıkları saptayabilmesi. Bu yetenek kişinin kendi bedeni için sözkonusu olduğunda yeteneğe otoskopi adı verilir. * Teleoptik: Kişinin beş duyusuyla algılayamayacağı uzaklıktaki ya da kapalı bir ortamdaki olay, nesne ve canlıları algılayabilmesi. Bu yeteneğin bir çeşidine coğrafi ya da gezici durugörü (remote viewing) adı verilir. Gezici durugörü medyumları içinde en ünlüsü olan ABD’li Ingo Swann’ın bu yeteneğini kullanabilmesi için kendisine yerkürenin herhangi bir yerinin enlem ve boylam koordinatlarının kendisine verilmesi yeterliydi. ABD’nin soğuk savaş döneminde Sovyetler Birliği’ne karşı Swann’ın bu paranormal yeteneğinden yararlanmış olduğu ileri sürülür. * Zamansal durugörü (prekognitif ve postkognitif durugörü): Yeteneğin geçmiş veya gelecekteki olayları algılamaya yönelik olması. * Telepatik durugörü. İleri seviye duru görüde insanlar astraldeki görüntüleri dünyaya aktarıp gelecek hakkında yorum yapabilirler. bazense bu uyanık halde iken saliselik astral çıkışlar ilede mümkün olabilir. Kristal Küre veya Kum Diski ile Vizyon Görmek Durugörü çalışmalarının vazgeçilmez unsurlarından biri hiç şüphesiz ki kristal kürelerdir... Çok eski çağlardan günümüz parapsikoloji laboratuvarlarına kadar durugörü çalışmalarında hep kristal küreler birinci sırayı almışlardır. Kristal bir küreye sahipseniz, onu kullanmadığınız zamanlar siyah bir kadifeye sararak kapalı bir kutu içinde ve karanlık bir yerde saklamanızı öneririz. Sizden başka hiç kimsenin onunla çalışma yapmasına izin vermeyin. Ve hiç kimseyi ona dokundurtmayın. Bütün bu önlemler, sadece sizin tesirlerinizin onun üstüne sinmesini sağlamak içindir... Kristal kürenin bu denli tercih edilmesinin nedeni, durugörü çalışmalarında çok güzel sonuç vermesinden dolayıdır. Ancak gerçek bir kristal kürenin maliyeti yüksek olduğu için onun yerine; kum diski, siyah ayna, içi su veya siyah mürekkep dolu bir kase, ortasında mat siyah boyayla boyanmış bir daire bulunan bir tabaka beyaz karton, camdan ya da plastikten yapılmış küreler, ve benzeri başka objeler de kullanılmaktadır. Hatta ellerinin baş parmağının tırnağını kullanan durugörü medyumları da vardır... Kristal küreden sonra durugörü çalışmalarında kullanabileceğiniz en iyi objelerden biri kum diskidir. Siz de kendi kum diskinizi evinizde kendiniz yapabilirsiniz. Kum diski yapmak için 17x17 cm kare ebadında, sağlam beyaz bir karton alın ve merkezinden 12cm çapında bir daire çizin. Dairenin içine bir tabaka yapıştırıcı sürün ve yapıştırıcı kurumadan üzerine ince deniz kumu serpin. Kuruduktan sonra kum diskiniz hazır demektir. Bazı araştırmacı ve deneyciler, kum diskinin hiç yansıma yapmamasından dolayı kristal küreden bile daha fazla tercih etmektedirler. Durugörü deneylerinizde hangi objeyi kullanırsanız kullanın, mutlaka hepsini siyah bir kadifenin üzerine koyarak çalışmalara başlanır.. kaynaklar: vikipedi spatyom
-
Spatyom, Kendiliğinden imajinasyon, Dezenkarnasyon
Spatyom Spatyoma, tam anlamıyla karşılamasa da, çeşitli tradisyonlarda öte-alem olarak ifade edilen ölüm-sonrası ortamın spiritizmdeki ya da deneysel spiritüalizmdeki karşılığı denebilir. Ruhçu anlayışa göre ruhlar madde-dışı varlık olduklarından spatyomda 'perispri'leri ile bulunurlar. Bu bakımdan spiritüalistler spatyomu ruhlar alemi olarak değil, ölüm-ötesi alem olarak nitelendirirler. Oluşumu Ruhçuluğa göre, spatyomun maddeleri maddenin bilinen üç halinden (katı ,sıvı ve gaz) daha farklı hallerde olup, bilinen fiziksel maddelere oranla çok daha akıcı, çok daha az yoğunlukta ve atomik vibrasyonları çok daha hızlı, süptil maddelerdir. Eski Yunan tradisyonunda bu maddeler için aether terimi kullanılmıştır. Bu süptil maddelerin düşünceyle, imajinasyon yeteneğiyle şekil alabileceği kabul edilir. Öleni bekleyen ilk aşama Ruhçuluğa göre ölen her insan ruhu önce, ölmüş olduğunu, daha doğrusu fiziksel bedenini terk etmiş olduğunu anlayamaz, bir bocalama, kargaşa dönemi geçirir. Bu aşamaya spiritler “kendiliğinden imajinasyon” aşaması adını vermişlerdir. İşte ruhçulara göre, cennet ve cehennem sembolleriyle simgelenen, aslında, bu aşamadaki varlığın kendi imajinasyon yeteneğiyle bilmeden kendisinin oluşturduğu huzur verici ya da huzursuz edici sahnelerden ibarettir. Ölüm olayı ile fiziksel bedenini terk etmiş her insan ruhunu spatyumda vicdani bir hesaplaşma bekler. Fakat burada kendi kendisiyle bir hesaplaşma sözkonusudur,herhangi bir cezalandırma sözkonusu değildir. Üst aşama ve ortamlar Varlığın tekamül düzeyi elverdiği takdirde ulaşabileceği diğer aşamalar sırasıyla, "-- Bu mesaj otomatik olarak gelmektedir. -- aşaması", "şuurlu ve idrakli imajinasyon aşaması" ve nihayet tekamül düzeyi çok yüksek ruhlara özgü olan "kozalite aşaması" olarak bilinir. Bu son aşamanın sözkonusu olduğu kozalite planına (ortamına) yükselebilmiş bir varlık üç boyutlu alemdeki olayların neden sonuç zincirini çözebilecek, daha doğrusu, bu olayların akışındaki neden-sonuç ilişkilerini açıkça görebilecek durumdadır. Fakat klasik spiritüalizmdeki öte-alem anlayışı, öte-alem tasarımı kozalite planında son bulur,yani daha ötedeki bir ortam kavramı klasik spiritüalizmde mevcut değildir. Neo-spiritüalist görüşün getirdiği yeni bir kavram, işte bu kozalite planının da ötesinde bulunduğu varsayılan dört boyutlu alem kavramıdır. Teozofideki öte-alem tasarımı Teozoflar fiziksel alem ile ruhsal alem arasındaki aracı-süptil alem için spatyum terimini kullanmazlar, bu aracı alemi astral, mantal, kozal plan gibi çeşitli tabakalar halinde düşünürler. Genel teozofik kabule göre fiziksel dünya ile ruhsal alem arasındaki bu derecelenme 7 tabakadan oluşur. Ruh, spadyoma geçip yoğun maddelerin bağlarından kendini kurtarınca, bilerek ya da bilmeyerek sübjektif hayatının objektif değerler kazanmış olduğunu görür, yani dünyada kendi içine dönükken kurduğu hayalleri burada sanki gerçek varlıklarmış gibi etrafında şekillenmiş halde bulur. Bu işlem için çaba sarf etmesine de gerek yoktur. Onlar kendiliğinden, adeta otomatik olarak gerçekleşirler. Ruhun bilerek ya da bilmeyerek yaptığı bir irade darbesi bu iş için yeterlidir. Söz temsili, bir kitabı düşünen veya isteyen kitabı derhal karşısında bulur, olayın nasıl gerçekleştiğini bilmesi de şart değildir. Bir varlık, objektifleşmiş sübjektif hayatında yaşayabildiği gibi, ilişkide olduğu varlıkların objektifleşmiş sübjektif hayatlarında da bilerek ya da bilmeyerek yaşayabilir. Spadyomda hayat sonsuz çeşitlilik arz eder ve ruhlar bundan büyük yarar sağlarlar. Bir ruhun geçmişi ne kadar zenginse, yaşadığı deneyimlerle görgü ve bilgisini ne kadar artırmışsa, spadyum hayatı da o kadar zengin ve güzel olur. Spadyomdaki ruh, başka bir boyuta geçinceye kadar üç boyutlu dünyalarla sübjektif ve objektif ilişkilerini devam ettirir. Bu yüzden, üç boyutlu dünyalarla onların spadyumları arasında sürekli bir ilişki mevcuttur, ilişkinin şekli ve sayısı ise sonsuzdur. Ama öyle bir an gelir ki ruhun üç boyutlu alemdeki çalışmaları mükemmelleşmiş, artık üç boyutlu alemden alacağını almış ve o aleme hakim olmuştur. İşte o zaman ruh bilmediğimiz bazı şartlar altında alemini değiştirip daha üst boyutlara geçer. Üç boyutlu alemle ilişkilerini devam ettirmekle birlikte, artık kainatın diğer alemleriyle doğrudan ilişkiye girmiştir. Bu düzeye gelmiş bir ruhun dünyamızda enkarne olması artık sözkonusu değildir. Üç boyutlu spadyomumuzun ilk aşamadaki niteliği bir nevi şuursuzluk ve karmaşa halidir. Bu aşamadaki ruhlar kendi anlayışlarına uygun olmayan bir ortamın tatsız ve sürprizlerle dolu olaylarıyla karşı karşıyadırlar, şaşkın ve bulanık bir ruh hali içindedirler. Etraflarında olup bitenleri yalan yanlış yorumlamaya çalışırken olayların nasıl meydana geldiğini bilmezler, kendileriyle olaylar arasında bağ kuramazlar. Bu bir -- Bu mesaj otomatik olarak gelmektedir. -- aşamasıdır. Varlıklar birçok objeyi meydana getirir, ama bunların kendi hayal güçlerinin ürünü olduğunu anlamazlar. A. Pauchard’ın ”irade dışı imajinatif kreasyon” dediği bu hale biz ”kendiliğinden imajinasyon yoluyla oluşturulan imajlar” diyoruz. Bu aşamadaki yaşam süresini hiçbir ruh tayin edemez. Bizim zaman ölçülerimize göre pek kısa olan bir süre onların indinde çeşitli uzunlukta olabilir. Genellikle, ruhlar ne kadar çok evrimleşmişlerse bu süre o kadar çabuk geçer. Geri düzeydeki bir ruh için söz konusu süre asırlarca uzun görünür. Belki de dinlerin sözünü ettiği ıstırapları sinesinde barındıran ahiret spadyumun ilk aşamasıdır, yani ruhun kendi bilgisi dışında vicdanından koparak hayal gücüyle meydana getirdiği cennet, araf ve cehennem buradadır! Spadyomun ikinci aşamasında da “imajinatif kreasyon” devam eder, hatta evvelkine oranla artar bile. Fakat bu ilk aşamadaki gibi kendiliğinden olmaz, burada ruh imajinatif faaliyetlerinin bilincindedir. İkinci aşamada ruhlar etraflarındaki objelerin nereden geldiğini evrim dereceleri oranında az çok bilirler. Kendi imajinatif kreasyonlarıyla, başkalarından gelmiş imajları yine evrim düzeyleri oranında birbirinden ayırt edebilirler. Bu konulardaki şuurluluk gittikçe gelişen bir seyir izler. Örneğin, ikinci aşamaya yeni geçmiş geri bir ruh varlığında daha çok birinci aşamanın özellikleri ağır basar, şuursuzluk hali henüz pek az değişikliğe uğramıştır. Hatta bazılarında ara sıra yarı netleşen idrak sürekliliği bir şimşek çakışı gibi gelip geçici olur. Bu tür ruhlar spadyom hayatının önemli bir kısmını ve belki de hepsini aynı halde geçirirler. Onların hali, dünyada ne yaptığını bilmeden olayların ardından sürüklenen insanların haline benzer. Ama bu ruhlar da birinci aşamadakiler gibi himaye görür ve desteklenirler. Örnekler onların ikinci aşamadan yukarı çıkamadığını bize gösteriyor. Bu yüzden spadyomdaki hayatları kısa sürer ve tekrar üç boyutlu dünyalara inerler, yani tekrar bedenlenirler. Yine örneklerden anladığımız kadarıyla, dünyadayken ahlaki ve ruhi bilgilerle, sanatla ve dürüst hareketlerle manevi varlıklarını donatmamış ve bu yolda hiç çaba harcamamış olanlar, vakitlerini maddi zevkler peşinde koşarak geçirenler spadyumun geri düzeyli varlıklarını oluşturmaktadır. Ama bu durumu bir ceza olarak düşünmemek gerekir, bu nedensellik yasasının uygulanmasından başka bir şey değildir. Görüldüğü gibi, dünyadayken körü körüne yaşanılan olayların uygulaması spadyomda yapılmaktadır. Ruhlar bu uygulamalardan ne kadar yararlanmış olduklarını ancak spadyumdaki uygulama alanına geçtikten sonra görüp anlayabilirler. Burada alacakları sonuca göre ya tekrar dünyalara inerler ya da spadyumun üst aşamalarında yollarına devam ederler. Spadyomun üçüncü aşamasına nedensellik aşaması diyebiliriz. Çünkü bu düzeye gelmiş ruhlar, kendileri veya başkaları tarafından yapılan işlerin mahiyetini araştırmaya ve kainatı idare eden ‘Büyük Sebep’i idrak yolunda ilerlemeye aday duruma gelmişlerdir. Burada geçen hayat daha çok bir düşünce hayatıdır. Artık ruh milyarlarca yıl boyunca geçirdiği deneyimleri gözlem altına alarak incelemeye ve sonuçlar çıkarmaya yönelir. Üç boyutlu alemi idare eden ilahi yasaların hikmetine nüfuz etmeye çalışır, çünkü üç boyutlu alemin deneyimlerine artık veda etme yolundadır. Öyle sanıyoruz ki bu aşama üç boyutlu alemin tüm gereklerini idrak etmiş, sebep-sonuç zincirinin esrarına vakıf olmuş varlıkların meskenidir. Fakat ne kadar gelişirlerse gelişsinler bu aşamadaki varlıklar henüz üç boyutlu idrakten kendilerini kurtaramamışlardır. Renkler, şekiller, duygu ve düşünceler hep üçüncü boyuta ait şeylerdir ve o realitenin etkisi altındadır. Acaba bu aşama ruh hayatının son aşaması olabilir mi? Şüphesiz hayır! İdrakimizin son sınırını oluşturan bu aşamadan sonra ruhların nasıl, ne şekilde üst boyutlara geçtiğini bilmiyoruz. Bu aleme dört boyutlu alem diyoruz. Aldığımız mesajların bu konuda bizi aydınlatacak durumda olmadığını kabul etmek zorundayız. O alan tüm yeteneklerimizin son bulduğu bir yerdir. Fakat bu öyle bir son ki, yaratılışın ezeli ve ebedi akışı içinde belki bir başlangıç bile olamaz! Kendiliğinden imajinasyon Kendiliğinden imajinasyon, spiritüalist terminolojide kullanılan bir terim olup, neo-spiritüalizm’de “varlığın, iradesi dışında cereyan ettiği izlenimi veren imajinatif faaliyeti” olarak tanımlanır. Kendiliğinden imajinasyon Neo-spiritüalist görüşte varlığın bedenli veya bedensiz oluşu bakımından iki grupta ele alınarak açıklanır: 1- Fiziksel bedensiz bir ruh, yani ölüm olayı ile spatyuma geçmiş bir varlık için: Maddi bağların baskısından kurtulmuş vicdanın varlığın iradesini etki altına alıp, şuuraltı imajlarıyla varlığın çevresinde objektif olaylarla dolu bir dünya yaratması. Klasik spiritüalizm (spiritizm) bu imajinatif dünyanın teşevvüş halindeki varlığın kendi imajinasyonuyla, fakat iradesi dışında yaratıldığı görüşüyle bunu “irade-dışı imajinatif kreasyon” olarak adlandırmıştır. İradesiz imajinasyonun olamayacağı görüşünden yola çıkan Neo-spiritüalizm’de ise buna “kendiliğinden imajinasyon” adı verilmiştir. 2- Bedenli bir varlık ya da hipnoz halindeki bir denek için: Hipnoz halindeki deneğin imajinasyonunun operatörce (hipnotizör) sevk ve idare edilme durumu. Denek, operatörün telkin ettiği imajlara inanır ve o imajları yaşar. İmajinasyonu yönlendirilen deneğin durumu, spatyumda teşevvüş halinde bulunan varlığın durumuna benzer. Aradaki tek fark, imajinasyonun bu kez, vicdanın etkisi altında olma yerine bir başka iradenin (operatörün iradesi) etkisi altında olmasıdır Dezenkarnasyon Dezenkarnasyon, sözcük anlamıyla “etten ayrılma” anlamına gelip, ölüm denilen olaya Spiritüalist terminolojide verilen addır; solunum ve kalp atışlarının durmasıyla anlaşılan bu olay, Spiritüalizm’de “ruh ile yoğun (fiziksel) beden arasındaki ilişkinin kesin olarak kesilmesi” şeklinde tanımlanır. Fakat buradaki “etten ayrılma” ifadesi vücudun içinden çıkıp gitmek anlamında değil, ruhun vücut üzerindeki hakimiyetini durdurması, vücudu etki altında tutmayı bırakması anlamında kullanılır; çünkü madde-dışı bir varlık olan ruh için, mekanla ilgili olan girmek ve çıkmak fiilleri kullanılamaz. Spiritüalist terminolojideki terimlerle dezenkarnasyon, ruhun, perisprisini bedenden çekerek konsantrasyonunu spatyuma kaydırmasıdır. Ölümün spiritüalistlere göre anlamı Spiritüalist görüşe göre, her ölüm aynı zamanda bir doğumdur; çünkü fiziksel bedenini terk etmek spatyumda doğmak demektir. Ruh’un amaç ve etki sahibi, şuurlu ve madde-dışı bir varlık olduğunu kabul eden pek çok düşünür, deneysel spiritüalistler gibi, dünya yaşamını geçici bir rüya, ölüm olayını ise rüyanın bitmesiyle uyanma ve ruhun asli vatanına dönüşü olarak yorumlamıştır. Spiritüalistlere göre dezenkarnasyonun oluşumu Spiritüalist görüşe göre, ölüm aşama aşama gerçekleşen bir olay olup, can çekişmesi sırasında insan maddi belirtiler bakımından ölmüş sayılmasa da, ruh maddeden kısmen kurtulmuş durumdadır, yani spatyuma -- Bu mesaj otomatik olarak gelmektedir. -- başlamış durumdadır. Ruh bu sırada adeta iki alemde yaşıyor gibidir. Bu durum, ruh ve beden ilişkisinin gevşediği hipnozdaki üç aşamayı andırır: Ölenin “teşevvüş” adı verilen bocalama hali hipnozdaki telkin aşamasına, öldükten sonraki uyuşukluk hali hipnozdaki katalepsi aşamasına, spatyumdaki lüsidite hali de hipnozdaki somnambül aşamasına benzer. İlk aşama Teşevvüş adı verilen hal şöyle açıklanır: Yeryüzündeki son dakikasını bitiren, gözünü derhal öteki alemde açmaz; bir -- Bu mesaj otomatik olarak gelmektedir. -- dönemi geçirir. Bu -- Bu mesaj otomatik olarak gelmektedir. -- aşamasının en belirgin özellikleri, dezenkarne olan (bedenini terkeden) varlığın, bedenini terk etmiş olduğunu anlayamaması ve maddeye bağlılığını, dünyevi alışkanlıklarını (dünyevi düşünme alışkanlığı vs.) terk edememesi yüzünden girmekte olduğu yeni aleme uyum gösterememesidir. Bu bocalama, kargaşa haline teşevvüş ve bu aşamaya “kendiliğinden imajinasyon aşaması” adı verilir. Ölüm hakkında vecizeler “Ölüm, asıl vatanına ulaşmak için ruhun kurtuluşundan başka bir şey değildir.(...) Her beşikte bir mezarın tohumu vardır.” (Platon) “Hiçbir insan yok olmak için yaratılmamıştır.” (Camille Flammarion) “Ancak ölümden sonradır ki, hakikaten yaşamaya başlarız.” (Çiçero) “Asil ruhlar için ölüm, karanlık bir tutsaklık yaşamının sona ermesidir. Dünyada bütün çabalarını kötü işlerde kullanmış olan ruhlar içinse ölüm bir rahatsızlıktır.” (Plütark) “Yaşam bir rüyadır, ölüm de bir uyanış.” (Voltaire) “Ölüm bütün servetleri denk kılar. Cenaze töreninin görkemi onları tekrar derecelendirmez.” (Montesquieu) “Ölmekten ne korkarsın;korkma , ebedi varsın.(…) Ölür ise ten ölür;canlar ölesi değil.(...) Kara toprağın altında, gül deren elleri gördüm.” (Yunus Emre) “Can, sahrasına vararak tenden ve dünya sıkıntısından kurtuldu. O âlem, zerre zerre diridir. Her zerresi nükteden anlar, söz söyler (…) Başsız ayaksız seferler eder, dişsiz dudaksız şekerler yerdim. Sakinleriyle zahmetsiz zikre, beyinsiz fikre dalar, onlarla latifeler ederdim. Gözlerim kapalı olarak bir alem görür, elsiz avuçsuz güller devşirirdim.” (Mevlana Celaleddin Rumi) “İnsanlar için gerçek olan dünya yaşamıdır, uykudayken yaşanılanlar birer rüyadır, spatyumun idrakli ruhları içinse dünya yaşamı bir rüya gibidir." (Allan Kardec,spiritizmin kurucusu) kaynaklar: vikipedi spatyom
-
Medyum, Medyumluk ve Ruhsal irtibat
Medyum Nedir? Medyum terimi spirit sözlüklerde “dünyadaki bedenini terk etmiş ruhlarla irtibat kurarak onlardan aldıkları tesirleri çeşitli tezahürler halinde dünyaya yansıtan, psişik bakımdan duyarlı (hassas) kimselere (zihinsel medyumlar) veya herhangi bir ruhsal irtibat sözkonusu olmaksızın paranormal fenomenler ortaya koyabilen özel yeteneklere sahip kimselere (fiziksel medyumlar) verilen ad” olarak tanımlanır. Bu tanımdan da anlaşılabileceği gibi bir medyumun paranormal bir fenomen ortaya koymasında medyumun ruhundan başka bir ruhun var olması şart değildir. Yani medyumun ruhundan başka bir ruhun sözkonusu olmadığı medyumnik tezahürler de mevcuttur. Fakat kimi medyumnik tezahürlerde ilk etkenin medyumun ruhunun mu yoksa bir bedensiz ruhun mu sözkonusu olduğunu anlamak son derece güçtür. Spiritüalist anlayışa göre, medyumluk yeteneğine sahip olmak bir hüner değildir ve spiritüalist etik anlayışına göre, kişinin bu yeteneğini asla yanlış yollarda veya çıkar amacıyla kullanmaması gerekir. Zaten spiritüalistler ruhsal irtibat seanslarının çıkar sağlamak, geleceği öğrenmeye çalışmak veya vakit geçirmek amacıyla düzenlenmesi ve irtibat kurulan ruha bu tip soruların yöneltilmesi halinde seanstakileri ne gibi tehlikelerin beklediklerini bildiklerinden, böyle şeylere asla eğilim göstermezler. Bu tip seansları düzenleyenler deneysel spiritüalizm hakkında yeterince görgü, bilgi ve deneyime sahip olmadan bu işe kalkışanlardır ki, böyle kimselerin sonu genellikle obsesyon olayı ile, yani akıl hastanesine gidişle biter. Neo-spiritüalist terminolojide medyumluk yalnızca psişik duyarlı olmaktan ibaret değildir; "medyum", medyumluk hakkında yeterince, görgü, bilgi ve deneyime sahip olmasının yanı sıra, medyumluğun gereklerini, vazifelerini, sorumluluklarını yeterince bilen ve uygulayan kimseye denir. Üstelik, medyumun gereken niteliklere sahip olması da yeterli değildir; o niteliklere medyumu transa sokan ve yönlendiren operatörün de sahip olması gerekir. Kısaca ruhçulara göre, medyumluk ne falcılıktır, ne de amatörce yapılabilecek bir iştir. Medyumluk Medyumluk, ruhçuluk hakkında bilgi veren sözlüklerde, "duyarlı, yani psişik bakımdan hassas yapılı veya özel yeteneklere sahip kimselerin dünyadaki bedenini terketmiş varlıklarla ruhsal irtibat kurarak, onlardan aldığı tesirleri çeşitli tezahürler halinde dünyaya yansıtması olarak tanımlanır. Ancak herhangi bir bedensiz varlığın katkısının sözkonusu olmadığı medyumluk türleri de vardır. Medyumluğun idrak ve irade yönünden sınıflandırılması Medyumluk medyumda dünyasal idrak ve iradenin görünüp görünmemesi bakımından üç grupta ele alınır: 1- Medyum yaptığı işleri idrak ettiği gibi, bunların kendi iradesi dahilinde meydana geldiğini bilir. Sezgisel (entüvitif) medyumluk bu gruba girer. 2- Medyum idraksiz gibi ve kendi iradesiyle hareket etmiyor gibi görünür. Mekanik medyumluk bu gruba girer. 3- Medyumun hareketleri hakkında idraki olmasına karşılık iradesi görünmez. Otomatik medyumluk bu gruba girer. Medyumluğun tezahür yönünden sınıflandırılması Medyumluk, medyumun ortaya koyduğu belirtilere göre ise fiziksel medyumluk ve zihinsel medyumluk olarak iki grupta ele alınır: Fiziksel medyumluk materyalizasyon, demateryalizasyon, levitasyon, telekinezi vs. gibi fiziksel oluşumların sözkonusu olduğu paranormal fenomenleri kapsar. Zihinsel medyumluk ise, bilgi alışverişinin sözkonusu olduğu medyumluğu, yani medyumun söz veya yazıyla bilgi aktarımını kapsar. Zihinsel medyumluk da kendi içinde çeşitli gruplara ayrılır ki, bunlardan biri sezgisel medyumluktur. Medyumlukta profesyonellik gerekleri Uzmanlar yeterince görgü, bilgi ve deneyime sahip olunmadan bu alanda deney yapmanın son derece sakıncalı olduğunu bildirmektedirler. Öte yandan, günümüzde kendisini “medyum” adıyla tanıtan, fakat medyumlukla uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmayan sayısız falcı türemiştir. Oysa ruhçuluğa göre, medyumluk gelecek hakkında bilgi almak değildir; aksine, bu gibi soruların sorulduğu ruhsal irtibat seansları genellikle beraberinde obsesyon tehlikesini getirdiğinden, ruhçular seanslarda bu tip sorular sorulmasından kaçınılması gerektiğini bildirirler. Ruhçular, maddi çıkar sağlamak, eğlenmek, vakit geçirmek,gelecekten bilgi almak amacıyla kalitesiz soruların sorulduğu ve obsesyonla sonuçlanan bu gibi ruhsal irtibatlara “abes irtibat” adını verirler. Ruhsal irtibat Ruhsal irtibat Spiritüalist terminolojide “zihinsel medyumluk” yoluyla bedensiz ruhlarla kurulan ilişkiye verilen addır. Bu ilişkinin kurulduğu deneysel amaçlı toplantıya ise ruhsal irtibat celsesi veya seansı adı verilir. Spiritüalizmde ruhsal irtibatlar, nitelik bakımından üç kategoride ele alınırlar: Abes irtibatlar: Genellikle boş, saçma, değersiz konuşmalardan ibaret olan bu irtibatlar şu iki nedenden kaynaklanır: 1- Maddi çıkar sağlamak, gelecek hakkında bilgi edinmek veya sadece eğlenip vakit geçirmek için kalitesiz soruların sorulması. 2- Medyumun ve seansta bulunanların görgü ve deneyim eksikliğinden yararlanan obsedör varlıkların kendi dar ve sakat görüşlerini sözde felsefi ya da fikri bir havada yüksek tebligatmış gibi sunması. Bu irtibatlarda obsesyon olasılığı yüksektir. Kaba irtibatlar: Seansta bulunanları sarsacak ölçüde kaba irtibatlardır. Bu kategorideki vakalarda ağır teşevvüş halindeki bir bedensiz ruh sözkonusu olabileceği gibi, medyumun kendisinden gelen bir röfulman deşarjı (şuuraltı boşalması) da sözkonusu olabilir. Kaba irtibat vakalarında en hafifinden en ağırına kadar her türlü kaba sözler, küfürler, şehvet duygularını tahrik edici konuşmalar, çevredekileri kırıcı ve aşağılayıcı sözlerle karşılaşılabilir. Seanslara devam edilmesi durumunda abes irtibatlardakine kıyasla daha zararlı sonuçlar ve daha tehlikeli obsesyonlar meydana gelebilir. Sezgisel (entüvitif) irtibatlar: Neo-spiritüalizm’de aşkın (müteal) irtibatlar denilen bu tür ruhsal irtibatlar, ruhsal tekamül düzeyi yüksek varlıklarla irtibatın kurulduğu, tebliğlerin (insanlığın tekamülüne yardımcı olacak yükseltici bilgiler içeren mesajlar) alındığı, ancak gerekli liyakat oluştuğunda nadiren meydana gelen irtibatlardır. Fakat görgü ve deneyimi eksik olan medyum ve operatörlerin sık sık obsedör varlıkların tuzağına ve abes irtibatla verilmiş uydurma bilgileri tebliğ sanma yanılgılarına düştükleri görülmektedir. kaynaklar: vikipedi, ünlü medyumlar
-
Obsesyon,Obsedörler ve Egzorsizm
Obsesyon,Obsedörler ve Egzorsizm Takıntı (Obsesyon), ruhçulukta (spiritüalizm) ve ruhbilimde (psikoloji) farklı olarak tanımlanır ve farklı kavramları ifade etmek üzere kullanılır. Psikiyatri sözlüklerinde kısaca “yanlış olduğunu bildiğimiz halde kafamızdan atamadığımız, mantık ve muhakeme ile uzaklaştırılamayan, arzu edilmeyen saplantı halindeki fikirler” olarak tanımlanır. Ruhçulukta ise, “bir bedensiz ruhun bir bedenliyi (insanı) hükmedecek derecede etkisi altına alması” olarak tanımlanır. Tanımlardan da anlaşılabileceği gibi, birinde obsede edici etken bir fikir olarak kabul edilir, diğerinde ise bu etken bir fikir değil, bu tür fikirleri obsedeye (obsesyon olayına maruz kalana) aşılayan canlı bir varlıktır. Obsesyon (obsession) sözcüğü Latince’de “rahatsız etme” anlamında kullanılan “ obsideratum” ya da “obsidere” sözcüğünden türetilmiştir. Ruhçulukta obsesyonun oluşmasını hazırlayan ve ilerleten başlıca koşullar A- Psişik hallerle ilgili olanlar: 1- Hipnoz 2- İbadet veya meditasyon, konsantrasyon, izolman gibi birtakım mistik deneyimler sırasında kişinin kendisini çevreden yalıtması. 3- Üzüntü, sevinç gibi heyecan hallerinde aşırılık ve bu heyecanlara kapılarak kendini kaybetmek 4- Dalgınlık ve aşırı yorgunluk. 5- Hastalık komaları B- Karakter özellikleriyle ilgili olanlar: 1- Bilgisizlik a- Obsesyon hakkında bilimsel yazıları okumamaktan kaynaklanan bilgisizlik. b- Ruhsal irtibat seansında bedensiz varlıkça verilen bilgilerin kontrolüne ve eleştirilmesine olanak veren bilgilerden yoksun olma. c- Obsedör tarafından kullanılabilecek manevi (din,tasavvuf vs.) konulardaki bilgisizlik 2- Kişinin akıl ve muhakeme yeteneklerini gerektiği gibi kullanamaması 3- Temiz, saf kimselerin obsedör tarafından kullanılabilecek din, kutsallık duyguları, mistik eğilimleri ve karşısındakini yüceltme eğilimi. 4- İnangaçlık. Muhakeme etmeden akla her gelene veya her söylenilene inanmak. 5- Bağnaz (dogmatik) ve sabit fikirli olmak. 6- Cesaretsizlik. Obsedöre karşı gelecek cesareti gösterememe, her şeyine boyun eğme. C- Ruhsal irtibat seansıyla ilgili olanlar: 1- Medyumun bilgi, görgü ve deneyim eksikliği. 2- Operatörün bilgi, görgü ve deneyim eksikliği. Kimilerine göre, obsesyon olayının oluşması için bir bedensiz varlığın olması şart değildir. Yani insanlar arasında da oluşabilir. Obsedör varlıklar bedenlendiklerinde de saf, temiz insanları kandırarak çevrelerine bir sürü mürit toplarlar. Bu duruma örnek gösterilebilecek sayısız tarikat ve benzeri oluşumlar mevcuttur. Psikoloji'de Takıntı Takıntı (obsesyon) ya da saplantı psikiyatri sözlüklerinde “yanlış olduğunu bildiğimiz halde kafamızdan atamadığımız, mantık ve muhakeme ile uzaklaştırılamayan, arzu edilmeyen saplantı halindeki fikirler” ya da “bilince takılarak korku ve bunalım yaratan, kişinin istemli çabalarına karşın kurtulamadığı ısrarla tekrar eden düşünce, hayal ya da tepiler olarak” tanımlanır. Mikrop kapma düşüncesi, aykırı cinsel düşünceler ve küfürlü dinsel düşünceler takıntılara örnek olarak gösterilebilir. Bu düşünceleri etkisizleştirmek için yapılan hareketlere ise kompülsiyon adı verilir. Mikrop kapma takıntısını gidermek üzere aşırı temizlik, küfürlü dinsel düşüncelere karşı dualar etme, birtakım kelimeleri sessizce tekrar edip durma veya içinden sayı sayma kompülsiyonlara örnek olarak gösterilebilir. Takıntılar kişinin anksiyetesini (kaygı) arttırırlar; kişi de anksiyetesinden kurtulmak için kompülsiyonlara yönelir. Obsedörlerin Taktikleri Obsedör obsesyon olayında obsede denilen kişiyi etki altına almış olan bedensiz varlığa klasik spiritüalizmde verilen addır. Fakat günümüzde obsedörlere özgü yöntemlerle çevresine saf, iyiniyetli insanları toplayan kimseler için de kullanılmaktadır. Obsedörler avlarını ele geçirmek için her yola başvururlar ve çeşitli taktikler kullanırlar. Bu taktiklerden bazıları şöyle açıklanır: Kendilerini iyi, güzel, erdemli, bilgin gibi göstermeye çalışırlar. Avlarının huylarına göre ifadeler kullanarak telkinlerde bulunurlar. Laf kalabalığı yaparak ve her bilim dalından yalan yanlış söz ederek kendilerini bilgili, deneyimli, uzman olarak kabul ettirmeye çalışırlar. Yüksek sırlardan söz ediyormuş gibi poz yaparak birçok mucizevi olay (levitasyon, fantom, doğrudan ses vb. gibi metapsişik fenomenler) meydana getireceğini vaat ederler. Bilinmeyen veya gelecekteki bazı olayları bildirerek avlarının güvenini kazanmaya çalışırlar. Sorularla sıkıştırıldıklarında daha sonra yanıtlayacaklarını ya da yanıtların bilinmesinin soran için hayırlı olmayacağını söyler veya bu tür kaçamak yollara başvururlar. Karşılarındakileri bilgisizlikle nitelendirerek, her söylediğini rahatlıkla empoze etmeye çalışırlar. Din, tasavvuf, mistisizm ve kutsallıkla ilgili konulara yapışarak, kendilerine çeşitli payeler biçerler (örneğin geçmiş reenkarnasyonunda ünlü veya önemli biri olduğunu bildirme). Obsedörlerin Karakterleri Obsedörlerin genel nitelikleri ise şunlardır: Bağnazlık: Görüşlerini değiştirmekten nefret ederler, görüşlerini, inanç sistemlerini sarsacak herhangi bir düşünceye dayanamazlar, böyle düşüncelerden son derece ürkerler. Bu kararlı halleri de kimi deneyimsiz insanlar üzerinde daha etkili olmalarına neden olur. Sevkedicilik: Herkesi kendi yollarına sürükleme ve kendilerini diğerlerine bir lider gibi gösterme hırsları vardır. Bu amaç uğrunda, öğüt, rica, maddi veya manevi çıkar vaatlerinde bulunur, çevrelerindekilere manevi payeler dağıtırlar, ısrar ederler ve gerekirse tehdit gibi her yola başvururlar. Hükmedicilik: Hükmetme, yönetme, emretme ve kendini üstün gösterme özellikleri vardır. Kurbanı bilgi kaynaklarından uzaklaştırıcılık: Kurbanlarını, uyanmalarını sağlayabilecek her türlü bilgi, fikir ve yayınlardan uzak tutmaya çaba gösterirler. Bunun için bu tür bilgi, fikir ve yayınların değersiz, hatta onlara zararlı olduklarını telkin ederler. Böylece, çevrelerinden yalıttıkları, kendi alemine çekilen obsede ya da obsedeler üzerindeki hakimiyetleri artar. Çünkü obsede, artık yalnızca obsedöründen aldıklarını doğru ve mutlak hakikat olarak kabul etmeye başlayacaktır. Eleştiriden kaçmak: Eleştiriye hiç dayanamazlar. Çünkü kurdukları sistemi sarsabilecek bir öğedir. Eleştiri kavramını kurbanları olan obsedelerde de yok etmek isterler ve bunun için insanın akıl, muhakeme, düşünme, yaratıcı imajinasyon yeteneklerini köreltmeye, yok etmeye büyük çaba gösterirler. Kimi obsedörler bu amaçla müritlerine “ben sizleri hakikatlere akıl yolu ile değil, kalp yolu ile ulaştıracağım, akıl yolu şeytani, kalp yolu rahmanidir” türünden fikirler telkin ederler. Bilgilerinin sınırlı ve belirli oluşu: Obsedörlerin bilgilerinin çok eksik ve sınırlı olmalarına karşılık, bu küçük bilgilerine sıkı sıkıya bağlı olmaları, yapışmaları deneyimsiz kişilerin gözünde o bilgilerin abartılmasını sağlar. Eleştiri de sözkonusu olmayınca obsedörün her saçmalaması eleştirilmemesi gereken büyük hakikatler ve hikmetler olarak kabul edilir. Oysa hakikati gören deneyimli bir kimse o varlığın tüm sözlerini bir araya toplasa, orada herkesin bulup söyleyebileceği basit bir iki fikrin veya dünyada belirli formüllere saplanıp kalmış bazı tarikat talimatının yüzlerce kez tekrarından başka bir değer bulamayacaktır. Araştırmacı sorulardan kaçıcılık: Kişi obsedörün söylediklerinden biraz daha fazla hakikati öğrenmek ister ve söylediklerini biraz kurcalamaya kalkıştığı takdirde, söylediklerinin altında çelişkilerin, garip fikirlerin, anlamsız, hatta tehlikeli telkinlerin bulunduğunu görebilecektir. Obsedör varlıklar böyle sorularla, yani kurcalayıcı, çelişkileri ortaya koyucu sorularla karşılaştıklarında şaşırır, kızar, hatta tehditlerde bulunabilirler. Sonunda müritlerine bu tür sorular sormayı, daha ilerisini araştırmayı men edebilirler. kaynak:Jim Jones
-
Hami varlık (protector spirit) ve olayların dili
Hami varlık, (protector spirit), pek çok tradisyonda, eski uygarlıklarda ve çeşitli dinlerde çeşitli adlarla sözü edilen, her insana yaşamı boyunca yardım eden, ona rüyalar, sezgiler ve olaylar yoluyla mesajlar vererek yardımlarda bulunan, görünmez koruyucu varlığa Spiritüalizm’de verilen addır. Kimi kutsal metinlerde koruyucu melek olarak da adlandırılan hami varlık, Spiritüalist görüşe göre, her insana yeryüzünde doğumundan önce “yaşam planı”nın hazırlanmasında yardım eden, bu planın uygulanmasını kendisine görev edinen, bunun için hamisi bulunduğu insana yaşamı boyunca yardımlarda bulunan bedensiz varlıktır. Fakat hami varlık, hamisi bulunduğu insanı koruyup kollarken ilâhî ilkelerin dışına çıkmaz, çıkamaz. Hamisi bulunduğu insanın karşısına çıkacak olayların düzenlenmesinde belli ölçülerde bir rol oynar. Bu olayların o insanın yaşam planını dahilinde düzenlenmesine yardımcı olur, gerekirse o insanın karşısına çeşitli olaylar çıkarmak, yahut sezgi, rüya tarzında beliren tesirler göndermek yoluyla uyarılarda bulunur; kısaca, dünya yaşamının güçlüklerle dolu çetin yolunda yürürken ıstıraplı olaylara dayanabilmesine ve sınavları başarabilmesine çeşitli şekillerde yardım eder. Bununla birlikte hami varlık hamisi bulunduğu varlığa İlâhî İrade Yasaları'nın gereklerini aşan bir yardımda bulunamaz, o varlığın mukadderatını değiştiremez. İlâhî İrade Yasaları hiçbir varlığa ayrıcalık tanınmasına izin vermez. Hami varlık onun iradi hareketlerine engel olmaktan ziyade, uyarılarda bulunur. Bu uyarıların büyük bir kısmı insanın karşısına çıkarılan olayların içerdiği mesajdır. Bu yüzden insanın uyanık bulunup yapacağı tarafsız gözlemlerle “olayların dili"nden anlamaya çalışması büyük bir önem taşımaktadır. Hami varlığın vazifesi, hamisi bulunduğu varlığın ölüm olayı ile bedenin terk etmesine kadar sürer. Bununla birlikte Spiritüalistler, hami varlığın bu yetiştirme fonksiyonunun bazen birkaç reenkarnasyon boyunca sürebileceğini belirtirler. Ruhsal tebliğlere göre, vazifeli varlıkların hamisi bağlı bulunduğu bir Ruhsal Plan olabilir ve bireyler gibi toplumların da hami varlık grupları ya da kümeleri vardır. Bunlara, eski Romalılar'da Genius adı verilmiştir. Olayların dili Birçok kimsenin farklı anlamlarda kullandığı “olayların dili” ifadesi, neo-spiritüalist terminolojideki temel terimlerden biridir. Kısaca, insanın karşısına çıkan olayların bir anlam ya da bir mesaj taşıyor olması ilkesinden hareketle, insanın karşılaştığı olayların anlamlar içermesi ve bunların içerdiği anlamlar olarak tanımlanabilir. Neo-spiritüalist görüşe göre, nedensellik kuralı’nın İlahi irade yasaları’nın gereklerine göre işlediği evrende rastlantı diye bir şey yoktur ve dünyada meydana gelen her olay, her hareket, her tezahür mutlaka bir anlam taşır. Dolayısıyla kişinin kendi iradesi dışında oluşan, karşılaştığı her olay, nedensellik kuralına göre düzenlenmiş bir sonuç olup, bir anlam içermektedir. İnsanın en önemli görevlerinden biri, olaylardaki bu anlamları anlamaya çalışmaktır. İnsanın bu konudaki en önemli aracı gözlemdir. kaynak: vikipedi
-
Video:Lady D'Arbanville Cat Stevens
lady d'arbanville cat stevens http://youtu.be/vjfI3uSN8DQ Lady D'Arbanville Cat Stevens My Lady d'Arbanville, why do you sleep so still? Kadınım d'Arbanville, neden bu kadar hareketsiz uyuyorsun? I'll wake you tomorrow Seni yarın uyandıracağım and you'll be my fill, yes, you will be my fill ve sen benim eşim olacaksın, evet, eşim olacaksın My Lady d'Arbanville, why does it grieve me so? Kadınım d'Arbanville, neden beni böylesine kederlendiriyor? But your heart seems so silent Ama kalbin çok sakin görünüyor Why do you breathe so low, why do you breathe so low? Neden böylesine yavaş nefes alıyorsun, neden böylesine yavaş nefes alıyorsun? My Lady d'Arbanville, why do you sleep so still? Kadınım d'Arbanville, neden bu kadar hareketsiz uyuyorsun? I'll wake you tomorrow Seni yarın uyandıracağım and you'll be my fill, yes, you will be my fill ve sen benim eşim olacaksın, evet, eşim olacaksın My Lady d'Arbanville, you look so cold tonight Kadınım d'Arbanville, öyle soğuk görünüyorsun ki bu gece Your lips feel like winter Dudakların sanki kışı andırıyor Your skin has turned to white, your skin has turned to white Derin beyaza dönmüş, derin beyaza dönmüş My Lady d'Arbanville, why do you sleep so still? Kadınım d'Arbanville, neden bu kadar hareketsiz uyuyorsun? I'll wake you tomorrow Seni yarın uyandıracağım and you'll be my fill, yes, you will be my fill ve sen benim eşim olacaksın, evet, eşim olacaksın My Lady d'Arbanville, why do you grieve me so? Kadınım d'Arbanville, neden beni böylesine kederlendiriyorsun? But your heart seems so silent Ama kalbin çok sakin görünüyor Why do you breathe so low, why do you breathe so low? Neden böylesine yavaş nefes alıyorsun, neden böylesine yavaş nefes alıyorsun? I loved you my lady, though in your grave you lie Seni sevdim kadınım, içinde yattığın mezara rağmen I'll always be with you Daima seninle olacağım This rose will never die, This rose will never die Bu gül hiç solmayacak, bu gül hiç solmayacak...
-
Guinness Rekoru:Pi sayısının 67 bin basamağını ezberledi
Çinli bir master öğrencisi, pi sayısını 67 bin 890'ıncı ondalık basamağına kadar ezberleyerek, Dünya Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi. Öğrencinin söz konusu başarıyı 24 saat 4 dakikada gerçekleştirdiği kaydedildi. Yerel medyanın haberine göre, Çin Kuzeybatı Bilim Teknoloji Tarım ve Orman Üniversitesi'nden mastır öğrencisi Lu Chao (24), 20 Kasım 2005'te matematikteki pi sayısını 67 bin 890'ıncı ondalık basamağa kadar ezberledi. Lu'nun söz konusu başarıyı 24 saat 4 dakikada gerçekleştirdiği kaydedildi. Lu, kendisinin, pi sayısının değerini ezberlemeye ilk olarak 2004'te giriştiğini ve en iyi derecesinin 90 bininci ondalık basamağa kadar olduğunu söyledi. Önceki rekor ise 1995'te 4 bin 219'uncu ondalık basamağa kadar ezberleyen bir Japon'a ait.
-
Mitolojik olarak Burçlar
Mitolojik Olarak Burçlar Astronomlarca kabul edilmiş 88 adet takımyıldız bulunmaktadır. Antik çağlardan bu yana yıldızlar, mitolojik kişiler veya hayvanlarla özdeşleştirilen karakteristik şekiller, yani takımyıldızlar biçiminde gruplandırılmışlardır. Oğuzhan Ceyhan Uzman Astrolog Astronomlarca kabul edilmiş 88 adet takımyıldız bulunmaktadır. Antik çağlardan bu yana yıldızlar, mitolojik kişiler veya hayvanlarla özdeşleştirilen karakteristik şekiller, yani takımyıldızlar biçiminde gruplandırılmışlardır. Işıltılı görüntüleri insanları her zaman büyülemiştir. Takımyıldızlara, Yunan mitolojisinden alınmış adlar verme düşüncesinin, M.Ö. 3. yy'da Makedonya Kralı Antigonos Gonatas'ın sarayında hekim ve ozan olan Aratos'tan (M.Ö. 310-245) çıktığı sanılmaktadır. Gökkürenin Kuzey yarımküresinin haritası 2. yy' da Ptolemy tarafından hazırlanan ve 48 takımyıldızı kapsayan haritaya dayanmaktadır. Astronomların Güney Yarımküre'nin gökyüzünü daha geç bir dönemde gözleyebilmiş olmaları nedeni ile Güney Takımyıldızları da daha geç bir dönemde belirlenmiştir. 1925 Yılından sonra Uluslararası Astronomi Birliği gökyüzünü 88 takımyıldıza bölmüştür. Bu takımyıldızların en büyüğü Dişi Ejderha 1303 derece kare, en küçüğü Güney Haçı ise 68 derece karelik yer kaplamaktadır. Zodyak'ımız ise, Yunanca “zoidiakos” teriminden gelir ve anlamı küçük hayvan işaretidir. Latincede ise zodiacustur. Dünyanın Güneş etrafındaki Ekliptik dediğimiz yörüngesini 12 parçaya bölen hayvanlar kuşağını Astroloji’de kullanmaktayız. Şimdi tekrar gündeme gelen 13. burç Ophiucus ise Yay burcunun bir bölümünü oluşturmaktadır. kaynak:ntvmsnbc
-
Astroloji’yi nasıl bilirsiniz?
Astroloji’yi nasıl bilirsiniz? Astroloji pek çok üniversite de okutulmaktadır. Bazı üniversitelerde lisanslı uzun yıllar süren bir eğitim programı olarak verilmektedir. Uzman Astrolog Oğuzhan Ceyhan -http://www.astrologyanalyst.com- Güncelleme: 04:07 TSİ 27 Aralık. 2009 Pazar Ülkemizde Astroloji ne yazık ki yeterince tanınmamakta. Bu nedenle, modern batı Astrolojisi ile ilgili bilimsel ve akademik çalışmalar yapan okullardan bahsedeceğim. Ülkemizde özel televizyonların açılması ile birlikte Türkiye farklı bir süreç yaşamaya başladı. Reyting kaygıları insanlara akıl almaz şeyler denetti. Gerçekte yetenek ve fikirlerinin dayanakları olmayan insanlar kendini göstermek ve fikrini duyurmak için fırsat buldu. 1990’ların başından itibaren çoğunlukla vakit öldürmekten başka bir işe yaramayan, öğle saatleri kuşaklarında yayınlanan ve genellikle kadına yönelik programlarda Astroloji’nin yakınından bile geçmeyen insanlar ile tanıştık. Yapımcılar, programcılar insanımızın teknolojiye açlığını ve bilinmeyene merakını kullandılar. Yine 1990’lı yılların ortalarından itibaren ortaya çıkan alo telefon hatları ile 0900’lü hatlar gibi gerçek Astroloji’den ziyade insanları zaafları adına kullanan, bilgisizlik ve bilinçsizlikleri sebebi ile kandırmaya çalışan bir furya esti ülkemizde. Bu telefon hatlarının artık yasaklanması ile birlikte geriye kalan, entelektüellerin, akademik çevrelerin ve biraz düşünen herkesin reddettiği basit falcılık uygulmaları oldu ne yazık ki. Kitapçılara gittiğinizde birkaç önemli yazar hariç, ismini bilmediğiniz yığınla insanın birbirini kopyalayarak yazdığı tuhaf kitaplar türedi. Astroloji, büyücülük veya sekstroloji kitap raflarında yerini alırken, bir de Amerika’lı, bence dünyanın en iyi astrologlarından olan Susan Miller’ın değerli çalışmalarını kopyalayan ticari kaygılı bir yığın kitap çıktı. Kısacası taklit edilmeye çalışıldı. Aklına bir fikir gelen ve astroloji ile birkaç satır ilgilenen herkes 12 burç, 12 mevsim, güneş ve ay ile ilgili yorumlar yapmaya başladı. Bir de medyumlar var tabii. Hatta bunlar televizyonlarda birbirlerinin saçlarını başlarını yoldular. Para hırsı ve egodan kırılan süslü bayanlar ise, yaptıkları programların reytinglerini artırmak için Astroloji’yi kullandılar. Kısaca bugün hala Türkiye’de bilimsel olup olmadığı tartışılan, aslında tüm dünyada pek çok okulu olan, pek çok üniversitenin bilim kabul ettiği bir sistemi, kadimlerin ilmini bir şekilde sulandırdık. Hep birlikte yıllardır bir sistemin nasıl ticari kaygılar ve bilgisiz insanlar elinde tuhaf ve anlaşılmaz bir boyuta geldiğini görmekteyiz. Bir de tanzimattan beri örnek aldığımız batıya bakalım. Tabii ki orada da balon bir medya ve eğlence ile reyting kaygısı taşıyan programlar var. Ancak yanında, yaşanmışlıklara, bilgiye ve eğitime ciddiyet ile bir bakış ve kanuni yaptırımlar ile gerektiği takdirde de bilgiyi doğru kullanmayanlara cezalar var. Şimdi konunun özünden uzaklaşmayalım. Konumuz Astroloji’nin Türkiye’deki ve Batıdaki şu anki durumu. Batı ülkelerinde modern Astroloji 1900’lü yılların başından itibaren büyük ilerlemeler kaydederek, 1800’lü yılların ortalarında kaybettiği popülaritesini yeniden kazanmıştır. Astroloji pek çok üniversite de okutulmaktadır. Bazı üniversitelerde lisanslı uzun yıllar süren bir eğitim programı olarak verilirken, bazılarında 2 yıllık program dahilinde şekillenmekte, bazı prestijli eğitim kurumlarında ise master ve yüksek eğitim programları olarak astrologlara ihtisas kazandırılmaktadır. Astroloji basit falcılık uygulamaları veya bunların bir derlemesi değildir. Kadim bir ilmi öğrenmeniz için ilk önce ciddi düzeyde matematik, en az amatör düzeyde astronomi bilmeniz, insan psişesinin ve psikolojisinin yapısına dair eğitim almanız ve bunların devamında Astroloji’nin evrensel sembollerini ve kendisine ait özel lisanını da öğrenmeniz gerekir. Batı’daki pek çok Astroloji okulunda üstte saydığımız konuların hepsi ile ilgili eğitimler alırsınız. Okulunuzu bitirdiğinizde bir psikolog olmazsınız fakat psikolojik Astroloji uzmanı olarak hayata katılırsınız. Jungian veya psikolojik Astroloji ile ilgili dünyanın en büyük akademisi Amerika’nın Seattle kentinde bulunan Kepler akademisidir. Kepler akademi yalnızca bir Astroloji üniversitesidir. Astroloji camialarında uzun yıllardan beri eğitim veren, yüzlerce bilimsel yazısı olan ve dünyaca ünlü pek çok bilim adamının da kabul ettiği önemli hocalar, Kepler Akademisi’nde görev yapmaktadır. Kepler Akademisi’nde Astroloji haricinde, sembol sanatı, anagram bilimi ve benzeri farkındalıklı çeşitli uygulamalar öğretilmektedir. Amerika’nın bu en önemli akademisini tanıttıktan sonra Astroloji’nin şu an için dünyada en çok okulu bulunan ikinci ülkesi İngiltere’ye de bakalım. Galler Üniversitesi bünyesindeki, kozmoloji ve astroloji alanında eğitim veren Sophia Center, 4 yıllık formal eğitim veren Londra üniversitesine bağlı LSA (London School of Astrology), tam anlamı ile bağımsız olan, dünyadaki pek çok ödüllü astrologun mezun olduğu, uzaktan eğitim veren 2 yıllık eğitim programlarına sahip Faculty of Astrological Studies gibi saymak ile bitmeyecek enstitü ve okul bulunmaktadır. Bu okullarda incelenen konular arasında kozmobiyoloji, yani kozmosun biyolojik varlıklar üzerindeki etkileri, dolunay günleri cinayetlerin ve kazaların neden arttığı ve kişilik yapımız ile gökyüzü bağlantıları gibi konular yer almaktadır. İngilizce konuşulan ülkelerde bunlar cereyan ederken, iki büyük Alman ekolünden biri olan Rudolf Steiner’ın kurmuş olduğu Gottenheim Antropozofi akademilerinde Astroloji ile ilgili akademik gözlemler ve çalışmalar yapılmaktadır. Bunun haricinde Münih, Berlin ve Köln gibi büyük Alman şehirlerinde, İsviçre’nin Basel ve Avusturya’nın Salzburg ve Viyana gibi kentlerinde de buna benzer akademiler mevcuttur. Moskova üniversitesine bağlı Astroloji akademisi, Pekin ve Şangay’daki Çin Astrolojisi ve Feng Shui akademileri de saymak ile bitmez. Gördüğünüz gibi dünyada Astroloji ile ilgili metodik ve akademik çalışmalar yapan pek çok kurum bulunmaktadır. Pek çok astronom Astroloji’yi araştırmakta, 1940’lardan beri gündemde olan kuantum mekaniğinin ve belirsizlik ilkesi de Newton fiziğinden daha ötede, en azından atom altı parçacık seviyesinde yeni ve farklı bir evren görüşü ortaya koymamız gerektiğini göstermektedir. Bilim, istatistik ve gözlem ile çalışır. Metodiktir ve en önemlisi de evrenseldir. Fakat bilimin henüz tanımlayamadığı evren modeli hakkındaki araştırmalarında, ileriki yıllarda teknoloji ile değil, çeşitli gözlem ve deneyler ile kuracağı yeni hipotez, tez-antitez-sentez üçlüleri ile birlikte şu an için bilim dışı görünen pek çok alanda da bilimsellik öngörülebilir. Ülkemizde ne yazık ki hala basit falcılık uygulamaları olarak anlaşılan Astroloji, ben ve benim gibi Astroloji eğitimini yurt dışında tamamlamış birkaç uzman astrolog tarafından sizlere anlatılmaya çalışılmaktadır. Yazımı, yüzyılımızın dahisi Albert Einstein’ın Astroloji hakkındaki görüşleri ile bitirmek istiyorum. "Astroloji kendi başına bir bilimdir ve aydınlatıcı bir bilgi yığını ihtiva eder. Bana bir sürü şey öğretti, astrolojiye çok şey borçluyum. Jeofizik bulgu, yıldızların ve gezegenlerin yeryüzüyle bağlantılı gücünü gözler önüne seriyor. O halde astroloji de bir ölçüde bu gücü sağlamlaştırıyor demektir. Bu nedenle astroloji insanlığa hayat veren bir iksir gibidir." Albert Einstein Görüşlerinin İngilizce metni ise; “"Astrology is a science in itself and contains an illuminating body of knowledge. It taught me many things and I am greatly indebted to it. Geophysical evidence reveals the power of the stars and planets in relation to the terrestrial. In turn, astrology reinforces this power to some extent. This is why astrology is like a life-giving elixir to mankind."” Uzman Astrolog Oğuzhan Ceyhan kaynak:ntvmsnbc